Büyük zaferin 70. yılında Hitler'i bitiren komutan: Mareşal Jukov
18 Mayıs 2015 Pazartesi 09:39 Dr. Bahri Kaderoğlu
Georgiy Konstantinoviç Jukov 1896 yılında Moskova'nın doğusundaki Kaluga yakınlarında Strelkovka (okçular) köyünde yoksul bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelir. Fabrika işçiliği yaptıktan sonra 1914'te Çarlık ordusu süvari kuvvetlerine katılır. İki defa Çar'ın en yüksek nişanıyla ödüllendirilir. 1917'de teğmen olarak Ekim devrimine katılır. 1918'de de Kızıl Ordu'ya yazılır. İç savaşta Çariçin'de (Stalingrad) yaralanır. 1931'de Frunze Askeri Akademisi'ni bitirir. 1930'da süvari sınıfından tankçı sınıfına geçer. Hitler'in iktidarından önce, Alman Zırhlı Birliklerinin kurucusu Guderian'ın da hocası tankçı Alman generali Hans Von Seect(Zeekt)'in yanında staj yapar. İspanya İç savaşında Cumhuriyetçilere danışmanlık yapar. Çin'de Japon Kwantung Ordusu'nun yöntemlerini inceler. 1933'te tümen komutanı, 1937'de süvari ordusu komutanı olur. Temmuz 1939'da Maçurya'ya saldıran Japonlar karşısında ilk kez askeri dehasını gösterme olanağı bulur. Khalkin-Gol'de kazanılan parlak zafer Jukov adını unutulmaz yapmıştır. Dönüşünde Ukrayna Askeri Bölgesi Komutanı Mareşal Timoşenko'nun yardımcılığına atanır. Toplum önündeki ilk açıklamasını burada yapar. Sonradan büyük ün kazanacak olan bu tarihi konuşma, Kiev'de Kruşçev'in katıldığı özel bir partili askerler toplantısında 11 Aralık 1940'ta olur. Yapılan saldırmazlık anlaşmasına rağmen Nazi Almanya'sına güvenmeyen Jukov; uluslararası bu tehlike ve çatışma döneminde Kızıl Ordu'nun batılı sınırlarını güven altına alması gerektiğini söyler.
O yıl Hitler en parlak generallerinden Manstein'in baskın özelliği taşımayan Sedan planını değiştirmesi sayesinde, Fransa karşısında beklemediği kadar kolay bir zafer elde etmiştir. Almanlar iki haftada Fransa'ya diz çöktürür. Sıra İngiltere'ye (deniz aslanı planına) gelir. Almanların binlerce uçakla aylarca yaptığı hava bombardımanları etkili olmaz, çünkü İngilizlerin çok önemli iki gizli silahı vardır. Değeri bilinmeyen büyük matematikçi Alan Turing sayesinde "Ehigma"'nın (Almanların haberleşmede kullandıkları özel şifreleme cihazı) şifrelerini çözerler. Ayrıca "radar" ve radarlı avcı uçaklarıyla çok etkili olurlar. Hitler Eylül'de "Deniz Aslanı" planını askıya alır ve yönünü doğuya çevirir. İçeriğini sadece kuvvet komutanlarının bildiği gizli "Barbarossa" (Sovyetler Birliği'nin işgali) harekatı için hazırlıklara başlanması emrini verir. Oysa daha bir yıl önce Sovyetler Birliği ile saldırmazlık anlaşması imzalanmıştır.
Savaştan önce ve savaş boyunca Jukov'un bütün öngörülerinin doğrulanması hayranlık vericidir. 1941 yılı başlarında Timoşenko'nun kurmay başkanı olarak onunla beraber Moskova'ya atanır. Almanya'nın saldırı hazırlıklarına dair istihbarat raporları peş peşe gelmeye başlamıştır. Belgelerin gösterdiğine göre Jukov gerçekten Kızıl Ordu'yu, Hitler'i durdurabilecek kadar iyi bir duruma getirebilecek bir dizi önlemler alınması işine girişmiştir… Jukov'un aksine Stalin, yaptığı anlaşmaya güvenerek Hitler'in kışkırtılmaması gereğine inanır ve kendince provokasyonları önlemeye çalışır. Halbuki sınırlarına tümünün saklanması mümkün olmayan 300 tümen yığılmıştır…
22 Haziran 1941 günü Almanlar aniden 3 milyon askerle üç koldan saldırıya geçerler. Hava Kuvvetleri havalanamadan imha edilir. Minsk, Smolensk, Kiev, Vyazma kuşatmalarında milyonlarca esir verirler. Temmuz'da Timoşenko Batı Cephesi Komutanlığı'na; asıl cephenin biraz gerisindeki "İhtiyat cephesi" Komutanlığı'na da özel görevlerle Jukov atanır.
ALMANLARI İLK YENEN ASKER: JUKOV
Atatürk gibi Jukov da düşmanı bekleyecek adam değildir. Üstüne yürür ve korkunç Yelena(Elnya) Muharebesinde Almanları yenilgiye uğratır. Hava kuvvetlerinin desteğiyle Almanlar kıl payı kuşatılmaktan kurtulurlar. 12 Eylül'de acele Kremlin'e çağırılan Jukov; düşmek üzere olan ve Almanlar tarafından kuşatılan Leningrad'a gönderilir. Jukov, subay ve erlere bir adım geri çekilmeyi yasaklayan çok sert emirlerle görevine başlar, ama iki haftada Almanları durdurur. Ancak daha büyük bir tehdit ortaya çıkmıştır. Başkent tehlikededir. Naziler, Rus mevzilerini yarmış ve Batı Cephesi'nin Moskova ile irtibatı kesilmiştir. Başkomutan Stalin, kurtarıcı olarak Jukov'u seçer. 6 Ekim akşamı güvenli telefondan Jukov'u arayarak yerine kurmay başkanını vekili olarak bırakmasını ve bir uçakla acele Moskova'ya dönmesi emrini verir.
MOSKOVA SAVUNMASI(M.M)
Başkenti savunmak üzere Batı Cephesi Komutanlığı'na atanan Jukov derhal sert tedbirler alarak işe başlar. Şehirde karışıklık yaratan yağmacılar ve kaçaklar köşe başlarında kurşuna dizilir. Cephede ve cephe gerisinde düzen sağlanır. İşçilerden beş tümen kurulur. Çoğu kadın olmak üzere eli kazma kürek tutan kadın –erkek, çocuk-ihtiyar yarım milyondan fazla Moskovalının soğuk- kar tanımadan gece-gündüz çalışarak ortaya çıkardığı sonuç akıllara durgunluk vericidir. Bu insanlar günün yirmi dört saati üç vardiya halinde çalışarak tamamı tamamına 160 km uzunluğunda derin tank hendeği, 1428 topçu mevzisi, 8000 km.lik avcı siperi kazarak ve 300 km.lik üç sıralı dikenli tel engeli döşeyerek muazzam bir tahkimat meydana getirirler… Kademeli güçlü bir hava savunmasının yanında; aralarında Alman tanklarının altına yatan eğitilmiş bombalı köpeklerin de bulunduğu yüzlerce "Tank İmha Timleri" oluşturur. Gönüllü kadın ve kızlardan 17 bin hemşire ve hastabakıcı yetiştirilir.
17 Kasım 1941 sabahı topçu atışlarıyla iki koldan güçlü tank orduları saldırıya geçer. İki gün sonra Stalin ve Jukov arasında çok dramatik bir telefon görüşmesi olur. Stalin: "Moskova'yı elde tutabileceğimizden emin misiniz? Bu soruyu size sızlayan bir kalple soruyorum, lütfen bana partili olarak doğruyu söyleyiniz" Adı gibi kendinden ve sonuçtan emin olan Jukov: "Moskova'yı elde tutmamak söz konusu değildir. Sadece yedekte iki ordu ve 200 tanka ihtiyacımız var." Stalin: "Birincisi tamam, ama elimizde tank yok" cevabını verir… Üç hafta süren panzer saldırıları püskürtülür. Tanksız cılız kalsa da; Jukov'un Sibirya süvari birliklerinin öncülüğünde kış boyunca süren karşı taarruzları Almanları 200 km geriletir. Hitler'in Moskova hayli biter. Ordularının 1942'deki yeni hedefi Kafkas petrol bölgesi ve Volga boylarıdır. "Moskova Meydan Muharebesi"nin ve Jukov'un büyüklüğü buradadır. Tanklara karşı tanksız kazanılmıştır!
STALİNGRAD SAVUNMASI
Büyük bölümü Volga nehrinin batı kıyısında olan yarım milyonluk bu sanayi şehri 2 Eylül 1942'de Von Paulus'u 6. ordusu tarafından kuşatılır. Bu prestij savaşında adını kurtarmak isteyen Stalin, Jukov'u Stalingrad'a gönderir. Sadece yardımcısı Vasilevski ve Stalin'in bildiği gizli planını(Uranüs) kısa sürede olgunlaştıran Jukov, kurmaylarının önerilerini aldıktan sonra "Alman savaş makinesi savunmayla yıkılmaz, biz daha büyük bir çemberle onları kuşatacağız" der ve bunu gerçekleştirir. 19 Kasım'da kuzeyden Vatutin ve Rokossovsky'nin Don nehrini kıvrımından aşarak, bir gün sonra da güneyden Kruşçev'li Yeremenko'nun yaptığı müthiş saldırılarla Volga nehri aşılarak taarruzun dördüncü günü dolmadan 300 bin kişilik Mareşal Von Paulus'un 6. Zırhlı tank ordusuyla beraber 600 bin Nazi askeri tam bir çembere alınır. 12 Aralık'ta panzer tümenleriyle takviye edilen Hoth'un 4. Zırhlı tank ordusuyla Mareşal Manstein'in güneyden başlattığı saldırı sonuç vermez. 1943 Ocak ayı sonunda Mareşal Von Paulus ve 6. Ordusu onurlu şartlarda teslim alınır. Jukov, Hitler'e yenilginin acısını tattırırken, "Kızıl Ordu'nun Atatürk'ü" olduğunu da cümle aleme gösterir. Günümüzde Volgograd'a yolu düşenler "Mamayev Kurgan" tepesine çıkarlarsa "Anayurt savunmasında ölenler adına" Vuçetiç'in 1967 de diktiği 87 metrelik dünyanın en büyük kadın heykelini yakından görürler.
DÜNYANIN EN BÜYÜK TANK SAVAŞI
L.Aragon'un "dünyanın en güzel aşk hikayesi" dediği Cengiz Aytmatov'un "CEMİLE" adlı öyküsünün yaşandığı 1943 yılı Temmuz sıcağında KURSKT'ta yapılır. 6.000'den fazla tank çok dar bir alanda çarpışır. Almanların 45 tonluk "Panter", 55 tonluk "kaplan" ve 72 tonluk dev "Ferdinand" tanklarını kitle halinde kullandığı bu savaş tam bir bilek güreşi şeklinde geçer ve Jukov'un Stalin'i zor ikna ettiği planı kazanır. 5 Temmuz 1943'te başlayan ve bir hafta süren Alman tans seli güçlü bir savunmayla durdurulduktan sonra; JUKOV'un karşı saldırısı bir balyoz gibi iner. O kadar gizli (Zitadele Harekatı) hazırlıklarına rağmen Hitler istediği sonucu alamaz, üstelik büyük bir saldırı yapma gücü de elinden alınır. Geri sayım başlar ve Berlin'e kadar devam eder.
1944 yazında Normandiya çıkarması yapıldığında ise; JUKOV'un öncüleri Polonya'daki toplama kamplarına dayanmış, sonuç çoktan belli olmuştur. Niyet başkadır…
İki haftada Berlin Meydan Muharebesi'ni kazanan JUKOV, korku imparatorluğuna son verir. 30 Nisan 1945'te şişkin egosuna tetiği çeken Hitler'dir. Yalan makinesi Goebels de onu izler. 9 Mayıs 1945'te Mareşal Jukov'un Berlin'deki karagahında Almanya adına teslim belgesini Mareşal Keitel imzalar.
Kaynakça:
Dr. Bahri Kaderoğlu, "İnsanlık Tarihi'nin En Büyük Yıkımı: 2.Dünya Savaşı ve Sovyetler Birliği", Düşün Yazıları Dergisi Ekim 2011 Sayı:5
İbrahim Artuç, "İkinci Dünya Savaşı", Kaştaş Yayınevi- 1996 İstanbul
G.Jukov, "Kitle Savaşının Ustası Mareşal Jukov" Kaştaş Yayınevi-2002 İstanbul
a45UyF587661-150518160313 Oraj Poyraz cimcime@neomailbox.net
2015/05/19 04:12 6 64 1 undefined kemalistiz@googlegroups.com
Limiti koyan zihindir.
Zihin bir seyi yapabilecegini kestirebildigi kadar basarili olur.
Yuzde 100 inandigin sure here seyi yapabilirsin.
ARNOLD SCHWARZENEGGER
Nisa Suresi nin 42 inci Ayeti de Risale-i Nur a isaret ediyormus...
Ayetin anlami:
- Eger hasta olur yahut yolculuk yaparsaniz, ya da herhangi biriniz buyuk abdestini yapar veya kadinla cinsi birlesmesi olursa iste o zaman suyu bulamadiginda -temiz toprakla teyemmum etsin
Said-i Nursi ye gore: Bu ayetteki Temiz Toprak sozuyle, Risale-i Nur a isaret edilmistir.
Ayetin isaret anlami soyledir: Yuce Allah diyor ki: 1357 yilinda; Manevi Ab-i Hayat in kaynaklari kapatildigi zaman, temiz topraga yonelin!
Onda bir yasayis kaynagini ve nur madeni bulursunuz
Bu ayetin ozellikle Risale-i Nur u anlattigini gosteren iki delil vardir
Said-i Nursi bu iki delili, uzun, uzun anlatir kitapta.
Derleyen: Osman Turkoguz
INANCLARA VE AKLA AYKIRI BIR YAKLASIM, NURCULUK.
Ben kesinlikle bir ateist degilim ve kendime panteist diyecegimi de sanmiyorum.
Sozkonusu problem, sinirli zihnimize gore cok genistir.
Cesitli dillerde yazilmis kitaplarla dolu buyuk bir kutuphaneye giren kucuk bir cocuk gibiyiz.
Cocuk bu kitaplari birinin yazmis oldugunu bilir.
Nasil oldugunu bilmez.
Kitaplarin yazildiklari dilleri anlamaz.
Cocuk bulanik bir sekilde bu kitaplarin duzenlenisinde gizemli bir duzen olduundan suphe duyar, ama onun ne oldugunu bilmez.
Bana oyle geliyor ki Tanri ya yonelen en aydin insan varliginin dahi tutumu boyle bir seydir.
Evrenin harikulade duzenlenmis oldugunu ve belli yasalara uygun hareket ettigini goruyoruz ama bu yasalari sadece bulanik bir sekilde anlayabiliyoruz.
Spinoza nin panteizmine hayranim, ama onun modern dusunceye katkisina cok daha fazla hayranim, cunku o ruh ve bedeni, iki ayri sey degil de bir butunmus gibi goren ilk filozoftur.
I m absolutely not an atheist and I don t think I can call myself a pantheist.
The problem involved is too vast for our limited minds.
We are in the position of a little child entering a huge library filled with books in many languages.
The child knows someone must have written those books.
It does not know how.
It does not understand the languages in which they are written.
The child dimly suspects a mysterious order in the arrangements of the books, but doesn t know what it is.
That, it seems to me, is the attitude of even the most intelligent human being toward God.
We see the universe marvelously arranged and obeying certain laws but only dimly understand these laws.
(...) I am fascinated by Spinoza s pantheism, but admire even more his contribution to modern thought because he is the first philosopher to deal with the soul and body as one, and not two separate things
Frankenberry, Nancy K.(2009-08-11).The Faith of Scientists: In Their Own Words.Princeton University Press.p.153.ISBN 978-0-691-13487-1.
(Einstein, burada ateist olmadigini acikca belirtiyor.
Spinoza nin panteizmine hayran oldugunu ama kendisini bir panteist olarak belirtemeyecegini de soyluyor.)
Grup eposta komutlari ve adresleri | : | |
Gruba mesaj gondermek icin | : | ozgur_gundem@yahoogroups.com |
Gruba uye olmak icin | : | ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com |
Gruptan ayrilmak icin | : | ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com |
Grup kurucusuna yazmak icin | : | ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com |
Grup Sayfamiz | : | http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/ |
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz | : | http://orajpoyraz.blogspot.com/ |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder