Soner Yalçın: Ama'sız… Fakat'sız gazetecilik
Geliniz önce geçen yıla gidelim…
Bu köşede 27 Şubat 2014 tarihinde ne yazdım:
"Washington'da Cumhuriyetçilere yakın düşünce kuruluşuDemokrasileri Savunma Vakfı, 21 Şubat 2014'te Jonathan Schanzer imzalı rapor yayınladı. Rapor ne diyor:
- Erdoğan'ın liderliğinde Türkiye, İran'ı yaptırımlardan koruyarak, Suriye'deki Cihatçı örgütleri destekleyerek ve Hamas'a destek sağlayarak, küresel terör örgütleri finanse ediyor.
- Erdoğan, Suriye'deki aşırı isyancı grupları desteklemek için çok ince hesaplar yapıyor; bunu, Sünni Cihatçı grupları silahlandırıp, eğitip, ve hatta finanse ederek gerçekleştiriyor. 2013 yılında altı aylık bir zaman diliminde Türkiye'den Suriye'ye 47 ton silah gönderildi."
Bitmedi… İlgili yazıma devam edelim…
Schanzer'in raporundan iki gün önce, ABD'nin önde gelen 84 politikacısı Başkan Obama'ya Türkiye'ye yönelik endişelerini dile getirip, Erdoğan'ı ağır eleştiren bir mektup gönderdi.
Ve… Demokrat eğilimli M. Abramowitz ile Cumhuriyetçi eğilimli E. Edelman'ın da bulunduğu dokuz kişilik bir heyete hazırlatılarak ABD yönetimine Ekim 2013'te sunulan, "From Rhetoric to Reality-Reframing U.S. Turkey Policy" adlı 60 sayfalık rapor, Erdoğan'ı otoriter ve mezhepçi olarak değerlendirdi.
Bu tespitlerden sonra, ilgili yazıma şöyle nokta koymuştum:
"ABD, Erdoğan'ın üzerini çizmiştir.
ABD, Türkiye'ye yeni bir Tanzimat programı dayatacaktır.
Bu yeni programın temel meselesi, 'Kürt Özerkliği' olacaktır.
Erdoğan bu programı kabule zorlanacaktır.
Bu zorlama Cemaat faaliyetleriyle başladı.
Son darbe, Lahey'deki Uluslararası Ceza Mahkemesi olacaktır…"
Bu satırları bir yıl önce yazdım….
Devam edelim…
Cemaat çalışıyor!
Yine geçen yıl…
Tarih: 4 Mart 2014
Yine bu köşedeki, "Erdoğan'ın Hali Çok Acıklı" başlıklı yazımda şöyle dedim:
"Erdoğan tehlikenin farkında mı? Çünkü kendisini uluslararası mahkemede yargılayacaklar.
O ise hâlâ meseleyi iç sorun olarak görüyor!
Sandığın kendini kurtaracağını sanıyor!
Hali aslında çok acıklı…"
Evet…
Bu yazıları yazmamın nedeni; 17-25 Aralık yolsuzlukları ortaya dökülmüş; Hatay ve Adana'da MİT TIR'larına operasyon yapılmıştı.
Aradan aylar geçti ama bu mesele kapanmadı. Cemaat sızıntılarına devam etti.
Cumhuriyet gazetesi cuma günü, bugüne değin hükümet çevrelerinin "insani yardım" dediği MİT TIR'ları içinde silahlar, bombalar vd. olduğunu görüntüleri yayınlayarak ortaya çıkardı!
Erdoğan, Cumhuriyet gazetesi genel yayın yönetmeni Can Dündar için çok ağır ifadeler kullandı: "Bedelini çok ağır ödeyecek, öyle bırakmam onu."
Can Dündar hemen karşılığını verdi: "Bu suçu işleyen kişi, bedelini ağır ödeyecek, öyle bırakmayız onu…"
Tabii bu arada kavgaya yandaş gazeteciler girdi; Can Dündar'ın yakalanıp hapse atılmasını istediler!
Yok Can Dündar'ın suçu, casusluk imiş…
Yok Can Dündar'ın suçu darbe yapmak imiş…
Yok Can Dündar'ın suçu örgüt üyeliği imiş…
Yandaşlar! Bir dakika soluklanın bakalım…
Siz ne anlarsınız gazetecilikten?..
Meselenin özü
Evet…
Gülen ile Erdoğan çok sert kapışıyor.
Pislikler ortaya saçılıyor.
Bu arada yapılan gazetecilik kimilerinin kafasını karıştırıyor.
Bakınız…
Gazeteciliğin olmazsa olmaz kuralı; herhangi bir menfaat grubuna bağlanmadan, gerçeği tüm çıplaklığıyla kamuoyuna sunmaktır.
Haberin kimin menfaatine olduğu gazeteciyi ilgilendirmez. Gazeteciyi sadece haberin hakikat olması ilgilendirir.
Can Dündar'ın yaptığı ile "bavulcu" Mehmet Baransu'nun yaptığı "servis gazeteciliği" birbirine karıştırılmamalıdır.
"Bavulcu" Baransu, koca bir yalanla halkı aldattı.
Can Dündar ise gerçeği ortaya çıkardı.
Evet, ikisini de Cemaat servis etti. Ancak…
Haberin kaynağının kirli/pis olmasının gazetecilik etiğiyle ilgisi yoktur; önemli olanhaberin gerçek olup olmamasıdır. Gazeteci, haberi alır çeşitli kaynaklardan doğrulatıp yayınlar. Gazeteci tuzağa düşmezse, kandırılmazsa, kendini kullandırmazsa ve salt gerçeği yazarsa, haber kaynağı sorun olmaz.
Can Dündar'ın haberi gerçek mi, yalan mı? Hepimizi sadece bu ilgilendirir.
Biliyorum; Cemaat'in geçtiğimiz dönemlerde kullandığı Taraf ve Radikal gibi gazetelerin "iplikleri pazara çıktı"; çünkü, kendilerini kullandırdılar ve güvenilirlikleri yok oldu. Cemaat, bu nedenle artık Cumhuriyet gazetesine sızıntı yapmaktadır. Olabilir.
Ama mesele bu değildir; mesele sızıntının hakikat olup olmamasıdır.
Evet, bu haberi Cumhuriyet'e sızdıranların maksadı Erdoğan'ı yargılatmaktır. Ancak bu, Can Dündar'ın değil Erdoğan'ın sorunudur.
Can Dündar'a örneğin el konulan Cemaat'in bankası Bank Asya ile yolsuzluk bilgileri/belgeleri verilse yayınlamayacak mı? Yayınlayacağına kefilim.
Biliyorum, Silivri zindanına tıkıldığımızda bizlere kefil olmayacağını söylemişti.
Can Dündar gibi kimi dostlarımız kuşkusuz kişisel nedenlerle…
"Ama onların gazeteciliği de" demişlerdi…
"Fakat onların yaptığı haberler de" demişlerdi…
Gönülsüzce; "Odatv'ye yapılan basın özgürlüğüne saldırıdır" demişlerdi.
Ben… Ama'sız…
Fakat'sız… 30 yıldır tanıdığım ve birlikte habercilik yaptığım Can Dündar'a kefilim.İsterse mahkemede, ne kadar iyi gazeteci olduğuna tanıklık yaparım.
MİT TIR'ları haberi nedeniyle kutluyorum…
Cumhuriyet'e ve Can Dündar'a sahip çıkmayan tüm meslektaşlarımı da eleştiriyorum. Herkes bilmelidir ki, basın özgürlüğü tüm diğer özgürlüklerin teminatıdır.
Cumhuriyet ya da Can Dündar'ın yayın politikası/ siyasal çizgisi, yapılan büyük haberciliğe gölge düşürmemelidir.
Erdoğan ise Can Dündar'a saldıracağına, kendini uluslararası mahkemede yargılatmak isteyen Cemaat'e yıllarca nasıl güvendiğine yanmalıdır!..
a45UyF587661-150602162707 Oraj Poyraz oraj.poyraz@openmail.cc
2015/06/03 03:30 6 64 1 undefined kemalistiz@googlegroups.com
Dost olun, arkadas olun.
Dostunuz olsun, arkadasiniz olsun.
Insan sevdikce ve sevildikce mutlu olur.
Sakip SABANCI
Biz, yeryuzunu bir dosek, daglari da birer kazik yapmadik mi?
NEBE/6-7
EINSTEIN ve MUSEVILIK
Yahudi kokenli olan Einstein Musevi olmadigini acikca beyan etmisti.
Filozof Eric Gutkind in goruslerine yanit verdigi mektubunda Yahudilerin Tanri tarafindan secilmis bir kavim oldugu seklindeki inanci gecersiz bulan Einstein, Bence Musevilik de tipki oteki dinler gibi en cocukca hurafelerin yeniden canlandirilmasindan baska bir sey degil.
Mensubu olmaktan memnuniyet duydugum ve zihnen bana cekici gelen Yahudiler de oteki insanlardan farkli ozelliklere ve meziyetlere sahip degil
diyor.
Kaynak: Albert Einstein in a letter to Beatrice Frohlich, December 17, 1952; Einstein Archive 59-797; from Alice Calaprice, ed., The Expanded Quotable Einstein, Princeton, New Jersey: Princeton University Press, 2000, p.217.
Grup eposta komutlari ve adresleri | : | |
Gruba mesaj gondermek icin | : | ozgur_gundem@yahoogroups.com |
Gruba uye olmak icin | : | ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com |
Gruptan ayrilmak icin | : | ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com |
Grup kurucusuna yazmak icin | : | ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com |
Grup Sayfamiz | : | http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/ |
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz | : | http://orajpoyraz.blogspot.com/ |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder