Anayasa suçudur, suçlu olanların, kişi ve kurum olarak Anayasa Mahkemesinde yargılanması ve siyaset dışında bırakılması gerekirdi.
Bunlar yapılmadığı için DEFAKTO yani YASADIŞI durumlarla karşı karşıyayız.
Rejimin anayasl kurumlarının çalışmadığı çok açık.
Saygılar.
Oraj POYRAZ L2fSIJNoA0xfSNxA
TBMM'den itiraf gibi yanıt: AKP iktidarı Sayıştay'ı devre dışı bırakmış!
MEVZUAT DEĞİŞİKLİĞİ BAHANESİMUHASEBE UYUMSUZLUĞU
2012 ÖNCESİ YOK
AKP iktidarının, kamu kurumlarının harcamalarını denetleyen Sayıştay'ı nasıl devre dışı bıraktığı, TBMM Başkanlığı'nın yanıtıyla ortaya çıktı.
Pazartesi, 16 Mayıs 2016 10:21
TBMM Başkanlığı, "Kamu idareleri ile sosyal güvenlik kurumlarının bütün gelir-giderlerini ve mallarını Meclis adına denetleyen" Sayıştay'ın 2005'ten 2011'e kadar bazı denetim raporlarını TBMM'ye sunmadığını kabul etti. Muhalefet partileri, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda yıllardır dile getirdikleri kamu idarelerinin harcamalarının yeterli oranda denetlenemediği eleştirilerinde haklı çıkarken, Meclis Başkanlığı raporların hazırlanamamasına "yasalarda yapılan değişiklikler ile yasalar arasındaki uyumsuzlukları" gerekçe gösterdi.
Cumhuriyet'ten Mustafa Çakır'ın haberine göre, CHP Eskişehir Milletvekili Cemal Okan Yüksel, TBMM Başkanlığı'na verdiği soru önergesinde, Sayıştay'ın 2006 yılından bu yana hangi raporları Meclis'e sunduğunu sordu. Önergeye TBMM Başkanlığı ve Sayıştay ayrı ayrı yanıt verdi.
TBMM Başkanlığı yanıtında, Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Yasası'nın yürürlüğe girdiği 1 Ocak 2005 tarihinden 6085 sayılı Sayıştay Yasası'nın yürürlüğe girdiği 19 Aralık 2010 tarihine kadar Sayıştay'ın Genel Uygunluk Bildirimi ve eki raporların TBMM'ye sunulduğunu, ancak Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporu, Faliyet Genel Değerlendirme Raporu ve Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporu'nun Meclis'e sunulmadığını bildirdi. TBMM Başkanlığı, bu raporların eski Sayıştay Yasası'nda hüküm bulunmaması ve Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Yasası ile Sayıştay Yasası'nın "uyumlu olmaması" nedeniyle Meclis'e sunulamadığını bildirdi.
MEVZUAT DEĞİŞİKLİĞİ BAHANESİ
Yeni Sayıştay Yasası'nın 19 Aralık 2010 tarihinde yürürlüğe girdiğine dikkat çeken TBMM Başkanlığı, yanıtında, bu yasaya göre en geç 1 yıl içerisinde çıkarılması gereken denetime ilişkin yönetmeliklerin sürenin bitimine iki gün kala 17 Aralık 2011 tarihinde yürürlüğe girdiğini belirtti. TBMM Başkanlığı, bu nedenle Genel Uygunluk Bildirimi hariç 2010 yılına ait diğer Sayıştay raporlarının da TBMM'ye sunulmadığını kaydetti.
TBMM Başkanlığı, 2011'e ait raporların da TBMM'ye sunulmadığını bildirdi. 2012'de Sayıştay Yasası'nda yapılan değişiklikle Sayıştay'ın yerindelik denetimi yapamayacağına vurgu yapıldığını, ayrıca denetime ilişkin usul ve esasların yeniden düzenlendiğini belirten TBMM Başkanlığı, "Değişikliğin yapıldığı dönemde kamu idarelerinin denetimleri tamamlanmış, ancak taslak raporların Sayıştay dairelerinde ve Rapor Değerlendirme Kurulu'nda görüşülmesine ilişkin süreç tamamlanmamıştır... Sayıştay dairelerinde ve Rapor Değerlendirme Kurulu'nda taslak raporların yeni yasal düzenlemeye uygun olmadığı görüşü benimsenmiştir" bilgisini verdi.
MUHASEBE UYUMSUZLUĞU
TBMM Başkanlığı, Sayıştay'ın 2011 yılına ilişkin Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporu'nun ise "Sayıştay ile Maliye Bakanlığı tarafından kullanılan muhasebe sisteminin uyumsuzluğundan kaynaklanan teknik nedenlerle TBMM'ye sunulmadığını" kaydetti.
2012 ÖNCESİ YOK
Sayıştay Başkanlığı da yanıtında, Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporu, Faliyet Genel Değerlendirme Raporu ile Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporu'nun 2012 yılından itibaren TBMM'ye sunulmaya başlandığını bildirdi. Sayıştay'ın yanıtında 2010 ve 2011 yılı raporlarına ilişkin ise herhangi bir bilgi verilmedi.
a45UyF587661-160516120607 Oraj Poyraz cimcime@neomailbox.net
2016/05/16 13:00 1 39 1923atamizindeyiz@googlegroups.com
Ey Aptal insan!
Daha bir solucan bile yapamayan ama Tanrilari duzinelerce yapan!
Michel Montaigne
Ahzab Suresi 37.Ayet:
(Resulum!) Hani Allah in nimet verdigi, senin de kendisine iyilik ettigin kimseye:
Esini yaninda tut, Allah tan kork! diyordun.
Allah in aciga vuracagi seyi, insanlardan cekinerek icinde gizliyordun.
Oysa asil korkmana layik olan Allah tir.
Zeyd, o kadindan ilisigini kesince biz onu sana nikahladik ki evlatliklari, karilariyla iliskilerini kestiklerinde (o kadinlarla evlenmek isterlerse) muminlere bir gucluk olmasin.
Allah in emri yerine getirilmistir. ****
Kur an-i Kerim in bazi ayetlerine iliskin mazeretler:
1- Bu ayetler yanlis tercume edilmis!
2- Bu ayetler yanlis anlasilmaya musait yani herkes anlayamaz!
3- Bu ayetler zaman asimina ugradi yani bugun gecersiz!
4- Bu ayetler cag disi yani Islam da reform yapilmasi lazim!
5- Bu ayetlere iman etmek imkansiz ama yine de ben bir muslumanim!
Mazeretlerin Cevaplari:
1- Diyanet Vakfi Meali ni, konularinda uzman Ilahiyatci Heyet hazirladi. En cok itibar edilen meal. Heyetteki herkesin yanlis tercume yapmasi imkansiz. Hal boyle iken bu mazeret gecersizdir.
2- Kur an-i Kerim i herkesin anlayabilecegine dair ayetler var* ve zaten bu sebeple indirilmis . Tersi ise adaletsizlik olur cunku herkesin anlayamayacagi ve yanlis anlasilmaya musait bir kutsal kitap gondermek Allah a yakismaz. Bir sakinca da sudur; Muslumanlara siz Kur an i anlamazsiniz, sadece biz anlariz diyen ruhban sinifi olusur ki Islam da ruhbanlik haramdir. Hal boyle iken bu mazeret gecersizdir.
3- Kur an in, kiyamete kadar , cihansumul(evrensel) yani her zaman ve her yerde hukmunun gecerli olduguna inanmak farzdir. Hal boyle iken bu mazeret gecersizdir.
4- Allah 21. yuzyilin hayat sartlarini ve yasam bicimini ezelden beri bildigine gore Allah in bu durumu hesaba katmadigi ni iddia etmek Allah a karsi cok buyuk bir iftiradir. Hal boyle iken bu mazeret gecersizdir.
5- Bu ayetlere iman etmeyenin adi Musluman degil Kafir dir.** Hal boyle iken bu mazeret gecersizdir.
*Bakiniz: Nahl Suresi 89. Ayet, Enam Suresi 38. Ayet, Maide Suresi 15. Ayet, Hac Suresi 16. Ayet.
**Bakiniz: Bakara Suresi 85. Ayet ve Maide Suresi 44. Ayet.
****Zeyd, Muhammed in evlatligidir.
Muhammed bir gun, Zeyd i gormek icin evine gider.
Zeyd evde yoktur.
Onun yerine karisi Zeynep le karsilasir ve hemen a$ik olur.
(Taberi gibi tefsirciler, o sirada Zeynep in ciplak oldugunu, Muhammed in bu yuzden a$ik oldugunu belirtirler).
Bunu ogrenen Zeyd, hemen Muhammed e gidip karisindan ayrilmak istedigini soyler.
Zeyd in karisindan bir $ikayeti yoktur ama Peygamberin a$ik oldugu kadinla evli kalmayi da dogru bulmamaktadir.
Muhammed bu oneriyi reddeder.
Bunun bir nedeni, Muhammed in evlatliginin karisina goz koymasinin, bir yuvayi yikmasinin dogru olmadigini bilmesidir.
Diger bir sebebi ise, Zeyd in Arap geleneklerine gore Muhammed in oglu sayilmasidir.
Yani Zeynep gelinidir...
Muhammed oneriyi reddeder ama bir taraftan da Zeynep i cok istemektedir.
Bunun uzerine, (her zaman oldugu gibi!) kurtarici ayet geliverir:
Ahzab Suresi 37.Ayet
DOGA YASALARI UZERINE DUSUNCELER -11-
Artik, cift yarik deneyinin ve kurantum alan kuramlarinin daha ileri seviyede yorumlarina gecilebilir. Once Dr Stephen Hawking den alintilar yapacagim. Yazi dizimin sonunda ise John Gribbin in kuantum fizigi ile ilgili bazi yorumlarina ve genel yorumlara yer verecegim. Alintilara devam ediyorum. (Buyuk Tasarim. S.Hawking-LMlodinow)
Einstein belirsizlik ilkesinden rahatsiz olmus ve Tanri nin evrende zar atmadigini soylemisti.
Kuantum fizigine gore ne kadar bilgiye veya ne kadar guclu bir hesaplama yetenegine sahip oldugumuz hic fark etmiyor. Fiziksel sureclerin sonuclarini kesinlik dahilinde ongormek mumkun degildir cunku onlar kesinlik dahilinde belirlenmemistir. Tersine, bir sistemin baslangic kosullarini bilsek bile, doga o sistemin gelecegini temelde belirsiz bir surec yoluyla saptar. Bir baska deyisle, en basit durumlarda bile doga bir surecin veya bir deneyin sonuclarini dikte etmez. Bunun yerine, her biri belirli bir gerceklesme olasiligi tasiyan cok farkli senaryolara izin verir. Bu, Einstein in yorumu ile Tanri nin zar atmasi gibi bir seydir. Bu dusunce Einstein i rahatsiz etmis, kuantum fiziginin kurucularindan biri olmasina ragmen, sonradan elestirmeye baslamistir.
Daha bu ilk cumlede Dr Hawking meselenin ozune inmis durumda. Kuantum fizigindeki belirsizlik, bir hesaplama ek$ikligi degildir. Doganin bagrinda yatan bir gercekliktir. Einstein bu durumu sadece elestirmekle kalmadi, kuantum fiziginin belirsizlik ilkesini curutmek icin calismalar da yapti. Mesela kutudaki saat dusunce deneyi gibi. Fakat Niels Bohr, olcumler ne kadar hassas yapilirsa yapilsin momentum bilgisinde belirsizlik olacagini gostererek bu deneyin bir ise yaramiyacagi cevabini verdi. Derken ortaya EPR Paradoksu denen bir olgu daha cikti ve kuantum kurami bir zafer daha kazandi. Aslinda her sey daha da gariplesiyordu. Madem ki, yaptigimiz gozlem bir partikulun hizi ve konumu konusunda belirsizlige yol aciyordu, o zaman iki ayri parcacik uzerinde calisilarak bir sonuca ulasilabilirdi. Einstein sunu onerdi:
Birbirleriyle etkilesim icine girip sonra birbirinden ayrilarak ucan ve deneyci onlardan birini arastirmaya karar verene kadar baska hicbir seyle etkilesim icine girmeyecek iki parcacik hayal edin. Her bir parcacigin kendi momentumu var, her biri uzayda bir konumda yerlesmis durumda. Kuantum kurami kurallari cercevesinde bile iki parcacigin toplam momentumunu ve birbirlerine yakin olduklari zaman aralarinda bulunan mesafeyi tam olarak olcmemize izin vardir. Cok daha sonra parcaciklardan tekinin momentumunu olcmeye karar verirsek oteki parcacigin momentumunun ne olmasi gerektigini otomatik olarak biliriz, cunku toplamin degismemesi gerekir.
EPR-paradoksu
EPR paradoksu adi verilen dusunce deneyi bir sistem uzerinde olcum yaparak diger sistemde olculmeyen bir degeri tahmin etmeye dayanir. Bu konuda fizikciler ikiye ayrilmislardir.
Einstein kuantum mekanigininin henuz tamamlanmadigini dusunuyordu. Cunku ona gore, ortada bir sacmalik vardi. Eger kuantum mekaniginin Kopenhag yorumuna sapilirsa, iki sistemdeki olcum sureclerinin, aralarinda mesafe olsa dahi, birbirlerini etkiledigini kabul etmemiz gerekiyordu. Sunlari yazdi:
Kopenhag yorumunu kabul ederseniz o zaman bu yorum, ikinci sistemdeki konum ve momentumun gercekligini, ikinci sistemi herhangi bir sekilde etkilemeyen ilk sistem uzerinde yapilan olcme surecine bagli kilar. Akla yakin hicbir gerceklik tanimi buna izin veremez.
Buna benzer dusunce deneyleri ve itirazlar sonucu, kuantum fiziginin degi$ik yorumlari gelistirilmeye baslandi. O yorumlar en son bolumlerde derli toplu bir sekilde ozetlemeye calisacagim. Dr Hawking den alintiya devam ediyorum.
Kuantum fizigi doganin yasalarla yonetildigi dusuncesini yikmaya calisiyor gibi gorunebilir, ama durum bu degildir. Tersine, yeni bir determinizm anlayisini kabul etmemiz icin bize yol gosterir. Doganin yasalari belirli bir sistem icin kesin bir gecmis ve gelecek saptamak yerine, farkli gecmis ve gelecek olasiliklari saptar. Bu durum bazilarinin hosuna gitmese de, bilim insanlari kendi onyargili dusuncelerini degil, deneylerle uyum gosteren kuramlari kabul etmek zorundadir.
Bilimin bir kuramdan bekledigi ilk sey test edilebilir olmasidir. Kuantum fizigine ait ongorulerin olasiliksal dogasi, bu ongorulerin dogrulanmasinin olanaksizligi anlamina gelseydi, kuantum kuramlari gecerli olarak nitelenemezdi. Ancak ongorulerin olasiliksal dogasina ragmen kuatum kuramlarini test edebilmekteyiz. Ornegin bir deneyi pek cok kez tekrar edebilir, farkli sonuclara ait frekanslarin ongorulen olasiliklara uydugunu dogrulayabiliriz. Kuantum fizigi bize hicbir seyin asla kesin bir noktada saptanamayacagini soyler, eger aksi olsaydi momentumdaki belirsizligin sonsuz olmasi gerekirdi. Aslinda kuantum fizigine gore, her parcacigin evrenin herhangi bir yerinde bulunma olasiligi vardir. Yani cift yarikli deney duzeneginde belirli bir elektronu bulma sansi cok yuksek olsa da, o elektronu Alpha Centauri sisteminin en uzak kosesinde veya ofisinizin kafeteryasinda yediginiz borekte bulma sansi her zaman vardir. Sonuc olarak, bir kuanta parcasina tekme atarak ucmasina izin verirseniz, onun tam olarak nereye gidecegini onceden soyleyebilmenizi saglayacak herhangi bir bilgi veya yetenek soz konusu degildir. Ancak, deneyi pek cok kez tekrarlarsaniz, elde ettiginiz veriler onu bulabileceginiz degi$ik noktalarin olasiliklarini yansitacaktir. Deneysel fizikciler bunun gibi deneylerin sonuclarinin kuramin ongoruleriyle uyustugunu dogrulamaktadir.
Simdi, olasilik kavramina geldik. Burda cok dikkat edilmesi gerekiyor. Ele alinan olasilik, bir piyango cekilisine benzeyen olasilik kavrami degil. Bu rastlantisalligi iceriyor ama ondan farkli yonleri de var. Devam ediyorum.
Kuantum kuramindaki olasiliklar farklidir. Dogadaki temel rastlantisalligi yansitir. Doganin kuantum modelini olusturan ilkeler, sadece gundelik deneyimimize degil, gerceklik hakkindaki sezgisel kavramlarimiza da terstir. Ancak kuantum fizigi gozlemlerle uyum icindedir. Hicbir sinamada basarisizliga ugramamistir ve bilimde kuantum kadar cok sinanan bir baska kuram yoktur.
Kuantum kuraminin olasilik anlayisi top ornegindeki rastgele cekim mantigina benzer gibi gorunse de, farkliliklar var. Bu yeni olasilik anlayisinda, gozlemcinin secime karismasi gibi bir olgu da soz konusu.
1940 li yillarda Richard Feynman in kuantum ve Newton fiziginin farkliligi hakkinda sasirtici bir yaklasimi vardi. Cift yarik deneyindeki girisim oruntusunun nasil olustugu sorusu ilgisini cekmisti. Animsayalim, iki yarik da acikken gonderdigimiz partikullerin olusturdugu goruntu, ilkinde yariklardan yalnizca birinin, ikincisinde digerinin acik oldugu iki deneyin sonucunda elde edilen oruntulerin toplami degildir. Her iki yarik acikken bir dizi acik ve karanlik seritler elde ederiz ve karanlik seritlere hic parcacik ulasmamistir. Sanki parcaciklar, kaynaktan ekrana yaptiklari yolculuklarinin bir yerinde her iki yarik hakkinda bilgi edinmislerdir. Bu turden bir davranis, gundelik yasamimizdaki seylerin davranisindan buyuk olcude farklidir; ornegin, gundelik hayatta bir top bir yariktan gecirildiginde bir yol izler ve diger yariktaki durumdan etkilenmez.
Dr Hawking in acikladigi bu davranis uzerine, cilginca bir yorum yapilmistir ve ustelik bu cilginca yorum gercekten de dogru olabilir. Ya, parcaciklar gelecegin bilgisine sahipse? Bu varsayimi test etmek icin de duzenekler hazirlanmistir. Bir zaman kuramina gore, evrende olmus, olacak her sey film kareleri gibi ustustedir. Biz, kareler arasinda sicrama yapamayiz ama parcaciklar tuhaf bir sekilde bu sicramayi yaparlar ve biz onlardan daima gerideyiz demektir. Elbette, bu sadece bir yorumdur.
feynman
Richard Feynman. (1918-1988)
Newton fizigine gore, her parcacik kaynaktan ekrana kadar tek ve kesinlikle tanimlanmis bir yol izler. Bu resimde, (Newton fiziginde) parcacigin, yolculugu sirasinda yariklarin cevresini dolasmak icin yolundan sapmasi mumkun degildir. Ancak kuantum modeline gore, bir parcacigin baslangic noktasindan varis noktasina kadar gecen zaman icinde belirli bir konumda oldugu soylenemez. Feynman bunun, kaynaktan ekrana giden parcacigin izledigi bir yol yoktur seklinde yorumlanmamasi gerektigini fark etti. Tersine, parcacik bu iki noktayi birbirine baglayan olasi butun yollari kullaniyordu. Feynman a gore kuantum fizigi ile Newton fizigi arasindaki fark buydu.
Bu nasil olabilir? Bir parcacigin konumunun belirsizligi az cok kavranabilen bir seydir. Ama bir parcacigin ayni anda olasi tum yollari kullanmasi nasil mumkun olabilir? Bu durum bizleri zaman anlayisimiz hakkinda yeniden dusunmeye zorlamaktadir. An dedigimiz sey nedir ve onu kuantum cercevesinde yeniden nasil yorumlayabiliriz ?
Deneyde, her iki yarigin konumu onemlidir, cunku parcaciklar tek ve belirli bir yol izlemek yerine, her yolu izlerler ve bunu es zamanli olarak gerceklestirirler! Bu sanki bilim kurgu gibi geliyor ama degil.
Feynman in dusuncesine gore cift yarik deneyinde parcaciklarin izledigi yollar soyledir. Yalnizca bir yariktan veya yalnizca diger yariktan gecerler. Ilk yariktan gecer, donup ikinci yariktan cikar sonra yine ilk yariktan gecerler. Teorik olarak, tum bunlari yaparken nefis pizzalar satan bir lokantaya ugramalari veya Jupiter in etrafini dolasmalari mumkundur. Feynman a gore parcacik, hangi yarigin acik oldugu konusunda bu sekilde bilgi alir. Eger bir yarik aciksa parcacik onun icinden gecer, her iki yarik da aciksa, parcacigin icinden gectigi her iki yol birbirine karisarak bir girisim olusturur. Bu cok delice gelebilir ama Feynman in formullerinin cok daha kullanisli oldugu kanitlanmistir.
Bu noktada, kla$ik fizikten tamamen koptuk. Kla$ik fizikte, mesela bir top mermisinin izleyecegi yol bellidir. Aksi halde zaten savaslarda kullanilmazdi. Merminin kutlesi, momentumu, yer cekimi etkisi, ruzgarin direnci vb gibi degerler uygun bir matematikle formule edilerek, merminin bir yere dusmesi ufak bir sapma payi ile gerceklestirilir. Belki insan sezgileri ile buyuk sapmalar olabilir ama bilgisayar destekli hesaplamalarla hedefe cok az bir sapma ile varilir. Bazi fuzeler bir hedefi 1-2 metrelik sapma ile vurabilmektedir; zaten yaptiklari tahribat ve gucleri gozonune alinirsa bu kadarcik bir sapmanin onemi yoktur. Ama bu yeni kuramda, sanki top mermisi her yeri dolastiktan sonra hedefi hakkinda bilgi ediniyor gibi ...
Feynman in kuantum gercekligiyle ilgili dusuncesi, daha sonra anlatacagim kuramlarin anlasilmasi acisindan cok onemlidir. Bu nedenle nasil calistigina dair bir izlenim edinmek icin biraz zaman ayirmaya deger. Bir parcacigin A noktasindan basladigi ve ozgurce hareket ettigi basit bir surec hayal edelim. Newton modelinde bu parcacik duz bir cizgi izler. Belirli bir zaman gectikten sonra, bu duz cizginin sonunda parcacigi kesin olarak belirlenmis B noktasinda buluruz. Feynman in modelinde bir kuantum parcacigi A ile B yi baglayan butun yollari dener ve her yol icin adina faz denilen bir numara alir. Bu faz, dalganin pozisyonunu, yani dalganin tepe konumunda mi, cukur konumunda mi, aradaki belirli bir konumda mi oldugunu temsil eder. Feynman in bu fazi hesaplamak icin kullandigi matematik formulu, butun yollardan gelen dalgalari topladiginizda, A dan baslayan ve B ye ulasacak parcacigin olasilik genligini elde edecegimizi gosterir. Olasilik genliginin karesi de B ye ulasacak parcacigin gercek olasiligini verir.
Feynman toplamina (Dolayisiyla A dan B ye gitme olasiligina) katkida bulunan her bir tekil yolun fazi, sabit uzunlukta bir ok olarak dusunulebilir ama bu ok herhangi bir yonu gostermez. Iki fazi toplamak icin, bir fazi temsil eden oku, diger fazi temsil eden okun sonuna yerlestirirsiniz ve boylece toplami temsil eden yeni bir ok elde edersiniz. Fazlar ardi ardina siralandiginda, toplami temsil eden ok cok uzun olabilir.
Ayni yonde ilerleyen vektorlerin toplamina benzemekte.
Ancak, oklar farkli yonleri gosteriyorsa birbirlerini gecersiz kilma egiliminde olacaklarindan, oktan geriye pek bir sey kalmayacaktir. Sonsuz sayida yol olmasi isin matematigini zorlastirsa da, sonuc veriyor.
Feynman kurami, kuantum dunyasindan Newton fiziginin nasil dogabilecegi hakkinda bir fikir sunuyor. Feynman kuramina gore her yola ait faz Planck sabitine dayanir. Planck sabiti cok kucuk oldugundan, birbirine yakin olan her yolun katkisini topladiginizda, fazlar normal olarak cok buyuk degi$iklik gosterecektir ve birbirlerini sifirlama egiliminde olacaklardir. Ancak kurama gore, fazlarin siralanma egilimi gosterdigi belirli yollar da vardir ve bunlar, parcacigin gozlemlenen davranisi icin daha buyuk bir katki sagladiklarindan tercih edilir. Buyuk nesneler soz konusu oldugunda Newton un ongordugu yola cok benzeyen yollarin fazlari da benzesecektir ve toplamdaki paylari acik farkla buyuk olacaktir. Yani etkili bir bicimde sifirdan buyuk olan tek varis noktasi, Newton kurami tarafindan ongorulen noktadir ve bu varis noktasinin sahip oldugu olasilik 1 e cok yakindir. Bu nedenle buyuk nesneler Newton kuraminin ongordugu sekilde hareket ederler.
Tamam, pek anlasilmayacak bir sey yok. Aynen, hareket eden futbol topunun izledigi yolun analizindeki mantik gecerli. Olasilik genligi Planck sabitine bolundugunde, buyuk parcanin izleyecegi yolun olasi sapma degeri azalacak. Ama ya kucuk parcalarda durum ne olacak ? Burda ise artik bir parcanin degil, bir sistemin analizi soz konusu. Tek tek her parcacigin olasilik genligi hesap edilemese de butune yonelik bir kavrayisa varilabilir.
Buraya kadar Feynman in kuramini cift yarik deneyi baglaminda ele aldik. Bu deneyde parcaciklar yariklari olan bir duvardan geciriliyor ve biz duvarin arkasina yerlestirilen bir ekrana ulasan parcaciklarin yerini olcuyoruz. Genel olarak, Feynman in kurami tek bir parcacigin degil bir sistemin olasi sonuclarini ongormemizi sagliyor. Bu sistem bir dizi parcacik, hatta butun evren de olabilir. Sistemin baslangic durumu ile daha sonra niteliklerini saptamak icin yaptigimiz olcumler arasinda, bu nitelikler bir sekilde gelisir ve fizikciler buna sistemin gecmisi der. Ornegin cift yarik deneyinde parcacigi gecmisi, onun yoludur.. Yine bu deneyde oldugu gibi, verili herhangi bir noktaya ulasan parcacigi gozlemliyebilme olasiligi, o noktaya goturulebilecek yollarin tumune baglidir. Feynman, genel bir sistemde herhangi bir gozlem olasiliginin, o gozleme yol acan butun olasi gecmislerden olustugunu gostermistir. Bu nedenle onun bu yontemine kuantum fiziginin gecmisler toplami veya alternatif gecmisler formulasyonu denir.
Iste bu noktada ortaya buyuk bir yorum farki ve ciddi bir soru cikiyor. Alternatif gecmisler, gerceklesme olasiligi varken hic gerceklesmemis olu gecmisler midir, yoksa, onlarin biz goremesek de gerceklesmis oldugu bir baska evren durumu var midir? Cevap olarak verilebilecek evet veya hayir yargilarimizdan nasil emin olabiliriz?
Simdi, bir baska kuantum ilkesine bakalim. Bu ilkeye gore bir sistemi gozlemlemek onun hareket bicimini degistirir. Bir sistemi karsidan oylece izleyemez miyiz ?
Aslinda cevap zaten sorunun icinde gibi: biz de sistemin icindeyiz!
Hayir! Kuantum fizigine gore bir seyi sadece gozlemliyemezsiniz. Gozlem yapabilmek icin, gozlemlediginiz nesneyle etkilesmek zorundasiniz. Ornegin bir nesneyi alisildik anlamda gormek icin uzerine i$ik tutariz. Bir kabagin uzerine tuttugumuz i$ik elbette onu cok az etkileyecektir. Ancak kucucuk bir kuantum parcaciginin uzerine soluk bir i$ik tutmak, yani onu fotonlarla vurmak bile buyuk bir etkiye yol acacaktir. Bu durum kuantum fiziginin acikladigi gibi deneyin sonuclarini degistirecektir.
Bu dusunce gecmis kavramimiz uzerinde onemli sonuclar dogurur. Newton kuraminda gecmisin, kesin olaylar dizisi olarak var oldugu dusunulur. Italya dan aldiginiz kiymetli bir vazonun yerde paramparca durdugunu gorurseniz, kazaya yol acan olaylari gecmise dogru izleyebilirsiniz. Aslinda, simdiki zaman hakkinda ek$iksiz veriye sahipsek Newton yasalari gecmisin ek$iksiz bir resmini hesaplamamiza olanak tanir. Bu resim, ister sevincli ister acili olsun, dunyanin kesin bir gecmisi olduguna dair sezgilerimizle tutarlidir. Hic izlenmemis olabilir, ama sanki bir dizi fotografini cekmisiz gibi, gecmisin varligindan emin oluruz. Ancak kuantum parcaciklarinin kaynaktan ekrana giderken kesin bir yol izledikleri soylenemez. Gozlem yaparak yerini saptayabiliriz, ancak gozlemlerimiz arasinda parcacik butun yollari birden kullanir. Kuantum fizigine gore, simdinin gozlemi ne kadar mukemmel olursa olsun, gozlemlenmeyen gecmis, tipki gelecek gibi, belirsizdir ve yalnizca olasiliklar yelpazesi olarak mevcuttur. Daha acik ve keskin bir ifade ile, evrenin tek bir tarihi veya gecmisi yoktur.
Delice mi? Ama bekleyin bu daha bir sey degil. Cunku parcaciklar ile yapilan bir baska deney, gecikmis secilim deneyi ortaya kimsenin kabul etmek istemedigi carpici bir sonuc cikardi. Once kla$ik fizikte, bir turlu cevaplanamayan bir soruyu hatirlatmak isterim. Kla$ik fizikte, bir sistem belli yasalara uyup gelecege dogru ilerletilebiliyorsa, ayni yasalari kullanarak geriye dogru yurutmememiz icin de hicbir sebep yoktur. Ama olaylar boyle islemez. Neden ? Olen insan geri gelmez, kirilan vazo tekrar birlesmez vs...
Oysa kuantum fiziginde, bir partikule mudahale edildiginde, onun gecmisteki bir kararini etkileyebilmek gibi bir durum karsimiza cikmakta.
-devam edecek-
Levent ERTURK
LEVENTERTURK1961
https://leventerturk1961.wordpress.com/
Grup eposta komutlari ve adresleri | : | |
Gruba mesaj gondermek icin | : | ozgur_gundem@yahoogroups.com |
Gruba uye olmak icin | : | ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com |
Gruptan ayrilmak icin | : | ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com |
Grup kurucusuna yazmak icin | : | ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com |
Grup Sayfamiz | : | http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/ |
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz | : | http://orajpoyraz.blogspot.com/ |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder