24 Şubat 2013 Pazar

15-Yavuz Selim DEMİRAĞ - Komployu kimler kurdu...

 

Atatürk'ün Gençliğe Hitabesi

Ey Türk Gençliği!

Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.

Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahilî ve haricî bedhahların olacaktır. Bir gün, İstiklâl ve Cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şerâitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerâit, çok nâmüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.

Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi, vazifen; Türk İstiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!

 

 

Mustafa Kemal Atatürk
20 Ekim 1927

Açıklama: http://www.ataturkungencligehitabesi.com/ata_imza.gif

 

Atatürk'ün Bursa Nutku

"Türk genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir.
Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır.
Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir.
Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, 'Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır.' demeyecektir.
Elle, taşla, sopa ve silahla;nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.

Polis gelecek, asıl suçluları bırakıp, suçlu diye onu yakalayacaktır.
Genç, 'Polis henüz devrim ve cumhuriyetin polisi değildir.' diye düşünecek, ama hiç bir zaman yalvarmayacaktır.
Mahkeme onu yargılayacaktır.
Yine düşünecek, 'Demek adliyeyi ıslah etmek, rejime göre düzenlemek lazım.' diyecek.

Onu hapse atacaklar.
Yasal yollarla karşı çıkışlarda bulunmakla birlikte bana, başbakana ve meclise telgraflar yağdırıp, haklı ve suçsuz olduğu için salıverilmesine çalışılmasını, kayrılmasını istemeyecek.
Diyecek ki, 'Ben inanç ve kanaatimin gereğini yaptım.
Araya girişimde ve eylemimde haklıyım.
Eğer buraya haksız olarak gelmişsem, bu haksızlığı ortaya koyan neden ve etkenleri düzeltmek de benim görevimdir.'

İşte benim anladığım Türk genci ve Türk gençliği!"

*Mustafa Kemal Atatürk'ün, 5 Şubat 1933 günü Bursa'da yaptığı nutuktur

 


Yavuz Selim DEMİRAĞ - Komployu kimler kurdu...

ysd592@gmail.com

Hasdal ve Hadımköy'den hemen her gün mektuplar geliyor.
Hepsini okuyucularımızla paylaşmam mümkün değil.
Bugün aralarından seçtiğim uykumu açanı paylaşıyorum.

"Balyoz Davası, geçmişteki darbeler bağlamında kurgulanarak topluma yutturulmaya çalışılan düzmece bir iddiadır.
Mahkeme sözde yapılanmadan emir-komuta teşkilatını ortaya çıkaracak ve emir alındığını veya verildiğini gösterecek hiçbir bulguya rastlayamamıştır.
Bilim ise iddiaları reddetmiştir.
Üstelik kamuoyunun dikkatini çeken diğer önemli davalarda görüldüğü gibi gizli tanık da bulunamamıştır.

Bu davada temel bir gerçek vardır.
O temel gerçek şudur;

Darbe planlarının tartışıldığı iddia edilen 1'inci Ordu Komutanlığı Plan Semineri bütün ayrıntılarıyla ortadadır.
Seminer, gizli olarak değil yasal ve rutin bir faaliyet olarak TSK emir-komutasının planlaması ve bilgisi dâhilinde icra edilmiştir.
Seminer ses kayıtları, gözlemci olarak katılanların tanık ifadeleri ve resmi seminer sonuç raporu tüm ayrıntılarıyla mahkemede irdelenmiştir.
Seminerde kimin ne konuştuğu, ne gibi yorumlarda bulunduğu, hangi sunumları yaptığı bellidir.
Konuşmaları yapanlar, senaryo gereği yaptıkları tüm konuşmaların arkasındadırlar.
Bir kişi bile çıkıp, "Bu kayıtlar benim sesimi yansıtmamaktadır, ilaveler yapılmıştır, kabul etmiyorum" dememiştir.
Bu gerçek
"sanıklar hiçbir şeyi kabul etmiyorlar" diyenlere en güzel cevaptır.
Burada belirtmek gerekir ki seminer katılımcısı 52 sanık, 1'inci Ordu Komutanlığı Plan Semineri'ne katıldıkları için değil, sözde
"Balyoz Darbe Planlarını"
hazırladıkları iddiasıyla cezalandırılmışlardır.

Seminer gerçeğinin dışında, iddia edildiği gibi sanıklarca hazırlanan ve seminerde tartışılan darbe planları hiçbir zaman olmamıştır.
Davaya konu olan sözde darbe planları, seminerden yıllar sonra ve seminer konuşmaları referans alınarak komplo çetesi tarafından üretilmiş dijital verilerdir ve düzmecedir.

Dijital verilerin sahtelikleri mahkemeye gönderilen resmi yazılarla, bilirkişi raporlarıyla, tanık ifadeleriyle hiçbir şüpheye yer vermeyecek şekilde ispat edilmiş ve defalarca paylaşılmış olduğundan kamuoyunun bilgisi dâhilindedir.

Yetkili, dürüst, sağduyu ve vicdan sahibi herkesin bu aşamadan sonra üzerinde durması gereken esas konu, bu komplonun kimler tarafından yapılmış olduğunun araştırılmasıdır.
Şu soruların cevabı muhakkak bulunmalıdır;

Neden bu davaya bakan Özel Yetkili Mahkeme savunmayı yok sayarak, sanıkların adil yargılanma haklarını ihlal ederek ve usul yönünden hukuka aykırılıklar yaparak maddi gerçeklerin ve dolayısıyla komplocuların ortaya çıkarılmasına engel olmuştur?

Neden sanıkların ısrarlı taleplerine rağmen Meclis Darbeleri Araştırma Komisyonu "Balyoz" davasını gündemine almayı reddetmiştir?

Neden davadaki tüm haksızlık, hukuksuzluk ve adaletsizlikler kendisine ayrıntılarıyla iletilmesine rağmen ordusunu komploya heba etmemesi gereken Sayın Cumhurbaşkanı Devlet Denetleme Kurulunu faaliyete geçirmemiştir?

Eğer yetkili makamlar harekete geçer ve komplo çetesi üyelerinin gerçek sanıklar olarak adalet önünde hesap vermeleri sağlanırsa, Türkiye Cumhuriyeti Devleti bir hukuk devleti olma özelliğini koruyacak, her vatandaş hukuk şemsiyesi altında kendini güvence altında hissedecektir.

Saygılarımızla,

Hadımköy Askeri Ceza ve Tutukevi'ndeki 'Asrın İftirası, Balyoz Davası' mağdurları adına.
Bilgin BALANLI Hv.Orgeneral
Tümgeneral Halil HELVACIOĞLU.
Tümgeneral Gürbüz KAYA.
Korgeneral Rıdvan ULUGÜLER.
Koramiral A.Can ERENOĞLU"

a45UyF587661-201302241628-15
^^^^^ - vvvvv

http://www.yg.yenicaggazetesi.com.tr/yazargoster.php?haber=25862
--
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
Yere dusen her sey ulasilmasi en zor koseye yuvarlanir.

Murphy Kanunlari

- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -

Ben,Manevi Miras olarak,
Hicbir Ayet, hicbir Dogma,
Hicbir Donmus ve kaliplasmis Kural birakmiyorum.
Benim Manevi Mirasim Bilim ve Akildir...

K.Ataturk


Daha gun o gun degil, derlenip durulmesin bayraklar.
Dinleyin, duydugunuz cakallarin ulumasidir.
Saflari siklastirin cocuklar,
Bu kavga fasizme karsi, bu kavga hurriyet kavgasidir.

Nazim Hikmet Ran

"Tanri kotulukten ve acidan korumak istiyor mu?
Fakat bunu yapmaya gucu mu yok?
Eger yoksa, O gucsuz, ya da kesinlikle her seye gucu yeten degildir.
Her seye gucu yeten fakat istemeyen mi?
Eger oyle ise , O kotudur, ya da kesinlikle tum iyilik degildir.
O, ne gucu yetiyor, ne de istemiyor mu?
O zaman. O'nu Tanri diye cagirmak sacma olur.
O, hem gucu yetiyor hem de istiyor mu?
O zaman kotuluk nereden geliyor?"

(Istencin Ozgur Secimi Uzerine. Giris.)
EPICURE

Kurmus oldugum gruba uye olun
Moderasyonsuz, sansursuz ve ozgur bir gruptur:
Ozgur_Gundem-subscribe@yahoogroups.com

Ayrilmak isterseniz de:
Ozgur_Gundem-unsubscribe@yahoogroups.com

Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz.
http://orajpoyraz.blogspot.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder