Ve elbette her kaybın da ya tedbirsizlik, ya ihmal, ya basiretsizlik şeklinde bir takım sebepleri vardır.
Asker çok yorulmuş olabilir,
asker istirahatte iyi tertiplenmemiş olabilir,
askerin teçhizatı bakımsız, eksik olabilir,
asker iyi eğitilememiş olabilir,
asker pusuya düşmüş olabilir,
askerin sırtına gereğinden çok görev malzemesi yüklenmiş olabilir,
daha başka bir sürü sebep olabilir.
Zaten her zaman sebepler vardır.
Bunlar hep araştırılır, ve zaten araştırılıyor da.
Silahlı kuvvetlerin sadece bu konuları işlediği bir dergisi bile vardır.
Filan tarihindeki falanca çatışma, olayların gelişmesi, görülen ihmaller, kusurlar ve tedbirsizlikler.
Bundan çıkarılacak dersler neleredir? incelenir...
Bunlar zaten hep yapılır.
Kayıplar 7 kişi olabilir, 70 kişi de olabilir, 700 kişi de olabilir, 70000 kişi de olabilir, hatta çok daha fazla da olabilir.
Neticede savaştır, bu bir oyun değil.
Evet Ergun Babahan gibi yumuşak koltuğundan klimalı odasında yazma lüksü olanlar askerliği, üniversitelerdeki faaliyetlerle karıştırabilirler.
Evet, rektörleri içeriye tıkınca üniversiteler normal faaliyetlerine devam edebilirler.
Ancak 30 küsur generali, 100'e varan sayıda subay/astsubayı, özellikle özel harekatçıları, SAS komandoları gibi vurucu elemanları içeriye tıkınca,
yaratılan emsal herkese yeter.
Bakın bu çatışmada sahada kan ve ter döken insanlar karşılarında cumhuriyet savcılarını bulacaklar ve hesap verecekler.
Peki bundan sonra bu insanlar ve bunların silah arkadaşları ne yapacaklar?
Bu çatışmadan sonra işler bitti mi, artık subaylara ihtiyaç kalmıdı mı?
Bundan sonraki çatışmalar ne olacak?
Peki ya her çatışmada, her yaralanmalı ya da ölümlü her kazada, hatta öldürülenler PKK'lı bile olsa karşınızda savcıyı bulursanız ne olacak?
Ülkemizde her attığı adımda savcıya hesap veren bir meslek gördünüz mü, duydunuz mu?
Göreviniz dağdaki PKK'yla çatışmaya girmek, çatışmaya giriyorsuzun,
ve her öldürdüğünüz PKK'lı için ayrı ayrı,
birliğinizdeki her yaralı için ayrı ayrı,
her kaybınız için ayrı ayrı hesap vereceksizin,
ve tepenizde Demoklesin kılıcı gibi cemaatçi hakim ve savcılar bulunacak.
Sonra sizden görev yapmanız istenecek.
Kim sürekli olarak ip cambazlığı yapmaya gönüllü olur ki?
Peki ya Amerikan ordusunu savaş alanında kim yargılıyor?
Peki, diğer orduların savaş alanında adalet işleri nasıl yürüyor?
Amerikan, Fransız, Alman, İngiliz garnizonlarında ya da çatışma bölgelerinde işler nasıl yürüyor?
Misal Falkland'da çatışan herkesin ifadesi alındı mı?
İfadesini alanlar sivil savcılar mıydı?
Herkes adli muayeneden geçirildi mi?
Herkes zanlı ilan edeldi mi?
Yine misal, itirafçı Arjantinlilerin ifadelerine göre İngiliz askerlerine suç isnat edildi mi?
Ya İrlanda'da bu işler nasıl yürüdü?
İrlanda da her çatışmadan sonra İngiliz askerleri mahkemeye mi çıkartıldı?
Ya Mavi Marmara olayında İsrail'liler askerlerini uluslararası yargıya teslim etti mi?
Ya da kendisi yargıladı mı?
Bütün bu örneklerde her ordu kendi iç soruşturmasını yapmıştır, yargılanmasına ya da yargılanmamasına kendisi karar vermiştir.
Demokratik ya da demokratik olmayan bütün devletlerde genel geçer usul budur.
Ben komplo teorisi falan üretmiyorum.
Arzu ederseniz, sizlere binlerce kaynaklı makale gönderebilirim.
Hükümet, AKP kadroları ve Fitneci Cemaat işbirlikçidir, bozguncudur, ihanet içindedir.
Bu lafımın arkasındayım.
Ben referanssız konuşmam.
Bunların her kelimesi için ayrı ayrı referanslar gösterebilirim.
Hesap vermeye gelince,
hele şu dönemde,
yani askeri vesayetin en çok kalktığı iddia edilen,
generallerin onar onar hapse tıkıldığı bir dönemde,
elbette bütün sorumluluk siyasi iktidarındır.
Başbakan başta olmak üzere, hükümet sorumludur.
Şu aşamada sorumluların hiçbir bahanesi de yoktur.
Nasıl ki, artı haneye yazılan her şeyden hükümet sorumluysa,
bu kayıplardan da hükümet sorumludur.
İstifa, araştırma, soruşturma herşey en önce buradan başlamalıdır.
Şehitlerden, başarısızlıklardan TSK'yı gagalamak gibi, ekstra yararlar elde etmeye çabalamak ise tam anlamıyla bozgunculuktur..
Saygılar.
On 18.07.2011 11:14, Atilla Ayhan wrote:
Arkadaslar,Olayi bizzat yasamis ve o cehennemden yarali olarakkurtulmus erler anlatiyorlar....Bu tartistiginiz konularinhicbirisi ile alakasi yok.....O erler de mi yalan soyluyorlar veya soyletiliyorlar...?Bunu mu demek istiyorsunuz ?Komplo teorileri uretmekte acayip ustayiz vesselam....Atilla
--- On Mon, 18/7/11, Oraj POYRAZ <cimcime@neomailbox.net> wrote:
From: Oraj POYRAZ <cimcime@neomailbox.net>
Subject: Re: Yan: [ISRATURK] SOZUM ONA "TEROR OLAYINA" BASKA BIR BAKIS !!!
To: ISRATURK@yahoogroups.com
Date: Monday, 18 July, 2011, 11:04
Karşı tarafın kaybı var.
Bilinen rakam 7 kişi.
Sorumluluk siyasi iktidarındır.
Yıllardır yapılan çeşitli müdahale türlerinin yine çeşitli şekilllerde kombinasyonları yapılabilir.
TSK yetlilileri bunları mutlaka teklif etmişlerdir.
Bunlara izin verecek olan siyasi iktidardır.
Bir malubiyet dahi olsa bunu yegane sorumlusu siyasi iktidardır.
Ülkede yapılan iyi ve kötü her şeyin sorumlusu siyasi iktidardır.
Malum vesayet rejimini kaldırmakla öğünmüyor mu bu iktidar?
O halde generallerle, ya da arazide kan ve ter akıtan birkaç subay astsubayla uğraşmanın hiçbir anlamı yok.
Ve esasen her çatışmada, her can kaybında bir general, beş subayı ordudan atsanız, bir senenin sonunda TSK'nın içini temelli boşaltmış olursunuz.
Hatta sadece bu çatışmada bile çatışmaya giren birliklerin komuta heyetini topluca savcının önüne oturtmak bile yeterlidir, TSK'nın köküne kibrit suyu dökmek için.
Çünkü bu TSK'nın kalan komuta heyetine bir gözdağıdır.
Ondan sonrası çorap söküğü gibi gelir.
Komutanlar, can kaybından kaçınmak için, çatışmadan kaçınır, risk almaz, asker sütre gerisinden namlu uzatmaz, boşa tetik düşürür.
Yeni can kayıpları yeni facialar durumu daha da ağırlaştırır.
Bir orduya yapılabilecek en büyük kötülük bozgunculuk yapmaktır.
Bozgunculuk savaş zamanı ölümcül bir suç olarak görülür.
Bozguncu kayıpları, malubiyetleri abartır, zaferleri, başarıları ise mikronize eder.
Bozguncu savaşın anlamsızlığından bahisle savaşın moral alt yapısını tahrip eder.
TSK'nın PKK'yla mücadelesini TSK'daki generallerin bir menfaatleri içinmiş gibi sunarlar.
Generallerin terörle mücadele sayesinde zengin oldularını iddia ederler.
Komuta heyetinin düşmanla, işbirlikçi olduğunu, hatta düşmanın arkasında durduğunu iddia ederler.
Hatta subayların gizli örgüt kurarak, PKK ve daha başka örgütleri kurduğunu desteklediğini, halka tuzak kurduğunu iddia ederler.
Bizzat subayların erleri vurduklarını iddia ederler.
Savaş uçaklarının ya da, helikopterlerin bilerek zaiyata sebep olduklarını iddia ederler.
Komuta heyetinin beceriksiz, yetersiz, kabiliyetsiz, idraksiz, hatta hain olduğunu iddia ederler.
Herşeyden daha vahim ve elim olan ise.
Artık bozgunculuk yapanlar marjinal kesimler değildir.
Doğrudan hükümet üyeleri, bakanlar, milletvekilleri, başbakan bozguncudur.
Hükümet ve AKP kadroları TSK'nın başarısız olması için gayret sarfetmektedir.
Hükümet ve AKP kadroları cumhuriyet ordularının ve onun komuta heyetinin aciz, başarısız, çaresiz kalması için elinden geleni yapmaktadır.
TSK'nın başkomutanı olan Cumhurbaşkanı da bozguncu ve işbirlikçi kadrolarla birliktedir.
Başkomutanı ihanet etmiş bir ordu nasıl muzaffer olabilir.
Bu mümkün mü?
Gazeteler, internet gerek başbakanın, gerek cumhurbaşkanının, gerekse hükümet üyelerinin, Fitneci Cemaat bağlantısıyla ABD'yle yaptığı pazarlıklar, zabıtsız görüşmeler, sözleşmeler, hatta TSK'ya karşı ABD ordusunu tahrik etmelerle ilgili binlerce belge ve deşifreyle doludur.
Çuvallama olayında ABD özel kuvvetlerini TSK'ya karşı operasyon yapılması için T.Erdoğanın suça azmettirdiğini belgeleyen bir sürü makale vardır.
Ve en kötüsü, halk bu işbirlikçi kadroları son genel seçimlerde onaylamıştır.
Ve film bu noktada kopar.
Bu noktada sözün bir anlamı yoktur.
Kendine ihanet eden bir halka kimse yardımcı olamaz.
İşte o halk evlatlarını bugün Silvan'da yarın başka başka yerlerde, belki de ihraç malı askerler olarak ülke dışında çeşitli yerlerde kaybeder.
Ve buna da katlamak zorundadır.
Çünkü bu dünya etme ve bulma dünyasıdır.
Şehitlere kelle diyen bir başbakanı dahi midesi kaldıran bir halka benim söyleyecek hiçbir iyi şeyim olamaz.
Saygılar.
On 18.07.2011 10:08, tuncay degis wrote:Betty gibi önemsiz de olsa birinin şu tespiti bence rahatsızlık verici, Türk Ordusunun çizdiği aciz ve zavallı tablo üzüntü verici... Dışardan son derece kötü görüntü vermeye başladı... Kimsenin korkmadığı caydırıcı bulmadığı, basit bir terör olayında onlarca kayıp verip misilleme bile yapamadığı yönünde... Genel kurmayın yerinde olsam hükümete filan sormadan direk kandile dalardım. Ama görünen o ki ya yapamıyorlar, ya da güçleri yok... çocukların kovan toplamaya gittiği bir nokta yani herkesin hemen ulaşacağı bir yer, pusu var, karşı taraftan kayıp yok... Ve hepsi kaçıyor yok oluyor adeta...
Kimden: Can Ikiz <canikiz@yahoo.com>
Kime: israturk@yahoogroups.com
Gönderildiği Tarih: 18 Temmuz 2011 9:54 Pazartesi
Konu: Re: [ISRATURK] SOZUM ONA "TEROR OLAYINA" BASKA BIR BAKIS !!!
Yahu yillardir Filistinlileri helikopterlerle vuruyorsunuz, hangisinde yangin cikti bugune kadar?
Eger helikopterler oraya vaktinde varsa tum bunlarin hic biri yasanmazdi zaten.
Tek dogruyu Firat haber ajansimi soyluyor.
On Mon Jul 18th, 2011 2:46 AM EDT Mentes Azuz wrote:
>Ucaklardan degil ama, helikopterlerden bombalar atildigi biliniyor.
>Dilerim salak lafi gereksiz. Demek ki Turkceyi Betty kadar kullanamiyorsun
>ki hemen kufure basvuruyorsun.
>Betty'nin Turkiye'yi sevmedigini biliyoruz. Daha once de yazdim,
>yalakalardan ziyade gercekleri yuzume vuranlari yeglerim. Yeter ki
>kullandigi dilde hakaret, kufur olmasin.
>Mentes
>
>18 Temmuz 2011 09:35 tarihinde Can Ikiz <canikiz@yahoo.com> yazdı:
>
>> **
>>
>>
>> Muhtar Bey,
>>
>> Lutfen Betty salagina soyleyiniz, savas ucagi el bombasi atmaz. Ucaktan
>> bomba atilsa hem orada kocaman krater(ler) olusur hemde oradakilerin
>> tirnagini dahi bulamazlardi. Herkesi kendi gibi zannetmesin.
>>
>> Saygilarimla
>> Can Ikiz
>>
>>
>> On Mon Jul 18th, 2011 1:35 AM EDT Muhtar Turan wrote:
>>
>> >Sevgili Betty,
>> >
>> >NSK (Nato Silahlı Kuvvetleri'ne, biz 1953 yılında T harfini naftalinleyip
>> rafa kaldırdık, son T mensupları da Kore'de şehir düştüler) çok acımasız
>> saldırmışsın.
>> >
>> >Ama ruhun tatmin olduysa, canın sağolsun.
>> >
>> >
>> >
>> >________________________________
>> >From: Betty Some <bettysome@hotmail.com>
>> >To: "israturk@yahoogroups.com" <israturk@yahoogroups.com>
>> >Sent: Friday, July 15, 2011 10:49 PM
>> >Subject: [ISRATURK] SOZUM ONA "TEROR OLAYINA" BASKA BIR BAKIS !!!
>> >
>> >
>> >
>> >BILGINIZE : VEYA NEDEN INANAYIM SADECE TURK HABERLERINE ? IKI TARAFIDA
>> OKUMAK LAZIM SIZIN MEMLEKETTE, BAZI YALANCI HABERLERE GUVEN OLMAZ !!!
>> >
>> >
>> >Herhalde turk SILAHLI kuvvetleri ucaklari kurtleri
>> >bombalarken yanlislikla kendi askerlerinide yok etti. Yanlisligi
>> >soylememek icin terorist PKK palavrasi cikardilar tekrar. Ilk degil ve
>> >son degil, millet yalanlari yutmayi ogrenmis, ve her seyde kurtleri
>> >suclamaya onem veren turk adaletinden fazla bir sey beklemeyin ...Bu
>> >ordu savasa nasil cikacak ? Egitime muhtac sizinkiler, hemde acil.
>> >
>> >
>> >BETTY
>> >
>> >Genelkurmay açıklamasındaki akıl dışılıklar
>> >SERDAR EROĞLU -ANFAnaliz / 23:39 / 14 Temmuz 2011 HABER MERKEZİ - Türkiye
>> >Genelkurmayı Diyarbakır'ın Silvan ilçesinde bir askeri birliğe PKK
>> >gerillalarının saldırısında 13 askerin, PKKlilerin attığı el
>> >bombalarının neden olduğu bir yangın sonucu öldüğünü duyurdu.
>> >
>> >Şu
>> > anda Silvan Devlet Hastanesi morgunda da iki gerillanın cenazesi var.
>> >Gerillaların her ikisinin de vücutları tanınmayacak derecede yanmış.
>> >
>> >Yani
>> > muhtemelen aynı yangında 13 asker ile 2 HPG gerillası hayatını
>> >kaybetmiş. Bu durum yangın anında Türk ordusu ile HPG gerillaları
>> >arasında iç içe bir çatışmanın yaşandığını gösteriyor.
>> >
>> >İçiçe bir
>> > çatışma sırasında operasyon düzeninde ve mevzi içinde olmayan askeri
>> >bir birlikten bir anda 13 askerin sadece el bombalarıyla öldürülmesi çok
>> > mümkün gözükmüyor. Zira operasyon düzenindeki askerler birbirleri
>> >arasında güvenli bir mesafe bırakarak kollar halinde hareket eder.
>> >Kolların da öncüleri vardır. Bunlar ile kendilerini takip eden askerler
>> >arasında da bayağı bir mesafe olur.
>> >
>> >El bombalarının patlaması
>> >sonucunda çıkacak bir yangının 13 askeri öldürmesinin ne kadar mümkün
>> >olduğu da tartışmalı. El bombalarının askerlerin yakınına atıldığını
>> >varsaymak herhalde çok akıl dışı olmaz. Operasyon düzenindeki bir askeri
>> > birliğe yönelik el bombalı saldırı, etki alanı düşünüldüğünde 2 ya da
>> >en fazla 3 askeri hedefe koyabilir. Doğal refleks el bombalarının
>> >patladığı noktalardan hedef olan askerlerin uzaklaşması olacaktır. Yine
>> >muhtemelen bu hareket de geriye doğru olacaktır. Dolayısıyla el
>> >bombaları nedeniyle bir yangın yaşanmış olsa dahi bunun 13 askeri birden
>> > çember içine aldığına inanmak oldukça zor.
>> >
>> >Tekrarlamak lazım bu
>> > büyüklükte bir yangını el bombaları çıkarmaz. Haydi çıkardı diyelim el
>> >bombalı saldırıyı düzenleyen iki PKKli nasıl yanarak hayatını kaybeder?
>> >
>> >Çatışma
>> > sırasında görgü tanıkları iki savaş uçağı ve çok sayıda helikopterin
>> >bölgeyi bombaladığını ifade ediyor. Bu tür bombardımanların ardından
>> >kırsal alanda büyük yangınlar çıktığını çok duyduk. Ama 30 senelik savaş
>> > süresinde el bombasının patlaması sonucu bu kadar asker ve gerillanın
>> >ölümüne neden olacak büyüklükte bir yangın çıktığı ne duyulmuş ne de
>> >görülmüş bir şey.
>> >
>> >İşin en tuhaf yanı da Türk basınında
>> >askerlerin yemek molası verdiği sırada PKKlilerin lav silahları ve el
>> >bombalarıyla askerlere saldırdığının iddia edilmesi.
>> >
>> >Eğer bu doğruysa ortada büyük bir ahmaklık var.
>> >
>> >Birincisi
>> > operasyon halindeki askerler bulundukları noktaya hakim tepeyi tutmadan
>> > nasıl yemek molası verir? Operasyon halindeki askeri birlikler haydi
>> >yemek yiyoruz diyip aynı sofraya diz çöküp oturmazlar. Hepsi güvenli
>> >mesafelerini koruyarak yemeklerini yer.
>> >
>> >İkincisi diyelim ki hadi
>> > askerler yemek molası verdi. Neden 15-20 metre ötede ne olup bittiğini
>> >bilmedikleri ormanlık alanda hepsi bir araya toplanarak yemek yediler?
>> >Ormanlık alanda operasyon güçleri kendilerini emniyete almadan mola
>> >falan vermezler.
>> >
>> >Üçüncüsü ormanlık arazide yaklaşık 40 derece
>> >sıcakta her ağaç, ot parçasının bir anda tutuşacağı bir noktada
>> >gerillalar nasıl lav silahlarıyla askerlerin üstüne saldırır? Ormanlık
>> >arazide başlayan yangın saldıranları etkilemez mi?
>> >
>> >Bunlar cevaba
>> > muhtaç sorular. Demokratik Toplum Kongresinin özerkliği ilan ettiği,
>> >PKK lideri Abdullah Öcalan ile devleti temsil eden bir heyet arasında
>> >görüşmelerin gerçekleştiği, BDP ile Türk hükümetinin yemin krizini aşmak
>> > için temaslara başladığı bir dönemde böyle bir olayın gerçekleşmesi de
>> >pek tesadüflerle açıklanabilecek bir durum olmasa gerek.
>> >
>> >ANF NEWS AGENCY
>> >
>> >
>> >
>>
>>
>>
-- -~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~ Bir adama bir kitap sattığın zaman, ona yalnız yarım kilo kağıt, mürekkep ve tutkal satmış değilsin; sen ona tamamen yeni bir yaşam satmış oluyorsun... CHRİSTOPHER MORLEY__._,_.___.![]()
__,_._,___
-- -~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~ Matematik ne neden söz ettiğimizi, ne de söylediğimiz şeyin doğru olup olmadığını bilmediğimiz bir konudur. Bertrand Russell
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder