11 Nisan 2016 Pazartesi

Facebook, Twetter bunlarla dolu.

Binbir çeşit şarlatanlık, madrabazlık, şaklabanlık.

Daha elim ve vahim olmak üzere bütün şaklabanlıklar şaka olun diye değil, ciddi ciddi yapılıyor.
Devlet bunlara bütçe ve kadro veriyor.
Bunların mahalle arası kurslardan tutun, lisans üstü derecede eğitim veren kurumları var.
Kocaman bir devlet kurumu, bir başkanlık milli eğitimden çok daha büyük bir bütçeyle, çalışan sayısıyla ayakta, dimdik.
Cin, peri işleri başkanlığı, ölümden sonraki hayat ana bilim dalı gibi saçmalıklar.

Bütün bu şarlatanlıkların hiçbir yerinde deney, gözlem yok.
Veri yok, kontrol yok, istatistiksel analiz yok, anlamlılık testi yok, yok oğlu yok.
Ama mahalle arası kocakarı dedikodularının külliyatı var.
Bilmem kaçıncı dereceden rivayetlerin külliyatları...

Bizim başımız işte bu yüzden derte.
Bunlar bizim komşularımız, arkadaşlarımız, meslekdaşlarımız, amirlerimiz, memurlarımız.
Türk insanı bunlar.
Biz bunlarla yedi düvele meydan okuyacağız.
Biz bunlarla dünya birinci liginde başa baş mücadele edeceğiz.
Biz bunlarla uzayın kaynaklarını elde edeceğiz, güneş sistemini yeniden iskan edenler arasında yer alacağız, galaksiyi keşfedecek, onun kaynaklarından istifade edeceğiz.
Ölelim biz.

Oraj POYRAZ(cimcime@neomailbox.net / oraj.poyraz@openmail.cc / oraj_poyraz@alpinaasia.com )
           L2fSIJNoA0xfSNxA       


 
a45UyF587661-160411104140 Oraj Poyraz cimcime@neomailbox.net
2016/04/11  11:00 1  39  1923atamizindeyiz@googlegroups.com


 
--

Sokrates Tanrinin devletin basina musallat ettigi bir at sinegidir.
Her gun her yerde yoneticileri durter, $ikistirir, azarlar, peslerini birakmaz.

Sokrates

Haluk Gumustabak : DORT HALIFENIN HADIS NAKLIYLE MUCADELESI:

hg--58@hotmail.com

HZ. EBU BEKIR IN ALDIGI ONLEMLER

Hz. Ebu Bekir, peygamberin vefatindan sonra Muslumanlari toplayarak soyle demisti: Sizler, Peygamberden hadis rivayet ediyorsunuz ve bu hadislerde ihtilafa dusuyorsunuz. Sizden sonrakiler ise daha fazla ihtilaf edecektir. Peygamberden hicbir sey tahdis etmeyin. Size bir soru soran olursa, Bilgimizle sizin aranizda Allah in kitabi var deyin ve onun helal kildigini helal, haram kildigini haram kilin [Zehebi, Teskiretu l Huffaz, I, 2-3]

Hz. Ebu Bekir vefat ettigi gece bir hayli huzursuz olmus ve uyuyamamis, bunun sebebini soran kizi Hz. Aise ye sebebinin hadisler oldugunu soylemis, sabah olunca da evde mevcut olan butun yazili hadisleri getirtip yaktirmis. [Zehebi, I, 5]

HZ. OMER IN ALDIGI ONLEMLER

Hz. Omer diger sehirlerdeki sahabelere mektuplar yazarak ellerinde yazili bulunan hadis mecmualarini yok etmelerini istedi. [Ibn Abdilberr, 108]

Hadisler Omer doneminde cogalmisti. Omer halktan beraberlerinde bulunan hadis sayfalarini getirmelerini istedi. Sonra bunlarin yakilmasini emrederek sunu soyledi: Kitap Ehli nin Misna si gibi Muslumanlarin Misnasi dir bunlar. [Ibn Sad/Tabakat 5/140]

Hz. Omer Irak a yolcuga giden arkadaslarina soyle demisti: Siz oyle bir ulkeye gidiyorsunuz ki halki ari ugultusu gibi Kur-an okur. Hadislerle onlari mesgul etmeyiniz ve yollarini saptirmayiniz. [Hanbel, Kitabul Ilel 1/62-63]

Hz. Omer soyle der. Ancak sizden onceki kavimleri hatirladim, onlar da kitaplar yazmislardi ve Allah in Kitabi ni birakarak onlara sarilmislardi. Allah in Kitabi ni asla baska bir seyle degistirmem baska bir rivayette Ben yemin ederim ki, Allah in Kitab ni hicbir seyle golgelemem. [El Hatip, Takyidull Ilm Sayfa 50; Ibn Sad, Tabakat, 3/206]

Hz. OSMAN IN ALDIGI ONLEMLER;

Hz. Osman cok hadis nakletmelerinden oturu Ebu Hureyre yi Devs daglarina gondermekle, Kab i Kirede daglarina gondermekle tehdit etmistir. [Tahzirul Havas 10b. ]

HZ. ALI NIN ALDIGI ONLEMLER;

Bir gun Hz. Ali ye gelirler ve Halk hadislere dalmis. derler. Hz. Ali sorar: Gercekten oyle mi? Evet derler. Peygamber den isittim ki gelecekte vuku bulabilecek bir fitneden soz ediyordu. O fitneden kurtulus nedir, nasildir? diye sordum. Resullullah dedi ki:

Kurtulus Kuran dadir. Cunku sizden oncekilerin haberleri de, sizden sonrakilerin haberleri de, aranizdakilerin hukmu de ondadir. O gercek ile yalani birbirinden ayiran kesin bir hukumdur, saka ve bos soz degildir. O nu terk eden her zorbanin Allah boynunu kirar. Hidayeti, dogru yolu O ndan baskasinda arayani Allah sapkinliga dusurur.

O, Allah in en saglam urganidir. O, hikmetle dolu Kuran dir. O en dogru yoldur. O, bos arzularin haktan saptiramayacagi, dillerin, karistirip belirsiz edemeyecegi, ilim adamlarinin doyamayacagi, cok tekrarlanilmasindan bikilmayan, ilginc ozellikleri bitip tukenmeyen bir kitaptir. Sunen-i Tirmizi/Darimi

Hz. Ali den rivayet edildigine gore o yaninda yazili sahifeler bulunan kimseleri, bunlara muracaat etmekten sakindirmis ve Sizden onceki insanlar, Rabb lerinin Kitabini terk ederek alimlerinin sozlerine uyduklari icin helak olmuslardir demistir. [Ibn Abdilberr, 108]

Hz. Ali minberden su hutbeyi veriyordu: Yaninda hadis sayfalari bulunanlar gidip onlari yoketsinler. Zira halki helak eden olay, alimlerin naklettikleri hadislere uyarak Kuran i terk etmeleridir.

Ibn Abdulberr, Camiul Beyanil Ilm

HADIS RIVAYET EDEN SAHABELERIN BUNDAN VAZGECMELERI

Seddad, Ibni Abbas a Hz. Peygamber bir sey birakti mi? diye sordu. O da Sadece Kuran in iki kapagi arasinda olanlari birakti cevabini verdi. [Buhari, K. Fezailul Kur-an 16; Muslim K. Fezailus Sahabe 30, 31; Ebu Davud K. Fiten 1, Tirmizi K. Fiten 43]

Ibn Mesud elinde bir hadis sayfasiyla geldi. Sonra su isteyerek sayfalari sildi, sayfanin yakilmasini emretti ve sunu soyledi: Allah kime bir hadis sayfasinin yerini bildirirse ve o da beni bundan haberdar etmezse Allah a yemin ederim ki, Hindistan da dahi olsa onu arar bulur ve yok ederim.

[Ebu Reyye, Muhammedi Sunnetin Aydinlatilmasi, s. 27]

OLUSTURULAN NOTLARIN YAKILMASI/IMHA EDILMESINE DAIR;

Ebu Musa el Esari nin bir taraftari, tesvik uzerine hocasinin hadislerini yazmis; ancak o bunu ogrenince hepsini imha ettirmis. [Ibn Sad, IV, 112]

Ubeyde b. Kays, kitaplarinin yakilmasina veya baska turlu imha edilmesine, vasiyetinde yer vermisti. [Ibn Hanble, Ilel, I. 104]

Omer, Sam a geldiginde Zeyd b. Sabit in diyete dair sahifesini sorup getirtti ve onu parcaladi. [Ibn Hanbel, Ilel, I, 206]

4 Halife nin disinda Peygamberimiz i goren bircok degerli sahabe, gerek 4 Halife doneminde, gerekse 4 Halifeden sonra arkadaslarinin hadislere karsi takindiklari tavri benimsemislerdir. Bu konuda Ibni Abbas ve Abdullah bin Mesud adli meshur sahabeleri gorelim:

Seddad, Ibni Abbas a Hz. Peygamber bir sey birakti mi? diye sordu. O da Sadece Kuran in iki kapagi arasinda olanlari birakti. cevabini verdi.

Buhari K. Fezailul Kuran 16; Muslim K. Fezailus Sahabe 30,31 Ebu Davud K. Fiten 1, Tirmizi K. Fiten 43

Ibni Abbas hadis yazmayi yasaklar ve soyle derdi: Sizden onceki ummetlerin sapmalari bu sekilde kitaplar vucuda getirmek yuzunden olmustur.

Ibn Abdul Berr, Camiul Beyanil ilm 1/63-68

http://halukgta.blogcu.com/http://hakyolkuran.com/menudetay.php?id=360

Levent Erturk : SIZIN DUYGULARINIZ GERCEK MI? EMIN MISINIZ?

En sonunda, insanin devredilemez sandigi her seyin bir degisim araci oldugu, alisverise konu edildigi ve devredildigi zaman gelmistir. simdiye dek ifade edilen ama asla takas edilmeyen; verilen ama asla satilmayan; edinilen ama asla satin alinmayan erdem, sevgi, inanc, bilgi, vicdan gibi degerlerin, kisaca her seyin ticarete dahil oldugu zamandir bu. Genel bir yozlasmanin, her seyin satilabilir olmasinin evrensellestigi ya da politik ekonomi diliyle konusacak olursak, maddi manevi her seyin pazarlanabilir bir deger haline geldigi ve gercek degerinin saptanabilmesi icin pazara getirildigi zamandir.
(karl marx)

***
Yukardaki satirlari ne zaman okusam, marx a buyuk adammissin demekten kendimi alamiyorum.
Gercek, cok acimasiz ve bayagi gorunebilir. Ama ortada bu tablo varsa, cozum yine ayni tablonun icinden cikacaktir. cagimiz artik bir reklam ve pazarlama cagidir. ustelik, metanin yani uretilebilen, gercek bir karsiligi olan somut urunun kendisinden cok; gercek olarak uretilemeyen her tur duygunun, erdemin, tutkunun, istegin pazarlanmasi daha fazla kazanc getirmektedir. urunun imaji, urunun kendisinden daha cok deger kazanmistir. uzerinde x firmanin logosunun oldugu bir ayakkabi diyelim ki 200 lira bedelle satilabilir. Ama o ayakkabinin temsil ettigi sosyal sinifa ait imaj dunyasi (diger imajlar ile birleserek) trilyonlarca lira kazandirir. Marx in ongorusu fazlasi ile gerceklesti. Her sey pazarlanabilir:

Bir savasta annesi ile birlikte olen cocugun resmi,
Bir insanin hayatindan 2-3 resim alinarak olusturulan tanitim,
Bir dinin ilk temsilcilerinin cektigi cileler,
Bir kahramanin idam sehpasindaki goruntuleri,
Ayni kahraman icin bestelenen sarki,
Bir depremde enkazin altinda kalan bebegin tanitimi ...vs

Ve elbette... sevgi, ask, cesaret, kahramanlik, fedakarlik, dindarlik, annelik, cocuk masumiyeti, doga sevgisi ...akliniza gelebilecek her tur duygu ustalikla pazarlanabilir ve pazarlanmaktadir; ustelik alicilari da cok fazladir.

Bir suru ah vah edebiyati ile dolu bos sozleri birakip, yasadigimiz dunyanin gercekligini en acimasiz sekilde gormek isterseniz, bu kitabi okuyun derim: jean baudrillard. Simulakrlar ve simulasyon .

Cagimiz bir sanal gerceklik cagidir, hatta o sanal gercekliklerin yeniden simule edilerek olusturuldugu hiper gerceklik cagidir. Sanal gerceklikte, gosterenin , yani imgenin gonderme yaptigi bir gerceklik vardir. ornegin bir gul imgesinin gonderme yaptigi gercek bir doga vardir. Hiper gerceklikte o bile yoktur. Hiper gercekligin imgeleri, gerceklikte hicbir karsitligi bulunmayan diger imgelere gonderme yaparlar ve bu durum boyle surer gider. Kendi kendini doguran anlam. Baudrillard bu durumu reklamlarda anlamin hicligi bolumunde cok guzel anlatmis.

Turkiye de ise durum daha da beterdir. Avrupa ve abd medeniyetlerinde carpikliklar olsa dahi, tum bu surecin alt yapisina sahip olan bir medeniyet, kendi icinden ciddi dusunurler ve cozumler cikarabilir. Oysa, bu bilimsel ve teknolojik sureci yasayamamis, hep ithal etmek zorunda kalmis, dolayisi ile felsefesini de gelistirememis bir ulkede verilen tepkiler hep alaturka, vicik vicik ucuz duygu edebiyati ve bol bol gozyasi ile cevrili olacaktir.

Neler oldugunu anlayamadi kucuk elif. Minicik bedeni soguk taslarin ustune yapisti. Cocuklugu, hayalleri, umitleri orda kaldi.

Yalan, yalan, yalan. Arka plandaki olumun ve acinin kendisi dogru olsa dahi, pazarlanmasi ve islenmesi bastan asagi yalan. Acinin simule edilmesi ve tekrar tekrar kullanilmasi cagimizin bir gercekligidir. Bir sure sonra, elif in bedeninin kendisi unutulur, geriye goruntusu kalir; hatta o bile unutulur, geriye bir kac parmak hareketi, iki uc photoshop posteri veya buna benzer sekilde ifade edilen protesto kirintilari kalir. Zaten o arada piyasaya yeni elif, osman, Ilker, funda goruntuleri gelir. Atolye her zaman hazirdir.

Bu durum, insanin kendine yabancilasmasidir ve kacinilmaz bir gercekliktir. Bir insanin diger bir insani oldurdugu bir durum, televizyonda canli yayinda sunuluyorsa ve ancak 2-3 dakikaligina, bir sofra basinda oylesine seyrediliyorsa, her tur gercek duyguya yabancilasma kacinilmazdir.
Simdi geliyorum asil aci verici soruya. Sorunun cevabini bana vermeyin, ben kimsenin yargici degilim. Sadece kendi vicdaniniza cevap verin.

Siz, kendi duygularinizin gercekliginden emin olabilir misiniz?

Ben emin degilim. Artik emin olamiyorum. Bu yuzden buyuk konusmak istemiyorum. Kimseyi elestirmiyorum, bu genel bir durum degerlendirmesidir.

Akliniza gelebilecek her seyin sanala donustugu bir dunyada, insan duygularinin da sanallasmasi kacinilmazdir. Bunda ayiplanacak hicbir sey yok. Zira hepimiz tv, sinema, basin, internet, cep telefonlari, etrafimizi saran milyonlarca ic alan (indoor) ve dis alan (outdoor) reklam araclari ile muthis bir bombardimana tutulmaktayiz. Sokaga cikip 1-2 saat dolastiginiz, sonra evde biraz tv seyrettiginiz ve internette iki uc mesaj yazdiginiz sakin bir gunde bile 25-40 bin arasi degisen reklam mesaji alirsiniz. Bunlarin tamamina yakinini farkedemezsiniz ama bilincaltiniza mesajlar pompalanir. Bunu butun reklamcilar bilirler. Durum o hale gelmektedir ki, insanin kendisi dahi artik sadece bir imgedir. Gercekligini gormeden, bilmeden seveceginiz, hayran kalacaginiz veya kufur edeceginiz bir imge. Ister istemez herkes bu surecin icinde yer alir. Hatta surece karsi cikiyor bile olsa.

Bir sure sonra, akliniza gelebilecek en acikli sahne bile; o sahneyi sunanla, sahneyi alanin ortaklasa sergiledikleri duygusal bir masturbasyona donusecektir. Yasanan da zaten budur.

Sistem, kendi cocuklarini yemekten bile cekinmez.

Tek basina kimsenin sucu yok ve kimse tek basina kurtarici olamaz. cok mu acimasiz yaziyorum?

Baudrillar in kitabindan ufak bir alinti yapmak isterim:
Simulasyon her zaman icin gercege saldirmaktan yanadir. Sisteme karsi, kuskunun oldugu yerde en emin yol budur. Bu, giderek icinden cikilmaz bir duruma donusmektedir. Bunu basarmasini saglayan sey ise, bizi cevreleyen gercegin tepkisizligidir. Artik, bundan boyle sanal gercekligin uretildigi sureci yalitabilmek imkansizlastigi gibi, gercegi kanitlayabilmek de imkansizlasmaktadir.

Maalesef daha fazla alinti yapamiyorum. Aslinda kitabin her sayfasi birbirinden degerli. Konuya mecburen yalap sap degindim.

Her yeri ve her seyi kana buladiktan sonra, ayrica bunu ambalajlayarak yeni bir urun seklinde size sunanlarin ilk istedigi sey, sizin tepkilerinizin gercek degil sanal olmasidir. Iste bu yuzden, oncelikli olarak, gercek tepkiler siddetle bastirilir. Asker, polis, gonullu muhafizlar vs araciligi ile, gercekligin kendisine acimasiz bir savas acilir. Buna elbette medya da katilmaktadir. Bir sure sonra, o sistemin yoneticileri ve dogrudan savas planlarini yapanlar; idealist bir lider, halklarinin koruyucusu, dindar ve ahlakli ornek sahsiyetler olarak parlatilirken, en basit haklarini arayan insanlar birer canavara donustururler. Geri kalanlar ise sindirilir. Bunun ardindan, yonetenlerin hicbir sekilde korkmayacagi, hatta destekleyecekleri bir duygusal rahatlama sureci baslar.

Iste bu ve benzer sebepler yuzunden, ben ah caniiim, nasil da kiymislar yavrucaga seklinde tepkiler veremiyorum artik. Icimin buz gibi sogudugunu soyleyebilirim. Cunku sunu biliyorum ki, istisnaslar haricinde; tum bunlar, her seyden habersiz cocuklarin, onlari oldurenlerin, oldurdukten sonra arkalarindan aglayanlarin, sonra tum bu olaylari verilmek istenen mesaja gore yeniden kurgulayanlarin, nihayet mesaji alip aglayanlarin ..herkesin katildigi sanal bir sahnedir.

Belki bir cozum olabilir.
Nasil ki, gercekligin kendisinden bikip sanala siginiyorsak;
Bir gun tum bu sanal senaryolardan bunalan insanlar, arka plandaki duygularin samimi oldugu yeni bir gerceklige yol verebilirler.
Simdilik oyuna devam...

Saygilar
(not: meraklisi icin kitap kaynagi: jean baudrillar. Simulakrlar ve simulasyon. Dokuz eylul yayinlari.)

Levent Erturk levbaba@yahoo.com >


Grup eposta komutlari ve adresleri :
Gruba mesaj gondermek icin : ozgur_gundem@yahoogroups.com
Gruba uye olmak icin : ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com
Gruptan ayrilmak icin : ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin : ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com
Grup Sayfamiz : http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz : http://orajpoyraz.blogspot.com/







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder