4 Nisan 2014 Cuma

Re: [turkstk] YETER!

Sayın Günay,
Size cevap vermedim.
Herkese yazdım.
Siz sadece benim bahanem oldunuz.
Sizi kırdıysam özür dilerim.

Siz beni anlamışsınız.
Ben de sizi anladım.

Cahillin cahilliğine bahane bulması çok kolaydır.
Tembelin de tembelliğine bahane bulması çok kolaydır.
Ahlaksızın ve suçlunun bahane bulması ise herkesden daha kolaydır.

Oysa cahil ve tembelin kusurlarından istifade edenler asla bahane dinlemezler.
Kişileri ve toplumları kusurlarıyla yüzleştirmek gerekir.
Aski halde düzelme olmaz.
Yanlışlar doğru, kötüler iyi, suçlar yasal, ahlaksızlıklar ahlak sanılır.
Günümüz Türk(!)iyesinde olan biten budur.

Yıllarca gecekondu kavramını devletin yeteri kadar sosyal olamamasına, yeteri miktarda konut ve arsa üretememesine, gelir uçurumuna bağladık.
Şimdi geriye dönüp baktığımızda bizim merhamet ettiklerimizin bizden misli misli zengin olduğunu ve karşımıza geçip bize akıl verdiğini görüyoruz.
Bütün İstanbul gecekondu halinde.
Eskinin toprak damlı konutlarının yerinde plazalar yükselmekte.
Ve bizim fukara dediklerimiz fukara edebiyatını ekmeğini öyle bir yemişler ki, artık bize küçümser, bize akıl satar hale gelmişler.

Yıllarca işportacılara acıdık.
Onların vergisiz, kirasız, kayıt dışı ticaretlerine merhamet hisleriyle göz yumduk.
Şimdi eskinin işportacıları karşımıza holdign sahibi olarak çıktı.

Yıllarca hallerdeki kabzımallara düşman olduk, halk pazarlarını istedik.
Şimdi bütün taşlar yerine oturdu.
Eskinin kabzımalları, manavları şimdinin pazarcı esnafı oldu.
Bu arada kayıt dışı kazancın ekmeğini yediler.

Taksicilere karşı dolmuşçuları halkçı saydık.
Şimdi dolmuş hatlarının devir paraları adeta ağır sanayii yatırım gibi..

Bu toplumun merhamet hisleriyle başlatılmış her şeyi böyledir.
Fukaralık, dini ya da etnik mağduriyet teraneleriyle kandırıldık.
Hak etmediklerine sahip olmak isteyenler kestirme yol buldular.
Dünün fukarası, dilencisi bugün bize akıl verir olmuştur.

Aydın kimdir?
Bu önemli bir soru.
Halkı pohpohlayan, kusurlarını küçülten, pembe yalanlar söyleyen, övgülerle yücelten, kasideler yazan mıdır aydın?

Halka hakaret etme teranesi beni bunaltmış, bıktırmıştır.
Cahil cehaletini bilmez olmuştur.
Ahlaksız ahlaksızlığını bilmez olmuştur.
Suçlu yasa dışına düştüğünü bilmez olmuştur.
Şimdi hem kel, hem de fodul olmak moda olmuştur.

Artık okuyanın, bilenin, öğreneni, yorulanın aşağılandığı bir ülke haline geldik.
Benim isyanım bunlaradır.

Oraj POYRAZ
On 03.04.2014 19:25, Nuray Türk Günay wrote:
Sayın Oraj Poyraz,
Yazınızı okudum. Her bir cümlesine katılmakla birlikte neden  yazdıklarıma cevap verilmiş üslubu ile yazdığınızı anlayamadım."Türk halkının engin sağduyusu teranesine yeter diyorum.Türk halkının feraseti yalanına da yeter diyorum." Sözlerini kimin söylediğini bilmiyorum ama söylemediğimi biliyorum.
 Bilim ve teknikten uzak, eğitim sistemi çökertilmiş, işbirlikçi medyanın kuşatmasında,  cemaat ve tarikat ellerine ve insafına terkedilmiş insanların doğruyu seçebilmesi mümkün müdür? Kalabalık karşısında ezilmek, büzülmek !  ya da kalabalık haklıdır gibi sonuçlara kim varabilir?! Ancak aydın denilen zümrenin görevi bütün bunları bahane ederek milletini aşağılamak değil, milletinin önüne düşerek onu aydınlığa çıkarmakdır.

Başbuğ Atatürk der ki "Milletin esaretten kurtuluşu, egemen ve bağımsız olarak topraklarımızda yaşayabilmesi, ancak azimkar ve namuslu ellerin milleti kısa ve doğru yoldan haklarını korumaya ve bağımsızlığa sevki ile kabil olacaktır..."

Yani vatansever, sözde demokrasi ve işgale meşruiyet kazandıran göstermelik mecilisin figüranı olmadan, sinei milletine dönmelidir

Hepimizin çok iyi bildiği şu anıyı yeniden paylaşmak istiyorum: "23 Nisan 1920... Ankara’da büyük millet meclisi açılmıştır. Memleketin her tarafından birçok milletvekilleri gelmiştir. Bu yeni meclise gelenlerin bir kısmı Ankara’da hiçbir şeyin olmadığını görünce, ümitsizliğe düşmüşlerdi. Bahsedilen ne Yeşilordu, ne hazine, ne yatacak otel, hiçbir şey yoktu. Sadece, Mustafa Kemal......Bazılarına bu dava çürük gelmiş olacak ki, memleketlerine dönmeye karar verdiler. Bunlar geri dönerlerse mecliste huzursuzluk olacağını anlayan Mustafa Kemal, kürsüye çıktı. O gün pek heyecanlıydı. Atatürk’ün hayatında belki de böyle canlı bir tablo doğmamıştı. Milletvekillerine hitaben şöyle demiştir:İşittim ki, bazı arkadaşlar yoksulluğumuzu bahane ederek memleketlerine dönmek istiyorlarmış. Ben kimseyi zorla milli meclise davet etmedim. Herkes kararında özgürdür, bunlara başkaları da katılabilirler. Ben bu mukaddes davaya inanmış bir insan sıfatı ile buradan bir yere gitmemeye karar verdim. Hatta, hepiniz gidebilirsiniz. Asker Mustafa Kemal mavzerini eline alır, fişeklerini göğsüne dizer, bir eline de bayrağını alır, bu şekilde Elmadağ’ına çıkar, orada tek kurşunum kalana kadar vatanı savunurum. Kurşunlarım bitince de bu aciz vücudumu bayrağıma sarar, düşman kurşunları ile yaralanır, temiz kanımı, mukaddes bayrağıma içire içire tek başıma can veririm. Ben buna and içtim!...” 

İşte bugün de bu yüreği taşıyanlardan başkasına ihtiyacımız yoktur. Savaşları kazananlar inanmamış çokluklar değil,  varlığını ülküsüne adamış inanmışlardır.
Siz değerli arkadaşlarıma iyi çalışmalar diliyorum.

Nuray Türk Günay 


3 Nisan 2014 09:46 tarihinde Oraj POYRAZ <oraj.poyraz@openmail.cc> yazdı:
 

Ben de yeter diyorum.
Türk halkının engin sağduyusu teranesine yeter diyorum.
Türk halkının feraseti yalanına da yeter diyorum.

Halklar hata yapar, tarihte çok örneği  vardır.
Ve halklar hata yaparsa bedelini de öder.
Osmanlı, Almanlar, Japonlar bunu hep yaşadılar.

Bu hatalarla yüzleşmek gerekir.
Yüzleşme olmazsa gelişme ve düzelme de olmaz.
Türk halkı hatalı seçimler yapmıştır.
Kandırılmıştır.
Bu işte yalancı kadar yalanlara kolayca inananın da sorumluluğu vardır.
Demokrasi bir fazilet rejimidir, akıl ve bilinç ister.
Eğer bunlarda eksiklik varsa bunu ortaya koymak kaçınılmazdır.

Kaldı ki, halk denilen şey homojen bir kitle değildir.
AKP oyverenleri ne kadar halksa, oyvermeyenler de o kadar halktır.

Bana göre artık halk aydın kopukluğundan değil, halk cahil ayrışmasından bahsetmeliyiz..
Kopuk olan kimdir, doğru yerde olan kimdir, bunun nasıl belirleyeceğiz?
Kalabalık karşısında ezilmenin, büzülmenin ne kalabalığa, ne de bize faydası yoktur.

Çoğunluk olmak ise bize doğrunun ve iyinin tanımını vermez.
Ve bu millete de, insanlığa da, kendimize de yapılacak en büyük kötülük değerlerimizi çoğunluğa bakarak tanımlamaktır.
Böylesi bir yol tercihleriyle Hitleri iktidara taşıyan Alman halkının sorumluluğu gibi olacaktır.
Halk şöyle ya da böyle seçimler yapabilir.
Bunlardan memnun olabilir, ya da olmayabiliriz.
Ancak, her koşulda biz kendimizi kendi referanslarımıza göre ifade etmek zorundayız.

Evet, Türk(!?) halkının önemli bir bölümü hatalı tercih yapmıştır.
Bunu da yiğitçe mertçe ortaya koymak zorundayız.
Bize düşen öz eleştiri neden inandıramadığımızı, ikna edemediğimizi soruşturmak olacaktır.
Değerlerimizi soruşturmak yapılacak en kötü şeydir.

AKP'nin ya da başka çağdışı oluşumların başarılarına bakarak bundan AKP'leşme, cemaatleşme, mürteci olma, taş devrine dönme dersleri çıkaramayız.
Herhangi bir seçim sonucuna bakarak solcular solculuktan cayamazlar.
Partiler kendilerini daha da sağa konuşlandırma hatasına düşemezler.

Evet, bence de yeter.
Yeter olan halk dalkavukluğudur, halka yalan söylemektir, halkı kandırmaktır.


Oraj POYRAZ




On 02.04.2014 19:52, Nuray Türk Günay wrote:
 
 
YETER!
Seçimler sonuçlandığından bu güne BOP işbirlikçisi iktidara duyulan kızgınlıkla, oy verenlere karşı yazılan aşağılayıcı, kötü sözlere katılmıyor, red ediyorum. Beğensekte beğenmesekte ,bölücüler hariç, Büyük Türk Milleti'nin fertleridir onlar. 1. Dünya Savaşı sonu vatan işgal edildiğinde manzara bugünkünden daha kötüydü... Padişah yanlıları fetvalarla, kışkırtmalarla Kuvva-i Milliye mensuplarını yakaladıkları yerde, hatta başlarını taşlarla ezerek öldürüyorlardı. İstanbul'da düşman askerlerine hizmet eden Ali Kemalleri ve nicelerini unutmayalım. Başbuğ Atatürk ne mücadeleden vazgeçti ne bir Türk ferdinden. Milletimizi aşağılayarak, ötekileştirerek ancak düşmana hizmet etmiş oluruz. Kendimize sormalıyız, ihanetin, hırsızlığın ayyuka çıktığı bu dönemde dahi biz milletimizle neden kucaklaşa mıyoruz?!..Atamız ne demişti :
 "Teşkilat şahısla değil hakikatle yaşar."
"En önemli kurtuluş ilkesi; Halkın Örgütlenmesidir. Örgütlenmeyen bir halk saray karşısında, sömürgeciler karşısında yenilir, ezilir. Öyle ise genç aydınlar, Halkın önüne düşeceksiniz. Ulusal bilincin ateşini yakacak ve Türk Halkını bağımsızlık savaşımızın halkasında örgütleyip, birleştireceksiniz."
Bu seçimden seçime çalınan bir kaç kapı ile ya da iktidarın başarısız olmasını bekleyerek olacak bir iş değildir. Gece, gündüz, durmaksızın çalışmak, emek ister. En kolayına kaçıp binlerce yıldır  var olan Türk Milleti'me hakaret etmeyin. YETER!!!

Nuray Türk Günay






--
“SESSİZ,
DURGUN
BAŞI EĞİK KALMAYINIZ
UYANINIZ
MİLLİ BAĞIMSIZLIĞIMIZI ÇİĞNİYORLAR
HAKLARINIZI SAVUNMAK İÇİN BİRLEŞİNİZ
DÜŞMANIN KARŞISINA DİKİLİNİZ.
SESİNİZİ DUYURUNUZ,
BÜTÜN DÜNYAYA;
“BEN TÜRKÜM BAĞIMSIZLIK BANA ATALARIMINDAN MİRAS KALDI,
 ONU SANA VERMEM”DİYE HAYKIRINIZ
      GAZİ MUSTAFA  KEMAL                       
       Mayıs 1919 Havza
"MUHTAÇ OLDUĞUN KUDRET DAMARLARINDAKİ ASİL KANDA MEVCUTTUR."
zaryop:jaro
BINGOL COBANLARI
. . . . . .
Daha deniz gormemis bir coban cocuguyum
Bu daglarin eskiden asinasidir soyum
Bekcileri gibiyiz ebenced buralarin
Bu tenha derelerin, bu vahsi kayalarin
. . . . . .
Gormedigi gun ayni pinardan doldurup testimizi
Kirlara aciliriz cingiraklarimizla
Okuma yok, yazma yok, bilmeyiz eski yeni
Kuzular bize soyler yillarin gectigini
Arzu, baslarimizdan yildizlar gibi yuksek
Onumuzde bir suru, yanimizda bir kopek
Dolastirip dururuz ayni daussilayi
Anam bir yaz gecesi dogurmus beni burda
Bu camlikta soylemis son sozlerini babam
Su karsiki bayirda verdim kuzuyu kurda
Sunamin baska koye gelin gittigi aksam
Gun biter, suru yatar ve sararsan bir ayla
Coban hicranlarini basar bagrina yayla
- Kuru bir yaprak gibi kalbini eline al -
Diye hickirir kaval:
Bir coban parcasisin, olmasan bile koyun
Daima egeceksin baskalarina boyun
Hulyana karismasin ne sehir, ne de carsi
Yamaclarda her aksam batan gunese karsi
Ucan kuslari dusun, gecen kervanlari an
Mademki kara bahtin adini koydu coban!
Nasil yasadigindan, ne icip yediginden
Cingirak seslerinin daglara dediginden
Anlatti uzun uzun.
Sehrin ugultusundan usanmis ruhumuzun
Nadir duyabildigi taze bir heyecanla
Karistim o gun bugun bu zavalli cobanla
Bingol yaylalarinin mavi dumanlarina
Gonlumu yayla yaptim Bingol cobanlarina

Kemalettin Kamu
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
Kurmus oldugum gruba uye olun
Moderasyonsuz, sansursuz ve ozgur bir gruptur:
Ozgur_Gundem-subscribe@yahoogroups.com
Ayrilmak isterseniz de :
Ozgur_Gundem-unsubscribe@yahoogroups.com
Grup Sayfamız :
http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz.
http://orajpoyraz.blogspot.com/





--
“SESSİZ,
DURGUN
BAŞI EĞİK KALMAYINIZ
UYANINIZ
MİLLİ BAĞIMSIZLIĞIMIZI ÇİĞNİYORLAR
HAKLARINIZI SAVUNMAK İÇİN BİRLEŞİNİZ
DÜŞMANIN KARŞISINA DİKİLİNİZ.
SESİNİZİ DUYURUNUZ,
BÜTÜN DÜNYAYA;
“BEN TÜRKÜM BAĞIMSIZLIK BANA ATALARIMINDAN MİRAS KALDI,
 ONU SANA VERMEM”DİYE HAYKIRINIZ
      GAZİ MUSTAFA  KEMAL                       
       Mayıs 1919 Havza
"MUHTAÇ OLDUĞUN KUDRET DAMARLARINDAKİ ASİL KANDA MEVCUTTUR."
__._,_.___
Reply via web post Reply to sender Reply to group Start a New Topic Messages in this topic (4)
.

__,_._,___

--
zaryop:jaro
Pismanlik
. . . . . .
Vicdan hazimsizligi

LEHCET'UL HAKAYIK (GERCEKLERIN DILI)
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
Kurmus oldugum gruba uye olun
Moderasyonsuz, sansursuz ve ozgur bir gruptur:
Ozgur_Gundem-subscribe@yahoogroups.com
Ayrilmak isterseniz de :
Ozgur_Gundem-unsubscribe@yahoogroups.com
Grup Sayfamız :
http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz.
http://orajpoyraz.blogspot.com/


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder