25 Şubat 2013 Pazartesi

15-Naci BEŞTEPE - ANAYASA ÇALIŞMASINDA AKP’NİN YENİ OYUNU

 

Atatürk'ün Gençliğe Hitabesi

Ey Türk Gençliği!

Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.

Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahilî ve haricî bedhahların olacaktır. Bir gün, İstiklâl ve Cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şerâitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerâit, çok nâmüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.

Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi, vazifen; Türk İstiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!

 

 

Mustafa Kemal Atatürk
20 Ekim 1927

Açıklama: http://www.ataturkungencligehitabesi.com/ata_imza.gif

 

Atatürk'ün Bursa Nutku

"Türk genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir.
Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır.
Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir.
Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, 'Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır.' demeyecektir.
Elle, taşla, sopa ve silahla;nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.

Polis gelecek, asıl suçluları bırakıp, suçlu diye onu yakalayacaktır.
Genç, 'Polis henüz devrim ve cumhuriyetin polisi değildir.' diye düşünecek, ama hiç bir zaman yalvarmayacaktır.
Mahkeme onu yargılayacaktır.
Yine düşünecek, 'Demek adliyeyi ıslah etmek, rejime göre düzenlemek lazım.' diyecek.

Onu hapse atacaklar.
Yasal yollarla karşı çıkışlarda bulunmakla birlikte bana, başbakana ve meclise telgraflar yağdırıp, haklı ve suçsuz olduğu için salıverilmesine çalışılmasını, kayrılmasını istemeyecek.
Diyecek ki, 'Ben inanç ve kanaatimin gereğini yaptım.
Araya girişimde ve eylemimde haklıyım.
Eğer buraya haksız olarak gelmişsem, bu haksızlığı ortaya koyan neden ve etkenleri düzeltmek de benim görevimdir.'

İşte benim anladığım Türk genci ve Türk gençliği!"

*Mustafa Kemal Atatürk'ün, 5 Şubat 1933 günü Bursa'da yaptığı nutuktur

 


Naci BEŞTEPE - ANAYASA ÇALIŞMASINDA AKP'NİN YENİ OYUNU

Anayasa Uzlaşma Komisyonu çalışmaları sürerken, görüntüde AKP'nin proje mimarı Burhan Kuzu'yu bile şaşırtan bir atağa tanık olduk.

13 Şubat günü basına yansıyan habere göre komisyonun AKP'li üyesi Ahmet İyimaya yeni anayasanın oylanmasına ilişik sürpriz bir öneri attı ortaya.

Önerinin Anlamı

Hukukçu olmayan bir vatandaş olarak benim bu öneriden anladığım özetle şöyledir;

- Bu meclis kurucu iktidardır,

- Mevcut anayasa kurucu iktidarı bağlamamaktadır, yani yok hükmündedir,

- Önemli olan partilerin ortak iradesidir,

- Ortak iradenin uzlaştığı bir anayasa metninin mevcut anayasanın hükümleri nedeniyle heba edilmesi iktidar felsefesine aykırıdır,

- Kurucu iktidar anayasanın kabulü ile ilgili yasal düzenlemeyi de yapma yetkisine sahiptir, dolaysıyla halen yürürlükteki 175 inci maddenin usül koşullarına bağlı değildir,

- Bu kapsamda açık oy, niteliksiz çoğunluk, tek müzakere gibi kolaylıklar getirilebilir,

- Önemli olan demokratik ortamda tartışma, toplumun değişim talebi ve halkoylaması sonucudur.

Yukarıda ifade ettiğim gibi hukukçu değilim ama bir temel hukuk kuralını çok iyi biliyorum.

Yeni anayasayı ancak kurucu irade yapar.

Mevcut anayasaya göre seçilmiş yasama organının kendini kurucu irade olarak görmesi aç tavuğun rüyasında kendini darı ambarında görmesi gibidir.

Kurucu irade , adı üstünde bir savaş veya ihtilal sonucu yeni bir devlet kuran veya mevcut iradeyi ortadan kaldırarak onun yerine geçen iradedir.

Halihazırdaki meclis bu nitelikte değildir.

Yetkisi, anayasayı değiştirmekle sınırlıdır.

Öneri, bir anayasa ihlalidir.

Kendini DİKTA ilan etmektir.
"Ben bu devleti yıkıp yenisini kuruyorum" demektir.

Diğer bir şekil de toplumun değişiklik talebinin referandum ile kabulu ve kurucu meclis kurulmasıdır.

Neleri Değiştirmek İstiyor?

Mevcut anayasanın 175 inci maddesinin ilk iki paragrafını anımsayalım;

-Anayasanın değiştirilmesi, TBMM üye tam sayısının en az üçte biri tarafından yazıyla teklif edilebilir.
Anayasanın değiştirilmesi hakkında teklifler Genel Kurulda iki defa görüşülür.
Değiştirme teklifinin kabulü, Meclis üye tam sayısının beşte üç çoğunluğunun gizli oyuyla mümkündür.

-Anayasanın değiştirilmesi hakkındaki tekliflerin görüşülmesi ve kabulü, bu maddedeki kayıtlar dışında, kanunların görüşülmesi ve kabulü hakkındaki hükümlere tabidir.

Öneri ile bu maddede neler değişecek veya yok olacaktır;.

- Konu mecliste kapsamlı bir şekilde tartışılamayacak,

- İktidar partisinin tek başına veya taviz verdiği parti oyları yeterli hale gelecek,

- Gizli oylamada iktidar partisi içinde meydana gelebilecek kaçak/olumsuz oylar engellenecek,

- Cumhurbaşkanının iade yetkisine izin verilmeyerek kamuoyunun tedirgin olması ve halkoylaması öncesinde olumsuz etkilenmesi önlenecektir.

Bunların anlamını tek cümle ile özetlersek, Başbakan Erdoğan'ın sık sık söylediği gibi, " BEN NE DERSEM O!" dur.

Ne meclis, ne halk, ne hukuk vardır.
AKP ve lideri ne isterse o olacaktır.

Demokratik parlamenter rejim tek adamlık ve din ağırlıklı dikta rejimine dönüştürülecektir.

Burada sorulması gereken önemli soru da şudur;

-Ne için, neyin karşılığında, AKP ne alıyor ne veriyor?

Alacağını belirttik.
DİKATATÖRLÜK.
Onlar başkanlık diyor.

Vereceği ise geri dönmez ,döndürülemez değerlerdir;
ULUS VE ULUSUN BİRLİĞİ, , ULUS DEVLET, VATANIN BÜTÜNLÜĞÜ.

-Bu bağlamda tamamlayıcı ve beklide şah damarına dokunacak soru ise, KİME VERİYOR?

Bunun yanıtını da gene Başbakan'ın sık sık yinelediği deyişinden çıkarmak olasıdır.
"BİZ BOP 'un eş başkanlarından biriyiz.
Orada görevimiz var"

Emperyalist devlet ve devletler böyle istemektedir.

İsaril'in bekasını ve enerji kaynaklarının kontrol kolaylığını sağlayacak bir KÜRT DEVLETİ oluşturulmalıdır.

Verilen; emperyalizme, ABD'ye ve onun silahlı taşeronu PKK'yadır.
BDP de yasal zemindeki taşerondur. ^^^^^ - vvvvv

Orta Oyunu

AKP her zamanki basit orta oyununu sahnelemektedir.

Sanki herkesten habersiz bir milletvekili ortaya bir öneri atmıştır.

Gündem yaratılacak, tartışılacak, kamuoyu ısıtılacak, sivri noktalar törpüleniyormuş ve halkın tepkileri göz önüne alınıyormuş gibi yapılarak ana hedefe doğru ilerlenecektir.

Halk oylaması ise mevcut güdümlü medya ile halkın iradesinden çok iktidarın isteğini yansıtmaya yakındır.

Başbakan Erdoğan'ın referandum hevesi de bu sebeptendir.

Oyun sürerken sahte gündemlerle kamuoyunun gazını alıcı skeçler de sergilenecektir.

Yoğun bakımdaki generale geçmiş olsun denilerek, eli tutularak samimi, duygulu,anlayışlı, hoşgörülü insan görüntüleri verilmesi gibi.

Büyük oyunun senaryosunu yazanlar, orta oyunculara ara roller de biçerek gergin sahneler arasında seyirciye nefes aldırmayı çok iyi bilmekte ve becermektedir.

Ancak rol öylesine uydurmadır, öylesine sahtedir ki, bir taraftan sıcak el tutulurken diğer taraftan "YARGI GÖREVİNİ YAPIYOR" denerek dinci kin intikam almaya devam etmektedir.

İnanmak ve umutlanmak isteyenlerin gözden kaçırmaması gereken de budur. ^^^^^ - vvvvv

Ulusal Görev

Sorun çok net ve açıktır.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin rejimi ve bekasına göz dikilmiştir.

Tehlikede olan ulusun ve ulusal devletin hayatıdır.

Hastane sahibi ve cerrah ameliyata hazırdır.
Onların düşüncesi gereksiz de olsa hastayı ameliyata razı ederek maddi çıkar sağlamaktır.

Beden ve can ise hastanın kendisine aittir.
O halde görev de hastaya düşmektedir.
Redderek yataktan kalkıp gitmek hastanın doğal hakkıdır.

Naci BEŞTEPE

a45UyF587661-201302251148-15
^^^^^ - vvvvv


--
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
Kitaplardan once kendimizi okumaya calisalim.

Mevlana

- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -

Ben,Manevi Miras olarak,
Hicbir Ayet, hicbir Dogma,
Hicbir Donmus ve kaliplasmis Kural birakmiyorum.
Benim Manevi Mirasim Bilim ve Akildir...

K.Ataturk


Daha gun o gun degil, derlenip durulmesin bayraklar.
Dinleyin, duydugunuz cakallarin ulumasidir.
Saflari siklastirin cocuklar,
Bu kavga fasizme karsi, bu kavga hurriyet kavgasidir.

Nazim Hikmet Ran

"Tanri kotulukten ve acidan korumak istiyor mu?
Fakat bunu yapmaya gucu mu yok?
Eger yoksa, O gucsuz, ya da kesinlikle her seye gucu yeten degildir.
Her seye gucu yeten fakat istemeyen mi?
Eger oyle ise , O kotudur, ya da kesinlikle tum iyilik degildir.
O, ne gucu yetiyor, ne de istemiyor mu?
O zaman. O'nu Tanri diye cagirmak sacma olur.
O, hem gucu yetiyor hem de istiyor mu?
O zaman kotuluk nereden geliyor?"

(Istencin Ozgur Secimi Uzerine. Giris.)
EPICURE

Kurmus oldugum gruba uye olun
Moderasyonsuz, sansursuz ve ozgur bir gruptur:
Ozgur_Gundem-subscribe@yahoogroups.com

Ayrilmak isterseniz de:
Ozgur_Gundem-unsubscribe@yahoogroups.com

Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz.
http://orajpoyraz.blogspot.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder