Döt korkusu kısacası.
Oraj POYRAZ(cimcime@neomailbox.net / oraj.poyraz@openmail.cc / oraj_poyraz@alpinaasia.com )
L2fSIJNoA0xfSNxA
Şinasi Batur : Kral Faysal Suikasti
Ortadoğu bölgesi, özellikle Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra egemen güçlerin çizdiği suni sınırlar nedeniyle yaklaşık 100 yıldır karmaşa ve kaos içinde, iç savaşın yaşandığı bir bölge haline geldi. Osmanlı Devleti'nin kaybettiği topraklar üzerinde kurulan Arap ülkeleri, egemen güçlerin çıkarları baz alınarak yönetilerek günümüze kadar geldi. Batılı ülkeler, bu bölgede kurdukları düzen ve statüko sayesinde seçtikleri liderlerle Ortadoğu'yu sömürmeye devam ettiler.
Atadıkları kişiler; yani bu ülkeleri yöneten krallar, Batılı güçlerin çıkarlarına ters hareket etmeye başladıkları zaman ise, bir şekilde darbe ya da ölüm sonucu görevlerinden alındılar. Bahsi geçen darbelerin örneklerine günümüzde hala şahit olmaktayız.
Arap Baharı ile Ortadoğu'da var olan düzen ve statükonun değişmesi, Batılı devletlerin çıkarlarını zedelemedi değil. Mısır örneğine baktığımızda bu durumu daha kolay anlaşılabilmektedir. Arap baharı etkisi ile başlayan çatışmalar sonucunda yıkılan Hüsnü Mübarek iktidarının yerine gelen aşırı islamcı Müslüman Kardeşler lideri Muhammed Mursi, Batılı devletler tarafından bir türlü hazmedilemedi. Mısır'da, 3 Temmuz'da gerçekleşen ABD ve İsrail destekli cunta ile General Abdulfettah Sisi, iktidara el koydu. İşin ilginç yanıysa, bu cuntaya Suuidi Arabistan'ın gösterdiği destek oldu. Aslında 1975'ten sonra Suud krallarının, Amerikan eğilimli politikalar izlemeye başladığı ve bu durumun günümüze kadar da bu şekilde devam ettiği düşünülecek olursa Suudi Arabistan'ın gösterdiği desteğe şaşırmamak gerekir.
Peki 1975'te ne oldu? Suudi Arabistan kralı Faysal bin Abdülaziz, kendi yeğeni tarafından öldürüldü.
Kral Faysal bin Abdülaziz kimdir? 1964 yılında Suudi Arabistan tahtına geçen Kral Faysal bin Abdülaziz İslam Birliği düşüncesine sahipti. Suudi Arabistan'ın ve İslam Dünyası'nın liderliğini yapmak istiyordu. Bu çerçevede yaptığı Türkiye ziyareti de, bunun bir göstergesidir. "Panislamizm'' düşüncesini yaymak amacıyla Irak, Suriye ve Mısır ülkeleriyle diplomatik ilişkiler kurmaya çalıştı.[1] İslam ülkeleri liderleri ile yaptığı görüşmelerin sonucunda İslam Konferansı Örgütü'nün kurulmasını sağladı.[2]
Kral bin Abdulaziz bu dönemde batı karşıtı bir politika izliyordu. Bu onu 1973'te çıkan Petrol Krizi'nin baş aktörü haline getirdi. Batılı ülkelerin özellikle Amerika'nın Filistin meselesinde İsrail'i desteklemeleri de Batı karşıtı bir tutum geliştirmesinde önemli bir faktördü.
Petrol Krizi'nin başlangıcına değinecek olursak, 1967'de yaşanan 6 gün savaşından sonra 1969 yılının Ağustos ayında Mescid-i Aksa'nın bir Yahudi tarafından yıkılması, Kral Faysal bin Abdulaziz'i çok üzdü. Bu olaydan sonra yaptığı Ünlü Kudüs konuşmasında cihad çağrısında bulunarak şunları söylemişti: "Kardeşlerim! Neden bekliyoruz? Dünyanın vicdana gelmesini mi bekliyoruz? Nerededir ki dünyanın vicdanı? Mukaddes Kudüs'ü Şerif sizi çağırıyor. Kendisini kurtarmanızı bekliyor. Neden korkuyoruz? Ölümden mi korkuyoruz? Allah yolunda cihad ederek ölmekten şerefli ve daha faziletli ölüm var mı? Ey kardeşlerim, bizim istediğimiz İslam Milliyeti ve İslami uyanıştır. Milliyetçilik, ırkçılık veya bloklaşma değildir arzumuz. Çağrımız İslami çağrıdır. Allah yolunda cihad etmeyedir çağrımız. Dinimiz, inancımız, mukaddesatımız ve harimi İslâm içindir çağrımız. Ne zaman ki hatırlasam Haremi Şerifimiz (Kudüs) ve mukaddesatımız işgal ve tecavüz altındadır ve aşağılanmaktadır ve orada günahla Allah'a isyan ve ahlaki çöküntüler sergilenmektedir; işte o zaman Allah'a halisane yalvarıyorum, eğer bana cihad etmek ve mukaddes topraklarımızı kurtarmak nasip olmayacaksa, beni bu dünyada bir an bile yaşatma."[3]
Yaptığı bu çağrı dört yıl sonra cevap buldu ve 6 Ekim 1973'te Mısır ve Suriye kuvvetleri, İsrail'e saldırdılar (Yom Kippur).[4] Tahmin edilebileceği gibi, ABD ve Batılı devletler İsrail'i destekledi. Bunun üzerine Arap ülkeleri de ellerinde olan petrol kozunu kullanma kararı aldı. Başta Suudi Arabistan ve onun lideri Kral Faysal'ın önderliğindeki Arap ülkeleri, Batı ülkelerine petrol ambargosu başlattılar[5] ve kısa bir süre içinde büyük bir enerji krizi ortaya çıktı.
Dönemin Amerikan Dışişleri Bakanı Henry Kissinger, petrol krizini çözmek için Suudi Arabistan'a bir ziyaret gerçekleştirdi.[6] Amacı, Kral Faysal bin Abdulaziz'i ikna etmekti ama başarılı olamadı. Henry Kissinger, kendi hatıratında Suudi Arabistan'a yaptığı ziyareti şu cümlelerle anlatmıştı: "Kral Faysal oldukça sinirli görünüyordu, aramızda bir diyalog başlayabilmesi ümidiyle esprili bir dille ona, uçağımın yakıtı bitti, uçağın deposunu doldurmak için emir verirseniz uluslararası fiyatından ücretini vermeye hazır olduğumuzu söyledim. Kral gülümsemedi ve kafasını yukarıya kaldırarak sert bir şekilde bana şunları söyledi: 'Ben yaşlı bir adamım, ölmeden önceki tek dileğim Mescid-i Aksâ'da iki rekat namaz kılmaktır! Sen bu konuda bana yardımcı olabilir misin?7"'
Aslında ikili arasında şöyle bir diyalog daha geçmişti ve Kral Faysal, hafızalardan silinmiyecek olan o meşhur sözü orada ifade etmişti. Faysal, "İsrail'e destek olmaktan vazgeçerseniz, ambargo biter" dediğinde, Kissinger petrol kuyularını bombalama tehtidinde bulundu. Kral Faysal ise, bunun üzerine Kissinger'e tarihe geçecek şu cevabı verdi: "Tabii ki petrol kuyularımızı bombalayabilirsiniz. Fakat unutmayınız ki, biz ve atalarımız hurma ve deve sütüyle yaşıyorduk, yine öyle yaşayabiliriz; ancak artık siz petrolsüz yaşayamazsınız."[8]
Ünlü Fransız yazar ve Ortadoğu uzmanı olan ThierryMeyssan'agore, Suud Kralı'nın yaptığı tam bir intihardı ve buna "Suudi İntiharı" diyordu.[9]
Tarihler 25 Mart 1975'i gösterdiğinde, Kral Faysal bin Abdulaziz sarayında yaptığı bir halk görüşmesinde suikaste uğrayarak hayatını kaybetti.[10] Kral Faysal'ın nasıl öldüğü ya da öldürüldüğü ile ilgili kesin bir açıklama hala yapılabilmiş değil; fakat kesin olan şu ki, bütün oklar Amerika'yı gösteriyor.
Suikasti gerçekleştiren kişi kralın yeğeni Faysal bin Musad'tı. Faysal bin Musad, Amerika'dan yeni gelmişti. İlk başlarda hükümet tarafından Musad'ın akli dengesinin yerinde olmadığı söylense de, daha sonra yapılan muayenelerde aksi tespit edildi ve 18 Haziran'da Riyad Meydanı'nda asıldı.
Sonuç olarak şunları söyleyebiliriz ki; Kral Faysal bin Abdulaziz'den sonra Suudi Arabistan'da başa geçen krallar Amerikan eğilimli politikalar izlemeye başladılar. Bugün Kral Faysal suikastinin korkusu ile yaşayan Körfez Emirlikleri ve Krallıkları'nın, uluslararası ilişkilerde izledikleri yol, ABD-İsrail çizgisi dışına çıkmamaktadır. "Sarayında öldürülen kral" kâbusu onları gece gündüz takip ettiği için, iktidarlarına alternatif olacağını ve kendilerini tahtlarından edeceğini düşündükleri Müslüman Kardeşler'e karşı da büyük bir nefret beslemektedirler.
Şinasi Batur
Yakındoğu Araştırmaları Asistanı
http://www.ozel-buro-istihbarat.com tarafından derlenmiştir.
a45UyF587661-151013163411 Oraj Poyraz cimcime@neomailbox.net
2015/10/13 23:00 1 39 undefined undefined add_anadoluhareketi@googlegroups.com
Dusmanin her tarafi guvenli ise kendinizi dusman saldirisina hazirlayin, sizden guclu ise uzak durun.
Sun Tzu
Nihayet iftar saati geliyor, Muslumanimiz (Bu, biz de olabiliriz) sofraya oturuyor ve mukemmel bir yemek yiyor.
Istahinda hicbir kapanma yok.
Catlayincaya, patlayincaya, tiksirincaya kadar yiyor.
Yemekten sonra cayini icerken, ne olacak bu Muslumanlarin hali diyor.
Ne suurlu, ne merhametli, ne duygulu Musluman!..
Mehmet Sevket Eygi
Murtecilerin cok sevdigi ve onemsedigi fikir adami.
Safsata [( Ing:Fallacy), (Osm;Kiyasi-i batil)], bir dusunceyi ortaya koyarken ya da anlamaya calisirken yapilan yanlis cikarsamalarin tamamina safsata denir.
Safsatalar, ilk anda gecerli ve ikna edici gibi gozuken ancak yakindan bakildiginda kendilerini ele veren sahte argumanlardir.
Gunumuz Turkce sinde safsata kelimesi kusurlu akil yurutme anlamini kaybetmis, yanlis inanc manasinda kullanilir olmustur.
Oysa, safsata, insanin muhakeme yetisinin yanlis yonde kullanimidir ve cogu kez onyargi, ek$ik bilgi, batil inanclar, duygusallik, yersiz gondermeler, acelecilik, ozensizlik, genelleme, duygu somurusu, Turkce yi kotu kullanma gibi sebeplerden kaynaklanir.
---
Adam Karalama Safsatasi (Argument Against the Man) :
Bir kisinin onerileri yerine, onerinin reddedilmesini saglamak icin, kisiye sovgu mahiyetinde yapilan saldiri.
Ornek 1:
Tanrinin olmadigini mi tartisiyorsun?
Sen bir delisin.
Ornek 2:
Baris: Hukumetin enflasyonu dusurmede basarili oldugunu dusunuyorum.
Taner: Ne o, hukumetten kemik mi bekliyorsun?
Ornek 3:
Senin mudur hakkinda soylediklerini duydum.
Nankor adam, sen mudurun o kadar ekmegini yedin!
Guncel Ornek 1:
Koksal Toptan, Mehmet Niyazoglu ndan 10 milyar dolari alirken bu paranin kaynaginin ne oldugunu hic merak etmez mi?
Bu paranin vergisi odenerek kazanilmis bir gelir olup olmadigini hic aklina getirmez mi?
Etmez.
Ve getirmez...
Cunku hortlak...
Hortlaklar hortlarlar...
Asla merak etmezler..
10 milyari ceplerine koyarlar.
(Necati Dogru, 15.8.2000, Sabah)
Yazar, Koksal Toptan a, Mehmet Niyazoglu dan aldigi paranin kaynagini merak etmeden kullanmasi iddiasini hakaretle percinlemeye calisiyor..
Guncel Ornek 2:
Mrs.Merwe o gun Genel Kurul salonuna Nazli ablasinin kolunda, refakatte giriyor.
O ablasi ki, gecmis yasamini herkes cok iyi biliyor.
Yalisinda duzenlenen partiler, verilen ickili davetler, sarap ve rakinin su gibi aktigi gorkemli sofralar, sauna partileri..
Ve kocasini mektupla Demirel e $ikáyet etmekten utanmamis, en sonunda kapagi Fazilet Partisi ne atip milletvekili olmayi basarmis bir vatandasimiz!
(Emin Colasan, 30.8.2000, Hurriyet)
Yazar, Fazilet Partisi milletvekili olan Nazli Ilicak in gecmisiyle, su anda bu partide olmasini bagdastiramiyor.
Bunun gerekcelerini de muhatabini asagilayarak anlatiyor.
Guncel Ornek 3:
Biz;yerine gore efendi de oluruz, nazik de!..
Hak edene kabalik yapmaktan da cekinmeyiz.
Ama; Luup-men lerin cirit attigi, gariban halkin kanini emdigi, iliklerini somurdugu ve yetim hakki yiyip domuzlar gibi semirdigi bir ulkede, gerekirse kabadayi da oluruz!
Soyguncu larin, vurguncu larin, dinsiz ve donsuz larin, lezbiyen ve homo larin egemen olmaya calistigi ve de kendilerinden olmayan lari ayak takimi gibi goren asagilik soysuz larin borusunun ottugu bir ulkede, gerekirse ayak takimi olur, bozariz hepsinin fiyaka larini!
Uymayiz onlarin toplu seks partilerine!..
Bu yuzden uyumsuz gorunmekten de asla rahatsizlik duymayiz!
(Hasan Karakaya, 2.9.2000, Akit)
Yazar, adaletsizligin olmadigi yerde kibarligin geregi yoktur cikarimini guclendirmek amaciyla, adaletsizlik yaptigini dusundugu kisilere hakaret ediyor...
Guncel Ornek 4:
Fakat anlama ozurlu bir ogretmen, adi hic onemli degil, kendisinin ne kadar fasist ve merhametten uzak bir zihniyete sahip oldugunun farkinda bile olmadan, savundugum teze degil de sahsima yuklenen bir e-mail gondermis.
(Ilker Sarier, 20.9.2000, Sabah)
Yazar, kendisini elestiren kisinin fikrine degil, kendisine saldirdigini soyledigi sahsin fikirlerine degil kendisine saldirarak ayni safsataya dusuyor...
Guncel Ornek 5:
Evet!
Limited akillarinca pek ince hesaplarla dokuduklari yazilar, gonul ve mide bagiyla bagli olduklari hazretlere alenen hizmet etmektedir.
Ama bunlarin asil islevi, yillardir enseye tokat olduklari Cok Muhim Zevat a bir telefonla is hallettirebilmeleri.
Iste milyon dolari, savcilara dosyalarin varligini unutturabildikleri icin, polislere kostebeklik vs. hizmetleri verdirebildikleri icin, icabinda pek gerekli bir KHK yi cirpistirtirabildikleri icin boyle ciddi bir anahtar gorevini gordukleri icin hak ediyorlar.
Bir de bunlar her bes on yilda bir, bir muhim gazeteden digerine transfer olurlar.
O zaman ortalik yikilir.
Sanki bir halt oldu!
Bu transferlerin de guc simsarligi liginde muhim karsiliklari var tabii.
Yoksa cidden, bunlar gazete degistirse ne yazar; o can $ikici formullerle isleyen koselerini yazsa ne yazar, yazmasa ne
Yazar.(Perihan Magden, 14.10.2000, Radikal)
Yazar burada, bazi gazetelere transfer edilen kose
Yazarlarini tavirlarini hakaret ederek elestiriyor.
Guncel Ornek 6:
Sahsen ben, demokrasiyi bir turlu sevemiyordum.
Inancimin demokrasiye ihtiyac duyacagina inanmiyordum.
Demokrasi yokken, biz, uc kit aya 7 denize hakimdik.
Simdi emperyalistlerin kolesi durumuna dusmustuk.
Hindistan a gitsem, inegin onunde onumu dugmelerdim.
Gerci bu bana zor da gelmezdi.
Zira nice okuzlerin karsisinda onumuzu iliklemeye zaten alismistik.
(Huseyin Uzmez, 9.10.2000, Akit)
Yazar, birilerinin karsisinda saygi gostermek zorunda kalisini mecburen saygi gosterdiklerini asagilayarak anlatiyor.
Guncel Ornek 7:
Dolayisiyla, bizim serserilerin Katmandu ozlemi bile, cok gereksiz bir Amerikan ozentisi olabilmisti ancak...
Ulan, elin Amerikalisi nin sorunu o, bizi baglamaz, biz istedigimiz zaman gider herhangi bir torbacidan aliveririz plakayi da diyemiyorlardi salaklar...
Sonra ne mi oldu?
Kimi genc yasinda sebil oldu, ziyan oldu gitti, kimi topluma donup coluk cocuga karisti...
Burada da, Amerika da da...
Simdi cikip da Katmandu edebiyati yapmalarina biz agzimizla gulmeyiz.
Hele gunumuzde buna hic gerek yok, cunku genclik artik bol ve kolay uyusturucu da bulabiliyor, sehirli ve parali kesimi tavsanlar gibi hababam da ciftlesebiliyor...
Yani bir nevi kucuk Amerika olduk bile...
Haa, sanayi toplumunun getirdigi ozel sorunlardan bunalmak istiyorsaniz, once o sanayiyi kurun da $ikintisini ondan sonra yasarsiniz!
Katmandu ha? ..
Hadi yuruyun be emekliligi gelmis kart zibidiler.
(Engin Ardic 11-10-2000 Star )
Yazar, muhataplarini elestirirken, elestirilerini hakaretleriyle destekleme gayreti gosteriyor.
| Grup eposta komutlari ve adresleri | : | |
| Gruba mesaj gondermek icin | : | ozgur_gundem@yahoogroups.com |
| Gruba uye olmak icin | : | ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com |
| Gruptan ayrilmak icin | : | ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com |
| Grup kurucusuna yazmak icin | : | ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com |
| Grup Sayfamiz | : | http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/ |
| Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz | : | http://orajpoyraz.blogspot.com/ |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder