20 Haziran 2015 Cumartesi

Padişah Abdülhamit AtaTürk'ü Anadolu'ya milli mücadeleyi başlatsın diye mi gönderdi?



Neval Kavcar : Atatürk Samsun'a Hangi Görevle Gitti?

15 Mart 2012 nevalkavcar@yahoo.com

Atatürk düşmanlığı ile devletin temel taşları sökülüyor. ilk 15 yıl hariç, Atatürk yoktur. Siyasi iktidarların hata/sevabı ile bir asra dayanmış ulu çınarın dibine kezzap dökülüyor

Batı, yüzyıllar boyunca Avrupa'nın canına okumuş Türk varlığının sona erdiğini düşündüğü anda, karşısında topyekûn Türk Milletini görmüştü. Anadolu'ya dalga dalga yayılan Mustafa Kemal Paşa adı ile birleşmişti. Şimdi bir kısım var ki 'Atatürk'ü Anadolu'ya Padişah Vahdettin gönderdi' diyor. Fısır fısır kulaktan kulağa, yayılan İngiliz efsanesine göre de Türkiye'yi İngilizler kurdu. Hangisini seçerseniz artık.

Özetlediğim bu yazı, onlara cevaptır. Türk Milliyetçilerinin okuması dileğiyle.

***

Mondros Sonrası Anadolu..

Osmanlı 1. Dünya Savaşı sonrasında, yenilmiş duruma düştü. Ateşkes imzalandı. Antlaşmaya öyle maddeler konulmuştu ki, tasarruf tamamen İngilizlere aitti. O antlaşma da ayrıca 'Misak-ı Milli Sınırları' vardı, Lozan'da o korunmadı diyor zat-ı sungurlar. Tam İngiliz siyaseti.

Osmanlı Devletine el koyma anlamı taşıyan, "İtilaf Devletleri, güvenliklerini tehdit edecek bir durumun ortaya çıkması halinde herhangi bir stratejik yeri işgal etme hakkına sahip olacaktır" maddesi ile hangi Misak-ı Millî'den bahsediyorlar?

Velhasıl efendim, Mondros yaman çarptı. Halk infialde idi. Azınlıklar şımarmış, yüzyıllardır birlikte yaşadığı komşularının mallarını gasp ediyor, tecavüzler yaşanıyordu. Başta İngiltere olmak üzere itilaf devletleri olup bitene göz yumuyordu.

Mondros Osmanlı için savaşın bitimi değil, işgalin başlangıcı oldu. Halk yer yer ayaklanıyor, padişahtan medet bekliyordu. Vahdettin ise Mondros'a rağmen silahlarını teslim etmeyen askerin, halkı ayaklandırdığı söylentileri ile zorda idi.

***

Atatürk Samsun'a, Askerin Silâh Bırakmasını Sağlama Göreviyle Gidiyor…

Hani hep deniyor ya, 'Atatürk'ü Samsun'a Vahdettin gönderdi. Başkaları da çürük çarık gemi ile işgal altındaki İstanbul'dan Atatürk nasıl çıkacak? İngilizler biliyordu..' Hepsi doğru. Ama bakın nasıl?

Anadolu'nun dört bin yanında azınlıklar şımarmış Türklere saldırıyor, yer yer karşılık veriliyordu. Samsun'da da benzeri durum vardı, işgal kuvvetlerine abartılarak anlatılıyordu. Ayrıca Samsun havalisinde, mütareke şartlarına uyulmadığı bilgisi alınmıştı. Mülâzim Hamdi Bey'in askerleriyle dağa çıkması üzerine İngilizler, saraya baskı yaptı.

Büyük yetkilerle donatılmış, güvenilir bir komutanı Samsun'a mütareke şartlarını sağlamak üzere gönderme kararı alındı. İngiliz Komutanlığı ile bu konuda mutabık kalındı. Allah'ın hikmetinden sual olunmaz..O Kişi Mustafa Kemal'di.

***

Mustafa Kemal'in Ordu Müfettişliği İle Askere Silâh Bıraktırma Görevi..

Karton No : 34

Dosya No : 54/2

Belge No : 342984

Bölgede, ötede, beride dağınık bir halde varlığından söz edilen silah ve cephanenin bir an evvel toplattırılarak, uygun yerlerde toplanması ve muhafaza altına alınması.

Çeşitli yerlerde birtakım komitelerin bulunduğu, bunların asker toplamakta oldukları ve ordunun resmi olmayan bir şekilde bunları koruduğu ileri sürülüyor. Böyle komiteler mevcut olup, asker topluyor, silah dağıtıyor ve ordu ile de münasebette bulunuyorlarsa, kesinlikle men edilerek, bu çeşit bağımsız komitelerin de kaldırılması. (Belgenin bir kısmı)

7 Mayıs 1919

Harbiye Nazırı

ŞAKİR

***

Kısaltarak anlattığım bölümden anlaşılacağı üzere Mustafa Kemal, saray tarafından İngilizlerin bilgisi dâhilinde, Samsun havalisindeki askere silâhını bıraktırmak yani Mondros Antlaşmasının gereğini yerine getirmek üzere görevli gönderiliyor.

O ne yapıyor? Görevli olduğu iki aylık süre içinde, gidişattan görev çıkarıyor, halkı örgütlemeye başlıyor. Geri çağrılıyor, dönmüyor.

Gerisini biliyorsunuz.

Devrin en kuvvetli devletlerine karşı, dirgenle, tırpanla ölümüne bir savaş.

***

Padişahımız efendimiz Mondros ve Sevr'den sonra, vatanın bağrına düşman hançerini dayamışken ne yapmış? İngilizlerin baskısı ile Türk askerinin elindeki silahların toplanmasını istemiş. Mustafa Kemal, kurtuluşun fitilini ateşleyince 'Vahdettin Atatürk'ü Vatanı kurtar diye yolladı' diyor İngiliz muhipler cemiyetinin günümüz uzantıları. Kolaysa kendisi kurtarsaymış ya?

Allah(c.c.)nin takdiri, milletin kan deryasına gözü kapalı dalması ile vatan kurtuluyor.

Allah hepsinden razı olsun. Devletimizin kıymetini bilenlerden eylesin.

Açıklama: 1- Geriye dönüp, atalarım hakkında bir şey yazmak istemiyorum. Fakat tarih çarpıtılıyor. Doğrultmak gerek. Yine de tüm devlet büyüklerinin ruhu şâd olsun efendim.

2- Kadir Mısırlıoğlu'nun "Lozan Zafer mi, Hezimet mi ?" adlı kitabını başucu kitabı haline getiren kesim "İstanbul'un işgali sırasında istihbarat subaylığı yapan Armstrong isimli İngiliz yüzbaşının "Bozkurt" Kitabından faydalanıldığını" biliyor mu?

3- Grey Wolf (Bozkurt) kitabını çeviren Peyami safa, önsözde bakın ne demiş:

"Bu eserde Atatürk'ün karakterine, hususi hayat ve davranışlarına ait oldukça doğru hükümler, başarılı tahlil ve tasvirler yok değildir. Bir bakıma kitabı değerlendiren, fakat hakikat aleyhine tehlikeli bir eser haline getiren de budur. Tehlikeli çünkü hakikat lokomotifinin peşine takılan bir sürü yalan ve iftira vagonu da, hakikat istikametinde yol almakta, aynı derecede doğru görünmek şansını kazanmaktadır. Kısacası tamamını doğru sanıp ciddiye alanı, yanlışlara sürükleyen, tuzaklarla dolu bir kitap."




a45UyF587661-150217145118 Oraj Poyraz oraj.poyraz@openmail.cc
2015/02/21  10:20 3  49  1 undefined Ciddiyizbiz@googlegroups.com

 

Ask biraz anlam iceren bir yoldur; seks yeterince anlamlidir.

Charles Bukowski Sozleri / Heinrich Karl Bukowski / Bilge Sozleri

Bundan on iki sene evvel isittim ki, en dehsetli ve muannid bir zindik, Kur an a karsi su-i kastini, tercumesiyle yapmaya baslamis.
Ve demis ki: Kur an tercume edilsin, ta ne mal oldugu bilinsin
Yani, luzumsuz tekrarati herkes gorsun ve tercumesi onun yerinde okunsun diye dehsetli bir plan cevirmis.
Fakat Risale-i Nur un cerh edilmez huccetleri kati ispat etmis ki, Kur an in hakiki tercumesi kàbil degil.
Ve lisan-i nahvi olan lisan-i Arabi yerinde Kur an in meziyetlerini ve nuktelerini baska lisan muhafaza edemez.
Ve herbir harfi on adetten bine kadar sevap veren kelimat-i Kur aniyenin mu cizane ve cemiyetli tabirlerinin yerinde beserin adi ve cuz i tercumeleri tutamaz, onun yerinde camilerde okunmaz, diye Risale-i Nur her tarafta intisariyla o dehsetli plani akim birakti.
****
Fakat, o zindiktan ders alan munafiklar, yine seytan hesabina Kur an gunesini uflemekle sondurmeye, ahmak cocuklar gibi, ahmakàne ve divanecesine calismalari sebebiyle, bana gàyet $iki ve $ikici ve $ikintili bir halette bu Onuncu Mesele yazdirildi tahmin ediyorum.
Baskalar ile gorusemedigim icin hakikat-i hali bilmiyorum

Said-i Kurdi
Risale-i Nur Kulliyati Sozler 11.Sua sayfa 425
Risale-i Nur Kulliyati > Sualar 11 Sua Onuncu mesele > Sayfa: 227
http://www.risaleinu...Sozler&Page=425
http://www.risaleinu...ayiMusa&Page=64
http://www.risaleinu...Sualar&Page=227

Ruhunda sukunete kavusmak ve mutlu olmak isteyen insanlar inanmali ve iman etmelidirler.
Ama hakikatin pesindeki insanlar ic huzurundan feragat etmeli ve yasamlarini bu sorgulamaya adamak;
kendisi ve hayatla yuzyuze gelmekten korkmamak zorundadir.

Friedrich Nietzs


Grup eposta komutlari ve adresleri :
Gruba mesaj gondermek icin : ozgur_gundem@yahoogroups.com
Gruba uye olmak icin : ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com
Gruptan ayrilmak icin : ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin : ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com
Grup Sayfamiz : http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz : http://orajpoyraz.blogspot.com/







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder