13 Kasım 2016 Pazar

İnsanlar neden inanıyor, inanma ihtiyacı duyuyor?



 


İnsanlar neden inanıyor, inanma ihtiyacı duyuyor?

İnsan beyni ve sinirsel devreleri ve bunların ürettiği düşünsel ürünler birbirleriyle bağlantılı şekilde ve tıpkı bir soğanın kabukları gibi katmanlar halinde en ilkelden en gelişmişe doğru en alttan en üste doğru sıralanmaktadır.

Organ bazında bakarsak, omurilik en altta yer alır, üzerinde refleks ark devrelerini barındırır, aslında bir deniz anasındaki basit kaçınma devrelerinden ibarettir.

Bir sivrilik, batıcı, dürtücü bir etkiye maruz kalınca bir kaçınma hareketi tetiklenir.

Bu en alt seviyede zekadır.

Bundan sonrası belirli bir yönelim gerektiren, yassı ya da tüp solucanlarındakine benzer sıvazlama hareketleriyle ilerleme hareketlerini yapmaya yarar. Bunun devreleri omurilik soğanı boyunca dizilmiştir.

Bunun bir üzerinde artık merkezi bir solunum sistemi vardır. Solunumun düzenlenmesi için nöral tüpün en üstünde bir merkez belirginleşmiştir. İnsanda burası omuriliğin en ucundaki soğancık dediğimiz yerdeki solunum merkezidir.

Bununda üzerinde artık canlı varlığın ayakları vardır. Ve canlı ayakları üzerinde dengede duruyor ve ayaklarıyla tekrarlayıcı hareketler yapıyor. İşte bu merkez beyincikte hala insan bedeninde yer almaktadır.

İşte artık ayakları üzerinde duran bu canlının yaşamak, ölmemek, canlı kalmak, üremek, aç kalmamak üzere asgari düzeyde bir zekaya ihtiyacı var. Bu zeka hayvan zekasıdır. Biz bu gün bu zekaya ilkel dürtüler, korkular diyoruz.

Burası Limbik sistemdir. Libido, destrudo, yaşam korkusu, ölüm korkusu, üreme güdüsü, erkeklik ve kadınlıkla ilgili en temel güdüler, analık güdüsü, sürülüşme, harem kurmak ve bunlarla ilgi en temel güdüler işte buradadır.

Ve modern insanın olgun insan olmak için sürekli olarak kontrol altında tutmaya çalıştığı beynin alt merkezi ve onun ürettiği hayvan zekası işte buradadır.

Çoğu insan bilmez, göz ve koku organı aslında beynin bir uzantısıdır.

Beynin en önemli işlevi bizim kafa çiftleri dediğimiz toplamda 12 kafa çiftinden ve omurilik soğanından gelen duyu bilgilerini sürekli olarak anlamlı hale sokma faaliyetidir.

Tıpkı bilgisayarlarda olduğu gibi en data yoğun bilgiler en basitinden ne karmaşığa doğru sıralanırsa, koku, sesler ve görüntülerin işlenmesidir. Beynin belki de tek başına %15'lik enerji tüketimini görüntü eşleştirilmesi, görüntülerin anlamlı hale sokulmasıdır.

Şimdi buradan tanrıya doğru bir sıçrama yapmanın zamanı geldi.

İnsan beyni bir nöral sistemdir. Yani ayrı bir yazılımı yoktur. Onun yerine donanım girdilere göre kendisini düzenleyerek, öğrenir.

Ancak, bir benzetme yaparsak, deniz anaları otomatlar kadar zekidir.

Solucanlar, entegre devreler kadar zekidir.

Sürüngenler Commodore 64 Sinclair bilgisayarlar kadar zekidir.

Dinazorlar Window 3,01 kadar, memeliler Windows XP makinalar kadar, insan ise Windows 10 kadar performanslı diyebilir.

Peki bu performans farkı pratikte ne ifade ediyor?

Sonuçları itibariyle deniz anaları basit ışığa yönelme, karanlığa yönelme, ısıya yönelme gibi basit işlevleri yerine getirebilir.

Solucanlar acıktıkça yer, doyunca beklemeye geçer, basit üreme hareketlerini yapar.

Sürüngenler kaçma, kovalama, takip, pusu yapabilir.

Memeliler artık basit saymal işlemleri yapabilir, basit iletişim becerileri geliştirebilir, alet kullanabilir, görebildiği evreni beyninde haritalandırabilir.

Bakın işte burası önemli. Artık memelilerden itibaren canlı varlık etrafını anlamaya, varlıkları dost düşman, yiyecek içecek, gibi klişe kavramlarla eşleştirmeye başlar.

Elbette avcı hayvanların ya da av hayvanların becerileri farklıdır, yaşam taktikleri farklıdır, ancak bir genelleme yaparsak hayvanlar büyük oranda görebildikleri yeri beyinlerinde tasnif ederler, göremedikleri yeri tasnif etmezler.

Ya da hayvanlar anlayabildiklerini beyinlerindeki haritaya yazarlar, ama anlayamadıklarıyla beyinlerini meşgul etmezler.

Bunu nereden mi biliyoruz? Elbette hayvanlarla yapılan zeka deneyleri var.

Ancak, insan hayvanlardan farklı olarak ekstra bir iş daha yapar.

Bu fark yaratan bir iştir, insan anlamadığı ya da bilmediği şeyi beyninde özel bir şekilde işaretler. Yani insan anlamadığını yok sayarak işe devam etmez.

İnsanın hayvanlardan en büyük farkı budur.

Ayrıca insanlar yine hayvanlardan farklı olarak göremediği, duyamadığı şeyleri de yok saymazlar, onları da zihinlerindeki haritada özel şekilde işaretlerler.

Diyelim ki, karanlıkta bir ses duydunuz, diyelim ki, sisler arasında anlayamadığınız bir imge belirdi.

Eğer bir insansanız, bu yok saymazsınız. Bir kertenkele sırtını döner gider, bir inek karanlıktan kendi duyusal arşiviyle eşleşen bir ses, koku, görüntü imgesi bulamadıysa algıladığı şeyi göz ardı eder. Ama insan ve insana yakın hayvanlar böyle yapmaz.

Onun yerine ne yapar?

Onun yerine bir soyutlama koyar.

Bu tıpkı bilgisayar programcılarının kullandığı Void değişkeni gibidir. Yani niteliği bilinmeyen bir verinin depolanması için bir alan tahsis eder. Dilbilimsel olarak biz buna ŞEY diyoruz.

ŞEY kozmolojiyle ilgiliyse tanrı, insan zihniyle ilgiliyse anlayışımıza göre ruh, bilinç, benlik ya da kişilik diyoruz.

Aslında bu soyutlamaları tam olarak bilmiyoruz, tanımları genellikle muğlaktır, genellikle ölçülebilir değildir.

Soyutlamalardan zaman içerisinde bilmediklerimizi anladığımız, keşfettiğimiz olmuştur.

Örneğin, deniz fırtınalarını anlatmak artık Poiesdon'a gerek yok, ya da yıldırımları anlatmak için Zeus'a gerek yok, ya da güneşin gücünü anlamak için Ra'ya gerek yok. Bunlar eskiden tanrıydı, ve bunlar aslında bilmediğimiz ve bilmediğimiz için korktuğumuz ŞEYLER'di, yani tanrılardı.

Çok uzattığımı biliyorum, toparlarsak.

Tanrılar ve inanmak insan beyninin evrimsel süreçte geçtiği aşamaların getirdiği artık gerek olmayan bir düşünsel kalıntı.

Nasıl ki, apendiks artık gerek olmayan bir fermantasyon bağırsağının parçası ise, inanmak da, insan beyninin evrimsel sürecinden geride kalmış arkaik bir artık.

Ve hep sorarlar neden bu kadar çok insan inanıyor, çoğunluğun gücünü öne sürerler.

Oysa insanlık tarihinin bu aşamasında evrimin bu ilkel aşamasına takılıp kalmış insanların olması çok da şaşırtıcı değil.

Sonuçta, insanın inanmaktan bilmeye evrilmesi çok değil birkaç yüzyılın işidir.

 
a45UyF587661-161113215439 Oraj Poyraz At 0raj.p0yraz@neomailbox.net 0raj.p0yraz@neomailbox.net
2016/11/13  22:18 3  49  pembe@googlegroups.com


 

--

Turkler her seyini feda eder, ama istiklalini asla.

Lloyd george

Ankara dakilerin Yunanlilara hala meydan okumalarina cilginliktan baska bir sifat verilemez. Yunanlilarla aramizda akilca da, ilimce de, kuvvet bakimindan ve her acidan bu kadar fark varken onlarla muhabereye girisilemez.

Yazar Refik Halit Karay - 07.08.1920

Bozcaada Yolunda Volvo V40 Testi

24 Temmuz 2013

Gectigimiz hafta Volvo nun yeni uretimi V40 serisi icin #osensin kampanyasi dahilinde arabayi test etmek icin Bozcaada ya gidecektik. Arabayi henuz gormeden begenmistim. Sonucta bu bir arabaydi ve her halukarda belediye otobuslerinden iyiydi.

Yola cikis Hollywood filmlerini aratmayacak bir tempodaydi. Alti ustu Bozcaada ya gidecektik ama hazirliklar bir rehine kurtarma operasyonunu aratmiyordu. Yol haritalari, kameralarin kurulmasi, takip araci, kahve termosu, yol gozlugu, arac kiti... Kampanyayi yuruten Havas Engage Istanbul hicbir ayrintiyi atlamamisti. Takip araciyla her daim irtibat halinde olmamizi saglayan bir telsiz bile verdiler. Iste o an kuskulanip Yasa disi bir seyin icinde degiliz, oyle degil mi? diye sordum gozlerimi kisarak.

V40 i ilk gordugumde tepkim Belediye otobusune gore oldukca kucuk oldu. Yillardir belediye otobusunde seyahat edince insan butun kiyaslamalari ona gore yapiyor. Sofor mahalline oturdugumda aliskanliktan olsa gerek yasli bir teyzenin gelip yer isteyecegi tedirginligini yasadigimi itiraf etmeliyim. Cok sukur boyle bir sey yasanmadi.

Dolmabahce den Bozcaada ya dogru hareket ettik. Ilk olarak hiz kadranini fotografladim. Bunu 127 km hizla giderken yapmak cok kolay degil. Kimseye tavsiye etmiyorum. Yanimdan belediye otobusleri geciyordu. Orada tikis tikis seyahat edenleri gorunce agladim. Ama onlar guluyordu. Iki gun sonra tekrardan aramiza doneceksin bakislariyla beni suzduler. Yaptiklari hos degildi.

Yolda V40 in Adaptive Cruise Control sistemini test ettim. Ondeki araca gore hizi ayarlayan bir sistem bu. Yokus yukari ya da asagi fark etmiyor, ondeki aracla aranizda sizin belirlediginiz mesafeyi koruyacak sekilde ilerliyor araba. Gaza ya da frene kendi basiyor. Buyuk kolaylik seklinde degerlendirilebilir ama sofor karizmasi dedigimiz olgu yara aliyor. Yaa cruise control olduktan sonra ben de surerim seklinde insani yaralayan ifadelere maruz kaliyorsunuz.

Bir de dalginlikla seridinizi asarsaniz direksiyon titriyor ve sizi gerisin geri seridinize donduruyor. Bunu da 2013 yilina geldigimiz bugunlerde bir insan haklari ihlali ve kisi iradesine saygisizlik olarak degerlendirdim. Trafigin emniyeti acisindan dogru olabilir fakat ozgur irade yerlerde. 1789 Fransiz Ihtilalinin kazanimlarini birer birer kaybettigimiz hissine kapildigimi soylemeliyim. Elbette bu ozelligi kapatabildiginizi veya sinyal verdiginiz zaman devre disi kaldigini belirtmek lazim.

Sorunsuz bir sekilde yola devam ediyorduk. Canakkele ye dogru cesitli ilcelerin ve kasabalarin icinden gectik. Burada etraftaki tabelalara bakinca bir gercegi fark ettim. Istanbul dan uzaklastikca dukkan isimlerinde bir ozensizlik, bir vurdumduymazlik goze carpiyor. Mistik Bufe, Ejder Pansiyon, Cogumlu Solaryum bunlardan sadece birkaci. Ozellikle Ejder Pansiyon da durup hangi kafayla boyle bir ismi sectiklerini ve neden hala batmadiklarini sorasim geldi. Fakat yolumuz uzundu.

Gelibolu da arabali vapura binip karsiya gectik. Oradan Bozcaada ya bizi goturecek vapura binmek uzere Geyikli ye dogru yola ciktik. Yol uzerinde mola yerimiz Manzara Restaurant ti. Adindan da anlasilacagi gibi muhtesem bir manzarasi vardi. Ama inanir misiniz bir kere bile donup bakmadim, cunku yemek daha onemliydi. Manzara her yerde vardi.

Yolda, kirmizi i$iklarda, benzincilerde, vapurda hep ilgi odagiydik. Unlu biri oldugum icin ilgiden $ikilmamayi ogrenmeliydim. Fakat sorular genelde kac beygir, fiyati ne kadar minvalinde olunca hayal kirikligina ugradim. Daha yeni piyasaya cikmis bir arabanin benden cok ilgi gormesi uzucuydu. Arabayi suren ben oldugum icin bana da hayranlikla bakiyorlardi. Ayagimizi yerden kesiyo iste turunde cevaplarla tevazumu ve efendiligimi gosterince bana bir kez daha hayran kaldilar.

BOZCAADA

Bozcaada ya vardigimizda aksam olmustu. Hemen otele yerlesip bizi bekleyen yemek masasina kavusmak icin Cabali Balikcisina gittik. Harika bir ortamda, adaya ozgu yemeklerle birlikte leziz bir balik ziyafeti cektik. Yemek yerken baliklarin nasil olup da bin yillardir ayni ucuz numarayi yiyip oltaya geldiklerini sorguladim. Bu konuda kendilerini birazcik olsun gelistirseler su an masada kizarmis halde olmazlardi.

Ertesi gun guzel bir kahvaltinin ardindan kisa bir Bozcaada turuyla adadaki uzum baglarini, plajlari ve yel degirmenlerini gorme sansimiz oldu. Uzum baglari neyse de o yel degirmenleri bana cok ise yariyormus gibi gelmedi. Sanki Biz de ulke ekonomisine katkida bulunuyoruz, bos durmuyoruz dercesine yapilmislardi. Cok uzerlerine gitmedim.

Sonunda kisa sure kaldigimiz ve bir daha gelme istegi uyandiran bu adadan gitme vaktimiz geldi. Esyalarimi toplarken otelin duvarlarina son kez baktim. Zorla duygusallasmaya calistim ama beceremedim.

Donus yolu gidise nazaran biraz daha agir tempoda gecti. Saatlerce araba kullanmis olmaktan mutevellit kendimi tir soforlerinde gorulen birtakim tuhaf hareketleri yaparken buldum. Arabadan inip bacaklari ayirarak hafif kambur yurumek, ileride cevirme var selektorleri yapmak, arabesk dinlemek bunlardan birkaciydi.

Takip aracinda bize eslik eden Volvo yetkilisi Serdar dan telsiz vasitasiyla V40 in bir ozelligini daha ogrendim. Dunyada ilk defa kaputta hava yastigi teknolojisi de V40 ta kullanilmis. Allah gostermesin bir yayaya carpma durumunda kaputtaki hava yastigi devreye girip yayanin kazayi en az zararla atlatmasini sagliyormus. Serdar a Iste simdi gonul rahatligiyla birkac yayaya carpabilirim, tamam dedim. Bunu yapmamak daha uygun olur, tamam dedi. Bu bir test surusu ve bunu denemek icin can atiyorum, tamam diye usteledim. Ic cekti ve Lutfen saga ceker misin, tamam dedi. Saga cektim, bana kendince hakli sebeplerle bunu test etmememizin herkesin hayrina olacagi konusunda kafa sisiren bir nutuk atti. Gonulsuzce kabul ettim.

Gerek kaputta hava yastigi teknolojisi gerekse aractaki sensorlerin iki kollu ve iki bacakli bir siluet algiladiginda devreye giren alarm ve otomatik fren sistemi yillar boyu severek yaptigimiz bir gelenegin tarihe karismasi anlamina geliyordu: Arkadasin uzerine araba surmek. Bir gelenegin daha yok olusunu gozyaslari icinde fark ettim.

Sonuc olarak:

Rampayi 6. Viteste 165 km hizla cikma keyfini yasadim.

Havas Engage Istanbul en ufak ayrintiya kadar bizimle ilgilendi. Son baktigimda takip aracinda Yusuf bana corap oruyordu.

Belediye otobuslerine bir daha binmek istemiyorum.

V40 in iki gunde test edilemeyegini ogrendim. En az 5 yil kullanmak gerekiyor.

Istanbul a yaklastigimizda arabayi biraz daha kullanmak icin Nisantasi ndaki partiye Kars uzerinden gitmeyi teklif ettim. Bunun biraz zaman alacagi ve daha kestirmeden gidersek vaktinde yetisecegimiz soylendi.

V40 tan ayrilirken son kez donup baktim. Bir daha benim gibi sofor bulamayacaksin, biliyorsun degil mi? dedim. Sarildik.

http://beyinsizadam.net/turkiyede-bilim-neden-ilerlemiyor/
lukasaluka@gmail.com


Grup eposta komutlari ve adresleri :
Gruba mesaj gondermek icin : ozgur_gundem@yahoogroups.com
Gruba uye olmak icin : ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com
Gruptan ayrilmak icin : ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin : ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com
Grup Sayfamiz : http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz : http://orajpoyraz.blogspot.com/










BitCoin URL: 16496HKpgEEpx1d6t688HiXXdJP5jdA9xo LiteCoin URL:   LTtsCJ2mLUXLLs8v5US8w5zQeq66eakPtU

NameCoin URL       :  N7wbJyxqoueznDHu9tnu56y1V7B9P1Phs4
FeatherCoin URL     :  6rHGzeMefFvzqmBM5VNqmUziCxtga4wpDs
TerraCoin URL        :  1GQFs8GpaTXxoeTAsGmo56WNfYSZRy2mBD

PeerCoin URL         :  PMeBpz6X9RRLQxdFs5Jws5JwFec3Mzen8q6Twg





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder