Demirel cumhuriyet çocuğuymuş
Gözlerimi yumup kenara çekildim yazmayacaktım güya.
Keşke bugünkü gazeteleri okumasaydım.
'Barajlar kralıymış.'
Yaptığı barajları dolduracak kadar kan döküldü, 12 Eylül öncesi beş bin genç adam.
'Altı kere gitmiş yedi kere gelmiş.'
Gidip de bir daha gelmeyen yüzbinlerce aile genç yıkılan hayaller umutlar.
'Cumhuriyet çocuğuymuş.'
Bugün ortalıkta cumhuriyet savcısı kalmadı.
Cumhuriyet vekili kalmadı. Cumhuriyet'in yazarı partisi kalmadı.
Cumhuriyeti yıkan cemaatleri Adalet partisi taşıdı. Bıraktığı parti DYP cemaatin yuvası oldu. Cemaatçiler DYP'de beslendi büyüdü ve sonra Türk Ordusunu ve Türkiye Cumhuriyeti'nin hukuk kurumlarını yıktılar.
ASIL KIYAMET "KAHRAMANLARI" TANIYAMAZ HALE GELECEĞİMİZ GÜNLERDİ
Sevgili elli yılın dostu başyazarı Nazlı Ilıcak bugün nerede?
Umarsızlığın vurdum duymazlığın adam sendeciliğin boşvermişliğin görmezden gelmeciliğin çaresizliğin devlet zafiyetinin itirafı 'yollar yürümekle aşınmaz' lafını demokrasi şahaseri haline getirdiler.
Verdiği söylediği sözleri vaatleri 'dün dündür' lafıyla bir çırpıda unutturup 'dönekliği'siyaseten meşru hale sokması bugün hala kimler tarafından alkışlanıyor?
Bir ülke için asıl kıyamet 'kahramanları' tanıyamaz hale geleceğimiz günlerdi, o günler çoktan geldi.
Kırk yıl oy deposu haline getirdiği haritadaki yerler bugün etnik milliyetçi bir partinin oy deposu haline nasıl geldi.
İbadet ve iman için Kilise'nin insanlığın sırtında bir yük olduğunu anlaması Hristiyanlara tam ikibin yıla maloldu.
İkibin yıl sürmesinin sebebi, vaizlerdir.
Demirel'in ölümü üzerine dinlediniz demokrasimizin vaizlerini.
Kiliseyi ayakta tutan da vaizlerdi yıkıp parçalayan sapkın hareketlerin liderleri de vaizlerdi.
Vaizler renkli şamatalı eğlenceli coşkulu deruni hipnozvari iyi konuşur.
Coşkulu kabaran konuşmalara hem kendilerini hem kitlesini bir deliliğe sürükler.
Sadece bu cenaze bu matem günü değil elli yıldır işte böyle delirmişler.
Demirel'in renkli fıkralı atasözlü deyimli kısa veciz konuşmaları kırk yıldır başlarını döndürdü.
Demokrasinin temel vazgeçilmez sigorta tazminat hakları yani demokrasinin anahtar kutusu alet kutusu kavramlar, bu eğlenceli çalımlı laflar arasında ölümcül şekliyle elli yıldır uçtu gitti, bakın metinlerine ardından tek satır bulamazsınız.
Oysa bir vaizin dürüstlüğünü test etmek çok kolaydır, bir vaiz ailesi akrabaları müridleri ve mahallesiyle basit ve yoksul bir yaşam sürdürmek zorundadır.
Altı asır İslam'ın kılıcı olmuş ülkemizde tek yoksul temsilcisi sayelerinde kalmamıştır.
"BENİM KÖYLÜM BENİM ÇİFTÇİM" BÜYÜK YALAN
Demokrasinin sapıtması önce yoldan sonra ülkeden çıkıp gitmesini medyamızın bugünkü siyasi vaizlerine ve onun demokrasiyi dün dündür. yollar yürümekle aşınmaz. hurafelerine borçluyuz.
Demirel'in ölümü üzerine okudunuz işte dönüp bir daha bakın demokrasinin alet kutusu tazminatlar fırsat eşitliği eş dost kayırmamak eşitlik olduğunu hatırlatan Demirel'den alıntılayan tek bir vaiz kaldı mı?
İhaleleri ve kayırmaları sayesinde medyamızda gösterişsiz ve sade bir yurttaş olarak ben demokratım diye yaşayan tek temsilcisi kaldı mı?
Yeğenleri Yahya Demirelleri etrafını zenginleştirmeleri hep vaizlerine ve vaizcilerine borçluyuz.
'Benim köylüm benim çiftçim' büyük yalan.
Dünyada köy yaşamını köylü aile yapısını bozarak yapılmış bütün tarım devrimleri fiyaskoyla sonuçlanmıştır…
Zaten gidişi de sonu da böyle olmuştur, o kadar baraja rağmen köyler boşalmış onbinlerce köy elektriğe suya rağmen terkedilmiş 'hortlak' hale gelmiştir.
Ve boşalan köyler şehirlere taşındıkça kendisine oy verecek kitle erimiş siyaseten tarih sahnesinde işi bitmiştir.
Tayip dönemi gibi onun da döneminde ekonomik bir kıpırdanma olmamış mıdır, olmuştur, tarihçiler bugün Vikinglerin çaldıkları paraların çökmekte olan Avrupa'yı canlandırdığını söyler, siyaset dışı mafya müteahhit ihaleleri kara para sıcak para bir canlılık getirir. Getirmiştir.
Sigortasız tazminatsız işsizleşen kitlelerin sendikasızlaşıp cemaat ve hemşehri siyasetine sığınmasını Demirel'e ve Özal'a borçluyuz.
DEMİRELLER ÖZALLAR TAYİPLER DÖNEMİ HEPSİ AYNI
Bugün elli yıldır gözlerinizin önünde cereyan eden bir siyasi lideri anlatırken kendimi bir seyyah İbn-i Batuta Marco Polo gibi hissediyorum, gözünüzün önündeki ülkeyi sanki bambaşka çok uzak bir ülke gibi anlatıyorum…
Demek ki aynı ülke içinde başka ülkeler içre yaşamışız.
Demek ki siyasi liderler uçaklarında köpek gezdirmeyi bu yüzden çok seviyor.
Ne kadar köpek gezdirdiyse cenazelerinde parayla tutulmuş ağlayıcıların sayısı o kadar çok oluyor.
Bu yüzden olmalı Demirel Cumhuriyet'ten uzun yaşadı.
Hukuksuz yargıçsız ordusuz emniyetsiz partisiz Cumhuriyet'e ağlayan yok ama Demirel'e ağlamak nerdeyse histeriye dönüşüyor.
Bu yüzden mi yalancı dönek işbirlikçi tezgahçı medya yazarları cenaze gününü iple çekerler.
Bütün sahtekarlıklarını bir matemin hepimize zorunlu giydirdiği nezaket ve saygı gününü fırsat bu fırsat deyip hala utanmaksızın demokrasiyi bir masalmış gibi anlatırlar…
Saygıyla susmanın gününü dahi fırsat bilip yalanları hırsızlıklarıyla artık bu hayatta nefes alamayacak hale gelenlere… Öte dünyada ve mahşeri vicdan önünde yeniden nefes aldırabilmek için. bizi geçtik Allah'a hakikata karşı ve hala dümen suyuyla konuşmayı sürdürürler.
Demireller Özallar Tayipler dönemi hepsi aynıdır.
Her dönemde dövüldük.
Her dönemde aç kaldık.
Her dönemde dışlandık kovulduk her dönemde zindandaydık.
Her dönemde ülkemiz biraz daha yoksul biraz daha bölünür parça parça hale geldi.
Ve son gününde ülkemizin içler acısı çürüyüşü dağılışı bizlere derin hüzünler verirken Demirellere Özallara Tayiplere bu topraklarda gölgesi huzur verecek medyadan ve kayırdıklarından başka ağaç kalmadığını, yıkılmış hayatlarımızın uzağından bir daha acıyla seyredin.
Nihat Genç
Odatv.com
a45UyF587661-150618135236 Oraj Poyraz <cimcime@neomailbox.net>
2015/06/18 20:56 6 64 1 undefined kemalistiz@googlegroups.com
Allah icte ve dista her an hepimizi tamama erdirmekle mesguldur.
Tek tek her birimiz tamamlanmis bir sanat eseriyiz.
Yasadigimiz her hadise, atlattigimiz her badire ek$iklerimizi gidermemiz icin tasarlanmistir.
Rab noksanlarimizla ayri ayri ugrasir cunku beseriyet denen eser, kusursuzlugu hedefler.
TEBRIZ LI SEMS
Tum kara kopekleri oldurunuz.
Cunku onlar seytandir.
Hanbel 4/85; 5/54
Bir kisisel Tanri anlayisi benim ciddiye alamayacagim antropolojik bir kavramdir.
It seems to me that the idea of a personal God is an anthropological concept which I cannot take seriously.
Kaynak: Albert Einstein, 1947; from Banesh Hoffmann, Albert Einstein Creator and Rebel, New York: New American Library, 1972, p.95.
Grup eposta komutlari ve adresleri | : | |
Gruba mesaj gondermek icin | : | ozgur_gundem@yahoogroups.com |
Gruba uye olmak icin | : | ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com |
Gruptan ayrilmak icin | : | ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com |
Grup kurucusuna yazmak icin | : | ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com |
Grup Sayfamiz | : | http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/ |
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz | : | http://orajpoyraz.blogspot.com/ |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder