Türk Silahlı Kuvvetlerini yitiriyoruz.
TSK'nın kurumsal yapısının darbeyle, darbecilikle bir alakası yoktur.
TSK'nın sivilleştirilmesi, SİVİLLEŞTİRİYORUZ sloganı aldatıcı bir laf, bir kandırmacadır.
Bir ordunun sivilleştirilmesi ne demektir?
VAHŞİ ORMANIN KRALI BİR ASLANI SİRK ASLANINA ÇEVİRMEK.
Bundan milletin ve devletin nasıl bir yarar sağlayacağını anlamak mümkün değil.
Ortadoğu, yaşadığımız dünya gerçek bir cangıldır, güç dünyasıdır, günümüz dünyasında maalesef hak ve hukuk ortamı gerçekleşmemiştir.
Pax Amerika kırılmakta olsa da hala da etkin bir durumdur.
Ülkemizin etrafı tam bir ateş çemberidir.
Irak, Suriye, Ukrayna ve diğer bütün ülkelerde yaşananlar benim kuruntularım, hülyalarımdan ibaret değildir.
Her an, her yerde, her komşumuzda yeni bir yangın başlayabilir.
Her an, bölgemizde yerel bir yangın, bölgesel olmaktan bölgeler arası, kıtalara arası, küresel bir hal alabilir.
Bütün bölgesel ve süper güçler bölgemizdeki denizlere, karalara güç yığmış durumdadır.
Hala daha DEMOKRASİ ŞENLİĞİ kutlamakla meşgul olan Türkçe konuşabilen Anadolu ve Trakya Türk halkları eğer Akdenizde hemen sahillerimizden elli yüz kilometre ötede yığılmış batılı ve diğer donanmaların ateş gücünü tatbikatlarda, savaş videolarında izlemiş olsalardı tıpkı benim gibi her gece kabus görürlerdi.
Şimdi yapılmakta olan BÜYÜK İSTANBUL DEMOKRASİ ŞÖLENİNDE(!) denizden devasa savaş gemilerimizin eskort edeceğini duydum, gazetelerde okudum.
O gemilerin ateş gücü ve silahları bir miting meydanını korumak için haddinden fazla güçlüdür.
Hatta o derece fazladır ki, böylesi bir koruma görevi için faydasız bile sayılabilir.
Aslında o gemiler, keşke yeteri kadar eğitimli komutan ve personelle donatılmış olsaydı ve bunlar yeteri kadar tatbikat, yeteri kadar moral ve motivasyonla güney sahillerimizde düşman, ya da düşman olması muhtemel donanmalar karşısında yer tutsaydı.
Donanmamız görünen o ki, toplumsal gösterilerde havai fişek gösterisi kıvamında yer tutmaktadır.
Oysa donanmamızın gerçek yeri düşmanın karşısı olmalıydı.
Denizlerimiz, kara sularımız, hava sahamız boşluktadır.
Ben bunu uyarmak istiyorum.
L2fSIJNoA0xfSNxA
Ümit Özdağ: Savaş kaybedince de özür mü dileyecekler?
- Ama Türk Silahlı Kuvvetlerini yeniden şekillendirirken, yapılması gereken ilk şey Türkiye'nin güvenliğini sağlayacak bir orduyu muhafaza etmektir. Türkiye'nin güvenliğini sağlayacak bir orduyu muhafaza etmezseniz darbeyi engellemeye yönelik kurguladığınız çabalar hiçbir sonuç vermez. Aksine Türkiye'nin savaşta yenilmesini sağlar. O zaman iktidarınızı korumanız mümkün olmaz" dedi.
- Savaş kaybedince de özür mü dileyecekler
- Tasfiye ve tehlikeli atamalar
MHP Genel Başkan Adayı ve Gaziantep Milletvekili Ümit Özdağ, FETÖ tasfiye edilirken TSK'nın korunması gerektiğine dikkat çekti.
07 Ağustos 2016 Pazar 14:59
Darbe girişimi ve demokrasi nöbetlerini de değerlendiren Özdağ, "Askeri üniforma giymiş kişilerin gerçekleştirmeye çalıştığı bu darbeye karşı olağan üstü etkili bir direnç göstererek, bu darbe girişimini başarısızlığa mahkum ettiler. Bu Türk milleti ve Türk devleti adına övünç meselesidir diye düşünüyorum" ifadelerini kullandı.
15 Temmuz sonrası hızla belirli kararlar alınıp uygulanmaya başlandığını belirten Özdağ, alınan kararlar konusunda ise "Bu kararların içinden çok doğrun olanlar var. Doğru olup da yeterli olmayan kararlar var. Ve ayrıca yanlış olan kararlar var. Doğru karar; devlet mekanizmasını ekonomide, eğitimde özellikle silahlı kuvvetler başta olmak üzere yapılan FETÖ'cü tasfiyesidir. Bunun hızla devam ettirilmesi gerekiyor. Daha gereken sayıda FETÖ'cüye ulaşılmış ve tasfiye edilmiş değildir. Özellikle silahlı kuvvetlerde daha çok sayıda bu terör örgütüne üye olan subay ve astsubay olduğuna dair uzman çevrelerden yoğun bilgi geliyor. Bunların tamamının Türk ordusu dışına atılması, silahtan arındırılması gerekiyor. Tabi bu doğru olmakla beraber yanlış olan Türk Silahlı Kuvvetlerini dört parçaya bölen Genelkurmay Başkanlığını Başbakanlığa bağlayan, Jandarmayı İçişlerine bağlayan, Savunma Bakanlığına Kuvvet komutanlıklarına bağlayan ve GATA'yı da Sağlık Bakanlığına bağlayan 669 sayılı kanun hükmünde kararname, yanlış bir karar oldu. Hükümet yetkilileri de sürekli bununla darbeyi engellemeyi hedeflediğini söylüyor.
Ama Türk Silahlı Kuvvetlerini yeniden şekillendirirken, yapılması gereken ilk şey Türkiye'nin güvenliğini sağlayacak bir orduyu muhafaza etmektir. Türkiye'nin güvenliğini sağlayacak bir orduyu muhafaza etmezseniz darbeyi engellemeye yönelik kurguladığınız çabalar hiçbir sonuç vermez. Aksine Türkiye'nin savaşta yenilmesini sağlar. O zaman iktidarınızı korumanız mümkün olmaz" dedi.
Savaş kaybedince de özür mü dileyecekler
Ordu konusunda uyarılarda bulunan Özdağ, "Bakın buradan uyarıda bulunmak istiyorum iktidara. Cumhurbaşkanı, "Fethullah terör örgütü hususunda yanıldım. Özür diliyorum" dedi. Silahlı kuvvetler de sözde reformlar eğer yanılmışsa ki yanıldığı kesin. Bu yanılgının ortaya çıkması Türkiye'nin bir savaş kaybetmesinden sonra olur. O zaman kalkıp özür bile dileyemezsin milletten. Ben hala vaktin çok geç olduğunu düşünmüyorum. Bunu birlikte düzeltebiliriz. Yani iktidar ve muhalefet bu konuda birlikte çalışıp doğru adımlar atabilirler. Hemen bu adımların atılması gerekir" şeklinde konuştu.
Tasfiye ve tehlikeli atamalar
FETÖ ile bağlantılı olarak yapılan tasfiyeler ve atamalar hakkında da uyarıda bulunan Özdağ, "FETÖ Türk devleti ve toplumu içerisinde düşünülenin ötesinde nüfus etmiş bir yapıya sahip. Bir taraftan bakıyorsunuz tasfiyeler var, bir taraftan da yeni atamalar var. FETÖ'cü olduğu kesin olan isimler, şuan üst makamlara geliyorlar. Doğrusu bunu hayretle karşılıyorum. Bu sadece benim görüşüm değil Ak Partili milletvekillerinde benim gibi düşündüğünü görüyorum. Bu konu da açıklamalar yapıyor. "Bu tür atamalar olmamalı" diye. Buna rağmen bu atamalar oluyor. Türkiye tarihinin en büyük travmasını yaşadı. Şimdi bu travma içerisinde yolunu bulmaya çalışıyor. Yolunu bulmaya çalışırken doğrular, yanlışlar, eksikler bir arada yapılıyor. Bunlardan kurtulmanın yolu iktidarın ben her şeyi bilirim mantığını bir tarafa terk edip, nasıl son 15-20 günde Türkiye'de muhalefetin yaşadığını hatırladı ise devlet yönetiminde de muhalefetten yapıcı eleştiriler teklifler almalı, onları dinlemeyi veya bir bölümünü hayata geçirmeyi bilmelidir" diye konuştu.
a45UyF587661-160807152524 Oraj Poyraz At Alpinaasia oraj_poyraz@alpinaasia.com
2016/08/07 16:20 2 65 adaletvekalkinma@yahoogroups.com
Sevgiyi sevip dusmanliga dusman olmak, inancla cosan bir kalbin en onemli vasfidir. Herkesten nefret ise, ya gonlu seytana kaptirmislik veya bir cinnet eseridir. Sen insani sev; insanliga hayran ol!
Anonim Nasihat
Tum kara kopekleri oldurunuz.
Cunku onlar seytandir.
Hanbel 4/85; 5/54
Levent Erturk : UNDERGROUND
Su aralar Underground (yeralti) yazarlarini okuyorum ve onlarin igneli, saldirgan, ahlaksizca, aykiri yazim tarzlarini cok seviyorum. El birligi ile, Dunya nin icine etmeye devam ediyoruz. Bu oyunda herkes -kendince- hakli. Muslumanlar, Yahudiler, Hristiyanlar, Ruslar, cinliler ecinniler vs herkes hakli. Dunya nin icine edenler ise, cok akilli insanlar . Onlari gordukce aklima Buzlar cozulmeden piyesinde kasaba kaymakami olan delinin soyledikleri geliyor. Size benim gibi deliler uymaz. Size coook akilli idareciler lazim! Evet, bunlar cok saygin insanlar. Bunlarin hepsi en ust seviye universiteleri bitirmis, en ust duzey yonetici konumlarina gelmis insanlar. Hemen hepsi, iclerindeki cocugu geberttikten sonra, finans ve silah yolu ile Dunya yi yeniden design etmeye kalkisan tipler. Alayi toplum icinde ornek ve model olan kisiler. Bunlar milli ve manevi degerlere cok bagli.
Tarihe bakin; insan kani icmeye doyamayan ne kadar sadist varsa, hepsi kucaklarina bir cocuk alip devlet ve milletinin menfaatlerini koruyan ornek lider pozlari vermislerdir. (Hayati ve insanlari gercekten seven kisiler ile bunun sadece edebiyatini yapan kisiler arasindaki farklari bulmayi da sizin idrakinize birakiyorum.)
Underground edebiyat demistim. Ne yapiyor yeralti edebiyati? Bence cok guzel bir gorevi yerine getiriyor. Ahlakli, efendi olmayi bir kenara birakip dogrudan saldiriyor, isiriyor, tekmeliyor, sirasinda kufur ediyor ve bizim bu akilli dunyamizin arka planindaki yozlasmisligi cok guzel sergiliyor.
Ama yeralti yazarlarini bizim dinibutun ve ahlak ve dahi maneviyat sahibi cici cocuklar sevmez, oyle degil mi ? Mesela Charles Bukowski bizimkilere gore degildir. Adam sabahin korunde icmeye basliyor, ABD nin ve onun isbirlikcilerinin duzenine bir araba dolusu kufur ediyor, soyle makyaji akmis ucuz bir hatun bulursa geceyi onunla birlikte geciriyor ve Mac in basina gecip memeler ve kalcalar uzerine dusunduklerini yaziyor. Bu arada, kendisini imana davet eden iki katolik rahip e ve bir Zen budist ozentisi geri zekaliya kalayi basiyor. Ay ne ayip !
Peki, ahlak ve maneviyat sahibi cici liderlerimiz ne haltlar ediyorlar ? Neler yaptiklari meydanda degil mi ? Dunyanin yarisindan fazlasini kana boyayan bu tipleri mi kutsayacagiz ? Sirf ceketli gravatli ve saygin gorundukleri icin mi ?
Bir alkolik size ne yapabilir ? Bir tinerci kac kisiye zarar verebilir ? Yolun kenarinda seks pazarligi yapan bir fahise kac kisinin ahlakini bozabilir ? Oturun hesaplayin ! Bizim cici cocuklar bunun binlerce kat fazlasini yapiyorlar. Her sene, milyonlarca insan katil veya soyguncu olmaya mecbur ediliyor. Milyonlarca kiz, hem de oz aileleri tarafindan fuhus sektorune satiliyor. Arastirin, basta Asya ve Latin Amerika olmak uzere, Dunya daki fuhus sektorunu. Kim suclu ? Vucudunu satan mi, onu bu satisa mecbur eden mi? Direnci kirilana kadar dovuldukten sonra, vucuduna uyusturucu zerkedilen ve bir barakada erkeklerin begenisine sunulan bir genc kiz ahlaksiz oluyor, oyle mi ? Fitrati geregi ... abiler, ablalar....!!!
Ha,bir de bu durumu kutsayan ilahiyatcilar var ...Tum bu sistemi kutsal sulari ile yikamaya kalkisanlar.
Sistemin tum parcalari, birbirlerini destekleyecek sekilde oylesine guclu durumda ki, sisteme karsi cikmaya calismak bile onu daha guclendirmekten baska ise yaramiyor. Iste bu durumun farkina varan Bukowski gibi bir insan, dunya kurtarma receteleri falan yazmayi bosverip sunlari yaziyor: Yeniden dunyaya gelsem kedi olmak isterdim. Butun gun yer, icer, sonra kicimi yalayip uyurdum! cok mu bayagi bir tesbit? Bence iyi dusunun, burda muthis bir analiz var.
Yeralti edebiyati namuslu hanimlari, milli ve muhafazakar beyleri rencide edecektir elbette. cunku hicbir namuslu hanim o namusunu kac bin kizin satildigi bir ticaret sayesinde koruyabildigini dusunmek istemez. Ona bu gercegi hatirlatirsaniz suratini eksitir. Ramazan sofrasinin basinda vaktin gelmesini bekleyen mumin kardeslerimiz de kendi dinlerinin sosyal yonunu bosverip Tanri ile sevap pazarligi yapmanin huzuru icinde yasarlar. Ah ne kadar fakirdi sahabeden Ubeyd bilmemne hazretleri. Agla ya mumin agla. Gelsin devlet ihaleleri ve medyanin dolarlari ...
Yeralti edebiyatini bu yuzden seviyorum. Bu dunyada; Hristiyan, Musluman, Budist vs demeden bu sistemi kim guclendiriyor ise, onlara kalayi basanlari seviyorum. Peki bir ise yarayacak mi, yani, bir seyler degisecek mi ? Zannetmem. Ama en azindan, su cop tenekesinin kapagini kaldirip kendi pisligimiz ile biraz yuzleselim. Belki ilerde birileri gercekten temizlik yapmaya baslayabilir.
Neyse, bu kadar kafa utulemek yeter. Sizler icin Chuck Palahniuk un bazi sozlerini alintiliyorum. Hakli mi, degil mi, siz karar verin. Saygilar
***
Alintilar:
Binlerce yildir insanoglu bu gezegendeki her seyin icine etmis, her seyi boka cevirmisti ve simdi tarih benden herkesin pisligini temizlememi bekliyordu. Bos konserve kutularini suyla calkalamali ve yassiltmaliydim.
Kullandigim her benzin damlasinin hesabini vermeliydim.
Artik sizi yargilamak uzere bekleyen Tanri degil, piyasa.
Bir arada olmaktan nefret ettikleri ama yalniz kalmaktan da korktuklari icin insanlar telefon denilen bir alet kullaniyorlarmis.
Eger ne istedigini bilmezsen, bir bakarsin istemedigin bir suru seyin olmus.
Butun kimliginiz bir anda yok olursa ne yaparsiniz? Butun hayat hikayeniz bir yanlistan ibaret oluverirse, bu durumla nasil basa cikarsiniz?
Terbiyemi takinarak bir yere varamayacagimi anladim; artik ortaligi karistirma zamani geldi.
Ve istedigim halde degistiremedigim o kadar sey var ki...
Hayatin da porno filmlerin de sonu bellidir; tek fark, hayat orgazmla baslar.
Cok yakinda ayni anda ayni seyleri dusunmeye baslayacagiz. mukemmel bir uyum icinde olacagiz. senkronize. birlesmis. esit. kati. karincalar gibi. bocekler gibi. koyunlar gibi.
O kadar cok sey ogrenmistik ki, dusunecek zamanimiz kalmamisti.
Dunya nufusu arttikca insanlarin sayisi azaliyor.
Hiclige yapacagimiz inis baslamistir,lutfen kemerlerinizi baglayin ; )
Cahillik bir zamanlar sonsuz mutluluktu...
Levent Erturk
Grup eposta komutlari ve adresleri | : | |
Gruba mesaj gondermek icin | : | ozgur_gundem@yahoogroups.com |
Gruba uye olmak icin | : | ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com |
Gruptan ayrilmak icin | : | ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com |
Grup kurucusuna yazmak icin | : | ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com |
Grup Sayfamiz | : | http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/ |
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz | : | http://orajpoyraz.blogspot.com/ |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder