III. Temel hak ve hürriyetlerin kötüye kullanılamaması MADDE 14. – (Değişik: 3.10.2001-4709/3 md.) Anayasada yer alan hak ve hürriyetlerden hiçbiri, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmayı ve insan haklarına dayanan demokratik ve lâik Cumhuriyeti ortadan kaldırmayı amaçlayan faaliyetler biçiminde kullanılamaz. Anayasa hükümlerinden hiçbiri, Devlete veya kişilere, Anayasayla tanınan temel hak ve hürriyetlerin yok edilmesini veya Anayasada belirtilenden daha geniş şekilde sınırlandırılmasını amaçlayan bir faaliyette bulunmayı mümkün kılacak şekilde yorumlanamaz. Bu hükümlere aykırı faaliyette bulunanlar hakkında uygulanacak müeyyideler, kanunla düzenlenir. VI. Din ve vicdan hürriyeti MADDE 24. – Herkes, vicdan, dinî inanç ve kanaat hürriyetine sahiptir. 14 üncü madde hükümlerine aykırı olmamak şartıyla ibadet, dinî âyin ve törenler serbesttir. Kimse, ibadete, dinî âyin ve törenlere katılmaya, dinî inanç ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz; dinî inanç ve kanaatlerinden dolayı kınanamaz ve suçlanamaz. Kimse, Devletin sosyal, ekonomik, siyasî veya hukukî temel düzenini kısmen de olsa, din kurallarına dayandırma veya siyasî veya kişisel çıkar yahut nüfuz sağlama amacıyla her ne suretle olursa olsun, dini veya din duygularını yahut dince kutsal sayılan şeyleri istismar edemez ve kötüye kullanamaz. VII. Düşünce ve kanaat hürriyeti MADDE 25. – Herkes, düşünce ve kanaat hürriyetine sahiptir. Her ne sebep ve amaçla olursa olsun kimse, düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz; düşünce ve kanaatleri sebebiyle kınanamaz ve suçlanamaz. |
Bu açıkça kısmen dahi olsa devletin dini kurallara dayandırılmasına teşebbüstür.
Anayasa açıkça bunu yasaklamıştır.
Bu Anayasanın 14. Maddesine aykırıdır.
Aynı zamanda insanları dini kanaatlerini açıklamaya zorladığı için Anayasa'nın 24ncü maddesine, düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorladığı için de 25nci maddesine aykırıdır.
Toplumda büyük huzursuzluk yaratacaktır.
İkilik ve cepheleşme yaratacaktır.
Yeni evlenen çiftlerde büyük huzursuzluklara sebep olacaktır.
Ülke zaten fazlasıyla gerilmiş, zaten fazlasıyla cepheleşmiştir.
Yeni cepheleşme alanları yaratmak için aranmaya, yeni yaralara açmaya gerek yoktur.
Cepleşme siyaseti giderek ülkede iç savaş ortamına doğru ülkeyi taşımaktadır.
Bunun farkında değil misiniz?
Ülkenin tıpsı Cezayirde olduğu gibi birbirine girmesini mi istiyorsunuz?
Oraj POYRAZ ( 0raj.p0yraz@neomailbox.net / oraj.poyraz@openmail.cc / oraj_poyraz@alpinaasia.com )
L2fSIJNoA0xfSNxA
ADIM ADIM DİN DEVLETİNE... ARTIK İMAMLAR DA RESMİ NİKAH KIYABİLECEK
Daha önce büyük tartışmalara neden olan il ve ilçe müftülüklerinin resmi nikah kıyma yetkisi Bakanlar Kurulu tarafından Meclis'e sunuldu. Tasarı kabul edilirse imamlar da artık resmi nikah kıyabilecek
25 Temmuz 2017 Salı, 15:57
Bakanlar Kurulu tarafından Meclis'e sunulan yasa tasarısıyla il ve ilçe müftülüklerinin resmi nikah kıyma yetkisi verilecek. Tasarıyla İçişleri Bakanlığı, il ve ilçe müftülüklerine evlendirme memurluğu yetkisi ve görevi verebilecek. Böylece artık Türkiye'de imamlar da resmi nikah kıyabilecek.
Nüfus Hizmetleri ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı, bugün TBMM Başkanlığı'na sunuldu. Tasarı ile Nüfus Hizmetleri Yasası'nın 22. maddesinde düzenlenen Evlendirme Yetkisi'ne sahip olanlar arasında il ve ilçe müftülükleri de eklendi. Yasa TBMM'den geçerse bakanlığın yetki vereceği il ve ilçe müftülükleri artık evlendirme işlemlerini yapabillecek. Müftülükler de bunlar için imamları görevlendirilebilecek.
Yasanın mevcut 22. maddesi şöyle:
MADDE 22- (1) Bakanlık, evlendirme işlemlerinin nüfus ve vatandaşlık hizmetlerinin bütünlüğü içerisinde yürütülmesi için gereken her türlü tedbiri alır ve uygular. (2) Evlendirme memuru; belediye bulunan yerlerde belediye başkanı veya bu işle görevlendireceği memur, köylerde muhtardır. Bakanlık, il nüfus ve vatandaşlık müdürlüklerine, nüfus müdürlüklerine ve dış temsilciliklere evlendirme memurluğu yetkisi ve görevi verebilir. Eşlerden birinin yabancı olması halinde evlendirmeye, (...)(1) belediye evlendirme memurlukları ile nüfus müdürleri yetkilidir. (1)
Tasarı meclisten geçerse söz konusu madde şöyle olacak:
MADDE 22- (1) Bakanlık, evlendirme işlemlerinin nüfus ve vatandaşlık hizmetlerinin bütünlüğü içerisinde yürütülmesi için gereken her türlü tedbiri alır ve uygular. (2) Evlendirme memuru; belediye bulunan yerlerde belediye başkanı veya bu işle görevlendireceği memur, köylerde muhtardır. Bakanlık, il nüfus ve vatandaşlık müdürlüklerine, nüfus müdürlüklerine ve dış temsilciliklere, il ve ilçe müftülüklerine evlendirme memurluğu yetkisi ve görevi verebilir. Eşlerden birinin yabancı olması halinde evlendirmeye, (...)(1) belediye evlendirme memurlukları ile nüfus müdürleri yetkilidir. (1)
Tasarı ile il ve ilçe müftüleri nikah kıyabilecek
Konu daha önce de gündeme gelmiş ve uzmanlar tarafından uygulamanın çocuk evliliklerini yaygınlaştıracağı belirtilerek tepki çekmişti.
CHP'li vekil Şenal Sarıhan da daha önce konuyla ilgili soru önergesinde "Böylesine bir yetki devri hangi ihtiyaçtan doğmaktadır? Nikah memurları ve belediyeler bu talepleri karşılamada yetersiz mi kalmaktadır? Bu değişiklik ile ortaya çıkacak koşullarda, Türkiye'de zaten yeterince yaygın olan, büyük bir toplumsal sorun ve hak ihlali oluşturan küçük yaşta çocukların "evlilik", "imam nikahlı eş" konumları altında sürekli bir cinsel taciz ve sömürü altında yaşamak zorunda bırakılmalarının önüne geçilmesi için ne yapılması planlanmaktadır?" ifadelerini kullanmıştı.
a45UyF587661-170725182009 Oraj Poyraz At 0raj.p0yraz@neomailbox.net 0raj.p0yraz@neomailbox.net
2017/07/25 20:29 2 65 alelma@yahoogroups.com
Bir seyin imkansiz olduguna inanirsaniz akliniz bunun neden imkansiz oldugunu ispatlamak uzere calismaya baslar.
Ama bir seyin yapilabilecegine inandiginizda, gercekten inandiginizda akliniz onu yapmak uzere cozum bulmaniza yardim etmek icin calismaya baslar.
DR.DAVIT J.SCHWART
Said-i Nursi Kimdir?
Said-i Nursi 1873 yilinda Bitlis in Nurs koyunde dogmustur.
Kisa bir sure, Molla Mehmet Emin adinda bir hocada okumus ve bu adamdan aldigi yarim yamalak bilgilerle kendini erisilmez bir alim saymistir.
Sonradan yazdigi Risalelerinden de anlasildigi gibi, edindigi yetersiz bilgilerin buyuk bir deger tasidigini sanarak buyukluk taslamaya baslamis, suna buna rastgele sorular sorup mahcup etme cabalarina girismistir.
Gosterise ve riyaya cok duskun olmasi yaninda, hayalci de olan Said-i Nursi, kurmaya calistigi Medrese-tuz-Zehra adli medreseye yardim toplamak icin Istanbul a gitmis ve burada bir takim siyasi islere girismistir Ittihad-i Muhammed-i firkasinin kuruculari arasinda yer alan Nursi, bir ara akil hastanesin de yatirilmistir.
31 Mart saniklarindan biri olarak da yargilanan Said-i Nursi, her ileri adimin karsisina cikmis, Ittihat-Terakki ye, Jon Turklere ve Bati ya yonelenlere dusman olanlarin safina katilmis, Volkancilarin safinda turlu fesatliklar yapmaya calismistir.
31 Mart ta temel olan goruslerini, Divan-i Harp onunde tekrarlayan Nursi, bu goruslerini 1957 lerde de yaymaya cabalamistir.
Kurtulus Savasi nda bu savasin amacinin Halifeligi yasatmak oldugun sanarak savasi desteklemis, Durrizade Fetvasina karsi Anadolu hareketine katilanlari savunmustur.
Ama Ankara ya gidip de Mustafa Kemal le gorusunce, savasin gercek anlamini anlamis, karanlik emelleri icin bu savastan bir yarar saglamayacagini dusunerek harekete karsi cikmistir.
Ankara dan ayrilarak Van a gitmis ve orada Risale-i Nur adi altinda sacmaliklarla dolu kitapciklari yazmaya baslamistir.
Kurt isyani sirasinda Barla ya surgun edilen Nursi, daha sonra Kastamonu ya ve Emirdag ina surulmustur.
Sacmalikla yuklu kitapciklarini buralarda da yazmaya devam eden, ustelik bazi saf Muslumanlar gozunde bir Musluman kahramani olarak tanitmayi basaran Said-i Nursi, birbirinin tekrari olan 130 parca risale yazmistir.
Kitapciklarinin Kur an-i Kerim derecesinde oldugunu, hatta bazi risalelerin bircok surelerden daha veciz ve daha anlamli bulundugunu iddia etmekten cekinmeyen Said-i Nursi, 1960 yilinda Urfa da olmustur.
Said-i Nursi, carpik goruslerini dinimize mal etmek icin durmadan caba harcamis ve bu yolda ozellikle iki zumreden yararlanmistir.
Bunlardan biri; saf ve Muslumanligi gercek anlamiyla bilmeyen imanli zumre; oteki de, az cok her seyi kavrayan, bilen fakat menfaatlerini dinin de imanin da ustunde tutanlardan meydana gelen zumredir.
Nurculuk akimi, iste bu iki zumre arasinda yayilmis ve dinimizin de milletimizin de basina bela olan bir durum almistir.
Said-i Nursi, Nurculugu bu iki zumrenin omuzlari ustune kurmus ve olunceye kadar, hicbir din ve iman kaygisi tasimadan gelistirme cabasini gostermistir.
Bugun bazi saf Muslumanlar, Said-i Nursi nin gercek yuzunu bilmedikleri, bilemedikleri icin, onun Muslumanliga taban tabana ters dusen goruslerinin yayilmasinda, farkinda olmayarak rol almis bulunuyorlar.
Oysa Said-i Nursi nin gercek yuzunu, nasil bir riyakar oldugunu ve asagilik emellerini gerceklestirmek icin kutsal dinimizi nasil kendine alet ettigini bilseler, onun yaydigi karanlik akima yardimci olmaz, tersin karsi cikarlardi.
Amacimiz, Said-i Nursi nin kim oldugunu, gercekte neler yaymaya calistigini bu saf Muslumanlara anlatip onlari uyarmaktir.
Said-i Nursi yi kisaca anlatmak gerekirse soyle denebilir:
Said-i Nursi, karanlik emellerini gerceklestirmek icin dinimizi alet eden, gercekte dinin temel ilkelerine bile inandigi supheli olan, riyakar bir insan olarak yasamis ve hayatinin sonuna kadar bu tutumunu surdurmustur.
Derleyen: Osman Turkoguz
INANCLARA VE AKLA AYKIRI BIR YAKLASIM, NURCULUK.
Marmaray: Japon u sev, Japon a guven
14 Subat 2014
Yilmaz Ozdil: Gerekirse yuzerek gecerim, bunlarin yaptigi tup gecitten gecmem. Marmaray i Japonlar yapti. Ozdil in bunlar derken kastettigi ise sanirim hukumet. Japonlara kin duymasi sacma olurdu, tabii Pearl Harbour baskininda bir yakinini kaybetmediyse.Ama, dedigim gibi, sonucta isi Japonlar yapti, biz sadece kurdele kestik. Iyi de kestik aslinda. Genel olarak kurdele kesmede fena olmadigimizi dusunuyorum. Bugune kadar ne yurticinde ne yurtdisinda cok kotu kurdele kesiyorlar, bunlarin kurdele kestigi tesisten sut icilmez diyeni gormedik. Japonlar utangac insanlar, yerleri dar, eglenceleri az, bizim gibi plajlari, yaylalari yok. Sigismislar yirmi milyon Tokyo ya, bilim uretmekten baska ne yapsinlar? Iste bu adamlara ben guvenirim.
Isvicrelilere mesela hic guvenmedim. O yaptiklari arastirmalara da, bulduklari sonuclara da hep ihtiyatla yaklasiyorum. Neden? Dunyanin en mureffeh ulkesinde yasiyorlar, yani baslarinda Alpler, cikolatalar, sekerler, yaz geldi mi ver elini Italya sahilleri. Bu kadar genis, rahat insandan korkacaksin. Mirasyedi gibi tipler. Hic calismayana bizdeki genel mudurun maasini veriyorlar. Bizdeki de calismiyor gibi gorunebilir ama sonucta genel mudur. Bakani karsilamak, valiyi karsilamak, kaymakami karsilamak, ihtiyar heyetini karsilamak gibi yukumlulukleri var. Bunlar zaten adamin butun gununu aliyor.
Millet AIDS ten kanserden tel tel dokulurken, iste bu Isvicreliler gidiyorlar kisa boylularin uzun boylulara gore kansere yakalanma riskinin daha az oldugunu ortaya cikaran, kimsenin inanmayacagi, inansa bile bu bilgiyle ne yapmasi gerektigini bilmeyecegi abidik gubidik sozde bilimsel arastirma yapiyorlar. Bahsi gecen arastirmayi ben uydurmadim, gectigimiz aylarda gazeteler yazmisti. Bir Allah in kulu da cikip Eyyyy Isvicreli bilim insani, yillarca ugrastin durdun, bir suru butce aldin universiteden, kisasiyla uzunuyla insanlari topladin, bu insanciklari aylarca laboratuvalardan laboratuvarlara kosturdun, peki su elde ettigin sonucla ne yapacagiz? Uzunsak boyumuzu mu kisaltalim, kisaysak kalkip gobek mi atalim? Bir delikanli cikip bunu o bilim adamlarinin yuzune soylemedi. Soylese de degisen bir sey olmaz gerci. Piskin piskin siritip Butce verdiler yaptik derler. Bu adamlari iyi taniyin.
Ote yandan, son zamanlarda bilim adamlarinin kisa boylularla ilgili yok kansere daha az yakalaniyorlar, yok kalp krizi riskleri daha az, yok uzun omurlu oluyorlar gibi aciklamalarini da samimi bulmadigimi soyleyeyim. Bunlar tamamen kisa boylular uzulmesin diye, bir nevi boydan kaybettiniz ama baska yerden kazandiniz mesaji. Yemezler. Ben uzun boyluyum, gerekirse alti ay daha az yasarim ama uzun yasarim. Son cumlemde mantik hatasi yoktur.
Konudan saptim ama muhtemelen bu benim hatam degil, eminim uzun boylular konudan sapmaya daha meyillidir. Hadi gene iyisiniz Isvicreliler, bakin bir konu daha cikti size. Siz onu arastiradurun, biz de bu sirada sevgili Japonlara donelim. Japonlar. Japonlarimiz. Eminim ki vakti zamaninda Orta Asya daki Turk hakanlari Cinli prenseslerle evlenmek yerine bu sevimli Japonlarin prensesleriyle evlenseydi ortaya saglam bir nesil cikabilirdi. Turk un zekasiyla Japon un caliskanliginin birlestigini dusunun. Efsane olabilirdi. Nasip degilmis.
Japon a guvenirim. Niye? Adamlarda seref olgusu var. Basarisiz oldugunda veya serefine halel getirecek bir durumda intihar ediyor. O yuzden Japonlarda cok uzun yasayana iyi gozle bakilmaz. Bunca yil hic mi gururuna dokunan bir sey olmadi diye sorarlar adama. Ne genis adammissin, yaziklar olsun derler. Ben Japon a ailemi bile teslim ederim. Hem boylece biraz kafa dinlemis olurum.
http://beyinsizadam.net/
lukasaluka@gmail.com
Grup eposta komutlari ve adresleri | : | |
Gruba mesaj gondermek icin | : | ozgur_gundem@yahoogroups.com |
Gruba uye olmak icin | : | ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com |
Gruptan ayrilmak icin | : | ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com |
Grup kurucusuna yazmak icin | : | ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com |
Grup Sayfamiz | : | http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/ |
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz | : | http://orajpoyraz.blogspot.com/ |
BitCoin URL: 16496HKpgEEpx1d6t688HiXXdJP5jdA9xo |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder