22 Kasım 2016 Salı

Cem Oyvat yazdı: Doların yükselişinin sebebi belli

Bence geliyor, hazırlanın.

Oraj POYRAZ ( 0raj.p0yraz@neomailbox.net / oraj.poyraz@openmail.cc / oraj_poyraz@alpinaasia.com )
           L2fSIJNoA0xfSNxA        


Cem Oyvat yazdı: Doların yükselişinin sebebi belli

Ekonomiyi ayakta tutan sıcak para akımları, bu sefer ekonomiyi aşağıya çekiyor. Dahası iktidarın kendi ekonomik programına ters siyasi eylem ve söylemleri de yangına körük oluyor.

22.11.2016 15:08

AKP rejimi, kötüye giden ekonominin sorumlularını bulmuş: Donald Trump ve Amerikan Merkez Bankası.

Malum Amerikan Merkez Bankası'nın, 2008'den beridir sıfıra yakın tuttuğu faizleri, Aralık'tan itibaren arttırması bekleniyor. Trump'ın seçilmesi de bu anlamda önemli. Çünkü Trump'ın izleyeceği genişleyici mali politikaların ABD'de enflasyona ve buna cevap olarak faiz

artırımına yol açacağı düşünülüyor. Eğer faizler artarsa, Türkiye'ye giren finansal sermaye azalacak.

Peki... Güzel... Demek ki ABD'nin para politikası Türkiye için önemli. Fakat ABD'yi günah keçisi olarak gören anlayışa da itirazımız var. Evet, Amerikan Merkez Bankası "faiz arttıracağım" tantanasını başlattığından beridir, bazı gelişmekte olan ülkelerin paraları dolar karşında değer kaybediyor. Ama son bir yıldaki en büyük değer kayıplarından biri Türk Lirası'nda.

Grafik 1, sekiz büyük gelişmekte olan ülkenin para birimlerinin dolar karşısındaki bir yıl önceki değerlerini 100 olarak kabul ederek, doların bahsi geçen para birimleri karşındaki değişimini gösteriyor. Donald Trump'ın seçilmesini takiben Türk Lirası ile beraber; özellikle Brezilya Real'i, Güney Afrika Randı ve Meksika Pezosu değer kaybetmiş. Fakat Türk Lirası'ndaki son 1 senedeki değer kaybı, Meksika Pezosu hariç, ele aldığımız bütün gelişmekte olan ülkelerin para birimlerindeki değer kaybının çok üzerinde. Meksika Pezosu'nun da, Donald Trump'ın açıkça Meksika'ya tavır aldığı bu dönemde değer kaybetmesi normal. Çünkü Trump hem Meksika'yla ABD arasına duvar öreceğini söylüyor, hem de Meksika ile olan ticari ilişkileri zayıflatmayı vaat ediyor. Hal böyleyken, Trump seçildikten sonra, Türk Lirası'nın neredeyse Meksika Pezosu kadar değer kaybetmesi de ayrıca manidar.

CARİ AÇIK NE DURUMDA

Türk Lirası'ndaki hızlı değer kaybıçok şaşırtıcı değil, hele ki bu kronik cari açığımızla... Türkiye, 2015 yılında %4.5'lik cari açık/GSYH oranı ile en büyük 50 ekonomi arasında Kolombiya ve Birleşik Krallık'ın ardından cari açık/GSYH oranı en yüksek olan üçüncü ülkeydi. Yani Türkiye'nin cari açığı özel olarak kötüydü. Üstelik IMF, Türkiye'deki bu seneki cari açık/GSYH oranının da %4.4 olmasını, ve bu oranın 2017'de %5.6'e çıkmasını bekliyor.

Bilindiği gibi cari açık, mal ve hizmet ithalatımız ve ihracatımız arasındaki fark anlamına geliyor. Cari açığımızın yüksek olmasının bir diğer manası da şu: Gelirimize göre çok daha yüksek harcama yapıyoruz ve yatırımlarımız, tasarruflarımızın hayli üzerinde. Eğer bir şekilde yabancı yatırımcılar Türkiye'ye para getirir, yatırım yaparlarsa; Türkiye'deki finansal varlıkları satın alırlarsa; Türkiye'deki özel firmalara veya kamuya borç verirlerse; cari açığımız yüksek de olsa da idare edebiliriz. Fakat Türkiye'ye giren sermaye kesilirse de çok büyük sıkıntı çekeriz! Böyle bir durumda döviz kuru zıplar, ekonomi daralır, işsizlik fırlar, yoksulluk artar... İşte dünyada para bolluğu olması bu yüzden önemli.

Türkiye'nin siyasi sıkıntıları da ister istemez ekonomideki kötü gidişi etkiliyor. Türkiye'nin büyümesi 2012'den beri yavaşladı, petrol fiyatları 2014'ten beridir düşük seviyelerde dolaşıyor, Türk Lirası da 2013'ten beri ABD Doları karşısında neredeyse iki kata yakın değer kaybetti. Yani cari açığımızın kapanması için bir sürü neden var, ama biz cari açık/GSYH oranını düşüre düşüre ancak %4.5 seviyelerine düşürebildik. Kuşkusuz bunun nedenleri arasında hızla düşen turizm gelirleri de var. Yabancı turist artık giderek bir korku imparatorluğuna dönüşen Türkiye'ye tatile gelmek istemiyor. Turist gelmeyince de, döviz ihtiyacımızı karşılayacak çok önemli bir kalemden mahrum kalmış oluyoruz. Üstelik turizm meslek örgütleri de, turizm gelirlerindeki düşüşün kalıcı olabileceğini söylüyorlar.

ALTERNATİF POLİTİKA ÜRETMESİ ZOR

Diğer yandan OHAL'in yarattığı kaos, batıyla gerileyen ilişkiler, AB ile üyelik müzakerelerinin duracağı söylentileri; Türkiye'ye gelecek doğrusal yabancı sermaye yatırımlarını ve sıcak para girişlerini sınırlıyor. Türkiye bir taraftan batıdan gelecek sermayeye oldukça bağımlı bir ekonomi modeli izlerken, diğer yandan batıdan dışlanmış kapalı bir ekonomiye uyabilecek bir siyaset izliyor. Birbiriyle uyumsuz bu tuhaf ekonomi ve siyaset modelleri sonucunda ister istemez kur da yükseliyor, büyüme de yavaşlıyor, işsizlik de artıyor.

Türkiye'nin alternatif bir ekonomi politikası üretmesi ise şu şartlarda çok zor. AKP iktidarı uzun süredir daha "milli", "üretim ekonomisine dayalı" bir model izlemek istediğini söylüyor, ama bu konuda henüz elle tutulur bir başarı elde edemedi. Çünkü AKP iktidarının uzun dönemli başarılı bir sanayi ve/veya teknoloji politikası üretecek ne kapasitesi, ne de vizyonu var. İktidar bugüne kadar ekonomiyi sıcak para girişleri, altyapı yatırımları ve diğer inşaata dayalı projeler ile götürdü. Başka bir alternatif bulamadı... Zaten hakkaniyete değil, tamamen siyasi görüşe dayalı bir kamu bürokrasinin başarılı bir alternatif ekonomi modeli üretebilme imkanı yok. Dahası yüzünü giderek dine dönen, üniversitelerin baskı altında olduğu, internet yasaklarında sınır tanımayan bir ülkenin bilim ve inovasyon üretebilme kapasitesi de ister istemez sınırlı kalıyor.

ALİ BABACAN DÖNEMİ'NE BAKARSAK...

AKP'nin ekonomi modelinden bahsetmişken, 2003-2007 dönemindeki yüksek büyümeyi Erdoğan'ın mucizesiymiş gibi sunan AKP'lilere ve hatta Ali Babacan'a özlem duyan CHP'lilere de bir çift sözümüz var. Türkiye'nin 2003-2007 ve 2013-2016 dönemlerinde izlediği ekonomi politikalarında çok ciddi farklılıklar yok. İki dönemin de genel karakteristikleri dalgalı kur, sermaye giriş çıkışlarındaki regülasyonların sınırlı olması, mali disiplin ve kamunun altyapı ve diğer inşaata dayalı projelerle ekonomik aktivite yaratması... Evet, Türkiye'deki siyasi durum 2003-2007 dönemine göre değişti, ve bunun yarattığı riskler var. Ama Tablo 1'in gösterdiği gibi, Türkiye'deki büyüme uzun süredir diğer gelişmekte olan ülkelerle birlikte hareket ediyor.Türkiye tabiri caizse rüzgarın gittiği yöne savruluyor.

Tablo 1, Türkiye'nin yıllık ortalama büyümesini, farklı gelir gruplarındaki ülkelerin yıllık ortalama büyüme ortalamaları ile karşılaştırıyor. 1990'lar dahil ve 2008-2009 hariç, bütün ele alınan dönemlerde Türkiye 2003'ten beridir içinde bulunduğu üst-orta gelir grubundaki ülkelerin yaklaşık 1-2 puan üzerinde büyümüş. 2003-2007 dönemindeki ortalama büyümedeki artış da, diğer gelişmekte olan ülkelerdeki artışa paralel gelişmiş.

Ayrıca Tablo 1'e göre Türkiye 2008 Küresel Krizi'nden diğer gelişmekte olan ülkelere göre daha fazla etkilenmiş. Yani kriz bizi teğet falan geçmemiş. Bunun nedeni de belli... Cari açığın %6'lara dayandığı 2003-2007 döneminde, yatırımlarımızın tasarruflarımızın çok üzerinde olmasına karşın ayakta kalabilmişiz. Bu dönemde sermaye girişlerini oldukça serbest bırakmışız; kısmen sıcak para girişleri, kısmen de özelleştirmelerin de içinde olduğu doğrudan yabancı sermaye yatırımları sayesinde ekonomi yürümüş. Ama finansal piyasaların serbest olması bizi sıcak para girişlerine bağımlı hale de getirmiş. Nitekim sermaye girişinin kesildiği, dünya piyasalarından borç bulmanın zorlaştığı anda, yatırımlar da bıçak gibi kesilmiş. Küresel krizin etkilerinin derinleştiği2008 yılında yatırımlardaki daralma %6.2, 2009 yılında ise %19.0 olmuş(*).

İşte sermaye giriş ve çıkışları Türkiye için bu kadar önemli! Kuşkusuz AKP Dönemi'nde sermaye girişlerini devam ettiren önemli bir faktör Amerikan Merkez Bankası'nın 1980'lere veya 1990'lara kıyasla 2000'lerde çok daha genişlemeci bir para politikası izlemesi oldu. Likidite bolluğunun olduğu ortamda, 2008 ve 2009'u saymazsak cari açık problem olmadı, dahası Türkiye'deki özel sektör ve devlet rahat borç bulabildi.

ARTAN DÖVİZ KURUNUN GETİRDİĞİ RİSKLER

Fakat görünen o ki, Amerikan Merkez Bankası yavaş yavaş para politikasını sıkılaştıracak. Üstelik Amerikan Merkez Bankası'na, Sterlin'in değer kaybının baskısı altında enflasyon endişesi yaşayan İngiltere Merkez Bankası ve artan faizlere bağlı olarak diğer merkez bankaları da eklenebilir. Türk Lirası belki kısa dönemde çok az değer kazansa da; bahsettiğimiz yapısal koşullar değişmedikçe, orta ve uzun vadede değer kaybına devam edecektir.

Dolar ve Euro kurunun artması, ister istemez bir enflasyon riski yaratacak. Dahası brüt dış borç stoku/GSYH oranı dolar kurundaki yükselişe paralel olarak artıyor. Çünkü büyük firmaların çoğu dolar ile borçlanıyorlar, dolayısıyla doların değer kazanması dolar borcu olan firmaların borç stokunu da arttırıyor. Nitekim brüt dış borç stoku/GSYH oranı, 2001 krizi öncesi seviyelerini geçmiş durumda (Grafik 2). 2001 yılında Türkiye yüksek kamu dış borcunu ancak %30 seviyelerindeki reel faizlerle borçlanarak çevirebiliyordu. Şimdi kamudaki dış borcumuz kötü değil, ama bu sefer de özel sektör borçlarında ciddi problem var. Özel sektördeki borçların finansmanı sürdürülemezse, ülkede ciddi bir iflas dalgası görebiliriz. Hatta eğer iflaslar çığırından çıkarsa, devlet TMSF ile el koyacağı banka ve şirketlere para aktarmak, yani borçların bir kısmını üstlenmek zorunda kalabilir. Evet, belki şimdilik dünyada hala 2001'e kıyasla likidite bolluğu var. Ama dünyadaki iktisadi konjonktürün değişimi ve Türkiye'nin dünyadan daha da dışlanması çok daha ciddi sıkıntılar yaratabilir.

Üstelik özel sektör de, Türkiye'deki ekonomik ve siyasi risklerin farkında ve bu nedenle yatırımlarını sınırlandırıyor. Yatırımların sınırlanması ise Türkiye'nin büyüme oranlarını %3 seviyelerine çekiyor. %3 büyüme ekonomik kriz olmasa bile Türkiye için kötü; bu oran iki büyük kriz yaşadığımız, hiperenflasyonla özdeşmiş 1990'ın ortalamasına yakın bir büyüme oranı. Büyüme oranı azaldıkça, Türkiye'de işsizlik de hızla artıyor. Mevsimsellikten arındırılmış tarım-dışı işsizlik oranı, son verilere göre%13.5'e fırlamış durumda. Dahası dış borçlar artarken, GSYH yeterince artmayınca; brüt dış borç stoku/GSYH oranının payı artarken, paydası doğal olarak geride kalıyor. Yani büyümedeki yavaşlama dış borçları çevirebilme kapasitemizi de düşürüyor.

Özetle, Türkiye Ekonomisi'nde şu anda hemen her şey kötü gidiyor. Türkiye'de neoliberalizmin büyüme başarısını getiren, Ali Babacan/Kemal Derviş programı artık eskisi gibi işlemiyor. Ekonomiyi ayakta tutan sıcak para akımları, bu sefer ekonomiyi aşağıya çekiyor. Dahası iktidarın kendi ekonomik programına ters siyasi eylem ve söylemleri de yangına körük oluyor.

Hal böyleyken, siyasi iktidar Trump'a, FED'e veya başka bir yere bakmasın. Bugün yaşadığımız ekonomik sıkıntıların birinci sorumlusu, ülkeyi 14 yıldır yöneten Tayyip Erdoğan ve AKP rejimidir.

(*) 2008 Küresel Krizi'nin Türkiye'yi nasıl etkilediğinin detaylı daha bir analizini merak edenler Özlem Onaran'la yazdığımız Greenwich Political Economy Research Centre'dan yayımlanan "The political economy of inequality, redistribution and boom - bustcycles in Turkey" isimli makalemize ve "Emerging Economies Duringand After the Great Recession" kitabı için yazdığımız "The political economy of in equality and boom-bustcycles in Turkey: Before and after the Great Recession" başlıklı bölüme bakabilirler.

Cem Oyvat

Odatv.com

http://odatv.com/dolarin-yukselisinin-sebebi-belli-2211161200.html 


a45UyF587661-161122154804 Oraj Poyraz At 0raj.p0yraz@neomailbox.net 0raj.p0yraz@neomailbox.net
2016/11/22  16:50 6  64  uyarlama@googlegroups.com


 

--

Ogretmenler! Ordularimizin kazandigi zafer, sizin ve ordularinizin zaferi icin yalniz ortam hazirlar.
Gercek zaferi siz kazanacaksiniz ve surdureceksiniz ve kesinlikle basarili olacaksini.

K.Ataturk

Ibni Abbas radiyallahu anh anlatiyor :
Peygamber aleyhisselam zamaninda gunes tutulmustu. Allah in Resulu namaz kilip uzun uzun kiyamda kaldi...Bundan sonra Peygamberimiz soyle buyurdu :
— Muhakkak gunes ile ay Allah in ayetlerinden birer ayettir. Hic bir kimsenin olumu ve yasamasi icin tutulmazlar ; su halde tutulduklarini gorunce Allah i zikrediniz.
Insanlar dediler ki :
— Ey Allah in Resulu , durdugun yerde bir sey almaya uzanmis oldugunu , sonra da irkilip geri cekildigini gorduk. Bunun uzerine Peygamber aleyhisselam :
— Kati olarak Cenneti gordum de , bir salkim uzum yakaladim. Koparmaya muvaffak olsaydim , dunya durdugu surece ondan yiyebilecektiniz. Bana Cehennemde gosterildi. Su anda gordugum manzaradan daha kotu hic bir manzara gormedim. Cehennemdekilerin cogunu da kadinlardan gordum, buyurdu.
— Ey Allah in Resulu , ne sebeble onlarin cogu kadinlardandir...diye sordular da , Peygamber ( Aleyhisselam ) :
— Kufurleri sebebiyle , cevabinda bulundu.
— Allah a mi kufrediyorlar...diye yine sordular. Peygamber aleyhisselam :
— Kocalarina ve kendilerine yapilan nimete kufrediyorlar ; onlardan birine dunyayi versen , yahud omru boyunca iyilikte bulunsan , yine senden hoslarina gitmeyen bir sey gorunce , senden hic bir zaman hayir gormedim , derler , buyurdu.

( Buhari - Muslim - Nesei )
Cehennemle ilgili hadis. Sahihmis bilenler denetlesin.

Kure Isiniyorsa Bana Ne?

23 Temmuz 2013

Kuresel isinma var! diye bagirip cagiranlar... Derdiniz nedir? Kure biraz isinsa ne olur sorarim size? Dogalgaz faturamiz yari yariya dusse kotu mu? Buzullar eriyecekmis. Bak sen! Ne faydasini gordun buzullarin? Valla su yasima geldim, ben bir faydasini gormedim. Goren varsa buyursun soylesin. Bilakis insanoglu olarak buzullarin pek cok zararini gorduk. Eskimolara hayati zindan eden, Titanic i batiran bu buzullar degil mi? Yuzlerce masum insan o geminin batmasiyla hayatini kaybetti. Bunlarin ailelerini de hesaba katsan muthis bir rakam cikiyor ortaya. Sebep kim? Buzullar. Kimse bana buzullari savunmasin.

HER SEY BBC NIN ZARARINA! 

Burada kritik soru su: Buzullarin erimesi kimin zararina? Hemen soyleyeyim, buzullarin erimesi sadece her sene buzullarda bir belgesel ceken BBC ye koyar... BBC kimin? Israillilerin. Simdi bir seyler netlesiyor mu?

Kuresel isinmayla ilgili bir Kyoto Protokolu nden bahsediliyor. Internette ufak bir arastirma yaptim. Ve sonuc: Kyoto, Japonya da bir sehir. II. Dunya Savasi nda Pearl Harbour a saldiranlarin da Japonlar oldugunu hatirlatmama gerek yok sanirim.

Bir de su acidan bakalim: Kure isininca ne olacak? Dev enerji sirketleri, ozellikle dogalgaz deposu Rusya bundan olumsuz etkilenecek. Rusya kimin? Ruslarin. Hala bir seyler netlesmedi mi?

Kutup ayilarinin nesli tukenecekmis. Bir kutup ayisinin hayatimizin hangi asamasinda isimize yaradigini biri anlatabilir mi? Soylari tukenecekse bu onlarin basarisizligi olur. Bizimle alakasi yok. Soyu tukenmeyen nasil tukenmiyor?

Insanoglu mu suclu? Ya insanoglu tabiattaki en yardimsever canlidir ya. Insanlara laf atanin alnini karislarim. Kutup ayilarinin neslinin tukenmesiyle ilgilenen baska bi canli soyleyin? Pandalar mi? Su yilanlari mi? Guldurmeyin beni. Gercekten cok komiksiniz, ornekleriniz bile sacma. Onlarin kendilerine faydasi yok. Kimse kusura bakmasin ama sen bir kutup ayisi olarak neslinin tukenmemesi icin ne yaptin? Kis uykusu adi altinda alti ay afedersin bir tarafini devirip yattin. Yalansa yalan de. Tabiatta milyonlarca cins hayvan var. Ben her hayvanin neslini koruyacaksam benim neslimi kim koruyacak? Fatih in nesliyiz biz. Bizi kim koruyacak? Ote yandan bir kisim medyanin soylari tukeniyor diye bas bagirdigi kutup ayilari hic de oyle zor durumda degiller sanki. Reklamlarda gordugumuz kadariyla kola icip keyif yapiyorlar ve hallerinden gayet memnun gorunuyorlar. Kutup ayilarinin acisindan rant devsirenler kim, asil soru bu.

DINOZORLARI DA MI BIZ YOK ETTIK?

Ayrica adaptasyon denen bir sey var. Buzullar eridi diyelim. Kutupta duramayan kutup ayilari gelsinler soyle Orta Avrupa ya dogru. Basimizin ustunde yerleri var. Bir sicak bir ates basar, iki uc nesil sonra onlar da alisir. Alisan nasil alisiyor?

Her seyde insanoglunu sorumlu tutmak da moda oldu. Vurun abaliya. Yahu insanoglu daha 50 bin yildir falan var. Dunya ise 5 milyar yasinda. Biz yokken her sey daha mi iyiydi? Dunya gulluk gulistanlik bir yer miydi? Iste bundan kuskuluyum. Dinozorlari kim yok etti? Biz mi yok ettik? Neticede tabiatta bir dongu var, herkes birbirini yiyor. Biz insanlar hepinizi yiyoruz. Ve bu cok hosumuza gidiyor.

Ben inaniyorum ki kuresel isinmayi protesto edenler yarin gezegenimiz birazcik daha isindiginda, mesela subat ayinda plaj keyfi yapmanin tadina vardiginda hatasindan donecek ve kandirilmis oldugunun farkina varacak. Asil korkulmasi gereken kuresel isinma degil, icimizde ve disimizda bizi bolmek isteyen unsurlar. Umarim farkina variriz.

http://beyinsizadam.net/
lukasaluka@gmail.com


Grup eposta komutlari ve adresleri :
Gruba mesaj gondermek icin : ozgur_gundem@yahoogroups.com
Gruba uye olmak icin : ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com
Gruptan ayrilmak icin : ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin : ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com
Grup Sayfamiz : http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz : http://orajpoyraz.blogspot.com/










BitCoin URL: 16496HKpgEEpx1d6t688HiXXdJP5jdA9xo LiteCoin URL:   LTtsCJ2mLUXLLs8v5US8w5zQeq66eakPtU

NameCoin URL       :  N7wbJyxqoueznDHu9tnu56y1V7B9P1Phs4
FeatherCoin URL     :  6rHGzeMefFvzqmBM5VNqmUziCxtga4wpDs
TerraCoin URL        :  1GQFs8GpaTXxoeTAsGmo56WNfYSZRy2mBD

PeerCoin URL         :  PMeBpz6X9RRLQxdFs5Jws5JwFec3Mzen8q6Twg





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder