25 Aralık 2017 Pazartesi

FATİH YAŞLI : İÇ SAVAŞ KHK’SI

Abinin son çıkartılan KHK ile ilgili makalesinde çarpıcı bir cümle var.
Madem ki, diyor iktidarın OLAĞANÜSTÜ İKTİDARI var, o halde muhalefete düşen de OLAĞANÜSTÜ MUHALEFET etmektir.
Yani, olağan şartların muhalefet yöntemleri bir işe yaramaz, anayasa, meclis, diğer partiler ve demokratik nizamın bütün kurumları boşa çıkmıştır.

O halde gerek ana muhalefet, gerekse diğer muhalefet unsurları.
Buna partiler ve parti olmayan bütün muhalefet dahildir.
Güç birliği yapmalı.
Ve artık gündelik yaşama ilişkin fikir ayrılıklarını, strateji ve taktik ayrılıklarını bir kenara bırakmalı diyor.

Oraj POYRAZ(0raj.p0yraz@neomailbox.net / oraj.poyraz@openmail.cc / oraj_poyraz@alpinaasia.com )
           L2fSIJNoA0xfSNxA    


FATİH YAŞLI : İÇ SAVAŞ KHK'SI

25.12.2017



Guantanamo Kampı ABD'nin 11 Eylül saldırılarını bahane ederek Afganistan ve Irak'ı işgal etmesinin ardından dünya kamuoyunun gündemine geldi. ABD'nin fiili küresel olağanüstü hal ilanı ve Bush'un "ya bizdensiniz ya onlardan" sözlerinde somutlaşan dost-düşman ikiliğine dayanan siyaset anlayışı bir yandan Batı ülkelerinin kendi içinde güvenlikçi politikaları derinleştirmesini ve temel hakların askıya alınmasını rutinleştirirken öte yandan da Guantanamo örneğinde görüldüğü gibi hukukun mutlak olarak ortadan kaldırıldığı "belirsizlik mıntıkaları" ortaya çıktı.

ABD'nin hayalet uçaklarının Guantanamo'ya taşıdığı esirler burada "düşman savaşçı" gibi müphem bir statüye tabi kılınıyorlar ve hem evrensel hukukun hem de ABD iç hukukun dışına yerleştirilmiş oluyorlardı. Böylece herhangi bir tutukluluk ya da iddianame hazırlama süresi olmaksızın bu kampta belirsiz/sınırsız süreliğine tutulabiliyorlar yoğun bir tecrit altında bulunuyorlar ve ciddi işkencelere maruz kalıyorlardı. Tam da bu nedenle Guantanamo bir hapishane olmaktan ziyade bir toplama kampına benziyor ve "kamp olağanüstü halin mekânıdır" diyen İtalyan filozof Agamben'i doğruluyordu: Küresel olağanüstü hal Guantanamo'yu doğurmuştu.

Guantanamo imgesi akıllara esirlere giydirilen tek tip turuncu renkli tulumlar ve başlarına geçirilen çuvallarla kazındı daha sonrasında ise IŞİD bir tür intikam mesajı vermek için Hollywoodvari infaz videolarında kurbanlarına aynı renk tulumları giydirdi ve turuncu tulum bir kez daha gündeme geldi. Türkiye'de bir süredir devam eden siyasi tutuklu ve hükümlülere tek tip elbise giydirilmesi tartışmalarında da referans hep Guantanamo oldu ki eğer kamp Agamben'in dediği gibi olağanüstü halin mekânıysa önce fiilen sonra da resmen OHAL'le yönetilen Türkiye'de hapishanelerin giderek toplama kampı hüviyetine bürünmesi ve tek tip elbisenin gündeme gelmesi hiç şaşırtıcı değildi.

Türkiye'de nicedir bir tür "düşük yoğunluklu iç savaş" yaşanmaktaydı ve sembolik örneği Silivri olan hapishaneler "bu iç savaşın esirleri"nin doldurulduğu toplama kamplarına dönüşmüştü adeta. Şimdi buna son KHK ile bir de tek tip elbisenin eklenmesi şaşırtıcı olmadı tıpkı bir zamanlar başka bir olağanüstü yönetim biçimi olan 12 Eylül rejiminde toplama kampına dönüşmüş cezaevlerinde başka bir iç savaşın esiri olan devrimcilere tek tip elbise giydirilmek istenmesi gibi.

İç savaş dedik oradan devam edelim. İç savaş bir tür "devletsizlik" hali olarak görülebileceği gibi belli bir toprak parçası üzerinde birden fazla otoritenin ikili üçlü iktidarın şekillenmesi "şiddet kullanma tekeli"nin ortadan kalkması ve şiddetin herkes tarafından bir diğerine karşı kullanılabilmesi "herkesin herkese karşı savaşı" demektir. Paramiliter güçlerin ortaya çıkışı ise iç savaşların alamet-i farikası olarak görülebilir. İç savaşlarda devlet aygıtının çöküşüyle birlikte güç ve şiddete başvurma tekelinin yerini birden fazla güç alır siviller silahlanmaya ve "iç düşman" olarak gördükleri sınıfsal etnik ya da mezhepsel başka gruplara karşı çoğu zaman dağılmış devlet aygıtının bir kanadına yaslanarak savaşmaya başlarlar.

Son KHK'daki 15 Temmuz ve devamı niteliğindeki hadiselere müdahale eden sivillerin herhangi bir suç işlemiş sayılmayacakları yönündeki düzenleme açıkça bir iç savaş düzenlemesi iç savaş hazırlığıdır. Süreklileşmiş olağanüstü hal süreklileşmiş dost-düşman siyasetiyle el ele gitmekte toplum siyasal iktidar eliyle ikiye ayrılmakta ve "iç düşman" olarak addedilenlerin öldürülmesinin bunu gerektiren durumlarda suç sayılmayacağı hukuki güvence altına alınmaktadır. Böylelikle potansiyel olarak toplumun en az yarısı "cinayet işlemeksizin öldürülebilenler" kategorisine dâhil edilecek öldürülmeleri suç sayılmayacaktır.

Bu düzenleme hukukun hukuk eliyle katledilmesi anlamına geldiği gibi bundan çok daha korkunç bir şeye devletin güç/şiddet kullanma tekelinden kendi isteğiyle vazgeçmesi cezasızlık vaadiyle birtakım toplumsal gruplara başka toplumsal gruplara karşı şiddet kullanma başkalarını öldürme hakkı vermesi demektir ki bu açık bir şekilde modernitenin tersine çevrilmesi medeniyet yitimi ve Ortaçağ'a dönüştür. Rejim daha önce defalarca yazdığımız gibi ancak kurumları kurumsallığı anayasal düzeni hukuku çökerterek ayakta kalabilmektedir ve burada da kendi bekası adına tam olarak yaptığı şey bu çökertme operasyonunu derinleştirmektir.

Adını koyarak söyleyelim bu bir iç savaş KHK'sıdır. Bir yandan olağanüstü halin ve iç savaşın doğasına uygun bir şekilde cezaevlerini "iç düşmanlar" için birer toplama kamplarına dönüştürmekte onlara esir muamelesi yaparak tek tip elbise giydirmek istemekte öte yandan ise bir iç savaşa hazırlık mahiyetinde cezasızlığı hukuki güvence altına almaktadır. Tüm bunların ötesinde Demirtaş ve Berberoğlu gibi isimlere tek tip elbiseyi dayatacağı ve bunun çeşitli toplumsal yansımalarının olacağı toplumun yarısını diğer yarısına karşı kışkırtacağı ve diğer yarısının da kendisini sürekli tehdit altında hissetmesini beraberinde getireceği için bu KHK bir iç savaş KHK'sıdır.

Defalarca söyledik ama bir daha tekrar edelim. Türkiye'de resmen adı konulmuş bir şekilde olağanüstü bir durum var anayasa anayasal kurumlar parlamento ve hukuk yok. Bu olağanüstü durumda olağan yöntemlerle muhalefet yapılamaz asgari demokratik şartlar varmış gibi seçimden söz edilemez seçime hazırlanılamaz ittifaklar konuşulamaz. Yapılması gereken şey rejimin olağanüstü halinin karşısına MUHALEFETİN KENDİ OLAĞANÜSTÜ HALİNİ koyması olağanüstü bir muhalefet tarzını geliştirmesi hayata geçirmesidir. Çünkü ancak bu şekilde bu yıkıcılıktan bu kıyıcılıktan bu çökertme operasyonundan en az zararla çıkmak mümkün olacaktır.

https://www.birgun.net/haber-detay/ic-savas-khk-si-197050.html


a45UyF587661-171225220030 Oraj Poyraz At Openmail oraj.poyraz@openmail.cc
2017/12/25  22:30 2  65  AtaturkMilliyetcileri@googlegroups.com

 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder