19 Temmuz 2011 Salı

POLITIK - NEVAL KAVCAR , Altın Depolama ve Duble Yollar

NEVAL KAVCAR

Altın Depolama ve Duble Yollar

nevalkavcar@yahoo.com

Ekonomiden az biraz anlayan, altına yönelmenin ilk sebebi kriz diyor.
Olası büyük çöküşlerde karşılıksız kağıt para yerine, altın biriktiriyor devletler.

Bundan beş yıl kadar önce, gönderilen bir mailde şu satırlar yer almıştı.
"Türkiye'de yastık altında olduğu düşünülen tonlarca altını almadan, çekilmezler."
Demektir ki, son gram altını almaya azmetmişler.
Maliye Bakanı Şimşek Nisan 2011'de
"Türkiye'de yastık altında 5 bin tonluk altın olduğu tahminleri var" var diyordu.

Altının toparlanması aslında finansal krizi değil, olası savaşı getiriyor akıla.
Zengin Iraklıların vaktiyle, Türkiye'ye gelip paralarını altına çevirmesinden sonra, bugün aynısını İran halkı yapıyor.
Altını külçe şeklinde almaları ise olası savaş sonrasında, ayakta kalma olarak düşünülüyor.

Altını sadece Orta Doğu ülkeleri değil, ekonomisini güçlü kılmak için devletlerde depoluyor.
Çin, Rusya ve Hindistan altın alımında başı çekiyor.
Peki kasasında en çok altın olan ülke hangisi?
ABD.
Onu Almanya ve IMF izliyor.
Kasasında 8 bin ton altın depolayan ABD ve100 ton altını olan Türkiye.
Resim ortada.

Altın alım gücü olmayan, var olanı satan vatandaşlarıyla, üretmeden tüketen bir ülke nasıl olup da ayakta kalabilir sorusu geliyor akla?
1946 yılında Türkiye'nin 214 ton altını olduğunu düşünürsek, bugün hangi durumda olduğumuz daha iyi anlaşılır.

Yazımın ana fikri, son dönemde giderek artan altın stokunun sebebinin, yaklaşan bir savaş mı olduğu sorusunun cevabı ile bağlantılı.

ABD'nin coğrafyaları hamur gibi yoğurarak, sömürüye açık hale getirmesi, tek kutuplu Dünyanın tehdit katsayısını arttırıyor.
AB'yi
"tek Avrupa devleti" haline getirme projesi sekteye uğrayan Washington, O.Doğu ve Asya'da güç gösterisinde bulunuyor.

Türkiye için çemberin giderek daraldığı ise ortada.
Irak'ta oluşturulan nüvenin, Suriye, İran ve Türkiye'yi de içine alacak "Kürdistan"a dönüşeceği öngörüsü, hayaldi gerçek olmak üzere.
Türkiye'yi yasalarla, demokratik açılımlarla, suni PKK saldırıları ile kıvama getirme planıyla, Suriye ve İran'da sınırlar domino taşı etkisi ile mi değişecek, sudan sebebe dayanan saldırılarla mı?

Bu konuda stratejistler bazı sorular soruyor.
Mesela, Türkiye'de Dünya Bankası kredileri ile yapımına başlatan duble yollar, ABD planı mıdır?
1 Mart tezkeresi ile ABD'nin kullanmak istediği hava alanları ile limanları, bahsi geçen duble yolların birbirine bağladığı iddiası var.
16 Eylül 2005 tarihinde bir ilçede ADD'nin düzenlediği
"Emperyalizmin Hedefinde ki Türkiye" adlı panelde, Yrd.
Doç Dr.İsmet Görgülü şöyle diyordu:
"Başbakan Erdoğan, hükümet oldukları daha ilk günde Türk Milletine; "15 bin kilometrelik duble yol "sözü vermiştir.
Türkiye ekonomik kriz içinde iken ve "yol"
öncelikli olmaması gerekiyorken niçin ilk sıraya oturmuştur?
"Olup bitene bakarak, azami beş yıl içinde Türkiye'nin de içinde olacağı bir savaşa doğru mu yaklaşıyoruz?
Ne dersiniz?
Ya da şöyle soralım; "Türkiye ABD'nin taşeron örgütü PKK'nın talebi olan toprakları; gönüllü mü verecek, yoksa ABD ile savaşmayı mı göze alacak?"

Kaynak:   1- Finans Gündem   6.7.2010
  2- Yatağan Yeni gündem  10.6.2011
  3- Haber 7  25.4.2006

 

http://haberiniz.com/yazilar/koseyazisi36339-Altin_Depolama_ve_Duble_Yollar.html
--  -~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~ İlimsiz ibadette, tefekkürsüz Kuran tilavetinde hayır yoktur.  Hz. Ali r.a.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder