Ekim 2010-Memleketi üç osuruğa satan zihniyet anasını da satar mı?
Kiymet Nadir Bindebir tarafından yazıldı.
Pazar, 31 Ekim 2010 13:20
1920'de İstanbul Hükümeti'nin imzaladığı, Sevres Antlaşması'nın sınırlarımızı belirleyen maddeleri şöyleydi:
Sınırlar (madde 27-36):
"Edirne ve Kırklareli dahil olmak üzere Trakya'nın büyük bölümü Yunanistan'a, Ceyhan-Antep-Urfa-Mardin-Cizre kent merkezleri Suriye'ye bırakılacak, İstanbul Osmanlı Devleti'nin başkenti olarak kalacak..."
(Yukarıdaki Sevres haritası yeni tarih kitaplarında Türkiye haritası olarak yer alıyor.Tıklayınız.)
Trakya'da bugünkü durum şu: ABD işgalinden, Taliban mezaliminden kaçan Afgan ve Pakistanlılar, yıllardır pkklı insan kaçakçıları eliyle Avrupa'ya gönderilmek üzere İran üzerinden Türkiye'ye getiriliyor.
İngiltere son 3-4 yıldır, eski sömürgesi Pakistan'a yoğun baskı uygulayıp Avrupa'ya insan kaçağını kaynağında kesmeye çalışıyor.
Pakistan'la ikili anlaşmalar imzalıyor, Yunanistan'la Pakistan'a anlaşmalar imzalatıyor.
Pakistan Cenevre Sözleşmesi'ne taraf değil.
Dolayısıyla, ülkesine iade edilecek kaçak vatandaşlarına 'insan haklarına uygun' muamele edeceği garantisini vermiyor.
Avrupa hem kaçak Afganlıyı Pakistanlıyı Avrupa'da istemiyor, hem de Pakistan'a geri postalandıklarında kopacak insan hakları skandallarından korkuyor.
Çözüm? Cenevre sözleşmesini imzalamış olan Türkiye.
Kaçakların önünü Türk-Yunan sınırında kesip Türkiye'den öteye geçememelerini sağlamak.
Avrupa bir taşla kuş sürüsü vuruyor.
-Türkiye'yi açık hava mülteci kampına çevirme niyetleri gerçekleşecek.
Avrupa'da yakaladıklarını kendi ülkesine değil Türkiye'ye iade edecekler.
-Sığınmacıların (mülteci değil, arada fark var) Türkiye'de kötü muamele gördüğü iddia edildiğinde, Türkiye'yi insan hakları ihlalleriyle suçlayacak.
-Türkiye'nin nüfusu hızla heterojenize edilir, toplum Kürt, Şabak, Ibıh, Arap vs.
diye atomlarına bölünürken, bir de Afgan ve Pakistanlı azınlığımız olacak.
2010 yılının ilk altı ayında Türkiye-Yunanistan üzerinden AB'ye giren kaçak sayısı 41 bin.
Demek ki her yıl, Türkiye nüfusuna 80-100 bin de kaçak Afganlı ve Pakistanlı göçmen eklenecek.
-En önemlisi de Avrupa müslüman kaçak göçmen girişine engel olmuş olacak.
Sığınmacıların yükünü Türkiye'ye yıkacak.
"Türk-Yunan sınırına, Meriç boyuna AB askeri gücü (FRONTEX) yerleşiyor" haberini bir daha okuyunuz lütfen.
Bay Recep Papandreu'yla görüşüyor, niteliğini bilmediğimiz anlaşmalar imzalıyor ve Yunanistan karasularını 6 milden
Yani; Türk-Yunan sınırının kontrolü, karada AB gücüne, denizde Yunanistana bırakılıyor.
Biz cambaza, yani Güneydoğu'ya bakarken, Türkiye'den ilk Trakya kopuyor.
26'ya bölünmesi AB-ABD ve AKP tarafından kararlaştırılmış Türkiye'de, bölünmenin ilk adımı olan Kalkınma Ajanslarından biri de Trakya'da kuruluyor.
Bugün Anadolu'dan Trakya'ya kurbanlık hayvan girişi yasak.
Avustralya'dan 200 bin koyun getirilebiliyor ama Anadolu'dan hayvan girişi yasak.
Bugün Trakya'da vatandaşın tarlasına artezyen kuyusu çakıp su çıkartması yasak.
Trakya çitfçisinin 65 bin dönüm tarım arazisi, Finansbank tarafından ödenmeyen kredilere mahsuben ipotek altında.
Finansbank'ın sahibi Yunan Milli Bankası (National Bank of Greece).
Bugün Trakya için, adeta Türkiye genelinden farklı yasalar, uygulamalar geçerlidir.
AKP hükümetinin Trakya'yı kaç osuruğa sattığını ben bilmiyorum.
Bildiğim; satışlardan komisyon, rüşvet almadan imza için kalem oynatmadıkları.
Suriye sınırında ise durum malum: Suriye ile vizeler kaldırıldı.
Sevres'de geçen şehirler Ceyhan, Antep, Urfa, Mardin Suriyeli kaynıyor.
Kaportacıya araba tamir ettirmeye Türkiye'ye geliyorlarmış artık.
Ekonomi canlanmış a dostlar!!
Yerseniz!
İstanbul'da ise: tarihi saraylar, kendisini Neo-Osmanlı sanan birilerinin çalışma ofisi.
İstanbul gayri resmi başkent.
U2 rock grubundan yabancı devlet başkanlarına kadar tüm ziyaretçiler İstanbul'da ağırlanıyor.
--ooOOoo--
Sevres'in Adalar'a ilişkin maddeleri (madde 94-122) şöyleydi;
"Osmanlı savaşta veya daha önce kaybettiği Arap ülkeleri, Kıbrıs ve Ege Adaları üzerinde hiçbir hak iddia etmeyecek..."
AİHM, Kıbrıslı Rumların açtığı 19 mülkiyet davasında Türkiye'yi toplam 15 milyon euro tazminata mahkum etti.
Bunun arkası gelecektir.
AKP-Talat iktidarı döneminde Kıbrıs'ta 21 bin Türk adını değiştirip Rumca adlar aldı.
Orada da ulusal bilinç yok edildi.
Bugünlerde AKP'lilerin Kıbrıs konusunda AB'ye efelenmeleri, "Rumlar için deniz bitti" demeleri herhalde "12 mili kabul ettik, Ege'yi kendimiz için bitirip Yunan gölü yaptık ya, daha ne istiyorsunuz?
" demek olmalı.
Kıbrıs'ı, Ege adalarını kaç osuruğa sattıklarını bilmiyoruz.
Bildiğimiz, komisyonlarını rüşvetlerini almadan resimlerini bile imzalamadıkları.
--ooOOoo--
Sevres'in Boğazlar'a ilişkin maddeleri (madde 37-61) şöyleydi:
"İstanbul ve Çanakkale Boğazları ile Marmara Denizi silahtan arındırılacak, savaş ve barış zamanında bütün devletlerin gemilerine açık olacak; Boğazlarda deniz trafiği on ülkeden oluşan uluslararası bir komisyon tarafından yönetilecek; komisyon gerekli gördüğü zaman Müttefik Devletlerin donanmalarını yardıma çağırabilecek..."
Bugün Amerikan Başkonsolosluğu'nun sözde güvenlik talebi üzerine, Boğaz üzerinde 'uçuş yasağı' vardır.
ABD'nin koyduğu yasağa kılıf olmak üzere, arada bir AKP'li zevatın "Sarayın üzerinden uçak geçince avizeler sallanıyor" dedikleri duyuluyorsa da, yasağı koyduran Amerika'dır.
2008 yılında, ABD 6.
filosunun savaş gemileri, Boğazlardan, "Gürcistan'a insani yardım, çocuk donu, kadın pedi taşıyorum" deyip, RBOC metal roketleri, 25 milimetrelik Bushmaster top, 50 kalibrelik makineli tüfekler, Phalanx yakın hava savunma sistemi, CH-60 Knighthawk sistemi geçirmiştir.
İngiltere birkaç yıl önce, AKP hükümetine, Boğazları 8 uluslu bir komisyona devretmeyi önerdi.
Memleketi üç osuruğa satanlar üzerine balıklama atladılar.
Çanakkale bölgesine özel statü verilecek, İngiliz Uluslar Topluluğu ülkeleri Çanakkale'de kendi yasalarını geçerli kılacak, kendi polis gücünü bulunduracaktı.
Hani şu "Gelibolu'da şehit mezarları bozuluyor.
Kemikler açıkta.
Kabul edelim, biz iyi bakamıyoruz bu bölgeye..." haberlerini sık duyduğunuz dönemde yapılıyordu bu pazarlıklar.
TSK'yla ilgili bakanlıklar şiddetle itiraz edince, AKP yabancılara gizli gizli verdiği sözü tutamadı.
Komisyon Başkanlığı sekiz yılda bir Türkiye'ye gelecekti elbette.
Yersen!
AKP, Boğazları, Montreux Anlaşması'nı, Çanakkale bölgesini kaç osuruğa sattı henüz bilmiyoruz.
Bildiğimiz, komisyonlarını, rüşvetlerini almadan fotoğraflarını bile imzalamadıkları.
--ooOOoo--
Sevres'in Güneydoğu bölgemize ilişkin maddeleri (madde 62-64)şöyle idi:
"Kürt Bölgesi: İngiliz, Fransız ve İtalyan temsilcilerinden oluşan bir komisyon Fırat'ın doğusundaki Kürt vilayetlerinde bir yerel yönetim düzeni kuracak; bir yıl sonra Kürtler dilerse Milletler Cemiyeti'ne bağımsızlık için başvurabilecek..."
Bugün AKP hükümeti, Kürdistan'ı tanıyarak Erbil'de başkonsolosluk açmış, "Biz değil devlet görüşüyor" diyerek pkk terör örgütüyle, "Amcamız olur" diyerek Barzani'yle görüşmekte, sıkı pazarlıklar yapmaktadır.
Sıkıştıkları noktada, talimat almak üzere, yeni alınmış uzun menzilli uçaklarına binerek soluğu Washington'da almaktadırlar.
'Açılım' adı altında, Kürdistan'ı Güneydoğu'ya doğru esnetme çabasındadır.
Trakya sınırımıza AB askeri gücü konuşlanmışken, benim endişem 'mayınlı araziyi temizleme' bahanesiyle NATO tanklarının da Güneydoğu'ya konuşlanmasıdır.
AKP'nin Güneydoğu'yu kaç osuruğa sattığını da henüz bilmiyoruz.
Günün birinde vatana ihanetten yargılanırlarsa hep birlikte öğreniriz.
--ooOOoo--
Sevres'in Ermenistan'a dair maddeleri (madde 88-93) şöyle idi:
"Osmanlı Ermenistan Cumhuriyetini tanıyacak; Türk-Ermeni sınırını hakem sıfatıyla ABD Başkanı belirleyecek." Başkan Wilson 22 Kasım 1920'de verdiği kararla Trabzon, Erzurum, Van ve Bitlis illerini Ermenistan'a vermişti, bugün hakem sıfatıyla Hillary Clinton görev icra ediyor.
AKP hükümeti Ermenistan sınırını açmaya ABD'ye söz vermiştir.
AKP Türk kamuoyuna "Dostluk...sınırı açacağız...ticaret...kem küm..." derken, Ermenistan Cumhurbaşkanı, halkına "kayıp vatanlarını geri alma" sözü veriyor.
Kayıp vatan dedikleri Doğu Anadolu'da 12 vilayet.
--ooOOoo--
Sevres Anlaşmasında Azınlık Hakları (madde 140-151):
"Osmanlı din ve dil ayrımı gözetmeksizin tüm vatandaşlarına eşit haklar verecek, tehcir edilen gayrımüslimlerin malları iade edilecek, azınlıklar her seviyede okullar ve dini kurumlar kurmakta serbest olacak, Osmanlı'nın bu konulardaki uygulamaları gerekirse Müttefik Devletler tarafından denetlenecek..."
Bugün AKP, kurucu belgelerimizden biri olan Lozan Anlaşması'nda bulunmayan azınlıklar yaratmakta, hatta mantığının freni tutmayıp 'Türkiye'de Türk azınlık'tan bile bahsedebilmektedir.
AKP hergün yeni kiliseler açmakta, hergün yeni haçlar dikmektedir.
Artık uluslararası ilişkilerin en temel ilkesi olan 'karşılıklılık prensibi' de hiçe sayılmaktadır.
Yabancıya verilen her ayrıcalık, her arazi, her liman, her maden 'karşılıksız' hibe edilmektedir.
2010 Kasım ayı itibariyle, AB-ABD tarafından denetlenmeyen yerimiz kalmamıştır.
Yabancı okullara 'karşılıksız' verdiği arazi satın alma iznini, benim yerini yurdunu bilmediğim ama eminim Yunanistan'ın Ermenistan'ın bildiği o arazileri AKP kaç osuruğa satmıştır, bir gün yargılanırlarsa öğreniriz.
--ooOOoo--
Sevres'in askeri konulara dair (madde 152-207) maddeleri şöyleydi:
"Osmanlı'nın askeri kuvveti, 15.000'i jandarma olmak üzere 50.000 personelle sınırlı olacak, Türk donanması tasfiye edilecek, Marmara Bölgesinde askeri tesis bulunduramayacak, askerlik gönüllü ve paralı olacak, azınlıklar orduya katılabilecek, ordu ve jandarma Müttefik Kontrol Komisyonu tarafından denetlenecek..."
Bugünlerde AKP ve destekçilerinin habire "bu kadar kalabalık orduyu beslemenin zorlukları"ndan bahsetmesini, Atatürkçü kadroları Ergenekon safsatasıyla tasfiye edip, donanmaya habire fuhuş baskını(!) düzenlemesini, paralı askerliğe geçiş, askerlik süresinin kısaltılması tartışmalarını, askeriyenin kozmik odalarına girilip askeri sırların-planların talan edilmesini de Sevres Anlaşması'nın bu maddeleri bağlamında okuyunuz.
--ooOOoo--
AKP Türkiye'nin geçmişini, geleceğini, suyunu, iklimini, insanların sağlığını dahi satmıştır.
Kurdukları hidro elektrik santrallari iklimi değiştirmekte, ekolojik yıkıma neden olmaktadır.
Tarım arazileri sakıncalı HES'lerin yapımı için kamulaştırılmakta, halk 'göç' veya 'kanser' arasında tercih yapmaya zorlanmaktadır.
--ooOOoo--
"Bu zihniyet anasını da satar"
AKP iletişimi, limanları, bankaları, madenleri, toprağı, önemli kamu-sanayi kuruluşlarını yabancılara satmıştır.
AKP bu memleketi üç osuruğa 'babalar gibi' satmıştır, satmaktadır.
Çoğunun cebinde Amerikan pasaportu da olduğunu kuvvetle tahmin ediyorum.
Ona rağmen, bu vatan AKP'lilerin de 'anavatan'ıdır.
Fikrimce anavatanını üç osuruğa pazarlayan adam anasını da pazarlar.
Oktay Ekşi'nin "Bu zihniyet anasını da satar" tepkisine hak veriyor, istifaya zorlanmasını, istifa etmesini anlayabiliyorum.
Dönem faşist dönem, muhalif her köşe yazarının başına gelebiliyor.
Benim anlayamadığım Ekşi'nin "ananızı da satarsınız" sözü için hem istifa edip hem AKP'den neden özür dilediği.
Satarlar, sonra da Madıfakığ Sümbüllah Efendi türbesine gider tövbe eder bunlar.
Özür niye??
Kıymet Nadir Bindebir
31 Ekim 2010
-- -~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~ Ora et labora Dua et ve çalış. Latin Atasözü ...................................... Blog sayfam buradad1r: http://orajpoyraz.blogspot.com/ Gurubuma uye olun: Ozgur_Gundem-subscribe@yahoogroups.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder