Şapka Giymediği İçin Asılan Bir Hocanın Dramı : ŞAHABETTİN HOCA (İroni yazısıdır)
Yıllardır bizleri resmi tarihle uyutan kamalistlere inat şimdi sizlere çok gizli, tarihi bir olay anlatacağım. Bunu resmi tarih ve kamalistler yazmaz. Şapka giymediği için asılan Şahabettin hocanın dramı… Kaynak ne diye soruyorsanız söyleyim tabi ki dedem anlattı. Tarihi kitaplardan değil dedelerden öğrendik. Ahh dedem garip dedem bana bu hikayeyi ne zaman anlatsa gözleri dolardı. Eminim birazdan anlatacaklarımı okuyunca sizin de gözleriniz dolacak.
Hakim sordu :
– Niye elimdeki şu şapkayı giymeyi reddediyorsun ?
Şahabbettin hoca gülümsedi
– Çünkü ben müslümanım yavudi şapkası giymem
Hakim bu cevabın üzerine çok sinirlendi. Ne demek yavudi şapkası giymem ? O şapka giyilecekti kanun böyleydi. Giymeyenlerin sonu ise belliydi : İDAM
Hakim tekrar sordu :
– Niye giymiyorsun lan bak ne güzel. Bunu takarsan Beyoğlu'nda karı kız tavlarsın artık hatunlar şapkalı erkeklerden hoşlanıyor
Şahabettin hoca bu ahlaksız teklife çok kızdı. Hakim açık açık zinaya teşvik ediyordu. Ne demek karı kız tavlarsın ? Bu düpedüz zinaydı. Az önce gülümseyen Şahabettin hoca bu kez çok kızgın bir şekilde bağırdı :
– Karı kız tavlamak için şapka giyemem. Hem benim hatun duyarsa beni eve almaz günaaaaahhh günaaaaahhh Allahtan kork pis kamalist
Hakim kendisine açık açık "pis kamalist" diye haykıran bu ak sakallı hocaya fena sinir olmaya başlamıştı. Adam nuh diyor peygamber demiyordu. Şapka giymemekte direniyordu. Şapka giyse ne olurdu yani, Dünyanın sonu mu gelirdi. Onun için durum böyleydi. Alt tarafı bir şapka ama şahabettin hocamız için önce din-i islama uygun yaşamaktı.
Hakim hala pes etmiyordu. Elindeki şapkayı giydirmek için her yolu deniyordu. Şeytana ruhunu satmış bu cin fikirli hakim Şahabettin hocayı kandırmak için çok kurnaz, alçak bir teklifte daha bulundu. Elindeki şapkayı göstererek
– Bak efendi bunu giyersen sana para veririm. Hem ortamlarda şapka giymedim karşı çıktım dersin bir şey olmaz dedi
Şahabettin hoca bu teklifi de geri çevirdi. Hakimin gözlerinin içine bakarak tekrar gülümsedi ve
– Ortamlarda şapka giymedim diye yalan söyleyip insanların güvenini kaybedeceğime para kaybetmeyi tercih ederim dedi
Hakim bu cevaptan sonra artık Şahabettin hocaya şapka giydirmekten umudunu kesti. Mahkeme salonunda bekleyen nöbetçilere Şahabettin hocayı tutuklamalarını emretti. Madem güzellikle şapka giymiyordu o zaman zorla giydirilecekti. Askerler Şahabettin hocanın kollarından tuttu. Hakim elinde yavudi şapkasıyla kürsüden indi. Yavaş yavaş Şahabettin hocaya yaklaşıyordu
Şahabettin hoca dehşet içinde kalmış, gözleri fal taşı gibi açılmış bağırıyordu
– Hayıııııııırrrrr hayıııııııııııııır bana o şapkayı giydiremezsiniiiiiiiiiiiz giymeyeceğiiiiiiiiiiiiiiiiiiiimmmmmmmmm
Hakim Şahabettin hocanın acı feryatlarını duymuyordu. Ok bir kere yaydan çıkmıştı. O şapka giyilecekti kurtuluş yoktu. Şahabettin hocanın çığlıkları hoşuna gidiyordu. Çılgınca bir kahkaha atarak
– Nininininihahahahahaha fazla direnme hocaaaa bu şapka giyilecek. Bence direnmek yerine zevk almaya çalış dedi
Şahabettin hoca bağırıyor, direniyor, başını sağa sola sallıyor giymeyeceeeeeeemm giymeyeceeeeeeeeemmm diyerek gözyaşlarına hakim olamıyordu.. Ne yapsa nafileydi. Acı son yaklaşıyordu ve o pis yavudi şapkası şahabettin hocanın kafasına giydirilmişti. Hakim zevkten dört köşe olmuştu
– Hani giymezdin lan bak adama böyle giydirirler. Hahahahaha çok yakıştı valla sen bu şapkayı hiç çıkarma
Şahabettin hoca ağlıyordu. Putçu Kamalistler imanını çalmıştı. Onu biricik sarığından ayırdılar şapka giydirdiler. Artık onun için yaşamak haramdı. Ölüm kurtuluştu. Ağlayan gözlerle tarihe geçecek şu cümleleri söyledi
– Asın lan beni artık yaşamak istemiyorum. Nasılsa gelecekte fes giyen bir adam bana bu yaptığınız zulmü yazacaktır
Hakim istediğini almıştı. Artık ne derse desin kızmıyordu. Cebindeki sigara paketinden bir sigara çıkarıp yaktı ve askerlere Şahabettin hocayı götürüp idam etmelerini emretti.
– Götürün şunu idam edin. Bununla artık işim bitti sıradaki alim gelsin
Nur yüzlü ak sakallı hoca hem imanını hem de hayatını işte bu şekilde kaybetti. Ertesi gün sabaha karşı yağmurlu bir havada idam edildi. Dar ağacında can vermeden önce son sözü " bana o şapkayı giydirdiniz ya Allahta size bir gün sarık giydirsin" oldu ve şapka devrimi mağduru olarak hakkın rahmetine kavuştu
Desem bu hikayeye inanacak o kadar cahil bulurum ki kitap bile yazarım. Siz siz olun tarihi böyle abuk sabuk hikaye uydurukçularından değil, gerçek tarihçilerden ve belgelerden öğrenin Şahabettin hocalarla beyninizi doldurmayın :)
TIBBIYELİ HİKMET
Çünkü hem hoşuma gitti, hem de yüz yıl evvelinin çöplüklerinde eşelenip kendine kazurat arayanlar için iyi bir cevap olduğunu düşünüyorum.
Saygılar.
Oraj POYRAZ
L2fSIJNoA0xfSNxA
--
---------- Yönlendirilmiş ileti ----------
Gönderen: ahmet dogan Simsek <ahmetdogan.simsek@gmail.com>
Tarih: 5 Mayıs 2015 19:44
Amanda ne komikBu fakir 2003 swn beri bu gruplardadır.Akli takip ile sahte, çarpıtma, bir kısmı gösterilip bir kısmı saklanan, tamamı algı oluşturmak da kullanılan.Sizlerin beyinlerinize boca edilmiş halkı batıya köle etmek ve din ve milliyet değiştirmeye önce Türkleştiripsonrada köken avcılığı yaparak ellerindeki Osmanlı arşivlerini kullanarak karşılıklı kavgalar çıkarıp parçalanmayazorlamak amaçlı leri de bölünmekte kullanılacak ve Türkiye'nin neden silahı yok cephanesi yok. Adil ve düzgünişleyen bir adalet mekanizması ve yargısı olmadığından yok. FG ler sizler CHP HDP PKK falan derken icabımızabakacaklardır. Neden askerler orduyu güçlendirmek yerine kendi milletimize şapka baş örtüsü gibi savaşta beşpara etmez dangalakça işler ile uğraşmak zorunda bırakılmıştır.? Bunun Türkiyeye bölünmek dışında ne faydası olacaktır.Neden Baykal Erdoğan'a hitaben TV de açıkça sizlerin devlet iktidarı olabilmeniz için yeni bir dünya savaşı çıkması vekazanan tarafın devlet iktidarını sizlere vermei gerekir diyerek kendilerinin elinde olan devlet iktidarını kimlerdenAldıklarını ve milleti soyup her türlü yatırımı sadece İstanbul dukalığına ve arkalrın daki dünya güçlerine bıraktıklarınıaçıklaya bilmek için sizler denen size gösterilip beyinlerinizi çöp tenekesine döndürdükleri sadece açık belgeleri,göstermeleri ile iktifa etmektesiniz. İşiniz Gücünüz hala kaybettiğimiz savaştan sonra Türkiyeyi tamamen batırmaktakullanılacak siz geri zekalılara bırakılmış olduğunu dahi sorgulayamaz iken, gösterilmeyen yüz binlerce belge arsındansize yem ve olta şeklinde yutturulan doğruluğu dahi, doğru ve dürüst olmayanların rejim kurtarma adı altında vatanısavunmasız bırakanları neden hiç merak etmezsiniz.Bire vicdansızlar koskoca Osmanlı devleti aliyesini kimler sattı ve Türkiyeyi kimler kurdu sorularının dahi ardına düşmekve gerçekten kendimize ait bir devlette mi yaşıyoruz diye sormaktan dahi aciz ve pısırık iken bu fakir ordumuzda kiİdeoloji masalları yüzünden görmedikleri gerçekleri askerlerimiz de dahil herkese anlatmaya çalışıyordum. Sizler henüzTürkiye'nin kimler tarafından neden kurulduğunu, kimlere karşı kalkan olarak kullanıldığını, nihai amacın bu bölgedenTürkleri söküp yerine bir İsrail imparatorluğu kurmak amaçlı, İsrail'in doğumunda ebelik, çocukluğunda dadılık, gençliğinde,badigartlığını yapmak ve sonunda bütün bölge ülkeleri ile birlikte küçük beyliklere bölünün başlarında kripto Yahudilergetirilerek Türklerin ve Müslümanların asla katılmalarına izin verilmeden kurulacak büyük İsrail imparatorluğunda üzerindentek dünya devletine geçip belki dünya nüfusunu kendilerini yormamak için yarım milyara düşürecekleri nihai amaçlardanhabersiz vurdum duymazlar ile sadece düşünenlere, sorgulamalara karşı hakaret ve makaraya almak ile kendilerinizi küçükdüşüren takılmalarınız dışında ne işe yararsınız. Tekrar soruyorum. Neden Türkiyenin silah üretmesi teknoloji geliştirmesi yeraltı zenginliklerini işleyip kullanması, kimler tarafından konuldu ve neden konuldu?Ben görünen köyü söylüyorum. Siz size gösterine pek az ve çoğu aslından farklı belgelerden söz ediyorsunuz.He nedense elinizdeki kağıtlar sizleri kurtaracak sanacak kadar zeka özürlü numaraları çekip Bu savaşı kazanan tek kişininyanındaki sayısız komutanlar ile subay ve erlerin neden hiç adı geçmiyor diye sormaya cevap veremeyen kendileriniz deo kahramanların isimlerinin neden vatana dönmelerine izin verilmediğinden bahis edilmesinden, Besmele duymuş şeytanlargibi korkuyorsunuz. İsimlerinin Türkiye de doğacak coşku ve ve şecaatten kaynaklanacak hareketler ve milletimizinuyanmasından. Tabii olduğunuz düşmanlarında onlara hizmet etmekte kullanılan anlamamakta direnen sizlerin de ödleripatlamıyor ise neden araştırmalar yapmak ve düşünmek yerine saçmalıklarınız ile boşa zaman harcıyorsunuz?Mutlaka bir nedeni olmalı. Tahmin etmek de zor değil.A.D.Şimşek<.
5 Mayıs 2015 13:21 tarihinde 'peak' peak66tr@gmail.com [UNITED-TURKS] <UNITED-TURKS@yahoogroups.com> yazdı:
Genelde seçimlerden önce coşar, sonra bir süre ortada görünmez… kendisi 2008 den beri ki ben daha öncesini bilmem, tayyip taraftarıdır. Bu alenidir… kendince gündem belirler, yılda 52 hafta akape yandaş basın organlarının gündem belirleme yayınlarını alır burada sözde! kendince gündem belirler, Yorumlar paylaşır, yıllar önce ben kendisinin maillerine engel koydum, sizler lütfedip kendisine cevap verince görüyorum.
İyi yayınlar
From: UNITED-TURKS@yahoogroups.com [mailto:UNITED-TURKS@yahoogroups.com]
Sent: Saturday, May 2, 2015 11:19 AM
To: UNITED-TURKS@yahoogroups.com
Subject: Re: [UNITED-TURKS] "Şapka Giymeyen Hocalar Asıldı" Yalanı [6 Attachments]
[Attachment(s) from =?UTF-8?Q?Metin_=C3=96ZT=C3=9CRK?= renklice@yahoo.com [UNITED-TURKS] included below]
Sevgili Arkadaşlar,
Boşuna uğraşmayın.
Sayın Ahmet Doğan Şimşek Bey'e ne kadar belge sunarsanız sunun. Hiç bir şeyi kabul etmez.
Padişah fes giymediği için binlerce kişiyi öldürdü dersiniz inanmaz.
Şapka giymediği için değil, kuvai milliye ye karşı hareket ettiği kâfirlerle işbirliği yaptığı için meclis kararı ile yargılanarak bazı hocaları astı dersiniz belge koyarsınız yine inanmaz.
Zavallı milletimizi fes şapka bahane soygun şahane arkasında tüccar yahudi aileler var, dersiniz yine inanmaz.
Rabbim yardımcısı olsun. Ne yapalım.
Karakteri, işine gelmeyen her şeye itiraz etmek. Kabul etmemek.
Gönderilen bu e-posta için gönderici asla sorumlu olamaz. Gösterilen kaynaklar dahi sahibini sorumlu yapmaz. Bu e-posta size uygun gelmiyorsa silinmesi gerekir.
Sevgi ve Muhabbetlerimle
Metin ÖZTÜRK
Elektronik Yüksek Mühendisi
GSM : 0542 225 6161
On Friday, May 1, 2015 5:21 PM, "ahmet dogan Simsek ahmetdogan.simsek@gmail.com [UNITED-TURKS]" <UNITED-TURKS@yahoogroups.com> wrote:
Aşağıdaki Kararları İstiklal savaşını kazanan askerler ve paşalar mı aldı. Yoksa şimdinin Fetulalcıları devşirmiş gibi,
Milletimizi Siyonist ve haçlı egemenliğine satanlar gibi İstiklal savaşını kazananlarımızı devlet den temizleyip atarak,
Cephelerden dönemeyen şehitlerin esirlerin varisleri olan milletin mallarını mülklerini kendi zimmetlerine geçirerek tapu
kayıtlarını çöpe atan, tapu dairelerini 1980e kadar sürekli yakan, yaktıran harp kaçkınları ile geri hizmete kayrılan korkaklar,
pislikler, eşkıyalar, haramzadeler, fakir ve çaresiz, öksüz ve yetim kalmış halkı yani Cumhuru soyup kendi mülklerinden
söküp sokağa atanlar mı? yabancıların hizmetine girip ülkeyi yeniden yabancılar ile ortak olarak kendilerini kullandıran,
Fetullahçıların o zamanki versiyonu olan ve milletimizin haysiyet ve şerefini düşmana satan Cumhurdan arındırılmış
Cumhursuz ve Cumhuru Zorla İngiliz sömürgeleri olarak kılık kıyafetine kadar değiştirip zorla ve esaret kanunları ile
uşak kıyafetleri giymeye zorlayıp cumhurun köle işgalcilere çalışanların Cumhurdan sayıldığı, Cumhuriyet diyede Türkleri
uzaklaştırıp Türküm diye takiye yaparak cumhuriyeti Türkiye Cumhurun dan gasp edip kendilerini cumhur, Milleti de parya ve
köleleri olarak kullanan Kripto diktatörler mi? Millete alenen tecavüz etmekten farksız kanunla ve zorla kıyafet ve şapka
giydirmeyi ancak sizin gibi adı da dinide milletten olmayan sözde Türk özde işgalci devşirmeleri, İngiliz ve Yahudi muhipleri
derneği gibi Türkiye'nin ve Türklerin ellerini kollarını yasalar ile bağlayıp her türlü kalkınma üretme, icatlar, keşifler ile yer
altı ve yer üstü zenginliklerimize de el koyup sadece kendileri yabancılar hesabına işleyerek ülkemizi seksen yılda Afrika
ülkelerinden daha geri bırakan ve sizlerin hala millete karşı, millete sizler sömürge siniz. Sizleri biz besliyoruz diye birde
başımıza ağalık ve şimdide hala sokakları yakıp yıkarak Türkiyeyi güçlendirmemek için kıyamet koparan sokaktan
devşirdikleri farklı türden çakallar ile devleti tekrar yıkmaya çalışanlar mı? Gazetelerine Türkiye Türklerindir diye logo koyup
sonrada Türkleri vatandaştan saymadığı için gazetelerine sıcaktan halk plajlara hucum etti vatandaş denize giremedi diye
başlık atanların 411 oy konusundaki halkın elleri kaosa kalktı başlığı atan çakallara sesi çıkmayıp millete saldıran
Oraj sen kimsin? Adı da Dinide kültürü de inançları da artık milletten tamamen kopmuş devşirme kripto musun yoksa
temelden Türk ile alakası olmayan gerçek kripto mu? K kripto deyilim diyen sen nesin ve bu milletin içinde hangi kelaynak
kuşları gibi Milletimizin bünyesinde açılmış yaraları biz tedavi edip barış ortamı için çırpınırken elinden gelse işgalcilerin
yeniden gelip sizleri milletin elinden kurtarması için yalvaracak kadar bu millet efendilik etmek için her türlü çakallığı yapma
çabanız nereden kaynaklanıyor. Devrim kanunlarının çoğu İngiliz dayatması idi. Osmanlı zaten moderleşmekte olan ve
meşrutiyet kurmuş teşkilatı esasiye yasalarını çıkarmıştı. Gelenler özgürlük değil istipdadı en katı biçimi ile tipik işgal
birlikleri olarak uygulayarak Uçak ve silah fabrikalarımız kapattırdılar. İlk defa son yıllarda silah üretmeye başladık
ama aradan geçen seksen yıllık açık yüzünden henüz ciddi anlamda bir cep telefonu bile üretemedik İlk Nükleer
santralı kurup bugün süper güçlerden biri olacağımız parayı Anıt Kabire ve bizi soyan bankacılara faiz diye ödedik.
Merkez bankasının bizim olmadığını daha yeni öğrendik. Dün gelen misafirim sadece Boğaz köprüsünden iki saatte geçtik.
Ankara'ya kadar şehir trafiği içinde geldik diye anlatırken sizler hala Benzine yakıta verilecek kaç tane köprü ve tüp geçit
parasını daha fazlası ile yabancılara ödeyip içeride sıkıntıdan bir birimizi yiyip trafik alanlarını da toplu katliamlar ve karşılıklı
iç savaşlar alanına çevirelim derdindesiniz. Bu vatana bu millet bu derece hain ve alçakça saldırıp hala Yahydi kriptolar
masonlar cumhur. Millet sömürge olsun diye bu hainliği neden yapıyor ve insan dahi olamayıp kendinize benzetemediğiniz
bu şerefli millete bu kadar kin ve nefret ile saldırıyorsunuz. Şunu asla unutmayınız gerçek Türkler tarih sahnesine dönüyorlar.
İleride bu milletin yüzüne bakamayacak, kimse size bir şey demese dahi sadece yüzünüze baktığında yerin dibine batacaksınız.
Türkler Allah'ın yer yüzündeki askerleridir. Türkler bir kere sefere kalkınca Allah Allah derler.
Sizlerde kendi tanrılarınızı Çağırın. Yahudi ve Haçlı kahinlerden aldığı Bilgiler ile Papa Bir yldızı lanetlemişti.
Tıpkı Siyonist FG nin milletimizi lanetlemesi gibi. Köpeğin duası kabul edilse gökten kemik yağardı denir. Yıldızını bilemem.
Ama artık Türklerin hafızası yerine geldi. Bundan sonra işiniz çok zor. Hatta imkansız. Yakında milleti küçümsemeye
kalkışan kibir.budalaların da insanlığa insan haklarına Cumhuriyete Hukuka uymayan bu edepsizliklerinden dolayı
ceza kesilir ise sakın şaşırmayın. Çünkü fazlası ile hak ediyorsunuz.
A.D.Şimşek
1 Mayıs 2015 10:42 tarihinde Oraj Poyraz oraj.poyraz@openmail.cc [UNITED-TURKS] <UNITED-TURKS@yahoogroups.com> yazdı:
"Şapka Giymeyen Hocalar Asıldı" Yalanı
Tarihin bir bilim dalı olduğunu bilmeyen, Cumhuriyeti nerdeyse bir asır geçmesine rağmen içine sindiremeyen, bilgiden kültürden yorumdan bihaber tarih yalancıları toplumun cahil kesiminin desteğini almak için bazı klasik sloganlar üretirler. Bu yalanların en başında gelenlerinden biri ise Atatürk'ün gerçekleştirdiği şapka devrimi yüzünden binlerce alimin idam edildiği yalanıdır. İddiaya göre Atatürk millete zorla şapka giydirmiş, giymeyenleri ise sorgusuz sualsiz idam etmiş. Sanırsınız ki devlet sokakta kapı kapı dolaşarak şapka giymeyenleri yakalamış, başına zorla şapka takmış, giymeyeceğim diyenleri de idam etmiş. Böyle anlatınca komik gelen bu iddia allanıp pullanıp biraz da duygu sömürüsü ile soslanınca tarih konusunda cahil olan insanlara yedirilebiliyor. Yalanları bir kenara bırakalım ve gerçekleri yazalım. Şapka devriminde gerçekte ne oldu? Kimler, neden asıldı? Hepsine teker teker cevap verelim.
Şapka devrimi hakkında konuşurken her şeyden önce bu devrimin ilk kez Cumhuriyet zamanında yapılmadığını bilmek zorundayız. İlk şapka devrimi 2. Mahmut zamanında 1828 yılında çıkarılan elbise nizamnamesiyle resmi başlık olarak kabul edilmiştir. Fesin Osmanlıya geçişi de biraz ilginçtir. 2. Mahmut döneminde Kaptan-ı Derya olan Koca Hüsrev Paşa Tunus'tan getirdiği fesleri gemilerdeki askerlere giydirmiştir. 1828 yılında Serasker olan Hüsrev Paşa bu kez de İzmir'de bir taburun er ve subaylarına fes giydirerek İstanbul'a getirerek eski Bab-ı Seraskeri meydanında (Bugünkü İstanbul Üniversitesi meydanı) padişahın huzurunda talim yaptırmıştır.
Fesin Osmanlı ordusuna girişi bu şekilde olmuştur. Eğer o gün 2 . Mahmud'un huzurundaki askerler fes yerine şapka giymiş olsaydı bugün tarih yalancıları "Atatürk şapka devrimi yüzünden binlerce alimi astı" diyemeyeceklerdi.
2. Mahmud gerçekleştirdiği bu devrim yüzünden o dönemdeki gericiler tarafından "gavur padişah" olarak anılmıştır. Şu komik duruma bakın ki fesi getiren padişaha gavur diyenler yaklaşık 100 yıl sonra fesi kaldıran Atatürk'e de gavur demişlerdir. Gerici her dönemde gericidir. Siz ne yaparsanız yapın eğer bir yenilik gerçekleştiriyorsanız gericiler için gavursunuzdur kafirsinizdir din düşmanısınızdır.
Cumhuriyetin ilanından sonra eskimiş, son kullanma tarihi geçmiş kurumlar teker teker kaldırılmıştır. Şapka devrimi de yeni devletin insanının yaratılmasında atılmış önemli bir adımdır. Mesele sadece başlık meselesi değildir. Eğer öyle olsaydı bugün şapka devrimi din eksenli tartışılmazdı. Bu da bize çok açık net gösteriyor ki sarık sadece sarık değildir. Aynı zamanda yüzyıllar içinde saçmasapan gerekçelerle dini anlamlar yüklenen bir başlıktır. Durum böyle olunca yobazın koyu damarı, tedavi edilemez hastalığı konuyu içinden çıkılamayacak hale getiriyor.
Atatürk şapka devrimini gerçekleştirmeden önce halkı şapkaya alıştırmak istemiş ve yurt gezisine çıkmıştır. Gezisine koyu muhafazakar bir il olan Kastamonu'dan başlamıştır. Yıllar sonra neden İzmir gibi aydın bir değil de Kastamonu'ya gittiğini soranlara şu cevabı vermiştir :
İzmir tarafı halkı beni birçok defa gördü. Eğer orada şapka giysem, bana değil, şapkama bakarlardı. Beni ilk defa görenler ise şapkamla olduğum gibi kabul ettiler .(Falih Rıfkı Atay Çankaya, İstanbul. 1984, s.434)
24 Ağustos 1925'te Kastamonuya gelen Atatürk halkın yoğun sevgi ve ilgisiyle karşılanmıştır. Belediye binasında yaptığı konuşmada şehir esnafının temsilcilerini de odaya çağırmıştır. Dinleyiciler arasında oturan bir terziye elbiselerini göstererek "Bu elbiseler herhalde ucuzdur. Kumaşı da düz. Uluslararası kıyafet midir?" diye sormuş, terzi Evet, uluslararasıdır diye cevap vermiştir.
Konuşmasının devamında şu yorumda bulunmuştur :
"Biz her nokta-i nazardan medenî insan olmalıyız. Acılar gördük. Bunun sebebi dünyanın vaziyetini anlamadığımız içindir. Fikrimiz, zihniyetimiz medenî olacaktır. Şunun, bunun sözüne ehemmiyet vermeyeceğiz. Medenî olacağız. Bununla iftihar edeceğiz. Bütün Türk ve İslâm alemine bakınız. Zihinleri medeniyetin emrettiği şümul ve tealiye uyamadıklarından ne büyük felâketler, ne ıstıraplar içindedirler. Bizim de şimdiye kadar geri kalmamız ve nihayet son felâket çamuruna batışımız bundandır. Medeniyet öyle kuvvetli bir ateştir ki, ona bigane olanları yakar ve mahveder." (Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, II, Atatürk Kültür Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Atatürk Araştırma Merkezi Yayını, Ank. 1997, s. 216)
25 Ağustosta Kastamonu'dan İnebolu'ya geçen Atatürk burada meşhur şapka nutkunu yapmıştr. İşte tarihe geçen o konuşma :
Ey memleketini seven ve memleketi, milleti için hayatım fedâdan çekinmemiş bulunan kıymetli vatandaşlar! Hep beraber bütün cihâna sarih ifade edelim ki, bunca inkılâbâtın şuurlu kahramanı olan bu millet, medeniyet güneşinin bütün hararetini almıştır
"Efendiler, Türkiye Cumhuriyeti'ni te'sis eden Türk halkı medenîdir. Tarihte medenîdir, hakikatte medenîdir. Fakat medenîyim diyen Türkiye Cumhuriyeti halkı; fikriyle, zihniyetiyle medenî oduğunu isbât ve izhâr etmek mecburiyetindedir. Velhâsıl medenîyim diyen, Türkiye'nin, hakikaten medenî olan halkı başından aşağıya vaz'ı haricisiyle dahi medenî ve mütekâmil insanlar olduğunu fiilen göstermeye mecburdurlar. Bu son sözlerimi vâzıh ifade etmeliyim ki, bütün memleket ve cihân ne demek istediğimi suhûletle anlasın. Bu izâhâtımı hey'et-i âlinize, hey'et-i umûmiyeye bir sualle tevcih etmek istiyorum, soruyorum:
Bizim kıyafetimiz millî midir? (hayır sadâlan).
Bizim kıyafetimiz medenî ve beynelmilel midir? (hayır, hayır sadâlan).
Size iştirak ediyorum. Tabirimi ma'zûr görünüz. Altı kaval üstü şişhâne diye ifade olunabilecek bir kıyafet, ne millîdir ve ne de beynelmileldir. O halde kifayetsiz bir millet olur mu arkadaşlar? Böyle tavsif olunmaya razı mısınız arkadaşlar? (hayır hayır kat'iyyen sesleri). Çok kıymetli bir cevheri çamurla sıvayarak enzâr-ı âleme göstermekte ma'nâ var mıdır? Ve bu çamurun içinde cevher gizlidir, fakat anhyamıyorsunuz demek musip midir?
Cevheri gösterebilmek için çamuru atmak elzemdir; tabiîdir… Arkadaşlar, Turan kıyafetini araştınp ihyâ' eylemeye mahall yoktur. Medenî ve beynelmilel kıyafet bizim için çok cevherli, milletimiz için lâyık bir kıyafttir. Onu iktisâ' edeceğiz. Ayakta iskarpin veya fotin, bacakta pantolon, yelek, gömlek, kıravat, yakalık, caket ve bittab' bunların mütemmimi olmak üzere başta siperi şemsli serpuş, bunu açık söylemek isterim. Bu serpuşun ismine şapka denir. Redingot gibi, bonjur, smokin gibi, işte şapkanız!
Buna câiz değil, diyenler vardır. Onlara diyeyim ki, çok gafilsiniz ve çok câhilsiniz ve onlara sormak isterim:
Yunan serpuşu olan fesi giymek câiz olur da şapkayı giymek neden olmaz ve yine onlara, bütün millete hatırlatmak isterim ki, Bizans papaz- lannın ve Yahudi hahamlannm kisve-i mahsûsası olan cübbeyi ne vakit, ne için ve nasıl giydiler" (Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, II, Atatürk Kültür Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Atatürk Araştırma Merkezi Yayını, Ank. 1997, s. 220 – 221)
Atatürk millete zorla şapka giydirdi diyenler bu konuşma için ne diyecek? Tarihte hangi diktatör milletine şapka giydirmek için böyle bir açıklama yapmıştır ? Birazdan şapka isyanlarını açıklayınca meselenn sadece şapka olmadığını daha net anlayacaksınız ama önce şapka devriminin yurt içindeki yankılarından bir kaç örnek verelim
Konya'da lise öğrencileri fes giymemeye yemin etmiş, feslerini fırlatarak protesto etmişlerdir.
Bursa'da düzenlenen mitingte binlerce fes yırtılmıştır.
İstanbul'da hamallar feslerini denize fırlatmışlardır.
Konya'da şapkanın tükenmesi üzerine eskiden mevlevi takkesi üretenler fötr, melon, panama şapka üretmeye başlamıştır.
Bilecik'te Vali'nin önderliğinde insanlar feslerini atarak şapkalarını giymişlerdir
Edirne'de memurların tamamı ve halkın büyük bir kısmı şapka giymeye başlamıştır. , Her gün farklı kılıkta dolaştığı için halkın "Şeyh Türlü" ismini taktığı kişi bile sarığını bırakarak melon şapkayla dolaşmaya başlamıştır. (
İkdam, 20 Eylül 1925.Cumhuriyet, 17 Eylül 1925. Cumhuriyet, 19 Eylül 1925. Cumhuriyet, 21 Kasım 1925. Cumhuriyet, 27 Eylül 1925.)
Görüldüğü gibi şapka devrimi 25 Kasım'da yasalaşmadan iki ay önce bile halk şapka giymeye başlamıştır. Bu da "Atatürk millete zorla şapka giydirdi" iddiasını kökünden çürütmektedir. Eğer şapka devrimi anlatıldığı gibi halk tarafından şiddetle reddedilmiş olsaydı bunu devletin zorla giydirmesi mümkün olamazdı. 13 milyonluk bir ülkede hiç bir güç halka istemediği bir şeyi zorla dayatamaz.
Üstelik o günün koşullarını göz önünde bulundurursak savaştan yeni çıkılmış bir ortamda çok büyük çapta isyanlar çıksaydı devletin bunları bastırması mümkün değildi. Durumun daha net anlaşılması için bir örnek vermek istiyorum. Devleti aylardır uğraştıran Şeyh Said isyanında isyancıların sayısı sadece 3000 dir. Şimdi varın isyan eden 500.000 kişinin nasıl durdurulmuş olabileceğini siz düşünün.
Halkın şapkaya olumlu tepkilerinden sonra isyanlara geçebiliriz. Acaba isyan edenler sadece şapka giymediği için mi asılmıştı ? Bu isyanların kaçı şapka devriminden önce çıktı? İsyan edenler hangi faaliyetlerede bulundular? Teker teker bakalım
Atatürk'ün Kastamonu gezisinden çok kısa bir süre sonra 2 Eylül 1925 te çıkarılan bir kararname ile devlet memurlarının ve ordu mensuplarının şapka giymeleri zorunlu kılınmıştır. Sadece imamlar ve diyanet işleri başkanı bu kanun dışında tutulmuştur. Din adamlarının kıyafetleri ise siyah lata üzerine beyaz sarık olarak belirlenmiştir. Burada dikkatinizi bir noktaya çekmek istiyorum. 2 Eylül'de çıkarılan kararname sadece devlet memurları için geçerlidir. Şapkanın mecliste kanunlaşması ise 25 Kasımdır. Söz konusu kanunda şapka giymeyenlere verilen herhangi bir ceza yoktur. Daha da önemlisi kanun devlet memurları için çıkarılmıştır. Halkın ise şapka giyme zorunluluğu yoktur. Fes ve sarık giyme yasağı vardır
Yukarıda da görüldfüğü gibi şapka kanunu, devlet memurlarını şapkaya yavaş yavaş ısınan Türk milletine uygun hale getirmek için çıkarılmıştır fakat buna rağmen bir çok isyan şapka kanununun kabulünden önce çıkmıştır. İşte o isyanlar :
22 Kasım'da Kayseri'de 1. Dünya savaşında şüpheli davranışları bulunan şafi mezhebinden Mekkeli Ahmet adında biri halkı şapka devrimine karşı kışkırtmıştır. Dini siyasete çok adi bir şekilde alet ederek halka Sivas'ta bir alim çıktığını, şapka giymemeleri konusunda Sivaslıları uyardığını, kendilerinin de hemen sarıklarını giymesi gerektiğini söylemiştir. Sivaslı sözde alimin daha sonra Sivaslı Kemanlı Hoca olduğu anlaşılmıştır. Kandırdıkları halk kitlesini arkasına alan mürtecilerin 24 Kasımda yaptığı eylem sonucunda 300 kişi tutuklanmıştır.
Kasım ayının başında Malatya'da şapka yüzünden çıkan küçük çapta bir kaç isyan Belediye Başkanı Hasan Bey' tarafından bastırılmış, Atatürk, 3 Kasım'da kendisine yolladığı telgrafla Hasan Bey'i takdir etmiştir.
14 Kasım'da Sivas'ta İmamzade Mehmet Necati isminde bir isyancının önderliğinde halk isyana teşvik edilmiş, duvarlara hükümete hakarete varan beyannameler yapıştırılmıştır. Yapılan yargılama sonucunda İmamzade Mehmet Necati idama mahkum edilmiş, diğer isyancılar ise kürek cezasına çarptırılmıştır.
25 Kasım'da Erzurumda Gavur İmam ve Hoca Osman'ın elebaşı olduğu isyanda Vali binası basılmış, "Gavur memur istemeyiz" sloganları atılarak olay çıkarılmıştır. İsyan sonucunda 27 kişi tutuklanmıştır. Yapılan araştırma sonucunda isyanın ele başları olan Gavur İmam ve Hoca Osman'ın daha önce aftan yararlanan mahkumlar olduğu anlaşılmıştır.
27 Kasım 1925 tarihli Cumhuriyet gazetesi Erzurum'da çıkan isyan hakkında şunları yazmıştır :
Erzurum'da bir iki softa, birkaç serseri inkılâbımızın ifadesi olan Türkiyat-ı İçtimaiyemize karşı nümayişe sevk etmiş Devlet görevlilerini (Valileri), gâvur kabul etmişlerdir. Bu inkılâplar vücut bulacak değildir, vücut bulmuştur. Erzurum'da nümayişin yapıldığı gün TBMM den şapkanın mecburiyeti hakkındaki kanunun çıkmış olması kadar kudret-i inkılâp ifade eyleyecek bir hadise olamaz. Önümüzdeki hadise bir irtica hadisesidir."
25 Kasım'da Rize de İmam Şaban ve muhtar Yakup Ağa'nın ele başı olduğu isyanda "devletin dinsizliğe doğru gittiği, kadınların namusunun kalmadığı" gerekçesiyle hükümet konağı ve Botaniye Jandarma karakolu basılmıştır. 6 Jandarma esir alınmıştır. İmam Şaban şehrin yağmalanmasını, hükümet konağının basılmasını teklif etmiş, buna uymayanların öldürüleceğini söylemiştir.
İsyancılar halkın bundan sonra devlete vergi vermeyeceğini söyleyerek halkı devletre karşı açıkça isyana teşvik etmişlerdir. Muhtar Yakup'un akrabası Peçeli Mehmet Ankara'da ihtilal yapıldığını, Mustafa Kemal'in üç yerinden yaralandığını, İsmet Paşa'nın öldürüldüğünü devletin dindar paşaların kontrolüne geçtiğini söyleyerek halkı galeyana getirmiştir. İsyan gittikçe büyümüş, köylere yayılmış, eli silahlı isyancılar şehri yağmalamaya başlamıştır. Bunun üzerine Hamidiye zırhlısı isyancıların yığınak noktalarını iki gün boyunca bombalamıştır. İşte bugün ''Rize'de şapka giymeyenleri bombaladılar" yalanının gerçeği budur. Olay şapka giymeme meselesi değildir. Ortada silahlı bir isyan, yağmalanan köyler, basılan hükümet konağı ve esir edilen 6 jandarma vardır. Yargılama sonucunda 143 tutuklunun 80 i beraat etmiş diğerleri de çeşitli cezalara çarptırılmıştır
26 Kasım'da Maraş'ta Üsküplü İbrahim hoca adında biri halkı Cami-i kebir etrafında toplayarak "Gavur memur istemeyiz şapka istemeyiz" diye isyana teşvik etmiştir. O gün Cami-i kebir karşısındaki CHP binasında olan bir muhabir olayı şöyle anlatmıştır :
Cuma namazından sonra, 'Müslümanlar ne duruyorsunuz? Müslümanlık gidiyor, Allah Allah, Lailaheillallah!' sözleriyle bir hareketlilik başlatıldı. İsyancılar daha sonra caminin avlusundan tekbir sesleriyle Hükümet Konağı'na doğru harekete geçtiler.Halkın Cuma namazı vesilesiyle içtima halinde bulunmasından istifade etmek için bir zamandan beri elebaşı mevkiinde bulunan bazı melunların böyle bir günü tercih etmiş olmaları hatıra geliyor" (Cumhuriyet 6 Aralık 1925)
Hükümet konağının avlusunda slogan atan isyancı grup sonra tutukluların serbest bırakılması için cephaneliğe doğru yürümüştür. İsyan kısa sürede bastırılarak 39 kişi gözaltına alınmıştır.
4 Aralık'ta Giresun'da
Muharrem hoca adında biri halkı isyana teşvik etmiş fakat isyan kısa sürede bastırılmıştır. İsyancılar tutuklanarak Ankara istiklal mahkemesinde yargılanmışlardır.
İsyanlara dikkat ederseniz çoğu şapka kanununun mecliste kabul edilmesinden önce çıkmıştır. Daha da önemlisi isyanın ele başları halk tarafından benimsenmemiştir.
Örneğin Erzurum'da belediye başkanı Nafiz bey, müftü Sadık ve Halk partisi il başkanı
Ahmet Rıza ve şehrin ileri gelenlerinin ortaklaşa imzalayarak çektiği telgrafta şöyle demişlerdir:
"Vücutları memleket için şîn olan mahdut bazı rüzalâ tarafından bugün alessabah müessif hâdise zuhur etmiş ise de hükümetimizin tedbir-i sâibesi sayesinde lehülhamd çıktığı anda ve yerde batmıştır.Vatanın bir uzvu hayat bahşâsı olup, hükümetimizin mukarrerâtım hürmetle telâkki eden; isyana, fitneye, irticâya karşı nasıl bir nazarı nefreti olduğu ve imhasını nasıl âcil bir vecibe bildiğini hâdise-i ahiredeki canına minnet bildiği hizmeti ile isbât eylemiş olan Erzurum'un pak ve nezih halkı bu hâdise-i elem ve iftiradan dolayı teessürlerini arz ve müsebiblerine lânet eder ve bugün memletimiz nâmına sürülmesi muhtemel lekenin müsebbiblerinin pek ağır bir surette ve esas mürettip ve müşevviklerinin sehpayı adalette çırpınmaları suretiyle silinmesi Erzurumluların en samimi nuhbe-i âmâli olduğunu arz eyleriz (Mahmut Goloğlu, Devrimler ve Tepkileri,s. 157)
Sonuç olarak hiç kimse sadece şapka giymediği için idam edilmemiştir. İdam edilenler, şapka giymemek suçundan değil devlete ve rejime isyan etmek suçundan idam edilmişlerdir. Sarık giyenler idam edildi diyen yalancılara en güzel cevabı bir resimle vereceğim
Resimdeki sarıklı hoca kurtuluş savaşının kahramanlarından Amasya müftüsü Abdurrahman Kamil efendidir. Resmin çekildiği tarih 22 Kasım 1930. Yani şapka devriminden 5 yıl sonra. Hani şapka giymeyenler idam edilmişti ? Hani Atatürk din adamlarına düşmandı ? Resimdeki samimiyete dikkat edin. Demek ki neymiş mesele şapka değilmiş ve Atatürk bu vatana hizmet eden gerçek din alimlerine her zaman saygı duymuştur. Şapkaya karşı çıkacak kadar dini hassasiyeti olan malum hocalar kurtuluş savaşında nerdeydi? Nerde olduğunu öğrenmek istiyorsanız
İskilipli Atıf'a bakmanız yeterli…
TIBBIYELİ HİKMET
a45UyF587661-150205162111-05
Grup eposta komutlari ve adresleri
:
Gruba mesaj gondermek icin
:
Gruba uye olmak icin
:
Gruptan ayrilmak icin
:
Grup kurucusuna yazmak icin
:
Grup Sayfamiz
:
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz
:
__._,_.___
Reply via web post • Reply to sender • Reply to group • Start a New Topic • Messages in this topic (5) KORKMA, SONMEZ BU SAFAKLARDA YUZEN AL SANCAK!
SONMEDEN YURDUMUN USTUNDE EN SON OCAK....
.
__,_._,___
Gelen Maillerden RAHATSIZ Olmuş İseniz, Üyeliğiniz Sonlandırılması için Konu Bölümüne " ÜYELİK SONLANMASI " başlıklı Mail Atınız LÜTFEN...
İçeriği olmayan link verilmiş bağlantılı iletiler YAYINLANMAYACAKTIR...
---
Bu iletiyi Google Grupları'ndaki "HaberPOSTA" grubuna abone olduğunuz için aldınız.
Bu grubun aboneliğinden çıkmak ve bu gruptan artık e-posta almamak için haberposta+unsubscribe@googlegroups.com adresine e-posta gönderin.
Daha fazla seçenek için https://groups.google.com/d/optout adresini ziyaret edin.
Hukumlu casuslar, dusmani yaniltmak icin cesitli davranislarla yonlendirilip sonra da bizim casuslarimizca dusmana bilincli olarak belirtilen casuslardir.
Sun Tzu
Ibni Abbas radiyallahu anh anlatiyor :
Peygamber aleyhisselam zamaninda gunes tutulmustu. Allah in Resulu namaz kilip uzun uzun kiyamda kaldi...Bundan sonra Peygamberimiz soyle buyurdu :
— Muhakkak gunes ile ay Allah in ayetlerinden birer ayettir. Hic bir kimsenin olumu ve yasamasi icin tutulmazlar ; su halde tutulduklarini gorunce Allah i zikrediniz.
Insanlar dediler ki :
— Ey Allah in Resulu , durdugun yerde bir sey almaya uzanmis oldugunu , sonra da irkilip geri cekildigini gorduk. Bunun uzerine Peygamber aleyhisselam :
— Kati olarak Cenneti gordum de , bir salkim uzum yakaladim. Koparmaya muvaffak olsaydim , dunya durdugu surece ondan yiyebilecektiniz. Bana Cehennemde gosterildi. Su anda gordugum manzaradan daha kotu hic bir manzara gormedim. Cehennemdekilerin cogunu da kadinlardan gordum, buyurdu.
— Ey Allah in Resulu , ne sebeble onlarin cogu kadinlardandir...diye sordular da , Peygamber ( Aleyhisselam ) :
— Kufurleri sebebiyle , cevabinda bulundu.
— Allah a mi kufrediyorlar...diye yine sordular. Peygamber aleyhisselam :
— Kocalarina ve kendilerine yapilan nimete kufrediyorlar ; onlardan birine dunyayi versen , yahud omru boyunca iyilikte bulunsan , yine senden hoslarina gitmeyen bir sey gorunce , senden hic bir zaman hayir gormedim , derler , buyurdu.
( Buhari - Muslim - Nesei )
Cehennemle ilgili hadis. Sahihmis bilenler denetlesin.
Bir Ingiliz subayi Igdir dan Bayezit e gelerek, Mutassarif a: Ingiltere himayesinde tesekkul eden Ermenistan a Bayezit havalisinin de birakildigini bir aya kadar on bes bin Ermeni muhacirinin Ermeni duzenli birlikleri himayesiyle eski yurtlari olan Bayezit sancagina sevk edilecegini bildirmistir.
Dogu vilayetlerinden bir karis topragin bile Ermenistan a birakilmasinin mumkun olmayacagi, bir tek Ermeni askerinin sinirimizin bu tarafina gecmesinin atesle karsilik gorecegi
(12 Haziran 1919)
K.ATATURK
Grup eposta komutlari ve adresleri | : | |
Gruba mesaj gondermek icin | : | ozgur_gundem@yahoogroups.com |
Gruba uye olmak icin | : | ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com |
Gruptan ayrilmak icin | : | ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com |
Grup kurucusuna yazmak icin | : | ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com |
Grup Sayfamiz | : | http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/ |
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz | : | http://orajpoyraz.blogspot.com/ |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder