- Mümtaz Soysal: Deyim Hatası
- Cüneyt Arcayürek: Bayram Tatili…
- Suriye'den Reyhaniye'ye uzanan vahşette AKP'nin döşediği yollar…
- Temmuz ayı sonlarında Şam yakınlarında 150 Suriye askerinin katlediliş şekli insanın kanını donduracak öğeler içermekte.Bu askerler üstelik teslim alındıktan sonra duvara dayanarak katledilmiş.
- Bir apartman büyüklüğünde bir çukurun yuttuğu 52 Türk insanının bedeni sayrı düşünceleri daha da beslemiş olacak ki AKP hükümeti Türk milletinden toplana vergilerle BM'in dahi kabul ettiği binlerce psikopatı, caniyi, tecavüzcüyü bünyesinde beslemeye devam etmekte…
Mümtaz Soysal: Deyim Hatası
07 Ağustos 2013
BUNDAN sonra aynı ülke olmayacak Türkiye.
Silivri mahkemelerinin son kararı kolay ölçülmeyecek ağırlıkta bir gülle gibi düştü toplumun üzerine.
İlk atom bombasının atılışından sonra yerle bir olmuş harap ve ıssız Japon kentleri üzerine çöken havayı andırır bir hali var toplumumuzun.
Sanki alışılmış ölçüleri aşan cezaların ağırlığı tahminleri kat kat aşıyor.
Mahkûmiyetler, cezalar bekleniyordu elbet ama bu ölçüde değil.
Belki, olağanüstü sayıda davanın bir araya gelmesinden, sonuçların üst üste yığılmasından kaynaklanan doğal bir görüntü söz konusu ama yaratılan izlenim çok bir ağır bombardıman sonrasının izlenimidir ve kolay dağılmaz geliyor insana.
Herhalde asıl neden, Başbakan'ın ve siyasi başdanışmanın ağızlarından kaçan bir sözlüktür: Hesaplaşma.
Onlara göre toplumdaki iki kesim arasında bir kapışma olmuş ve iki taraf karşı karşıya gelerek aralarındaki sorunları ortaya sürerek bir soruca varmaya çalışmışlar, sonuç da bu olmuş.
Kısacası, savcılarla yargıçlar yasal düzene karşı çıktıkları söylenenleri yasal ölçütlerle tartıp haklarında birtakım cezalar vermek yerine ancak hasımlar ya da düşmanlar söz konusu olduğunda kullanılabilecek deyime başvurmuşlar.
Bir hukuk süreci için kullanılabilecek bir kavram ya da etiket ancak bu kadar yersiz ve tehlikeli olabilir.
Sanki süreçte iktidarla muhalefet el ense güreşmişler ve savcılarla yargıçlar sanıklarla avukatlarını kündeye getirip omuzlarını mindere yapıştırmışlar.
Süreci irdeleyip yaşananları hukuk özde bir saymayarak düpedüz bir "siyasi dava"nın kurbanı olduklarını ileri sürenleri haklı göstermek için "hesaplaşma" sözcüğünden daha iyisi bulunamazdı.
Başbakan'ın başdanışmanı kırılan potun farkına varmış ama biraz geç.
Cumhuriyet
Cüneyt Arcayürek: Bayram Tatili…
07 Ağustos 2013
Adaletle hesaplaşmak dokuz on ay sonraya kaldı.
Ergenekon adı verilen bir örgüt olmadığını devlet kurumları, sanık avukatları ne kadar yinelerse yinelesin Silivri özel mahkemesine göre var.
…mış ki hükümeti zor kullanarak devirmek, kısacası TSK'deki kimi komutanlar ve dışarıdaki bir avuç gazeteci, rektör vs.
Ergenekon örgütü adına darbe yapmaya girişmişler!
Şimdi dünya ve Türk kamuoyu ağzı bir karış açık:
Silivri'deki özel mi özel mahkeme yargıçlarının; sanıkları darbeye silahlı kimlikleriyle doğrudan bağlantılı olanlar, silahlı kuvvetler dışından, üstelik ellerindeki tek silah kalemle katılanlar diye kategorize ederek ilk sıradaki çoğu askere müebbet, ikinci sıradakilere ağır hapis cezaları kesmesine hayretle bakıyor.
İçimizdeki anası dahil muhalefet partileri 5 Ağustos kararlarını Cumhuriyet-i Recebbiye'ye özgü adaletin ürünü Silivri mahkemesini yerden yere vururken; aynı gün Batı medyası daha gerçekçi bir bakış açısıyla…
…Ergenekon davasını dinci iktidarın demokrasiye balans ayarı diye yorumlayan yandaş, yalaka yayınlardan soyutlanan…
antilaik AKP hükümetini devirmeye teşebbüs, dinci faşist kılıklı iktidarın laik muhaliflerinden intikamı diye tanımlıyor.
Kısacası Batı medyasının Ergenekon davasına ve açıklanan kararlara bakışı ve irdelemesi içimizdeki yorumlardan farklı.
5 Ağustos kararlarını yalnız RTE döneminin bağımsızlığı çarpık adalet mekanizmasının bir ürünü diye görmüyor.
Türkiye'deki laik devlet sistemini İslamcıl bir cumhuriyete, benzetmeye girişen iktidarla mücadelenin ilk ama son olmayan mücadelesinin sonucu diye yorumluyor.
***
Ne çare bugün olduğu gibi kurbanlar vererek süreceği kuşkusuz ulusal demokrasi mücadelesi…
…RTE'nin faşist kafasından kaynaklanan bağımlı yargı başta zorba ülke yönetimi…
…elbette yıkılıncaya dek bitmeyecek!
***
Bugün arife.
Yarından itibaren ağızlarda buruk bir tat, -Recep Bey istediği kadar dindar kafasıyla bayramı Ramazan Bayramı diye tanımlasın- bana göre üç gün Şeker Bayramı!
Ramazanla arası iyi olmadığı için çatıp duran, eleştirenlere Bektaşi: "Ya siz o denli çok mu seviyorsunuz ramazanı" diye sormuş.
"Elbette" demişler.
Bektaşi omuz silkmiş, demiş ki:
"Ramazanı sevseydiniz biter bitmez sevinçten üç gün bayram yapmazdınız!"
***
Üstelik Bektaşinin oruç tutmadığı için eleştirenlere verdiği mantıklı yanıt, bana uygun:
"Ramazan gelir gider, yine gelir gider, yine gelir.
Ama ben bir kez gidersem bir daha gelmem!"
Her Şeker, Kurban bayramlarında kısa bir izin yapmak için sizlerden ve genel yayın yönetmenimiz İbrahim Yıldız'dan izin rica ediyorum.
Bu Şeker Bayramı'nda da salı günü buluşuncaya dek eyvallah!
Cumhuriyet
- - - ^^^^^ - vvvvv
Suriye'den Reyhaniye'ye uzanan vahşette AKP'nin döşediği yollar…
06 Ağustos 2013
Dünya, aylardır Suriye'de ÖSO askerlerinin dünya sahnesine korku salmak adına kaydettiği videoların şok görüntülerini izliyor.
Bu video kayıtlarının arka sahnesinde ABD'nin emperyalist rejisörleri kan kin nefret hislerini Ortadoğu halklarının üzerinde mastürbe ederken ABD kontrolündeki radikal İslamcıları ise bitmeyen bu vahşet nefret filminin figüranları olarak kullanıyorlar.
İnsana varlığının hiçliğini dikte ettirecek kadar vahşet ve kin kurguları içeren videoların farklı kişiliklerde farklı duygulanımlar oluşturduğu bir gerçek.
Bu video kayıtlarının birisi henüz uluslararası medyaya düştü.
Bu şiddet sahnelerini Britanya kökenli insan hakları takipçileri arşivlerinin arasına katmışlar.
Temmuz ayı sonlarında Şam yakınlarında 150 Suriye askerinin katlediliş şekli insanın kanını donduracak öğeler içermekte.
Bu askerler üstelik teslim alındıktan sonra duvara dayanarak katledilmiş.
Yerlerden kan gölleri, gökte infazın savurduğu toz bulutunu izlerken adeta şiddetin kokusunu burnunuzda hissediyorsunuz…
Bu izlemcilerin sözcüsü katillerin Nusra cephesi ve Ansar al-Khalafa al-Islamiye tugayından olup bu yapıların ikisi de El-Kaideye bağlı Sunni yapılar olduğunu vurguluyor..
Bu katliam asiler tarafından gerçekleştirilmiş en büyük kitlesel katliam olup katliamın uygulanış şekli Esad'ın gittikçe güçlenen insani imajının haklılığını uluslar arası arenada bir kez daha belgeliyor.
Bu katliam da 19 Mart'ta asilerin kimyasal silah kullandıkları Khan al-Assal kasabasında gerçekleştirildi.
Tamamına yakını Şia İslam olan bu kasaba ikinci kez insanlık tarihine geçecek utanç görüntülerine mekan oldu.
Bu görüntülerin kaydından kısa süre önce asi grubun lideri olan Ahmed al-Jabra'nın, John Kerry'e Amerikan askeri yardımının artırılmasını talep eden görüntüleri ise çok taze.
ABD ile samimiyetin derecesi, ABD'nin Suriye'de kontrolsüz şiddeti provoke etmede ne kadar katalizör olduğunu gösteriyor.
BM'de Rusya temsilcisi Vitaly I Churkin ise bölgede olası asilerin hakimiyetinin sonuçlarını "korku filmi" olarak tanımlıyor.
11 Mayıs'da gerçekleşen Reyhanlı katliamının Nisan 25 ten itibaren el-Kaide grupları tarafından yapılan hazırlıklar neticesinde gerçekleştirildiği Jandarma İstihbaratından alınan belgelerle ispatlanmıştı.
Bu belgeler Reyhanlı saldırısını El-Kaide ile bağlantısını aleni olarak göstermesine rağmen Recep Tayyip Erdoğan İsrail'in kendine dikte ettirdiği argümanı kullanarak, olayı Suriye istihbaratıyla ilişkilendirme gayretine girmiş, argüman desteksiz kalınca da sanki Reyhaniye olayı hiç olmamışçasına iktidarın kurmayları üç maymun figürlerine sarılmıştı.
Suriye'den Reyhaniye'ye uzanan yolları sadece ABD'nin Ortadoğu'daki talepleri neticesine bağlamak AKP liderinin kimliğini yok saymaktır.
Zira bu zat bir dönem kendini Ortadoğu'da tek lider olma hezeyanına kaptırmış, güya taşıdığı misyonu ABD'ye onaylatmak için olmadık icraatlarda bulunmuştu.
İşte bu zatın sanrısal değişimleri Türkiye Cumhuriyeti'nin dış politikasını raydan çıkararak Ortadoğu bataklığına çekmişti.
Binlerce yıldır mezhep kavgalarına katliamlarına mekan olmuş Ortadoğu bataklığı bu zatın sayrı icraatlarını sevmiş olacak ki eline Reyhanlı bombasını tutuşturmuştu.
Bir apartman büyüklüğünde bir çukurun yuttuğu 52 Türk insanının bedeni sayrı düşünceleri daha da beslemiş olacak ki AKP hükümeti Türk milletinden toplana vergilerle BM'in dahi kabul ettiği binlerce psikopatı, caniyi, tecavüzcüyü bünyesinde beslemeye devam etmekte…
AKP hükümeti şunu bilmelidir.
İnsanlık tarihinin en bulaşıcı hastalıkları vahşet, kin ve zulümdür.
Bu kavramları bünyesinde barındırmasına rağmen bu kavramların çukurunda yutulmayan bir lider ve ekibi şimdiye kadar tanımlanmamıştır…
Gülümser Heper
İLK KURŞUN
a45UyF587661-201307301451-15
^^^^^ - vvvvv
zaryop:jaro
Bir ogretmen ebediyete hukmeden insandir.Tesirlerinin nerede bitecegi asla bilinemez.
Henry adams
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
| Kurmus oldugum gruba uye olun Moderasyonsuz, sansursuz ve ozgur bir gruptur: Ozgur_Gundem-subscribe@yahoogroups.com | Ayrilmak isterseniz de : Ozgur_Gundem-unsubscribe@yahoogroups.com | Grup Sayfamız : http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/ | Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz. http://orajpoyraz.blogspot. |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder