28 Ekim 2016 Cuma

Mahiye MORGÜL : Darbe Gerçekleşseydi Sn.Erdoğan'ı Kim Öldürdü Diye Bilecektik?

 


Mahiye MORGÜL : Darbe Gerçekleşseydi Sn.Erdoğan'ı Kim Öldürdü Diye Bilecektik?

27 Ekim 2016

İktidardan indirilmiş tarihte bildiğimiz kim varsa, ister kral ister padişah ister başbakan, bunu yapanlar kendilerini saklamayı başarmış, iktidardan indirilen kişinin taraftarları öfkeyle ona saldırsın diye suçu bir başkasına atmışlardır. Böylelikle toplumda sürekli çatışma hali yaratılmış, bu çatlaktan yeni mevziler kazanmışlardır. Hatta darbe kumpaslarında bile kurulan mahkemelerde delillere bakmadan suçlu diye gösterilenlerin gerçekte İngiliz hükümetinin ortadan kaldırmak istediği değerli siyasilerimiz olduğunu anlarsınız.

Bütün bildiğiniz darbeler için ezberinizdeki iftiraları silecek kadar bilgi artık her yerde var, isteyen ulaşabilir. ABD ve İngiltere arşivlerinin açılmasını beklemeniz gerekmez.

2016'da bugün, bir tarih yaşamakta olduğumuz 15 Temmuz sonrasında, toplum olarak bir bilinç sıçramasını da yaşamaktayız. Bu nedenle geçmişin yalanlarını anlatmak şimdi daha kolay. Onun için yazımın başlığını bunu düşündürtecek şekilde soru olarak seçtim.

Evet, darbe gerçekleşseydi Sn.Erdoğan'ı kim öldürdü bilecektik?

Darbe bildirisinin altındaki imza sahibi kimse o. "Yurtta Sulh Cihanda Sulh Komitesi" diyordu, isim yok ama ucu açık komite, aklına gelen bütün Atatürkçüleri koy içine, değil mi? Hele bir de Genel Kurmay Başkanı darbe bildirisini imzalasaydı, Türk ordusuyla halk asıl o zaman karşı karşıya gelecekti.

Tayyip Bey de başına gelenlerden bu dersi almış olmalıdır. Artık Menderes'i asanlar diye başlamaz herhalde. Fakat, dünya ne kadar enteresan. Eğer darbe gerçekleşmiş olsaydı kendisi ölecekti ama topluma vaat ettiği bütün din devleti, şeriat yasaları, Din okulları, ilkokullara bile mescit açılması, kız erkek ayrı sınıflar, cemaatlere serbestlik, vesair hayalleri gerçekleşecekti. Ne tuhaftır, darbede ölseydi gerçekleşecek olan her şey ölmediği halde yine gerçekleşiyor, hem de çok daha hızlı, hem de parlamentoda tartışılmadan, hiç muhalefetsiz biçimde... Üstelik tek parti diktatörlüğü dediği dönemde olmadığı kadar antidemokratik şekilde.

Yine ne tuhaftır, Menderes'i siz astınız diye sitem ettiği insanlar onu kurtardı ve ne çare onların da aynı asimetrik darbe mağduru olduklarından habersiz yaşadı.

Küresel darbe üretim merkezlerinde ince ince planlanmış bir savaşın ortasındayız, daha çok darbe göreceğimizi tahmin etmek zor değil, yeni yalanlara hazır olmalıyız.

Abdülaziz'in ölümü geliyor aklıma. Tahttan indirilmiş Abdülaziz göz hapsinde tutulduğu sarayda bir gece bilekleri kesilmiş olarak bulundu ve onu öldürmekle suçladıkları Mithat Paşa, Şeyhülislam Hayrullah Bey, Hüseyin Avni Paşa (mahkemede ölüsü yargılandı), Mütercimler Efendi ve Ali Bey (Namık Kemal'in kardeşi) Yıldız Mahkemesinde idama mahkûm edildi. Şimdi soruyorum, sizce Abdülaziz'i bunlar mı öldürdü, yoksa aslında bu isimleri ortadan kaldırmak için mi Abdülaziz öldürüldü?

İngilizlerin parmağını görmeniz için ipucu vereyim; Mithat Paşa köylüyü İngiliz tefecilerinden kurtarmak için Köy Sandıkları kurmuştu, Hüseyin Avni Paşa Karadağ savaşını İngiliz komutanı saf dışı ederek kazanmış ve İngilizler onun hakkında "Bu paşayı bertaraf etmeden Osmanlı'yı Sevr'e götüremeyiz" demişti. Şeyhülislam Hayrullah Bey de Abdülaziz'in İngiliz prensesleri için saray yaptırmasına karşı fetva vermişti. Yeterli ipucu var.

Eğer Sayın.Erdoğan hal edilmiş olsaydı darbe mahkemesi Jön Türkler'in devamı kabul ettikleri Kemalistlere ne ceza kesecekti, tahmin edersiniz. 1881 Abdülaziz'in halli ile aynı.

Bakın, yaydıkları yalanlar devam ediyor; Mithat Paşa sandıktan para aldı, Hüseyin Avni Paşa darbe geleneğini başlattı... Değersizleştirmeye devam; Kızkulesi önünde 48 saat bekleyen Taif gemisi halkın gelmesi için orda bekledi, halk gelmedi...

Hangi birini düzelteyim. Mithat Paşa İzmir'de sığındığı Fransız elçiliğinde Cezayir'e karşılık Osmanlıya teslim edildi, sonra da iki Fransız gemisi eşliğinde Hicaz'a götürüldü. Kızkulesi önünde o iki geminin gelmesini beklediler, halkın gelip onu kurtarması için değil. Taif Kalesinin zindanında onu Abdülhamit'in boğdurduğunu yaydılar, oysa bu öldürme olayının da Fransız işi olduğu aşikârdı. Cezayir'e karşılık teslim alındığı halktan gizlenince yalanlar arkası sıra dizildi, başka türlüsü kimsenin aklına gelmedi, Bardakçı'nın da.

Bir de Milattan Önce örneği vereceğim. Darbenin ilk günlerinde yine Bay Bardakçı bir kanalda şöyle bir laf etti; "Oğuzlarda da darbe vardı, Mete Oğuz'un babasını zehirleyerek öldürdüler" dedi. Yaaa.... Demek Mete Oğuz'un babasının kim olduğunu biliyor, dedim. Roma kaynaklarında Mete Oğuz'un Miletli Pontus kralı V.Mitridate'nin oğlu VI.Mitridate olduğu, Sinop'ta doğduğu ve Rize'de büyüdüğü yazılmaz, ama babasının yemeğine zehir katan annesi Lazika (Laodike) tarafından öldürüldüğü yazar. Bardakçı onların yazdığı gibi konuşuyor

Açayım. Kraliçe Lazika oğlunu da zehirlememeleri için Rize'ye Eyzi (Oğuz) dayılarının yanına gönderdi. Mete Oğuz Ayder/Haydar yaylalarında büyüdü. İlk eşi dayısının kızı olan Lazika idi. (Şaman kültüründe akrabadan evlenmek yoktu, kardeşiyle evlenmek gibi yasaktı, o nedenle bu evlilik kaynaklarda kızkardeşiyle evlendi şeklinde geçer.)

Zehirlenmeye karşı panzehir icad etti, üzerinde deneli, ölümsüz kral oldu, 22 Oğuz boyunu birleştirdi 48 yıl Sezar'la savaştı, Romalı tefeci Yahudi bankerleri Efes'te öldürttü (MÖ.88) ve Roma'nın en büyük düşmanı oldu. Büyük dedesi 1.Mitridate de Ordu şehrinin Kurul kalesinde 8 Pers kralıyla Kurul toplayıp kurduğu Birleşik Orduyla İskender'in Ege'de bıraktığı yağmacı Atina ordularını Efes'ten denize dökmüştü(MÖ.305). Mustafa Kemal de İzmir'den denize döktü, ne tesadüf!

Bay Bardakçı Osmanlı sarayında türlü entrika kadınlarını iyi bilir de Ordu Kurul Kalesinde heykeli bulunan kadın sultanımızın Mete Oğuz'un annesi Lazika/Laodike olduğunu bilmez. Adı Lazika, Lat/Kibele inanışlı, Doğu Karadenizli ve Amazon ordular kurmuş olduğuna işaret eder. Samsun'a Amizos (Amazonlar) adını bırakan kraliçemizdir. İşte Ordu Kurul Kalesinde yeni bulunan heykeli:

Amazon kraliçemiz Lazika'yı saygıyla anıyorum.

Ordulular onu 29 Ekim'de ziyaret etmeli. Çünkü şehre adını veren Ordu kurma geleneğimizin anasıdır. Türk Ordusu ve Atatürk nasıl ki 29 Ekim'de Türk milletine bir Cumhuriyet hediye etmişse, ana kraliçemiz Lazika ve Mete Oğuz da bize Millet olma ve Ordu kurma geleneğini hediye etmiştir.

Bizim maalesef Tansu Çiller gibi adı darbelerle birlikte anılan kadın yöneticilerimiz de var. (https://tr.wikipedia.org/wiki/Tansu_%C3%87iller) Özgeçmişinde babasının nereli olduğu yazmazken her nedense annesinin Selanikli olduğu yazıyor, anne soyu daha önemli demek ki. Saraya sokulmuş entrikacı kadınlar gibi, burnunu sokmadığı şey kalmamış, onu meclise sokan Demirel bile ondan yaka silkmişti. Yüce Divanlık olmuş, az farkla yırtmıştı. Bugün yeniden 28 Şubat'la birlikte adı telaffuz edildiği halde, bir türlü ifadesi alınmıyor, dokunulmazlığı olan tek kişi o.

Dönelim darbe gerçekleşseydi sorumuza.

Minareyi çalan kılıfını çok iyi hazırlamış.

Şu ders kitaplarının da kılıfı çok iyi hazırlanmış, bir türlü dikkatleri onlara çekemiyorum. Bu sıralar Matematik 1.sınıf kitabı (3 kitap) üzerinde çalışıyorum. Çözemediğim ne şifreler var, anlatamam. Bir sayfada güya çocuğa haftanın günlerini öğretecek, takvime bakarak cevap vermesini istiyor; "10 Kasım .... günüdür", "4 Nisan ....... günüdür." Haydi çözün bakalım. 10 Kasım sıradan bir güne indirildi. Diğerinin iki şekilde cevabı var; 2016 takviminde 4 Nisan Pazartesi günüdür, ama acaba bu da bir özel gün mü diye aklına takılır da internete bakacak olursa, meğer bir Hıristiyan takvimine göre artık gün imiş. Yaa.... Biz de sadece İngilizce dersinde misyonerlik var sanıyorduk.

Türk Milli Eğitimini yabancıların planlamasına verirsen çocuğuna ne öğretileceğine onlar karar verir. Eğitimde darbe çoktan gerçekleşti, beş yıl sonra 2023'de kitaplarda bizden bir şey kalmayacak, atı alan Üsküdar'ı geçti bile.

Tayyip Bey öldürülseydi bunu kimin üzerine yıkacaklardı biz daha onu konuşuyoruz.

Vaktinizi aldım, özür dilerim.

Ben de zaten Cumhuriyet Bayramında evine bayrak asan okurlarım için yazmıştım.

Eğitimci-Yazar Mahiye MORGÜL, 27 Ekim 2016

http://www.mahiye.net

mahiye@gmail.com

Namık KEMAL:

"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,

Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?"

Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK:

"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,

Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini."

http://www.guncelmeydan.com/pano/tayyip-erdogan-a-gonderilen-cfr-muhtirasi-kuresel-ihale-t18169.html

http://www.guncelmeydan.com/pano/abd-disisleri-abdullah-gul-u-biz-yetistirdik-t23656.html

http://www.guncelmeydan.com/pano/dun-malta-surgunleri-vahdettin-bugun-ergenekon-tayyip-t18151.html

KAÇAMAYACAKSINIZ!



 
a45UyF587661-161028173934 Oraj Poyraz At Alpinaasia oraj_poyraz@alpinaasia.com
2016/10/28  18:29 4  58  aciksayfa@yahoogroups.com


 



--

Kuvvet hakk dogurmaz, ancak mesru kuvvete itaat mecburiyeti vardir.

Rousseau

FUSSILET - 34 Iyilik ve fenalik bir olamaz.
Sen fenaligi en guzel sekilde karsila.
O zaman aranizda dusmanlik bulunan kimse ile bile yakin dost oldugunu gorursun.
***
SURA - 40 Bir kotulugun karsiligi ona denk bir kotuluktur.
Fakat kim affeder ve barisirsa onun mukafati Allah a aittir.
Suphe yok ki o zalimleri sevmez.
BAKARA - 179 Ey akli erenler!
kisasta sizin icin hayat vardir... veya
MAIDE - 45 O kitapta cana can, goze goz, buruna burun, kulaga kulak, dise dis ve yaralara karsi yaralari odesme yazdik.
Fakat kim sadaka olarak bagislarsa, bu ona kefaret olur...

DOGA YASALARI UZERINE DUSUNCELER -11-

Artik, cift yarik deneyinin ve kurantum alan kuramlarinin daha ileri seviyede yorumlarina gecilebilir. Once Dr Stephen Hawking den alintilar yapacagim. Yazi dizimin sonunda ise John Gribbin in kuantum fizigi ile ilgili bazi yorumlarina ve genel yorumlara yer verecegim. Alintilara devam ediyorum. (Buyuk Tasarim. S.Hawking-LMlodinow)

Einstein belirsizlik ilkesinden rahatsiz olmus ve Tanri nin evrende zar atmadigini soylemisti.

Kuantum fizigine gore ne kadar bilgiye veya ne kadar guclu bir hesaplama yetenegine sahip oldugumuz hic fark etmiyor. Fiziksel sureclerin sonuclarini kesinlik dahilinde ongormek mumkun degildir cunku onlar kesinlik dahilinde belirlenmemistir. Tersine, bir sistemin baslangic kosullarini bilsek bile, doga o sistemin gelecegini temelde belirsiz bir surec yoluyla saptar. Bir baska deyisle, en basit durumlarda bile doga bir surecin veya bir deneyin sonuclarini dikte etmez. Bunun yerine, her biri belirli bir gerceklesme olasiligi tasiyan cok farkli senaryolara izin verir. Bu, Einstein in yorumu ile Tanri nin zar atmasi gibi bir seydir. Bu dusunce Einstein i rahatsiz etmis, kuantum fiziginin kurucularindan biri olmasina ragmen, sonradan elestirmeye baslamistir.

Daha bu ilk cumlede Dr Hawking meselenin ozune inmis durumda. Kuantum fizigindeki belirsizlik, bir hesaplama ek$ikligi degildir. Doganin bagrinda yatan bir gercekliktir. Einstein bu durumu sadece elestirmekle kalmadi, kuantum fiziginin belirsizlik ilkesini curutmek icin calismalar da yapti. Mesela kutudaki saat dusunce deneyi gibi. Fakat Niels Bohr, olcumler ne kadar hassas yapilirsa yapilsin momentum bilgisinde belirsizlik olacagini gostererek bu deneyin bir ise yaramiyacagi cevabini verdi. Derken ortaya EPR Paradoksu denen bir olgu daha cikti ve kuantum kurami bir zafer daha kazandi. Aslinda her sey daha da gariplesiyordu. Madem ki, yaptigimiz gozlem bir partikulun hizi ve konumu konusunda belirsizlige yol aciyordu, o zaman iki ayri parcacik uzerinde calisilarak bir sonuca ulasilabilirdi. Einstein sunu onerdi:

Birbirleriyle etkilesim icine girip sonra birbirinden ayrilarak ucan ve deneyci onlardan birini arastirmaya karar verene kadar baska hicbir seyle etkilesim icine girmeyecek iki parcacik hayal edin. Her bir parcacigin kendi momentumu var, her biri uzayda bir konumda yerlesmis durumda. Kuantum kurami kurallari cercevesinde bile iki parcacigin toplam momentumunu ve birbirlerine yakin olduklari zaman aralarinda bulunan mesafeyi tam olarak olcmemize izin vardir. Cok daha sonra parcaciklardan tekinin momentumunu olcmeye karar verirsek oteki parcacigin momentumunun ne olmasi gerektigini otomatik olarak biliriz, cunku toplamin degismemesi gerekir.

EPR-paradoksu

EPR paradoksu adi verilen dusunce deneyi bir sistem uzerinde olcum yaparak diger sistemde olculmeyen bir degeri tahmin etmeye dayanir. Bu konuda fizikciler ikiye ayrilmislardir.

Einstein kuantum mekanigininin henuz tamamlanmadigini dusunuyordu. Cunku ona gore, ortada bir sacmalik vardi. Eger kuantum mekaniginin Kopenhag yorumuna sapilirsa, iki sistemdeki olcum sureclerinin, aralarinda mesafe olsa dahi, birbirlerini etkiledigini kabul etmemiz gerekiyordu. Sunlari yazdi:

Kopenhag yorumunu kabul ederseniz o zaman bu yorum, ikinci sistemdeki konum ve momentumun gercekligini, ikinci sistemi herhangi bir sekilde etkilemeyen ilk sistem uzerinde yapilan olcme surecine bagli kilar. Akla yakin hicbir gerceklik tanimi buna izin veremez.

Buna benzer dusunce deneyleri ve itirazlar sonucu, kuantum fiziginin degi$ik yorumlari gelistirilmeye baslandi. O yorumlar en son bolumlerde derli toplu bir sekilde ozetlemeye calisacagim. Dr Hawking den alintiya devam ediyorum.

Kuantum fizigi doganin yasalarla yonetildigi dusuncesini yikmaya calisiyor gibi gorunebilir, ama durum bu degildir. Tersine, yeni bir determinizm anlayisini kabul etmemiz icin bize yol gosterir. Doganin yasalari belirli bir sistem icin kesin bir gecmis ve gelecek saptamak yerine, farkli gecmis ve gelecek olasiliklari saptar. Bu durum bazilarinin hosuna gitmese de, bilim insanlari kendi onyargili dusuncelerini degil, deneylerle uyum gosteren kuramlari kabul etmek zorundadir.

Bilimin bir kuramdan bekledigi ilk sey test edilebilir olmasidir. Kuantum fizigine ait ongorulerin olasiliksal dogasi, bu ongorulerin dogrulanmasinin olanaksizligi anlamina gelseydi, kuantum kuramlari gecerli olarak nitelenemezdi. Ancak ongorulerin olasiliksal dogasina ragmen kuatum kuramlarini test edebilmekteyiz. Ornegin bir deneyi pek cok kez tekrar edebilir, farkli sonuclara ait frekanslarin ongorulen olasiliklara uydugunu dogrulayabiliriz. Kuantum fizigi bize hicbir seyin asla kesin bir noktada saptanamayacagini soyler, eger aksi olsaydi momentumdaki belirsizligin sonsuz olmasi gerekirdi. Aslinda kuantum fizigine gore, her parcacigin evrenin herhangi bir yerinde bulunma olasiligi vardir. Yani cift yarikli deney duzeneginde belirli bir elektronu bulma sansi cok yuksek olsa da, o elektronu Alpha Centauri sisteminin en uzak kosesinde veya ofisinizin kafeteryasinda yediginiz borekte bulma sansi her zaman vardir. Sonuc olarak, bir kuanta parcasina tekme atarak ucmasina izin verirseniz, onun tam olarak nereye gidecegini onceden soyleyebilmenizi saglayacak herhangi bir bilgi veya yetenek soz konusu degildir. Ancak, deneyi pek cok kez tekrarlarsaniz, elde ettiginiz veriler onu bulabileceginiz degi$ik noktalarin olasiliklarini yansitacaktir. Deneysel fizikciler bunun gibi deneylerin sonuclarinin kuramin ongoruleriyle uyustugunu dogrulamaktadir.

Simdi, olasilik kavramina geldik. Burda cok dikkat edilmesi gerekiyor. Ele alinan olasilik, bir piyango cekilisine benzeyen olasilik kavrami degil. Bu rastlantisalligi iceriyor ama ondan farkli yonleri de var. Devam ediyorum.

Kuantum kuramindaki olasiliklar farklidir. Dogadaki temel rastlantisalligi yansitir. Doganin kuantum modelini olusturan ilkeler, sadece gundelik deneyimimize degil, gerceklik hakkindaki sezgisel kavramlarimiza da terstir. Ancak kuantum fizigi gozlemlerle uyum icindedir. Hicbir sinamada basarisizliga ugramamistir ve bilimde kuantum kadar cok sinanan bir baska kuram yoktur.

Kuantum kuraminin olasilik anlayisi top ornegindeki rastgele cekim mantigina benzer gibi gorunse de, farkliliklar var. Bu yeni olasilik anlayisinda, gozlemcinin secime karismasi gibi bir olgu da soz konusu.

1940 li yillarda Richard Feynman in kuantum ve Newton fiziginin farkliligi hakkinda sasirtici bir yaklasimi vardi. Cift yarik deneyindeki girisim oruntusunun nasil olustugu sorusu ilgisini cekmisti. Animsayalim, iki yarik da acikken gonderdigimiz partikullerin olusturdugu goruntu, ilkinde yariklardan yalnizca birinin, ikincisinde digerinin acik oldugu iki deneyin sonucunda elde edilen oruntulerin toplami degildir. Her iki yarik acikken bir dizi acik ve karanlik seritler elde ederiz ve karanlik seritlere hic parcacik ulasmamistir. Sanki parcaciklar, kaynaktan ekrana yaptiklari yolculuklarinin bir yerinde her iki yarik hakkinda bilgi edinmislerdir. Bu turden bir davranis, gundelik yasamimizdaki seylerin davranisindan buyuk olcude farklidir; ornegin, gundelik hayatta bir top bir yariktan gecirildiginde bir yol izler ve diger yariktaki durumdan etkilenmez.

Dr Hawking in acikladigi bu davranis uzerine, cilginca bir yorum yapilmistir ve ustelik bu cilginca yorum gercekten de dogru olabilir. Ya, parcaciklar gelecegin bilgisine sahipse? Bu varsayimi test etmek icin de duzenekler hazirlanmistir. Bir zaman kuramina gore, evrende olmus, olacak her sey film kareleri gibi ustustedir. Biz, kareler arasinda sicrama yapamayiz ama parcaciklar tuhaf bir sekilde bu sicramayi yaparlar ve biz onlardan daima gerideyiz demektir. Elbette, bu sadece bir yorumdur.

feynman

Richard Feynman. (1918-1988)

Newton fizigine gore, her parcacik kaynaktan ekrana kadar tek ve kesinlikle tanimlanmis bir yol izler. Bu resimde, (Newton fiziginde) parcacigin, yolculugu sirasinda yariklarin cevresini dolasmak icin yolundan sapmasi mumkun degildir. Ancak kuantum modeline gore, bir parcacigin baslangic noktasindan varis noktasina kadar gecen zaman icinde belirli bir konumda oldugu soylenemez. Feynman bunun, kaynaktan ekrana giden parcacigin izledigi bir yol yoktur seklinde yorumlanmamasi gerektigini fark etti. Tersine, parcacik bu iki noktayi birbirine baglayan olasi butun yollari kullaniyordu. Feynman a gore kuantum fizigi ile Newton fizigi arasindaki fark buydu.

Bu nasil olabilir? Bir parcacigin konumunun belirsizligi az cok kavranabilen bir seydir. Ama bir parcacigin ayni anda olasi tum yollari kullanmasi nasil mumkun olabilir? Bu durum bizleri zaman anlayisimiz hakkinda yeniden dusunmeye zorlamaktadir. An dedigimiz sey nedir ve onu kuantum cercevesinde yeniden nasil yorumlayabiliriz ?

Deneyde, her iki yarigin konumu onemlidir, cunku parcaciklar tek ve belirli bir yol izlemek yerine, her yolu izlerler ve bunu es zamanli olarak gerceklestirirler! Bu sanki bilim kurgu gibi geliyor ama degil.

Feynman in dusuncesine gore cift yarik deneyinde parcaciklarin izledigi yollar soyledir. Yalnizca bir yariktan veya yalnizca diger yariktan gecerler. Ilk yariktan gecer, donup ikinci yariktan cikar sonra yine ilk yariktan gecerler. Teorik olarak, tum bunlari yaparken nefis pizzalar satan bir lokantaya ugramalari veya Jupiter in etrafini dolasmalari mumkundur. Feynman a gore parcacik, hangi yarigin acik oldugu konusunda bu sekilde bilgi alir. Eger bir yarik aciksa parcacik onun icinden gecer, her iki yarik da aciksa, parcacigin icinden gectigi her iki yol birbirine karisarak bir girisim olusturur. Bu cok delice gelebilir ama Feynman in formullerinin cok daha kullanisli oldugu kanitlanmistir.

Bu noktada, kla$ik fizikten tamamen koptuk. Kla$ik fizikte, mesela bir top mermisinin izleyecegi yol bellidir. Aksi halde zaten savaslarda kullanilmazdi. Merminin kutlesi, momentumu, yer cekimi etkisi, ruzgarin direnci vb gibi degerler uygun bir matematikle formule edilerek, merminin bir yere dusmesi ufak bir sapma payi ile gerceklestirilir. Belki insan sezgileri ile buyuk sapmalar olabilir ama bilgisayar destekli hesaplamalarla hedefe cok az bir sapma ile varilir. Bazi fuzeler bir hedefi 1-2 metrelik sapma ile vurabilmektedir; zaten yaptiklari tahribat ve gucleri gozonune alinirsa bu kadarcik bir sapmanin onemi yoktur. Ama bu yeni kuramda, sanki top mermisi her yeri dolastiktan sonra hedefi hakkinda bilgi ediniyor gibi ...

Feynman in kuantum gercekligiyle ilgili dusuncesi, daha sonra anlatacagim kuramlarin anlasilmasi acisindan cok onemlidir. Bu nedenle nasil calistigina dair bir izlenim edinmek icin biraz zaman ayirmaya deger. Bir parcacigin A noktasindan basladigi ve ozgurce hareket ettigi basit bir surec hayal edelim. Newton modelinde bu parcacik duz bir cizgi izler. Belirli bir zaman gectikten sonra, bu duz cizginin sonunda parcacigi kesin olarak belirlenmis B noktasinda buluruz. Feynman in modelinde bir kuantum parcacigi A ile B yi baglayan butun yollari dener ve her yol icin adina faz denilen bir numara alir. Bu faz, dalganin pozisyonunu, yani dalganin tepe konumunda mi, cukur konumunda mi, aradaki belirli bir konumda mi oldugunu temsil eder. Feynman in bu fazi hesaplamak icin kullandigi matematik formulu, butun yollardan gelen dalgalari topladiginizda, A dan baslayan ve B ye ulasacak parcacigin olasilik genligini elde edecegimizi gosterir. Olasilik genliginin karesi de B ye ulasacak parcacigin gercek olasiligini verir.

Feynman toplamina (Dolayisiyla A dan B ye gitme olasiligina) katkida bulunan her bir tekil yolun fazi, sabit uzunlukta bir ok olarak dusunulebilir ama bu ok herhangi bir yonu gostermez. Iki fazi toplamak icin, bir fazi temsil eden oku, diger fazi temsil eden okun sonuna yerlestirirsiniz ve boylece toplami temsil eden yeni bir ok elde edersiniz. Fazlar ardi ardina siralandiginda, toplami temsil eden ok cok uzun olabilir.

Ayni yonde ilerleyen vektorlerin toplamina benzemekte.

Ancak, oklar farkli yonleri gosteriyorsa birbirlerini gecersiz kilma egiliminde olacaklarindan, oktan geriye pek bir sey kalmayacaktir. Sonsuz sayida yol olmasi isin matematigini zorlastirsa da, sonuc veriyor.

Feynman kurami, kuantum dunyasindan Newton fiziginin nasil dogabilecegi hakkinda bir fikir sunuyor. Feynman kuramina gore her yola ait faz Planck sabitine dayanir. Planck sabiti cok kucuk oldugundan, birbirine yakin olan her yolun katkisini topladiginizda, fazlar normal olarak cok buyuk degi$iklik gosterecektir ve birbirlerini sifirlama egiliminde olacaklardir. Ancak kurama gore, fazlarin siralanma egilimi gosterdigi belirli yollar da vardir ve bunlar, parcacigin gozlemlenen davranisi icin daha buyuk bir katki sagladiklarindan tercih edilir. Buyuk nesneler soz konusu oldugunda Newton un ongordugu yola cok benzeyen yollarin fazlari da benzesecektir ve toplamdaki paylari acik farkla buyuk olacaktir. Yani etkili bir bicimde sifirdan buyuk olan tek varis noktasi, Newton kurami tarafindan ongorulen noktadir ve bu varis noktasinin sahip oldugu olasilik 1 e cok yakindir. Bu nedenle buyuk nesneler Newton kuraminin ongordugu sekilde hareket ederler.

Tamam, pek anlasilmayacak bir sey yok. Aynen, hareket eden futbol topunun izledigi yolun analizindeki mantik gecerli. Olasilik genligi Planck sabitine bolundugunde, buyuk parcanin izleyecegi yolun olasi sapma degeri azalacak. Ama ya kucuk parcalarda durum ne olacak ? Burda ise artik bir parcanin degil, bir sistemin analizi soz konusu. Tek tek her parcacigin olasilik genligi hesap edilemese de butune yonelik bir kavrayisa varilabilir.

Buraya kadar Feynman in kuramini cift yarik deneyi baglaminda ele aldik. Bu deneyde parcaciklar yariklari olan bir duvardan geciriliyor ve biz duvarin arkasina yerlestirilen bir ekrana ulasan parcaciklarin yerini olcuyoruz. Genel olarak, Feynman in kurami tek bir parcacigin degil bir sistemin olasi sonuclarini ongormemizi sagliyor. Bu sistem bir dizi parcacik, hatta butun evren de olabilir. Sistemin baslangic durumu ile daha sonra niteliklerini saptamak icin yaptigimiz olcumler arasinda, bu nitelikler bir sekilde gelisir ve fizikciler buna sistemin gecmisi der. Ornegin cift yarik deneyinde parcacigi gecmisi, onun yoludur.. Yine bu deneyde oldugu gibi, verili herhangi bir noktaya ulasan parcacigi gozlemliyebilme olasiligi, o noktaya goturulebilecek yollarin tumune baglidir. Feynman, genel bir sistemde herhangi bir gozlem olasiliginin, o gozleme yol acan butun olasi gecmislerden olustugunu gostermistir. Bu nedenle onun bu yontemine kuantum fiziginin gecmisler toplami veya alternatif gecmisler formulasyonu denir.

Iste bu noktada ortaya buyuk bir yorum farki ve ciddi bir soru cikiyor. Alternatif gecmisler, gerceklesme olasiligi varken hic gerceklesmemis olu gecmisler midir, yoksa, onlarin biz goremesek de gerceklesmis oldugu bir baska evren durumu var midir? Cevap olarak verilebilecek evet veya hayir yargilarimizdan nasil emin olabiliriz?

Simdi, bir baska kuantum ilkesine bakalim. Bu ilkeye gore bir sistemi gozlemlemek onun hareket bicimini degistirir. Bir sistemi karsidan oylece izleyemez miyiz ?

Aslinda cevap zaten sorunun icinde gibi: biz de sistemin icindeyiz!

Hayir! Kuantum fizigine gore bir seyi sadece gozlemliyemezsiniz. Gozlem yapabilmek icin, gozlemlediginiz nesneyle etkilesmek zorundasiniz. Ornegin bir nesneyi alisildik anlamda gormek icin uzerine i$ik tutariz. Bir kabagin uzerine tuttugumuz i$ik elbette onu cok az etkileyecektir. Ancak kucucuk bir kuantum parcaciginin uzerine soluk bir i$ik tutmak, yani onu fotonlarla vurmak bile buyuk bir etkiye yol acacaktir. Bu durum kuantum fiziginin acikladigi gibi deneyin sonuclarini degistirecektir.

Bu dusunce gecmis kavramimiz uzerinde onemli sonuclar dogurur. Newton kuraminda gecmisin, kesin olaylar dizisi olarak var oldugu dusunulur. Italya dan aldiginiz kiymetli bir vazonun yerde paramparca durdugunu gorurseniz, kazaya yol acan olaylari gecmise dogru izleyebilirsiniz. Aslinda, simdiki zaman hakkinda ek$iksiz veriye sahipsek Newton yasalari gecmisin ek$iksiz bir resmini hesaplamamiza olanak tanir. Bu resim, ister sevincli ister acili olsun, dunyanin kesin bir gecmisi olduguna dair sezgilerimizle tutarlidir. Hic izlenmemis olabilir, ama sanki bir dizi fotografini cekmisiz gibi, gecmisin varligindan emin oluruz. Ancak kuantum parcaciklarinin kaynaktan ekrana giderken kesin bir yol izledikleri soylenemez. Gozlem yaparak yerini saptayabiliriz, ancak gozlemlerimiz arasinda parcacik butun yollari birden kullanir. Kuantum fizigine gore, simdinin gozlemi ne kadar mukemmel olursa olsun, gozlemlenmeyen gecmis, tipki gelecek gibi, belirsizdir ve yalnizca olasiliklar yelpazesi olarak mevcuttur. Daha acik ve keskin bir ifade ile, evrenin tek bir tarihi veya gecmisi yoktur.

Delice mi? Ama bekleyin bu daha bir sey degil. Cunku parcaciklar ile yapilan bir baska deney, gecikmis secilim deneyi ortaya kimsenin kabul etmek istemedigi carpici bir sonuc cikardi. Once kla$ik fizikte, bir turlu cevaplanamayan bir soruyu hatirlatmak isterim. Kla$ik fizikte, bir sistem belli yasalara uyup gelecege dogru ilerletilebiliyorsa, ayni yasalari kullanarak geriye dogru yurutmememiz icin de hicbir sebep yoktur. Ama olaylar boyle islemez. Neden ? Olen insan geri gelmez, kirilan vazo tekrar birlesmez vs...

Oysa kuantum fiziginde, bir partikule mudahale edildiginde, onun gecmisteki bir kararini etkileyebilmek gibi bir durum karsimiza cikmakta.

-devam edecek-

Levent ERTURK

LEVENTERTURK1961

https://leventerturk1961.wordpress.com/


Grup eposta komutlari ve adresleri :
Gruba mesaj gondermek icin : ozgur_gundem@yahoogroups.com
Gruba uye olmak icin : ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com
Gruptan ayrilmak icin : ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin : ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com
Grup Sayfamiz : http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz : http://orajpoyraz.blogspot.com/










BitCoin URL: 16496HKpgEEpx1d6t688HiXXdJP5jdA9xo LiteCoin URL:   LTtsCJ2mLUXLLs8v5US8w5zQeq66eakPtU

NameCoin URL       :  N7wbJyxqoueznDHu9tnu56y1V7B9P1Phs4
FeatherCoin URL     :  6rHGzeMefFvzqmBM5VNqmUziCxtga4wpDs
TerraCoin URL        :  1GQFs8GpaTXxoeTAsGmo56WNfYSZRy2mBD

PeerCoin URL         :  PMeBpz6X9RRLQxdFs5Jws5JwFec3Mzen8q6Twg





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder