2 Aralık 2010 Perşembe

WİKİLEAKS'A NE GEREK,YENİ BİR ŞEY Mİ VAR?




 

Rahmi Koç yazımıza cevap veren Başbakan’a can alıcı sorular / Sabahattin ÖNKİBAR  

Başbakan Erdoğan, dün Rahmi Koç’un kendisi ile alakalı olarak sarf ettiği “1 milyar doları var” ifadesini gündeme getirip, bunu ABD sefiri Edelman’ın iddiaları ile örtüştürmeme, tabir yerinde ise kıyameti kopardı ve kendince cevaplar verdi.
Rahmi Koç’un iddiasını medyada hatırlatan sadece ben olduğum  için Tayyip Bey’e cevap vermek de herhalde bana düşüyor!
Erdoğan önce şu soruyu ikna edici bir şekilde cevaplamak zorundadır!
Bizim bir satırımız için bile yargıya koşan Başbakan Rahmi Koç’un bu müthiş iddiası için neden aynı şeyi yapmamış yani ona tazminat davasını açmamıştır.
Tayyip Bey dün, o işadamı bunun için özür diledi gibi bir ifade kullandı!
Peki Rahmi Koç’a bu ayrıcalığı tanıyan Başbakan iş bizim gibi gazetecilere gelince niçin soluğu hemen mahkemelerde alıyor?
Yoksa dün de yazdığımız gibi Rahmi Koç’un iddiaları mahkemeye düşerse başka sonuçlar çıkar, mesela mahkeme olayın üstüne gider diye mi korkmuştur?
Bir gazeteci olarak kamu adına bunları sormak bizim görevimiz! Bu ayrıcalığın Rahmi Koç’a niçin tanındığını hâlâ merak ediyoruz... Bu arada Başbakan, ’bu iddiayı ortaya atan şimdi Ergenekon sanığı olarak Silivri’de’diyerek bize gözdağı mı verdi bilmiyorum ancak iddia sahibi Rahmi Koç’un hiç Ergenekon sanığı olmadığını ve kastının Koç’un o ifadesini gündeme getirenler olduğunun altını çizmek istiyorum. Buradan hareketle Başbakan Erdoğan yoksa bana, “Bu gibi şeyleri yazma, yoksa senin de akıbetin Silivri Cezaevi olur” mu demek istedi acaba?
Gelelim Başbakan’ın son iddia sahipleri hakkında söylediklerine:
Erdoğan, ABD sefiri Edelman’ı hedefe oturtarak ateş püskürüyor.
İyi de aynı Başbakan değil miydi Ergenekon iddiaları için,  “Nasıl ortaya çıktığına değil, içeriğine bakın” diyen!
İnsaf  ve iz’an ile cevap verin bu nasıl bir çifte standarttır!
Ergenekon olunca sadece içerik önemli oluyor ama iş kendi hakkındaki iddialara gelince tam tersi davranıyor!
Neymiş efendim, iddia sahipleri iddialarını ispatlamak zorundaymış!
Doğru...
Ama bunu neden Ergenekon olayında akla hiç getirmedin de şimdi  senin hakkında iddia olunca feveran ediyorsun?
Sen değil misin, Başbakan olarak kendini Ergenekon’un savcısı ilan eden! Neyi ispat ettin veya edildi de bu insanları yine dün yaptığın gibi peşin peşin mahkûm ediyorsun?
Sen değil misin Erzincan ve Taksim’deki PKK bombaları için farklı imalarda bulunan? İddia sahipleri iddialarını ispatla mükellef ise üstelik Başbakan olarak nasıl ispatsız o imaları yapar ve TSK gibi bir kurumu şaibe altına sokarsın?
Keza sen değil misin malum kasetten hareketle Deniz Baykal için “Biz Meclis’de çalışırken o başka yerlerdeydi” benzeri imaları yapan?.. Madem ispatı gerekli sayıyor ve görüyorsun o başka yerleri ispatlasana!
Örnekleri uzatmak mümkün ama her şeyi açık ve net olarak görüyorsunuz; çarpıtmada ve farklı sunumda dünyada bunların üstüne yok!
Bir başka şey; hiç sıkılmadan bu işten bile mağduriyet yaratmanın hesabı içinde olmalarıdır! Kazara böyle bir iddia Kılıçdaroğlu ve Bahçeli için yapılsa yeri göğü inletmezler miydi? İşte Deniz Baykal ve Kılıçdaroğlu için yapılan kaset ve soy-sop ima örnekleri ortada değil mi?

 

Rahmi Koç’tan sonra Edelman ve asıl deprem!/ Sabahattin ÖNKİBAR

Önce bir soru:  Rahmi Koç gibi Türk iş dünyasının tartışmasız duayeni olan bir ismi, afaki bir şekilde “Tayyip Erdoğan’ın bir milyar doları var” gibi bir ifadeyi kullanabilir mi?
Belli ki Rahmi Bey’de özel bilgiler var!
Diyeceksiniz ki hani kanıt?
Kanıtlanması için mekanizmaların işlemesi gerekiyordu ama Erdoğan bunu engelledi!
Nasıl mı?
Bizim neredeyse her yazımıza dava açan Tayyip Bey, her ne hikmetse Rahmi Koç gibi bir isme üstelik o beyanına rağmen dava açmadı yani “Hadi kanıtla diyerek” tazminat istemedi?
Niye acaba?
Yoksa Rahmi Koç’un o sözü benim her gün yazdığım yazılardan daha mı önemsiz?
Sebep muhtemelen şudur:
Kanıtla dendiğinde Rahmi Koç muhtemeldir ki paranın yatırıldığı  bazı bankaların isimlerini verecekti ve mahkeme de o bankalara bu iddiayı soracaktı ve bankalar da o bilgileri yargıya gönderecekti.. Tayyip Bey bundan korktuğu için olsa gerek ki uçan kuşları bile dava ederken  Rahmi Koç’a susmuştur!
İşte yaşanan bu örnekten hareketle WikiLeaks’daki Edelman belgesi önem taşıyor!
Edelman kim mi?
ABD’nin eski Ankara Büyükelçisi!
Başka?
ABD Dışişlerinin en parlak isimlerinden biri!
Malum, dünyada bütün elçilikler ve konsolosluklar, ülkeleri adına istihbarat yaparlar!
Tamam, diplomatların tamamı istihbaratçı değildir ama yanlarında çok sayıda istihbaratçı bulundururlar.
Buradan hareketle Ankara gibi önemli bir başkentte sefirlik yapan Edelman’ın CIA ile yakın ilişkisi tartışılamaz, dolayısı ile aktardığı bilgileri bu çerçeveden değerlendirmek gerekiyor.
Ne diyor Edelman?
Tayyip Erdoğan’ın İsviçre bankalarında 8 ayrı gizli hesabı var!
Dikkat edin; Abdullah Gül ya da başka biri için demiyor da Erdoğan için söylüyor!
Efendim bu dedikodu olamaz mı?
Büyükelçilerin dedikoduları merkezlerine rapor edip etmeyeceği ortadadır!
Keza yine WikiLeaks’den sızan belgelerde adı geçen AKP’li bakanlar hakkındaki bazı iddialar da Ankara’da gazetecilik yapan herkesin bildiği ama yazamadığı şeylerdir!
Buradan hareketle, WikiLeaks’den sızan iddiaların etkilerinin olacağı muhakkaktır!
Bize göre sızan belgeler henüz artçıdır ve asıl deprem geridedir.
Türkiye ile ilgili 7918 belgeden henüz 30’u açıklanmıştır.
Gelelim WikiLieaks sızıntısı için söylenen operasyonun tanımlanmasına?
Onu kestiremiyorum ama belgelerin gerçekliği Hillary Clinton’un özrü ile artık sabittir.
Dahası; New York Times, Guardian, Le Monde, Der Spiegel ve El Pais gibi dünya medyasının amiral gemileri emin olmasalardı böyle bir ortak yayına girişmezlerdi!
Peki bu belgeler AKP’yi nasıl mı
etkiler?
Eşyanın tabiatı gereği, son 10 yılda AKP iktidar olduğundan raporların büyük çoğunluğu, onların hakkında olacak ancak bazılarının sunduğu gibi bu raporlar AKP’nin kaleminin kırıldığı anlamına da gelmiyor zira AKP, Patrikhane’den Kıbrıs’a kadar pek çok konuda övülüyor. Keza Balyoz için de “Boş değil” değerlendirmeleri var. Aynı şekilde CHP ile alakalı eleştiriler de söz konusu!
Evet yukarıda işaret ettiğimiz gibi WikiLeaks sızıntılarında daha buzdağının mini bir boyutunu gördük, tamamını beklememiz gerekiyor!

 

 

Koç: Tayyip Bey'in 1 milyar doları varmış-5 Ağustos 2001

 

http://foto.gazetevatan.com/newpics/news/011220101231488495457.jpg

 

Siyasetteki yeni oluşumları değerlendiren Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Rahmi Koç, ‘‘Bu iş para meselesidir'' derken, ‘‘Tayyip Bey'de çok para olduğunu öğrendik, 1 milyar dolar biriktirmişler, nasıl biriktirdilerse'' diye konuştu.


Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Rahmi Koç, siyasetin para işi olduğunu söylerken, Tayyip Erdoğan'ın başını çektiği Yenilikçiler'in sahip olduğu söylenen 1 milyar dolar için ‘‘Nasıl biriktirmişlerse, onun mali bir derdi olacağını zannetmiyorum'' yorumunu yaptı. Koç, Erdoğan'ın kendisini yenilediğine inanmadığını da açıkladı.

CNN Türk'te ‘‘Eğrisi Doğrusu'' programında Taha Akyol'un sorularını yanıtlayan Rahmi Koç, ekonomiden siyasete kadar birçok konudaki yorumlarını anlatırken, kendilerini Yenilikçiler olarak adlandıran grubun lideri Tayyip Erdoğan'a ilişkin görüşlerini de açıkladı. Koç, şunları söyledi:

‘‘Tayyip Bey'in bir geçmişi var. Muhtelif partilerden geldi. İstanbul belediye başkanlığı yaptı, üç ay mahkum oldu. Bazı İngilizler der ki, liderler hapishaneden geçer. O da derslerinin hepsini yapmış oldu. Şimdi Tayyip Erdoğan yeni bir misyona soyunuyor. Bu iş para meselesi. Tayyip Erdoğan'da çok para olduğunu radyolardan dinledik, 1 milyar dolar para biriktirmişler, nasıl biriktirdilerse. Dolayısıyla onun mali derdi olacağını zannetmiyorum. Tayyip Bey, kendini yenilediğini söylüyor, ben kendisini çok yenilediğine inanmıyorum. Bunlar bir misyon yürütüyorlar''

Tayyip Erdoğan ile Necmettin Erbakan arasındaki farkın görüş farklılığı değil, izlenen yol olduğunu söyleyen Rahmi Koç, sözlerine şöyle devam etti:

‘‘Bunlar bir misyon alarak yürürler ve ondan kolay kolay ne sağa, ne de sola sapacaklarını zannetmiyorum. Bugüne kadar kurulan partilere bakalım, Milli Nizam, Milli Selamet, Refah, Fazilet, şimdi de Saadet partisi. Saadet hariç bunların hepsi tökezledi, kapatıldı. Buradan bir mesaj alınması lazım. Türkiye'de bu yoldan gidilmiyor mesajını alamadılar şimdiye kadar. Hep aynı şeyde ısrar ediyorlar. Erbakan mutlak hakimdi, bu işi kuran adam, bu işin babası. Erbakan'ın müthiş bir zeka oyunu ve manevraları vardı. Ne zaman Erbakan cezalandırıldı parti bölündü. Tayyip Bey'in de Erbakan ile ayrılığı oldu. Ortaya çıkan görüş ayrılığı 'ben ilericiyim, sen gericisin' değil, hedefe gitmede. Erdoğan kendine bir yol seçti, ilerleyecektir. 'Ben yenilikçiyim' diyor, ama zannetmiyorum. O hedefe başka bir yol seçerek belki daha yumuşak bir yol seçerek gitmeyi planlıyor. Dikkat ederseniz, sorulan soruların hiçbirine cevap vermiyor. Politikada cevap vermemizlik olmaz. Politikada cevap vereceksin, kendinin ne olduğunu ortaya koyacaksın. Taahhüt altına girmemek için cevap vermiyor, bence hatalı.''

DERVİŞ'TE PARA YOK

Siyasetin para işi olduğunu söylerken ‘‘Derviş'de para yok'' diyen Koç, ‘‘Derviş'in paralı bir zemin bulması lazım'' diye konuştu. Derviş'e ilişkin olumlu bakış açısını sözleriyle ifade eden Koç'un, bu konudaki değerlendirmesi şöyle:

‘‘Derviş, uzun süre yurtdışında yaşamış, tam bir Avrupalı, tam bir Amerikalı gibi 3-4 lisan konuşabilen, Dünya Bankası'nın en üst noktalarına gelmiş, iftihar ettiğimiz bir Türk vatandaşı. Kalktı Türkiye'ye geldi ve ekonominin düzelmesi için geceli gündüzlü, sabırla çalışıyor. Politikaya gireceğini de kendisi -ama doğru ama eğri- söyledi ve ortanın solu olduğunu da ifade etti. Kemal Bey'in içinde politik bir ateş yandığına ve Türkiye'ye faydalı olacağına inanıyorum. Biz kendin pişir, kendin ye derken o dışardan geldi. Farklı bir üçüncü, dördüncü boyut getirecektir bize.''

‘‘Ama ne milletvekilidir, ne de bir parti üyesi'' dediği Derviş'in iyi bir starateji çizip o yolu izlemek zorunda olduğunu vurgulayan Koç, Derviş'e şu uyarılarda da bulundu:

‘‘Bizim politik ayak oyunlarını, manevları, Bizans oyunlarını iyi bilmek lazım, politikada bir şey yapmak için. Yoksa adamı öyle bir harcarlar ki, nereden geldiğini anlayamazsın.''

Dişimize uygun banka bulamadık

Rahmi Koç, Koçbank dışında finans sektöründe büyümek için yeni bir banka alıp almama konusunda ne düşündüklerini şöyle aktardı: ‘‘Banka almayı düşündük, baktık etrafa, arkadaşlar 'dişimize uygun gözümüzün kestiği bir şey bulamadık' dediler. Bizim bankamızla sinerji yaratacak yapıda bir banka olmadı'' diye konuştu. ‘‘Şimdilik bakıyoruz etrafa ama bulmuş değiliz'' diyen Koç, aradıkları bankayı ise şöyle tanımladı: ‘‘Şubeleri olacak, mesela Koçbank uluslararası çalışırken, o yurtiçine ağırlık verecek. Bilançosu temiz olacak. Batığı, çıkığı olmayacak.''

Para yok işçi çıkaramıyoruz

Krizden korunmak için Koç Grubu'nun de herkes gibi kemerleri sıkkıtğını söyleyen Rahmi Koç, ‘‘3 bin 500 kişi çıkarmışız. 50 bine yakın insan çalıştırıyorduk, çünkü işler açılıyordu'' dedi. Bazı işçileri, tekrar işler açıldığında ihtiyaç olacak diye çıkartamadıklarını ve ücretsiz izin verme yoluna gittiklerini belirten Koç, ‘‘Bir kısmını da çıkaramıyoruz, çünkü çıkarmak için, tazminat için paramız yok. O parayı daha iyi yerlere kullanmak için çıkaramıyoruz'' diye konuştu.

Yatırımlardan vazgeçilebilecekleri askıya aldıklarını, vazgeçemeyecekleri ise ucuza mal etmeye çalıştıklarını anlatan Koç, bazı yatırımları ise devam ettirmek zorunda olduklarını kaydetti.

Para kuş gibidir, ürkütmeye gelmez

KRİZ nedeniyle Türkiye'den yurtdışına ne kadar para çıktığı konusunda bir tahmin yapmaktan kaçınan Rahmi Koç, ‘‘Elde done yok, kim bilecek. Merkez Bankası Başkanı çıksa şu kadar dese, kim bilecek. Sistemde dolaşan kayıtsız para var, onu bile kimse bilmiyor ki'' dedi. Yurtdışına para çıkarmanın çok uzmanlık isteyen bir iş olduğunu, bunu ancak bilenlerin yapabileceğini söyleyen Koç, ‘‘Para sadece yurtdışına çıkmadı, yastık altına da gitti. Küçük yatırımcı beklemede, o paraların sistem içine girmesi gerekir'' diye konuştu. ‘‘Para kuş gibidir'' diyen Koç, ürkütülmemesi gerektiğini vurguladı.

Allah bizi cep işinden korudu

Koç, GSM ihalesini alamamaktan dolayı memnun olduklarını açıkladı. KDV ise ile birlikte yaklaşık 3 milyar dolara İş-Tim'in aldığı bu ihaleye ilişkin Koç, şunları söyledi: ‘‘Bizim ecnebi ortağımız azami 850 milyon dolar azami verilir dedi. Biz 1.250 milyar dolara çıktık. İş Bankası verdi 2.5 milyar dolar. Şimdi görüyoruz ki büyük hata. Büyük rakamlar verilmiş. Biz de şükrediyoruz ki, oraya sürüklenmedik, Açık artırmada, müzayedede insanlar kendini kaybediyor, büyük risklere giriyor. Dua ediyoruz ki Allah bizi bu işten korudu.''

2002 bu yıldan daha iyi olur

Gelecek yılın bu yıldan biraz daha iyi olacağı tahmininde bulunan Rahmi Koç, ‘‘Ama bugünkü tabloya bakarak, harıl harıl iş olacağını söyleyemem. Yavaş yavaş bir iyileşme olacaktır'' dedi. Grup olarak programlarını buna göre yaptıklarını belirten Koç, yatırım yaparken daha dikkatli olacaklarını da sözlerine ekledi. İşlerin açılmasındaki ilk işaretlerin otomotiv ve inşaat sektöründen geleceğini söyleyen Koç, bu arada gayrimenkul fiyatlarının pahalılığından da yakındı. Koç, gayrimenkul fiyatlarının yabancıları bile hayretler içinde bırakacak kadar astronomik olduğunu söyledi.

Varlığımızın yarısı gitti

Krizin Koç Grubu'na verdiği zararı ‘‘varlığmızın yarısı gitti'' sözleriyle açıklayan Rahmi Koç, şunları söyledi:

‘‘Krizin bize yaptığı zarar 12 milyar dolarlık ciromuzu 7-8 milyar dolara indirdi. 1 milyar 200 milyon dolarlık kárımızı 600 milyon dolara indirdi. Koç Topluluğu yüzde 10 küçüldü, averaj olarak. Büyüyen sektörlerimiz var, ama daha fazla küçülenler de var. Varlığımızın yarısı gitti.''

‘‘Krizin nedeni ekonomik mi, siyasi mi'' sorusunu kasım ve şubat krizlerini birbirinden ayırarak yanıtlayan Koç, ilkini finansal, ikincisini siyasi olarak nitelendirdi. Kasım krizinin bankaların taşıdığı risklerin zamanında alınmamasından kaynaklandığını savunan Koç, ‘‘Doğru dürüst kimse bankacılık yapıp para kazanmadı'' dedi. Koç, ‘‘Hayatında hiç bankacılık yapmamış, özvarlığı olmayan, hiç vergi ödememiş insanlara bankacılık yetkisi verildi, banka açmalarına izin verildi'' derken, bankaların yeterince denetlenmeyişine de dikkat çekti. Yazılan raporların bazılarının sümenaltı edildiğini söyleyen Koç, devlet garantisin iyi banka-kötü banka ayrımını ortadan kaldırdığını vurguladı.

Şubat krizinin ise ‘‘tamamen politik'' nedenlerden dolayı yaşandığını savunan Koç, bunun güveni zedelediğini vurguladı.


5 Ağustos 2001

 

__._,_.___

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder