20 Mart 2013 Çarşamba

15-Dil mi kutsal, mesaj mi?

 

Atatürk'ün Gençliğe Hitabesi

Ey Türk Gençliği!

Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.

Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahilî ve haricî bedhahların olacaktır. Bir gün, İstiklâl ve Cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şerâitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerâit, çok nâmüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.

Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi, vazifen; Türk İstiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!

 

 

Mustafa Kemal Atatürk
20 Ekim 1927

Açıklama: http://www.ataturkungencligehitabesi.com/ata_imza.gif

 

Atatürk'ün Bursa Nutku

"Türk genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir.
Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır.
Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir.
Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, 'Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır.' demeyecektir.
Elle, taşla, sopa ve silahla;nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.

Polis gelecek, asıl suçluları bırakıp, suçlu diye onu yakalayacaktır.
Genç, 'Polis henüz devrim ve cumhuriyetin polisi değildir.' diye düşünecek, ama hiç bir zaman yalvarmayacaktır.
Mahkeme onu yargılayacaktır.
Yine düşünecek, 'Demek adliyeyi ıslah etmek, rejime göre düzenlemek lazım.' diyecek.

Onu hapse atacaklar.
Yasal yollarla karşı çıkışlarda bulunmakla birlikte bana, başbakana ve meclise telgraflar yağdırıp, haklı ve suçsuz olduğu için salıverilmesine çalışılmasını, kayrılmasını istemeyecek.
Diyecek ki, 'Ben inanç ve kanaatimin gereğini yaptım.
Araya girişimde ve eylemimde haklıyım.
Eğer buraya haksız olarak gelmişsem, bu haksızlığı ortaya koyan neden ve etkenleri düzeltmek de benim görevimdir.'

İşte benim anladığım Türk genci ve Türk gençliği!"

*Mustafa Kemal Atatürk'ün, 5 Şubat 1933 günü Bursa'da yaptığı nutuktur

 


Dil mi kutsal, mesaj mi?

Din meselesinin en ciddi sorularindan biri de budur.
Dil mi kutsal, mesaj mi?
Allah ile aldatanlar, hesaplari oyle elverdigi icin, surekli olarak dili kutsal gostermis, mesaja ozgu kutsallik ve yuceligi surekli dile vermislerdir.

Eger dil kutsal sayilirsa bu kutsalliga bagli olarak o dilin toplumu, irki, cografyasi, kulturu art arda kutsallastirilir.
Ve bunca kutsalligin altinda dilin tasidigi mesaj ezilir, unutulur veya ikincil duruma duser.
En azindan, dilin cografyasi, milleti, kulturu dinin verileriyle karisir, dinlesir.
Dilin kutsallastirilmasi halinde mesaj kacinilmaz bir bicimde kenara itilir.

Engizisyon papazligina gore, dil kutsaldi.
O halde Incil baska bir dile cevrilemezdi.
O sekliyle anlayanlar anlardi, anlamayanlar kelimeleri telaffuz edebildikleri kadar eder, sevap kazanirlardi.

Incil in ne dedigini anlamaya gelince, onun icin kiliseye, ruhban sinifina basvurmak gerekiyordu.
Ve isin puf noktasi da buydu.
Incil in ne dedigini merak edenler onu anlama yetenek ve sansina sahip bulunan kutsal Tanri adamlarina basvuracak, Incil adina onlari dinleyeceklerdi.
Boyle diyerek kitleleri yuzyillarca dinlerinin kitabindan habersiz koyup papaz hegemonyasinin tasarruf ve tasallutuna mahkum ettiler.

Allah ile aldatan zihniyet, dilin degil, mesajin kutsal oldugunu asla soylemez.
Cunku bu onun isinin bitmesi anlamina gelmektedir.
Dil kutsal ve dokunulmaz olacaktir ki kitleler, mesaji anlamak icin o kutsala asina olan kutsal ve dokunulmazlar onunde egilmek ve onlara harac odemek zorunda kalsin.
Sistem son derece dahice kurulmustur:
Ya haraci odesinler yahut da din bilmez cahiller olmaya devam etsinler.

DINCILIGIN HARAC VE HURUC TEZGAHI

Haraci odemeyen, hurucla (karsi cikis, bas kaldirisla) suclanir.
Huruc yine sistemli bir bicimde Allah a ve dine karsi cikis olarak tanitilir.
Faturanin agirligini dusunun!
Kim kalkar da birkac kurusluk haraci vermesin diye basini boylesine buyuk bir derde sokar!?

Dilin kutsallastirilmasi Allah ile aldatanlar egemenligine iki basli bir yarar saglamaktadir:

1.Mesaji ogrenmek icin egemenligin temsilcilerine muhtac hale gelen halkin odedigi haraclar,

2.Sadece sozcuklerini telaffuzla sevap kazanacaklari dilin kelime telaffuzundan ibaret ogretimi icin toplanacak paralar.

Boylesi kutsal bir hizmeti (!) verdikleri icin kutsal ve dokunulmaz kisilere gosterilecek derin saygi da cabasi.
Allah ile aldatanlar, dilin degil mesajin kutsal oldugunu soyledikleri anda bu iki kapinin ikisi de yuzlerine kapanir.
Buna izin vermeleri beklenemez.

Musluman cografyalardaki sarikli engizisyonun bu noktada sansi hacli engizisyondan cok daha yuksektir.
Cunku Islam da namaz diye bir ibadet vardir ve namazda belli bir miktar Kur an okumak sart tutulmustur.
Bu sartin yerine getirilmesi ise okunan Kur an parcalarinin Arapca olmasi seklinde ikinci bir sarta bagli kilinmistir.

Imami Azam a gore, Kur an her dile cevrilir ve o cevrililerle namaz kilinir.
Cunku Kur an, esasinda bir manadir.
O mana tarih boyunca tum peygamberlere degisIk dillerde gelmistir.
Bunun aksini soylemek Allah in anlamsiz soz vahyettigini soylemekle esanlamlidir.
Olumsuz Ataturk un de soyledigi gibi, Cevirisi yapilamayan bir kitabin anlami yok demektir.
Ataturk un bu tezi, Imami Azam in bu konudaki teziyle tipa tip aynidir.(Bu konuda ayrintilar ve kaynaklar icin bizim Anadilde Ibadet adli eserimiz okunmalidir).

Tanrisal kitap ozgun sekliyle korunur, uzmanlasmis kisilerce ozgun sekliyle okunur ama kitleler icin her dile cevrilir ve halkin yararlanmasina acilir.
Bunun aksini iddia etmek dine hizmet degil dinsizlige hizmettir.

Yasar Nuri OZTURK

YURT 19 Mart 2013

http://www.yurtgazetesi.com.tr/dilmikutsalmesajmi-makale,3775.html

a45UyF587661-201303201306-15
^^^^^ - vvvvv


--
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
Genclik gunlerini dusunmek, hasrettir.

Hz.Ali

- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -

Ben,Manevi Miras olarak,
Hicbir Ayet, hicbir Dogma,
Hicbir Donmus ve kaliplasmis Kural birakmiyorum.
Benim Manevi Mirasim Bilim ve Akildir...

K.Ataturk


Daha gun o gun degil, derlenip durulmesin bayraklar.
Dinleyin, duydugunuz cakallarin ulumasidir.
Saflari siklastirin cocuklar,
Bu kavga fasizme karsi, bu kavga hurriyet kavgasidir.

Nazim Hikmet Ran

"Tanri kotulukten ve acidan korumak istiyor mu?
Fakat bunu yapmaya gucu mu yok?
Eger yoksa, O gucsuz, ya da kesinlikle her seye gucu yeten degildir.
Her seye gucu yeten fakat istemeyen mi?
Eger oyle ise , O kotudur, ya da kesinlikle tum iyilik degildir.
O, ne gucu yetiyor, ne de istemiyor mu?
O zaman. O'nu Tanri diye cagirmak sacma olur.
O, hem gucu yetiyor hem de istiyor mu?
O zaman kotuluk nereden geliyor?"

(Istencin Ozgur Secimi Uzerine. Giris.)
EPICURE

Kurmus oldugum gruba uye olun
Moderasyonsuz, sansursuz ve ozgur bir gruptur:
Ozgur_Gundem-subscribe@yahoogroups.com

Ayrilmak isterseniz de:
Ozgur_Gundem-unsubscribe@yahoogroups.com

Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz.
http://orajpoyraz.blogspot.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder