12 Mart 2013 Salı

15-(SÖZDE) BALYOZ'UN TUTUKLU MEMURUNDAN MEKTUP VAR

 

Atatürk'ün Gençliğe Hitabesi

Ey Türk Gençliği!

Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.

Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahilî ve haricî bedhahların olacaktır. Bir gün, İstiklâl ve Cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şerâitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerâit, çok nâmüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.

Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi, vazifen; Türk İstiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!

 

 

Mustafa Kemal Atatürk
20 Ekim 1927

Açıklama: http://www.ataturkungencligehitabesi.com/ata_imza.gif

 

Atatürk'ün Bursa Nutku

"Türk genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir.
Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır.
Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir.
Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, 'Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır.' demeyecektir.
Elle, taşla, sopa ve silahla;nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.

Polis gelecek, asıl suçluları bırakıp, suçlu diye onu yakalayacaktır.
Genç, 'Polis henüz devrim ve cumhuriyetin polisi değildir.' diye düşünecek, ama hiç bir zaman yalvarmayacaktır.
Mahkeme onu yargılayacaktır.
Yine düşünecek, 'Demek adliyeyi ıslah etmek, rejime göre düzenlemek lazım.' diyecek.

Onu hapse atacaklar.
Yasal yollarla karşı çıkışlarda bulunmakla birlikte bana, başbakana ve meclise telgraflar yağdırıp, haklı ve suçsuz olduğu için salıverilmesine çalışılmasını, kayrılmasını istemeyecek.
Diyecek ki, 'Ben inanç ve kanaatimin gereğini yaptım.
Araya girişimde ve eylemimde haklıyım.
Eğer buraya haksız olarak gelmişsem, bu haksızlığı ortaya koyan neden ve etkenleri düzeltmek de benim görevimdir.'

İşte benim anladığım Türk genci ve Türk gençliği!"

*Mustafa Kemal Atatürk'ün, 5 Şubat 1933 günü Bursa'da yaptığı nutuktur

 

Neymiş benim darbeciliğim? Koca koca generallerin, amirallerin, albayların, komutanlarımın suçu neyse benimki de o:
diğer 300 küsur erkek sanıkla birlikte beni de babalık ve kocalıktan men etti. Yoksa onlar benim kadın olduğumun farkında mı değiller
Mehmet Baransu bavuluyla sözde belgeleri Beşiktaş'a taşıyana kadar bu planı duymuşluğum görmüşlüğüm mü var? Bir yerde imzama mı rastladılar? Hiçbiri değil?


Evet, herşey dönüşür.
Her etki bir  tepkiye, her tepki de yeni bir etkiye dönüşür.
Bilenler biliyor bütün bu adaletsizliklerin ardında ne var?
O nedenle ipin ucunda tutanlar bilsinler, gizlenemeyecekler.
Küresel oligarklar, ABD devleti, Fitnebaz Cemaat, mürteciler, AKP.
Bu iş mutlaka dönecek.
Oraj POYRAZ

(SÖZDE) BALYOZ'UN TUTUKLU MEMURUNDAN MEKTUP VAR

'Ya benim kadın olduğumu unuttular ya da basma kalıp bir karar imza attılar'

(SÖZDE) Balyoz'da 16 yıl hapis cezasına çarptırılan Sivil Memur Güllü Sarıkaya, bir mektup yazarak yaşadıklarının anlattı:

Ben, Güllü Salkaya. Hani şu 2003 yılında yapıldığı iddia edilen Balyoz Darbe Planının, Silivri'de süren duruşmaları sonunda müebbet hapis cezasına çarptırılan tek sivil memuru var ya, işte o benim. Sadece 27 senesini devletine hizmetle geçirmiş bir insan değil, aynı zamanda bir eş ve de anneyim. Biri 22 diğeri 24 yaşında iki evladım var. Canım kızımı ve oğlumu evde babalarıyla baş başa bıraktım. Onurumu ise asla kimseye bırakmadım ve de bırakmayacağım. Tek tesellim ailemin ve evlatlarımın başımıza gelenleri anlayacak yetişkinlikte olmaları.

Ben, 27 yıl ekmeğini yediğim bir kuruma ihanet edecek kadar hainleşmedim. Ama Sayın Mahkeme, Sayın Heyet dedi ki; Güllü Salkaya, sen darbecisin. İlk gün sorduğum soruyu bugün yine soruyorum: Neymiş benim darbeciliğim? Koca koca generallerin, amirallerin, albayların, komutanlarımın suçu neyse benimki de o: Güllü Salkaya adına tahsisli bir bilgisayarda son kaydedileni benim gözüktüğüm birkaç sözde dijital belgenin varlığı. Peki, 2003 yılında benim bu isimde bir bilgisayarım mı vardı? Mehmet Baransu bavuluyla sözde belgeleri Beşiktaş'a taşıyana kadar bu planı duymuşluğum görmüşlüğüm mü var? Bir yerde imzama mı rastladılar? Hiçbiri değil? Peki, ben ne demeye 16 yıl ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkûm oldum o zaman? Bunun cevabını verecek bir makam mı var? O da yok.

İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi hakkımda öyle kötü bir karar verdi ki, diğer 300 küsur erkek sanıkla birlikte beni de babalık ve kocalıktan men etti. Yoksa onlar benim kadın olduğumun farkında mı değiller ya da bizleri tek tek yargıladıklarını unutup basmakalıp bir karara mı imza attılar? Söyleyecek sözüm kalmadı artık. Aklım ve beynim durdu. İşin kötüsü ne hissedeceğimi de bilmiyorum. 27 sene devlet hizmetinin sonunda bir kaç sözde dijital belgede adım yazdığı için Hasdal Askeri Ceza ve Tutukevinin hali hazırdaki tek kadın tutuklusu olarak yalnız başıma bir koğuşta kalıyorum. Bu yalanın kurbanı olmaya daha ne kadar devam edeceğimi ise bilmiyorum.

Ben, Güllü Salkaya. Doğum yerim Erzincan. İşçi emeklisi bir babanın, dişinden tırnağından artırdığıyla okuttuğu beş evladından biriyim. O beş çocuktan biri, ben Güllü Salkaya, şimdi bir eş ve bir anneyim. Ailemden gördüğüm terbiyeyle, vatana, millete faydalı birer insan olsunlar diye yetiştirdiğim iki evladımın üniversite mezuniyetleriyle öğünürken kendimi birden bire demir parmaklıklar ardında buldum. Artık mutlu değilim. Üzgünüm, şaşkınım, kırgınım ama umutsuz ve onursuz asla değilim. Bu yalan bir gün apaçık ortaya çıkana kadar, yüreğimde ve sevdiklerimin gözünde tek bir günahım dahi olmadığını biliyor olmanın rahatlığıyla bu haksız cezayı çekmeye devam edeceğim.

Bu zorlu süreçte desteğini benden esirgemeyen herkese minnet duyuyorum. Saygılar ve sevgiler sunuyorum.

Güllü Salkaya
Hasdal Askeri Ceza ve Tutukevi
a45UyF587661-201303111612-15
^^^^^ - vvvvv

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder