Bazıları diyor ki, ülkenin bu kadar büyük sorunları varken, din iman konularını konuşmak caiz değildir.
Bu sadece halkın bölünmesine ve cephenin gereksiz yere genişletilmesine yarar.
Oysa zaman birlik ve beraberlik zamanıdır, bu nifak yaratan, yapay gündemleri kenarda bırakıp milli konular üzerine yoğunlaşmalıyız.
Türkler, Türk ve Müslüman olanlar, Müslüman ve Türk olanlar, hatta yalnızca Müslüman olanlar, ayrılıkçı olmayan Kürtler ve herkes omuz omuza verecek ve bölücülere, empyalistlere, batılı sömürgecilere karşı savaş verecekmişiz.
Oysa düşmanlara karşı verilecek mücadelede saf tutarken etrafımızda olan herkesle saf tutamayız.
Böyle yaparsak, en umulmadık zamanlarda saf tuttuklarımızın birden cepheyi terk edip gittiğini, ya da düşmana karşı durması gerekirken bir den taraf değiştirip, bulunduğu mevziden bize doğru ateş etmeye başladığını görebiliriz.
Bir savaşta kimlere sırtınızı dayadığınız, kimlerle saf tuttuğunuz yaşamsal bir önem taşır.
Bunlara önem vermezseniz, sürekli ihanetler yaşarsınız.
Bu nedenle her savaş aynı zamanda bir iç savaştır.
Yaşanan her savaş sırasında, isyancılar, hainler, işbirlikçiler ayıklanır.
Bu çok doğaldır.
Biz bunu en son Kurtuluş Savaşında yaşadık.
Şimdi yeni biri Kurtuluş Savaşının arifesindeyiz, ve çocuksu birlik ve beraberlik çağrılarının bizi bir araya toplamaya yetmeyeceğini şimdiden herkese hatırlatmak isterim.
Ülkü ve ideal birliğini yığınakta sağlamak gereklidir.
Peki, şimdi soralım?
Biz kimiz, kim olmalıyız, hangi kimlik bizi gelecekte de var edecektir?
Biz hangi kimlikle tarih sahnesinde assimile olacağız, hangi kimlikle inovasyon yeteneğimizi artıracağız, hangi kimlikle tarihsel köklerimizle bağlarımızı kuvvetlendireceğiz, hangi kimlikle çoğalacağız?
Ya da soruyu ters tarafından sorarsak, biz karşımızdaki seçeneklere bakarak hangi seçeneklerde azalırız, dejenere oluruz, köklerimizden koparız, yalnız kalırız, bocalarız, tarih sahnesinden siliniriz?
Bunu şu topraklarda yaşayan her insan evladı kendine sormalı.
Karşımızda kendinden önceki bütün medeniyet değerlerini değersiz ve anlamsız bıraktığını ve hepsinin yerine daha üstün değerler koyduğunu söyleyen, İslam Medeniyeti denilerek haddini aşan iddialara sahip, ancak 630 yılında kendini derin dondurucuya koymuş bir Arap kültür ürünü var.
Batının taş devrinden bu yana biriktirerek getirdiği, hemen bütün kültürler, milletlerin ürettiği artı değerleri içerisinde toplayan ve günümüzde çağdaş dünyanın genelinin benimsemiş olduğu Batı Medeniyeti var.
Bunun dışında bir de kolayca bağ kurabileceğimiz Türkçe konuşabilen, batının değerlerini benimsemiş, kolayca uzlaşabileceğimiz kocaman bir Türk dünyası var.
Ve bir de tamamıyla akıl dışı bir şekilde Türkleri kendinin antitezi gören bizi bir türlü içselleştiremeyen, ve ötekileştiren batı dünyası var.
Şimdi biz bu seçenekler arasında kendimize yol arkadaşı olarak kimleri seçmeli, ve hangi değerler sistemini kendimize rol modeli olarak seçmeliyiz.
Biz gelecek yüzyıllara bütün insanlık tarihinin üretmiş olduğu bütün artı değerleri bünyesinde taşıyan bir medeniyet özetine sırtımızı dönmeli ve onun her anlamda alternatifi olduğunu iddia eden sözde İslam Medeniyetine kendimizi teslim mi etmeliyiz?
Işte din, iman konuşmaları en çok bunalım yaşadığımız şu günlerde bence en önemli konuşmalardır.
Halkımız hangi kültür, medeniyet havzasında yaşamak istediğini seçmeli.
Ve bakın İslam Medeniyetinin paratik sonuçlarını gündelik yaşamda görüyoruz.
Aşağıdaki makale bir kuple örnek veriyor size.
Ve lütfen artık otobüs firmalarının reklamları gibi, HAS İSLAM, ÖZ İSLAM, DOĞRU İSLAM, EĞER İSLAM tartışmaları bitsin.
Elimizde olan İslam budur.
Alın elinize dünya haritasını bakın.
El Ezhere, Suudi Arabistan, Pakistan, Hindistan, Bangladeş, Somali, hatta Türkiye ilahiyatçılarına bakın onlar ne diyorsa odur?
O haram, şu sevap, bu kıl, bu tüy vizyonuyla gidilecek yer hep aynıdır.
Bunları konuşmak bu nedenle yaşamsaldır.
L2fSIJNoA0xfSNxA
UĞUR KUTAY : Rubik küpü caiz midir hocam?
Tek-tanrılı üç büyük dinin kitaplarının evreni yaratacak kadar kudretli ve her şeyi bilen bir tanrı tarafından yazılmış olamayacağının küçükten büyüğe, basitten karmaşığa birçok bilimsel kanıtı var. Bu kanıtların en sıradanı Tevrat, İncil ve Kuran'da bir kere bile dinozorlardan söz edilmeyişi olsa gerek; 3300 yıl önce, 2000 yıl önce ve 1400 yıl önce yaşamış insanların hiçbiri 65 milyon yıl önce soyları tükenen canlıları bilmiyordu. Din doğaüstü değil tümüyle sosyolojik bir olgu olduğu için bunda bir sorun yok. Ama sürekli gelişip ilerleyen bir dünyada dindarlar için ciddi sıkıntılar var tabii; ABD'nin radikal Hıristiyanları önce dinozorların varlığını reddetti, ardından insanlarla eşzamanlı yaratılıp onlarla birlikte yaşadığını söylediler. Şimdiyse aslında İncil'in dinozorlardan gizli gizli söz ettiğini iddia ediyorlar -2013'te Dinosaurs and the Bible adlı bir kitap yayımlandı; biyoloji eğitimi görmüş yazar Brian Thomas İncil'den dinozor çıkarabilmek için başta Genesis (yaratılış) ayetleri olmak üzere öyle zorlama yorumlar yapıyor ki, okurken 'başkası adına utanmak' denen şeyi çok derinden yaşadım…
Ortodoks Yahudiler ve radikal Müslümanlar bu dinozor meselesini hiç dert etmiyor. Gerçi bazı köktendinci Yahudi cemaatlerinin "Şabat günü çalışmayacaksın" emrini 'kitabına uygun' şekilde yenebilmek için bilimsel düşünceyi araç olarak kullandıkları malum -Cumartesi günü çalışmak, alet kullanmak vs. Yasak, bu yüzden Şabat günü mesela telefonla arama yapmak için parmaklar yerine özel bir kalemin kullanıldığı bir düzenek, kat düğmelerine parmakla basmayı gerektirmeyen bir asansör ya da tekerlekleri çevirmeden kullanılabilecek bir tekerlekli sandalye gibi teknolojik olanakların peşinde koşuyorlar ama Tevrat'ın bilimdışılığı onları hiç ilgilendirmiyor. Müslümanlarınsa Şabat gibi dertleri de yok; kafirlerin ürettiği her türden bilimsel/teknolojik gelişmeyi takip edip kullanabiliyorlar ama konu bilimsel düşünce üretimine geldiğinde iş tamamen değişiyor.
Bilim ile dinin -özel olarak İslam'ın- birbiriyle uyuşmadığına dair tartışmalarda Müslümanların atıfta bulunduğu meşhur hadisi bilirsiniz: "İlim Çin'de dahi olsa gidip alınız." Bu hadisi öne sürerek "Peygamberi böyle buyuran, ilme bu kadar saygı gösteren bir din nasıl bilimdışı olabilir ki?!" diyorlar. Lakin bu söylemin aksadığı iki nokta var: İlki, hadis külliyatında bilime saygı ile ilgili hadislerin sayısının batıl inançları güçlendirerek derin bir dinsel itaat sağlamaya çalışan hadislerin yanında bir elin parmakları kadar bile olmayışı… İkincisi daha fena: 700 yıl önce yaşamış İbn-i Cevziyye'den günümüzde yaşayan Abdullah Faisal'a kadar birçok din adamı ve hadis araştırmacısı bu hadisin 'uydurma' olduğunu belirtiyor (bkz. 100 Fabricated Hadiths, Shaikh Abdullah Faisal, London, 2000) Yani İslam'ın bilimsellik ve rasyonel düşünceyle sağlam bağlarını göstermek için 'Çin'deki ilim' örneğine sarılan Müslümanların elinde artık o hadis bile yok!
Ama asıl üzücü ve ürkütücü olan şu ki, Müslümanların çoğu bilimsel düşünceyle ilgili hadis yokluğundan hiç de şikayetçiymiş gibi görünmüyor. Bu yüzden, mesela 2017'nin Türkiyesinde, satranç oynamanın ve oynayanları izlemenin insanı nasıl günaha soktuğuna dair fetvalar verilebiliyor. Bu da bir şey mi, fetva sahibi Cübbeli Ahmet Bey'i yobazlıkla itham edenlere karşı bir Müslüman çıkıp youtube'da videonun altına şöyle bir yorum yazabiliyor mesela: "Ya kardeşim ister inan ister inanma gerçektende satranç oynamayı hatta Peygamberimiz bile söylüyor Haram ya satranç oynamak haram oynama bu kadar ölmüyorsun üstelik cehennemden kurtuluyorsun adam sana iyi bir şey söylüyor kötü değil ki"
Dinin bu kadar uyuşturucu olduğu başka bir tarihsel dönem görülmemiştir herhalde! Ama bu sefer Marx'ın söylediği anlamda 'sömürünün verdiği acıları dindirme aracı' olarak değil, gerçekten de insanları uyuşturmak, bilinçlerini yok edip yönlendirmek için kullanılan bir uyuşturucuya dönüşmüş durumda… 15 yıllık AKP iktidarının Türkiye'ye sunduğu hizmetlerin en büyüğü bu işte: Dini bonzaiye dönüştürmek..
http://www.birgun.net/haber-detay/rubik-kupu-caiz-midir-hocam-142300.html
a45UyF587661-170107165304 Oraj Poyraz At Alpinaasia oraj_poyraz@alpinaasia.com
2017/01/07 20:30 2 65 alelma@yahoogroups.com
Buyuk beyinler fikirleri, orta beyinler olaylari, kucuk beyinler ise kisileri konusur..
HYMAN RICKOVER
Ganimet
ENFAL 1.sana savas ganimetlerini soruyorlar.
De ki: ganimetler Allah ve peygamber e aittir.
O halde siz (gercek) muminler iseniz Allah tan korkun, aranizi duzeltin, Allah ve resulune itaat edin.
ENFAL 41.eger Allah a ve hak ile batilin ayrildigi gun, iki ordunun birbiri ile karsilastigi gun (bedir savasinda) kulumuza indirdigimize inanmissaniz, bilin ki, ganimet olarak aldiginiz herhangi bir seyin beste biri Allah a, resulune, onun akrabalarina yetimlere, yoksullara ve yolcuya aittir.
Allah her seye hakkiyla kadirdir.
ATATURKUN ERMENI TEHCIRI HAKKINDA TARIHI YANITI
Ermeni soykirimi iddialari icin, Bize karsi hakli bir ithamda bulunamazlar demisti.
Ulu Onder Mustafa Kemal Ataturk, uzun yillar once iddialari Dunya efkari, Ermeni ahalinin tehciri hususunda almaya mecbur kaldigimiz karar icin bize karsi hakli bir ithamda bulunamaz sozleriyle yanitlamisti.
Dunyanin, Ermeni tehciri konusunda Turk devletine karsi hakli bir ithamda bulunamayacagini belirten Ataturk, o donemde yasananlari, Bize karsi yapilmis olan iftiralarin aksine, tehcir edilmis olanlar hayattadir ve bunlardan ekserisi sayet Itilaf Devletleri bizi tekrar harp etmeye zorlamasa idi evlerine donmus olurlardi sozleriyle anlatmisti.
TURK KOYLERINDEKI ERMENI TERORU
Ataturk, 26 Subat 1921 de Amerikali gazeteci Clanence K. Streit in sorusu uzerine, Ermeni tehcirine iliskin su tarihi gercekleri dile getirdi:
Dusmanca ithamda bulunanlarin surdukleri buyuk mubalagalar disinda Ermenilerin tehciri meselesi aslinda suna inhisar etmektedir:
Rus Ordusu 1915 de bize karsi buyuk taarruzunu baslattigi bir sirada o zaman Carligin hizmetinde bulunan Tasnak Komitesi, askeri birliklerimizin gerisinde bulunan Ermeni ahalisini isyan ettirmisti.
Dusmanin sayi ve malzeme ustunlugu karsisinda cekilmeye mecbur kaldigimiz icin kendimizi daima iki ates arasinda kalmis gibi goruyorduk. Ikmal ve yarali konvoylarimiz acimasiz bir sekilde katlediliyor, gerimizdeki kopruler ve yollar tahrip ediliyor ve Turk koylerinde teror hukum surduruluyordu.
Bu cinayetleri isleten saflarina eli silah tutabilen butun Ermenileri katan ceteler, silah, cephane ve iase ikmallerini, bazi buyuk devletlerin daha sulh zamanindan itibaren kendilerine kapitulasyonlarin bahsettigi dokunulmazliklardan istifade ve bu maksada matuf olarak buyuk stoklar husule getirmeye muvaffak olduklari Ermeni koylerinde yapiyorlardi.
INGILIZLERIN IRLANDA YA REVA GORDUGU MUAMELE
Buyuk Onder Ataturk, Ermeni tehciri ve Ermeni cetelerinin yaptiklari katliamlar konusundaki goruslerini de su sozlerle dile getirmisti:
Ingilizlerin sulh zamaninda ve harp sahasindan uzak olarak Irlanda ya reva gordugu muameleye hemen hemen kayitsiz bir sekilde bakan dunya efkari, Ermeni ahalinin tehciri hususunda almaya mecbur kaldigimiz karar icin bize karsi hakli bir ithamda bulunamaz. Bize karsi yapilmis olan iftiralarin aksine, tehcir edilmis olanlar hayattadir ve bunlardan ekserisi sayet Itilaf Devletleri bizi tekrar harp etmeye zorlamasa idi evlerine donmus olurlardi. Gerek umumi harp sirasinda gerek mutarekeden sonra Ermeniler ve Rumlar tarafindan Musluman ahaliye yapilan mezalim uzerinde durmak uzun bir hikaye olur. Brest Litovks Muahedesi nin akdini muteakip Ruslarin sark vilayetlerimizi tahliyeye basladiklari sirada Ermeni cetelerinin yapmis olduklari katliam ve tahribat kafi derecede herkesin malumudur.
YUNANLILARIN YAPTIGI KATLIAMLAR
Ataturk, Streit e, Yunanlilarin Izmir i isgalleri sirasinda yaptiklari katliamlari da su sozlerle anlatmisti:
Yunanlilara gelince, Izmir in isgali sirasinda oyle cinayetler islemislerdir ki, Yunanistan in muttefiki Itilaf Devletleri tarafindan tescil edilmis bulunan Itilaf Devletleri Tahkikat Komisyonu uyeleri bile 1919 sonbaharinda bu vilayeti bastan basa kat ettikten sonra hazirladiklari raporda, Yunan makamlari aleyhinde son derece agir tenkitlerde bulunmuslardir. Yunanlilarin isgal ettigi diger bolgelerde her yas ve cinsiyetten on binlerce Turk katledilmistir.
TURKLER, HIRISTIYANLARI KATLEDIYOR IDDIALARI
1877-1878 Osmanli Rus Savasi nda Osmanli Devleti nin aldigi yaralari saramadigini goren buyuk devletler, Istiklal pesinde kosan Ermenilere yardim ederek Tiflis te Tasnak, Isvicre de Hincak teskilatlarini kurmalarina ve silahli mucadele baslatmalarina yardimci olmuslardi. Osmanli Devleti nin Balkan Harbi nden de maglup ciktigini goren Rusya, Ingiltere ve Fransa bir taraftan Turkiye yi aralarinda paylasma planlari, diger taraftan da Tasnak ve Hincak teskilatlarina her turlu silah ve para yardimi yapiyordu. Bu uc devlet, Turkiye aleyhine baslattiklari calismalari ve 1. Dunya Savasi nda Turkiye yi tasfiye etme hareketlerini kendi kamuoylarina kabul ettirebilmek icin kiliseleri de devreye sokarak buyuk bir propagandaya girismislerdi.
Bu amacla kitaplar yayinlayan ve toplantilar duzenleyen ulkeler, Musluman Turkler, Hiristiyan halklara zulmediyor, onlari katlediyor. Hiristiyan halklari kurtarmak icin Turkiye yi ve Turkleri cezalandirmamiz gerekiyor. Iste bu maksatla Turklere karsi harp ediyoruz temasini islemislerdi. Ulu Onder, bu gercek disi propagandanin onculugunu yapan Lloyd George ve George Clemenceau ya su carpici sozlerle yanit vermisti: Milletimiz aleyhinde soylenenler butunuyle iftiradir. Milletimizin zalim oldugu iddiasi bastan basa yalandir. Hicbir millet, milletimizden daha cok yabanci unsurlarin inanc ve adetlerine riayet etmemistir. Hatta denilebilir ki, baska dinlere mensup olanlarin dinine ve milliyetine riayetkar olan yegane millet bizim milletimizdir. Fatih, Istanbul da buldugu dini ve milli teskilati oldugu gibi birakti.
Rum Patrigi, Bulgar Eksarhi ve Ermeni Kategikosu gibi Hiristiyan din reisleri imtiyaza sahip oldu. Kendilerine her turlu serbestlik verildi. Istanbul un fethinden beri, Musluman olmayanlarin mezhar bulunduklari bu genis imtiyazlar milletimizin dinen ve siyaseten dunyanin en buyuk musaadekar ve civanmert bir milleti oldugunu ispat eden en buyuk delilidir.
Grup eposta komutlari ve adresleri | : | |
Gruba mesaj gondermek icin | : | ozgur_gundem@yahoogroups.com |
Gruba uye olmak icin | : | ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com |
Gruptan ayrilmak icin | : | ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com |
Grup kurucusuna yazmak icin | : | ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com |
Grup Sayfamiz | : | http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/ |
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz | : | http://orajpoyraz.blogspot.com/ |
BitCoin URL: 16496HKpgEEpx1d6t688HiXXdJP5jdA9xo |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder