Paris'e gitmeyen palavra atmasın
++++++++++++++++++++++++++++
AKP yöneticileri ne yapabileceklerini (daha doğrusu ne yapmayacaklarını) ilan ettiler.
Gazeteciler sormazsa, Paris'e gitmezsen ne olacak?
+++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++
Ahmet Davutoğlu, Fransa makamlarına soruyor:
“Paris’te gazeteciler bana sorarsa, ben Ermeni soykırımı konusundaki görüşünü açıklarsam, ne olacak?”
Bülent Arınç Bey, havaya konuşuyor:
“Tayyip Erdoğan Paris’e gelse, ‘Ermeni soykırımı olmamıştır’ dese, ne yapacaklar?”
Büyük davaların savunulmasında böyle pazarlıklar olmaz.
Fransız yargısına böyle acizane sorular sorulmaz.
Eğer Türkiye Cumhuriyeti’nin bir Başbakanı, bir Dışişleri Bakanı varsa, o tantanalı uçaklarından birine biner, gider Paris’te bir konferans verir, tarihsel gerçekleri anlatır.
Fransız kamuoyu böyle aydınlatılır. Daha önemlisi, Türkiye’ye yönelik tertipler böyle bozulur.
Fransız kamuoyu böyle aydınlatılır. Daha önemlisi, Türkiye’ye yönelik tertipler böyle bozulur.
Mücadele adam gibi verilir
++++++++++++++++++++++
Mücadele, öyle “artistlik” yaparak, kamuoyu önünde dans ederek, pazarlıklarla ve zavallılık sergileyerek verilmez.
Mücadele Talat Paşa Komitesi’nin 7 yıldır yaptığı gibi verilir.
Ama bunu yapmak için, Talat Paşa’nın ve Atatürk’ün düşmanı olmayacaksın, onların devrimci geleneğini yürüteceksin!
Mücadele Talat Paşa Komitesi’nin 7 yıldır yaptığı gibi verilir.
Ama bunu yapmak için, Talat Paşa’nın ve Atatürk’ün düşmanı olmayacaksın, onların devrimci geleneğini yürüteceksin!
Lozan sarayının merdivenlerinden yapılan açıklama
+++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++
2005 yılı Nisan sonunda Türk Tarih Kurumu Başkanı Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu hakkında İsviçre’de “Ermeni soykırımı iddiası tarihsel gerçeklere uymuyor” dediği için ceza soruşturması açılınca,
İşçi Partisi Genel Başkanı, uçağa atladı ve İsviçre’ye gitti.
"İsviçre'de gazeteciler sorarsa ne olacak, soykırım olmamıştır desem ne yapacaklar" gibi pazarlıklar yapmadı İsviçre ile.
7 Mayıs 2005 günü basını Lozan Antlaşmasının yapıldığı binanın önüne çağırdı.
Binanın merdivenlerine çıktı.
Önce İsviçre’nin resmi dili Almanca, arkasından Türkçe olarak, 1915 olayları konusunda özet bir açıklama yaptı.
“Ermeni soykırımı” yalanının 1915 yılında Türkiye’yi paylaşmak için savaşan İngiliz ve Fransız emperyalistleri tarafından psikolojik savaş kapsamında uydurulduğunu belirtti.
İsviçre polis kameraları bu konuşmayı çekti ve basında haber oldu.
İsviçre polis kameraları bu konuşmayı çekti ve basında haber oldu.
İşçi Partisi Genel Başkanı, akşam Bern şehrindeki yemekli toplantıda bu kez 350 insanın önünde aynı görüşlerini tekrar açıkladı ve Türkiye’ye döndü.
İsviçre polisleri kamera çekimine devam ediyordu.
Lozan akıncılarının Lozan sarayındaki toplu açıklaması
++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++
Mücadele orada bitmemiştir. 22-24 Temmuz 2005 günleri Denktaş önderliğinde İsviçre’ye giden 200 aydınımız,
- Zürich Hilton Otelinde yaptıkları basın toplantısında,
- Winterthur’daki konferansta,
- 24 Temmuz 2005 Lozan mitinginde 5 bin yurttaşla birlikte,
- Ve aynı gün Lozan Barış Antlaşması’nın yapıldığı sarayın salonunda,
1915 gerçeklerini anlattılar
Hep bir ağızdan şöyle haykırdılar:
“Ermeni soykırımı tarihsel bir yalandır.
“Ermeni soykırımı, uluslararası bir yalandır.
“Ermeni soykırımı, emperyalist bir yalandır.
“Biz vatanımızı savunduk.”
“Ermeni soykırımı tarihsel bir yalandır.
“Ermeni soykırımı, uluslararası bir yalandır.
“Ermeni soykırımı, emperyalist bir yalandır.
“Biz vatanımızı savunduk.”
Bunun üzerine Lozan Polis şefi gelmiş, “Ben şimdi ne yapacağım, otobüsleri getirip, buradaki 600 kişiyi gözaltına mı alacağım” diye acz içinde sormuştur.
Hiçbir şey yapamamıştır.
Helikopterli, polis köpekli Bern Konferansı
++++++++++++++++++++++++++++++++++++
İşçi Partisi Genel Başkanı, 18 Eylül 2005 günü İsviçre’nin başkenti Bern’de 300 kişiye Ermeni meselesi konusunda Almanca konferans vermiştir.
Yukarıda helikopterler uçmaktadır ve konferans salonuna giden caddeler yüzlerce polis tarafından kuşatılmıştır.
Konferans salonuna gelenler, polis tarafından kurt köpekleriyle karşılanmaktadır.
Bu ortamda ve daha önce yazılı olarak verilmiş olan “Ermeni sorunundan söz etmeyeceksin” şeklindeki Polis tebligatını Doğu Perinçek çöp sepetine atmıştır.
19 Eylül 2005 günü Doğu Perinçek, sorgu için Lozan Sorgu Yargıçlığına çağırılmıştır.
İşçi Partisi Genel Başkanı, Lozan Sorgu Yargıcına gitmeden önce, Zürih’te yine Almanca bir basın toplantısı yapmıştır.
Salona girdiği zaman, masanın başında “Zürich Polis Müdürü”nün oturduğunu öğrenince, kendisine kimliğini sormuş, onu yerinden kaldırtmış ve salonun en arkasındaki iskemleye oturtmuş ve İsviçre kamuoyuna gerçekleri anlatmıştır.
İsviçre Devlet Televizyonundan Sorgu Yargıcının açıklaması
++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++
Bu basın toplantısından sonra, yanında İP MKK üyesi rahmetli Dinçer Kömek ile Lozan’a gitmiş ve Sorgu Yargıcı Jacques Antenen’e 2,5 saat ifade vermiştir.
İfadeden birkaç saat sonra, Lozan Sorgu Yargıcı Jacques Antenen, Doğu Perinçek hakkındaki dosyayı kapattığını İsviçre televizyonlarına bizzat açıklamıştır.
İsviçre Devlet Televizyonu 1. Kanalı SF1, haberi, “İsviçre Devleti Doğu Perinçek’e boyun eğdi” başlığıyla vermiştir.
Daha sonra Atlantik merkezleri sürece müdahale etmiş ve dava açılmıştır.
Bu süreçte Tayyip Erdoğan-Abdullah Gül yönetimi, Ocak 2006 sonundan itibaren Talat Paşa Komitesi’ni sırtından vurmuştur.
Bu süreçte Tayyip Erdoğan-Abdullah Gül yönetimi, Ocak 2006 sonundan itibaren Talat Paşa Komitesi’ni sırtından vurmuştur.
İsviçre Mahkemesi'ni, Perinçek hakkında dava açması için, AKP Adalet Bakanı Cemil Çiçek cesaretlendirdi.
İsviçre Adalet Bakanı Blocher, TV'de, canlı yayında, bu ihaneti açıkladı:
“Meslektaşım Türkiye Adalet Bakanı Cemil Çiçek duruşmalar sırasında buradaydı, görüştük.
Kendisi bana Doğu Perinçek’in aşırı muhalifleri olduğunu belirtti.
Türkiye hükümetinden ciddi bir tepki olmayacak.”
Cemil Çiçek'in bu beyanı üzerine, Lozan Sorgu Yargıcı'nın kapatmış olduğu dosya tekrar açıldı.
"Talat Paşa Komitesi'ni dağıtın"
++++++++++++++++++++++++++
İsviçre, Fransa ve Almanya'da bu yasaya karşı eylemler
Rauf Denktaş ve Doğu Perinçek önderliğindeki
Talat Paşa Komitesi tarafından düzenlenmişti.
Eylül 2006'da Avrupa Parlamentosu AKP Hükümeti'ne
"Talat Paşa Komitesi'ni dağıtın" talimatı verdi, aynen bu sözcüklerle.
Tayyip Erdoğan, Kızılcahamam toplantısında,
Talat Paşa Komitesi'ne katılan AKP milletvekillerini
“Siz nasıl Rauf Denktaş ve Doğu Perinçek’in arkasından yürürsünüz”
diye azarladı. Gazeteler aynen böyle yazdı.
"Talat Paşa Komitesi'ni dağıtın" talimatını alan AKP Hükümeti,
Talat Paşa Komitesi'ni kapatmak için uygun bir suç maddesi bulamadığı için,
konuyu Beşiktaş Özel Yetkili Ergenekon Savcılarına havale etti.
Ergenekon Savcıları, Talat Paşa Komitesi'ni "Ergenekoncu" ilan ettiler.
Ergenekon İddianamesi'ne Talat Paşa Komitesi’nin faaliyetlerini suç eylemleri olarak uzun uzun yazdılar.
Beşiktaş Savcısı Cihan Kansız, her tutuklamada uzun uzun Talat Paşa Komitesi’ni sormaktadır.
İsviçre'de bu yasanın çıkması için başı çekmiş olan İsviçre Dışişleri Bakanı'nın Fransa'daki oylamadan önce Türkiye'ye şeref konuğu olarak davet edilmesi gelinen son noktadır.
İşte soykırım yalanına karşı mücadele AKP hükümeti tarafından böyle baltalandı.
++++++++
Doğu Perinçek'in 25 Ocak 2012 günlü Aydınlık köşe yazısı kısaltılarak ve bazı eklemeler yapılarak tarafımdan yeniden düzenlenmiştir. ASB
++++++++
GENİŞ BİLGİ İÇİN BKZ:
Talat Paşa Komitesi’nin mücadelesi çok önemli bir tecrübedir. İncelenmelidir.
Bu mücadeleyi özetleyen kitap: Doğu Perinçek, Ermeni Sorununda Strateji ve Siyaset.
********
********
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder