Meşhur bir          mektuptur bu.
          Palavra falan da değildir.
          O mektubun gereği yapılmıştır.
          Kefere başarıya ulaşmıştır.
        
Ben bile günümüz Anadolusunda          yaşayan insanlara ne isim takmak gerekir yoğun tereddüt          yaşıyorum.
          Her türlü ahlaksızlığın felsefesi yapılır olmuştur.
          Din ahlaksızlıklara ahlaki bir temel üretmek üzere          kullanılmaktadır.
          Aslında bir çingene ya da yamyam ahlakından daha bozuk bir          ahlaki yapı vardır.
          En önemli eksikliği tek taraflı olmasıdır ki, böylesi hiç          görülmemiştir.
          Herkes her türlü yasağı, ya da özgürlüğü sadece kendi yararına          göre istemektedir.
          Yamyam ahlakında yenilmek ve yenmek çift taraflıdır.
          Bunu herkes bilir.
          Çingene ahlakında da herşey çift taraflıdır.
        
Evet, kafirler başarıya          ulaşmıştır.
          Milletin ahlakı kirlenmiştir, bozulmuştur, dejenere olmuştur.
          Artık bu millet ahlakı apış arasında zannediyor.
          Onu da çarpık bir bakışla salt erkekler lehine yorumluyor.
        
Oraj POYRAZ
        
OSMAN TÜRKOĞUZ : UYGULAMAYA            KONULAN MASLUP PATRİK GRİGORYOS'UN MEKTUBU! 
                Çeşmealtı;04 Temmuz 2012.
"Türklere  zorla                hiçbir şeyi kabul ettiremezsiniz.
              Üzerinize Panter gibi atlarlar ve sizi parçalarlar.
              Türklerin güzellikle kabul etmeyecekleri hiçbir şey de              yoktur!"Bir İtalyan Profesörü.
CONSTANTİNOPOLİS EKÜMENİK            PATRİKHANESİ
Fener Rum Patrikhanesinin önünden            geçen caddenin adı Sadrazam Benderli Ali Paşa caddesidir.
            Bu caddeye bakan ve 22 Nisan 1821'den beri kapalı duran            kapının adı da "Kin ve              İntikam kapısıdır!".
            Bu kapı; burada bir Türk Sadrazamı asılmadan açılmamak üzere            kapatılmıştır.
Rahmetli Benderli Ali Paşa,26 Mart            1821–30 Nisan 1821 tarihleri arasında Sadrazamlık görevinde            bulunmuştur.
            Mora'da Rum ayaklanması, bir kasabada bir Rum Papazının            kışkırtması ile 10.000 Türk'ün öldürülmesiyle başlamıştı.
            Şiddetle sadrazamlık görevine başlayan Rahmetli Benderli Ali            Paşa, Rum Patriği 1'inci Grigorios'u huzuruna çağırtarak:
"Bir  Fahişenin                fuhuşundan haberi olan sen bu isyandan nasıl habersiz              olursun?"
            Deyu            sorgulamıştır.
            Grigorios:
"Sadrazam  Paşa                Hazretleri, ben 90 yaşında bunak bir ihtiyarım.
              bunu ancak 12'ler bilir!"
            Dediyse de            Sadrazam Paşa'nın emri ile Patrikhanenin orta kapısına            asılarak idam edilmiştir.
            Sultan İkinci Mahmut, Ali Paşayı Sedaretten uzaklaştırarak            Kıbrıs'a sürmüş/30 Nisan 1821/ ve Kıbrıs'ta idam ettirmiştir.
            Bu en son idam edilen 44'üncü Osmanlı Sadrazamı olmuştur.
            neden sonra da,Kin Ve İntikam kapısının önünden geçen caddeye            Sadrazamın adı verilmiştir.
Patrik Birinci Gregoryüs'ün Rus            Çarı Birinci Aleksandr'a/23 Aralık 1777/01Aralık 1825/            gönderdiği mektup,Patrik Yermanos tarafından Çarlık Rusya'nın            İstanbul Büyük Elçisi General İğnatiyef'e gösterilir ve            böylece de asılan Patriğin ihaneti gün yüzüne çıkmış olur.
Osmanlı Döneminde İstanbul'da            Görevli Patrik Gregorios'un Rus Çarına Mektubu: 
"Türkleri                maddeten ezmek ve yıkmak mümkün değildir.
                Çünkü Türkler çok sabırlı ve dayanıklı insanlardır.
                Gayet gururludurlar ve izzet-i nefis sahibidirler.
                Bu özellikleri de; dinlerine bağlılıklarından, kadere rıza                göstermelerinden, geleneklerinin kuvvetinden,                padişahlarına, komutanlarına, büyüklerine olan itaat                duygularından gelmektedir.
Türkler                zekidir ve kendilerini müspet yolda sevk ve idare edecek                reislere sahip oldukları müddetçe de çalışkandırlar.
                Gayet kanaatkârdırlar.
                Onların bu üstünlükleri, hatta kahramanlık ve bahadırlık                duyguları, geleneklerine olan bağlılıktan, ahlâklarının                sağlamlığından gelmektedir.
Türklerde                önce itaat duygusunu kırmak ve manevî bağları yok etmek ve                dine dayanma güçlerini zaafa uğratmak gerekir.
                Bunun da en kısa yolu, millî ve manevî geleneklerine                uymayan dış fikirleri ve davranışlara onlara                alıştırmaktır.
Türkler                dış yardımı reddederler, haysiyet duyguları buna engeldir.
                Velev ki geçici bir süre için görünüşte kuvvet ve kudret                verse de, Türkleri dış yardıma alıştırmak gerekir.
Maneviyatları                  sarsıldığı gün, Türkleri kendilerinden şeklen çok                kalabalık ve görünüşte egemen güçler önünde zafere götüren                asıl kudretleri sarsılacak ve maddî araçların üstünlüğü                ile onları yıkmak mümkün olacaktır.
Bu                nedenle, Osmanlı Devletini tasfiye için soyut olarak harp                meydanlarında zafer kazanmak yeterli değildir ve hatta                sadece bu yolda yürümek Türklerin haysiyet ve vakarını                tahrik edeceğinden, gerçeklere ulaşmalarına neden                olabilir.
                Yapılacak olan, Türklere bir şey hissettirmeden                bünyelerindeki bu yıkımı tamamlamaktır"
Türk'ü, Türklüğü ve Türk            geleneklerini yıkmak iç ve dış düşmanlarımızın işbirliği ile            başlamış olup aynen sürdürülmektedir.
            Bu Patriğin mektubu dikkatlice okunarak günümüzde de nasıl            uygulanmakta olduğu iyice anlaşılmalıdır.
Osmanlı devleti,1838 Balta Limanı            Ticaret Anlaşması ile sömürgeler statüsüne kendiliğinden            sokulmuştu.
            Kırım savaşı nedeniyle de ilk borçlanmaya başlanılmıştır.
            1881 Muharrem Kararnamesiyle de Osmanlı devleti iflasını ilan            etmiştir.
Türkiye Cumhuriyeti,1954 senesine            kadar Osmanlının Düyun'u umumiye borçlarını ödemişti.
            Sağ iktidarlar yeniden Türkiye Cumhuriyetini borç batağına            sürüklemişlerdir.
            Ünlü Süleyman Demirel de:
            "Borç yiğidin              kamçısıdır!" Masalı ile borçlanmamızı kamçılamıştır.
Fransız Devriminden sonra tüm            toplumlar uluslaşma sürecine girdikleri halde, Osmanlı Türk'ü            Ümmetçilik batağına sürüklemiştir "Türki Basiti"            karşılığı "Kavm'i              Necip'i Arap" olmuştur.
Türk; Mustafa Kemal ile            Türklüğünü, Tarihini ve dilini bularak dünyaya meydan            okumuştur.
Sevr Anlaşmasının 62'inci maddesi            bugün uygulamaya konulmuştur"Osmanlı Devleti;              Kürtlerle meskûn olan bölgelerde bir sene sonra yapılacak              plebisitin sonuçlarını şimdiden kabul eder!"
            Sevr Anlaşmasının mali hükümleri okunmalıdır:
            "İngiliz; Fransız ve              İtalyan delegelerinden oluşacak komisyon, Osmanlı Bütçe              kanununu hazırlar.
              Kanun kabul edilse bile bu komisyon bazı maddelerini              uygulanmasını men edebilir!"
Günümüzdeki uygulamalara bir            bakmalıyız:
            Türk,Türklük,Türkçe ve Türk tarihi gölgeye çekilmiştir.
            Öz benliğine kavuşturulan Türkçe yerine Kelime salatası            Osmanlıca konulmuştur.
            Arabın soygun gaza ve gazveleri tarih olarak önümüze            konulmuştur.
            Vatan,Millet ve İslam Dini Haini Norslu Sait'in doğum yeri            olan Nors köyünün adı Nursi olarak değiştirilmiştir.
            Tüm kahramanlarımız hain,tüm hainlerimiz de kahraman ilan            edilmiştir.
            vatan haini İskilipli Atıf isimli yobaz adına anıtlar inşa            edilmiştir.
            Yüce İslam dini aldatma aracına dönüştürülmüştür.
            Patriğin Rus Çarına yazmış olduğu Ünlü Mektup,Türk Milleti            üzerinde aynen ve kesintisiz olarak uygulanmaktadır.
            Bölgesel farklılıklardan uluslar yaratılırken,Türk ulusu da            Ümmet olarak geri plana itilmektedir.
            Kan uykusuna yatırılan Türk toplumuna da dizi filmler            izlettirilmektedir.
            Haydi Hıyarlısı.
            Mektubun bu bölümü dikkatle uygulanmaktadır.
"Türkler  zekidir                ve kendilerini müspet yolda sevk ve idare edecek reislere              sahip oldukları müddetçe de çalışkandırlar.
              Gayet kanaatkârdırlar.
              Onların bu üstünlükleri, hatta kahramanlık ve bahadırlık              duyguları, geleneklerine olan bağlılıktan, ahlâklarının              sağlamlığından gelmektedir!"
Hâlâ anlayamadınız mı oynanan            oyunu
a45UyF587661-201307301451-{{SN}}
Dostunun dusmanini, kendine dost secme.
Hz.Ali
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
| Kurmus                  oldugum gruba uye olun Moderasyonsuz, sansursuz ve ozgur bir gruptur: Ozgur_Gundem-subscribe@yahoogroups.com  |               Ayrilmak                  isterseniz de : Ozgur_Gundem-unsubscribe@yahoogroups.com  |               Grup                  Sayfamız : http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/  |               Arzu                  ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz. http://orajpoyraz.blogspot.com/  |             
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder