1 Ağustos 2018 Çarşamba

DOKTORA “MÜSVEDDE” DİYEN MÜSVEDDE

DOKTORA "MÜSVEDDE" DİYEN MÜSVEDDE

Kendisiyle henüz tanışmadığım ama Somali'de bulunduğum süre içerisinde alanıyla ilgili danıştığım pek çok vaka için 'of' bile demeyen değerli bir meslektaşım bir gönderide beni etiketleyip "Deniz Arslan buna güzel bir cevap yazar" demiş.

"Kime cevap verelim hocam?" dedim.

"Bu" işaret zamiri ile kastettiği kişimin adını söyledi; "Haşmet Babaoğlu"

Açıkçası isim tanıdık gelmiş ama sanki beynimin labirentlerinin bir köşesinde sıkışmış gelmiyordu. Somali'den sonra beynimi resetlediğim için 'sildiğim şeylerden biri herhalde' dedim.

Sonra biraz zorlayınca çıktı. Evet zaman zaman zorlanıyorum. Hatta o malum konuda da zorlanıyorum ve hatta "Haşmet Babaoğlu"nun kimlik bilgileri de tam o zorlama sırasında sesli bir şekilde çıktı.

Çıkınca rahatladım.

"Ne yapmış Haşmet Babaoğlu" dedim.

"Giresundaki olayda doktora 'Doktor müsveddesi' demiş" dedi.

Gülümsedim. Çünkü aklıma atalarımızın "Kişi kendinden bilir işi"sözü geldi. Ardından atalarımızın pek çok başka tecrübelere dayanarak söylediği diğer sözler sıralandı. Misal "Bir lafa bakarım laf mı diye bir de söyleyene bakarım adam mı diye" demişler ki bu duruma cuk oturur. Şimdi kalkıp Haşmet abime şöyle 'haşmetli' bir cevap yazsam onu 'büyük' adam yerine koymuş olacağım değil mi?

Ama kendisi hiç bir zaman büyük bir adam olamadı ki!

Sözü aldığı zaman program bitimine kadar kimseye vermeyen Hıncal Uluç'un kahkaha aralarında devreye giren bir reklam arasıydı sadece. Açıkçası gençlik dönemlerinde sakalına inanarak "bu adam dolu dolu görünüyor" dediğim çok olmuştu. Ama gençlik dönemlerinde Prenses Diana'ya da aşık olmuş;"Seni bir gün Zalım Çarls'tan kurtaracam" diye hayaller kurmuştum. Ama ben büyüyüp sınavlara çalışırken Dodi diye bir Mısırlı benden önce davranmıştı.

Haşmet abi'nin 'bilgi' durumu da aynen Prenses Diana hikayesi gibi hayal kırıklığı olmuştu. Zira Hıncal abi kahkaha atarken "Olaya bir de şu açıdan bakalım" diye cümle kuran Haşmet abi'nin bir açı bir üçgen bir pencere ve hatta bir yamuk bile yakalamadığı yorumlarının yazıları gibi kelimelerin çok ama anlam ve bütünlüğü olmayan 'laf salataları' olduğunu geç de olsa farketmiştim.

Bu hayal kırıklığı Prenses Diana'yı kaybetmemden daha çok moralimi bozmuştu. Ama yapacak bir şey yoktu. Dünya böyleydi. Esas oğlana paye verecek yorulduğunda ortaya atılıp bir iki takla atarak seyirciyi oyalayacak birine ihtiyaç olmuştu demek ki. O da Haşmet abiydi.

Ha diyeceksiniz ki esas oğlan "esaslı" mıydı? Eskiden öyle gibiydi. Şapkacı Ertekin'in Ortaköydeki kahvesine takılır ünlü olmak isteyen bir kaç kenar mahalle sosyetesi ile "aşk" yaşar Sabah gazetesindeki köşesinde kendisi ile 'iyi' olanlara reklam yapar kendisini tanımayanlara giydirirdi. Kendisi de donuna kadar arkadaşı Mustafa'nın o zamanlar küçük bir mağaza olan M... " dan giyinirdi.

Kendini "HBB" ( Her .oku bilir)olarak gören bu mümtaz şahsiyet sevgililer günü anneler babalar teyzeler ve hatta halalar gününün Türkiye'de yerleşmesi için çabalarken günümüzde büyüyüp arka arkaya şubeler açan 10 liralık ağaç kütüğünü 950 liraya satan M... mağazalarını övüyor muazzam spor bilgisini de "90 dakika" programında bizim gibi cahillerle paylaşıyordu. İşte Haşmet abi'nin bizim evlerimize arzı endam etmesi bu günlere denk gelir. Zira esas abi pek çok şey yaparken yorulduğunda asistana ihtiyacı vardı ve esas abi kendinen başka kimsenin HBB olmasını istemiyordu. Doğan görünümlü şahin misali HBB görünümlü bir HBBB (Hiç Bir .ok Bilmeyen) aradılar. Haşmet abiden daha iyi bu işi yapacak kimse yoktu.

Allahı var o da iyi yaptı.

O zaman sabah gazetesi henüz para verilerek alınan bazı saygıdeğer yazarları olan ülkedeki en büyük iki gazeteden biriydi.

Abiler de o dönem popülerdiler.

Sonra gazete sahip değiştirdi bunlar da ağız!

Demokrat özgürlükçü laik olan bu arkadaşlar şimdi sadece "sahipleri"nin izin verdiği ölçüde oynuyorlar.

"Sahipleri"nin doktorlara nasıl baktığını bildiğimizden Haşmet abinin de sahibinden farklı düşünmesini bekleyemezdik.

Kendisi hiç 'esas' olamadı hep "müsvedde" olarak ömrünü geçirdi. Başkalarını da o gözle görmesi bunun doğal bir sonucu. Aynen atalarımızın dediği gibi.

Şimdi ben kalkıp Haşmet abiye "esas müsvedde sensin" diye başlayan bir cevap yazsam onu "adam" yerine koyacağım. Yazmasam "Deniz Arslan buna güzel bir cevap verir" diyen adam gibi adam arkadaşıma ayıp olacak.

Ben izninizle biraz daha ıkınayım. Belki güzel bir cevap çıkar.

Dr. Deniz Arslan

--
Baskalarini cekistireni, ister Hakk uzere olsun, ister batil yalanlayiniz.

Hz.Ali

--

...Bir millet, kendini bozmadikca, Allah onlarin hallerini degistirmez..

(Rad, 13/11)
Lutfen bundan sonra Muslumanlardan eza, cefa ceken, basina bir musibet gelenler aglayip, zirlamasin.
Cunku baslarina gelen her turlu olumsuzluk onlarin Allahin sevgili kullarindan oldugunu gosteriyor.
Ben demiyorum, hadisler, ayetler boyle soyluyor.

--

Savas sanatinin en faydali kavrami, dusman ulkesini tumuyle, zarara ugratmadan ele gecirmektir. Yikip yakmanin kimseye faydasi yoktur.

Sun Tzu

--

Bir millet, savas meydanlarinda ne kadar parlak zaferler elde ederse etsin, o zaferlerin yasayacak sonuclar vermesi ancak irfan ordusuyla kaimdir.

K.Ataturk

a45UyF587661
--


Grup eposta komutlari ve adresleri :
Gruba mesaj gondermek icin : ozgur_gundem@yahoogroups.com
Gruba uye olmak icin : ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com
Gruptan ayrilmak icin : ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin : ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com
Grup Sayfamiz : http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz : http://orajpoyraz.blogspot.com/




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder