Sınır ticareti değil kaçakçılık.
Kaçakçılık dünyanın her yerinde suçtur.
Bu olayın geçtiği sınırlar ise ülkenin en netameli sınırlarıdır.
Kaçakçılık yapılan yer merkezi hükumetin olmadığı bir yerdir.
Bizim tarafı ise ülkeden ayrılması planlanan bir bölgedir.
Katırlar iki ateş arasında kaldığı için ölmüş, resmi açıklama böyle.
Kaldı ki, öldürülenler insan da olabilirdi, sonuçta yasa dışı geçiştir bu geçişler.
Sınırlar ülkelerin egemenlik alanıdır, bunu tartışmaya açmak iyi niyetle bağdaşmaz.
Güneydoğu Anadolu bölgemizde kaçakçılık ve PKK iç içedir.
PKK kanarya sevenler derneği değildir.
Bölgede yaşanan bütün ölümler, fakirlik, çatışmalar ve insan onuruna uymadığı söylenen her türden işte birinci derecede faildir.
Katırların ve insanların yanında olmak gibi bir cümle dangalaklıktır.
Elbette ben gerillayım diye dağda fiyaka yapanın hükumet güçlerince öldürülmesi çok kuvvetle muhtemeldir.
Asla hukuksuz ve ahlak dışı değildir.
Gerek kaçakçılık, gerekse bölücü örgütle mücadele her yönden ahlaki ve hukuka uygundur.
Hükümet güçleri hedef gözetmek zorunda falan da değildir.
Yine gerilla savaşı diye yola çıkanların kimselere insanlık dersi vermesi imkan dahilinde olamaz.
Ve o bölgede çatışmalarda ölen öldürülen insanlara bakarak bir şekilde ölmüş olan katırların peşine takılmak anlamsızdır.
Dahası Ortadoğunun çatışmalı bölgelerinde yaşanan insan kıyımına bakarak sivil kalkışma, gerilla savaşına teşebbüs edenlerin gül dalıyla karşılanmayacağının dünya alem bilir.
Ben diyorum ki, katırları bırakın insanların yaşamlarına gelin.
O daha önemli.
Yayınlanan bildiriyi okudum.
Ve her yönüyle bir saçmalık olarak değerlendirdim.
Oraj POYRAZ(cimcime@neomailbox.net/oraj.poyraz@openmail.cc) L2fSIJNoA0xfSNxA
Degerli dostlar,Konuya iliskin bulten ve ortak bildiri ekte sunulmakta olup, destekci imzalarina aciktir.Yayginlastirmaniz dilegiyle. Dayanismayla..---
ROBOSKI'DE KATLIAM DEVAM EDIYOR! (LUTFEN YAYALIM)24 Mart 2015 gunu Sirnak'in Uludere ilcesinde, sinir ticaretinde kullanildiklari iddiasiyla askerler tarafindan vurularak oldurulen katirlarla ilgili olarak, yasam savunuculari ortak bir bildiri yayinlayarak katirlarin katledilmesinde devleti, hukumeti ve Turk Silahli Kuvvetleri'ni sorumlu tuttuklarini acikladi ve kinadi.Cok sayida olusumun imzasi ile ortak yayinlanan bildiride "Canlilara bomba yagdiran, kursun sIkan, her turlu hukuksuzlugu mesru kilan, kan uzerinden siyaset yapan iktidar duzenine karsi, Roboskili katirlarin ve insanlarin yaninda oldugumuzu bir kez daha belirtiyoruz" ifadelerine yer verildi.24 Mart'ta 8 katirin askerlerce kursunlanarak oldurulmesinden dort gun once de Uludere'de 78 katir hakkinda itlaf karari ciktigina dikkat ceken yasam savunuculari, ortak bildiride, "Canlilarin uzerine hic dusunulmeden bomba yagdirilmasini, kursun sIkilmasini saglayan yasalarin varligi, tum bu yapilanlarin mesru ve dogru oldugunu gostermez" dedi.Yasam savunuculari, "Insan-hayvan demeden yasama karsi suc isleyen, halklar arasinda nefreti korukleyen devlet politikalarina, katliamlara karsi hak ve ozgurluklere duyarli tum kesimleri dayanismayi buyutmeye; katliamlari, sinirlari degil, tur-irk-etnik ve dini kimlik ayrimi yapmadan yasami savunmaya cagiriyoruz" diyerek duyarli insanlari tepki vermeye davet etti.Yayinlanan ortak bildiriden satir baslari soyle:"24 Mart 2015'de siniri gecmek uzere olan ve insan faydasi icin kolelestirilmis 8 katir, Turk Silahli Kuvvetleri (TSK) askerleri tarafindan vurularak katledildi.""Kana bulanmis bir cografyada, tahakkum iliskilerinin en altinda kalan, yasam hakki yuk ve mal tasima isleviyle sinirlandirilmis bu hayvanlar, bolgede on yillardir devam eden savasin ismi anilmayan kurbanlaridir.""Tahakkum iliskilerine karsi butunluklu bir muhalefet perspektifini benimsemeyen, hayvanlari canli olma vasiflari ile degil; gozden cikarilabilir, yasami ikincil, olumu "zaiyat", mal olarak tanimlayan yaklasim, gorus ve haberleri kiniyoruz.""Turkiye'de, olumlerin gundeliklesmesinden, kamuoyunda da katledilenler arasinda tur, etnik kimlik, irk, sinif ayrimciligina dayanan hiyerarsIk bir deger siralamasi yapilmasindan endise duydugumuzu ifade ediyoruz. Roboski'de askerin katlettigi 8 katir, Turkiye'de yasama, umuda, baris ve adaletin katledilmesi demektir.""Canlilarin uzerine hic dusunulmeden bomba yagdirilmasini, kursun sIkilmasini saglayan yasalarin varligi, tum bu yapilanlarin mesru ve dogru oldugunu gostermez.""Canlilara bomba yagdiran, kursun sIkan, cenazelere dahi saldiran, demokratiklesme hamleleri adi altinda kamuoyu gundemini mesgul ederken her turlu hukuksuzlugu mesru kilan, kan uzerinden siyaset yapan iktidar duzenine karsi, Roboskili katirlarin ve insanlarin yaninda oldugumuzu bir kez daha belirtiyoruz. Orada hic olmamalari ve var olustan gelen haklari ile ozgurce yasamalari gerekirken, sinir ticaretinde, silahlarin, bombalarin, mayinlarin golgesinde insanlarca somurulen katirlarin katledilmesinde devleti, AKP hukumetini ve TSK'yi sorumlu tuttugumuzu belirtmek istiyoruz."IMZACILAR*:Aka-Der EkolojiBagzi UniversitelilerBaslangicBogazici Universitesi Hayvan Haklari TopluluguCeza Infaz Sisteminde Sivil Toplum Dernegi (CISST)Derin Ekoloji DernegiDogal Yasam DernegiDort Ayakli SehirDunya Yalniz Bizim Degil Platformu (DYBD)Engelli Hayvanlari Koruma ve Hayvan Haklari Dernegi"Faytona Binme Atlar Oluyor" PlatformuHalklarin Koprusu DernegiJiyan.orgKadinlarla Dayanisma VakfiKocaeli Vegan&Vejetaryen HareketMurekkep HaberOrtak Hafiza GirisimiOzgurlukcu Hukukcular DernegiPangea EkolojiPatika Kitap YayineviSesonline.net Internet GazetesiVegan FeministlerYeni Demokrat KadinYeryuzune Ozgurluk DernegiYunuslara Ozgurluk PlatformuZeynep Tanbay Dans Projesi
* Metin imzaya aciktir. İmza vermek isteyen kurulus ve olusumlar derinekoloji@gmail.com, dortayaklisehir@gmail.com ya da yeryuzuneozgurluk@gmail.com adresine yazabilirler.
ORTAK BİLDİRİ
Bundan yaklaşık 3,5 yıl önce, 28 Aralık 2011 günü Roboskî'de, çoğu çocuk yaşta olan 34 insanla birlikte, savaş uçaklarının yaptığı bombardımanda 59 katır da katledilmişti. Bu katliam karşısında, tüm dünya ayağa kalkmışken insanlarla birlikte hayatını kaybeden katırlar, ne konuyla ilgili haberlerde, ne de -birkaç hayvan özgürlükçüsü oluşum dışında- hayvan hakları savunucuları tarafından anıldı. Roboskî katliamının üzerinden tam 1186 gün geçmesine rağmen, katliam emrini verenler ve bu katliamı yapanlar hakkında kayda değer hiçbir şey yapılmazken, Roboskî'de devlet eliyle yeni bir katliam daha gerçekleştiriliyor.
Bir hafta önce Roboskî'de 78 katır hakkında itlaf kararı verildiğini duyar duymaz, bu karar her ne kadar hukukî zemine oturtulmuş olsa da haklar bağlamında hiçbir gerekçesi olmayan bu katliam kararına karşı çıktık, itlaf kararının geri çekilmesi için seferber olduk. Bu infaz kararının üzerinden birkaç gün dahi geçmeden, basın aracılığıyla ve doğrudan görüşmeler yoluyla bölgedeki idarî amirlere aktarılan kamuoyu tepkisine rağmen, 24 Mart 2015'de sınırı geçmek üzere olan ve insan faydası için köleleştirilmiş 8 katır, Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) askerleri tarafından vurularak katledildi. Bu katliamdan tam yirmi gün önce de Taşdelen Köyü'nde 4 katırın askerlerce vurularak katledildiğini biliyoruz.
Bölge halklarıyla birlikte hayvanlar da savaş, soykırım ve katliam politikalarından nasibini almaktadır. On yıllarca sınır bölgelerindeki mayınları temizlemeye sürülerek katledilen hayvanlar, "barış" günlerinde de sınır ticaretinde kullanılarak sömürülmektedir.
Savaşın ismi anılmayan kurbanları: Hayvanlar ve doğa...
Kana bulanmış bir coğrafyada, tahakküm ilişkilerinin en altında kalan, yaşam hakkı yük ve mal taşıma işleviyle sınırlandırılmış bu hayvanlar, bölgede on yıllardır devam eden savaşın ismi anılmayan kurbanlarıdır. Bombalanan dağlarda ve köylerde binlerce insanla birlikte, sayısını dahi bilmediğimiz yabanî-evcil hayvan ve ekolojik bir toplumsal dönüşüm ile barışın yegane unsuru olacak doğa da katledilmektedir.
Bu nedenle, barışın ve adaletin öncelikli hedef olduğu her türlü siyaset; katliamın, sömürünün ve tahakkümün bu isimsiz kurbanlarına da yer açmak, onların yaşam hakkını savunmak zorunda ve onları sömürmekten de vazgeçmelidir. Toplumsal şiddete, savaşa, devlet terörüne karşı örgütlenen siyasetleri, tür-ırk-etnik kimlik ayrımı yapmadan muhalefet örgütlemeye; toplumsal dönüşüm tahayyüllerindehayvanlara yalnızca mülkiyet ilişkileri bağlamında ve ekonomik değerleri üzerinden değil, müzakereye tâbi olmayan yaşam haklarıyla birlikte yer açmaya çağırıyoruz. Tahakküm ilişkilerine karşı bütünlüklü bir muhalefet perspektifini benimsemeyen, hayvanları canlı olma vasıfları ile değil; gözden çıkarılabilir, yaşamı ikincil, ölümü "zaiyat", mal olarak tanımlayan yaklaşım, görüş ve haberleri kınıyoruz.
"Kaçakçılık" bahanesiyle katledilen canlar...
Türkiye, hem insanlar hem de hayvanlar için can güvenliğinin ortadan kalktığı bir coğrafya haline getirilmiştir. Son derece keyfî uygulamalara hukukî dayanak sunan yasal düzenlemelerle, resmî otoritelere, güvenlik güçlerine verilen sonsuz yetki, Türkiye'yi tam anlamıyla katliam diyarı hâline getirmiştir. "Kaçakçılık"bahane gösterilerek insanların, hayvanların başına bombalar yağdırılmakta,düşman hukukuyla hız verilen bu uygulamaların adına "iç güvenlik" tedbiri denmektedir. Şiddetin bizzat devlet eliyle tırmandırıldığı, katliamların giderek daha yasal, kılıfına uygun hale getirildiği, türlü zorbalığın uygulandığı Türkiye'de, ölümlerin gündelikleşmesinden, kamuoyunda da katledilenler arasında tür, etnik kimlik, ırk, sınıf ayrımcılığına dayanan hiyerarşik bir değer sıralaması yapılmasından endişe duyduğumuzu ifade ediyoruz. Roboskî'de askerin katlettiği8 katır, Türkiye'de yaşam, umut, barış ve adaletin katledilmesi demektir. Üzerlerine açılan ateş sonucunda yaralanan onlarca katır için, mevzuat nezdinde "güçten düşmüş" olarak tanımlanan hayvanlara bakmakla yükümlü olmasına rağmen ısrarla harekete geçmeyen devlet de bu vurdumduymazlığı ile asıl niyetini ortaya koymaktadır. Çok ciddi bir hayvan hakları ihlâli olan ve yaşama karşı işlenen bu katliam karşısında, devletin tüm kurumları ve birçok hayvan hakları kuruluşu da sessiz kalarak Roboskî'de hayvanlara yaşatılanları görmezden gelmeyi seçmiştir.
Canlıların üzerine hiç düşünülmeden bomba yağdırılmasını, kurşun sıkılmasını sağlayan yasaların varlığı, tüm bu yapılanların meşru ve doğru olduğunu göstermez. Yirminci yüzyılın soykırımları, katliamın yasal ve hatta neredeyse gözler önünde yapıldığının en çarpıcı örneklerini oluşturmaktadır. Gerek coğrafî gerekse sosyo-ekonomik koşullar nedeniyle Kürdistan'da, sınır ticaretinden başka hiçbir geçim kaynağı olmayan, devletin resmî politikası haline gelmiş işsizlikle, sefaletle ve savaşla, baskı altında tutulan bölge halklarından, örgütlülüklerinin, devlet terörüne karşı duruşlarının ve barış taleplerinin intikamı alınmaktadır.Devletin, şiddetin bir gün bile durmasına izin vermediği coğrafyada, toplumsal barışı talep eden bölge halklarının canına devlet tarafından kastedilmekte, katledilen insanlara "kan parası" gibi bedeller biçilmekte, katliamların sorumluları ödüllendirilerek halklar adeta çıldırtılmaktadır.
Tüm bu katliamlar yetmezmiş gibi, Roboskî katliamının aydınlatılması için hak mücadelesi veren aktivistler, katliamda akrabalarını, yakınlarını kaybeden aileler, adlî soruşturmalarla, keyfî gözaltılarla sindirilmek istenmektedir. Büyük acılara sebep olan katliamdan beri, Roboskî asker ablukası altında tutulmakta, gündelik yaşam sekteye uğratılmaktadır.
Katliamları unutmadık, unutmayacağız!
Devletin ana akım medya başta olmak üzere tüm propaganda araçlarıyla hafızasızlaştırdığı, iktidarın kendi suretinde yarattığı bu katliamları, kanıksamış toplum imgesinin aksine, bizler unutmuyoruz. Roboskî katliamını, dönemin İçişleri Bakanı'nca "hata" olarak tanımlanan ve altı aylık Solin bebeğin pek çok kardeşi, komşusuyla birlikte öldürüldüğü Ranya katliamını; Türkiye'nin sebep olduğu diğer katliamları da unutmadık, unutmayacağız. İnsanlara, hayvanlara bomba yağdırılırken operasyonları yönetenler hâlâ görev başında, yetki sahibi ve iktidarda olduğu sürece barış ve adaletin mümkün olmadığını biliyoruz.
Canlılara bomba yağdıran, kurşun sıkan, cenazelere dahi saldıran, demokratikleşme hamleleri adı altında kamuoyu gündemini meşgul ederken her türlü hukuksuzluğu meşru kılan, kan üzerinden siyaset yapan iktidar düzenine karşı, Roboskîli katırların ve insanların yanında olduğumuzu bir kez daha belirtiyoruz. Orada hiç olmamaları ve var oluştan gelen hakları ile özgürce yaşamaları gerekirken, sınır ticaretinde, silahların, bombaların, mayınların gölgesinde insanlarca sömürülen katırların katledilmesinde devleti, AKP hükûmetini ve TSK'yi sorumlu tuttuğumuzu belirtmek istiyoruz.
Adaletin, barışın, eşitliğin, özgürlüğün yeşermediği yerde, iç güvenlik, terörle mücadele, sınır yönetimi adı verilen faşizan uygulamalar yasallaşırken kanunun dışına itilen halkların, hayvanların, ormanın, en masum ve savunmasızların kanının durmayacağını bir kez daha hatırlatıyoruz.
İnsan-hayvan demeden yaşama karşı suç işleyen, halklar arasında nefreti körükleyen devlet politikalarına, katliamlara karşı hak ve özgürlüklere duyarlı tüm kesimleri dayanışmayı büyütmeye; katliamları, sınırları değil, tür-ırk-etnik ve dinî kimlik ayrımı yapmadan yaşamı savunmaya çağırıyoruz.
Adalet yoksa barış da yok!
Hayvana, insana, yeryüzüne özgürlük!
__._,_.___
Grupta yay�nlanan yaz�lar�n ve g�nderilen mesajlar�n sorumlulu�u
sadece yazar�n�n sorumlulu�una aittir..
__,_._,___
Hominem te memento.
* * *
Sadece bir insan oldugunu unutma.
Latin Atasozu
Hz.Ebu Hureyre radiyallahu anh anlatiyor :
Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki :
Cehennemliklerin tepelerine kaynar su dokulur. Bu su , vucudlarinin icine nufuz eder , oyle ki karinlarina kadar ulasir ; iclerinde ne var ne yok , soker atar ve ayaklarini delip gecer. Bu hadise
Bununla karinlarinin icinde ne varsa hepsi ve derileri eritilecektir ( Hacc / Suresi / 20 ) ayetinde zikri gecen eritme ( es-Sahru ) hadisesidir. Sonra ( eriyen cesedleri ) eski haline iade edilir
( Tirmizi )
Cehennemle ilgili hadis. Sahihmis bilenler denetlesin.
Maras tan alinan saglam malumatta, Maras i isgal eden Fransiz kitalarinin yuzde yirmisi Fransiz Cezayirli olup, geri kalani Osmanli Ermenilerinden meydana gelen fedailerdir.
Bunlar sehirde namuslu Islam kadinlarina taarruz etmekte ve Musluman ahaliye zulum ve iskence yapmaktadir.
Dukkanlar butunuyle kapali, ahali heyecandadir.
(7 Kasim 1919)
K.ATATURK
Grup eposta komutlari ve adresleri | : | |
Gruba mesaj gondermek icin | : | ozgur_gundem@yahoogroups.com |
Gruba uye olmak icin | : | ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com |
Gruptan ayrilmak icin | : | ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com |
Grup kurucusuna yazmak icin | : | ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com |
Grup Sayfamiz | : | http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/ |
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz | : | http://orajpoyraz.blogspot.com/ |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder