31 Aralık 2012 Pazartesi

11-Bizim hocamız .....







201212311556-58766111

--
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
Ogretmen bir kandile benzer, kendini tuketerek baskalarina isik verir.

Ruffini
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
Tehcir sirasinda Merzifon'da esasen cokca kalan Ermenilerin bu kez baska yerlerden de gelenler ve gocten donenler yuzunden miktarlarinin daima artmakta oldugu Merzifon Amerikan Mektebi'ne getirilen esya sandiklarinin uzerinde Otoman Amerikan markalari goruldugunden bunlarin herhalde silah oldugunda suphe birakmistir.

(6 Haziran 1919)
K. ATATURK
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
Anadolu'daki Milliyetci hareket bosa gitmeye mahkumdur...

Ingiliz Muhipler Dernegi Baskani,
Adliye Nezareti Mustesari ve yazar Sait Molla - 01.05.1920
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
Daha gun o gun degil, derlenip durulmesin bayraklar.
Dinleyin, duydugunuz cakallarin ulumasidir.
Saflari siklastirin cocuklar,
Bu kavga fasizme karsi, bu kavga hurriyet kavgasidir.

Nazim Hikmet Ran
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
Ben,Manevi Miras olarak,
Hicbir Ayet, hicbir Dogma,
Hicbir Donmus ve kaliplasmis Kural birakmiyorum.
Benim Manevi Mirasim Bilim ve Akildir...

K.Ataturk
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
Kurmus oldugum gruba uye olun
Moderasyonsuz, sansursuz ve ozgur bir gruptur:
Ozgur_Gundem-subscribe@yahoogroups.com

Ayrilmak isterseniz de:
Ozgur_Gundem-unsubscribe@yahoogroups.com

Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz.
http://orajpoyraz.blogspot.com/
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -


29 Aralık 2012 Cumartesi

11-Karikatüre bakınca aklıma Fitnebaz Cemaat geldi....


201212291008-58766111


--
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
Iyiyi yapabildigi halde yapmayan bir insan,su islemis olur.

Pestolozzi
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
Rum, Ermeni gibi unsurlardan ayri ayri olusan bir takim ceteler, adi hirsizlikla, ara sira da oldurmelerle mesgul olmuslar, Rum ve Ermeni surgunu esnasinda bu unsurlardan ortaya cikan bazi ceteler ise siyasi bir huviyet kazanmistir. Ruslarin istilasi baslayinca, memleket icinde karisiklik meydana getirmek icin bunlar, Ruslar tarafindan da tesvik ve denizden de desteklenmislerdir.

(22 Mayis 1919)
K. ATATURK
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
General Paraskevopulos'un ordusu, simdi surat ve siddetle harekata devam eyleyecek olursa, birkac haftada Ankara onlerinde bulunacaktir.
Yunan ordusunun basarisi icin dua ediniz!
Yunan ordusunun ilerlemesi hukumetimizin programina uygundur.
Bu ordu bizim ordumuzdur!

Adliye Naziri (Medrese cikisli) Ali Rustu - 12.07.1920
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
PEZEVENK
. . . . . .
Dunya ahvalinden haberi yoktur
Sohbeti din ile acar pezevenk
Komsusu ac iken kendisi toktur
Sanki melek olmus ucar pezevenk
. . . . . .
Karanlik islerde ziplama ister
Evine granit * kaplama ister
Dunya mektebinden diploma * ister
Insanlik dersinden kacar pezevenk
. . . . . .
Herkesin kabina cesmesi akmaz
Erkek sinekleri hareme sokmaz
Fakir komsusunun yuzune bakmaz
Selamsiz sabahsiz gecer pezevenk
. . . . . .
Sanirsin Allah'la akde oturmus
Cennete giderken macun goturmus
H - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
Ben,Manevi Miras olarak,
Hicbir Ayet, hicbir Dogma,
Hicbir Donmus ve kaliplasmis Kural birakmiyorum.
Benim Manevi Mirasim Bilim ve Akildir...

K.Ataturk
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
Kurmus oldugum gruba uye olun
Moderasyonsuz, sansursuz ve ozgur bir gruptur:
Ozgur_Gundem-subscribe@yahoogroups.com

Ayrilmak isterseniz de:
Ozgur_Gundem-unsubscribe@yahoogroups.com

Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz.
http://orajpoyraz.blogspot.com/
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -


11-Kariktürler....








--
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
Her munakasanin temelinde birisinin cahilligi yatar.

Louis d.brandeis
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
Rum ve Ermeni komitacilariyla, bunlarin ileri gelenleri, devamli sekilde temasta bulunduklari Ingiliz subaylari ile bazi Amerikan memurlarindan cok yuz buluyorlar.

(5 Haziran 1919)
K. ATATURK
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
Yunan ordusu halifenin ordusu sayilir.
Hic de zararli bir topluluk degildir.
Asil kafasi koparilacak mahlukat Ankara'dadir.

Teal-i Islam (Islami Yuceltme) Dernegi'nin bildirisi - 1920
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
Daha gun o gun degil, derlenip durulmesin bayraklar.
Dinleyin, duydugunuz cakallarin ulumasidir.
Saflari siklastirin cocuklar,
Bu kavga fasizme karsi, bu kavga hurriyet kavgasidir.

Nazim Hikmet Ran
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
Ben,Manevi Miras olarak,
Hicbir Ayet, hicbir Dogma,
Hicbir Donmus ve kaliplasmis Kural birakmiyorum.
Benim Manevi Mirasim Bilim ve Akildir...

K.Ataturk
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
Kurmus oldugum gruba uye olun
Moderasyonsuz, sansursuz ve ozgur bir gruptur:
Ozgur_Gundem-subscribe@yahoogroups.com

Ayrilmak isterseniz de:
Ozgur_Gundem-unsubscribe@yahoogroups.com

Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz.
http://orajpoyraz.blogspot.com/
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -


11-MEHMET TÜRKER - Bu nasıl vicdan?

Cezaevinden eşinin refakatinde kalan bir sürü ağır  kalp hastalığı bulunan bir sanıktan söz ediyoruz.
Bu daha mahkum olmadı, velev ki mahkum olsa, ağır hastalıkları nedeniyle cezasını evinde geçirmesi bile mümkün bir kişi.

Şimdi bir de zimmetçi Erbakan'ı, sapa sağlamken dayalı döşeli cezaevinde dahi kalmasını fırsat verilmeyen başbakanı düşünün.
Bu nasıl bir hınç, nasıl bir kindir.
Bari kestirmeden boynunu vurdurun, ya da boğdurun gitsin.
Ama sonra da bize medeniyet, insanlık, din, iman teranesi okumayın.
Siz din, iman diye yola çıkan, yalan, dolanlara batmış, kin ve intikam bataklığına girenlerdensiniz.
Biz sizi gördük ve anladık.
Devran dönünce aman dilemeyin, aman bulamayacaksınız.
Nereden mi biliyorum.
İnananlar ilahi adalet, etme bulma dünyası diyor.
Ben inanmayan bir kişi olarak, determinizm, neden-sonuç ilişkisi diyorum.
Emin olun bu bir doğa kanunudur.
Kalmaz, döner.

Oraj POYRAZ

MEHMET TÜRKER - Bu nasıl vicdan?

Balyoz Davası'nda 18 yıl hapis cezasına mahkum edilen eski 1. Ordu Komutanı emekli Orgeneral Ergin Saygun'un kızı feryat ediyor ve feryadını e-posta yoluyla sağırlaşmış kulaklara duyurmaya çalışıyor!..

Emekli Orgeneral Saygun çeşitli ağır hastalıklarla pençeleşerek cezaevinde yatıyor…

Bakıma muhtaç olduğu için, eşi Saygun'a refakat etmek zorunda kalıyor!..

Bu durumda, astım hastası olan eşi de cezaevinde mahkum hayatı yaşıyor!..

* * *

Saygun'un kızı Ece Saygun, babasının son olarak yine Mehmet Akif Ersoy Göğüs Kalp ve Damar Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne sevk edildiğini, burada yapılan tetkikler sonucu yeni bir rapor hazırlandığını anlatıyor…

Raporda şunlar deniliyor:

"Presenkop ve senkop atakları sebebiyle yalnız kalmayarak refakatçi eşliğinde olması;

Kroner arter hastalığı ve aritmi (kalp ritmi bozukluğu) yönünden kardiyoloji doktorunun ulaşabileceği;

Kronik böbrek hastalığı ve hiperlipidemisi sebebiyle diyetin sağlanabileceği;

Yapay mitral kapağı sebebiyle düzenli INR takibinin yapılabileceği;

Diyabeti sebebiyle düzenli şeker takibinin yapılabileceği ortamın sağlanması gerekmektedir."

* * *

Rapor devam ediyor:

"Düzenli medikal tedavisini (gerekli olduğunda intravenöz tedavi verebilecek şekilde) alabileceği;

Düzenli egzersiz yapabileceği koşulların sağlanması yanında, protez mitral kapağı olması nedeniyle (infektif endokardit riski) mümkün olduğu kadar hastane enfeksiyonlarına maruz kalmaması ve uygun ortamlarda bulunması;

Yukarıda sayılan risk faktörleri göze alındığında hastaya bu koşulları bulduğu uygun ortamın sağlanması gerekmektedir."

* * *

Emekli Orgeneral Ergin Saygun rutubetli cezaevi şartlarında dört duvar arasında, başında da eşi!..

Hastane raporundaki riskler ve gerekli ortamın sağlanması yolundaki tıbbi gereklerin hiçbiri, hiçbir cezaevinde elbette yok!..

Bırakın cezaevini, doktorlar enfeksiyon riski nedeniyle Saygun'un hastane ortamında bile bulunmaması gerektiğini belirtiyorlar!..

Saygun'un avukatı bu raporu ortaya koyarak, 10. Ağır Ceza

Mahkemesi'ne başvuruyor, durumun acil olduğunu belirterek, tedavisinin yapılabilmesi için tahliyesini istiyor!..

Dava daha Yargıtay'a bile gitmemiş durumda, Yargıtay'a gitmesi gelmesi aylar sürecek belki birkaç yılı alacak…

Bu durumda mahkemesinin vicdani bir kanaat oluşturması gerekiyor!..

Cezaevinde eşinin refakatinde yatan Orgeneral'i ya tahliye edecek veya ölüme terk edecek!..

* * *

Mahkeme kendine göre orta yolu buluyor ve Saygun'un bir de Adli Tıp'ta tetkikine karar veriyor!..

Yani iş sürüncemede kalıyor!..

Adli Tıp'tan gelecek raporun da çare olmayacağı kuvvetle muhtemel!..

Ergin Saygun'un kızı Ece Saygun mektubunu şöyle tamamlıyor:

"Hem annemi, hem babamı tez zamanda Allah kurtarsın"

Ece Saygun, Allah'a sığınmaktan başka çare bulamıyor!..

Peki bu nasıl bir vicdan?..

Tayyip Bey'den İnönü'ye övgü!..

Başlığı görüp, "Nasıl olur?" diye şaşırmış olmalısınız!..

Şaşırmayın, protokol icabı!..

İsmet Paşa, ölümünün 39'uncu yılında Anıtkabir'deki mezarı başında anıldı…

Bu münasebetle "Başbakan olarak" Tayyip Bey de bir mesaj yayınlamak zorunda kaldı…

Mesajında İnönü'nün İstiklal Savaşı'nın kazanılmasında önemli görevler üstlendiğini belirterek, "Merhum İnönü değerli bir siyaset ve devlet adamı olarak yakın tarihimizin en önemli şahsiyetleri arasında yer almaktadır. İkinci Cumhurbaşkanımız merhum İnönü'yü saygı ve rahmetle anıyorum" diyor!..

* * *

Saygı mı?..

Ana muhalefet partisi CHP'yi yıpratmak, cumhuriyetin ilk dönemini yerden yere vurmak için İsmet İnönü'ye yüklenen "Milli Şef" lafını ağzına dolayarak diktatörlük göndermesi yapan;

"Geldi İsmet, gitti kısmet" diyen;

İkinci Dünya Savaşı'nın kıtlık yıllarını gözden kaçırarak, ekmeğin karneyle verildiğini anlatan Tayyip Bey'in şu derin çelişkisine bakınız!..

Bu durumda şu mesajın samimi olduğuna inanabilir misiniz?..

Hiç mesaj yayınlamasıydı daha iyiydi!..

201212291014-58766111
--
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
Kufrun duvarini kendi tasiyla yik.

Hz.Ebubekir
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
Rum ve Ermeni komitacilariyla, bunlarin ileri gelenleri, devamli sekilde temasta bulunduklari Ingiliz subaylari ile bazi Amerikan memurlarindan cok yuz buluyorlar.

(5 Haziran 1919)
K. ATATURK
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
Yunan kuvvetlerinin ozel bir toren ve saygi ile karsilanmasi....

Izmir Valisi Kambur Izzettin'in genelgesinden - 26.05.1919
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
Daha gun o gun degil, derlenip durulmesin bayraklar.
Dinleyin, duydugunuz cakallarin ulumasidir.
Saflari siklastirin cocuklar,
Bu kavga fasizme karsi, bu kavga hurriyet kavgasidir.

Nazim Hikmet Ran
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
Ben,Manevi Miras olarak,
Hicbir Ayet, hicbir Dogma,
Hicbir Donmus ve kaliplasmis Kural birakmiyorum.
Benim Manevi Mirasim Bilim ve Akildir...

K.Ataturk
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
Kurmus oldugum gruba uye olun
Moderasyonsuz, sansursuz ve ozgur bir gruptur:
Ozgur_Gundem-subscribe@yahoogroups.com

Ayrilmak isterseniz de:
Ozgur_Gundem-unsubscribe@yahoogroups.com

Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz.
http://orajpoyraz.blogspot.com/
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -


28 Aralık 2012 Cuma

11-Bülent ESİNOĞLU - Ne kadar çok istihbarat antlaşması yapılırsa, o kadar çok…

Bülent ESİNOĞLU - Ne kadar çok istihbarat antlaşması yapılırsa, o kadar çok…

Son zamanlarda, Amerika ile Türkiye arasında imzalanan o kadar çok istihbarat anlaşması var ki; neyin ne olduğunu kimsenin anladığını sanmıyorum.

Anlık İstihbarat Anlaşması, Gerçek Zamanlı İstihbarat Antlaşması, Amerika ve Türkiye Özel Kuvvetleri Arasında Ortak Operasyon Anlaşması v.s…

Bir taraftan Avrupa Birliği ile yapılan ekonomik ve siyasi kriter anlaşmaları, öte yandan, Amerika ile yapılan istihbarat anlaşmaları sonucunda, bağımsızlığın ne olduğuna siz karar verin!

Ne kadar çok istihbarat antlaşması yapılırsa,

1-Suikast olayları o kadar artar.

2-Etnik ve mezhepsel gerilimler artar.

3-Komşular ile ilişkiler bozulur.

4-Amerika ve Batı'nın ülkemiz içindeki etkinliği daha da artar.

5-Ülke içindeki kurumlar arasında güvensizlik oluşur.

6- Ülkenin bağımsızlığı ve güvenliğini önceleyen kadrolar tasfiye edilir.

7-SWIFT gibi anlaşmalar, dış satımı, yabancıların denetlemesini sağlar.

8- Ne kadar çok istihbarat antlaşması yapılırsa, o kadar çok böcek çıkar.

9-Kaset  şantajları çok olur.

10- Ne kadar çok istihbarat anlaşması yapılırsa, ülkeyi yönettiğini sananlar o kadar kandırılmaya ve şantaja maruz kalırlar.

Amerika Türkiye'deki askeri faaliyetlerini, eskiden olduğu gibi askeri koordinasyon merkezleri(TUSLOG) vasıtası ile değil de, istihbarat merkezleri yolu ile yürütmektedir.

Anlaşılan odur ki; ülkenin güvenliğini ve bağımsızlığını önceleyen kadrolar tasfiye edilince, Amerika ile Ordunun arasındaki tüm anlaşmazlıklar ortadan kalkmıştır.

Bilmediğimiz gizli istihbarat anlaşmaları içinde, Eş Başkanın Amerika'da, Amerikan başkanlarının korunduğu gibi bir koruma sistemi anlaşması da olmuş.

Tabi Amerika'nın ve Avrupa'nın her talimatını yerine getirmek için, başkanlık sistemi gereklidir.

Meclis, mahkeme ve buna benzer denetim mekanizmaları olursa, Amerika'nın talimatları nasıl yerine getirilir?

Çeşitli engeller çıkabilir.(Teskere oylamasında olduğu gibi)

Böyle bir başkanı da, ancak Amerika ve onun istihbarı birimleri koruyabilir.

Her kez kendi adamını korumakla mükelleftir.

Bu koruma ve kollama, BOP Eş başkanın şahsı önemli olduğu için değil, Amerika'nın çıkarları önemli olduğu içindir.

İstihbarat paylaşmak, Amerika'nın CIA'sı ile beraber çalışmak, ülkenin çıkarlarını korumak değildir.

Amerika'nın bölgedeki çıkarlarını korumak ve kollamaktır.

Bağımsızlık ekmektir, vatandır, haysiyettir.

http://www.gazetevatanemek.com/

201212281443-58766111

11-RUSLAR AKDENİZ'E İNİYOR

RUSLAR AKDENİZ'E İNİYOR

Rus Savaş gemileri Akdeniz'e gitmek için Çanakakle boğazından geçişini sürdürüyor

Rus donanmasına ait iki savaş gemisi Ege Denizi'ne açılmak için Çanakkale Boğazı'na girdi. 

Türkiye'ye boğazları kullanacağını daha önce bildiren Rusya'nın, saatte 25 deniz mili hızla yol alan `Azov' isimli muhribiyle, saatte 20 mil hızındaki yardımcı sınıf (tanker) savaş gemisi `Nikolay Filchenkov', öğle saatlerinde Çanakkale önlerine ulaştı.

Çanakkale Boğazı'na saat 11.00'de giren savaş gemilerine Türk sahil güvenlik ani müdahale botu da eşlik etti. `Azov' ve `Nikolay Filchnenkov'un Çanakkale Boğazı geçişini tamamlayıp Ege Denizi'ne açılacağı bildirildi.

Rus gemilerinin varış noktası ise Akdeniz.

http://askerhaber.com/haber/8060/ruslar-akdenize-iniyor.html
201212281507-58766111

11-Üniversiteli ayağı çamurlu azizdir!

Üniversiteli ayağı çamurlu azizdir!

Geçmişten gelen saygınlığı ve iş hayatının artan bağımlılığına rağmen üniversitelilere karşı duyulan saygının giderek azalma eğilimi göstermesi gerçekten üzüntü verici.
İş hayatının üniversiteyi her gün biraz daha fazla "iş edindirme kursu"na çevirmesinin bu eğilimde en önemli etken olduğunu söylemek de sanırız hata olmayacaktır.
İş hayatında başarıyı tek liyakat olarak gören sistem üniversiteliyi iş hayatında eylemsel olmaya yöneltince o da çoğu zaman bu seçilimi doğal zannedip o yönde hareket etmektedir.
Gerçek hayal ve düşüncelerini savunmaktan vazgeçip itaatkar, söylenileni kabul eden ve çalışkan olmaktadır.
Buna karşı gelenlerse maalesef cezalandırılmaktadır.

Üniversite okumak ne hayatın anlamı ne de gerekliliğidir.
Hayatta başarının ön koşulu falan da hiç değildir.
İş hayatının eylemselliğini değil de insanlık tarihini ileriye götürecek düşünceye yönelmek bir üniversitelinin gerçek amacıdır.
O düşünce için mücadele veren ve bundan asla taviz vermeyen kişi gerçek üniversitelidir.
Başkasının buyruklarını yerine getirmediği için belki iyi bir iş bulamayacaktır.
Ya da belki okuldan atılıp mezun olamayacaktır.
Karşı geldiği düşüncenin insanları "aziz" olduklarını düşünseler de o "ayağı çamurlu ama gerçek bir aziz" olmayı başaracaktır.

16.yüzyılda yaşayan İtalyan ressam Caravaggio, 38 yıl süren kısa ömründe, yaptığı resimlerle dünyanın en sıra dışı, en yetenekli, en umarsız ve belki de en dahi ressamlarından biriydi.
Hiçbir eğitim almamıştı ve doğayı tek öğretmen olarak kabul ederdi.
Yaşadığı dönemde sevilmemesinin nedeni gerçeği tüm doğallığı ile resmetmesiydi.
Diğer ressamlar gibi cenneti değil, burnunun ucundakini resmederdi.
Bu nedenle dönemin devlet kurumlarının kabul etmediği bir ressamdı.

Fakat Caravaggio'nun bildiği ve inandığı tek şey sıradan insanın büyüklüğüydü.
Bu nedenle sipariş aldığı dini resimlerde, sokaklardan topladığı hırsızları, ayyaşları ve dilencileri model olarak kullanarak aziz gibi resmederdi.
Kutsal kişileri ise ayağında çamuru olan normal insanlar gibi yapardı.
Caravaggio, tıpkı gerçek bir üniversiteli gibi bir şeyi iyi biliyordu.
Sıradan insanlar ayağı çamurlu azizlerdi.

Ayağı çamurlu bir azizin bir bataklıkta kaybedecek fazla bir şeyi de olamazdı elbette ki;
ayaklarının biraz daha çamurlanmasından başka… Bu da kaçınılmazdı.
Çünkü bir bataklıkta ayaklarının çamurlanmaması için oldukça şanslı ve itaatkar olması gerekirdi…

Eric, 5 yaşında kör olduğunda bir daha gözlerinin hiç açılamayacağını düşünmüştü.
15'inde gözleri açıldığında ise tekrar kör olabileceğini… O nedenle kendini okumaya verdi.
Bulduğu her kitabı okudu ve hiçbir zaman da okula gitmedi.
Irgat ve sonra da limanda rıhtım işçisi olarak en ağır işlerde çalıştı.
Emekli olduğu güne kadar da bundan vazgeçmedi.
Bünyesi bu ağır iş hayatına fazla dayanamadığı için de emeklilikten sonra uzun yaşayamadı.

Hayatı boyunca okula gitmeyen Eric, psikolojinin babası Freud'un birçok teorisini hatalı diye üzerini çizip kendi teorilerini ortaya koyduğunda kimse inanmamıştı.
Fakat yıllar onu haklı çıkarmıştı.
Bugün uygarlık tarihi psikoloji, sosyoloji ve sosyal psikoloji konusunda bildiği şeylerin önemli kısmını ona borçludur demek çok zor değildir.
Hiçbir okul ve üniversite okumadığı için unvanı da olmayan o adam filozof Eric Hoffer'den başkası değildir.

Bir beden işçisi olarak ömrünü geçirip uygarlık tarihinin en büyük düşünce insanlarından biri olan Eric Hoffer aslında gerçek bir ayağı çamurlu aziz ya da başka bir ifadeyle söylersek gerçek bir üniversiteliydi.
Bir üniversite öğrencisi biraz itaatkar, çalışkan ve biraz da şanslıysa rahatlıkla Orhan Pamuk, Elif Şafak veya Acun Ilıcalı olabilir.
İyi kıyafetler içinde rahat bir işte ömrünü geçirebilir.
Ama bu özellikler üniversite okumayan Caravaggio ve Eric Hoffer gibi "gerçek üniversiteli" olmanıza yetmez.
Daima inandığınız doğrular ve hayallerinizin peşinde koşmanız ve gerçekten şanssız olmanız gerekir.

Hayallerine ve düşüncelerine sahip çıkan şanssız üniversiteliler!
Üniversiteli olarak yaşadığınız zorluklar ne olursa olsun, şanssızlığınıza hayallerinize olduğu kadar minnettar olun.
Çünkü sizi Caravaggio ve Eric Hoffer gibi ayağı çamurlu aziz ve gerçek üniversiteli yapacak olan onlardır.

iRRasyonel olarak 2013'e üniversiteli ruhuyla girmeyi temenni ediyoruz.
Eric Hoffer'in şu sözlerini de anımsayarak:
"Tahammülsüzlük, dokunulmaya tahammülü olmayan bir şeyin üzerindeki "Dokunma!" tabelasıdır.
Saçlarımızın dağılması bizi rahatsız etmez, fakat kelliğimizi gizleyen peruktaki dağınıklığa tahammülümüz yoktur."


201212281330-58766111
--
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
Bize,turk soyu derler,biz savasci oluruz.
Cadir altinda dogar,at ustunde oluruz.
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
Rum, Ermeni gibi unsurlardan ayri ayri olusan bir takim ceteler, adi hirsizlikla, ara sira da oldurmelerle mesgul olmuslar, Rum ve Ermeni surgunu esnasinda bu unsurlardan ortaya cikan bazi ceteler ise siyasi bir huviyet kazanmistir. Ruslarin istilasi baslayinca, memleket icinde karisiklik meydana getirmek icin bunlar, Ruslar tarafindan da tesvik ve denizden de desteklenmislerdir.

(22 Mayis 1919)
K. ATATURK
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
Anadolu direnisi bir bloftur.
Avrupa medeniyeti Anadolu'yu bu zararli hasereden temizleyecektir.
Hukum galibindir.
Medeniyeti temsil eden Ingiltere gibi bir devlete itiraz etmek kustahliktir.

Nazir Riza Tevfik-1920
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
PEZEVENK
. . . . . .
Dunya ahvalinden haberi yoktur
Sohbeti din ile acar pezevenk
Komsusu ac iken kendisi toktur
Sanki melek olmus ucar pezevenk
. . . . . .
Karanlik islerde ziplama ister
Evine granit * kaplama ister
Dunya mektebinden diploma * ister
Insanlik dersinden kacar pezevenk
. . . . . .
Herkesin kabina cesmesi akmaz
Erkek sinekleri hareme sokmaz
Fakir komsusunun yuzune bakmaz
Selamsiz sabahsiz gecer pezevenk
. . . . . .
Sanirsin Allah'la akde oturmus
Cennete giderken macun goturmus
H - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
Ben,Manevi Miras olarak,
Hicbir Ayet, hicbir Dogma,
Hicbir Donmus ve kaliplasmis Kural birakmiyorum.
Benim Manevi Mirasim Bilim ve Akildir...

K.Ataturk
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
Kurmus oldugum gruba uye olun
Moderasyonsuz, sansursuz ve ozgur bir gruptur:
Ozgur_Gundem-subscribe@yahoogroups.com

Ayrilmak isterseniz de:
Ozgur_Gundem-unsubscribe@yahoogroups.com

Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz.
http://orajpoyraz.blogspot.com/
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -


11-Fwd: Re: [ateist] Ozal zehirlendi mi, zehirlenmedi mi ?

Cevap veriyorum.
Son sözümü ilk olarak söyleyeyim.
Turgut Özal zehirlenmedi, kalp krizi geçirdi.
Zaten daha önce üç damar by-pass olmuştu, çok aşırı şişmandı, utanılacak derecede çok yiyordu.
Hiç şüphem yoktur.

Ortada suikast diye dolaşanlar bilerek ya da bilmeyerek bir tür filim çevirmektedir.
Neden bu filmi çevirirler, ne beklerler, ne umarlar onu ben bilmem.
Bu da üzerinde düşünülmesi, irdelenmesi gereken bir konudur.

Şimdi sırayla sorulara bakalım.

Dilovası’nda sanayiden kaynaklanan çevre kirliliği nedeniyle halk sağlığının ağır biçimde tehlike altında olduğunu açıklayan Kocaeli Üniversitesi Halk Sağlığı Bölüm Başkanı Prof. Dr. Onur Hamzaoğlu, bir anda AKP’lilerin hedefi haline gelmişti.
Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı İbrahim Karaosmanoğlu da bir konuşmasında Onur Hoca için “Şarlatan, şov yapıyor” demişti.
Prof. Hamzaoğlu bu nedenle Başkan Karaosmanoğlu hakkında hakaret davası açtı.
http://www.ozgurkocaeli.com.tr/haber/sarlatan-davasinda-onur-hocaya-destek-71448.html
Vücudun doğal yollardan ürettiği metabolitlerin hepsi eğer vücuttan doğal yollarla itrah edilmez, ya da dönüştürülmezse sonunda toksik miktarlara ulaşır.
Ölüm gerçeklemeden hemen önce ve sonrasında gelişen karaciğer ya da diğer organ yetmezlikleri sonucunda ölmüş bir kişide bedende doğal olarak bulunan metabolitlerin hemen hepsi toksik miktarlara çıkar.

Turgut Özal'daysa sözü edilen, şüphe duyulan kimyasalların tamamı da doğal olmayan, vücuda sonradan bir şekilde girmesi gereken kimyasallardır.
Bir insan kanında ya da dokularında doğal metabolik işlerin sonucunda arsenik, civa, kadmiyum, radyoaktif izotoplar oluşmaz.
Özellikle ağır metallerin tamamı da toksiktir, en ufak miktarlarda dahi olsun vücudun bunlara ihtiyacı yoktur.

Peki söz konusu bu kimyasallar normal insanlarda da bulunabilir mi?
Evet, özellikle de ülkemiz denizlerinde, akarsularında, havasında, toprağında bu derece yoğun bir kirlilik olduğu için nerdeyse bundan kaçmak imkanı yoktur.
Bugün itibariyle ister paniğe kapılın, ister kapılmayın, şunu açık seçik(!) ifade etmek isterim.
Hemen bütün balıklarımızda, civa, kadmiyum, nikel ve diğer ağır metaller, inisektisitler, tarımda kullanılar bitkisel ilaçlar, eski yıllarda kullanılmış ve terk edilmiş DDT gibi kimyasallar, özellikle Karamürsel, Yalova, Dilovası gibi yerlerde ilaç, kimya, boya sanayiinde kullanılar, atık olarak ortaya saçılan bütün egzotik maddeler ya müsaade edilen limitlere oldukça yakındır, ya da bu limitin en kimi zaman birkaç katı, kimi zaman onlarca katı yüksek miktarlarda vardır.
Bu konuda çeşitli üniversitelerin farmakoloji bölümlerinin yaptığı ve hakemli dergilerde yayınlanmış yüzlerce makale vardır.
Bu makalelerden en popüler olanı, bundan birkaç ay önce bilimsel bir dergide yayınlanan makalesi nedeniyle AKP 'li belediye başkanı tarafından şarlatan ilan edilen, ağır şekilde medya infazına, tazminat davası tacizlerine maruz kalan Onur Hocanın makalesidir.
Özellikle ülkemiz sularından çıkarılan midyelerin tamamı insan yaşamını tehdit edecek derecede zararlıdır.
Yine dip balıklarının, ve bu arada Karadenizin kalkan balığı da en çok etkilenen balıklardandır.
Bu gün itibariyle Marmara Denizini kimyasal bir çöplük olarak kabul etmeli, ve oradan çıkan hiçbir nesneyi ağzınıza götürmemelisiniz.
Çiftlik balıkları da istisna değildir.
Okuduğum makalelerde ölçülen toksik maddeler en iyi hallerde müsaade edilen limit kadar yüksekti.
Hükümete bağlı kamu sağlığı kuruluşları ise müsaade edilen miktarları keyfi şekilde yeniden ayarlayarak sürekli olarak daha yüksek miktarlara çekmektedir.
Metropollerimize kullanılan kullanma suyu içine katılan büyük nehirlere ait sularda ve dolayısıyla metropollerin sularında da benzer şekilde aklınıza gelen hemen her türlü kimyasal madde toksik miktarlarda vardır.
Sivaslının zıçtığı, suyu yalandan arıtarak Kayserili, onun da zıçtığı suyu yalandan arıtarak Ankaralı içip durmaktadır.
İnanın sıçkılar, ve dışkılar hiç önemli değil, esas önemli olan sanayi atığı kimyasallardır.

Peki önünüze gelen herşeyi yerseniz ne olur.
İşte o zaman tıpkı Turgut Özal gibi dokularınızda, vücut sıvılarınızda civa, nikel, kadmiyum, arsenik, ve daha bir sürü kimyasal birikir.
Bunlar sizi şak diye öldürmez.
Ömrünüz kısalır, kanserler, allerjik ve otoimmün özellikte hastalıklara yakalanırsınız.
Sizin de cesedinize otopsi yapıldığında bu maddeler tesbit edilir.
Ama ölüm sebebiniz ben garanti veriyorum, kesinlikle bir organ yetmezliği olacaktır.
Muhtemel teşhisler, karaciğer, böbrek, kalp, akciğer yetmezliği falan.
Sizi öldüren asla kronik arsenik, civa zehirlenmesi olarak gösterilmeyecektir.

Adli tıp açısından bedende bulunmayan kimyasalların analizi yıllar sonra dahi mümkün olmaktadır.
Hatta bazı maddeler cesetten çok fazla doku geride kalmasa dahi, geride kalan artıklardan ölçülebilmektedir.
Bileşik maddeler zamanla bozulur, ancak elemenler yıkanmadıysa cesette ya da mezar içinde kalmaya devam eder.
Bu yüzden geride iz bırakmayacak kimyasal cinayet araçları bulmak mümkündür ancak, oldukça zordur.

Vurgulayarak söyleyeyim.
Turgut Özal'ın kimyasal, radyoaktif bir ajanla öldürülmesi halinde bunu tesbiti hala çok kolaydır.
Karısını vereceği saç tellerine de gerek yoktur, zaten onlar şüpheli örnekler de sayılmalıdır.
Ortada bozulmamış, organlarıyla, saçlarıyla dipdiri duran bir ceset vardır.
Açar midesini boşaltırsınız, barsaklarından bir bölümün çıkarırsınız, çeşitli yerlerden kemik, karaciğer, akciğer, beyin dokuları alırsınız.
Adamın cesedi örnek ala ala, tükenip yok olana kadar, örnek almaya devam edersiniz.
Türkiye'deki bütün laboratuvarlara örnekleri dağıtırsınız.
Yetmediyse dünyadaki bütün laboratuvarlara dağıtmaya devam edersiniz.
Bu sadece bir mide, biraz da para sorunudur.

İdeal şartlarda cesetlerin bozulması, çürümesi ve toprağa karışması istenir.
T.Özal'ın ise cesedinin saponifikasyon sürecine uğradığı söylenmektedir.
Türkçesi sabunlaşmış, salamura olmuştur.
Bozulmayan cesetlerin bir bölümü bu şekilde korunur.
Bir mezar su altında kaldığında, ve sertliği yüksek, kalsiyum içeren sularda sabunlaşma olur.
Bu nedenle mezarlar her zaman su basmayan yerlerde, yamaçlarda, havadar yerlerde, rüzgar gideri olan yerlerde seçilir.
Fakat Turgut Özal'ın müritleri bir anıtmezar kurmaya o derece yoğunlaşmışlar ki, mezar yerinin seçiminde bunlara hiçbir şekilde dikkat etmemişlerdir.

Bataklıklarda bulunan tarihi cesetler, şehit, ermiş olduğu için bozulmadığı düşünülen cesetler işte bu nedenle bozulmazlar.
Zaten Turgut Özal'ın da cesedinin çürümemiş olması adamın aslında bir ermiş, bir veli olmasına bağlanmıştır.
Açıkça söylenmese de bu ima edilmiştir.

Siz de arzu ediyorsanız, cesediniz bozulmasın istiyorsanız, pahallı mumyalama ya da tahnit işlemlerine girmenize gerek yok.
Sürekli su altında kalması garanti olan bir mezar kazdırın, kendinizi oraya gömdürün.
Yüzlerce sonra büyük bir sabun kalıbı haline gelmiş cesedinizi bulanlar üzerinde doya doya araştırma yapsın.

Bir başka yol da havası çok kuru, sıcak olan bir ilimizde mesela Konya ovasında hava sirkülasyonu çok iyi olan bir yere senenin en sıcak zamanında cesedinizi hayvan ve böceklerden koruyacak şekilde bırakırsanız, tam bir çiroz olursunuz.
Çiroz yapılırken yapılan işlemleri aynen yaparsanız başarı şansı çok yüksek.
Tahta gibi sertleşmiş ve katılaşmış cesediniz şartlar bozulmadığı sürece yüzyıllarca dayanır.

Aslında gıda saklama teknolojilerinin tamamı tahnit için verimli şekilde kullanılabilir.
Sucuk, turşu, reçel imalatında kullanılan teknolojiler bir insan bedenine nasıl uygulanabilir?
Artık işin bundan sonrası hayal gücünüze, kafanızı yormanıza bağlı.
Önemli olan dekompoze olmadan önce kurutmak, tuzlamak, sabunlaştırmak, antiseptik kimyasal maddeyle doldurmak falan.

Haydi bakalım, kolları sıvayalım, ve tıpkı eski Mısırlılar gibi, hep beraber bu memleketin her tarafını çürümeyen cesetlerle dolduralım.
Ne dersiniz?

Saygılar.
Oraj POYRAZ

On 28.12.2012 09:58, Levent Erturk wrote:
 

Degerli dostlar

Bu ulkede, bir tane meseleyi kesinlige kavusturamadan hep
komplo teorileri ile yasayacak miyiz ?

8. Cumhurbaskanimiz Turgut Ozal zehirlendi mi, zehirlenmedi mi ?

Cehaletimi hos gorun, bilenler icin bazi sorularim olacak.
Oyle toksikoloji falan anlamadigim icin sormak zorundayim.

1) Vucudun, olumden sonra dogal yollar ile zehirli madde
uretmesi mumkun mudur ? Adli Tip kurumu baskanliginin
"zehir bulundu, ancak zehirlenerek olduruldugune iliskin
bulguya rastlanmadi" aciklamasindaki "zehir" aslinda her 
insanda bulunabilen bazi kimyasallar olabilir mi ?
2) "Zehirlenerek olduruldugune iliskin bulguya rastlanmadi"
ifadesi, acikca "zehirlenmemistir" demek degil mi ? Niye hala
bazilari zehirlenme teorileri uretip duruyorlar ?
3) Eger yanlis anlamadi isem, Adli Tip, olumden hemen sonra
kan, deri, sac, idrar vs alinmadigi icin zehirlenme konusunda
net bir sey soylenemez, demekte. Sizce bu dogru mudur, yoksa
her tur teoriye acik kapi birakmak icin, birileri Adli Tip Baskanligina
siyasi baski yapmis olabilir mi ? Binlerce yil once olen insanlarin
dahi olum sebebi belirlenebilirken, 93'de olen bir insanin
olum sebebini anlamak bu kadar zor mudur ? Biz mi o bilim 
dalinda geriyiz, yoksa Adli Tip isi yokusa mi surmekte ?

Konuya hakim olan arkadaslarin cevabini beklerim.
Saygilar
Levent
__._,_.___
Reply via web post Reply to sender Reply to group Start a New Topic Messages in this topic (1)
Recent Activity:
.

__,_._,___

--
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
Insan beynine bicim veren egitimdir.fidan nasil bukuluyorsa agac da egilir.

Alexander pope
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
Mubarek vatan ve milleti parcalanmak tehlikesinden kurtarmak ve Yunan ve Ermeni emellerine kurban etmemek icin acilan milli mucadele ugrunda milletle beraber serbest surette calismaya resmi ve askeri sifatim artik mani olmaya basladi. Bu mukaddes gaye icin milletle beraber nihayete kadar calismaya mukaddesatim adina soz vermis oldugum icin pek asigi bulundugum yuce askerlik meslegine bugun veda ve istifa ettim.

(8 Temmuz 1919)
K. ATATURK
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
Tevfik Pasa Ingiltere ile gizli bir anlasmaya varilarak Osmanli Devleti'nin Ingiltere'ye bagliliginin saglanmasini istedi.

Yuksek Komiser Amiral Calt Horpe'un raporundan. 06.06.1919
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
PEZEVENK
. . . . . .
Dunya ahvalinden haberi yoktur
Sohbeti din ile acar pezevenk
Komsusu ac iken kendisi toktur
Sanki melek olmus ucar pezevenk
. . . . . .
Karanlik islerde ziplama ister
Evine granit * kaplama ister
Dunya mektebinden diploma * ister
Insanlik dersinden kacar pezevenk
. . . . . .
Herkesin kabina cesmesi akmaz
Erkek sinekleri hareme sokmaz
Fakir komsusunun yuzune bakmaz
Selamsiz sabahsiz gecer pezevenk
. . . . . .
Sanirsin Allah'la akde oturmus
Cennete giderken macun goturmus
H - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
Ben,Manevi Miras olarak,
Hicbir Ayet, hicbir Dogma,
Hicbir Donmus ve kaliplasmis Kural birakmiyorum.
Benim Manevi Mirasim Bilim ve Akildir...

K.Ataturk
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
Kurmus oldugum gruba uye olun
Moderasyonsuz, sansursuz ve ozgur bir gruptur:
Ozgur_Gundem-subscribe@yahoogroups.com

Ayrilmak isterseniz de:
Ozgur_Gundem-unsubscribe@yahoogroups.com

Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz.
http://orajpoyraz.blogspot.com/
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -




--
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
Halk bir kimseden nefret ettigi zaman, bunu incelemek gerekir.
Halk bir kimseyi seviyorsa, yine bunu da incelemek gerekir.

Konfucyus
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
Osmanli tebaasindan olan Ermeni unsurlari, gordukleri tesvik ve yardimin neticesiyle de,
milli namusumuzu yaralayacak taskinliklardan baslayarak, nihayet hazin ve kanli safhalara girinceye kadar kustahane tecavuzlere koyuldular.

Vatanin parcalanmasi soz konusu ve karar olarak, Dogu Vilayetlerimiz- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
Ingiltere Osmanli Devleti'nin yonetimine el koyarsa, saltanat ve hilafetin Ingilizler elinde bulundugunu goren Misir ve Hindistan Muslumanlarinin da Ingiltere'yle dost olmanin geregine inanacaklari asikardir.

Ingiliz Muhipler Dernegi Baskani, Adliye Nezareti Mustesari ve yazar Sait Molla
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
PEZEVENK
. . . . . .
Dunya ahvalinden haberi yoktur
Sohbeti din ile acar pezevenk
Komsusu ac iken kendisi toktur
Sanki melek olmus ucar pezevenk
. . . . . .
Karanlik islerde ziplama ister
Evine granit * kaplama ister
Dunya mektebinden diploma * ister
Insanlik dersinden kacar pezevenk
. . . . . .
Herkesin kabina cesmesi akmaz
Erkek sinekleri hareme sokmaz
Fakir komsusunun yuzune bakmaz
Selamsiz sabahsiz gecer pezevenk
. . . . . .
Sanirsin Allah'la akde oturmus
Cennete giderken macun goturmus
H - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
Ben,Manevi Miras olarak,
Hicbir Ayet, hicbir Dogma,
Hicbir Donmus ve kaliplasmis Kural birakmiyorum.
Benim Manevi Mirasim Bilim ve Akildir...

K.Ataturk
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
Kurmus oldugum gruba uye olun
Moderasyonsuz, sansursuz ve ozgur bir gruptur:
Ozgur_Gundem-subscribe@yahoogroups.com

Ayrilmak isterseniz de:
Ozgur_Gundem-unsubscribe@yahoogroups.com

Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz.
http://orajpoyraz.blogspot.com/
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -