Bir ahlak bunalımı var gerçekten de.
Ancak bunalımın kaynağında İslam ahlakı denilen ucube var.
Artık bununla yüzleşmek zorundayız.
En başta belirtmek isterim, İslam ve İslam ahlakı dediğimde sadece İslamı kast etmediğim ilahidir denilen bütün diğer dinleri belirttiğim anlaşılmalı.
Yahudilik, Hristiyanlık da bunca eleştiriye dahildir.
Aslında Budizm gibi dinler dahi statik, dogmatik, yerel, dayatmacı sözler söyledikleri oranda bu eleştirilerin dahilindedir.
Evet, artık bağıra bağıra söylemek lazım, yanlış olan temeldir.
Bu temel üzerinden yapılacak bütün yorum ve uygulama tarzları başarısızlığa mahkumdur.
İslam bir ideoloji, bir ahlak, bir hukuk olarak başarısızdır.
Peki yanlış olan nedir?
Bu vakitten sonra onu açmak lazım.
İslam yeni bir keşif değildir.
İslamın, Arap toplumlarından en azından 1500 yıldır, Türk ve Farisi toplumlarında 1000 yıldır türlü şekilde toplumsal deneyimi yapılmıştır.
Evet, çok açık ki, İslam ahlakıdır denilerek dayatılan şeyler toplumda ne kadar karşılık bulmuşsa, ne kadar yaygınlaşmışsa hastalık o derece derin ve yaygın olmuştur.
İslamın nüfuz derinliği ve kapsamı ile toplumun arızaya girmesi arasında tam bir neden sonuç ilişkisi, bir korelasyon vardır.
Bu kadar çok çeşitte, uzun süre, farklı toplumda toplumsal deneyimi yapılmış bir fikrin, bir ideolojinin hakkında artık bir karar vermek zor değildir.
İnsan aklının yettiği bütün kombinasyonlar, bütün varyasyonlar, bütün tarzlar denenmiştir.
Bunca deneyimden sonra aslında temelin doğru olduğunu, ama uygulamaların yanlış olduğunu, farklı ve yeni uygulama tarzlarıyla doğrunun bulunmuş olacağını düşünmek çocukça bir saflığı işaret eder.
İslamın altın çağı denilen çağ aslında her bölgede ve toplumda önceden gelen sözleşme ahlakının yeterli sayıldığı, insanların kabaca ben Müslümanım demeleriyle Müslüman sayıldığı bir çeşitlilik çağıydı.
Bu standartların belirlenmesi dini dayatmalara, zorlamalara, totaliterizme kapı aralamıştır.
Doğal olarak bu gelişme ilk olarak Arap halklarında görülmüştür.
Esasen İslamın altın çağının sonu budur.
Mezhepler kabaca iman, ibadet, itikat, İslami yaşam konusunda islam standartlarının kesin şekilde belirlenmesinden ibarettir.
Mezhepler çeşitlilikleri ve farklılıkları giderme, tek tip hale sokma çabasından başka bir şey değildir
İslam ahlakı denilen şey bir uzlaşma ahlakı değildir.
İslam ahlakı 630 yılı Arabistan platosunda yaşayan birkaç Arap kabilesinin o gün, o mekan, o toplum şartlarında ürettiği yerel bir ahlaktır.
İlahtan kaynaklanıyor denilerek bu ahlak tartışılmaz, dogmatik bir hale sokulmuştur.
Günah ve sevap, haram ve helal, hayır ve şer tabanlıdır.
İslam ahlakı her şeyden önce mekan ve zaman olarak yereldir.
630 yılı Arap toplumu dışında başarıya ulaşma şansı yoktur.
Zaten olmamıştır da.
İkinci olarak statikdir.
İlahtan kaynaklandığı iddiasıyla mükemmel olduğu söylenmektedir.
İlahın son sözleridir, doğal olarak ilahın İslamın mesajından gayrı mesajlar vermesi beklenmemektedir.
Zamana, mekana, topluma göre değişmez niteliktedir.
Mükemmel değildir.
Daha ilk ortaya çıktığı yıllarda birbirini yalanlayan, birbirini hükümsüz kılan, tamamıyla yerele ait ayetlerden oluşmaktadır.
Bilinen gerçeklerle, evrenin ve insanın doğasıyla, bilinen belgelelenen tarihle çelişkiler içeren ayetler ve hadisler vardır.
Kendi içinde çelişkiler içererir.
Bunca çelişki ve tezatı gidermek için yapılan fikirsel cambazlıklar işi daha da içinden çıkılması zor bir hale sokmaktadır.
Korunmuş falan değildir.
Esasen daha ilk dakikada ayetlerin yazılmasına, hadislerin kayıt altına alınmasına karşı bir duruş vardır.
Dahası sonraki zamanda ayetlerin ve hadislerin derlenmesine karşı da uzun süre direnç olmuştur.
Kur'andan hariç kalmış, ya da fazladan dahil olmuş ayetler hakkında hadisler vardır.
Bu konularda söylenenler derin bir nefret hissiyle yok sayılmış, göz ardı edilmiştir.
Bu konuları konuşanların, yazanların yaşamları tehlikeye girmektedir.
İslami ahlak dayatmacı ve zorbardır.
Zaten uzlaşmaya dayalı olmadığını biliyoruz.
Ancak, yerel olduğu halde zorla evrensele dayatılan bir ahlaktır.
Bu yönüyle tarihte çokça kan akmasına sebep olmuştur.
İslam ahlaki bütünleyici değil, bölücü bir ahlaktır.
Çünkü her insanın farklı bir İslam bakışı ve yorumu vardır.
Bunca farklı yorumun senkron edilmesi ancak zorla ve dayatmalar yoluyla mümkün olmaktadır.
Evet, beş Müslümanı bir kafese koysanız, ortaya beş mezhep çıkar.
Bu hep böyle olmuştur, tarih bize şahittir.
Bütün bunlara karşılık olan, Evrense Ahlak ise her şeyden önce toplumsal sözleşmeye, uzlaşmaya dayalıdır.
Karşılıklı zarardan korunma, karşılıkla faydacılık anlayışına göre bütün toplumlar, bütün zamanlar, bütün mekanlar için evrenseldir.
Tarih boyunca esas olan ahlak hep bu olmuştur.
Evrensel ahlak yararlıdır.
Çünkü toplumsal zararları minimize eder, yararları ise maksimize eder.
Çünkü, birey ve toplumun yarar ve zararını temel alır.
Evrensel ahlak yararlı olduğundan, tarihsel süreç içinde dini temsil ettiğini iddia eden kişilerce sahiplenilmiş, ilahların mesajıdır, emridir denilerek ilahlarla bağlantılandırılmıştır.
Evrensel ahlak ne zaman ve ne kadar ilahlarla bağlantılandırıldı ise o vakiten itibaren yerel, statik, dogmatik, faşizan bir yapı kazanmıştır.
Esas olan evrensel ahlaktır.
Yerel olan ise ilahi mesajdandır denilen ahlaktır.
Bir gün Marslılar, Andromeda Galaksisinden birileriyle temasa geçersek, bizi ortak bir ahlaki zeminde uzlaştıracak olan şey Evrensel Ahlaktır.
İslami ahlak bırakın diğer yıldızların canlılarını, bırakın diğer türleri uzlaştırmayı, insanların kendi aralarında dahi büyük kavgalara sebep olmaktan başka bir işe yaramamıştır.
L2fSIJNoA0xfSNxA
Ahlâk bunalımının ilacı: İslâm
Editörlüğünü Ziya Gündüz'ün yaptığı Vuslat Dergisi, 177. Sayısında "Ahlak Bunalı ve Çözüm Yoları" manşetiyle çıktı. Dergi, günümüzde hızla yitirilen ahlaki değerlerimize, uzman akademisyenlerle birlikte, çözüm yolları aramaktadır…
29 Şubat 2016, 10:29
Güvenilir Ahlakı Bireylerin Yetişmesi
Dünyanın her yerinde insanlar, birlikte yaşamaktadırlar. İnsanoğlu toplumsal bir varlıktır. İnsanın tek başına yaşamını sürdürmesi imkânsızdır. İnsan, her çağ ve mekânda başka insanlara muhtaçtır. Bilindiği gibi insanlar bir araya gelerek, toplumları, toplumlarda devletleri oluşturmaktadırlar.
Eğer toplumu oluşturan insanlar; iyi, ahlâklı, güvenilir, sorumluluk sahibi iseler, o toplum huzurlu ahlâklı bir toplum olur. Yok, eğer o insanlar kötü huylu, kötü alışkanlık sahibi iseler o toplum huzursuz olur. Aynı şekilde insanlar, İslâm üzere yaşarlarsa, bulundukları toplum İslâm toplumu olur. Eğer insanlar, gayr-i İslâmi bir yaşamı tercih ederlerse, o toplum gayr-i İslâm'i bir toplum olur. İslâm'ın olmadığı bir toplumda ise huzurdan, ahlâktan söz etmek imkânsızdır. Huzurun adresi İslâm'dır.
TV'lerde Ahlaksız Programlar Dolu
Toplum olarak günümüzde maalesef bir ahlâk bunalımı ile karşı karşıyayız. Modern hayat, modern teknoloji, kitle iletişim araçları, insanların ahlâkını kuşatmış durumda. İnsanlar sınır tanımaz olmuş. TV ekranlarında toplumun ahlâkını bozan diziler almış başını gidiyor. Yine TV ekranlarında evlilik adı altında, hiçbir mahremiyet tanımayan programlara, kimse ses çıkarmamaktadır. İnsanlara ekranlarda, sokaklarda, parklarda, ahlâk dışı davranışlar neredeyse normal gelmeye başladı. Çevreye saygı yok. Kitle iletişim araçlarında, her hangi bir ahlâki kural yok!
Kötü olan bir ahlâki davranışa, insanlar çare aramıyorlarsa, bilin ki o kötü huy, davranış artık toplumda normal karşılanmaya başlamıştır. Kötü alışkanlıkların normal görünmesi, o toplumun intihar etmesi demektir.
Her Şeyin Bir Edebi ve Ahlakı Var
Şunu unutmayalım ki, mutlaka her şeyin bir ahlâkı var. Çay içmenin dahi bir adabı edebi vardır. Ahlâk çok geniş bir kavramdır.
Şunu hatırlatmak gerekir ki, her alanda ahlâklı insanlar, ancak ahlâklı bir toplumu meydana getirebilirler. Bunun içindir ki ahlâk üzerinde mutlaka çok durmalı ve çok okumalıyız. Şimdi İslâm ahlâkını kuşanıp, örnek olma vaktidir.
Dergide Yazısı Olan Yazar
Prof. Dr. H. Ömer Özden, Prof. Dr. Ali Çelik, Doç, Dr. Recep Ardoğan, Hüseyin Kerim Ece, Fatih Oruç, Süleyman Gülek, Abdullah Dai, Muhammed İslamoğlu, Recep Arslan, Seyfulislam Çapanoğlu, Rıdvan Sevin, Ahmet Varol ve Hümeyra Gümüş…
a45UyF587661-160229142637 Oraj Poyraz At Neomailbox cimcime@neomailbox.net
2016/02/29 20:00 1 39 undefined undefined Milli_Haber@googlegroups.com
Moderatör arkadaşlara seslenmek istiyorum.
İlettiğim epostaların grup konseptine ve ilkelerine aykırı olduğunu düşünen var ise beni ikaz etsin.
Kullanmakta olduğum eposta listesini henüz güncelledim.
Olabildiğince dikkat etmeye çalıştım.
Ancak, hatalar olabilir, epostalarım rahatsızlık sebebi olabilir.
Bunun için şimdiden özür diler, sıkıntı var ise geri dönüşler beklerim.
Selamlar.
Oraj POYRAZ(cimcime@neomailbox.net / oraj.poyraz@openmail.cc / oraj_poyraz@alpinaasia.com )
Homo homini lupus.
* * *
Insan insanin kurdudur.
Latin Atasozu
Turkler kendi gucleri ile adam olamaz.
Ingilizler elimizden tutup bizi kurtaracak.
Yazar Refi Cevat Ulunay -21.05.1919
Din%99 u sekerli kurabiye ve%1 i oldurucu arsenik olan fare zehiri gibidir.
Din in%99 u gercekler ve iyi mesajlardir ama geriye kalan%1 sizi oldurebilir.
Anonim.
Grup eposta komutlari ve adresleri | : | |
Gruba mesaj gondermek icin | : | ozgur_gundem@yahoogroups.com |
Gruba uye olmak icin | : | ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com |
Gruptan ayrilmak icin | : | ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com |
Grup kurucusuna yazmak icin | : | ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com |
Grup Sayfamiz | : | http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/ |
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz | : | http://orajpoyraz.blogspot.com/ |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder