17 Mayıs 2018 Perşembe

KAYA KUBBESİ ÇEVİRİSİ ...ABDÜLMELİK MERVAN'IN SİYASİ POLİTİKASI ...

Örnek olarak Sure 64:1'in kıyaslamalı kırk mealini koydum.
Görülüyor ki, meallerde asla sorun yok.
Kuranı okuyabilen, anlayabilen insanlar var.
Ve Türklerin de yargı, algı, ve duygu dünyasına hitab edebilecek yeterlilikte mealler vardır.
Bu Kur'anın Türkçe anlaşılamayacağı önyargısına bir cevap olarak eklendi.

İkinci olarak Müslümanlığın Emevi döneminde Yahudiliğin Hristiyan yorumuna isyan olmak üzere sonradan üretildiğini gösteren bir tarihi bulgu ve belgedir, Kaya Kubbesi.

Oraj POYRAZ(0raj.p0yraz@neomailbox.net / oraj.poyraz@openmail.cc / oraj_poyraz@alpinaasia.com )
           L2fSIJNoA0xfSNxA  

KAYA KUBBESİ ÇEVİRİSİ ...ABDÜLMELİK MERVAN'IN SİYASİ POLİTİKASI ...



Christoph Luxenberg'in çevirisi ile Kaya Kubbesi'nin iç kısmındaki yazma ve Abdul Melik'in dini ve politik proğramı:



Benim Türçem ile bu yazıtın çevirisi:

1.

Lütufkar ve mehametli Tanrının adıyla (Seven ve sevilen Tanrının adıyla).

Tanrıdan başka Tanrı yoktur. Onun ortağı yoktur.

Yusebbihu lillâhi mâ fîs semâvâti ve mâ fîl ard(ardı) ehul mulku ve lehul hamdu ve huve alâ kulli şey'in kadîr(kadîrun).

1.

yusebbihu

: tespih eder

2.

li allâhi

: Allah'ı

3.

: şeyler

4.

fî es semâvâti

: semalarda göklerde

5.

ve mâ

: ve şeyler

6.

fî el ardı

: arzda yeryüzünde yerde

7.

lehu

: onun ona

8.

el mulku

: mülk sahiplik idare

9.

ve lehu

: ve onun ona

10.

el hamdu

: hamd sena övgü

11.

ve huve

: ve o

12.

alâ kulli şey'in

: herşeye

13.

kadîrun

: kaadir


1 - İmam İskender Ali Mihr: Göklerde ve yerde olan herşey Allah'ı tesbih eder. Mülk O'nundur ve hamd O'nadır. Ve O herşeye Kaadir'dir (gücü yetendir).

2 - Diyanet İşleri: Göklerdeki ve yerdeki her şey Allah'ı tespih eder. Mülk yalnızca O'nundur hamd de O'na mahsustur. O her şeye hakkıyla gücü yetendir.

3 - Abdul Metin Saruhan: 64.1: Göklerde ve yerde ne varsa hepsi Allah'ı tesbih eder. Mülk O'nundur hamd O'nadır. O her şeye Kadirdir.

4 - Abdulbaki Gölpınarlı: Tenzîh eder Allah'ı ne varsa göklerde ve ne varsa yeryüzünde onundur saltanat ve tedbîr ve onadır hamd ve onun her şeye gücü yeter.

5 - Abdullah Parlıyan: Göklerde ve yerde olan herşey Allah'ın sınırsız şanını yüceltir bütün otorite ve saltanat O'nundur ve bütün eksiksiz övgüler O'na mahsustur. O'nun dilediğini yapmaya gücü yeter.

6 - Adem Uğur: Göklerde ve yerde ne varsa hepsi Allah'ı tesbih eder. Mülk O'nundur hamd O'nadır. O her şeye kadirdir.

7 - Ahmed Hulusi: Semâlarda ve arzda her ne varsa (Allâh Esmâ'sıyla yaratılmaları dolayısıyla) Allâh'ı (kulluk işlevlerini yerine getirmek suretiyle) tespih etmede! Mülk O'na aittir Hamd O'na aittir! O her şey üzerine Kaadir'dir!

8 - Ahmet Tekin: Göklerdeki varlıkların imkânların ve yerdeki varlıkların imkânların tamamı Allah'ın koyduğu düzen içinde görevlerini yaparak Allah'ı tesbih ve zikrediyorlar. Mülk ve hükümranlık yalnız O'nundur. Hamd-övülmek şükür yalnız O'nun hakkıdır. O'nun gücü kudreti her şeye yeter.

9 - Ahmet Varol: Göklerde ve yerde ne varsa Allah'ı tesbih etmektedir. Mülk O'nundur. Hamd O'nadır. O her şeye güç yetirendir.

10 - Ali Bulaç: Göklerde ve yerde olanların tümü Allah'ı tesbih eder. Mülk O'nundur hamd (övgü) de O'nundur. O her şeye güç yetirendir.

11 - Ali Fikri Yavuz: Göklerde ve yerde olan her şey Allah'ı tesbih eder (zerresinden küresine ne varsa hep O'nun kudret ve azametine şahidlik eder). Mülk O'nun hamd da O'nun: O her şeye kadîrdir.

12 - Ali Ünal: Göklerde ne var yerde ne varsa hepsi Allah'ı tesbih (O'nun her türlü noksan sıfatlardan ve ortakları bulunmaktan mutlak münezzeh olduğunu ilan) eder. (Varlıklar üzerinde) mutlak mülkiyet ve hakimiyet O'nundur bütün hamd de O'na mahsustur. O her şeye hakkıyla güç yetirendir.

13 - Bayraktar Bayraklı: Göklerde ve yerde olan her şey Allah'ı tesbih eder/anar kâinatın yönetimi O'na aittir. Bütün övgüler O'na mahsustur. O'nun gücü her şeye yeter. [646]

14 - Bekir Sadak: Goklerde olanlar ve yerde bulunanlar Allah'i tesbih ederler. Hukumranlik O'nundur ovulmek O'na mahsustur. O herseye Kadir'dir.

15 - Celal Yıldırım: Göklerdekiler ve yerdekiler Allah'ı tesbîh ederler. Mülk ü saltanat O'nundur. Hamd (en güzel övgü) O'na mahsustur. O'nun her şeye kudreti yeter.

16 - Cemal Külünkoğlu: Göklerde ve yerde olan her şey Allah'ın sınırsız şanını yüceltir. Bütün otorite O'nundur ve bütün övgüler O'na mahsustur. O dilediğini yapmaya gücü yetendir.

17 - Diyanet İşleri (eski): Göklerde olanlar ve yerde bulunanlar Allah'ı tesbih ederler. Hükümranlık O'nundur Övülmek O'na mahsustur. O herşeye Kadir'dir.

18 - Diyanet Vakfi: Göklerde ve yerde ne varsa hepsi Allah'ı tesbih eder. Mülk O'nundur hamd O'nadır. O her şeye kadirdir.

19 - Edip Yüksel: Göklerde ve yerde ne varsa ALLAH'ı yüceltir. Yönetim O'nundur övgü O'nadır. O her şeye Gücü yetendir.

20 - Elmalılı Hamdi Yazır: Tesbîh eder Allaha Göklerde ve Yerdeki mülk onun hamd onun ve o her şey'e kadîrdir

21 - Elmalılı (sadeleştirilmiş): Göklerde ve yerde ne varsa Allah'ı tesbih eder. Mülk O'nun hamd O'nun ve O herşeye kadirdir.

22 - Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2): Göklerde ve yerde ne varsa hepsi Allah'ı tesbih eder. Mülk O'nundur hamd O'nadır. Her şeye gücü yeten O'dur.

23 - Gültekin Onan: Göklerde ve yerde olanların tümü Tanrı'yı tesbih eder. Mülk O'nundur hamd (övgü) de O'nundur. O her şeye güç yetirendir.

24 - Harun Yıldırım: Göklerde ve yerde olan her şey Allah'ı tesbih eder. Mülk O'nundur hamd de O'nundur. Şüphesiz O her şeye kadirdir.

25 - Hasan Basri Çantay: Göklerde ne var yerde ne varsa (hepsi) Allâhı tesbîh (ve tenzîh) etmekdedir. Mülk Onun hamd Onun O herşey'e hakkıyle kaadirdir.

26 - Hayrat Neşriyat: Göklerde ne var yerde ne varsa Allah'ı tesbîh eder; mülk (umûmen) O'nundur; hamd (ve senâ) O'na mahsustur. Ve O herşeye hakkıyla gücü yetendir.

27 - İbni Kesir: Göklerde ne var yerde ne varsa; hepsi Allah'ı tesbih ederler. Mülk O' nundur hamd O'na mahsustur. Ve O; her şeye kadirdir.

28 - İlyas Yorulmaz: Göklerde ve yerde olanlar Allah'ı yücelterek noksan sıfatlarından arındırırlar. Mülkün sahibi ve övülmek de yalnızca ona yaraşır. O her şeye gücü yeten ve her şeyi planlayandır

29 - Kadri Çelik: Göklerde ve yerde olanların tümü Allah'ı tesbih etmektedir. Mülk de O'nundur övgü de O'nundur. O her şeye güç yetirendir.

30 - Muhammed Esed: Göklerde ve yerde olan her şey Allah'ın sınırsız şanını yüceltir. Bütün otorite O'nundur ve bütün övgüler O'na mahsustur. O dilediğini yapmaya kadirdir.

31 - Mustafa İslamoğlu: Göklerde olan şeyler de yerde olan şeyler de Allah adına hareket ederler: mutlak otorite O'na aittir övgülerin tamamı da O'na aittir; zira O her şeye kadirdir.

32 - Ömer Nasuhi Bilmen: Göklerde ne var ise ve yerde ne var ise Allah için tesbihte bulunur. Mülk ve hamd O'na mahsustur ve O her şey üzerine tamamen kâdirdir.

33 - Ömer Öngüt: Göklerde ve yerde bulunanların hepsi Allah'ı tesbih ederler. Mülk O'nundur hamd O'na mahsustur. O her şeye kâdirdir.

34 - Şaban Piriş: Göklerde ve yerde ne varsa Allah'ı tesbih ederler. Hakimiyet O'nundur. Hamd da O'nadır. O'nun her şeye gücü yeter.

35 - Sadık Türkmen: Göklerdeki ve yerdeki herşey Allah'a boyun eğer. Mülk (İmparatorluk Mutlak İktidar) yalnızca O'nundur Hamd da O'nadır (yaptığı herşeyi yerli yerince güzelce yapanadır!) O herşeye hakkıyla gücü yetendir.

36 - Seyyid Kutub: Göklerde ve yerde ne varsa hepsi Allah'ı tesbih eder. Mülk O'nundur hamd O'nadır. O'nun gücü her şeye yeter.

37 - Suat Yıldırım: Göklerde ne var yerde ne varsa hepsi Allah'ı tesbih ve tenzih eder. Hâkimiyet O'nundur. Bütün hamdler ve övgüler O'na mahsustur. O her şeye kadirdir.

38 - Süleyman Ateş: Göklerde ve yerde bulunanların hepsi Allâh'ın şânının yüceliğini anmaktadır. Mülk O'nundur hamd O'nundur. O herşeye kâdirdir.

39 - Tefhim-ul Kuran: Göklerde ve yerde olanların tümü Allah'ı tesbih etmektedir. Mülk de O'nundur hamd (övgü) de O'nundur. O her şeye güç yetirendir.

40 - Ümit Şimşek: Göklerde ne var yerde ne varsa hepsi Allah'ı tesbih eder. Egemenlik Onundur; bütün övgüler Ona aittir. Onun gücü herşeye yeter.

41 - Yaşar Nuri Öztürk: Göklerdekiler ve yerdekiler Allah'ı tespih ediyor. O'nundur mülk ve yönetim; O'nun içindir tüm övgüler. Her şeye gücü yetendir O.



(Sure 64:1) Kudret ona. Övgü ona.=====================>>>>>

(Sure 57:2) O verir yaşamı (o diriltir yaşama) ve öldürür. O her şeye gücü yetendir.



2.

Övülmesi gerken (Övülesi) Tanrının hizmetcisi ve onun elçisidir.

(Sure 33:56) Tanrı ve melekleri peygambere rahmet diliyorlar.

Siz inananlar; ona rahmet ve sağlık/refah dileyin

Tanrı onu kutsasın ona sağlık/refah ve Tanrıdan merhamet (veya sevgi).



3.

(Sure 4.171) Yazı sahipleri! Kararınızda yanlış olmayın va Tanrı hakkında sadece doğruyu söyleyin.

Çünkü İsa Mesih Meyemin oğlu Tanrının elçisidir ve onun Meryeme yerleştirdiği sözüdür ve kendisinden bir ruhtur.

Tanrıya ve elçisine inanın ve "üç" demeyin

(Bunu) bırakın! (Sizin için) iyidir.

Çünkü Tanrı birdir –övgüler ona- nasıl çocuk sahibi olsun ki.

Gökteki ve yerdeki (her şey) onundur.

Şahit olarak (sadece) Tanrı yeter.



4.

(Sure 4:172) Mesih Tanrı hizmetcisi olmaktan gocunmayacaktır (Tanrıya) yakın olan melekler de.

Kim ama ona hizmette gocunursa ve kendini üstün görürse

Onları (bir gün) yanına çağıracaktır.



5.

Rab elçini Meryem oğlu İsa'yı kutsa.

(Sure 19:33-36) Doğduğu günde öldüğü günde tekrar dirileceği günde sağlık/refah ona.

Üzerine tartıştığınız Meryem oğlu İsa böyeledir gerçeğin sözüdür.

Tanrıya evlatlık edinmek yakışmaz -övgüler ona-. Bir şeye karar verirse ol demesi yeterlidir. O olur.

(Sure 43:64) Tanrı benim rabbimdir ve sizin rabbinizdir o halde ona hizmet edin bu doğru bir çizgidir.



6.

(Sure 3:18) Tanrı kendisinden başka Tanrı olmadığını ihtar etti melekler ve yazı alimleri gerçeği (gerçek gereği) pekiştirdiler: Ondan kudretliden ve uludan başka Tanrı yoktur.



7.

(Sure 3:19) Tanrı katında doğru olan (yazıyı) kabul etmektir (yazıyla örtüşmektir) (yazı anlayışı anlamında).

Çünkü kendilerine yazı verilenler verilen bilgiden sonra birbirleriyle tartışdıkları için çelişkiye düştüler.

Kim ama Tanrının yazı işaretlerini (yazıdaki kelimeleri) inkar ederse Tanrı (ona) tez elden hesap soracaktır.



Bu çevirinin; mesela Diyenetin çevirisine uymadığının elbette farkındayım. Çünkü Christoph Luxenberg'in çevirisi Diyanetinki ile uyuşmuyor.

Bu yazıtta tarih boyunca ilk olarak ve bir yazıtta islam terimi kullanılıyor. Fakat bu terimin günümüzde bir din olarak bildiğimiz İslam ile henüz bir ilişkisi yok. Bu yazıttaki islam terimi "kabul etmek" "razı olmak" "örtüşmek" anlamında kullanılıyor.

Abdul Melik imparatorlara layık bu kubbe ile Bizans kilisesinin rakibi olduğunu bildiriyor. Kubbe üzerindeki yazıt ile bir taraftan gerçek Hristiyanlığın kendi teolojisi olduğunu ilan ediyor diğer tarafdan Bizans kilisesine yanlış teoloji uyguladığının mesajını veriyor.

Yazıtta İsa için sık sık Meryemin oğlu vurgulaması kullanılıyor. Bu İznik Konseyi (325) öncesinin Hristiyanlığının bir öğesi. İsa'nın iki tabiatlı olduğu öğretisi İznik Konseyi kararları ile Bizans kilisesinin doktrini oldu. Bizans teolojisinde İsa'nın Tanrının oğlu olduğu ön plandadır. Pers İmparatorluğunda yaşayan kiliseler ancak 410 senesinde Tizpon konseyi ile isteksiz kabul ettiler bu doktrini. Anlaşılan o ki bu doktrin Pers İmparatorluğunun doğusunda yaşayan hristiyanlara kadar erişmemiş veya onlar tarafından kabul görmemiş. Onlar hala İznik konseyi öncesi Hristiyanlığı yaşıyorlar ve en geç Abdul Melik zamnında batıya doğru yolculukarında kendi öğretilerini eski Pers İmparatorluğu topraklarına geri getiriyorlar. Güçlendikleri için de Bizans kilisesine kafa tutuyorlar.

Kaya Kubbesi'ndeki bu yazıta göre İsa

- Meryem'in oğludur

- Mesih'dir.

- muhammad'dır. Yani "seçilmiş" ve/veya "övülmüş"tür. "Seçilen"dir ve/veya "Övülen"dir.

- abd Allah'dır. Yani "Tanrının hizmetcisi"dir.

- Peygamberdir.

- Elçidir. Tanrının gönderdiğidir.

- Sözdür. Tanrının sözüdür. Tanrının Meryem'e yerleştirdiği sözdür.

- Ruhdur. Tanrının ruhudur.

- Tanrı'nın oğlu değildir.

Bu zaman dilimine dek (700'lü yıllar) ve muhtemelen 750 yıllarına dek "muhammad" terimi İsa için kullanılan bir terimdir. İsa'ya "seçilmiş" ve/veya "övülmüş" ünvanını veren bir terim.

Bu zaman dilimine kadar "muhammad" terimi ile kastedilen İslam peygamberi olarak bilinen "Muhammed" değildir. İslam peygamberi olarak bilinen "Muhammed" henüz Dünya'ya gelmemiştir ne fiziksel olarak ne de bir literatür figürü olarak.



Mezmurlar 118/26

Kutsansın RAB'bin adıyla gelen

Matta incili 21/9

Rab'bin adıyla gelene övgüler olsun....






a45UyF587661-180517210821 Oraj Poyraz At Neomailbox 0raj.p0yraz@neomailbox.net
2018/05/18  04:34 2  65  AtaturkMilliyetcileri@googlegroups.com

 


Bilgi insani kuskudan, iyilik aci cekmekten, kararlilik korkudan kurtarir.

KONFUCYUS

Iste, Fatih in Avni adiyla kaleme aldigi, Bir gunes yuzlu Melek misraiyla baslayip Galata daki genc bir papazdan soz eden ve bes bucuk asir sonra sansure ugrayan gazeli.
Yorum, yine sizlere ait.

Bu 14 yasindaki papaz yamagi, Nasturas in ogludur.
Fatih in sarayina gitmedigi icin, Fatih tarafindan boynu vurdurulmustur.
Cani pahasina namusunu kurtarmis oldugunu babasi yazmaktadir.

Fatih sultan Mehmet in divanindaki 72 siirin 27 si oglanlara aittir.
Bu Divan;
1959 yilinda Sayin Ahmed Aymutlu tarafindan aciklamali olarak yayimlanmistir.
Bu siir aruz vezni ile yazilmistir.

AVNÎ GAZEL INCELEME

Failatun, failatun, failatun, failun

Bir melek yuzlu gunes gordum ki alem mahidur
Ol kara sunbulleri a$iklarinun ahidir

Bir gunes yuzlu melek gordum ki cihan onun aynidir.
O kara sumbulleri a$iklarinin ahidir

Sair gordugu ve siirine konu edindigi sahsi, yuzunun nur gibi parlakligini ifade icin gunes yuzlu bir melege benzetiyor ( istiare). Bu yuz oyle bir gunestir ki (tesbih) butun alem onun ayi gibidir. Ay nasil isigini gunesten aliyorsa; cihan da isigini onun gunes gibi parlak yuzunden almaktadir. Kara sumbullerle kastedilen yarin saclaridir (istiare). Bu benzetme, hem sumbulun koyu renkli bir cicek olmasindan kaynaklanmaktadir hem de o devirde insanlarin saclarina guzel kokular surduklerine isaret etmektedir. Koku surulen kivrimli saclar sekil itibariyle kivircik bir saci andiran sumbullere benzetilmislerdir (istiare). Sair, sumbul kelimesiyle ifade ettigi saclari, soz konusu guzelin a$iklarinin ahina benzetmektedir.

Kareler giymis meh-i zaban gibi ol serv-i naz
Mulk-i Efrengun meyerkim husn icinde sahidur

O nazli servi parlayan bir ay gibi karalar giyinmis, sanki guzellikte Frenk ulkesinin padisahidir.

Sevgilinin nazli bir serviye benzetilmesi (istiare) daha cok endamin mutenasip olusu ve naz ile salinarak yuruyusu, aya benzetilmesi karalar giymesi sebebiyledir. Soz konusu guzel, Galata da yasayan bir gayrimuslim olup, onun siyahlar giymesi buyuk bir ihtimale kiliseye mensup biri olabilecegini gostermektedir. Galata da azinliklar yasarmis ve buraya Frengistan denirmis. Bu guzel anlasildigi uzere mukemmel bir gorunuse sahipmis ki Avni ye siir yazdirmis.



Ukde-i zunnarina her kimse kim dil baglamaz
Ehl-i iman olmaz ol a$iklarun gum rahidur

Zunnarin dugumune gonul baglamayan kimse iman ehli olamaz; o, a$iklarin yoldan cikmisidir.

Ukde-i zunnar , papazlarin ve belki de o devirde yasayan dindar Hiristiyanlarin bellerine bagladiklari kil veya ibrisimden mamul parmak kalinliginda bir ipin dugumudur. Bu, ayni zamanda bir kimsenin Hiristiyan dinine mensup oldugunun gostergesiymis. Sair eger bir a$ik onun zunnarinin dugumune gonlunu baglamazsa asilarin yoldan cikmisi olur demektedir. Sair onun zunnarina gonul baglamayan kimse iman ehli olamaz demekle aslinda ask yolunun iman ehlinden olamaz demek istemistir.
Zunnar kelimesi guzelligi ovulen sahsin sacini kastetmek icin kullanilmistir (istiare). Yani sair kim onun ukde-i zunnarina gonul vermezse a$iklarin yolundan cikmistir demektedir.


Gamzesi oldurdugine lebleri canlar virur
Var ise ol ruh-bahsun din-i Isa rahidur

Gamzesinin oldurdugune dudaklari canlar verir. Galiba o can bahsedicinin yolu Isa nin dinidir

Bu beyitte sevgilinin celali (ofke, kahir) ile cemali (lutuf) bir arada kullanilmaktadir. Sevgilinin aldiris etmez bakisi, asiginin olum nedenine, dudagi ise cana can katan hayat suyunun kaynagina veya Hz. Isa nin nefesine benzetilmistir. Soz konusu guzel, dudagi ile can bagislamasi bakimindan Hz. Isa nin mucize meslegini surduren ve boylece onun dinin yolunda giden bir kimse olarak gosterilmektedir.

Avniya kilma guman kim sana ram ola nigar
Sen Sitanbul sahisin ol Kalatanun sahidur

Ey Avni! Sevgilinin sana ram olacagini sanma; sen Istanbul sahisin, o Galatanin sahidir.

Soz konusu sevgili bir gayrimuslimdir. Yani toplumda Musluman bir insanin sahip oldugu hakka sahip degildir. Ona a$ik olan da bir buyuk hukumdardir. Fatih e gore ask o kadar yucedir ki sinif ve din farki yapmaz. A$ik, dunyanin en kuvvetli kisisi olsa ve sevgilisi kulu kolesi olsa da aski ugruna aglayip sizlamak zorundadir.

Hurriyet olmayan bir memlekette olum ve cokus vardir.
Her ilerleyisin ve kurtulusun anasi hurriyettir.
1906.

K.Ataturk

En buyuk zenginlik Akil, en siddetli yoksulluk Ahmakliktir.

Hz.Ali


Grup eposta komutlari ve adresleri :
Gruba mesaj gondermek icin : ozgur_gundem@yahoogroups.com
Gruba uye olmak icin : ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com
Gruptan ayrilmak icin : ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin : ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com
Grup Sayfamiz : http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz : http://orajpoyraz.blogspot.com/




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder