AYDIN TONGA : TÜRK İNSANI İSLAM'I BİLİYOR MU
09.02.2018
2017 yılında yapılan "Türkiye'de toplumun dine ve dini değerlere bakışı" [1] adlı araştırma pek çok açından ezberleri bozacak veriler sunmakta. Din-iktidar ve din-siyasal söylem ilişkisinin olgusal veriler ışığında tartışılması ve yeniden ele alınması açısından da bu araştırmanın önemli bilgiler sunduğunu ayrıca belirtebiliriz. Önce veriler ile başlayalım.
ÇARPICI VERİLER
Bilindiği üzere dillere pelesenk olmuş biçimde yıllardır "Türkiye'nin %99'unun Müslüman" olduğu ifade edilir. Oysa bu araştırmaya göre gerçek hiçte öyle değildir. Şöyle ki "Allah'ın varlığına birliğine bizi yaşatıp yarattığına inanıyor musunuz" sorusuna olumlu cevap verenlerin oranı %86'dır. Bu oranın dışında kalan %6 yalnızca Allah'a inandığını ifade ederken %4 bu inancı da paylaşmaz yani kendisini Ateist olarak ifade eder. Geri kalan son %4'ün durumu ise kararsız/yanıt yok biçimindedir.
Buna benzer bir soru ise şöyledir: "Kur'an-ı Kerim ve diğer kitapların vahiyle geldiğine inanıyor musunuz?" Araştırmaya katılan kimselerin %14'ü bu soruya olumsuz cevap verir. Yine %10'da kararsızdır yanıt vermek istemez. Anlaşılacağı üzere net bir biçimde "Kur'an ilahi bir kitaptır diyenlerin" oranı ise %76'dır. Oranı ile itibariyle buna benzer bir veride şöyle ortaya çıkmış: Meleklere inanıyorum %75 inanmıyorum ya da yanıtsız/kararsız %25.
Peygamberlere inanç bağlamında ortaya çıkan cevaplar da bir hayli çarpıcı. Buna göre araştırmaya katılanların yalnızca %63'ü "Peygamberlere inandığını ve onları her anlamda rol model olarak gördüğünü" ifade etmekte. Bunun dışında kalan %20'lik dilim ise "Peygamberlere inandığını ama Hz. Muhammed'i her anlamda rol model olarak görmediğini" belirtmekte. Kadere inanç sorusuna ise suali yanıtsız bırakan %5'in dışında %10'luk bir dilim olumsuz cevap vermekte kadere inanmadıklarını bildirmekte. Yukarıdaki verileri tamamlayacak bir biçimde ahiret hayatına inandıklarını ve sorguya çekileceklerini düşünen kesimin oranı %73 olarak belirtilmiş. Geride kalan %10 öldükten sonra dirileceğini ama sorguya çekileceğini düşünmemekte hiçbir biçimde ahiret hayatına inanmayanların oranı ise %9 olarak ortaya çıkmakta.
"HAYIR BEN BUNUN İÇİN ŞİMDİ CENNETE GİTMEM..."
Pek çok açıdan üzerinde düşünülecek bir veri ise şu soruya verilen yanıtla karşımıza çıkmakta: "Cennete gideceğiniz kesin olsa; şu an Cennete gitmek için ölmeyi düşünür müsünüz?" "Kim cennete gitmeyi düşünmez ki" dediğinizi duyar gibiyim. Fakat gelin görün ki "Hayır ben bunun için şimdi cennete gitmem" diyenlerin oranı tam %65!
Söz konusu araştırmanın sunduğu bir diğer elzem veriler kümesi ise "dini bilginin" öğrenimi algısı günlük yaşamdaki karşılığı sorularını yanıtlar biçiminde tezahür etmekte. O verilerden bazılarını burada paylaşmak istiyoruz. Buna göre araştırmaya katılanların %33'ü evinde Kur'an bulunmadığını ifade ederken %32'si evinde Kur'an'ın bulunduğunu ama pek okumadığını zikretmekte. Bunun dışında %66'lık bir kesim Kur'an'ın Türkçe mealini okumadığını bildirirken yalnızca %17'lik kesim meali okuduğunu ifade etmekte. İslam Peygamberinin hayatını okumayanların oranı da Kur'an okumayanların oranı ile neredeyse aynı %65...
Peki insanlar dini bilgileri kimlerden ya da hangi kurumlardan öğrenmekte bunun için nasıl bir yol seçmekte? "Devir internet devri" dercesine araştırmaya katılanların %45'i İslam dini ile ilgili bilgileri "internetten öğrendiğini" bildirmekte. "Birine sorarak" bu bilgileri öğrendiğini ifade edenlerin oranı ise %20. Diyeceğimiz toplumun üçte ikisi dini bilgileri ya internetten ya da birinden öğrenmekte.
SEÇİMLERDE DİNİNE DÜŞKÜN ADAY ÖNEMLİ
"Dinin günlük yaşamdaki anlamı ya da karşılığı" başlıklarındaki sorulara gelirsek onları da şöyle aktarabiliriz: Araştırmaya katılanların %30 hiç camiye gitmediğini ifade ederken %13'ü de yer yer camiye gittiğini belirtmekte. Ramazan orucunu hiç tutmayanların oranı bu araştırmaya göre %20 sürekli tutanların oranı ise %45 olarak ifade edilmekte. Beş vakit namaz kılanlarla hiç namaz kılmayanların oranı ise tesadüfî bir biçimde aynı çıkmış; %22.
Çarpıcı olduğunu düşündüğümüz bir diğer veri ise "Bir cemaat ya da tarikata bağlılığı bildiren" şu veriler: Bir cemaat/tarikata bağlıyım %15 değilim%60. Araştırmanın siyaset alanına dair sunduğu veriler de önemli. Buna göre "Siyasi bir seçimde adayın dinine düşkün olması" %51'lik bir kesim açısından "çok önemli" olarak ifade edilmiş. Diğer bir ifadeyle toplumun yarısı siyasi seçimlerde adayın "dindar" olmasını istemekte. Dahası "Seçimlerde adayın dinine düşkün biri olması sizin için ne kadar önemli" sorusuna kısmen ya da çok önemli diyenlerin oranı tam %75 olarak ifade edilmiş. Nihai olarak "İslam ülkelerinin (Hıristiyan ülkelerin dini lideri papalık gibi) HALİFELİK benzeri bir dini liderliğe ihtiyacı olduğunu düşünüyor musunuz?" sorusuna %54'lük bir kesim "Evet" olarak cevap vermiş.
HİLAFET İSTEYEN YÜZDE 51 VAR SİYASETÇİ İÇİN DAHA NE OLSUN
Yazımızın başında da ifade ettiğimiz üzere araştırma din-iktidar dini söylem-siyaset ilişkilerini daha sağlıklı anlamaya dair pek çok veri sunmakta. Buna göre toplum aslında bize sunulandan çok daha aşağılarda bir "dindarlık" temayülüne sahip. Öyle ki bu durum ahiret inancı peygamber inancı ve dahi Allah inancı gibi sorularla açıklığa kavuşmakta. Bununla birlikte aynı toplum inandığı dini -büyük oranda- okumamakta ve dolayısıyla bilmemekte. Öte yandan içinden geçmekte olduğumuz süreçte bize toplumun "dindarlaştığını" ve "tabandan" yükselen bir sesle dini söylemlerin ağırlık kazandığını göstermekte. Peki gelinen aşamada bu durum nasıl açıklayacağız? Kanaatimce şöyle: Toplumun büyük bir bölümünün dini bilgiye sahip olmaması onların aynı zamanda istenilen dini düşünceye kanalize edilebileceğini işaret etmekte. İşte bu işaret aynı zamanda iktidarı da siyasetçilere altın tepsiyle sunmakta. Çünkü ilahi söylemlerin gücünü bilen politikacılar iktidarda kalmak için dini argümanları açıkça kullanmakta ve nihai olarak bu işi ustalıkla yapanlar başarılı da olmakta. Bakınız ülkede niye istediğini bilmese de hilafet isteyen bir %51 var siyasetçi için daha ne olsun!
Araştırma kapsamında ifade edeceğimiz bir diğer husus ise şu: Toplumun büyük bir kesiminin dini bilgisinin yetersiz olması tersinden tarikat ve benzeri örgütlenmelerin gücünü büyüten bir unsurdur. Öyle ki bu araştırmaya göre bir tarikat ve cemaate bağlı olanların oranı %15'dir ki bu hiçte azımsanacak bir oran değildir. Burada yine karşımıza çıkan olgu bilgi ve onun yaşamdaki karşılığıdır. Ekonomik siyasi sosyolojik ve benzeri sorunların girdabında "hiçleşme" halini yaşayan ve varlığını anlamlandırmaya çalışan kimse dini bilgi için "örgüte" alime keramet ehli diye sözü edilen cemaat liderlerine yönelmekte. Dini bilginin ulaşılabilirliği ne kadar azalırsa "kaynağa" yönelik teveccüh de o kadar artmakta. Fakat şu var ki kimilerince dinin aslıyla yaşandığı ve öğrenildiği yerler olarak tanımlanan/yansıtılan tarikat ve cemaatler gelinen aşamada bu iddiaya ne kadar haizdir orası tartışılır. Fethullah Gülen örneği ortada. Daha geçtiğimiz aylarda umrede bir cemaate mensup iki grup arasında şiddetli bir kavga çıktı ve bunun öncesinde taraflardan biri diğerini "dolandırıcılık" suçlamasıyla mahkemeye verdi. Ve tabi Tekirdağ Süleymanpaşa Müftüsü Ayhan Okur'un cemaatler ve tarikatlarla ilgili şu değerlendirmesi de bu noktada önem taşımakta "Cemaat ve tarikatların bir çoğu çıkar ve rant peşinde koşmaktadırlar. Dini hizmet yapıyor görüntüsü vererek gerçek amaçlarını gizlemektedirler. Birçok cemaatin ve tarikatın ahlaklı insan yetiştirmek gibi bir gayeleri yoktur" [2]
Araştırma üzerine uzun uzadıya konuşabiliriz lakin son olarak şunu ifade edelim ki içinden geçmekte olduğumuz günlerde insanlar kitleler halinde aynılaşsa da birbirlerinden kopuk ve zor dünyalarıyla kitlesel değil un ufak olarak küçülerek yaşamaya ayakta kalmaya çalışıyorlar. İktidar ise her zaman olduğu gibi büyüleyici göz kamaştırıcı ve baştan çıkarıcı. Onun için "kutsal" dâhil feda edilmeyecek bir değer yoktur. İşte tam bu noktada iktidar odaklı dini örgütlenmelerin imdadına da insanlığın o küçülmüş parçalanmış hali yetişir. Ve Canetti'nin dediği gibi "Küçük insan birilerinin peşinden gittiği için kendi peşinden gelenleri yaratır" Böylelikle küçükler yeniden kitle olur din adına konuşanlar da iktidar.
Aydın Tonga
Odatv.com
[1] Türkiye'de Toplumun Dine Ve Dini Değerlere Bakışı Mehmet Ali Kulat Mak Danışmanlık.
a45UyF587661-180209141721 Oraj Poyraz At Neomailbox 0raj.p0yraz@neomailbox.net
2018/02/09 14:45 2 65 AtaturkMilliyetcileri@googlegroups.com
. . . . . .
BAHAR SARKISI..
. . . . . .
Titrek bir damladir aksi sevincin
Yuzunun sararmis yapraklarinda
Ne zaman kederden tasarsa icin
Sarkilar tasirsin dudaklarinda.
Islerken hulyama sesten orguler
Bir cini vazodan dokulen guller
Gibi hulyada fecirler guler
Burusmus bir cicek parmaklarinda.
. . . . . .
Gozlerin kararan yollarda uzgun,
Ve bir zambak kadar beyazdi yuzun;
Suzulup akasya dallarindan gun
Erir damla damla ayaklarinda.
. . . . . .
Sesin perde perde genisledikce
Solan gozlerinden yagarken gece
Surur etegini silik ve ince
Bir golge bahcenin uzaklarinda.
. . . . . .
Sen boyle kederden tastigin aksam
Derim dudaginda sarki ben olsam
Gozlerinde damla, icinde gam
Eriyen renk olsam yanaklarinda
Ahmet Muhip DRANAS
Muftu Hilmi Efendi, Selimiye camii inde hurriyetin ve adaletin saygi deger temsilcisi olan Venizelos hazretlerinin sagligi icin guzel bir dua okumus ve hazir bulunanlar sukran duygularini belirterek duaya katilmislardir.
Edirne Tem in gazetesinden -8.1920
Sevgi her zaman kollarin acik durusudur. Sevgi icin kollarinizi kaparsaniz kendiniz disinda tutacak hic bir seyin kalmadigini gorursunuz.
Anonim Nasihat
Addendum, cogul addenda
Eklenecek sey
(ler)
Latince Atasozleri
Grup eposta komutlari ve adresleri | : | |
Gruba mesaj gondermek icin | : | ozgur_gundem@yahoogroups.com |
Gruba uye olmak icin | : | ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com |
Gruptan ayrilmak icin | : | ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com |
Grup kurucusuna yazmak icin | : | ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com |
Grup Sayfamiz | : | http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/ |
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz | : | http://orajpoyraz.blogspot.com/ |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder