Emek harcadığım için ilettim.
İlginizi çekmediyse silin atın.
Ömer o lafı ettiğinde çok geç kalmış, her şey bitmiştir.
O laf edildiğinde, Muhammed putları kırmış, geriye tek put kalmış, İslamiyet o haliyle yayılmış, Muhammed de İslamiyet yayıldıktan ve oturduktan sonra o putu ellememiş, ona ihtiram göstermeye devam etmiş ve Ömer bütün bunlardan sonra Muhammed bu putu bırakmasaydı diye varsayım yaparak o lafı etmiştir.
Peygamber puta ihtiram ettikten sonra Ömere de affedersiniz ama ne düşer?
Ayrıca isterseniz size şekille izah edeyim.
Belli ki hacca gitmemişsiniz, gitmemekle kalmamış merak dahi etmemişsiniz.
Şimdi sağdaki resme dikkatle bak.
Orada D Harfi şeklinde bir taş platform var.
İşte onun adına Hatim deniyor.
Muhammedin kırdığı bütün putlar onun üzerindeydi.
Eskiden de tavaf edilirdi.
Yani İslam öncesinde.
O zaman da o platform dışından tafav edilirdi.
Ve hala daha Hatim taşı üzerindeki putlar kırıldığı halde eski günlerin hatırına tavaf dışarıdan yapılmaktadır.
Dikkat et, o taşın içerisinde kimse yok.
Hatim ve üzerindeki putlar Kabenin kapısına yandan bakardı.
Ama Kabenin esas bekçisi Allah'tı, onun putu hemen kapının yanında.
Ve o put hala daha orada duruyor.
Tıpkı diğer tanrıçalar gibi, Kibela, Şiva gibi kuku şeklinde bak kardeşim, iyice bak.
Onun da altında Şiva Linga var.
Hinduların tanrısı Vişnu ve tanrıçası Şiva onların beraberce sembolü olan put.
Yani bir kuku ve bir pipi beraberce.
Onu da altında Kabenin tam olarak ölçekli bir planı var.
Göreceksin ki, Hacer-ül Esved tam olarak yerden yarım boy yüksekteki kapının yanında tam da köşede duruyor.
Yani tam bir nöbetçi.
Peki kabenin içinde ne var?
Eskiden ne vardı?
Ne olacak küpler vardı.
İçi ağzına kadar altın dolu, ağzı bağlanmış, mühürlenmiş küpler.
Tıpkı günümüzde büyük kentlerde bankaların akşam kasalarında birikmiş nakit parayı zırhlı araçlarla kentte bulunan merkez bankası kasasına göndermesi gibi Mekke'de bulunan büyük esnaf ve tacirler gündelik ticaretlerinde kasa payı olarak kullandıkları parayı ağzını bağlayarak kent çarşısının orta yerinde bulunan kutsal tapınakta, yüzlerce tanrının ve muhafızın, emin kişilerin nezaret ettiği Kabeye teslim ederdi.
Ve her sabahta emanet ettiği altın dolu kübü geri alırdı.
Peki ya tacirlerin paraları bir küpten fazla olursa ne olurdu?
İşte o zaman getirip buraya vermezlerdi.
Onun yerine gizli bir yerlerde toprağa gömerlerdi.
Bu durum taa 16-17nci yüzyıla kadar böyle sürdü.
Taaa ki bankalar, bankerler para saklama hizmeti sunana kadar.
İşte bu nedenle Anadolunun ve eski dünyanın her yerinden küplerde altın çıkmaktadır.
Kapik...
İşin ilginci bu şekilde kent meydanlarında kutsal tapınaklar içerisinde para saklama hizmeti veren yerler sanıldığından çok fazladır.
Para ve din her zaman iç içe olmuştur.
Haaa bir de unutmadan, cinsellik.
Bir dinin saç ayaklarıdır bunlar.
Para, kadın, dar menfaat dayanışması.
Muhammed bir de buna yasallaştırılmış yağma eklemiştir.
Süper dörtlü.
Kafirlerin canı malı ve ırzı helaldir.
Onlara hile, desise, pusu kurulabilir.
Tevbe suresi özellikle bunun için Muhammed tarafından vaaz edilmiştir.
Hatta şimdiden ön alayım.
Bu sure savaşılan aşiretler için değil, zaten barış olan ve barış antlaşması olan aşiretlerle barışın bozulmasını, ne şekilde bozulacağını, ültimatomunu ne şekilde verileceğini, mühleti, mühlet sonunda ne yapılacağını ayrıntılı olarak anlatır.
Şimdiden belirteyim de, birileri zıplayıp çıkmasın.
Bu sure önceden Mekkede Müslümanlara kucak açan, onlarla barış antlaşması imzalamış ve adları tek tek zikredilen aşiretlerle sözleşmenin bozulmasını emreder.
Yani öyle bir nankörlük hali vardır.
Özetle artık Müslümanların biti kanlanmış, etrafını kazıyacak kadar güç ve özgüven kazanmıştır.
Ve bu ayetin verdiği güçle yüzyıllardır dini, resmi ve ahlaki bir yağmacılık zemini yaratılmıştır.
Ve son olarak ben putperest değilim ki, Müslümanların putperest olmasına sevineyim.
Kaldı ki, Müslümanlar aynı zamanda çok tanrılıdır.
Aslında Allah dışında belirtilen her göksel varlık, her gerçek üstü varlık ayrı bir ilahtır.
Bunlardan Allahın mertebesinin en yüksekte olması ve diğerlerini yaratmış olması İslamı tek tanrılı yapmaz.
Gerçekten tek tanrılı bir din arıyorsanız melekleri, şeytanı, cinleri, elfleri falan olmayan bir din aramalısınız.
Örneğin bu Deizm olabilir.
Son olarak yaklaşan Ramazan'ınızı şimdiden kutluyor ve hayırlı Ramazanlar diliyorum.
Oraj POYRAZ ( 0raj.p0yraz@neomailbox.net / oraj.poyraz@openmail.cc / oraj_poyraz@alpinaasia.com )
L2fSIJNoA0xfSNxA
Hz. ömerin o lafı çok sonradan da o putperestliğin ne olduğunu bilmiyor mu idi? Dediğin gib kapıların üzerinde var ise kapıya secde edilmesi gerekmez mi? Kabeye yönelmek putperestlik ise senin buna sevinmen gerekmez mi?
24 Mayıs 2017 12:35 tarihinde Oraj Poyraz at Openmail <oraj.poyraz@openmail.cc> yazdı:
Ömerin lafları çok sonradır.
Muhammedin o çok meşhur kırmadığı tek put Hacer-ül Esveddir.
Diğer bütün putları kırmıştır.
Diğer putlar Kabeye dahil sayılan D harfi şeklindeki taş platform üzerinde bulunurdu.
Ve bütün putlar Kabenin yarım boy yükseklikteki kapısına yandan bakardı.
Bütün bu putların en önemli görevi Kabe'ye emanet edilen altın sikke dolu küplerin çalınmaması için emniyetine nezaret etmekti.
Evet, Kabe aslında çarşının orta yerinde bulunan para saklama hizmeti vermek üzere yapılmış ilkel bir kasadır.
Hacer-ül Esved de kapının hemen öbür yanında durup nezaret ederdi.
Hacer-ül Esved Allahın putudur.
Allah dişidir, tanrıçadır.
Putu da kuku şeklinde gümüşten imal edilmiştir.
İçinde bulunan volkanik ya da göktaşı malzeme aslında ufalanabilir şekilsiz bir taştır.
Bu taş tamirler sırasında ufalanmış ve parçaları İstanbula getirilmiştir:
Bunlardan bir kaç parça Sultan Ahmet Camii'nin cümle kapısı üzerinde bulunmaktadır.
Birkaç başka Hacer-ül Eseved parçası da başka İstanbul camilerinde bulunmaktadır.
Hacer-ül Esved'in İstanbul'daki parçaları.
http://www.seyhalisemerkandi.com/?Syf=18&Hbr=852720&/ Mukaddes-topraklarda- milyonlarca-insan%C4%B1n- belki-de-dokunma-%C5% 9Ferefine-eremedi%C4%9Fi- Hacer%E2%80%99%C3%BCl-Esved- Ta%C5%9F%C4%B1na-%C4% B0stanbulda--ve-Edirnede-hi% C3%A7bir-zahmete-girmeden- dokunmak-m%C3%BCmk%C3%BCn..- Dev Bildiğiniz puttur aslında.
Ve Allahın evi Kabedir.
Çünkü Hacer-ül Esved Allahın putudur ve onun evi de Kabedir.
Elbette putlar insan yapımı olduğundan tamir edilir.
Bu normal.
Esasen Allah bir tanrı olarak Kabeyi koruyamamıştır, bunda haklısınız.
Bir sürü sel yaşanmış, Kerbela Faciasından sonra Harre Olayında mancınıkla yıkılmış ve toptan yerle bir edilmiştir.http://www.yenidenergenekon.
com/804-unutturulan-utanc- katliami-harre-olayi/
https://www.ateistforum.org/index.php?/topic/17772-harra- vakas%C4%B1/
http://www.suleyman-ates.com/index.php?option=com_content& view=article&id=736:harra- katlami-2&catid=52:temmuz- 2013&Itemid=62
Siz okumamış Müslümanlardan olduğunuzdan size bazı bağlar ileteyim de okuyun.
http://dinsizdeist.blogspot.
com.tr/2010/11/cahiliye- doneminde-din-islamdan-onceki. html
https://sorgula.wordpress.com/islam-oncesi-mekke-ve-sonrasi- suregelen-putperestlik- gelenegi-hacer-ul-esved-kara- tas/
https://islamingercekleri.wordpress.com/2013/07/11/2- islam-arap-putperesligi-mi/
http://deizm.net/islam-ve-putperestlik-celiskisi/ Ve aslında Kabenin benzerleri vardır.
http://orajpoyraz.blogspot.com.tr/2016/11/sedat-kaya- .palmirada-bir-kabe-ve-kupunu. html Hacer-ül Esved göktaşı mı?
http://orajpoyraz.blogspot.
com.tr/2010/12/hacerul-esved- .goktas-m.html?m=1
IKRA, IKRA, IKRA.
Lütfen.
Oraj POYRAZ ( 0raj.p0yraz@neomailbox.net / oraj.poyraz@openmail.cc / oraj_poyraz@alpinaasia.com )
L2fSIJNoA0xfSNxA
On 24.5.2017 11:43, Numan Duman wrote:
İdrak yolları iltihabı yaşadığınız ve putçuluk gibi bir salaklığı savunduğunuz için ilim adına paylaştığınız tüm paylaşımlardan özür dilemeli değerlerin zamanla kaybolmayacağı bilincine ulaşmanızı beklerim... Kâbe'nin en az üç kere yıkıldığı ve Hz. Ömer'in Hacerül esved için söyledikleri ortada iken putçuluğu savunan birinin bunu put diye nitelendirmesi de traji komiktir... :)
23 Mayıs 2017 12:13 tarihinde Oraj Poyraz at Openmail <oraj.poyraz@openmail.cc> yazdı:
Muhammedin ilk eşi Haticenin bir iş kadını olduğunu ve ölene kadar Muhammede nefes aldırmadığını hatırlatırım.
Hatice sağken Muhammed gıkını çıkaramamıştır.
Ne cariye, ne ikinci eş...
İslam öncesi dönemi küçümsüyorsunuz.
Tam bir çok seslilik, çok kültürlülük dönemidir.
TEK BİR TAPINAKTA YÜZLERCE TANRININ PUTUNUN BİR ARADA OLABİLMESİ NE KADAR BÜYÜK BİR TOLERANSTIR.
Bunu sizin idrak yollarınızın alması çok zor.
Unutmayın ki, Muhammed bu gün için bile düşünülebilecek en büyük terbiyesizlik ve saygısızlığı yapmış, Kabe'de bulunan başka inananlara ait putları kırıp dökmüştür.
Yine de canını kurtardığını düşünmek o günün insanlarının ne kadar esnek, toleranslı olduğunu size anlatmalı.
Bu gün birileri Allahın Putu olan Hacer-ül Esvedi kırıp dökse olacak şeyleri tahmin bile edemiyorum.Bana İslam barışı, İslam bilimi masalı anlatmayın.
Oraj POYRAZ ( 0raj.p0yraz@neomailbox.net / oraj.poyraz@openmail.cc / oraj_poyraz@alpinaasia.com )
Hele aradan geçen 1500 yıldan sonra hala daha aynı değerlerin muteber olabileceğini hiç iddia etmeyin.
L2fSIJNoA0xfSNxAOn 23.5.2017 09:35, Numan Duman wrote:
Bilimsellik putuna tapan ve bilimselliğin hiçbir boyutunu içinde barındırmayan salakça yorumlar ile salaklık yapmak çok komik oluyor... İslam öncesi Arap toplumunun ahlak ve sosyal hayatı sosyolojik olarak incelendiğinde bu işin o günkü normlarda standart bir uygulama olduğu görülür. Tarihi kaynaklara bakmak akıllarına bile gelmez. Mevude kelimesi bile bile çocuk düşürme anlamına gelmektedir tabi işinize gelmediği için bu manayı kullanmak istemezsiniz!!!--
22 Mayıs 2017 10:00 tarihinde Oraj POYRAZ at alpinaasia <oraj_poyraz@alpinaasia.com> yazdı:
--
Îslam Öncesi Dönemde "Kız Çocuklarının Diri Diri Gömüldüğü" Yalanı
11 Ocak 2013 by seyhulateist114.
Tekvîr Suresinin 8. ve 9. ayetlerinde bir değinme. Bu ayetleri, Hamdi Yazır, biraz duygusal olarak, dilimize şöyle çevirir:
– "Ve o diri gömülen, hangi günahla öldürüldü? Sorulduğu vakit." (Bkz. Yazır, Hak Dini Kur'an Dili, 1962, 8/5593.)
Diyanet'in resmi çevirisinde de ayetlerin anlamı şöyle:
– "Kız çocuğun, hangi suçtan öldürüldüğü kendisine sorulduğu zaman."
İslam'ın "kadın"a nasıl "üstün yer ve değer verdiği"ni anlatan İslamcılar, ikide bir de şöyle derler:
– "Cahiliyet (İslam öncesi) döneminde, kadına değer verilmediği için, kız çocukları diri diri gömülürdü, İslam gelince, kadına üstün yerini verdi ve kız çocuklarını diri diri gömme geleneğini de ortadan kaldırdı…"
Bir kez islam Şeriati, "kadına üstün yeri verdiği"nden, "kadın hakları"ndan söz edemez. Edemez çünkü: Kur'an'ındaki "kadın"la ilgili ayetler, hep kadının zararına, kadını küçültücü doğrultudadır. Örnek:
– Bakara Suresinin 228. ayetinde: "Erkeklerin, kadınların zararına, onlardan üstünlüğü (derece) vardır." deniyor.
– Kur'an'ın "Tanrı"sı, hep "eril" sözcüklerle ("huvellahu…" gibi) anlatılır. Sözcükler, bu "Tanrı"nın "erkekliği"ni anlatır niteliktedir. Onun için de "erkek"lerin "üstün" ve "kadın"ların "aşağı (dahası aşağılık)" görülmesi doğaldır.
– "Erkek"lerin "derece"lerinin, "kadınların zararına" olacak biçimde "üstün" olduğunu anlatan "ayet"le ne demek istendiğine ilişkin "tefsir"lerin, "fıkıh"ların yazdıkları, gerçeği çarpıcı biçimde sergiler:
Örneğin Fâhruddîn Râzî şöyle der: "Erkeklerin derece üstünlükleri. Erkeklerin kadınlara karşı birçok üstünlükleri vardır:
Birincisi: Erkek, akıl yönünden üstündür.
İkincisi: Diyette (öldürme olayındaki kurtulmalıkta) erkeğin üstünlüğü vardır (Kadın için ödenecek diyet, erkek için ödenecek diyetin yarısı kadardır.).
Üçüncüsü: Miras konularında erkeğin üstünlüğü vardır.
Dördüncüsü: Devlet başkanı ve kadı (yargıç) olmaya elverişlilikte ve tanıklıkta erkeğin üstünlüğü vardır.
Beşincisi: Erkek, kadının (karısının) üstüne evlenebilir, cariye alabilirken, kadının böyle bir hakkı yoktur. Kocasının üstüne evlenemez, kocanın cariye alıp kullanması türünden köle alıp kullanamaz.
Altıncısı: Kocanın mirastaki payı, kadının mirastaki payından çoktur.
Yedincisi: Koca, karısını boşayabilir, boşadıktan sonra da dönüş yapabilir. Kocasının bu eylemi, kadın istemese de gerçekleşir. Kadınsa, kocasını boşayamaz. Boşandıktan sonra da, dönüş yapamaz…
Sekizincisi: Ganimette, erkeğin payı, kadının payından çoktur. Erkeğin kadına karşı üstünlüğü böylece ortaya çıkınca, kadın, erkeğin elinde güçsüz bir tutsak gibidir…"(Bkz. F. Râzî, e't, Tefsiru'l-Kebîr, 6195.)
Öteki tefsirlerde de benzer açıklamalar yer alır ve kiminde, kadına karşı erkeğin daha başka ayrıcalıkları sıralanır. (Bkz. Taberî, Câmiu'l-Beyân, 2/275-276; İbn Kesir, 1/271; Şevkâni, Fethu'l-Kadir, II 237; Kasımi, Mehasinu't-te'vi'l, 3/585; Tefsiru'l-Merâğî, 2/167. Ayrıca bkz. Dr. Kâmil Mûsâ, Kâmusu'l-Mer'e Derece, Beyrut, 1987, s. 15-26.)
– Hiçbir hukuk sisteminde, ilkel hukuklarda bile olmayan bir şey var: Nisa Suresinin 34. ayetinde, karılarının kendilerine başkaldıracaklarına ilişkin kuşkuya, kaygıya düşen kocalara şu yol gösterilmekte: "O kadınları dövün!" Ortada "suç" olmadan "ceza" verilmesi, hangi hukuk sisteminde bulunabilir? "Onları dövün!" ifadesindeki ilkellik de ayrı…
Kur'an'daki "kadın" ların zararına olan "hüküm"leri sıralamaya buradaki yerimiz el vermez. Mirasta oğlana 2, kıza 1 pay verilmesi eleştirilirken, İslamcılar, İslam öncesi dönemde, "kadın"a bu kadar da pay verilmediğini, kadının, mirasta hemen hiçbir hakkı olmadığını ileri sürerler. Bunun, "gerçek"le hiçbir ilgisi yoktur. Kur'an'da, hadisler de, "kadın"a "yeni hak"lar vermek şöyle dursun, İslam öncesi haklarının birçoğunu da elinden almıştır kadının. Bu, ayrı bir yazı konusu olabilir.
"Hadis"lerde, "kadın" son derece aşağılanır. Hor görülen şeylerle bir tutulur, uğursuz görülür. Bu konudaki hadisleri genişçe görmek için, her bir kitabıyla karanlığın belini kıran ve aydınlara, bilim adamlarına örnek olan Prof. Dr. İlhan Arsel'in "Kadın ve Şeriat" adlı kitabı mutlaka okunmalıdır. Bu kitapta, kaynaklar da açık seçik gösterilmiştir. Kitabın sonunda bir de "indeks" vardır ve konular, kitapta kolaylıkla bulunabilir.
Kız çocukları ve İslam öncesi dönem
Şimdi gelelim "kız çocuklarının, İslam öncesi dönemde diri diri gömüldükleri" yalanına.
Böyle bir şey gerçek olamaz, çünkü:
1- Kız çocuklarının neden "diri diri gömüldükleri", Kur'an yorumlarında, hadislerde anlatılırken değişik ve çelişkili "neden"ler ileri sürülüyor:
– Kız çocukları, "yoksulluk yüzünden diri diri gömülüyordu."
– Kız çocukları, "ailelerine leke sayıldığı için diri diri gömülüyordu."
– Kız çocukları, "meleklere katılsınlar diye diri diri gömülüyordu. Çünkü Melekler de Tanrı'nın kızları diye niteleniyordu."
Tefsirlerde yer alan "neden"ler böyle. (Bkz. Râzî, 31169.) Sonuncu nedenin komikliği ortada. Çelişkisi de. Düşünün, hem "melek"lere "Tanrı'nın kızları" diye inanılıyor olacak, hem de kız çocuğu, "ailesi için leke" sayılacak. "Melek" son derece "kutsal bir varlık" görüldüğüne göre, kız çocuğu ailesi için "leke, utanç verici" olamaz. Tersine, son derece "övünç kaynağı" sayılması gerekir "kız"ın. Ayrıca, "meleklere katılsınlar" diye diri diri gömmeye niye gerek görülsün? Bunun için "ölmek" ille de gerekli görülüyorduysa "diri diri toprağa gömmek" niye? "Ölme"nin başka türlüsü yok muydu? Tüyler ürpertici cinayet niçindi?
2- İleri sürülen "neden"lerin "gerçek" olduğu varsayılmış olsa, "kız çocuğu diri diri gömme" geleneğinin çok yaygın olduğunu düşünmemek gerekir. "Kız"ın ailesi yoksulsa, "yoksulluk"tan; zenginse "âr (leke, kınama konusu)" olmasından; ayrıca "meleklere katılsın" diye; yani her durumda uğrayacağı sonuç aynı: Diri diri gömülmek. Bu "gerçek" olsaydı, Araplarda "kız" kalır mıydı? Ve "kadın" olur muydu? Oysa belgeler ortaya koyuyor ki, Araplarda "kadın çokluğu" vardı.
3- "Kız çocuklarının diri diri nasıl gömüldükleri"ni de tefsirler değişik biçimde anlatmakta:
– "…Kız çocuğu 6 yaşına gelince, adam karısına: 'Haydi bunu temizle, süsle, hısımlarına gezmeye götüreceğim.' derdi. Oysa çölde bir kuyu kazmıştır onun için. Kızı alıp oraya götürür; 'Bak şunun içine!' der; sonra da arkasından iterek çocuğu o çukura düşürür ve üzerine toprağı döküp yığardı."
– " Ya da gebe karısının doğum günü yaklaştığında, koca bir kuyu kazardı. Ağrısı tutunca kadın o kuyunun basma giderdi, kız doğurursa içine atardı kuyunun." (Bkz. Tefsirler, örneğin Arapçalardan F. Râzî, 31/69; Türkçelerden Hamdi Yazır, Hak Dini Kur'an Dili, 81 5603, 5604.)
Araplarda, hem de "yaygın biçimde" yaşandığı ileri sürülen bu olayların olduğu apaçık yalan. Ne bir baba, ne de bir anne burada ileri sürüleni yapar. Bu tür şeyin olması, insan doğasına aykırı olduğu gibi, hayvanlarda bile görülmez. İlkellerde, "çocukların Tanrılara kurban edildikleri"ni biliyoruz. Ama, Araplar, o sıralarda, "ilkellik" dönemini çoktan gerilerde bırakmışlardı, İslam döneminden daha ileri bir uygarlığa sahiptiler. Bunun tersine yalanlar uydurulmuş olsa da… Kaldı ki burada söz konusu olan "Tanrı'ya kurban" da değil. Aktarmalarda da bu ileri sürülmüyor. Yani "kız çocuklarının, Tanrılara kurban etmek için diri diri gömüldükleri"nden söz edilmiyor. Böyle bir şey, yani "çocuğu Tanrı'ya kurban etme" de hangi dönemde ve nerede yaşanmış olursa olsun; "çok yaygın" değil, tek tük olurdu. "Tanrı'ya kurban etme" durumu da söz konusu olmayınca, işin mantığı büsbütün ortadan kalkıyor. "Kız çocuklarının yoksulluk için, ya da leke sayıldığı için… diri diri gömüldüklerini" ileri sürmek ve bunu kabul etmek, "annelik, babalık" ne demek; bilmemektir. Ayrıca "insan"ı, insanın doğasını tanımamaktır. İnsanlar, ileri sürülen türden şeyi yapmış olsalardı, türlerini sürdüremezlerdi.
Araplarda, "kız çocuklarını diri diri gömme" geleneği bulunsaydı, İslam öncesinin Arap şairlerinin şiirlerinde de dile getirilirdi. Hem de yaygın olarak yer alırdı şiirlerde, oysa bu yok.
Tefsirler, Ferezdak'ın iki dizesi üzerinde durur. Ne var ki, tefsirlerde bu iki dizi de hep aynı sözcüklerden oluşmuyor, iki dizi de değişik biçimde yer alıyor. (Karşılaştırarak bkz. Arapçalardan Taberi. Câmiu'l-Beyân, 30/46; F. Râzî, 31169; Türkçelerden Hamdi Yazır, Hak Dini Kur'an Dili, 815, 604.)
Dizelerin değişik olması göz önünde tutulursa, sonradan uydurulduğu bile düşünülebilir. Kaldı ki, Ferezdak'ın olduğu ileri sürülen bu iki dize, bize "kız çocuklarının diri diri gömüldüklerini" açık açık anlatıyor. Kimi tefsirde yer alan biçiminde dizeler şu anlamda:
– "Bizden öyle kimse çıkmıştır ki VÂÎDAT'ı önlemiş ve VEÎD'i diriltmiştir de artık kimse VEÎD olmamıştır." (Bkz. F. Râzî ve Hamdi Yazır.)
Hamdi Yazır, "VÂÎDAT'a, "çocuklarını gömen vaideler (anneler)" anlamını veriyor. Sözcüğün kökü olan "ve'd" eğer "gömme"yse, "nasıl bir gömme"dir; belirtilmiyor. H. Yazır da yalnızca "gömme" anlamını veriyor; "diri diri gömme" demiyor. Varsayalım ki buradaki "gömme", tefsirlerde anlatılan türden "diri diri gömme"dir; o zaman dizelerdeki "VÂİDAT" niye? Bu sözcük, "çocuklarını diri diri gömen anneler" demekse, tefsirlerde anlatılana uymuyor. Çünkü tefsirlerde, "kız çocuklarını diri diri gömen"in "anneler" değil; "babalar" olduğu anlatılıyor. Bir başka terslik de şu: Tüm tefsirlerdeki biçimlerinde, dizelerde "gömülen"i anlatmak için "veîd" sözcüğü yer alıyor. "Veîd"se eril (erkeğe ait) bir sözcüktür, anlatılan eğer "kız çocuğun diri diri gömülmesi"yse niye dişili olan "veîde" ya ayetteki gibi "me'ûde" yer almıyor? Yani şiirde, "gömülen"in "dişi" değil; "erkek" olduğu anlatılıyor. Bundan, "kız çocuklarının diri diri gömüldükleri" anlamı çıkarılabilir mi? Elbette ki hayır.
Muhammed'in şöyle bir hadisi var:
– "Vâid de, mev'ûde de cehenemdedir." (Bkz. Ebu Davud, Sünen, Kitabu's-Sünne/18, hadis no: 4717.)
Sözcükleri, İslam dünyasındaki anlamıyla dilimize çevirelim:
– "Kız çocuğunu diri diri gömen de, diri diri gömülen kız çocuğu da cehennemdedir."
"Adalet anlayışı"na bakın siz!
– "Kız çocuğunu diri diri gömen kimsenin CEHENNEME gitmesini anladık, ama o zavallı kız çocuğunun cehennem de işi ne, o niye cezalandırılıyor?" diye sorabilirisiniz, "Kız çocuğunun, zulme uğramış olanın ve de kadının hakkı. İslam'da böyle mi korunuyor?" diye de ekleyebilirsiziniz. Ama bu alanda kafa yormaya gerek yok. Nasıl olsa hepsi bir "yalan" üstüne kurulu.
Turan Dursun, Din Bu 1, Sayfa 239-244
Hazırlayan: ArapŞükrü
a45UyF587661-160217142829 Oraj Poyraz At Neomailbox cimcime@neomailbox.net
2016/03/28 10:00 1 39 undefined undefined add_anadoluhareketi@googlegroups.com
Grup eposta komutlari ve adresleri :
Gruba mesaj gondermek icin : ozgur_gundem@yahoogroups.com Gruba uye olmak icin : ozgur_gundem-subscribe@yahoogr oups.com Gruptan ayrilmak icin : ozgur_gundem-unsubscribe@yahoo groups.com Grup kurucusuna yazmak icin : ozgur_gundem-owner@yahoogroups .com Grup Sayfamiz : http://groups.yahoo.com/group/ Ozgur_Gundem/ Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz : http://orajpoyraz.blogspot.com /
--
Google Grupları "anadoluekspresi" grubu.
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
Gruba posta göndermek için
anadoluekspresi@googlegroups.com
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
Gruba üyeliğinizi sonlandırmak için
anadoluekspresi-unsubscribe@googlegroups.com
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
Daha fazla seçenek için
http://groups.google.com.tr/group/anadoluekspresi
---
Bu iletiyi Google Grupları'ndaki "ANADOLU EKSPRESİ" grubuna abone olduğunuz için aldınız.
Bu grubun aboneliğinden çıkmak ve bu gruptan artık e-posta almamak için anadoluekspresi+unsubscribe@googlegroups.com adresine e-posta gönderin.
Daha fazla seçenek için https://groups.google.com/d/optout adresini ziyaret edin.
--
Google Grupları "anadoluekspresi" grubu.
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
Gruba posta göndermek için
anadoluekspresi@googlegroups.com
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
Gruba üyeliğinizi sonlandırmak için
anadoluekspresi-unsubscribe@googlegroups.com
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
Daha fazla seçenek için
http://groups.google.com.tr/group/anadoluekspresi
---
Bu iletiyi Google Grupları'ndaki "ANADOLU EKSPRESİ" grubuna abone olduğunuz için aldınız.
Bu grubun aboneliğinden çıkmak ve bu gruptan artık e-posta almamak için anadoluekspresi+unsubscribe@googlegroups.com adresine e-posta gönderin.
Daha fazla seçenek için https://groups.google.com/d/optout adresini ziyaret edin.
--
Inanilmayacak seylere inaniyorum demek yalan soylemektir.
VOLTAIRE
Kadin evden cikmamali perde arkasindan konusmali
AHZAB 33.evlerinizde oturun, eski cahiliye adetinde oldugu gibi acilip sacilmayin.
Namazi kilin, zekati verin, Allah a ve resulune itaat edin.
Ey ehl-i beyt!
Allah sizden, sadece gunahi gidermek ve sizi tertemiz yapmak istiyor.
AHZAB 53.ey iman edenler!
Siz zamanini gozetlemeksizin, bir yemege davet edilmedikce, peygamber in evlerine girmeyin.
Ancak davet edildiginiz vakit girin.
Yemegi yediginizde hemen dagilin, sohbete dalmayin.
Cunku bu hareketiniz peygamber i uzmekte, fakat o (size bunu soylemekten) utanmaktadir.
Ama Allah, hakki soylemekten cekinmez.
Peygamber in hanimlarindan bir sey istediginiz zaman perde arkasindan isteyin.
Bu, hem sizin kalpleriniz, hem de onlarin kalpleri icin daha temiz bir davranistir.
Sizin Allah in resulunu uzmeniz ve kendisinden sonra onun hanimlarini nikahlamaniz asla caiz olamaz.
Cunku bu, Allah katinda buyuk (bir gunah) tir.
Din dedigi sey, bilinmeyen inanc dizgelerine ve gizle kari$ik emellere kor bagliliktan baska birsey degildir.
Tarih bize ogretir ki, butun dinler, milletlerin cehaletlerinin yardimiyla, utanmaksizin Tanri tarafindan gonderildigini soyleyen adamlar tarafindan tesis olunmustur.
Tum donemlerde toplumun kutsallastirdigi bos dusuncelerden tehlikesizce siyrilmak imkansizdir
ATATURK, 1931, Lise icin yazdigi Medeni Bilgiler kitabi
Grup eposta komutlari ve adresleri :
Gruba mesaj gondermek icin : ozgur_gundem@yahoogroups.com Gruba uye olmak icin : ozgur_gundem-subscribe@yahoogr oups.com Gruptan ayrilmak icin : ozgur_gundem-unsubscribe@yahoo groups.com Grup kurucusuna yazmak icin : ozgur_gundem-owner@yahoogroups .com Grup Sayfamiz : http://groups.yahoo.com/group/ Ozgur_Gundem/ Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz : http://orajpoyraz.blogspot.com /
BitCoin URL: 16496HKpgEEpx1d6t688HiXXdJP5jd A9xo
--
AF AKSAMI
. . . . . .
Af buyruguyla acilmisti hapishane kapisi
Tasiyordu koca burunlar tirasli enseler kara ceneler
Dizleri egri omuzlari carpilmis sirtlar cikik dokuluyordu
Vakitlere kapanmis buyuk karanliklardan
Tasiyordu vay dokuluyordu vay
Yirtik pis bitli cirkin
Sokagi dolduruyordu terli can ugultusu
Geciriyordu avucunu saskinlikla sacindan sacindan
9 yil yatmis
Kolunda anasi kucaginda yavrusu
Doldurmustu kapinin onunu kalabalik
Kimi ta dag koylerinden kosmus
Kimi ta denizlerden
Bir ozlem sarmis bagri olumden yuce
Sevgiyle ariyorlar parcalarini
Heybelerinde ekmek destilerinde su
Bir turlu inanamiyordu sokaklara sokaklara
20 yil yatmis
Gonullere sigmaz olmus kavusmak duygusu
Oyle sarilir ki gecmise
Erir gogsu gogsunde tutuklunun
Pismanlik kavaklar tarlalar davarlar icin
Pismanlik gemilere dugunlere irmaklara
Pismanlik be$iklerden kagnilardan sessiz
Yerce gokce degil insan dolusu
Cilginca kucakliyordu hepimizi hepimizi
5 bucuk yil yatmis
Tasar icerde kalanlarin sorusu
Cubuk demirler arkasindan mavilige
Hem esenlige ermis hem yasli yelcek
Bir yurt turkusu yeniler karanligi
Zaman yegnik degildir yegniktir
Don de gor anani belleyecek
Bos koguslar kurmus pusu
Sonuk gozu aydinlikla buyuyordu buyuyordu
8 yil yatmis
Cikinlarda gecenin binlerce gecenin uyunmamis uykusu
Bir yorgunluk cokunce yurunmus yeryuzunden
Kalabalikta dagilir birer ikiser ozgur
Doguya batiya kuzeye guneye ozgur
Yureklerinde bir cig
Yasamak sevinci vay
Yasamak korkusu
Inmeli yani sicriyordu havaya havaya
17 yil yatmis
Fazil Husnu DAGLARCA
O, yeri yayip doseyen, orada daglar, nehirler meydana getiren, orada her turlu meyveden (erkekli-disili) iki es yaratandir.
O, geceyi gunduze buruyor.
Suphesiz bunlarda, dusunen bir kavim icin (Allah in varligini gosteren) deliller vardir.
RAD - 3
Muhammet uzun bir devirdeki tefekkurlerin mahsulu olan ayetleri luzum ve ihtiyaclara gore takrir ediyordu
ATATURK, 1931, Lise icin yazdigi Tarih kitabi
Grup eposta komutlari ve adresleri :
Gruba mesaj gondermek icin : ozgur_gundem@yahoogroups.com Gruba uye olmak icin : ozgur_gundem-subscribe@ yahoogroups.com Gruptan ayrilmak icin : ozgur_gundem-unsubscribe@ yahoogroups.com Grup kurucusuna yazmak icin : ozgur_gundem-owner@ yahoogroups.com Grup Sayfamiz : http://groups.yahoo.com/group/ Ozgur_Gundem/ Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz : http://orajpoyraz.blogspot. com/
BitCoin URL: 16496HKpgEEpx1d6t688HiXXdJP5jd A9xo
Defterdar Abdullah CAGLAYAN
. . . . . .
Bir sogan soyulurken yasariyor da gozler,
Hazine soyulurken aldirmiyor okuzler.
Hayadan eser yoktur, nafile butun sozler,
Beyhude inat etme, salla hemen basini,
Gerdan kir, belini buk, al gitsin maasini.
. . . . . .
Bir yolsuzluk gorunce kopurme, isyan etme,
Bir hak icin kendine, dik baslidir dedirtme
Dogru yolu dostuna goster ama Sen gitme.
Ne derlerse huuuuu... diye salla hemen basini,
Dilini tut, uslu dur, al gitsin maasini.
. . . . . .
Unutma bu ocagin adi asiyaptir,
Sen de bir dolap cevir, apartmanlar yaptir.
Hakikat nene gerek o memnu bir kitaptir.
Sana en lazim olan sey, sallayarak basini,
El opup, etek opup almaktir maasini.
. . . . . .
Bir guvercin eder mi atmacalarla yaris?
Ogrenmeden dunyayi gezdim de karis karis.
Vazgec hak sevdasindan Sen de kervana karis,
Ne derlerse huuuu diye, salla hemen basini,
Gerdan kir, belini buk, al gitsin maasini.
Defterdar Abdullah CAGLAYAN
Muftu Hilmi Efendi, Selimiye camii inde hurriyetin ve adaletin saygi deger temsilcisi olan Venizelos hazretlerinin sagligi icin guzel bir dua okumus ve hazir bulunanlar sukran duygularini belirterek duaya katilmislardir.
Edirne Tem in gazetesinden -8.1920
Bir insana yalan olsa bile bir soylemi surekli tekrarlarsaniz, o soylemin nereden geldigini unutur ve kendi fikri gibi benimser ve savunur.
Joseph GOEBBELS
(Hitler in Propaganda Bakani)
Grup eposta komutlari ve adresleri | : | |
Gruba mesaj gondermek icin | : | ozgur_gundem@yahoogroups.com |
Gruba uye olmak icin | : | ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com |
Gruptan ayrilmak icin | : | ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com |
Grup kurucusuna yazmak icin | : | ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com |
Grup Sayfamiz | : | http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/ |
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz | : | http://orajpoyraz.blogspot.com/ |
BitCoin URL: 16496HKpgEEpx1d6t688HiXXdJP5jdA9xo |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder