10 Haziran 2013 Pazartesi

15-MEHMET FARAÇ: CHP 100 milyar doların üzerine gidecek mi...

Rakamlarla insanın idrak sınırının dışında kalan yolsuzluklardır, bunlar.
Cumhuriyet döneminin bütün yolsuzuluklarının toplamını katlar.
Hani hep derler ya, bizimkisi çalıyor, çalıyor ama iyi çalışıyor diye.
Bunlarınkisi çalışmaktan çok çalmaya yönelmiş.
Artık savunmak zor.
Kolay değil, cumhuriyet tarihinin bütün yolsuzluklarının toplamını katlayan yolsuzluklar bunlar.
Evet, AKP ve Cemaat Cumhuriyete damgalarını vurdular.
Din, iman, yalan, dolan, kin, intikam, işbirliği ve ihanet.
Ve bunlara ek olarak, rüşvet, zimmet, irtikap.
Yolsuzluk, namussuzluk.
Say sayabildiğin kadar.

Oraj POYRAZ

MEHMET FARAÇ: CHP 100 milyar doların üzerine gidecek mi...

06 Nisan 2013

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Salı günkü TMMB grup toplantısında hedefine "İstanbul nasıl yağmalandı" meselesini koymuştu…

Tüm kamuoyu ve medya, "açılım" tartışmalarına odaklanmışken, Kılıçdaroğlu'nun "İstanbul nasıl yağmalandı" diye sorması doğrusu dikkatimi çekti...

Biliyorsunuz, oldum olası şu siyaset-rant meselelerinden iğreniyorum…

Bakınız CHP lideri bu tür ilişkileri sorgularken neler söylemişti:

"2009-2013 yılları arasında (İstanbul'da) imar komisyonuna gelen dosya sayısı 9957.Gündem sayısı 11 bin 229.
Daha fazla kat nasıl elde ederiz diye…

Şimdi Başbakan'a çağrıyı yapıyorum.

İstanbul'u yaşanabilir kent haline getirmek istiyorsan, gel bu dosyaların hepsini geri çekelim.

İstanbul'da rant dolayısıyla, yandaşlara sağlanan imkan 100 milyar dolar.

Gerçek tabloyu ortaya çıkarmak için, kimlere hangi yandaşlara avantaj sağladı ortaya çıkarmak için TBMM'ye biz bir araştırma önergesi vereceğiz.

Siz de destek verin.

Gelin hep beraber bu rantı kimler sağlamış araştıralım."

Kılıçdaroğlu, Salı günkü konuşmasında, İstanbul'da 35 cana mal olan Ayamama Deresi'ndeki rezaletten yola çıkarak Erdoğan'a da yüklendi.

CHP lideri, maket üstünde daire satışı yapılan Esenyurt ilçesinde AKP'li belediyenin ranta göz yummasına ve yurttaşların mağdur olmasına da dikkat çekti…

Çok kritik bir dönemdeki "PKK-AKP-açılım" tartışmaları yerine, ısrarla İstanbul'daki ranta dikkat çektiğine göre Kılıçdaroğlu'nun iddiaları çok önemli olmalı…

Ancak bunlar Meclis tutanaklarında kalmasın...

CHP'nin İstanbul İl Başkanı ne ilginçtir ki bu olayların üzerine yeterince gitmiyor...

İktidara giden yol İstanbul Belediyesi'nden geçtiğine göre, sizce Oğuz Salıcı'nın ortalığı ayağa kaldırması gerekmiyor mu...

Hani nerede peki...

İyisi mi, CHP lideri kendi milletvekilleri arasından bir araştırma komisyonu oluştursun ve İstanbul'da yolsuzluğa, hırsızlığa, rüşvete, yeşil alan talanına, rant mafyasına bulaşmış tüm belediyeleri bir an önce mercek altına alsın…

Ama istisnasız hepsini...

Kılıçdaroğlu Bakırköy kitaplarını okudu mu...

10 Ocak 2013'te bu köşede "Salıcı, Bakırköy'ü görmüyor mu?" başlıklı bir yazı vardı…

Peki bu yazıda ne deniliyordu da, hem Bakırköy Belediye Başkanı Hilmi Ateş Ünal Erzen paniklemiş hem de Bakırköy Adliyesi hemen "düzeltme" yoluna gitmişti...

Bir gazetecinin siyasetçilere "belediyelerinizi inceleyin, yöre halkını dinleyin, belediye başkanlarıyla ilgili yazılan kitapları okuyun" diye çağrı yapması suç olduysa yazık bu ülkeye...

Bu suçsa, hukuk fakültelerinde, savcılık ve hakimlik kurslarında da acilen örnek olarak okutulmalıdır...

Bakınız o yazıda özetle ne demişiz:

"CHP İstanbul İl Başkanı Oğuz Kaan Salıcı, Bakırköy Belediye Başkanı ile ilgili yerel gazetelerdeki vahim haberleri görmüyor mu...

- Salıcı, CHP Bakırköy'de iyice eridikten sonra mı harekete geçecek...

Örneğin bölgeye ne zaman bir inceleme heyeti gönderip halkı dinleyecek...

Kimler, nasıl durduruyor Salıcı'yı...

- Salıcı'ya önerim var; siyasal hükümdarlıktan korkmayıp harekete geçecekse, Bakırköy Belediyesi'yle ilgili yolsuzluk iddialarını gündeme getiren kitapları okumakla işe başlasın..."

Şimdi ey sevgili okurlar; yukarıdaki satırlarda ne var da, Bay Hilmi sürekli mahkemelere koşuyor...

Nedir bu panik...

Erzen sürekli "cevap ve düzeltme" göndertmeye devam etsin.

Yurttaşlardan gelen mailleri, CHP üyelerinden gelen bilgi ve belgeleri yayımlamaya devam edeceğiz.

Bakırköy Adliyesi bunu da suç saymayacaksa, kamu adına bir kez daha soralım;

CHP lideri Kılıçdaroğlu, Oğuz Salıcı ve CHP'nin yerel yönetimlerden sorumlu yetkilileri, Bakırköy Belediyesi ve Erzen'le ilgili yazılan aşağıdaki kitapları okudunuz mu:

Umut Veli Develi'nin yazdığı "Noter Belgeli Yolsuzluk Hikayesi", Rıza Zelyut'un yazdığı "Baykal'ın Bakırköy'ü", ve Fedai Erdoğ'un yazdığı "Bakırköy'de Belgeler Konuşuyor."

Hadi "eski" kitaplar diye göz ardı ettiren zavallılara kanmayın ve bir zahmet göz atın; kitapların varlığını duyurmak ve okumak nasılsa suç değildir...

Siyaset, yargıç: Senaryo...

Bu ülkede "medya- tarikat- gladyo" ilişkisine yalnızca İşçi Partisi dikkat çekiyor…

Başta "Atatürk'te birleştik" dediği için Silivri zindanına hapsedilen Doğu Perinçek olmak üzere İşçi Partililer'in yazdığı birçok kitapta, Türkiye'deki bu çetrefilli ve karanlık ilişkilerin çok düşündürücü öyküleri var…

Bir taraftan bu kitapları incelerken diğer yandan da fırsat buldukça ATV'de yayımlanan; Kenan İmirzalıoğlu'nun başrolünde oynadığı "Karadayı" adlı diziye bakmaya çalışıyorum…

Çünkü konular birbirlerine çok benziyor...

Siyasetçi, yargı, mafya üçgeninde dönen dolapları anlatan bu dizide, kaçakçılık rantının paylaşılması ve bu sırada namuslu insanların iğrenç komplolarla cezaevine atılması da anlatılıyor…

Dizinin başrolünde bir savcı figürü de var…

İnsan izleyince Allah namuslu Türk yargısını böyle savcılardan ve hakimlerden korusun diyor...

Çünkü, medyanın kirli isimleriyle, mafyayla ve siyasetin çetelerle bağlantılı adlarıyla ilişki kuran o savcı, ne yazık ki pis işlerin batağında çırpınıyor…

Geçmişte dizi sektörüne senaryo ekibinde katkı sunmuş biri olarak ben de "Karadayı "benzeri bir dizi öneriyorum.

Konusu da çok çok ilginç;

"Büyük rantın olduğu bir ilçenin belediye başkanı, sekreteriyle aşk yaşamaktadır…

Başkan odasında viskili-purolu alemler yapar.

Ancak bu kadının bir de evli sevgilisi vardır.

Genç kızın başkanla ilişkisini duyar ve onu İstanbul'un lüks otellerinden birine getirir.

Kız tartaklanınca belediye başkanını da otele çağırır.

Ne ilginçtir ki, adamcağız çıkan tartışmanın ardından oracıkta 'öldürülür.

' Olaya 'intihar' süsü verilir...

Tek el ateş edilmiştir ve cinayet mahallinde kuşkulu ipuçları yakalanır...

Devreye başkanın tarikat bağlantılı has adamı girer, otelin kamera kayıtları yok edilir ve başkanın polis ve yargı içindeki adamları da olayı örtbas eder...

Ancak bir vali, söz konusu belediyedeki iş takipçisiyle telefonla konuşurken bu cinayetin ayrıntıları da dinlemeye takılır.

Ancak namuslu yargıçlar işin peşini bırakmayacaktır…"

Nasıl hikaye ama; Karadayı'dan çok daha entrikalı değil mi...

Dizi sektörü hazır konu sıkıntısı çekiyorken bundan iyi öykü bulamaz...

Gerisini dizi yayımlanınca izleriz elbette…

Hem de tüm ayrıntısıyla...

AYDINLIK

a45UyF587661-201306101008-15
^^^^^ - vvvvv


--

zaryop:jaro

Cocuk kirmizi elmayi gormeden elindeki kokulu sogani birakir mi?.

Mevlana
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
Kurmus oldugum gruba uye olun
Moderasyonsuz, sansursuz ve ozgur bir gruptur:
Ozgur_Gundem-subscribe@yahoogroups.com
Ayrilmak isterseniz de :
Ozgur_Gundem-unsubscribe@yahoogroups.com

Grup Sayfamız :
http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz.
http://orajpoyraz.blogspot.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder