1 Ekim 2011 Cumartesi

POLITIK - DARBE PLANI ÖYLE YAPILMAZ BÖYLE YAPILIR



DARBE PLANI ÖYLE YAPILMAZ BÖYLE YAPILIR...

28 Eylül 2011 tarihi itibariyle, Hasdal Askeri Cezaevinde tutuklu 56 muvazzaf general ve amiral ile 200 Subay ve Astsubay var.  Buna Silivri Cezaevinde tutuklu bulunan emekli general ve amiraller ile subay ve astsubaylar dâhil değildir. Bunların içinde; zamanın Ordu, Kolordu, Tümen ve Tugay Komutanları ile Deniz ve Hava Kuvvetleri Komutanları da var. Balyoz Darbe Planı kapsamında toplam 194 general, amiral, subay ve astsubay, darbeye teşebbüs etmekle itham ediliyorlar.

1.     DARBE PLANI ÖYLE YAPILMAZ:

Diyorlar ki:

"Darbe planı hazırladılar ve 1nci Ordu Komutanlığı'nda düzenledikleri seminerde provasını yaptılar."

Hadi diyelim ki inandık:

Darbe planı hazırladılar. Ama Dünyanın hiçbir yerinde yüzlerce subay ve astsubayların katıldığı bir ortamda, darbe planlarının provasını yapacak kadar saf bir tek asker bulamazsınız.

Diyorlar ki:

"Darbe yapmak için toprağa, silah ve mermileri gömdüler. Topraktan silah fışkırıyor."

Hadi diyelim ki inandık:

Darbe planı hazırladılar ve toprağa silahları gömdüler. Ama cephaneliklerin anahtarları zaten darbe yapmakla itham edilen general ve amirallerin ellerindeydi. Neden toprağa gömsünler? Aynı tür silah ve cephaneler, acaba başka kimlerin ellerinde var?

Diyorlar ki:

"Darbe planını hazırladılar, provasını yaptılar, toprağa silahları gömdüler ama zamanın Genelkurmay Başkanı farkına vardı ve darbeyi engelledi."

Hadi diyelim ki inandık:

Darbe planları hazırladılar, provasını yaptılar, toprağa silahları gömdüler. Acaba; kararlarını vermiş, provalarını yapmış, silahlarını hazırlamış ve vurucu gücü elinde bulunduran ordu, kolordu, tümen ve tugay komutanları ile Deniz ve Hava Kuvvetleri komutanlarını Genelkurmay Başkanı engelleyebilir miydi? Hem, böyle bir vahim durumda neden görevini yaparak, derhal görevden alınmalarını ve askeri mahkemede yargılanmalarını sağlamadı?

Diyorlar ki:

"Bir gazeteci tarafından bavulla getirilen belgeler, döşeme altına saklanmış CD ve yazışmalar var. "

Hadi diyelim ki inandık:

Darbe planları hazırladılar, provasını yaptılar, toprağa silahları gömdüler ve Genelkurmay Başkanı farkına varıp engelledi.

Pekiyi ama neden bu belgeleri imha etmeyip, bavulla gazetecilerin eline geçsin diye ortalığa saçtılar ve döşeme altlarına sokuşturdular?

Esas darbe planının kayıtlı olduğu 11 numaralı CD, yapılan bilimsel incelemeler sonunda neden sahte çıktı?

Polis tarafından, bazı sanıkların telefonlarına neden sahte suç delilleri yüklendi. Bu durum ortaya çıkınca, neden yanlışlıkla (sehven) olmuş dediler?

Diyorlar ki:

"Darbe ortamı yaratmak için cami bombalayacaklarmış veya Ege Denizinde kendi uçağımızı düşürüp Yunanlılar düşürdü diyerek harp çıkaracaklarmış."

Hadi diyelim ki inandık:

Darbe planları hazırladılar, provasını yaptılar, toprağa silahları gömdüler, Genelkurmay Başkanı farkına varıp engelledi ve cami bombalayıp, uçak düşüreceklerini de tespit etti.

Ama bu tür iddiaları ispatlayan bir tek yazılı ve ıslak imzalı belge yok. Ayrıca, bu gibi iftiraları içeren CD'nin sahte olduğu bilimsel olarak kanıtlandı.

Ayrıca, darbe yapmak için harp çıkarmayı göze alabilecek kadar gözü dönen insanlar, harp çıkararak başlarını belaya sokmadan darbeyi yapıverirler, her şey olur biterdi. Darbe yapmak için harp çıkaracak kadar aklını, fikrini ve vicdanını yitiren bir tek asker bulamazsınız. Esas, bu gibi iddiaları Türk Ordusuna yamamaya çalışanların ne kadar şeytanca düşünebildiklerini, ahlak ve namustan yoksun olduklarını göstermektedir.

Hem, bütün bunların farkına vararak darbeyi engelleyebilen Genelkurmay Başkanı; cami bombalayıp, kendi uçağımızı düşürebilecek kadar aklını, fikrini yitirmiş ordu, kolordu, tümen ve tugay komutanları ile Deniz ve Hava Kuvvetleri komutanlarını neden görevde tuttu?

Ayrıca, Darbe yapmak için her şeyi göze alabilecek kadar kararlı olan zamanın komutanları, birdenbire hidayete erip sessiz sedasız görevlerini sürdürüp emekli olmaya mı karar verdiler?

Eğer, gerçekten darbe yapmaya karar verip, bu kadar hazırlık yaptıktan sonra, hemencecik vazgeçerler miydi?

Her şey, Türk Ordusunu tasfiye etmek amacıyla düzenlenmiş şeytanca bir plan olamaz mı?

2.     DARBE PLANI ÖYLE YAPILMAZ BÖYLE YAPILIR:

 

a.     Öncelikle, Dünyanın süper gücü Amerika'nın, Ortadoğu'daki petrol kaynaklarını kontrol altına almak maksadıyla; Amerikan yandaşı olmayan yönetimleri devirmek için hazırladığı "Büyük Ortadoğu Projesi"   isimli darbe planına taşeronluk yapmayı kabul edeceksiniz.

 

b.     Bu plan kapsamında kurulması öngörülen "Bağımsız Kürt Devleti'nin" oluşturulmasına göz yummaya razı olacaksınız.

 

c.      Kuzey Irak Kürt Yönetimi'nin sorumlu olduğu bölgede yuvalanan PKK terör örgütüne karşı, Türk Ordusu'nun kapsamlı "sınır ötesi harekât" yapmasına izin vermemeyi taahhüt edeceksiniz.

 

d.     İslam Dünyasının tepkilerini kontrol altına almak amacıyla; Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa Birliği tarafından "Ilımlı İslam" adı altında yaratılmaya çalışılan düzmece dinin sözde halifeliğine teşne bir cemaat imamı bulacaksınız. Bu imamı Vatikan'a gönderip Papa'nın elini öptürerek Hıristiyan Dünyasının onayını alacaksınız.

 

e.     Cemaat tarafından, fakir ve maddi desteğe muhtaç çocuklara sunulan yurt ve ev gibi olanaklar kullanılarak okutulan ve bu süreç içinde mürit haline dönüştürülen adamlarınızı; vali ve kaymakam gibi Devletin idari kademeleri ile hâkim ve savcı gibi adli birimlerine ve Emniyet İstihbarat kuruluşlarına sızdıracaksınız. Bunlara; "Aman, Devlet gücünü tamamen ele geçirinceye kadar kendinizi belli etmeyin" diyerek çok sıkı tembihte bulunacaksınız.

 

f.       Tıpkı, Arap ülkelerinde "Müslüman Kardeşler örgütünün" yaptığı gibi; gezici erkek ve kadın vaizler görevlendireceksiniz. Ülke çapında düzenli olarak cami ve ev sohbetleri organize edeceksiniz. Bu sohbetlerde, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş temelleri olan "ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlük, laiklik ve Atatürk ilke ve devrimlerini" kötüleyerek, din kisvesi altında insanların beyinlerini yıkayacaksınız. Halkı, Hıristiyanlıkla uyumlu olarak yaratılmaya çalışılan "Ilımlı İslam" yönünde şartlandırmaya çalışacaksınız.

 

g.     Müritlerinizi sızdırdığınız emniyet, istihbarat ve özel olarak oluşturduğunuz birimlerle; muhaliflerinizin telefonlarını dinleyecek ve yatak odalarına varıncaya kadar gözleyip, kişilerin özel hayatlarını kaydedeceksiniz. Bunları kesip, biçip ekleyerek sahte suç delilleri oluşturup, yeri ve zamanı gelince kullanmak üzere arşivleyeceksiniz.

 

h.     Kendinize biat etmiş bir yandaş medya oluşturmak amacıyla; tarafsız ve muhalif medya kuruluşları üzerine emrinizdeki vergi denetim uzmanlarını salarak, astronomik vergi cezaları kestirerek iflas noktasına getirip ele geçireceksiniz. Muhalif yazarları ekmeğinden edeceksiniz.

 

i.       Ağzınızı açtığınız andan itibaren; Türk, Kürt diye başlayıp 32 etnik kimlik sayacaksınız, arkasından laik-anti laik, Alevi-Sünni, dindar-din karşıtı gibi etnik, mezhepsel ve ideolojik bazda milleti ayrıştırarak böl parçala yönet taktiğini uygulayacaksınız.

 

j.       Türkiye Cumhuriyeti'nin temellerini sarsıcı ve kuruluş ilkelerine aykırı plan ve projelere karşı çıkan aydınlar ile Türk Ordusunu tasfiye etmek amacıyla, gerekli hukuki altyapıyı oluşturacaksınız. Bunun için:

 

1)    Demokrasiye aykırı olan Devlet Güvenlik Mahkemelerini kaldırıyoruz diyerek, bunların yerine "Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemeleri" kuracaksınız.

 

2)    Bu mahkemelere, özel olarak yetiştirdiğiniz yandaş hâkim ve savcıları atayacaksınız.

 

3)    Söz konusu mahkemelerin hâkim ve savcılarına; "Şüpheli olarak gördükleri kişileri 10 yıla kadar sorgusuz sualsiz tutuklamak dâhil" çok geniş yetkiler vereceksiniz.

 

4)    Türk Ceza Kanunu'na; "Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs eden kimseye ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilir" maddesini ilave edeceksiniz.

 

5)    Böyle her yöne çekilebilecek bir madde sayesinde, istenirse "hükümete muhalefet eden herkese bir kulp takarak, müebbet hapisle yargılama imkânı" yaratacaksınız.

6)    Terörle Mücadele Kanununda; "Müdafiin dosya içeriğini incelemesi veya belgelerden örnek alması, soruşturmanın amacını tehlikeye düşürebilecek ise, Cumhuriyet savcısının istemi üzerine hâkim kararıyla bu yetkisi kısıtlanabilir" şeklinde değişiklik yapacaksınız.

7)    Böylece, Türk hukuk sistemine "GİZLİ DELİL" kavramı sokacaksınız ve sanığa   "suçu ve neyle suçlandığı" söylenmeyerek savunma hakkının kısıtlanmasını sağlayacaksınız.

 

8)    Bu arada; "Terörle Mücadele Kanunu'nda Anayasal düzenin değiştirilmesi için örgütün silahlı örgüt olması şartı" getireceksiniz. Böylece:

 

Tarikat ve cemaatlerin; Cumhuriyet Anayasasının öngördüğü anayasal düzene karşı yürüttükleri eylemleri, suç kapsamı dışına çıkaracaksınız.

 

İktidarda olmanın verdiği gücü kullanarak; Silah kullanmaya gerek kalmadan, ülkenin anayasal düzenini "Sivil darbe yoluyla Ilımlı İslam Cumhuriyeti'ne ve tek adam diktasına dönüştürmeyi" müebbetlik anayasal suç olmaktan kurtaracaksınız.

 

Buna karşılık; Anayasal görevi ve doğası gereği, silahla donatılmış olan Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarını, istendiği zaman bir kulp takılarak, kolayca " Anayasal düzeni değiştirmek için silahlı örgüt kurdular" ithamlarıyla yargılamanın yolunu açacaksınız.

 

9)    Tanık Koruma Kanunuyla, hukuk sistemine "GİZLİ TANIK"  müessesesini sokacaksın. Buna göre; aleyhinize şahitlik yapan kişi veya kişilerin;

"Yüzleri saklanıp, sesleri değiştirilip ve kimlikleri gizlenerek duruşma sırasında veya duruşma salonu dışında ses ve görüntü akarımı yoluyla şahitlik yapmalarına" imkânı sağlayacaksınız.

10)          Böylece; "Etkin pişmanlık yasasından faydalanmak veya sanıklardan intikam almak isteyen terörist eskileri ile pek çok cinayetin faili olduğu belirlenen kişilerin bile, Tanık Koruma Kanunundan yararlanarak temize çıkmak için yalancı şahitlik yapmalarının" yolunu açacaksınız.

11)          Bir kanun çıkararak "Anayasal düzene karşı suçlar" ile "terör" ve "çete" suçları doğrudan özel yetkili sivil savcılıklar tarafından soruşturulacak hükmü getireceksiniz.

Bu değişiklikle, askeri bölgede bile işlenmiş olsa (disiplin suçları hariç) muvazzaf subayların sivil yargı tarafından yargılanmalarının yolunu açacaksınız.

12)          Yeni bir kanun çıkararak; "Hâkim ve savcıların bir soruşturma, kovuşturma veya davayla ilgili olarak yaptıkları işlem, yürüttükleri faaliyet veya verdikleri her türlü kararlar nedeniyle; Kişisel kusur, haksız fiil veya diğer sorumluluk sebeplerine dayanılarak da olsa hâkim veya savcı aleyhine tazminat davası açılamaz" hükmü getireceksiniz.

 

Böylece; Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemelerinin hâkim ve savcıları, siyasal iktidarın ve cemaatin istediği kişileri, haksız yere bilerek ve isteyerek 10 yıl tutuklu olarak içeride yatırsa ve sonunda beraat etseler bile, o hâkim ve savcı aleyhine dava açmalarının yolunu kapatıp, yaptıklarının yanlarına kâr kalmasını sağlayacak güvenceyi vereceksiniz.

 

13)           Muhalif aydınları, medya mensuplarını, bilim insanlarını, siyasal rakiplerinizi ve Türk Ordusunu "Silahlı terör örgütü veya silahlı çete" olarak itham etmenin yolunu işte böyle açacaksınız.

 

14)          Ayrıca, Anayasa değişiklikleri yaparak; Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kuruluna ve Yüksek Yargıya "Adalet Bakanlığı eşeği aday gösterse, oyumu verip seçerim" diyebilen ve "Anayasa Mahkemesi Başkanı Olarak hukukçu olmayan birisini seçebilecek kadar" siyasal iktidara biat eden zihniyete sahip hukukçuları kilit noktalara getireceksiniz.

 

15)          Buna karşılık, siyasal iktidar ile cemaat mensuplarının aleyhine karar veren hâkim ve savcılar ile "Deniz Feneri" davasını soruşturan ve yandaşınız olmayan savcıları bir günde görevden alıp haklarında soruşturma açacaksınız.

 

k.     Artık sıra, muhaliflerinizi ve Türk Ordusunu tasfiye etmeye gelmiştir. Korkmayın, arkanızda "Büyük Ortadoğu Projesi ile Ilımlı İslam" konularında taşeronu olduğunuz Amerika ve Avrupa Birliği var. Buradan aldığınız hızla "Durmak yok yola devam" diyeceksiniz ve:

 

1)    Muhalifleriniz ve istemediğiniz komutanlar hakkında, isimsiz ve imzasız ihbar e-postaları göndereceksiniz.

 

2)    Bu ihbarlara dayanarak, özel yetkili savcılarınız ve yargıçlarınız derhal, muhaliflerinizin evlerinizi arama ve gözaltı kararı verecekler.

 

3)    Emniyetteki müritleriniz sabaha karşı, muhaliflerin evlerini basıp sözde ihbarla ilgili ve ilgisiz ne varsa toparlayıp götürecekler. Bu arada, önceden hazırlanmış sahte suç delillerini de toplanan belgeler arasına sokuşturacaklar. Önceden haberdar ettikleri basın mensuplarının kameraları önünde, muhaliflerin onurlarını kıracak tarzda gözaltına alacaklar.

 

4)    Gözaltına aldırdığınız muhalifleriniz, Emniyette 2 gün tutulacak ve gece yarıları kaldırılıp ifadeleri alınacak.

 

5)    Bundan sonra, muhaliflerinizi, özel yetkili savcınız karşısına alıp sorgulayacak ve Özel yetkili mahkemeye sevk edecek. Özel yetkili yargıçlarınız da, derhal tutuklama kararı verecek.

 

6)    Bütün bunlar yapılırken; tutuklattıklarınıza "Neyle suçlandıkları ve suç delillerinin neler olduğu" söylenmeyecek. Böylece, kendilerini savunma imkânları ve adil yargılanma hakları kısıtlanacak.

 

7)    Bu arada, kanunlarımıza göre hazırlık soruşturmasının gizliliği kuralı ihlal edilerek, alınan ifadeler yandaş medyaya sızdırılacak. Yandaş medyanız da hemen, yıpratmak istediğiniz kişi ve kurumlar hakkında müthiş bir karalama kampanyası başlatarak kamuoyunu kışkırtacak.

 

8)    Aylar geçtikten sonra, özel yetkili savcılarınız; ucu açık iddianameler düzenleyecek.  İddianamenin ekleri olarak; yasal ve yasal olmayan dinleme kayıtları ile önceden hazırlanıp arşivlerde saklanan düzmece suç delillerini de hiçbir ayıklama yapmadan dosyalara dolduracak. Bunları yaparken kanunlarımıza göre, sanığın lehine olan delillerin toplanmasına önem verilmeyecek.

 

9)    Yasalarımıza göre; savcılar tarafından davayla ilgisi olmayan 3ncü şahıslara ait özel konuşmalar ile kayıtlar ayıklanıp, özel hayatlarının deşifre edilmemesi gerekirken, savcılar bu görevlerini yapmayacak. Bu bilgileri yandaş medyaya da sızdırarak, zorlama yorun ve abartmalarla kişilerin itibarsızlaştırmasına fırsat vermeleri sağlanacak.

 

10)          Bu arada, geçmişte kuyruk acısı bulananlar ile intikam hırsıyla dolu terörist eskilerinden gizli tanıklar da bulunacak. Onların verdikleri yalan yanlış ifadelere itibar edilecek.

 

11)          Fırsat bu fırsat diyerek; terörle mücadele eden madalyalı kahramanlarınız ile Türk Ordusunun Komutanlarına  "terör örgütü üyesi" damgasını vurarak tutuklayacaksınız.

 

12)          Terörist Başı Öcalan'ın yakalanmasında, Türkiye'ye getirilmesinde ve ilk ifadelerinin alınmasında katkısı bulunan askerlerin kimliklerini açıklayarak, Onları ve ailelerini terörün hedefi haline getireceksiniz.

 

13)          Çıkarmaya devam ettiğiniz kanunlarla, terörle mücadele edecek askerlerin operasyona çıkabilmeleri ve yol kontrolü yapabilmeleri için; yer, zaman ve süre belirterek validen izin almaları şartını getireceksiniz. Böylece kırsalda ve yollarda askerin hareketlerini kısıtlayarak, bölgede teröristlerin cirit atmasına imkân sağlayacaksınız.

 

14)          Çatışmada şehit düşen asker, ölen terörist veya yaralananlar olunca, ilgili subay, astsubay ve askerleri savcının karşısına dikeceksiniz. Böylece, Operasyona çıkan askerleri her an tutuklanma tehdidiyle sindireceksiniz.

 

15)          Amerikalıların ve Avrupa Birliği'nin talimatlarına uyarak "Kürt açılımı" başlatacaksınız. Bu açılım gereğince, Habur Sınır Kapısından Türkiye'ye giren teröristlerin ayağına, Türk hukukunda yeri olmayan seyyar mahkeme kurup göndereceksiniz. Sözde bağımsız savcı ve yargıçlarınız "pişman değilim" diye bağıran teröristleri "Etkin Pişmanlık Yasasından" yararlandırarak serbest bırakacaklar. Böylece, taşları bağlayıp köpekleri serbest bırakacaksınız.

 

16)          Türk Ordusu'nda tayin ve terfilerin kararlaştırıldığı Yüksek Askeri Şura toplantılarından önce, siyasal iktidarın beğenmediği generallerin terfilerini ve etkili makamlara tayinlerini engellemek için, özel yetkili savcılarınıza, sözde ihbarlara dayanarak tutuklama kararları çıkarttıracaksınız.

 

17)          Özel yetkili savcı ve yargıçlarınıza; Deniz Kuvvetleri'nin vurucu gücünü oluşturan Kuzey ve Güney Deniz Saha Komutanları ile pek çok amirali tutuklatacaksınız. Tefi sırasındaki Hava Eğitim ve Taktik Hava Kuvvet Komutanlarını tutuklatacaksınız. Kara Kuvvetlerinin pek çok Ordu, kolordu, tümen ve tugay komutanları ile terörle mücadelede tecrübe kazanmış madalyalı subay ve astsubaylarınızı tutuklatıp Türk Ordusu'nun komuta katını zafiyete uğratacaksınız.

 

18)          Sahte ihbarlara dayanarak, birlikler arasında cephane nakleden askeri araçların yolunu polislere kestireceksiniz. Başbakan Yardımsının evinin bulunduğu sokakta dolaşan iki subayı suikast yapacaklardı gerekçesiyle tutuklayacaksınız. Bunu bahane ederek, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin en gizli sırlarının bulunduğu kozmik odayı basıp arama yaptıracaksınız.  Birliği için erzak almaya çıkan askeri aracı, suikast yapacaklar iddiasıyla polislerinize durdurtup içindeki asker ile aşçıyı gözaltına almaya kalkışacaksınız. Böylece, hiçbir suç unsuru taşımayan olayları medyaya yansıtarak Türk Ordusunu itibarsızlaştırmaya çalışacaksınız.

 

19)          Ayrıca, özel yetkili hâkim ve savcılarınız, henüz basılmamış bir kitaba bile bomba muamelesi yapacaklar. Kaleme alan muhalif yazarını "terör örgütü üyesi" damgası vurarak tutuklayabilecek kadar coşacaklar. Tutukladıkları bir masumu, kanserden ölüm döşeğine düşünceye kadar tahliye etmeyecekler. Eşi ölmek üzere olan muhalif bir gazeteciye, son nefesinde eşiyle helalleşmesine bile izin vermeyecek kadar zalimleşeceklerdir.

20)          Hızınızı alamayıp, iktidardaki siyasi parti hakkında geçmişte "Laiklik karşıtı eylemlerin odağı" iddiasıyla dava dosyası hazırlayan Cumhuriyet savcıları ile partinin suçlu olduğuna karar veren Anayasa Mahkemesi'nin hâkimlerini "Hükümete karşı darbe yapmaya teşebbüs" iddiasıyla yargılamak için özel savcılarınızı harekete geçireceksiniz.

 

l.       Bütün bunlarla da yetinmeyeceksiniz. YÖK Başkanlına ve üniversite rektörlüklerine kendi yandaşlarınızı atayacaksınız.

 

1)    Parasız eğitim isteyen öğrencileri, terör örgütü üyesi olmakla itham edip 18 aydan beri zindanda tutacaksınız.

 

2)    Öğrenci seçme ve yerleştirme sınavlarında, soru kitapçıklarına özel şifreler koyup yandaşlarınıza sızdıracaksınız ve diğer öğrencilerin haklarını gasp edeceksiniz.

 

m.  Sendikaları ele geçirip suskunlaştıracaksınız. Gasp edilmiş haklarını geri isteyen işçilerin üzerine polislerinizi gönderip; gaz bombası ve coplarla cezalandırıp, kış ortasında içi su dolu havuza atacaksınız.

 

n.     Meslek odalarını ve sivil toplum örgütlerini çeşitli ayak oyunlarıyla avucunuzun içine alacaksınız.

 

o.     Böylece, Devletin ve toplumun bütün kurum ve kuruluşlarının kılcal damarlarına kadar sızıp ele geçireceksiniz.

 

İşte, darbe planı böyle hazırlanır.                                                                                     

Böyle uygulanır.

Türk Halkına "Alıştıra alıştıra, sindire sindire" İLERİ DEMOKRASİ adı altında böyle yutturulur.

Oysaki bunun adı "Post modern sivil darbedir."

3.     Sonuç olarak:

Bizim, evlatlarımızın ve torunlarımızın beyinlerini yıkıyorlar. Düşünmemizi, sorgulamamızı ve gerçekleri görmemizi istemiyorlar. Kendilerinin istedikleri şeyleri düşünmemizi ve sanal bir dünyada yaşamamızı kurnazca zihinlerimize sokuyorlar.

Bu medya ve ekranların yarattığı ve bizlere sunduğu dünya gerçek değildir. Bizleri sanal dünyada yaşatmayı; Kim kimin sevgilisini nasıl elinden aldığını anlatan cıvık magazin programlarını, kavgalı dövüşlü yemek programlarını, acıklı evlilik programlarını ve vurdulu kırdılı mafya dizileri ile muhteşem yüzyılı ve yalan rüzgârlarını izlemeye devam etmemizi istiyorlar.

Ülkenin ve milletin bölünmez bütünlüğü, hukukun üstünlüğü ve bağımsızlığı, demokratik, laik ve sosyal hukuk devleti, demokratik hak ve özgürlükler kimin umurunda?

Ama sivil darbeyi "ileri demokrasi" diye yutturmaya çalışanlara, hukuk adına hukuku katledenlere, Hıristiyanlıkla uyumlu "Ilımlı İslam" adında düzmece bir din yaratmaya çalışan tarikat ve cemaatlere, kalemini ve vicdanını satmış sözde aydınlara ve bölücülerin değirmenine su taşıyanlara, "Arap baharı" adı altında uygulamaya sokulan darbe planına taşeronluk yapanlara bazı uyarılarım var:

a.     Desteğini aldığınız yabancı efendileriniz sonsuza kadar arkanızda olmayacak ve işleri bittiği anda sizi buruşturup çöp tenekesine atacaklardır.

 

b.     Eylemleriniz ve söylemlerinizin hepsi tarihin kayıtlarına geçmiş olup, arşivlerde durmaktadır. Bu Milleti bazen kandırıp uyutabilirsiniz ama asla ülkesine ve milletine ihanet ettiremezsiniz. Bu millet er geç bir gün uyanacak, işte o zaman yaptıklarınızın hesabını mutlaka soracaktır.

Bu Cumhuriyetin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü isteyenlere, hukukun üstünlüğünü ve bağımsızlığını özleyenlere, gerçek demokrasi ve özgürlük âşıklarına selam ve saygılarımla.

Hikmet YAVAŞ (İZMİR) hikmetyavas@gmail.com

http://hikmetyavas.wordpress.com/


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder