Türkiye küresel güçlerin sıcak çatışmalarının tam ortasında, cephenin en sıcak yerinde kalmıştır.
Çatışmalar önce ülkemizi çepeçevre sarmış, sonra da ülkemiz sınırları içine sirayet etmiştir.
Bunun böyle olması kaçınılmazdır.
Batıyla olan ittifakımızın bizi kaçınılmaz şekilde sürükleyeceği yer burasıdır:
Batı açısından bölgeni ve ülkeni yangın yerine dönmesi hiç önemli değildir.
Türk halkı, Araplar, Farisiler ve diğerleri küresel hegomanya savaşlarında sarf malzemesinden başka bir şey değildir.
Kaldı ki, dünyanın nüfusunun 2,5 milyara çekilmesi arzu edilen bir hedeftir.
Doğal olarak bu hedefe ulaşmak için zincirin en zayıf halkaları en öncelikle hem kara hem Müslüman Afrika halkları, ak Müslüman halklar, Uzak Doğu'lu Müslümanlar ve Müslüman olmayan kara Afrika halkları olmaktadır.
Azıcık sağduyu, akıl ve fikir sahibi insanın küresel hegomanya savaşlarında Türkiye'nin asıl güç olmadığını, harcanan, kullanılan bir aktör olduğunu kolayca görmesi gerekir.
Doğal olarak böylesi bir savaşın sonunda dünyaya kim hakim olursa olsun, her şey bittiğinde Türkiye sadece ve sadece varlığını, bütünlüğünü korumuş şekilde geride kaldığında kazanmış olacaktır.
Yine fındık kadar beyni olanın kolayca görebileceği şekilde, eğer Türkiye ve Türk halkı küresel hegomanya savaşlarının sıcak çatışmalarının tam orta yerinde kalırsa, bütün çatışmalar Anadolu'da ve bizim etrafımızda cereyan ederse, her şey bittiğinde geriye Türkiye'den ve Türk halkından pek bir şey kalmayacaktır.
O halde ne yapmak lazım?
Çok basit.
- Türk halkı her ayranım diyene hıyar olmamalı,
- her çatışmaya, ölmeye, şehadete gönüllü olmamalı,
- her kabadayının tetikçisi olmaya gönüllü olmamalı,
- her türden küresel gerilimde cephe ülkesi olmaktan azami ölçüde kaçınmalı,
- küresel güç oyunlarında olabildiğinde profilini düşürmeli,
- askeri gücünü tamamıyla MİLLİ SAVUNMA gereksinimlerine göre yapılandırmalı,
- CAYDIRICILIK en önemli hedef olmalı,
- asla ve de kat'a kendi ana karasında savaşmayı kabul etmemeli,
- asla küresel güçlerle blöfler, meydan okumalar, güç gösterileri içeren sidik yarışlarına girmemeli,
- en önemlisi çatışmaların en kısa sürede komşularımızdan uzaklaşması için azami gayret sarf etmeli,
- komşularımızın isyancılarını desteklemeyi bırakmalı, merkez hükumetleri kimler olurlarsa olsun onlara yakın ve ittifak içinde olmalı,
- küresel güçlerden komşularımızda isyancıları destekleyenlerle yakın olmayı bırakmalı, bunlarla eğer ittifakımız varsa, bu ittifak bağlarını gevşetmeli, resmi olmasa dahi fiili engeller çıkarmalı, zaman içinde bu ittifak ilişkisini alternatiflerle yedeklemeli,
- küresel güçlerden komşularımızda üniter yapıyı, merkez hükumetleri destekleyenlere yakın olmalı, zaman içerisinde bunlarla ittifak bağları kurmalı,
- en önemlisi küresel güçlerin ülkemize yönelik ekonomik şantaj ve tehditleriyle baş edebilmek için devlet, millet, kişi, şirket, kurum ve her seviyede pozitif bütçe, tasarrufa ekonomik dayalı büyüme nosyonu benimsenmeli, halka kazandığı kadar yaşamaya dayalı, namuslu ve ahlaklı yaşama ilkesi yeniden kazandırılmalı.
- Borçlanmaya dayalı büyüme(!) programlarının aslında esaret, küçülme, fakirleşme programları olduğunu bir şekilde artık bu halka anlatmak ve ikna etmek şarttır.
Kazandığından daha fazlasını harcayarak kimsenin zenginleşemeyeceğini, sadece fakirleşeceğini, elinde olanları da kaybedeceğini en basit örneklerle moronlara, debillere anlatır gibi anlatmak lazım.
Saygılar.
Oraj POYRAZ L2fSIJNoA0xfSNxA
Mehmet Ali Güller : NATO'nun Rusya'yı çevreleme stratejisinde Türkiye'nin rolü.
NATO'DAN RUSYA'YA KARŞI 5 HAMLENATO'NUN ORTADOĞU VE KAFKASYA ATAĞI
NATO TÜRKİYE'YE YIĞINAK YAPMIŞ DURUMDA
RUSYA'YLA İLİŞKİLERİ DÜZELTME ZORUNLULUĞU
16 Haziran 2016 0
Brüksel'deki NATO Savunma Bakanları toplantısı, ittifakın Rusya'yı çevreleme stratejisinde yeni hamlelere başladığına işaret ediyor.
NATO, tıpkı daha önce SSCB'ye yaptığı gibi, Rusya'yı yine genişçe bir yayla çevrelemeye çalışıyor. Üstelik şu farkla: SSCB'ye uygulanan çevreleme yayından daha derinlere inerek…
NATO Rusya'yı birincisi Baltık'tan, ikincisi Doğu Avrupa'dan, üçüncüsü Türkiye ve Karadeniz'den, dördüncüsü Kafkasya'dan ve beşincisi Afganistan'dan çevrelemeye çalışıyor. Bu yay, SSCB zamanında özellikle NATO'nun batı kanadında daha da gerideydi. Baltık ve Doğu Avrupa'daki güç dengesi değişikliği ve NATO'nun genişlemesi, yayı daha derinlere ilerletmiş oldu.
Fakat Rusya da, Suriye ve Doğu Akdeniz üzerinden ABD-NATO'nun yayını yarmış, yayın arkasına geçmiş durumda!
NATO'DAN RUSYA'YA KARŞI 5 HAMLE
Brüksel'deki NATO Savunma Bakanları toplantısının ilk gün sonuçları, ittifakın beş önemli hamle başlattığını göstermiş oldu:
1) NATO, Doğu Avrupa'ya 4 bin asker gönderme kararı aldı. Karar, Polonya, Estonya, Letonya ve Litvanya'ya 4 tabur gönderilerek uygulanacak.
2) NATO Genel Sekreteri Jens Soltenberg, hazır kuvvetlerin 3 kat artırıldığı açıkladı.
3) Soltenberg, NATO bünyesinde oluşturulması kararı alınan Acil Müdahale Gücü'nün ilgili ülkelerde görevlendirilmeye hazır hale getirildiği ilan etti.
4) NATO'nun Doğu Avrupa'da 8 yeni karargâh kurduğu açıklandı.
5) Soltenberg, "NATO'nun Karadeniz bölgesindeki savunma ve caydırıcılığını güçlendirmek için ek önlemler alacağını" ilan etti!
NATO'NUN ORTADOĞU VE KAFKASYA ATAĞI
NATO'nun ve bileşenlerinin son dönemde aldıkları kimi kararlar, ittifakın Rusya'yı çevreleme stratejisinin gereğiydi.
Örneğin Alman parlamentosunun Ermeni Soykırımı kararı alması, Türkiye'den çok Rusya'yı hedef alıyordu. Batı, çevreleme stratejisi gereği, Kafkasya'da Ermenistan'a çengel atıyordu. Zira Rusya'nın liderlik ettiği Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü'ne üye olan Ermenistan, son iki yıl içerinde birincisi Moskova'nın iki üssünü büyütme kararına onay verdi, ikincisi Avrasya Ekonomi Birliği'ne girdi, üçüncüsü de Rusya'yla ortak hava savunma sistemi kurma kararı aldı.
Diğer yandan Almanya'nın savunma ve güvenlik doktrini içerisinde Rusya'yı rakip ülke olarak ilan edeceği yönündeki iddialar, iddia düzeyinde kalsa bile, Moskova-Berlin ilişkisi üzerinde baskı oluşturmuş durumda.
Yine Almanya'nın Türkiye'den İncirlik üzerinde üs talep etmesi, Fransa'nın Kobani'de üs kurma kararı alması, NATO'nun Rusya'yı çevreleme stratejisinin gereği hamlelerdir.
Yine NATO Genel Sekreter Yardımcısı Alexander Vershbow'un, ittifakın Ortadoğu'daki IŞİD'le mücadele operasyonlarına doğrudan katılabileceğini açıklamasını da, yine çevreleme stratejisi içerisinde değerlendirebiliriz.
NATO TÜRKİYE'YE YIĞINAK YAPMIŞ DURUMDA
Peki, Türkiye'nin bu strateji içerisindeki rolü ne?
Türkiye, hem NATO'nun Rusya'yı çevreleme stratejisindeki beş cephenin üçünde kritik konuma sahip olduğu için, hem de Rusya'nın çevreleme yayını yardığı Suriye-Doğu Akdeniz eksenindeki konumu nedeniyle, önemli bir role sahiptir. Açalım:
Çevreleme yayının ikinci cephesi olan Doğu Avrupa'nın Bulgaristan ve Romanya gibi ülkeleri, aynı zamanda Batı Karadeniz üzerinden Türkiye ile NATO bünyesinde eklemlidir. Nitekim bu üç ülkede eşgüdümlü çalışan NATO radarları vardır.
Çevreleme yayının üçüncü cephesi, zaten doğrudan Türkiye ve Karadeniz'dir.
Çevreleme yayının dördüncü cephesi olan Kafkasya ise Doğu Karadeniz ve Türkiye açısından doğrudan önemlidir.
İşte bu nedenle, Erdoğanlar son dönemde şu çıkışları yapmaktadır:
-
Erdoğan'ın NATO Genel Sekreteri Soltenberg'e "Karadeniz'de görünmüyorsunuz. Karadeniz'de görünmeyişiniz Karadeniz'i adeta Rusya'nın bir gölü haline dönüştürüyor. Karadeniz'i tekrar istikrar havzası kılmalıyız." demesi…
-
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun Varşova'da yapılan Türkiye, Polonya, Romanya üçlü siyasi ve askeri danışma toplantısında, NATO'nun Türkiye'de bulunan balistik füze sistemlerini genişletmesi gerektiğini söylemesi…
-
Erdoğan'ın Türkiye-Suriye sınırına, NATO sınırı olduğu gerekçesiyle ittifakı çağırması…
Kaldı ki ABD-NATO açısından Türkiye cephesinde yığınak tablosu şöyledir: Ege'de ve Doğu Akdeniz'de NATO gemileri; İncirlikte ABD, Almanya ve Fransa uçakları; Malatya ve Diyarbakır'da üsler; Adana, Antep ve Maraş'ta patriot bataryaları; Kürecik'te radar…
RUSYA'YLA İLİŞKİLERİ DÜZELTME ZORUNLULUĞU
Şimdi tablo böyleyken, Erdoğan'ın bir mektubuyla Ankara-Moskova ilişkilerini düzeltmesi mümkün değildir. Zira Moskova çok iyi bilmektedir ki, düşürülen uçak, bir neden değil İncirlik Mutabakatı'nın sonucudur!
AKP hükümetinin turizm ve tarım ağırlıklı ekonomik ihtiyaçlar nedeniyle Moskova'ya el uzatmasının Türkiye'nin yararına bir anlam kazanabilmesi, Ankara'nın en azından NATO stratejisinin kenarına çekilebilmesine, strateji içerisinde öncülük yapmamasına bağladır.
Zira NATO'nun Rusya'yı çevreleme stratejisi, aslında Türkiye'nin de zararınadır. Türkiye ABD cephesinde ve NATO stratejisi içerisinde kalarak ne terörü bitirebilir, ne de Rusya dâhil komşularla gerçek bir barışa kavuşabilir!
Mehmet Ali Güller
a45UyF587661-160616104700 Oraj Poyraz cimcime@neomailbox.net
2016/06/16 12:00 1 39 1923atamizindeyiz@googlegroups.com
Cogunlukcu demokrasi, halkin egemenligi olarak ifade edilen doktrin icerisinde en yetersiz ilke olarak gorulmektedir
Bernard Crick
Gormedin mi ki, Allah butun yerdekileri sizin hizmetinize sundu.
Ve emriyle denizde seyredip giden gemileri de.
Gogu de izni olmaksizin yere dusmekten o tutuyor.
Gercekten Allah insanlara cok sefkatli, cok merhametlidir.
Hacc-65
Tabiatin herseyden buyuk ve hersey oldugu anlasildikca tabiatin cocugu olan insan kendinin de buyuklugunu ve haysiyetini anlamaya basladi
ATATURK, 1931, Lise icin yazdigi Medeni Bilgiler kitabi
Grup eposta komutlari ve adresleri | : | |
Gruba mesaj gondermek icin | : | ozgur_gundem@yahoogroups.com |
Gruba uye olmak icin | : | ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com |
Gruptan ayrilmak icin | : | ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com |
Grup kurucusuna yazmak icin | : | ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com |
Grup Sayfamiz | : | http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/ |
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz | : | http://orajpoyraz.blogspot.com/ |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder