9 Eylül 2017 Cumartesi

RUHLARIN KÖPRÜSÜ İNANCI (SIRAT KÖPRÜSÜ VB.)

 


RUHLARIN KÖPRÜSÜ İNANCI (SIRAT KÖPRÜSÜ VB.)

Bu sefer sizlere birçok inanışta yer edinmiş olan, Müslümanların bildiği adıyla "Sırat Köprüsü"nden bahsedeceğim. Bu kavram, ruhun öldükten sonra gideceği yeri belirleyecek olan bu köprü, Çin'de, Babil'de, Babil'den öncesinde ve yakın tarihte de Zerdüştçü inançta yer bulmuştur. Size, bu inanışın sadece İslam'da olmadığını gösterebilmek adına, diğer dinlerde de ne şekilde aktarıldığını göstermek istedim.

"Ruhların Köprüsü" (Bridge of Souls), çok sayıda efsaneye konu olan yaygın bir temadır. Bu köprü, ahiret yolculuğuna çıkmış ölülere ait ruhların izleyeceği yoldur. Gökkuşağı, buna bir örnektir. Birçok inanışta, insanların ruhlarının, beden öldükten sonra bu dünya ile öte dünya arasında bir köprü/yol'dan geçeceği düşünülür. Yani bazı inançlarda bu sadece ruhumuzun boyut değiştirirken izleyeceği yol iken, bazı inançlarda isa Ruh öte aleme vardıktan sonra gideceği bölgenin belirleneceği bir sınavdır. Buna örnek olarak Sırat Köprüsü'nü gösterebiliriz.

Samanyolu'nun çok eski çağlardan bu yana ruhların bir ırmağı olduğu varsayılır. Bazı kabile sistemlerinde de ahirete giriş yolu üzerinde yer alan birtakım dağ patikalarının mevcudiyetine inanılmaktadır. [1]

Köprü sembolü, kimi tradisyonlarda dar kapı, zor geçit, duvarda bulunması gereken bir kapı, sadece bir anlık açık olan bir geçit, "çarpışan iki kayanın arası" veya "iki ateşin arası" sembolüne dönüşür. Örneğin Sathapata Brahmana'ya göre ölen her kimse, günahkarları yakan, fakat iyilerin geçmesine izin veren iki ateş arasından geçmek durumunda kalır.[2]

Şüphesiz antikiteden beri en kesin olan köprü, insanlar ve tanrı arasındaki bağlantıyı, yeryüzü ve öteki alem arasındaki iletişimi temsil eden gökkuşağıdır. Gökkuşağı, tanrıların mesajcısı İris'in eşarbıdır. Buda'nın kendisi, yeryüzüne inerek bir gökkuşağı üzerinde yürür.

Yine İslamiyet'te cennete gitmek isteyen inananlar, öncelikle cehennemin üzerine yerleştirilmiş köprüden geçmek zorundadırlar. Bir saç teli inceliğindeki sırat köprüsünden düşenlerin layık olduğu yer cehennemdir. Bu köprüyü geçeceklerin hızı, geçmişte yaptıkları hayırlı işlere bağlıdır.[3]

Ruhsal Köprü kavramı, Hıristiyanlık tradisyonunda da bulunur. Aziz Pavlus'un vizyonunda bu köprü "saç teli kadar incedir". Ortaçağın Breton destanlarında tırpandan daha keskin bir "kılıç köprü"den söz edilir ki bundan geçiş ancak büyük acılar çekilerek mümkün olur.

İnce köprü sembolü Kafkas Tradisyonlarında "kıldan ince, kılıçtan keskin" deyimiyle dile getirilir. İskitlerinkine çok benzeyen Oset tradisyonunda ölü bir ırmağa gelir ki, üzerinde köprü olarak çok ince bir kalas vardır. Kişi doğru yaşamış bir kişiyse ayakları altında bu ince kalas genişler, sağlamlaşır, görkemli bir köprü olur. Bu köprü Gürcü tradisyonunda da "kıl kadar ince" olarak tasvir edilir.

Samanyolu'nun Büyük Yarığı ve Kuğu Takımyıldızına eskiden beri duyulan ilgi unutulmamıştır; İranlı ateşperest Zerdüştlerinin ölüm sonrası inançlarına Chinvat Köprüsü olarak yerleşmiştir. Chinvat Köprüsü, Tanrı Mehr ya da Mitra (Eş Anlamı: Anne) tarafından korunan bu kılıç benzeri köprüden ölmüşlerin ruhu öteki âleme varmak için geçmek zorundaydı. Şayet ruh erdemli ve dürüst ise, köprü kılıç kenarı gibi olup geçişi kolaylaştıracak; ancak ruh günahkâr ise köprü kılıcın keskin ucu gibi, jilet keskinliğinde olup, ruhun kayarak cehennemin ağzına düşmesine sebep olacaktır.

Köprünün, cennete erişmeyi sağlayan kılıç kenarı benzerliği muhtemelen Samanyolu'nun kuzey ve güney kısımlarını birbirine bağlayan Büyük Yarık'ın kolundan kaynaklanmaktadır; öte yandan kılıcın keskin kenarı benzerliği ise Büyük Yarık'ın zamanla yok olan diğer kolundan kaynaklanmaktadır. Bu noktanın hemen aşağısında ise Akrep (Scorpius) Yıldıztakımı olup, büyük ihtimalle günahkâr ruhları cehennemde karşılayan açık ağızlı bir canavarı simgelemektedir.

Dikkatli bakıldığında yarık görülebilmektedir.

Öteki âleme ulaşabilmek için geçmesi zorunlu olan köprü inancı, Samanyolu'nun güney ve kuzey kesimlerini birbirine bağlayan Büyük Yarık'ın ikili kollarına yönelik inançtan türemiştir. Bunun da ötesinde, kılıç görüntüsü Kuğu (Cygnus) Yıldıztakımı'nı oluşturan yıldızların haça benzer sıralanışı olup, Büyük Yarık'ın köprüye benzeyen koluna işaret edip, kuzey gece semalarında onun pozisyonunu vurgulamaktadır. Avrasya kıtası boyunca Kuğu Takımyıldızı (Cygnus) gök kuğusu ya da kazı olarak görülmekte ki, birçok Avrupa ülkesinde kuşlar, ruhun öteki âleme geçişiyle ilişkilendirilirdi. Ne var ki; Mezopotamya, Fırat toplumlarında ise Kuğu takımyıldızı (Cygnus), efsanevi kartal (Arap geleneğindeki Anka Kuşu) olarak görülmüş; Güneydoğu Anadolu'nun Cilalı Taş Dönemi insanların arasında ruh, kanatlı hayvanlardan akbaba biçiminde algılanmıştır.

Göbekli Tepe, Nevalı Çori ve Çatalhöyük gibi alanların mimarlarının ruhun son yolculuğuyla alakalı kozmolojik bilgileri, binlerce yıllık eski inançlardan miras kalmıştır. Bu ve benzeri dinî inançlar büyük ihtimalle Harran gibi yerlerdeki Neolitik yerleşimcilere aktarılmış; Harran'dan sonra, Sabalılar ve çok sonraları Mandeanlar, Yezidiler, Saf Kardeşler ve Zerdüştlere ulaşmıştır.

Göbekli Tepe gibi erken Cilalı Taş Dönemi kompleksleri, her iki dünya arasında temas mekânlarıydı, diğer bir deyişle cesedin yabani kuşlara sunularak etten arındırılması işlemi sonrası kişinin ruhu ya da bilinç durumu değişen ayini icra eden şaman tarafından bu kapılara erişilebilir. Birçok yönden bu tarz yerleşim alanları, sonraları Sümerler ve Babiller'in muhteşem tapınakları, Batı Avrupa'nın Stonehenge megalitik anıtları ve hatta günümüz dünyasını dolduran mabetlerin habercisi olmuştur. Bu yapıların hepsinin kaynağı Güneydoğu Anadolu'daki Göbekli Tepe gibi alanlarda bulunmaktadır.[4]

Çinvat Köprüsü

Zerdüştlükte ölüm ötesi inançlar arasında yer alan ve bireyin ebedi hayatı hakkında önemli rol oynayan bu köprüye "Rasma" da [5] denilmektedir. Ölüm anında insanların, bireysel bir hesap görme olayının olduğu yer olarak ruhların iyi ve kötü amellerinin karşılığını veren Çinvat köprüsü üstünde, hesaba çekildiklerine inanılmaktadır. Her insan ölümünden sonra Çinvat köprüsünden geçmek suretiyle özel bir imtihana tabi tutulacaktır. İyiler, hayatta iken daima Ahura Mazda'nın tarafında mücadele edenler, zahmet çekmeden öbür dünyaya ulaşacaklardır. Kötüler ise, "durugların evlerinde", yalan cinlerinin oturdukları yerde hasret çekip yaşayacaklardır.

Kişilerin amellerine göre köprü, genişleme ya da daralma özelliğine sahip bulunmaktadır. Bu köprü sonrasında insanların ruhlarının Vahisth ve Hemistegan'a gitmesi belirlenmektedir. Zerdüştiler iyi kişilerin gidecekleri "Vahisth"ı yükseklerin en yükseğinde olan Hara-berazait dağının en tepesinde ve bunun yanında da "Çinvat" köprüsünün bulunduğuna inanmaktadırlar. Çinvat köprüsü iyilere düz yol seklinde açılarak onların Vahisth'e ulaşmasını sağlarken, kötü kalpli kişilere daralarak onların Hemistegan'a düşmesine vesile olur. Zerdüştilikte ölüm ötesi ile ilgili bu inanışlar günümüzde devam etmektedir. Avesta'da bu konuyla ilgili şöyle denilmektedir: [6]

"O kimse ki Ahura Mazda'yı ve Zerdüştiliğin üç temel öğretisini kabul ederse Çinvat köprüsü genişler, iyi ruh Vahisth'e gider ve mutlu hayata devam eder." [7]

"Kötü kalpli ve Ahura Mazda'nın dinine karsı gelen kişiler, insanları kötülük ve yanlış yola yönlendirenler, Çinvat köprüsünün darlığından geçemeyip Hemistegan'a düşerler. Böylece onların ebedi hayatları ızdırap içinde olur." [8]

Istırap Köprüsü

Çin tradisyonuna göre, cehennem ırmağının üzerinde, ölüm olayı ile yeryüzündeki bedenlerini terk eden tüm ruhların ve reenkarne olacak olan tüm ruhların geçmek zorunda olduğu bir "Istırap Köprüsü" vardır. Nasıl her ölen bu köprüyle karşılaşıyor ve onu acı veya tatlı bir şekilde geçiyorsa yeryüzünde tekrar bedenlenecek her varlık da bu köprü ile karşılaşır ve oradan geçer. Fakat bedenlenecek olanlar bu köprüden bedenlerini terk edenler gibi ağır ağır geçmezler, çok hızlı geçerler. [2]

Sırat Köprüsü

Sırat, İslami gelenekte Cehennem üzerine kurulacak köprü anlamında bir terimdir. Sözlükte "yutmak" mânasındaki sert (seretân) masdarından türeyen sırât, "yol, cadde" demektir. Bu anlam, yolda yürüyen kimsenin ağızda lokmanın kaybolması gibi gözden uzaklaşması ilişkisiyle oluşmuştur. Kelimenin aslı sîn ile "sirât" olup kalın ses özelliği taşıyan sondaki ŧâ harfi "sîn"i "sâd"a çevirmiştir.[9]

Kelimenin Latince "strata" (İtalyanca'da halen Strâda denilmektedir.) kökünden geldiği ve Arapçaya Ârâmîceden geçtiği düşünülür. Akaid ve kelâm kitaplarında sırat "Cehennem üzerine kurulmuş olup müminlerin rahatlıkla geçebileceği, kâfirlerin ise üzerinden Cehennem'e düşeceği köprü" diye açıklanır.

Sırat kelimesi sözlük ve terim anlamıyla hadis rivayetlerinde de yer almıştır. Hadis metinlerinde "cehennemin üzerine kurulmuş köprü" mânasında sıratın yanı sıra "cisr" ve "kantara" kelimeleri de geçmektedir. İlgili hadislerden anlaşıldığı üzere herkes sözü edilen köprüden geçecektir. Ebû Saîd el-Hudrî yoluyla Hz. Muhammed'den rivayet edilen bir hadiste iman ve sâlih amel derecesine göre sırattan göz açıp kapayacak kadar bir zaman içinde veya şimşek, rüzgâr, kuş uçuşu yahut yürük at hızıyla geçilebileceği gibi, köprünün kancalarına takılıp cehenneme düşecekler de vardır.[10]

Köprünün "kıldan ince, kılıçtan keskin" olduğu şeklindeki rivayetlerden biri Ebû Saîd el-Hudrî'nin Resûlullah'a nispet etmediği bir haber mahiyetindedir.[11] Hz. Âişe yoluyla Resûl-i Ekrem'den nakledilen diğer rivayet ise isnat açısından zayıf bulunmuştur.[12] Böyle bir anlatımın kâfirlerin karşılaşacağı azabın tasvirine veya inkâr ve isyanın korkunç âkıbetinin temsiline yönelik olması mümkündür.[13]

Kaynaklar

[1] Cenk Tekin, "Ruh ve Doğa Ötesi Bilimleri Sözlüğü", Paragraf Yayınevi, Ankara 2005, s.204.

[2] Alparslan Salt, "Ansiklopedi Semboller", RM yay.

[3] "Köprü" maddesi, Larousse Semboller Sözlüğü, s.368369.

[4] Andrew Collins, "Göbeklitepe: Dünyanın İlk Mabetleri", Sabah Ülkesi Dergisi, sayı: 43, Nisan 2015, s.79.

[5] Dinler Tarihi Ansiklopedisi, İstanbul 1999, C.1, s.151.

[6] Najiba Ziyayi Azizi, "Zerdüştüliğin Kutsal Kitabı Avesta Üzerine Bir Araştırma" (doktora tezi), Ankara Üniversitesi, Felsefe ve Din Bilimleri Anabilim Dalı, Ankara 2009, s.7778.

[7] Avesta,Yatais- ita-gat. Yasna 33/1.

[8] Avesta,Ustavad –gat. Yasna 46/2.

[9] Lisânü'l-Arab, "srt" md.; Kāmus Tercümesi, II, 478479

[10] Buhârî, "Eźân", 129; "Tevĥîd", 24; "Riķāķ", 51; Müslim, "Îmân", 302, 326, 329.

[11] Müslim, "Îmân", 302

[12] Müsned, VI, 110. nşr. Şuayb el-Arnaût, XL, 302304.

[13] Mustafa Akçay, "Sırat" maddesi, Diyanet İslam Ansiklopedisi, cilt: 37, s. 118119.

https://medium.com/@diamondtema/ruhlar%C4%B1n-k%C3%B6pr%C3%BCs%C3%BC-i%CC%87nanc%C4%B1-s%C4%B1rat-k%C3%B6pr%C3%BCs%C3%BC-vb-6aff54a8aff2

 
a45UyF587661-170909143725 Oraj Poyraz At 0raj.p0yraz@neomailbox.net 0raj.p0yraz@neomailbox.net
2017/09/09  15:26 2  65  alelma@yahoogroups.com


 

Konusun da tanisin, cunku insan dilinin altinda gizlidir.

Hz.Ali

Peygamber 30 erkegin cinsel gucune sahipti.

Buhari

Hainlere Hiyanet

Antigonos, bir sehrin askerlerini kandirip kendi rakibi olan komutanlari Eumenes e ihanet ettiriyor; ama askerlerinin ihanetiyle adami oldurdukten sonra kendisi tanrisal adaletin uygulayicisi olmaya kalkiyor, hainleri sehrin valisine teslim edip hepsini diledigi bicimde temizlemesini emrediyor. Oylesine yaptiriyor ki dedigini, sayilari bir hayli cok olan bu askerlerin bir teki bile Makedonya ya donmuyor. Askerler kendisine ettikleri hizmetin buyuklugu olcusunde kotuluk etmis ve cezayi ha ketmis oluyorlardi. Efendisi Sulpicius un saklandigi yeri haber veren kole, Sylla nin vermis oldugu soz geregi serbest birakiliyor; ama devlet hikmeti geregi Tarpeion kayaligindan atiliyor. Bizim kral Clovis de, Cannacre in hizmetcilerine altin silahlar vadederek efendilerine ihanet ettiriyor. Sonra ucunu de astiriyor. Kimi yerde de hiyanet edenlerin boyunlarina ihanet karsiligi aldiklari keseyi takip asiyorlar. Kendi isteklerini yerine getirdikten sonra kamu istegini de yerine getirmis oluyorlar boylece. Fatih Sultan Mehmet, soyunun adeti uzere, taht kiskancligi yuzunden kardesini ortadan kaldirmak isteyince onun adamlarindan birini kullaniyor bu iste: Adam da fazla su yutturarak boguyor sehzadeyi. Is olup bitince Padisah bu cinayetin kefareti olarak katili olen kardesinin anasina (yalniz babadan kardestiler cunku) teslim ediyor o da padisahin gozu onunde katilin karnini yardiriyor, kendi elleriyle yuregini bulup sokerek sicak sicak kopeklere yediriyor. Kendileri hic de iyi olmayanlar, kotu bir eylemden cikar sagladiktan sonra, rahat yurekle, ise biraz iyilik dogruluk karistirmaktan hoslanirlar, bir karsilik oduyormus, vicdanlarini temizliyormus gibi. Kaldi ki, bu korkunc kotuluklere alet ettikleri kimseler kendilerini sucluyormus gibi gelir onlara. Olmelerini isterler ki bu yuz karasi islerin bilinci, tanikligi silinsin gitsin.

Michel de Montaigne : Denemeler


Grup eposta komutlari ve adresleri :
Gruba mesaj gondermek icin : ozgur_gundem@yahoogroups.com
Gruba uye olmak icin : ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com
Gruptan ayrilmak icin : ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin : ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com
Grup Sayfamiz : http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz : http://orajpoyraz.blogspot.com/

BitCoin URL: 16496HKpgEEpx1d6t688HiXXdJP5jdA9xo






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder