8 Kasım 2010 Pazartesi

Nene Hatun 'Yılın Annesi' seçiliyor



Erzurum Cephesi'ndeki Aziziye Kahramanı

Nene Hatun

'Yılın Annesi'

seçiliyor

9 Kasım 1877 gecesi Aziziye Tabyası'nı basan Ruslar'a karşı direnişin simgesi haline gelmiş olan Nene Hatun; 98 yıllık yaşamı sona ermeden 13 gün önce, 1955'te, ilk 'Yılın Annesi' seçilmenin sevincini de yaşadı.

 

Ertan Ünal / Popüler TARİH / Mayıs 2002

 

Türkiye de ilk 'Anne­ler Günü'

Türkiye'de 'Anne­ler Günü' yaşa­mımıza, 1955 yı­lının Mayıs ayın­da, Türk Kadın­lar Birliği'nin bir açıklamasıy­la girdi. O günlerin Türki­ye'sinde; ne böyle bir özel gü­nü ABD'de başlatan Phila­delphialı Arma Jarvis'ten söz edilirdi ne de anneler günü­nün tüm Avrupa ülkelerinde nasıl kutlandığı bilinirdi.

Böyle bir ortamda, Türk Kadınlar Birliği'nin 'Anneler Günü'ne ilişkin açıklaması fazla yankı yapmadı, gazeteler de konuya pek yer ayırmadı­lar... Türk Kadınlar Birliği yö­neticileri, her yıl Mayıs ayının ikinci pazar gününün 'Anne­ler Günü' olarak kutlanacağı­nı bildirmişti bildirmesine; ama olayın esas ilgi çeken ya­nı, 'Yılın Annesi' konusuy­du... Tüm Türk annelerinin simgesi olarak bir de 'Yılın Annesi' seçilecekti.

Böylece Türkiye'deki ilk 'Anneler Günü' 9 Mayıs 1955'te, günümüze oranla çok düşük bir popülarite için­de, geniş bir katılım olmadan, adeta 'sessiz sedasız' kutlandı.

 

'Anne­lerin Annesi'

İstanbul'da Darülaceze'de yaşayan yaşlı kadınlar ziyaret edildi, bu yorgun annelere çi­çekler verildi. Bu arada Türk Kadınlar Birliği yöneticileri, 'Yılın Annesi'ni de seçti ve üs­telik birlik, bu anneye 'Anne­lerin Annesi' sıfatını da verdi! 'Yılın Annesi', Nene Hatun idi. Bu seçim gerçekten ilginç­ti.

 

Nene Hatun kimdi?

Hangi özellikleri nedeniyle 'Yılın An­nesi' seçilmişti?

Bu sorunun yanıtını vermek için, önce 1877-1878 Osmanlı-Rus Sa­vaşı sırasında, Erzurum halkının yaşadığı günlere dönmek gerekir.

8-9 KASIM GECESİ

Savaş sırasında, Erzurum'u Anado­lu içlerine doğru yürümelerine tek engel olarak gören ve de ne pahasına olursa olsun kenti ele geçirmek isteyen Ruslar, 8 Kasım'ı 9 Kasım 1877'ye bağlayan gece, işbir­likçi Ermenilerin kılavuzlu­ğunda, Aziziye Tabyası'na baskın yapmış, Türk askeri­nin kahramanca savunmasına rağmen ilk mevzileri aşarak içeri girmişlerdi. Tabyada bo­ğaz boğaza bir savaş, adeta kı­yamet günü yaşanıyor, her ge­çen dakika şehit olanların sa­yısı hızla artıyordu. Yarbay Bahri Bey, komutasındaki as­kerlerle bu şiddetli saldırıya karşı koymaya çalışırken, bir taraftan da bir haberciyle du­rumu komutan Ahmet Muh­tar Paşa'ya bildirmişti.

 

İşte bu sırada Erzurum'da camilerin minarelerinden:

"Ey ahali, Moskof Aziziye'ye gir­di. Vatanını seven askerimizin yardımına koşsun"

çağrıları yükselmeye başladı.   Günlerden beri heyecan içinde Rus saldırısını bekleyen Erzurum halkı; önce Ayaspaşa daha sonra da kentin bütün camile­rinden yükselen bu çağrıyı du­yunca, kadını, erkeği, ço­cuğuyla birlikte, evlerin­den boşalıverdı.

 

Bendini yıkmış su gibi ateşe rağmen ön saplarda

Herkes balta, yata­ğan, kılıç, bıçak, satır ne bulursa kapıp dışarı fırlıyor, bendini yıkmış su gibi Aziziye Tabya­sı'nın bulunduğu Topdağı'na doğru akıyordu. Bunlar ara-   sında Nene Hatun da vardı.

 

Satırı kapıp Ruslarla savaşa koşmuştu

Nene Hatun, kısa bir sü­re öncesine kadar Erzurum'un Pasinler İlçesi'nin Çepelli kö­yünde yaşarken, bulundukları yerin Ruslar tarafından işgali­ne dayanamayarak küçük ço­cuğu ve eşiyle birlikte Erzurum'a göç etmiş, camilerden yükselen çağrıyı duyunca üç aylık çocuğunu bıraktığı gibi, satırı kapıp Ruslarla savaşa koşmuştu.

 

Kara Fatma, Hür­müz ve Name adlarındaki ka­dınlarla birlikte

Nene Hatun, üzerlerine açılan ateşe rağmen en ön saf­ta ilerliyor; Kara Fatma, Hür­müz ve Name adlarındaki ka­dınlarla birlikte, erkeklerin yanı sıra dövüşüyordu. Balta­lar, satırlar; ata yadigarı kılıç­lar birer ikişer inip kalkıyor, her iniş kalkışta birkaç Rus askeri cansız ye­re seriliyordu.

 

Ruslar önce şaşırdılar; daha sonra da panik içinde geri çe­kildiler

O gece orada, Erzurum halkı, askeri, kadını, erkeğiyle birlikte bir kahramanlık des­tanı yazdı. Böylesine şiddetli bir karşı koyma beklemeyen Ruslar önce şaşırdılar; daha sonra da panik içinde geri çe­kildiler. Olay, 'Aziziye Zaferi' adıyla kayda geçti ve Nene Hatun'un adı da 'Aziziye Kahramanı' olarak ebedileşti.

 

Yıllar sonra, 'soğuk savaş’ta

"Türk Jan Dark'ı", "Dişi Aslan" gibi sıfatlarla anılır oldu

Türk kadınının 'kahra­manlık simgesi' olarak öne çı­kan Nene Hatun'un öyküsü, Soğuk Savaşı'ın en sıcak yılla­rında, Türkiye de NATO'ya girdiğinde, dünya basınına yansıdı: Kimi gazeteler tara­fından, "Türk Jan Dark'ı", "Dişi Aslan" gibi sıfatlarla anılır oldu. O yıllarda, Nene Hatun’u ziyaret edip elini öpenlerden biri de NATO Başkomutanı Orgeneral Ridgway idi.

'Soğuk Savaş' şartlarında, 1952 yılında Sovyet tehdidine karşı Erzurum'da yapılan NA­TO manevraları sırasında Türkiye'ye gelen General Ridgway, Nene Hatun'u Er­zurum'da ordu tarafından kendisine tahsis edilen evinde ziyaret etti ve 'yeni bir savaş olduğunda' Nene Hatun'a, bu savaşa katılıp katılmayacağını sordu.

Artık feri yavaş yavaş sönmeye yüz tutmuş gözle­rinde bir an Aziziye Savun­ması'nın anıları beliren 95 yaşındaki Nene Hatun, ka­rarlı bir şekilde, "Tabii gide­rim" diye yanıtladı NATO Başkomutanını.

Bu yanıt üzerine heyecan­lanan General Ridgway, ya­nındaki gazetecilere şunları söyleyecekti:

"Aziziye mucizesinin sırla­rını Nene'nin sözünden ve yüzündeki çizgilerden öğrendim. Nene efsa­ne değil, bir hakikat­tir."

Yine 1952 yılın­da, Aziziye Şehitle­ri'ni anmak için yapı­lan törende kendisiyle görüşen gazetecilere Nene Hatun şunları anlatacaktı:

"Muharebe gürül­tüleriyle uyandık. Ko­cam baltasını kaptığı gibi dışarı fırladı. Az sonra dönerek, 'Ne­ne, Rus tabyalara gir­miş. Sen çocuğumuza bak, arkamdan gelme. Biz Rus'u durdururuz. Eğer dur­duramazsak, düşman şehre gi­rerse siz kendinizi boğun' di­yerek gitti. Biz 15 gün önce Pasinler'in Çepelli Köyü'nden köyümüzün Ruslar tarafından istilasına tahammül edemediğimizden dolayı Erzurum'a gelmiştik. Bütün memleketin boşaldığı, herkesin Rus'a kar­şı koymaya, vatanı kurtarma­ya gittiği bugün, ben nasıl ev­de kalabilirdim? Ufak yavru­mu öpüp, Allah'a emanet ede­rek evde bulunan satırı aldım ve sel gibi akan kala­balığa karışarak tab­yaya doğru koşmaya başladım..."

 

Yılın annesi seçildikten 13 gün sonra hayat gözlerini yumdu

O günlerin gazete­lerinde yer alan bu sözlerinin ardından Nene Hatun, 1955'in Mayıs'ında Türki­ye'deki ilk 'Yılın An­nesi' seçilecek ve 13 gün sonra da geçirdi­ği rahatsızlık sonucu, 22 Mayıs 1955'te Er­zurum Numune Has­tanesi'nde hayata gözlerini yumacaktı.

98 yaşında ölen Nene Harun'un cenazesi, tüm Erzurumluların katıldığı as­keri bir törenle Aziziye Şehit­liği'nde toprağa verilirken o artık, kahramanlığının yanı sıra Türkiye'deki 'Yılın Anne­si' geleneğinin de öncüsü ol­muştu. 

Anneler Günü nasıl yaygınlaştı?

Türkiye'de toplumun gelenek ve göreneklerine uygun düşen 'Anneler Günü' kamuoyu tarafından kısa sürede benimsendi. Günün simgesi ise şefkat, soyluluk ve tahammülü dile getiren 'Beyaz Karanfil' oldu. 1956 yılında 'resmi' bir kabul de gören 'Anneler Günü'nün yaygınlık kazanmasının bir nedeni de basının konuya ilgisiydi. Özellikle Hürriyet gazetesi, bu güne sahip çıkarak, düzenlediği şiir, fotoğraf ve resim yarışmalarıyla konuyu gündemde tutmaya çalıştı. Gazetenin ressamı Faruk Geç'in çizdiği vinyet (üstte), Anneler Günü'nün simgesi oldu. Bu yayına daha sonra diğer gazeteler de katılınca, gelenek güçlendi. Özel televizyonlarla birlikte 'Anneler Günü' iyiden iyiye zihinlere kazındı. Reklam ve çiçekçilik sektörünün yanı sıra hediye sektörünü de hareketlendiren 'Anneler Günü' bir süre sonra kimi ticari kuruluşların özel kampanyalar düzenlemelerine de olanak sağladı. Türk Kadınlar Birliği'nin başlattığı; daha sonra Türk Anneler Derneği'nin sürdürdüğü 'Anneler Günü' kutlamalarında başlangıçta 'tüm annelerin simgesi olacak' bir kişi seçiliyordu. Ancak daha sonraları, çeşitli kadın dernekleri, vakıflar, öğretim kurumları, belediyeler, sendikalar, markalaşmış ticari kuruluşlar da kendilerine özgü nedenlerle 'Yılın Annesi'ni seçmeye başladı. Türk Anneler Derneği de 1975'ten başlayarak 'tek bir ismi simge olarak seçmek yerine' belli meslek gruplarındaki annelere bu sıfatı verdi. Öğretmenler, hemşireler, şehit anneleri, emniyet görevlilerinin anneleri ve 'tüm anneler' gibi...

 

Kaynak : Popüler Tarih Dergisi / Mayıs 2002 / Ertan ÜNAL "Nene Hatun yılın annesi seçiliyor" başlıklı yazıdan alınmıştır.  Resim ve başlıklar yazıya eklenmiştir.


 
Popüler Tarih Mayıs 2002 
sayısını aşağıdaki linkten indirebilirsiniz.
35 mb
PDF (resim olarak taranmıştır)
 
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder