İstanbul'da tepki çeken heykeli yapan ve sergileyenler gözaltına alındı
Şişli'deki İstanbul Lütfi Kırdar Kongre Merkezi'nde sergilenen bir heykelin sosyal medyada tepki çekmesi üzerine heykeli yapan ve sergileyenler halkı kin ve düşmanlığa sevk ettikleri gerekçesiyle gözaltına alındı.
İstanbul Lütfi Kırdar Kongre Merkezi'nde düzenlenen sanat fuarındaki heykel sosyal medyada paylaşılmış ve tepki çekmişti.
Ekipler, bunun üzerine harekete geçti. İstanbul Emniyet Müdürlüğü Güvenlik Şube Müdürlüğü'nce, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı koordinesinde yürütülen çalışmalarda, sosyal medyada da paylaşılan içerikte yer alan heykeli yapan ve sergileyen kişilerin M.K. (45) ile A.E.I. (34) olduğu belirlendi.
Şüpheliler ekipler tarafından yakalanarak gözaltına alındı.
Olayla ilgili yakalanan kişiler, işlemlerinin ardından adliyeye sevk edileceği öğrenildi.
Sayın İnançlı, neden senin cennetinin ütopik bir Dünya ya benzediğini ve neden bu gezegendeki aynı temel elementlere sahip olduğunu hiç merak ettin mi? Neden senin Yaratıcı nın uzay ve zamana benzer bir şekilde, bir güç yapısı içerisinde hükmedip, kutsal sözleri yazdığını hiç merak etmedin mi? Neden senin Yaratıcı nın senin görüntünde olduğunu ya da bu gezegende beraber yaşadığın hayvanların görünümünde olduğunu hiç merak ettin mi?…
Büyüdüğümüz için oyun oynamayı bırakmadık; oyun oynamayı bıraktığımız için büyüdük.
~George Bernard Shaw~
- - - - - - - - - - - - - - - -
Gercek doktor, her hasta ile yasayip olendir.
~Stefan zweig~
- - - - - - - - - - - - - - - -
Tek bir basari vardir. O da istedigimiz sekilde yasamaktir.
~CHRISTEPHER MARLEY~
- - - - - - - - - - - - - - - -
Sen Bir Ceylan Olsan
Sen bir ceylan olsan ben de avcı Avlasam çöllerde saz ile seni Bulunmaz dermanı yoktur ilacı Vursam yaralasam söz ile seni.
Kurulma sevdiğim gözelim deyin Bağlanma karayı alları geyin Ben bir çoban olsam sen de bir koyun Beslesem elimde tuz ile seni.
Koyun olsan otlatırdım yaylada Tellerini yoldurmazdım hoyrada Balık olsan takla dönsen deryada Düşersem toruma hız ile seni.
Veysel der ismini koymam dilimden Ayrı düştüm vatanımdan ilimden Kuş olsan da kurtulmazdın elimden Eğer görsem idi göz ile seni.
~Aşık Veysel~
- - - - - - - - - - - - - - - -
Olsun Da Gör
O gün gelsin neşemiz tazelensin de gör Dünyayı hele sen bir barış olsun da gör Seyreyle gulu bülbülü Çifter aylar gökyüzünde Her gece ayin on dördü
Kuşlar geçecek damların üstünden Kuşlar konacak dallara Kanat seslerini duyup uyanırlarsa Gene kuşlarla uyusun çocuklar Olanı biteni anlatma
Hiç görmediğim şey bu Kurdun gözü yılmış sürüden Elmanın yarısı soğuk yarısı sıcak Gülü bitkilere dolanmış salkım Güneşten yağmur boşanacak
Yetsin demir cağının beyliği Yeni bir gün başlıyor demek Yeryüzünde korkusuz yasamak İki milyar kişiye bir dünya İki milyar kişiye iki milyar ekmek
Yazık olur bu duş yari kalırsa Barış günü insan hakki yenirse Köroğlu'nun sözü dinlenmelidir Sivas ilinin Banaz köyünden Pir Sultan Abdal dirilmelidir
Ah günüm yetse görmeye seni Seni övmeye gücüm yetse Barış cağı altın cağ Son ozanı ben olayım bu özlemin Bu özlem bitse
O gün gelsin neşemiz tazelensin de gör Dünyayı hele sen bir barış olsun da gör Seyreyle deli ozanı Bastan basa sevda bastan basa tutku Dili baldan tatlı
~Melih Cevdet Anday~
- - - - - - - - - - - - - - - -
1912 BALKAN FACİASI; KIYIM ACI KEDER VE DAHA NİCESİ… "Çetecilerin öldürmeye karar verdikleri köylüler köy meydanına getiriliyor. Belki son arzuları soruluyor. İki rekat namaz kılmak istediklerini söyleyince abdest almalarına ve namaz kılmalarına izin veriliyor. "
Kendisiyle uyum içinde yaşayan kişi, evrenle uyum içinde yaşar.
~Marcus Aurelius~
- - - - - - - - - - - - - - - -
Nefreti ve kiskancligi tanimayacak kadar buyuk degilsinizdir. Bunlardan utanmayacak kadar buyuk olun bari.
~F.Nietzsche~
- - - - - - - - - - - - - - - -
Siz Sağ Olun Biz Selamet Gidelim
~Kalktı deli gönül kısmet ayrıldı Siz sağ olun biz selamet gidelim Sılayı görmenin zamanı geldi Siz sağ olun biz selamet gidelim
Enstitü mektebi Hasanoğlun'dan Sanki ayırdılar cesedi candan Irkımız neslimiz aslı bir kandan Siz sağ olun biz selamet gidelim
Geçtik baharı getirdik yazı Zamanı gelince hatırlan bizi Arzuluyom Sarkışla'yı Sivas'ı Siz sağ olun biz selamet gidelim
Helal olsun hakkım var ise size Hakkınızı helal edin siz bize Sağ olursak yine gelir yüz yüze Siz sağ olun biz selamet gidelim
Veysel'in dönüyor içinde sıla Uzadı günlerim benzer bir yıla Sılada yavrular bakıyor yola Siz sağ olun biz selamet gidelim
Aşık Veysel~
- - - - - - - - - - - - - - - -
"Geçmişe bakarsak, bu derginin sözde evrimi yorumlaması, korkunç bir biçimde tek taraflıdır… Dinozorların 6.000 yıl önce yaşadıklarını ve tufan selinin Büyük Kanyon'u oluşturduğunu öne sürmek konusunda neden bu kadar isteksiz mişiz? … Editörler olarak, dağlar kadar kanıt tarafından ikna edilmeye hakkımız yoktu … Ya da bilim adamlarının kendi alanlarında, Birleşik Devletler senatörleri ya da çok satan roman yazarlarından daha az bilgi sahibi olduğunu düşünmek gibi basit bir hataya düşmemeliydik. Hatta, eğer politikacılar ya da özel ilgi grupları yanlış ya da yanıltıcı görünen şeyler söylediklerinde, gazeteciler olarak bizim görevimiz, yorum yapmaksızın ya da inkâr etmeksizin onları alıntılamaktır. Bunun aksini yapmak seçkincilik olur ve bu yüzden hatalıdır."
~Eleştirmenler, Scientific American'ın 1845'teki kuruluşundan beri giderek daha alaycı olduğunu söylüyorlar.~
- - - - - - - - - - - - - - - -
"Radyonun geleceği yok"
~(1898, Lord Kelvin, İskoçyalı bilim insanı)~
- - - - - - - - - - - - - - - -
Yani, Einstein ateist değil ve en yakın olduğu akım ise panteizm. Ama nasıl panteizm?Görelim: Ben asla Doğaya bir amaç ya da hedef, ya da insanmerkezci olarak anlaşılabilecek herhangi bir şey yüklemedim. Doğada gördüğüm şey, bizim oldukça yetersiz bir şekilde kavrayabileceğimiz ve insanı küçük bir varlık hissiyle dolduracak olağanüstü bir yapı olduğudur. Bu gerçekten mistisizmle hiçbir ilgisi olmayan bir dinsel duygudur. I have never imputed to Nature a purpose or a goal, or anything that could be understood as anthropomorphic. What I see in Nature is a magnificent structure that we can comprehend only very imperfectly, and that must fill a thinking person with a feeling of humility. This is a genuinely religious feeling that has nothing to do with mysticism
~Albert Einstein, replying to a letter in 1954 or 1955; from Albert Einstein the Human Side, Helen Dukas and Banesh Hoffman, eds., Princeton, New Jersey: Princeton University Press, 1981, p.39.~
- - - - - - - - - - - - - - - -
RAHATLIK . . . . . . Sen buyudugun vakit cocugum, Yine cicekler acacak dallarda. Dallarda acan cicekler gibi, Yine cocuklar uyuyacak masallarda. Sen buyudugun vakit cocugum, Yine uykular havuzda dibe gidecek. Havuzlarda kaybolan uykular gibi, Yine cocuklar mektebe gidecek. Sen buyudugun vakit cocugum, Yine goklerden mavi golgeler inecek yere. Topragi nurlandiran mavi golgeler gibi, Yine cocuklar gulumseyecek, askerlere. Sen buyudugun vakit cocugum, Yine meltemler gececek denizlerden. Denizlerden gecen meltemler gibi, Yine cocuklar olacak, rahatlik veren.
~Fazil Husnu DAGLARCA~
- - - - - - - - - - - - - - - -
SİNAN MEYDAN: İSTANBUL'A İHANETİN TARİHİ "Bir vakitler şekilleri boyları ve renkleri tespit edilen binalarla süslenmiş yedi tepenin efsanevi manzaraları artık silinmek üzeredir… İstanbul gelecek asırlarda yedi tepesi seçilemeyen mimari anıtları görülemeyen cüce ve dev beton yapılar şehri olmak tehlikesi içindedir. " (Haluk Y. Şehsuvaroğlu Cumhuriyet 1952) 21 Ekim 2017'de AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan aynen şöyle demişti: "İstanbul müstesna bir şehirdir. Ama biz bu şehrin kıymetini bilmedik. Biz bu şehre ihanet ettik hâlâ da ihanet ediyoruz. Ben de bundan sorumluyum. " Erdoğan çok haklı AKP döneminde İstanbul ranta betona teslim edildi. Ancak "İstanbul'a ihanet" yeni başlamadı; "İstanbul'a ihanetin" bir tarihi var. 23 Haziran İstanbul seçimleri öncesinde "İstanbul'a ihanetin tarihini" okumaya ne dersiniz? ANKARA'NIN İMARI Atatürk başkent Ankara başta olmak üzere tüm Türkiye'yi planlı kentlere kavuşturmak istiyordu. 1928'de Hermann Jansen tarafından hazırlanan Ankara İmar Planı (Jansen Planı)1932'de uygulanmaya başlandı. Jansen Ankara'yı planlarken çağdaş bir başkentin temel ihtiyaçlarını esas aldı. Yeni Ankara'yı kurarken eski Ankara'nın tarihi dokusunu da korumayı amaçladı. Yeni Ankara'yı –Atatürk'ün isteğiyle- Çankaya-Ulus yönünde gelişecek biçimde planladı. Ticaret merkezi Ulus'ta yönetim merkezi Yenişehir'de olacaktı. Plana göre geniş bulvarları en fazla üç katlı çağdaş binaları ve Atatürk Orman Çiftliği gibi bolca yeşil alanlarıyla bozkırın ortasında modern bir Ankara yükselecekti. Ankara Atatürk döneminde bir başkente yakışır biçimde planlı ve çağdaş bir kent olarak gelişti. Tek parti döneminde İstanbul'un imarı Atatürk İstanbul'un imarı için 1936'da M. Henri Prost'u görevlendirdi. Prost iki yıl içinde İstanbul'un imar planını hazırladı: Büyük parklar kent içi kara yolları Sirkeci'den başlayan bir banliyö tren hattı Yedikule-Eminönü-Karaköy-Taksim metro hattı Yenikapı'da büyük bir liman ve bir aktarma istasyonu planladı. Prost İstanbul'un tarihi dokusunu korumak için 40 rakımın üzerine inşa edilecek yapılara 12.50 metre yükseklik sınırı koydu. Sarayburnu ile Küçükayasofya arasındaki alanı "Arkeolojik Park Alanı" ilan etti ve burada bodrum kata izin vermeden yapı yüksekliğini 2 katla sınırlandırdı. Prost her ne kadar eski eserleri korumayı esas almışsa da 10 yıllık uygulama sırasında maalesef çok sayıda tarihi eser yıkıldı. 1940'ta İsmet İnönü döneminde İstanbul'un Vali-Belediye Başkanı Lütfi Kırdar Prost'un planı çerçevesinde İstanbul'un imarına başladı. Önce Taksim Topçu Kışlası yıkılarak yerine 38 bin m2'lik "İnönü Gezisi" (Taksim Gezi Parkı) adlı bir yeşil alan oluşturuldu. (1942). Spor ve Sergi Sarayı Harbiye Açıkhava Tiyatrosu Atatürk Köprüsü Atatürk Bulvarı Maçka Parkı Yıldız ve Emirgan Koruları Abbasağa Parkı yapıldı. Dolmabahçe Sarayı Ahırları yıkılarak Beşiktaş İnönü Stadı inşa edildi (1947). Ayrıca İstanbul'un her iki yakasında elektrik ve su şebekeleri geliştirildi. Tramvay ve telefon ağları genişletildi. Yeni mahalleler ve yeni yollar inşa edildi. İstanbul'un tarihi camileri onarıldı. Kapalıçarşı Babıali Mısır Çarşısı müzeye dönüştürülen Topkapı Sarayıve Ayasofya restore edildi. 1950'de Demokrat Parti (DP) iktidara geldi. Yüksek Mimar Doğan Hasol'un ifadesiyle "1955'ten itibaren Başbakan Adnan Menderes'in tutkulu imar hareketleri İstanbul'un altını üstüne getirdi. " İstanbul'un imarı mı? İstanbul'un fethi mi? 1864'te İstanbul'da ilk belediye (şehir emaneti) kurulduktan sonra zaman zaman "imar"adı altında yıkımlar yapıldı. İstanbul'daki en acımasız yıkımlar 1955-60 arasında DP döneminde yapıldı. Başbakan Adnan Menderes Haussmann özentisiyle (III. Napolyon'un 1853-1870 arasında Paris'in imarıyla görevlendirdiği vali) İstanbul'da geniş yollar ve caddeler açmak istedi. 15 yıldır İstanbul'un imarını yürüten H. Prost 1951'de İstanbul'dan ayrılmıştı. DP 1956'da Alman Hans Högg'ü Türkiye'ye çağırdı. Menderes 25 Eylül 1956'da "İstanbul'u yeniden fethetmek" sloganıyla imar çalışmalarını başlattı. Amaç İstanbul'da trafiği rahatlatmak yeni yollar ve meydanlar açmak şehri güzelleştirmek ve tarihi yapıları korumaktı. Ancak "tarihi yapıları korumak" lafta kaldı. Öyle ki DP eski İstanbul'u bir an önce yıkmak için kanunlar çıkardı: 9 Temmuz 1956 tarihli yeni imar kanununa göre yıkılması istenilen yapılar Yüksek Kurul onayı alınmadan hemen yıkılacaktı. 8 Eylül 1956 tarihli istimlâk kanunuyla da istimlâk yetkisi belediyelere verildi. 1 Nisan 1958'de İstanbul İmar ve Planlama Müdürlüğü kuruldu. Müdürlük İtalyan Luigi Piccinato yönetiminde İstanbul'un nazım planını hazırladı. Ancak uygulamada "plan" değil "plansızlık" hüküm sürdü. Önce Belediye Meclisi kararıyla Menderes'e "Fahri Belediye Başkanı" nişanı ve beratı verildi. Sonra Menderes'in istediği yerlerde caddeler açıldı çok geniş yollar yapıldı tarihi binalar yıkıldı. Plansız programsız istimlâkler yapıldı. 1958'e gelindiğinde belediye istimlak borçlarını ödeyemez duruma geldi. 1958–1960 arasında İstanbul'da istimlâklere harcanan 536 milyon lira o yıl Türkiye'deki tüm belediyelerin toplam bütçesini aşmıştı. Zamanla istimlak bedelleriazaldı ödemeler aksadı. Mal sahiplerine uzun vadeli bonolar verildi. 1961'de Yassıada'da görülen davalardan biri "İstimlak Yolsuzluğu" davası olacaktı. Menderes'in İstanbul'u yıkıp yeniden yapmaya çalıştığı o günlerde Türkiye çok ağır bir ekonomik krizin pençesindeydi. 4 Ağustos 1958 devalüasyonuyla Dolar 2.80 TL'den 9.00 TL'ye yükselmişti. O ekonomik koşullarda artan maliyetlere rağmen imar çalışmalarına devam edildi. DP döneminde İstanbul'daki imar çalışmaları sonunda Vatan Caddesi Millet Caddesi Fevzi Paşa Caddesi Londra Asfaltı Sirkeci-Florya Sahil Yolu Eminönü-Unkapanı Yolu Barbaros Bulvarı İstinye-Tarabya-Büyükdere Yolu Karaköy-Beşiktaş Yolu Karaköy-Azapkapı Yolu Kemeraltı Caddesi Divanyolu Edirnekapı-Beyazit-Aksaray Yolu ve Bağdat Caddesi yapıldı. Beyazıt Meydanı defalarca yıkılıp yeniden yapıldı. DP'nin 1953'teki "imar affı" ve Menderes'in gecekondulara izin vermesi İstanbul'a büyük zarar verdi. Öyle ki 1960'a gelindiğinde İstanbul'daki gecekondu sayısı 60 bine çıkacaktı. DP döneminde bir taraftan gecekondular diğer taraftan yüksek binalar İstanbul'un çehresini bozmaya başladı. 1953'te bir yarışma sonunda inşa edilen İstanbul Belediye Sarayı Prost'un "İstanbul Yarımadası'nda 40 rakımın üzerinde 12.50 metreden yüksek yapı yapılamaz" kuralını delen ilk bina oldu. DP İstanbul'un nefes almasını sağlayan "İnönü Gezisi"ni de Hilton Oteli'ne kurban etti. DP döneminde yok edilen tarih DP döneminde İstanbul'un imarı nedeniyle aralarında çok sayıda tarihi yapının daolduğu toplam 7289 bina yıkıldı. Bizzat Lütfi Kırdar'ın verdiği bilgiye göre Tek Parti döneminde 1939-1948 arasındaki imar faaliyetleri sırasında İstanbul'da yıkılan bina sayısı ise 1148'di. DP'nin çıkardığı kanunlarla Gayrimenkul Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulu devre dışı bırakılarak tarihi eserler fotoğrafları bile çekilmeden yıkıldı. DP'nin "yol yapıyoruz kavşak yapıyoruz meydan açıyoruz" diyerek 1950'lerdebuldozerlerle yıkıp yok ettiği çok sayıda han hamam çeşme türbe cami ve mescit gibi tarihi eserlerden bazıları şöyle: Murad Paşa Hamamı Beyazid Hamamı Fatih Külliyesi'nin Akdeniz Medreseleri Koca Ragıp Paşa Kütüphanesi ve Sıbyan Mektebi Simkeşhane ve Hasanpaşa Hanı'nın bir kısmı tarihi surların yola denk gelen bölümleri Galata Sur Burcu Karabaş Hamamı Karabaş Camisi Kılıç Ali Paşa Camisi Dükkânları Müşirlik Dairesi Tophane Çeşmesi Sanayi Kışlası II. Abdülhamit Çeşmesi Mecidiye Kasrı Nusretiye Camisi Sebili Çivici Limanı Mescidi Süheyl Bey Camisi Hatuniye Mescidi II. Ahmet Paşa Kütüphanesi Ahmet Paşa Türbesi Fındıklı Hamamı Yusuf Paşa Sebili Ebussud Efendi Çeşmesi Ali Paşa Çeşmesi Kabataş Limanı Esad Mehmet Efendi Çeşmesi Silahtar Yahya Efendi Çeşmesi Saadettin Efendi Çeşmesi Emin Ağa Sebili Dolmabahçe Camisi'nin Avlu Muvakkithanesi Dolmabahçe Tiyatrosu ve Istab-ı Amire Şirmert Çavuş Camisi Sirmert Çavuş Çeşmesi Çavuş Çeşmesi Tevekkül Hamamı Yusuf Paşa Çeşmesi Haftani Camisi Murat Paşa Camisi Aksaray Çeşmesi Aksaray Karakolu Horhor Hamamı Oğlanlar Tekkesi Çakır Ağa Camisi ve Çeşmesi Ebubekir Paşa Mektebi Camcılar Camisi Valide Çeşmesi Valide Türbesi Baba Camisi Ankaravi Mehmet Efendi Medresesi İbrahim Paşa Hamamı Gürcü Mehmet Çeşmesi Ebul Fazıl Mahmut Efendi Medresesi Ahmet Paşa Çeşmesi Mimar Ayas Camisi Sebil Kırk Çeşmeler Katip Çelebi Mezarı Hasan Paşa Çeşmesi Şücaeddin Camisi Şebsafa Kadın Camisi Yaver Ağa Çeşmesi Beşiktaş Hamamı Beyhan Sultan Sarayı… Liste uzayıp gidiyor. Şu garipliğe bakın ki bir taraftan İstanbul'un fetih kutlamalarını başlatan Menderes diğer taraftan "İstanbul'u yeniden fethediyoruz" diyerek Osmanlı İstanbul'unu buldozerlerle yıkıyordu. "İstanbul'a ihanet" DP sonrasında da devam etti hâlâ devam ediyor. Menderes'in yıktığı tarihi camiler Menderes kendi döneminde İstanbul'da 86 caminin onarılmasıyla övünüyordu. Ancak aynı dönemde İstanbul'da 60 civarında caminin yıkılıp yok edildiğinden hiç söz etmiyordu. DP döneminde İstanbul'da Tophane Karaköy Fatih Eminönü Saraçhane ve Beşiktaş'ta tam anlamıyla bir tarihi cami kıyımı yaşandı. İşte Menderes döneminde İstanbul'da yıktırılan cami ve mescitlerden bazıları: 1- Murat Paşa Camisi 2- Oruç Gazi Camisi 3- Çakır Ağa Camisi 4- Kazasker Abdurrahman Camisi 5- Süheyl Bey Camisi 6- Karaköy Camisi/Mescidi 7- Nusretiye Camisi 8- Alaca Mescidi 9- Karabaş Mustafa Ağa Camisi 10- Fatma Sultan Camisi 11- Mimar Ayas Camisi 12- Hatuniye Mescidi 13- Sirmert Çavuş Camisi 14- Haftani Camisi 15- Çivici Limanı Mescidi
- - - - - - - - - - - - - - - -
Al yalnızlığını gel Korkma, sıkılmayız. Senin yalnızlığın benim yalnızlığımla konuşur, biz ikimiz susarız …
~Aziz Nesin( 1915 - 1995 )~
- - - - - - - - - - - - - - - -
2=1
Kim o, deme boşuna… Benim, ben. Öyle bir ben ki gelen kapına; Baştan başa sen.