5 Mayıs 2016 Perşembe

YILMAZ ÖZDİL: Ciğer

 


YILMAZ ÖZDİL: Ciğer

"Bakterilerden kurtulmak için yatağınızı yastığınızı iki günde bir sirkeyle silin. Çöpünüzü biriktirmeyin, böcek gelir. Çöp poşetinin altına ıslak gazete kağıdı koyun, kokuyu alır."

*

"Çamaşır yıkamak için iki yöntem var, topukmatik ve petmatik… Elinizle çitilerseniz, cılk yaralar açılıyor. Ayaklarınızla girin leğene, tepinir gibi yıkayın. Topukmatik'ten sonra ayaklarınızı iyi durulayın, yoksa egzama oluyor. Çoraplarınızı beş litrelik pet şişeye sokun, deterjan ilave edin, kapağını kapatın, çalkalayın, pırıl pırıl oluyor, petmatik de bu."

*

"Spor yapın, günde 10 bin adım atın. Havalandırma 13 adım uzunluğunda, 6 adım eninde… Ortalama hızla 2.5 saat sürüyor."

*

"Süzme yoğurdu çok severim. Atletimin kol kısımlarını düğümlüyorum, torba haline getirip, yoğurdu içine döküyorum, altına leğen koyup, pencereye asıyorum, iki gün sonra hazır."

*

"Haftada 10 dakika telefon hakkınız var, süre biter, kelime bitmez, son sözünüz hep ağzınızda yarım kalır. Seni seviyorum'u en önden söyleyin, sonra içinize dert olmasın."

*

"Bol bol yazın. Yazmak konuşmak gibidir. Karşınızda kimse olmasa bile, kendinize anlatın. Mektup almak iyidir. Üstünü örttüğünüz kendinize, kendi mektuplarınızı gönderin."

*

"Ortak alanda maç seyrederken, taraftarlık ölçüsünü kaçırmayın. İçersi de dışarsı gibi, kavga çıkıyor. Şişlenmeyin, jiletlenmeyin."

*

"Tıraşınıza özen gösterin. Karşılıksız çek ve banka borcundan tutuklu berberler çok başarılı."

*

"Maarif takvimi bulundurun. Her gece törenle yırtın. Geçen, sizin ömrünüzdür, atlamayın!"

*

"Bayramlara evinizdeki gibi hazırlanın, şekerinizi çikolatanızı hazır edin, yan koğuşlara atın."

*

"Tespih çekin. Sakın sallamayın. Racona ters, hakaret olarak algılanıyor. Sigara içmeseniz bile, bulundurun, para yasak, değiş tokuşlu alışverişte para yerine geçiyor."

*

"Kalorifer yetersiz. Isıtıcı yasak. Nevresimi battaniyeye tela yapın. Üstüne bir nevresim daha geçirin. Hem battaniyenin tüyünden kurtulursunuz, hem de battaniye yorgan hissi verir."

*

"Rutubetten korunun. Başucunuzdaki duvarı battaniyeyle kaplayın. Ekstra battaniyeye izin vermezlerse, seccade alın, ona izin veriliyor. Çivi yasak. Diş macunuyla duvara yapıştırın, kuruyunca öyle sağlam tutunur ki, şaşarsınız."

*

"Toprak yok. Her yer beton. Duvarları yosun kaplıyor. Temizlemeyin. Yeşili orda görün."

*

"Duruşma salonunda fesleğen verdiler, bayılırım. Ama içeri sokmak yasak. Üç dalını gömlek cebime koydum, ceketimle örttüm, x-ray'den geçti, elle aramada farkedilmedi. Getirip, pet şişeden vazoya koydum. Gördüler, ses etmediler. Aspirin attım suyuna… Dayanamadı."

*

"Tecrübe kazanınca hücremde sera kurdum! Öğrendim ki, cezaevinin toprağı çay'dır. Çayı al, beş litrelik pet şişeyi yarısından kes, saksı yap, tabanına gazete kağıdı yerleştir, altına delik aç, çayı saksıya doldur, soğan ek, sarımsak ek, sula… Fesleğen ektim böyle, yaşadı. Seracılık faaliyetime devam ediyorum. Taze soğan yiyorum, sarımsak yiyorum."

*

"Gübre takviyesi şart… Kuşları pencere önlerine, havalandırmaya alıştıracaksın, ekmek kırıntısı serpin, gelirler. Onlar cıvıl cıvıl beslenirken, siz onların pisliğini toplayıp çaydan toprağa koyacaksınız. Ama fazla koymayın, fazlası bitkilere zarar veriyor, çürütüyor."

*

"Örümcekle dost olun. Ağlarını sakın temizlemeyin, sineği uzak tutar. Benim pencerenin önünde iki tane siyah kabadayı örümceğim var, sivrisineklerin korkulu rüyası… Karıncaya dalaşmayın. Şeftali aldım kantinden, dolaba koymayı unuttum, iki kilo şeftaliyi bir gecede götürdüler. Geceleri baykuş geliyor, iyi oluyor, fareler kaçıyor. Güve'ye arı'ya dikkat edin."

*

İlaçlarınızı düzenli alın. Mutlaka vitamin alın. Aman hastalanmayın. Hastalandınız… Acil alarm butonuna basın, bağırın, gürültü yapın, sedyeyle çıkarılmanız en erken 30 dakika… Siz siz olun, saat 17.20'den sonra sakın kalp krizi filan geçirmeye kalkmayın, anca ölünüzü bulurlar."

*

"Mantar, ishal, kabız, cilt rahatsızlığı, enfeksiyon, depresyon, tansiyon, şeker, böbrek yetmezliği, kalp, dolaşım bozukluğu, diş eti çekilmesi, duyma bozukluğu, karaciğer, mide, kas-eklem rahatsızlığı, boyun-bel fıtığı, romatizma, neticede kanser… Bu hastalıklar sırayla sizi bekliyor, hazırlıklı olun."

*

"Ben mesela, aniden sararmaya, yaralar dökmeye başladım. Revire kaldırıldım, kimi zehirlendiğimi, kimi siroz olduğumu, kimi portakalı fazla kaçırdığımı o yüzden sarardığımı, kimi de psikolojik olduğunu söyledi. Hastaneye sevk edildim, tetkik üstüne tetkik, teşhis konulamadı."

*

Tuncay Özkan'ın "Hapiste Yatacak Olanlara Öğütler" isimli kitabından bu satırlar… 2012'de Silivri'deyken yazmıştı. Bu koşullarda altı sene yattı, bir avuç namuslu insan haricinde, kimsenin ruhu bile duymadı.

*

Ve iftira sürecinde gıkını çıkarmayan haysiyetsiz medyamız, şimdi olan biteni sanki ilk defa duyuyormuş gibi yazıyor… "Tuncay Özkan'ın Silivri koşullarında hasar gören karaciğerine kök hücre tedavisi uygulandı, biyopside böcek ilacına rastlandı, üç ay boyunca evinde karantinada kalacak, maskeyle dolaşacak, kimseyle temas etmeyecek" filan.

*

"Ciğeri beş para etmeyenler"in bu kadar baştacı edildiği ülkede… Namuslu yurtseverlerin ciğeri bi yere kadar dayanabiliyor maalesef.

 
a45UyF587661-160505115333 Oraj Poyraz cimcime@neomailbox.net
2016/05/05  14:00 1  39  1923atamizindeyiz@googlegroups.com


 


Sizi sarsmamasi icin yeryuzunde saglam daglar; yolunuzu bulmaniz icin de nehirler, yollar ve nice isaretler meydana getirdi. Insanlar yildizlarla da yollarini bulurlar.

NAHL15-16

Pespese iki Ayet var bunlar Enfal Suresindedir;

Enfal-65 Ey peygamber inanlari savasa tesvik et. Eger icinizden sabirli yirmi kisi bulunursa onlarin ikiyuzune galip gelir. Ve eger sizden yuzkisi olursa, kafirlerin binini yener. Cunku onlar hicbir seyden anlamaz guruhturlar.

Enfal-66 Simdi Allah yukunuzu hafifletti. Bildi ki sizde muhakkak bir zaaf var. Artik sizden sabirli ve metanetli yuz kisi olursa ikiyuzunu yenerler. Eger sizden bin kisi olursa, Allah in izniyle ikibine galebe calarlar. Allah sabir ve sebat edenlerle beraberdir.

Pluton, Mars ve NASA da ne dolaplar donuyor

23 Temmuz 2013

Ilkokuldan beri hepimizin severek takip ettigi bir gezegeni futursuzca silmeye calismak kamu vicdanini yaralar. NASA burada ileri gitmistir. Haddini ve maksadini asmistir. Boylesine bir karar utanc verici oldugu kadar gereksizdir de. Sanki en onemli sorunumuz buymus gibi, sanki butun halk Aman su Pluton gezegenlikten cikarilsa da bi rahat etsek demis gibi... Yok boyle bir sey!

Halkin ihtiyaci bu degil. Halk ekmek istiyor, as istiyor, is istiyor. Pluton u gezegenlikten cikarinca ciftcinin, esnafin yuzu mu guldu, emeklinin bogazina fazladan bir lokma mi girdi? Tamamen keyfi olan bu karar ayrica sunu da ortaya koydu: NASA da adamin varsa istedigin gok cismini gezegen, meteor yaparsin.

NASA nin tek vukuati bu degil. Bakin yillardir cesitli yildizlar kesfediyorlar. Bu yildizlar kainata, dolayisiyla hepimize ait. Ama ne acidir ki bu yildizlara isim verilirken dunyanin ortak mirasi isimler koyulmuyor, yildizi bulan astronotun adi veriliyor.

TEKSASLI YETIMIN HAKKI YENIYOR

Peki ayni astronot birden fazla yildiz bulursa ne oluyor? Hemen soyleyeyim, kedisinin, kopeginin adini, halasinin enistesinin ismini koyuyor yildiza. Helen diyor, Wilma diyor, Lessie1013 diyor. Okuyucularimizin daha net anlamasi icin soyle soyleyelim: Hayriye koyuyor yildizin adini mesela, Vildan1045 koyuyor, Haydut koyuyor. Ciddiyetsizlik diz boyu. Bilim bu kadar ayaga dusmemeli. Ayiptir!

NASA da bir yagma duzeni hukum suruyor ve birilerinin artik bunu gormesi lazim. Bakin yillardir ABD li kardeslerimizin vergileriyle ayakta duran bir kurum bu. Teksasli yetimin de hakki var burada, Harlemli oksuzun de. Peki bu NASA kuruldugundan beri kac tane adam gibi, yasanabilir gezegen buldu? Cevabinizi duyar gibiyim: Sifir. Evet, yaziyla da sifir, rakamla da sifir. Ne buldular peki? Yasamla alakasi olmayan, yamuk yumuk gereksiz gok cisimleri... Buna ragmen butun astronotlarin maasi, sigortasi, uc ayda bir cift maasi tikir tikir yatiyor. Ticket lar da cabasi.

Gezegen bulmayi da abartmiyorlar mi,sinirden duvarlari yumruklayasim geliyor.

Allah inizi severseniz, bugun herhangi birimiz bir uzay aracina atlasa, uzaya dogru soyle bir acilsa, illa bir gezegene denk gelmez mi zaten? Uzayin sonsuz oldugunu soyleyen gene NASA degil mi? Illa bulacaksin gezegen. Uzayin sonsuz olmasi astronotlarin isine geliyor tabii. Binlerce yil boyunca birbirinden luzumsuz gezegenler kesfedip maaslarini catir catir yiyebilirler. Uzay sonsuz nasil olsa, ye babam ye. Haram olsun.

MARS TA SU OLSA NE YAZAR?

Bakin 30 yildir arastirma icin Mars a gidiyorlar. Hic utanmadan cikip Efendim cok kucuk de olsa, Mars ta su olma ihtimali var. Bak sen! Mars ta su olma ihtimali varmis. Yahu Mars ta su olsa ne yazar, olmasa ne yazar? Su burada dolu var. Dunyanin dortte ucunun su oldugunu soyleyen gene siz degil misiniz? Ne diye kalkip kucucuk bir ihtimalin pesinde kosuyorsunuz?

Ayrica bulsan ne faydasi olacak? Mars ta su bulduk deyip ortaligi birbirine katarlar, bir sevinc dalgasi, heyecan olur. Hemen astronotlarin katildigi bir parti verirler. Limitsiz yerli icki... Ertesi sabah herkes sorar: Iyi guzel de, ne yapalim o suyu? Uzay mekikleriyle Keban Baraji na mi aktaralim? Sacmalik.

Eger NASA da torpille gelmemis bir yonetici olsa der ki: Arkadaslar bu Mars tan is cikmayacak, baska gezegenlere odaklanalim. Ama gorunen o ki oyle biri yok ve 500 yil arastirsan hicbir numarasi ortaya cikmayacak soguk ve gereksiz bir gezegenin pesinde insanlarin vergileri carcur ediliyor. Yaziklar olsun.

Insanlar artik gulmuyor

GECEN gun bir isyerini aradim, Ahmet Bey le gorusecem, orada mi? diye sordum. Sekreterin cevabi: Kim ariyordu? En sevmedigim, en sinir oldugum sekreter lafi bu. Yani demek istiyor ki Ahmet Bey var ama herkese yok. Mecbur ismimi soyledim. Sekreter ismimi yuksek sesle tekrarlayarak muhtemelen o an iceride olan Ahmet e mesaj gondermis oldu. Ondan gelen yanit herhalde olumsuzdu ki soyle dedi sekreter: Ahmet Bey su an toplantida yalniz. Iste o an belki de son aylarda yaptigim en iyi espriyle karsilik verdim: E Ahmet Bey toplantida yalnizsa o toplanti bitmistir zaten Telefonun obur ucunda sessizlik oldu. Hicbir tepki vermedi sekreter kiz. Son derece iyi kurgulanmis, bu kadar kaliteli bir espriye bile insanlarin gulecek hali kalmadiysa modernizmin ve teknolojinin mutluluk getirip getirmedigini hep beraber tartismaliyiz. Kavga etmeden elbette. Uygar insanlar gibi.

Tuzlalilar ne okuyacak?

TUZLA Belediyesi ogrenciler arasinda bir iyilik sampiyonasi tertip ediyor. Cocuklar 180 bin gibi rekor bir sayida kitap toplamis, Anadolu ya gonderecekler. Peki soruyorum: O kadar kitap Anadolu ya giderse Tuzlali ne okuyacak? Evlerde kitap kalmadi, bir fa$ikule muhtac hale gelindi. Bu Tuzla yi cahillestirme operasyonudur! Istiyorlar ki Tuzlali okumasin. Turkiye bu tarz kampanyalarla oyuna gelmemeli ve kitaplarina sahip cikmalidir.

http://beyinsizadam.net/
lukasaluka@gmail.com


Grup eposta komutlari ve adresleri :
Gruba mesaj gondermek icin : ozgur_gundem@yahoogroups.com
Gruba uye olmak icin : ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com
Gruptan ayrilmak icin : ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin : ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com
Grup Sayfamiz : http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz : http://orajpoyraz.blogspot.com/







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder