RİFAT SERDAROĞLU : SEN TIRNAK BİLE KESEMEZSİN
"Benden başka kimse racon kesemez, kesilecekse ben racon keserim" dedi,
T.C Devletinin 12. Cumhurbaşkanı!
Kabadayılık ve kumarhane erbaplarının dışında "racon kesmek" deyiminin anlamını pek kimse bilmez.
Çünkü bu üslup, Türkçenin günlük kullanımında yoktur.
Bu üsluba daha çok batakhanelerde, bitirimhanelerde, zorla başkalarının emeğini çalan çete elemanları arasındaki konuşmalarda rastlayabilirsiniz!
Racon kesmek; "Bir anlaşmazlığı yeraltı dünyasının kurallarına göre çözüme bağlamak" demektir.
Madem Cumhurbaşkanı Erdoğan bu tarz bir üslubu tercih etti, o zaman bize de o'nun anlayacağı dilden seslenmek düşer. Amacım kimseye hakaret etmek değildir! Herkese kendi tercihine göre anlayacağı dilden seslenip düşüncelerimi anlatmaktır. Okuyucularımdan peşinen özür dilerim…
Eyy Erdoğan, sen racon kesemezsin!
Cumhurbaşkanlığı makamında oturduğun sürece sen tırnak bile kesemezsin!
Neden mi? Dinle de anla!
Oturduğun makam babanın takası değil, binlerce yıllık devlet geleneği olan Türk Devletinin Cumhurbaşkanlığı koltuğudur.
Senin görevlerin, yapabileceklerin, sorumluluk hallerin Anayasamızın 104 ve 105'inci maddelerinde yazdığı kadardır. Ne bir gram eksik ne bir gram fazla!
Anayasal görevlerinin arasında, kabadayılık, tehdit, racon kesme gibi ilkellikler yoktur…
Haa, ne zaman Cumhurbaşkanlığı koltuğundan ayrılırsın, o zaman cesaretin yüreğin ve bileğin kadar racon kesebilirsin! Etrafındaki binlerce koruma olmadan, devletin maddi-manevi olanaklarını kullanmadan sokağa çıkabilirsen, ne istersen kesebilirsin!
Yalnız bu konuda önüne iki problem çıkabilir;
- Anaların ne delikanlılar doğurduğunu bilemezsin. "El yumruğunu yemeyen, kendini kahraman sanarmış!" Bir harbi delikanlı çıkar, senin kestiğin raconu çizer, karizmanı da yerle bir eder, seni ne Sadat ne de Sedat kurtarabilir!
- O makamdan kalkınca yasaları çiğnemeye, sağa sola korku salmaya kalkarsan, gerçek yüzünü tanımadığın "Devlet" devreye girer ve kamu düzenini sağlamak için, racon kesmeye kalkanları kulağından tuttuğu gibi Yargıcın karşısına dikiverir…
Sen sen ol, bu tarz bayağı konuşmaları bırak! Efendi ol! Taşıdığın sorumluluğun bilincinde ol! Jöleli oğlana görev ver, günde 5 defa sana "Gururlanma Reisim, senden büyük Allah var" diye bağırsın! Sen de bir fani olduğunu ve görevinin sonuna yaklaştığını anla…
Aydın Doğan Bey;
Geceleri başınızı yastığa koyduğunuz zaman nasıl uyuyabiliyorsunuz, şaşırıyorum.
Elin tetikçisi, pis adamın biri televizyona çıkacak ve "Ben Aydın Doğan'ı parmağımda oynatırım" diyecek, aradan günler geçecek, size yapılan ağır hakaretin hesabını yargı önünde sormayacaksınız!
Pes be arkadaş!
Sizi daha önce uyarmıştım. "Korkunun ecele faydası yoktur" diye!
AKP üzerinize geldikçe, siz diz çöktünüz!
Kızınızı "Akil İnsanlar Heyeti" denen ihanet şebekesine istediler, siz verdiniz! Genel Yayın Yönetmeninizi değiştirin dediler, siz değiştirdiniz!
Vatansever ve Türk Milletinin gözdesi yazarları işten atın dediler, siz attınız!
82 yaşına geldiniz, Cumhuriyet değerleri ve Türk Milleti sayesinde bu servete, bu güce ulaştınız ama Cumhuriyet değerleri hergün saldırıya uğrarken, siz sustunuz!
Sahi siz niçin nefes alıyorsunuz Aydın Bey? İlla Demirören gibi 80 milyonun önünde ağlayıncaya kadar fırça mı yemek istiyorsunuz?
Değer mi Aydın Bey, değer mi? Ölümden öte köy var mı?
Hadi son gürlüğünüzde, kimseden korkmadan, kimseye boyun eğmeden
Türk Milletine "Doğru Haber" vermeleri için elemanlarınıza emir verin. Size daha ne yapabilirler ki?
TV ve gazetelerinize el koyarlar! Zaten şu an sizin değil ki? Saray'dan bir danışman ekibinizi yönetiyor! "Parmakta oynatılmak" size yakışıyor mu?
Sizi hapishaneye atarlar! Atsınlar be arkadaş!
Şu an zaten hapiste değil misin? İstediğini yapabiliyor musun?
Hadi bir cesaret, bırak penguen belgeseli yayınlamayı ve iktidara yağ çekmeyi, özüne dön Aydın Bey, Kelkit'li gibi yiğitçe davran ve öyle öl…
Sağlık ve başarı dileklerimle.
22 Ağustos 2017
Rifat Serdaroğlu
a45UyF587661-170826183544 Oraj Poyraz oraj.poyraz@openmail.cc
2017/08/27 03:31 2 65 alelma@yahoogroups.com
Mali principii malus finis
Kotu baslayan kotu biter
Latin Atasozu
Istanbul un karsi karsiya bulundugu susuzluk otelerden gelen bir uyaridir.
Bakalim uyanip toplanabilecek miyiz?
Mehmet Sevket Eygi
Murtecilerin cok sevdigi ve onemsedigi fikir adami.
DOGA YASALARI UZERINE DUSUNCELER -10-
Simdi cift yarik deneyinin dalgalarla yapilan versiyonuna geldik. Sahilde, bir su dalgasini gozlemlediginizi dusunun, neler gorursunuz? Dalganin belli bir hizi vardir, dalganin tepesinin belli bir yuksekligi bulunur ve dalganin bir seferde katettigi bir mesafe bulunmaktadir. TV ve radyo teknolojilerinde, uzay arastirmalarinda kullanilan elektromanyetik dalgalar da benzer ozellikler tasirlar. Tek fark sudur ki, su dalgasinin kendi seviyesinden asagi dogru bir hareketi yokken elektromanyetik dalganin veya elektrik dalgalarinin arti ve eksi degerler alabilen tepe ve cukur salinimlari bulunur. Buna sinuzoidal dalga salinimi denir.
Ust resimde iki dalganin tepeleri veya cukur dipleri arasindaki mesafe dalga boyu olarak adlandirilir ve lamda ? sembolu ile gosterilir. Dalga yuksekligi dalganin tepeye veya dibe kadar alabildigi maksimum mesafedir. Dalga gucu veya dalga genligi de denir. Dalganin 0 seviyesinden baslayip yeniden ayni seviyeye gelmesi bir tam devirdir ve bunun saniyedeki hizi dalga frekansini verir. Frekans (Hertz) birimi ile ve Hz kisaltmasi ile ifade edilir. Dalga frekansi aslinda gundelik hayattan da asina oldugunuz bir kavramdir. Bir radyo kanali size hangi frekanstan yayin yaptigini soyluyorsa kendi yayininin saniyedeki devir sayisini soyluyor demektir. Dalga frekanslari ELF (Extremely low frequency) seviyesinden baslarlar. Saniyede 3 Hz ile 30 Hz arasinda titresirler. EHF, (Extremely high frequency) seviyesinde frekanslari saniyede 30 Ghz ile 300 Ghz (milyar Hertz) arasinda degisir. Radyo ve TV yayinlarinda duydugunuz VHF (Very high frequency) saniyede 30 Mhz ile 300 Mhz (30 milyon-300 milyon Hertz) ile titresirken, UHF (Ultra high frequency) ise saniyede 300 Mhz - 3 Ghz arasinda titresir. Bunlarin dalga tepeleri arasindaki mesafe de (yani dalga boylari da) degismektedir. VHF dalgalarin dalga boylari 1 m ile 10 m arasinda iken UHF dalgalarin dalga boylari 10 cm ile 100 cm arasinda degisir.
Yuksek frekansli seste dalga tepeleri arasindaki mesafe birbirine yakinken, alcak frekansli seste ise uzaktir. Frekans, dalga analizinde onemli bir kavramdir. Mesela muzikte akort yapmak icin verilen la notasi 440 Hz frekansa sahip bir titresimdir ve ULF (Ultra low frequency) grubuna girer. Insan kulagi ise 20-20,000 Hz araligindaki titresimleri duyabilir.
Birbiri ile karsilasan dalgalar iki tur etki gosterirler. Iki dalganin tepesi veya dibi birbiri ustune biniyorsa daha buyuk bir dalga olusur ve ortaya bir dalga girisimi cikar. Eger birinin dalga tepesi oburunun cukuruna denk geliyorsa bu sefer dalga siddetleri birbirlerini gotururler ve dalga yok olur. Aslinda her sey bu kadar basit degil. Ses dalgalari, elektrik dalgalari ve elektromanyetik dalga kuramlarinda daha pek cok kavram ve faktor bulunmaktadir ve hepsi baslibasina muhendislik alanlaridir. Bu on bilgilerden sonra, cift yarik deneyinin su dalgalari ile gerceklesen versiyonuna gecebiliriz.
Resimde, iki yariktan gecen su dalgalari bir girisim olustururlar ve gozlem ekraninda bir oruntu meydana gelir. Dalgalarin cakistigi noktalarda aydinlik bir bant olusurken cakisma olmayan dalgalar karanlik bir bant olustururlar. Iste Thomas Young un i$ikla yaptigi deneyde de ortaya cikan boyle bir tablodur, bu yuzden isigin da bir dalga gibi hareket ettigi sonucuna ulasilmistir. Fakat bunun matematigi biraz daha degi$iktir.
Yariklardan birini kapayip tekini acik tuttugumuzda farkli dalga tepe boylari elde ederiz. Bu sistemdeki toplam dalga enerjisi, yariklardan tek tek gelen dalgalarin enerjilerinin toplamina esit degildir, bundan daha buyuktur. Bir nolu yariktan gelen dalganin genligine h1 diyelim, iki nolu yariktan gelen ise h2 olsun. Her iki yarik acikken, toplam dalga genligi h1+h2 olacaktir. Simdi dalga enerjisini I ile gosterelim. Birinci yariktan tek basina gelen dalganin enerjisi dalga genliginin dagiliminin karesidir.
I1= h12
Ayni sekilde, ikinci yariktan tek basina gelen dalganin enerjisi de onun genliginin dagiliminin karesi olacaktir.
I2= h22
Toplam dalga enerjisine I12¨ diyelim. Toplam enerjinin hesaplanmasi soyle bir yol izler. I12 enerjisi, I1 ve I2 enerjilerinin toplaminin karesi olacaktir.
I12= (h1+h2)2
Burdan yola cikarak;
I12= (h1+h2)(h1+h2) veya
I12= h12 + h22 + 2h1h2
sekline gelir. Bu ise I1 ve I2 nin toplamindan buyuktur. Yani;
I12 > I1+I2
sonucuna varilir.
Su dalgalari ile yapilan cift yarik deneyinin kabaca sonuclari bunlar. Bu deneyde dikkat edilmesi gereken en onemli nokta sudur. Herhangi bir yarik tek basina acikken elde edilen desen, her iki yarik birlikte acikken elde edilen desenden farklidir. Oysa elektronlar ve fotonlarla (i$ik kuantumlari ile veya i$ik enerji paketcikleriyle) cift yarik deneyi gerceklestirildiginde farkli sonuclara ulasilmistir. Su ana kadar bir kutlesi olan toplarla ve su dalgalari ile cift yarik deneyi gerceklestirildi. Simdi fotonlarin ve elektronlarin dunyasina girelim.
Eger i$ik, kucuk topcuklar gibi parcaciklar halinde gelseydi, ust sol resimdeki gibi bir desen elde edecektik. Yariklardan gecen i$ik, iki ayri bolgede aydinlik bir cizgi olusturacakti. Oysa perdedeki manzara bundan farklidir. I$ik bir koyu bir acik seklinde bant deseni olusturmustur. Bu, tipik bir dalga ozelligidir. Dalgalar birbirleri ile carpisirlarken bazi yerlerde dalga tepeleri cakisir ve dalgalar guclenir, bazi yerlerde ise bir dalganin tepesi ile cukuru cakisir ve dalgalar birbirini yok eder. Bu yuzden ekranda koyu ve acik bantlar olusur. Buraya kadar i$ik dalgalari ile su dalgalari sanki benzer mantikla hareket ederler. Fakat simdi bu mantiktan ayriliyoruz. Peki, i$ik fotonlarini (enerji paketciklerini) bir i$ik kaynagindan birlikte gondermez de tek tek gonderirsek ne olur? Ortaya cikan sonuc cok sasirticidir. Bir tek foton dahi ortaya dalgaciklarin cikardigi girisim oruntusunu cikarmaktadir. Sanki bir tek foton, ayni anda her iki yariktan da geciyor gibidir. Bu nasil olabilir? Fotonlar yerine, cift yarik deneyinde, simdi elektronlari gonderelim.
Fotonlar kutlesiz ve yuksuz iken, elektron belli bir kutleye ve yuke sahiptir.
Bir elektron tabancasi ile, elektronlar birer birer gonderildiginde bile, ortaya bir girisimden kaynaklanan desen cikar. Her elektron iki yariktan ayni anda geciyor ve kendisiyle bir girisim olusturuyor gibidir. Bu sonuctan kacis yoktur. Deney dunyanin her yerinde binlerce defa tekrarlanmis ve ayni sonuc alinmistir. Feynman bu durumu kla$ik yolla aciklanmasi imkansiz, kesinlikle imkansiz bir fenomen olarak dile getirmistir. Farkli bir aciklama olabilir mi? Normalde bir parcacik ya bir yariktan gececektir veya oburunden. Sagduyumuz bunu gerektirir. Madem ki durum kla$ik fizik ile aciklanamiyor, o zaman kla$ik fizigin dusunce biciminden ayrilmamiz gerekmektedir.
Peki ya bir elektronun hareketi kla$ik bir kutle hareketi degil, bir olasilik dalgasi ise o zaman ne olur? Simdi, Schrodinger in Kedisinin Pesinde kitabindan John Gribbin in deney hakkinda yazdiklarini alintiliyorum.
Cift yarik deneyinin i$ikla ve elektronlarla yapildigi durumlari ele alalim. Cift yarik deneyi i$ikla ve elektronlarla pek cok defa ayni sekilde yapilmistir ve tipki dalga orneginde oldugu gibi kirinim oruntuleri elde edilmistir. Elektron deneyleri ise, kristallerdeki atomlardan elektron demetleri sacmak yolu ile gerceklestirilmistir. Oykuyu teknik ayrintilardan aritip basitlestirmek icin, ortaya cikan sonuclari soyle ifade edebilirim. Tipki i$ik gibi elektronlar da kirinim oruntusu gosterirler. Peki ne var bunda? Bu fenomen tipik parcacik/dalga ikiligi degil midir? Fakat artik daha derinlerde yatan sonuclara bakabiliriz. Schrodinger in dalga denklemindeki degisken ? (Psi) fonksiyonunun elektronla bir ilgisi vardir.
(? Psi veya dalga fonksiyonu Schrodinger denklemini saglayan ve parcacigin enerjisi, momentumu gibi bilgileri icinde barindiran bir fonksiyondur ve dalgacik mekanigindeki olasilik hesaplamalarinda kullanilir.)
? bir dalga ise kirinip girisim oruntusu olusturmasina sasmamak gerekir ve ? Psi nin dalganin genligi gibi davrandigini ve ? karesinin siddeti gibi davrandigini gostermek kolay bir asamadir. Elektronla yapilan cift yarik (iki delik de denir) deneyinin kirinim oruntusu bir ? kare oruntusudur.
Gayet mantikli. Tipki su dalgalarinda oldugu gibi genlik kare hesaplamasina gidiliyor.
Demette pek cok elektron varsa bunun basit bir yorumu vardir. ? kare bir elektronun belli bir yerde bulunma olasiligini temsil eder. Binlerce elektron iki delik icinden hizla gecer ve ? dalgasi yorumunu kullanarak istatistiksel anlamda nerde bulunacaklari tahmin edilebilir. Fakat tek tek her bir elektronun basina ne gelir?
Bir dalganin -mesela su dalgasi- perdedeki iki delikten de gecebilecegini kolayca anlayabiliriz. Dalga, yayilan bir seydir. Fakat bir elektron, dalga gibi ozelliklerle bagdastirilabilse bile hala bir parcacik gibi gorunmektedir. Her bir elektronun ya bir delikten ya da otekinden gecmek zorunda olduguna inanmak gayet dogaldir. (...) Fakat elektron tabancamizi her seferinde tek bir elektron gecirecek sekilde yavaslatsak bile yine bir dalga oruntusu elde ederiz. Normalde, bir elektron sadece bir delikten gecer ve dedektorumuze ulasir, diye tahmin ederiz; sonra bir elektron daha birakilir ve boyle devam eder. Gercekten de elektronlar ve fotonlarla ayni deneyi bin farkli laboratuvarda gerceklestirsek ve her deneyde sadece tek bir parcacik gecirsek ve bin farkli sonucu toplasak yine kirinimi gosteren bir toplam dagilim oruntusu elde ederdik. Sanki bir tek elektroni degil de binlerce elektronu birlikte geciriyormusuz gibi tuhaf bir durum. Tek bir elektron ya da tek bir foton duvardaki deliklerden birine giderken ancak oteki deligin acik olup olmadigini bildigi takdirde uygulanabilir olan istatistik yasalarina uyar. Bu, kuantum dunyasinin merkezindeki gizemdir.
Artik kuantumun garipliklerine girdik. Bir elektron, diger deligin acik olup olmadigini nasil bilebilir ? Ilk ortaya cikan sonuc sudur. Bir elektron, bizim, Newton yasalarina uyan kla$ik dunyamizdaki bir top, misket vs gibi bir parcacik degildir. Kismen su dalgasi gibi davranabilir ama oyle de degildir. Bir elektron, olasilik dalgasi denilen ve kla$ik fizik ile aciklanamayan bir davranis gosterir. Bir hedefe varmak icin, ayni anda, olasi tum yollari kullanir ve bu sekilde, kullanmadigi yollarin bilgisini de tasir. Ama bitmedi, dahasi var. Oyle gorunmekte ki, elektron, gozlenip gozlenmedigini de anlar. Alintiya devam ediyorum.
Elektronu yaniltmak icin hile yapmayi deneyebiliriz. Elektron duzenek icinde yol alirken deliklerden birini cabucak kapatabilir ya da acabiliriz. Ama ise yaramaz! Elektronun gectigi anda perdedeki oruntu hep ayni sekilde cikar. Elektronun hangi delikten gectigini gormek icin caktirmadan gozlemlemeyi deneyebiliriz. Bu deney yapildiginda sonuc daha da acaip olur. Elektronun hangi delikten (veya yariktan) gectigini kaydeden ama arkadaki dedektorun, elektronun perdeye gidisine izin veren bir duzenek hayal edin. O zaman elektronlar normal, akilli uslu her gunki parcaciklar gibi davranirlar. Daima bir delikte ya da otekinde bir elektron goruruz, ama asla ikisini birden degil. Dedektor perdesinde olusan oruntu, sanki mermilerin olusturdugu oruntuyle tipatip aynidir, girisimden eser yoktur. Elektronlar iki deligin birden acik olup olmadigini bilmekle kalmaz, onlari seyredip seyretmedigimizi de bilirler ve hareketlerini de ona gore ayarlarlar. Gozlemcinin (bizim) deneyle etkilesiminde dair bundan daha acik bir ornek yoktur. Etrafa yayilan elektron dalgalarina bakmaya calistigimizda elektron belli bir parcacik haline gelir, fakat biz ona bakmazken hareket seceneklerini acik tutar. Farkli ifade edersek, elektron, bizim olcumumuzden dolayi bir dizi olasilik icinden tek bir gidisati secmeye zorlanmaktadir. Bir delikten gecmesi icin belli bir olasilik vardir ve otekinde gecmesi icin de ayni oranda bir olasilik vardir. Oysa, elektronun yerini tesbit ettigimizde sadece tek bir yerde olabilir ve bu da onun gelecekteki davranisinin olasilik oruntusunu degistirir; cunku artik onun hangi delikten gectigi kesindir. Fakat hic kimse, bakmadigi surece, elektronun hangi delikten gectigini bilmez.
Bunlar cok sasirtici sonuclar. Birkac faktor dikkat cekmekte:
Elektronlar bir olasi yol bilgisine sahiptirler veya oyle gorunmektedir.
Elektronlarin hareketi bir gozlemcinin varligina bagli olarak degisir.
Elektronlar gozlemlenmediginde kimse onlarin tercihlerini onceden bilemez.
Ne oluyor? Oz buyucusu filminde oldugu gibi hokus pokuslarla cevrili bir dunyaya mi giriyoruz? Aslinda su ana kadar anlatilanlar, kuantum fizigindeki garipliklere sadece bir giristir. Zira, cift yarik (veya cift delik) deneyinin sonuclari bizleri farkli dunya yorumlarina goturecek kadar zengindir. 3 nolu maddeye donersem; bir elektron gozlemlenmediginde ne olur? Ortaya sonsuz sayida evrenler mi cikar? Bu mumkun olabilir mi?
Ama neden olmasin? Biz bir evrende, bir gerceklik durumunda yasiyor isek, bizimkinden farkli -veya fiziksel yasalar acisindan farkli olmasa da ayri geleceklerin yasandigi- evrenlerin olmadigini neye dayanarak one surebiliriz? Bizim gercekligimiz, bir baska gercekligin hayali olamaz mi?
Gelecek bolumde cift yarik deneyini Dr Stephen Hawking in nasil yorumladigini anlatacagim. Bu bolumde, bazi yerlerde, konuyu anlatan baska bir web sitesinden alintilar yaptim. Site sahibine haksizlik yapmis olmamak icin kaynagi vermem bir ahlak borcudur.
Kaynak: http://atominsan.net/bilim-ve-yasam/cift-yarik-deneyi.html
-devam edecek-
Levent ERTURK
LEVENTERTURK1961
https://leventerturk1961.wordpress.com/
Grup eposta komutlari ve adresleri | : | |
Gruba mesaj gondermek icin | : | ozgur_gundem@yahoogroups.com |
Gruba uye olmak icin | : | ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com |
Gruptan ayrilmak icin | : | ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com |
Grup kurucusuna yazmak icin | : | ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com |
Grup Sayfamiz | : | http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/ |
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz | : | http://orajpoyraz.blogspot.com/ |
BitCoin URL: 16496HKpgEEpx1d6t688HiXXdJP5jdA9xo |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder