Bu nesebi gayri sahih olan şerefsiz konuyla ilgili ilk makalesini yazmış, ikincisini ve sonraki makalelerini de takip edeceğim.
Böyle bir günde, Kubilayın mürteciler tarafından öldürülmesinin anıldığı bu günlerde bu rezilliği ve ardındaki dinci heyulayı aklamak için uğraşan bir makale yazmış bu hergele.
Sorular soruyor, cevaplar vermiyor ve şüpheler yaratıyor.
Yarattığı şüpheleri namertçe imalarla ortada bırakıp çekiliyor.
Bunlar Rıza Nur'un, Necip Fazıl'ın torunları, Kadir Mısırlı'nın evlatları.
Adam gibi yazmıyorlar, ima ediyorlar.
Devrim şehidi Kubilay'ı ünlem işaretiyle manidar yazmış pezevenk evladı.
Ona göre devrim şehidi değil ya da bir şüphe var Kubilayın şehadetinde.
Sonra şarapçı ayyaş zalim Derviş Mehmet'i de hem bolca sıfatlarla, hem de etli harflerle ayrıca vurgulamış aslında yine namertçe ima ediyor.
Derviş bu deyyusa göre zalim, şarapçı, ayyaş, ya da zalim değil anlaşılan.
Gerçekten dervişmiymiş, soruyor.
Sanki dervişliğin bir sertifikasyonu var da, onu çıkartıp göstermek zorundayız, gösteremezsek müfteri olacağız.
Ulan namussuz günümüzdeki dervişler, meczuplar, imamlar, şıhlar sanki çok mu namuslu, ahlaklı.
Ülkenin her yerinden erkek çocuklara tecavüz edilen cemaat yurdu haberleri geliyor.
Bir sürü yerde cami imamlarının, Kur'an kursu hocalarının ettiği kız, erkek çocuklarının, abuk sabuk ilişkilerin haberleri geliyor.
Bademleme tarikatları mahkeme koridorlarından magazin sayfalarına düştü.
Sanki dinin ilk şartlarından birisi ahlaksızlık.
Ve şimdi kalkmış bu katillerin esrarkeş, içkici oluşlarını dindar olamayacaklarına delil sayıyor.
Sonra yine sormuş, neden asteğmenin silahı yokmuş, neden askerlerin tüfeklerinde kuru sıkı mermi varmış, bak sen komploya...
Devlet, gariban asteğmeni, askerleri isyancılara kasten silahsız, kuru sıkı mermilerle göndermiş diyor gavat herif.
Ulan, pezevenk asayişi düzgün memleketlerde polisin elinde jopdan başka silah olmaz yerine göre.
Adam vatandaşına güvenmiş kabahat etmiş.
Sonra olaylar patlak verince jandarma karakolundan niçin takviye gitmemişmiş, ulan dallama peki o zaman cevapla Derviş Mehmedi ve diğer mürtecileri kimler yakaladı, takip etti, çatışmaya girdi sonradan.
Demek ki, birileri ilk olay üzerine müdahale etmiş, hem de hemen, pezevengin evladı.
Sanki bir gizem var da, araştırmaya muhtaçmış, bunlar işte bu mürtecilerin geleneksel kabızlıklarıdır, böyle ortaya bir laf atarlar sonra da peşini bırakırlar.
Gazetenin okur mektuplarından da görüleceği gibi bir gurup dangalak da bunları böyle yem diye yutar.
İkinci paragrafa bakın hele, tek parti yönetiminden tırnak içinde Diktatörlük yakıştırmalarını bertaraf etmek için hemi de tuhafığa bakın ki Atatürk'ün yakın arkadaşı Fethi Beye kurdurulan Serbest fırka seçim kazanmış ve bu şok etkisi yaratmışmış.
Ulan dangalak Atatürk ülkeyi iyi niyetle temiz kalple çok partili demokrasiye taşımak istemiş olamaz mı?
Hiç mi böyle bir ihtimal yok.
Sonra katilleri tek tek tanıtmış eşşek oğlu eşşek.
Zannedersin hepsi gariban oğlu garipler.
Hiç birisi de bu cinayete katılmamış, hepsi de aslında iyi çocuklarmış da CHP'li kötü birileri artık her kimse onlar bilmiyoruz, bunları kandırmış, bunların ağzına zorla esrar falan vermişler.
Özetle bu oro.. Pu evladı, bütün bu katiller masumdu, hepsi de iyi çocuklardı, hepsini CHP kandırdı, bunlara zorla esrar neyim içirdi, bunlar zaten dindar falan da değildi, cemaatle, dervişlikle de alakaları yoktu, zaten seçimleri kaybetmek üzere olan CHP bahane olsun diye bu cinayeti örgütledi diyor..
Diyemiyor, dese bir derece.
Yürek yok, bu pezevenkte.
İma ediyor.
Hatta onu bile yarım yamalak yapıyor.
Biraz daha yürekli olsa cinayet falan da yok.
Kubilay kendi kafasını kendisi kesti, biz mürtecilere iftira olsun diye intihar etti diyecek.
Oraj POYRAZ(0raj.p0yraz@neomailbox.net / oraj.poyraz@openmail.cc / oraj_poyraz@alpinaasia.com )
L2fSIJNoA0xfSNxA
AHMET ANAPALI : CAHİLCE BİR İDDİA; MENEMEN'DE KUBİLAY'I "DİNCİ"LER ÖLDÜRDÜ "1"
23.12.2017
Tam 87 sene evvel İzmir Menemen'de Cumhuriyet tarihinin devrim sayfasında çok mühim bir yere sahip olan "Menemen Vakası" ve "Asteğmen Kubilay" hadisesi meydana geldi Bu hadise nasıl başladı? ve bu isyan en çok kimlere yaradı?. Devrim şehidi(!) Kubilay'ın başını kesen şarapçı ayyaş zalim Derviş Mehmet esasında kimin adamıydı? Bu insanlık dışı vahşeti kimin emriyle yaptı?.ve gerçekten derviş miydi? Ayaklanmayı bastırmak için görevlendirilen Asteğmen Kubilay'da niçin silah yoktu? Askerlerinin tüfeklerinde niçin mermi yoktu? Olaylar patlak verdiğinde jandarma karakolundan niçin takviye yardım gitmedi? Niçin ilçe karakolunun kapısı penceresi kilitlendi? Bu sorulara verilen cevaplar bir turnusol kâğıdı vazifesi görecek ve tarihi şahsiyetlerin iç yüzünü ortaya çıkartacak.
O tarihlerde dış ülkelerde Türkiye'deki rejim ve idare sistemindeki tek partili yönetimden dolayı "Diktatörlük" yakıştırmalarını bertaraf etmek için Atatürk'ün emriyle yakın arkadaşı Fethi Bey'e kurdurulan Serbest Cumhuriyet Fırkası girdiği tüm belediye başkanlıkları seçimlerinde CHP'yi ezici bir üstünlükle yendi. [1] Bu durum parti teşkilatında şok etkisi yarattı.
Dünyaya bizim de bir muhalefet partimiz var demek için kurulan Serbest Cumhuriyet Fırkası'nın yapılacak bir erken seçimde CHP'yi iktidardan indirmesi artık olası bir durumdu. Bu duruma müdahale edilmeliydi ve edildi. Meselâ seçimle başa geçen Serbest Fırkalı Samsun Belediye Başkanı Ahmet Bey'den istifa edip yerini CHP'li başkan adayına bırakmasıi istenildi. Ahmet Bey bu isteğe rağmen istifa etmemekte direnince halk oyuyla geldiği belediye başkanlığından zorla indirilecektir. [2]
Haddini aşarak ülkeyi tek başına idare eden CHP'yi yenen muhalefet partisinin kapatılması için bir senaryo lazımdı. Oyunun sahnelendiği yer yediden yetmişe CHP'ye inat Serbest Fırka'yı destekleyen belediye seçimlerinde Serbest Fırka adayını kazandıran ve Mustafa Kemal Paşa'nın adamlarını "yuhalayan" Menemen'dir.
Fakat bu oyunda kullanılacak bir piyona bir figürana ihtiyaç vardır. O da bulunmuştur. Kendisini "MEHDİ" olarak ilan eden Giritli Mehmet. İşte bu sözüm ona derviş piyon Mehmet Manisa'nın Arpalan semtinden çevrede "serseri" ve "esrarkeş" olarak bilinen biri. Onun esrarkeş olduğunu onu yargılayan Sıkı Yönetim Mahkemesi belgeliyor. İşte savcının mütalaasından pasajlar:
"Giritli Mehmet'in emriyle köy civarındaki çamlıkta bir kulübe inşa ediliyor. Bu kulübede tam bir hafta esrar içilmek suretiyle zikre(!) devam eden sanıklar 1930 yılının aralık ayının 23. Salı günü Menemen'e gitmek üzere yola çıkmayı kararlaştırıyorlar. "[3]
"Sanıklar Menemen kenarına geldiklerinde zeytinlikte biraz durup dinlendikten ve burada Giritli Mehmet avenesinin hepsine çifter çifter esrarlı sigara dağıtıp verdikten sonra hepsi dumanlı ve sarhoş kafalarla Menemen'e giriyorlar. "[4]
O günkü mahkeme raporları ile de esrarkeş bir yarı kaçık olduğu sabit olan Giritli Mehmet'in cebinde kalan bir miktar esrar olay günü makineli tüfekle taranıp öldürüldükten sonra üzerinde bulunup Sıkıyönetim Mahkemesinde suç delilleri arasındaki yerini alacaktır. Buna rağmen sahibinin sesi Hakimiyet-i Milliye gazetesinin Giritli Mehmet'in "esrarkeş ve meczup" olmadığını söylemesi üstelik bir de ayyaş Mehmet'e "Derviş" sıfatını uydurması yazılan senaryoda hangi kesimlere çamur atılacağını göstermesi açısından manidardır.
Menemen olayının diğer failleri de Giritli Ayyaş Mehmet'in meşrebinden.
Sütçü Mehmet saf aciz kendi halinde mahallede süt satarak geçimini temin eden biri.
Şamdan Mehmet budama mevsiminde bağ budayarak geçimini temin eden ve geri kalan zamanlarında kahve köşesi bekleyen bir zavallı.
Nalıncı Hasan daha 18'ine girmemiş. Hiçbir şeyden haberi olmayan bir delikanlı. O da diğerleri gibi cahil ve hercai.
Küçük Hasan henüz daha çocuk kimsesiz ve sahipsiz. Karnını doyururanın kulu.
Mehmet Emin çevrede ahlâksızlığıyla tanınan bir serseri.
Çırak Mustafa'nın kahvesi Manisa'da çok meşhur bir kahvedir. Çünkü burası esrarkeşlerin ve ayyaşların kahvesi olarak bilinir. Giritli Mehmet'de bu kahvenin müdavimlerindendir. Giritli Mehmet burada sık sık kendisi gibi ayyaşlarla buluşup esrar partileri yapmaktadır. [5] İşin tuhafı bu bilgi Genel Kurmay Başkanlığı tarafından çıkartılan bir çalışmada da aynen böyle belirtilmektedir.
Menemen olayından bir ay evvel sakalsız ve bıyıksız olan Ayyaş Mehmet ve adamları sanki bir yerden emir almışçasına sakal ve bıyık bırakırlar. Genelkurmayın hazırlattığı bir kitaba göre bu esrarkeşlerin durumu Manisa Zaptiyesinin de dikkatini çeker ve birgün bu esrarkeş takımı ortadan ansızın kaybolur. İşin daha ilginci ailesi bu durumu hükümete haber vermesine rağmen hükümet hiçbir teşebbüste bulunmadığı gibi civar ilçelerinde dikkatini çekmemiştir.
BİRİNCİ BÖLÜMÜN SONU…
[1] Fethi Okyar Üç Devirde Bir Adam s. 514.
[2] Mahmut Goloğlu Devrimler ve Tepkileri 7/ 5-6.
[3] Kemal Üstün Menemen Olayı ve Kubilay s. 59-71.
[4] Kemal Üstün a.g.e. s. 65
[5] Türkiye Cumhuriyetinde Ayaklanmalar Genelkurmay Yayınları s.362-363 Yeni Asır Gazetesi 24 Aralık 1930 sayısı.
a45UyF587661-171223163611 Oraj Poyraz At Neomailbox 0raj.p0yraz@neomailbox.net
2017/12/23 17:30 2 65 AtaturkMilliyetcileri@googlegroups.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder