Yılmaz Özdil: Minareler süngü kubbeler miğfer mercedesler zırhlı
Sivas kongresi tamamlanmış, Ankara'ya dönmüşlerdi.
Elde avuçta ne varsa tükenmişti.
Ekmek almak için fırına ödeyecek paraları bile yoktu.
Sofraya bulgurdan başka konacak yemek kalmamıştı.
Mustafa Kemal bankalara borçlanmayı reddediyordu.
Özel kalem müdürü Mazhar Müfit Kansu kürklü paltosunu sattı, satılabilecek bi o kalmıştı, anca birkaç gün daha idare edebileceklerdi.
Kapı çalındı…
*
İçeri giren asker, müftü efendi'nin geldiğini söyledi.
"Eyvah" dedi Mazhar Müfit…
Çekmecesini açtı, kahve vardı ama, sadece iki tek kesme şeker kalmıştı, sigara bitmişti, misafir ağırlayabilecek durumda değildi.
N'aapsın? Olduğu kadar gari, "buyursunlar" dedi.
*
Börekçizade Rıfat efendi odaya girdi, masanın kenarındaki iskemleye ilişti.
Mazhar Müfit, Mustafa Kemal için sakladığı iki tek kesme şekere kıyamadı, "zannedersem sade kahve içersiniz değil mi" diye sordu.
Müftü efendi tebessüm etti, "zahmet etmeyin, kahve içmiyorum" dedi.
Sigara da kullanmazsınız değil mi? Onu da kullanmam…
Halbuki, hem kahve içtiğini, hem sigara içtiğini, elbette Mazhar Müfit de biliyordu.
*
Müftü efendi "fazla vaktinizi almayayım" diyerek söze girdi, "biraz sıkıntıda olduğunuzu duyduk" dedi.
Demesine kalmadan, Mazhar Müfit gayet ters bir el işaretiyle müftünün sözünü kesti, "paramız var" diyerek, masanın arkasındaki küçük kasayı gösterdi.
Bozuntuya vermek istemiyordu ama, kasada sadece 48 kuruş vardı.
Paltodan geriye o kadarı kalmıştı.
*
Müftü efendi, günümüzde artık normal kabul edilen sarıkla-cübbeyle gezmiyordu, bildiğin ceket giyiyordu.
Elini sol iç cebine soktu, mendil çıkardı.
Katlanmış, minik bir çıkın haline getirilmişti.
Masaya koydu.
Açtı.
Bin 200 lira vardı.
Kendi çocuklarına bile yük olmamak için, eşi Samiye hanım'la birlikte biriktirdikleri cenaze parasıydı.
*
Bu mübarek memleket…
Kuvayi milliyecinin sırtından çıkarıp sattığı paltosuyla, yurtsever müftünün kefen parasıyla kuruldu.
*
Ve bugün, hırsız imam sandıktan oy çalıyorsa, kutsal kitabımız miting meydanlarında parti broşürü olarak kullanılıyorsa, kandil mahyalarında milletvekili reklamı yapılıyorsa, camiler seçim bürosu haline getirilmişse…
Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk diyanet işleri başkanı Börekçizade Rıfat'ın makamında oturan Görmezgillerin, yaşayacak sarayı, binecek Mercedes'i vardır ama, yatacak yeri yoktur!
a45UyF587661-150523114750 Oraj Poyraz oraj.poyraz@openmail.cc
2015/05/23 20:44 6 64 1 undefined kemalistiz@googlegroups.com
En buyuk mutluluk, hur dusunceli olmaktir.
Anatole france
NISA-12..Butun bunlar, Allah tan birer emirdir.
Allah her seyi bilen,CEZALANDIRMADA ACELE ETMESE DE ihmal etmeyendir.
ENAM-165..O, sizi yeryuzunun halifeleri yapan ve sizleri verdigi seylerle denemek icin kiminizi kiminize ustun kilandir.
Suphe yok ki, Rabbin CABUK CEZALANDIRAN ve yine suphe yok ki, O tek bagislayan, tek merhamet edendir.
Safsata [( Ing:Fallacy), (Osm;Kiyasi-i batil)], bir dusunceyi ortaya koyarken ya da anlamaya calisirken yapilan yanlis cikarsamalarin tamamina safsata denir.
Safsatalar, ilk anda gecerli ve ikna edici gibi gozuken ancak yakindan bakildiginda kendilerini ele veren sahte argumanlardir.
Gunumuz Turkce sinde safsata kelimesi kusurlu akil yurutme anlamini kaybetmis, yanlis inanc manasinda kullanilir olmustur.
Oysa, safsata, insanin muhakeme yetisinin yanlis yonde kullanimidir ve cogu kez onyargi, ek$ik bilgi, batil inanclar, duygusallik, yersiz gondermeler, acelecilik, ozensizlik, genelleme, duygu somurusu, Turkce yi kotu kullanma gibi sebeplerden kaynaklanir.
---
Vurgulama Safsatasi (Fallacy of Accent) :
Birden fazla yoruma musait olan ifade veya cumleden cikarilan yargi.
Ornek 1:
Calis baban gibi esek olma.
1-(Calis baban gibi, esek olma)
2-( Calis, baban gibi esek olma)
Ornek 2:
Bu kucuk bir felaket.
1-(Olay kucuk bir felaket)
2-(Bu cocuk bir felaket)
Ornek 3:
Ali, daha baska bir Kemal Sunal filmi gormek istemedigini soyledi.
Bu yuzden ona baska bir Kemal Sunal filmi gostermeyecegiz;
Zubuk filmini tekrar tekrar seyrettirecegiz.
Guncel Ornek 1:
Sayin Cumhurbaskani, laik, demokratik cumhuriyeti ve ulke butunlugunu koruyucu yaptirimlari daha etkili kilmak amaciyla hazirlanan KHK yi geri yollamistir.
( 11.8.2000, Radikal Gazetesi)
Bulent Ecevit, fikrini iki farkli vurgu yapildiginda iki farkli anlasilacak sekilde ifade etmistir.
Amaciyla kelimesine vurgu yaparsak, laik, demokratik cumhuriyeti ve ulke butunlugunu koruyucu yaptirimlari daha etkili kilmak cumhurbaskaninin amaci, hazirlanan kelimesine vurgu yaparsak bu KHK yi hazirlayanlarin amaci olarak anlasiliyor.
Grup eposta komutlari ve adresleri | : | |
Gruba mesaj gondermek icin | : | ozgur_gundem@yahoogroups.com |
Gruba uye olmak icin | : | ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com |
Gruptan ayrilmak icin | : | ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com |
Grup kurucusuna yazmak icin | : | ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com |
Grup Sayfamiz | : | http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/ |
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz | : | http://orajpoyraz.blogspot.com/ |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder