3 Ağustos 2018 Cuma

İSLAM-BİR ATEİSTİN KALEMİNDEN : MUHAMMED VAR MIDIR?

İSLAM-BİR ATEİSTİN KALEMİNDEN : MUHAMMED VAR MIDIR?

10/15/2017

İslam'ın ve Müslümanların Muhammed'e verdiği önem dikkate alınırsa Kur'an'ın Muhammed hakkında geniş bilgi içeren bir kaynak olması gerektiği izlenimi alınır.

Oysa Kur'an Muhammed hakkında çok az bilgi içerir.

Kur'an'da Allah sıklıkla peygamberine hitabeder ama onun Muhammed olduğu kesin değildir.

Muhammed ismi Kur'an'da dört ayette geçer. 3:144 33:40 47:2 ve 48:29.

Buna karşılık Kur'an'da Musa ismi 136 kere İbrahim 79 kere Firavun 74 kere geçer.

Resul ve nebi terimleri ise Kur'an'da sırasıyla 300 kere ve 43 kere geçerler.

Kur'an Muhammed'in hayatı ve İslam'ı yeni bir din olarak başlatma süreci hakkında hemen hiç bilgi vermez.

Kur'an daha çok Allah'ın resûlünden ve ona uyulmasından bahseder.

Kur'an'a dayanarak Muhammed'in biyografisini oluşturmak mümkün değildir.

Buna rağmen Muhammed'den bahseden milyonlarca hadis vardır. İslam'ın gelenekleri ve yasaları onlara dayanır.

Ama onların çoğu Muhammed'in öldüğü yıl olarak kabul edilen 632'den çok sonraları yazılmışlardır.

Muhammed'in biyografisi olan Sira ise sözde ölümünden 125 yıl sonra İbni İshak tarafından yazılmıştır. Bu Muhammed hakkında yazılan hadislerin bolca olduğu bir zamana rastlar. Aslında bu biyografi bile önce kaybolmuş sonra kısmen bulunmuş ve dokuzuncu yüzyılın ilk dörtte birinde İbni Hişam tarafından tekrar uzunca pasajlar şeklinde yazılmıştır.

Muhammed'e ait ilk kayıtlar O'nun yaşamına açıklık getirmezler.

Muhammed'e atfedilen peygamber sıfatı ilk defa 634-640 yılları arasında Filistinde Jakobi Doktrin'inde geçer.

Bu tarih Arap fetihlerinin başladığı bir zamana rastlar.

Yaşadığı söylenen Muhammed Peygamber İslamın tarihine göre 632 yılında ölmüstür.

Jakobi doktrini Arabistanda adından bahsedilmeyen yeni bir peygamberin ortaya çıktığına inanan bir Yahudinin bakış açısından Yunanca yazılmış olup Hristiyan mesihi doğrulayan bir dokümandır.

Bu peygamber ordusu ile kan dökmekte ve cennetin anahtarına sahip olduğunu iddia etmektedir.

Bu kılıçla donanmış isimsiz bir peygamber olup Arap ordusu ile (Saracen denen Araplar) Filistini 635 yılında fethetmiştir.

Bu peygamber Muhammed olabilir mi?

İslam kayıtlarına göre Muhammed 632 yılında öldügüne göre bu isimsiz komutan Muhammed olmamalıdır.

Jakobi doktrininde geçen ve bir ordu ile gelip Filistini fetheden eli kılıçlı isimsiz peygamber Muhammed değildir.

Doktrin onun için sahte peygamber terimini kullanır.

Daha da ötesi bu peygamber kendisinin Allah'ın son peygamberi olduğunu iddia edeceğine (Kur'an 33:40) Yahudi mesihinin geleceğini müjdelemektedir. Yani son peygamber kendisinden sonra gelecektir.

Bu peygamber de Kur'an'dan İslam'dan ve Müslümanlardan bahsetmez. Adının ne olduğu belli değildir.

Kur'an Muhammed'i İsa'nın ağzından ilerde kendisinden sonra gelecek bir peygamber olarak nitelendirir. (61:6).

Kur'an'a göre o peygamberin adı Ahmed dir. .

Ahmed de Muhammed gibi övülen veya seçilen kişi anlamına gelmektedir.

Jacobi doktrini adı belirsiz bir peygamberden bahsetmekte Kur'an ise ilerde adı Ahmed veya Muhammed olan bir övülen kişinin geleceğini müjdelemektedir.

Jacobi doktrinindeki peygamber ayrıca cennetin anahtarının da sahibidir.

Bu iddia İslam gelenekleri ile bağdaşmamaktadır.

İslam'a göre Muhammed hiçbir zaman cennetin anahtarını elinde tuttuğundan bahsetmez.

Böyle bir iddia İslam'da yoktur ama Matthew inciline göre (16:19) İsa Peter'i cennetle mükafatlandırmaktadır.

Yani cennetin anahtarı kavramı İslam'da yoktur ama Hristiyanlıkta vardır.

Ayrıca Ahmed Hristiyanlığın mesih kavramı ile de bağdaşmaktadır.

Başka bir deyişle Kur'an'ın bu konudaki ayeti (61:6) İslam'dan çok Hristiyanlıkla ilgili bir gelenektir.

Peter bu konuda cennet kırallığının anahtarı tümcesini kullanmıştır.

Bu nedenlerden Jacobi doktrini İslam peygamberini haber vermemekte Hristiyanlıkdaki mesih kavramına değinmektedir.

Jacobi doktrininin yazıldığı zamanla uyuşan Muhammed'in yaşadığı ve İslam'ı yaydığı iddiaları ile eş zamanlı başka tarihsel belge yoktur.

Muhammed isminden Hristiyan rahip Thomas'ın yazılarında değinildiğinden bahsedilir.

Thomas bunları 640'lı yılların başlarında Süryani dilinde yazmıştır.

Süryanice yörede yaygın bir dil olan Aramice'nin bir lehçesidir.

Thomas'a göre 634 yılında Tayyaye d-Mhmt Romalılarla Gazza'ın doğusunda savaşmışlardır.

Ama bu dokümanın 8'nci yüzyılın ortalarında değiştirildiğine inanılmaktadır.

Burada adı geçen Mhmt Muhammed (Mhmd) değildir.

Çünkü Aramicede t ve d farklı anlamları simgelerler.

Kaldi ki büyükçe bir İslam imparatorluğunu yöneten bir peygamberin geride bu kadar kısa ve önemsiz bir kanıt bırakması beklenmez.

Bu olayın Araplarla Romalılar arasında vuku bulan yerel ve küçük bir çatışma olduğu kesindir.

Thomas'ın bahsettiği Mhmt büyük bir olasılıkla isim olarak değil de övülen kişi anlamında kullanılmıştır.

ÖMER VE SOPHRONIUS

Sophronius Kudüs'ün piskoposu olup Araplar 637 yılında Kudüsü fethettikten sonra şehri halife Ömer'e teslim etmiştir.

Bu önemli tarihsel olayı önce Sophranius'un kaleminden inceleyelim.

Daha sonra İslam'ın aynı olayı nasıl yorumladığına değiniriz.

Sophronius Araplar için Sarecen'ler terimini kullanmaktadır. Bu deyim daha spesifik olarak Tanrısız Saracen'ler dir.

Sophronius Hristiyanların günahlarından ve kötü davranışlarından dolayı Tanrı'ın onları cezalandırdığını ve üzerlerine Allahsız kitapsız vahşi Saracen'leri sürdüğüne değinmiştir.

Önce Filistinliler ardından Allahsız Saracen'ler Beytüllahim'i fethetmişler ve Hristiyanların oraya girmelerini yasaklamışlardır.

Hristiyanların buna teşebbüs etmeleri durumunda katliam yapacaklarını ve şehri harabeye çevireceklerini ilan etmişlerdir.

Sophronius'a göre yöreyi fetheden Saracen'ler tanrısızdır.

Sophronius onların tanrılarından peygamberlerinden ve kutsal kitaplarından en ufak bir şekilde bile bahsetmemiştir.

Her ne kadar Saracen'lerin haçı ve İsanın ortodoks doktrinini reddettiklerine değinmişse de Müslüman olduklarından Muhammed'den Kur'an'dan ve İslam'dan bahsetmemiştir.

636 ve 637 yıllarında verdiği vaazlarda Saracen'lerin kabalığından ve inançlarından uzun uzun bahsetmiştir.

Sophronius'a göre Saracen'ler Hristiyanlıktan özellikle nefret etmektedirler.

Sophronius'un Saracen'leri bu şekilde nitelendirmesinin Kur'an'da karşılığı vardır.

İslam'a göre Yahudiler İsa'yı öldürmemişler ve haça germemişlerdir.

İslam haç kavramını reddetmektedir. (4:157). İsa'nın kutsallığının reddi İslam doktrininin gereksinimlerinden biridir.

İslam'ın Sophronius ve Ömer arasındaki ilişkilere bakış açısı nedir?

Sophronius dinsiz Allahsız Arapların kaba saldırılarına boyun eğmek zorunda kalmaktan ve vahşetten bahsederken aynı olaylara değinen İslam kaynakları Kudüs'ün fethi ile sonlanan bu olayları bir barış antlaşaması olarak nitelendirmektedir. İslam'a göre Ömer Sophronius'u hürmetle ve asil bir ruhla karşılayarak ağırlamış ve Kudüsdeki kutsal Sepulchre kilisesinde dua etmeyi reddederek kendisini izleyenlerin orayı bir camiye dönüştürmesini engellemiştir.

Ömer ve Sophronius aralarına şöyle bir antlaşma yapmışlardır.

Bu Ömer Antlaşması olarak bilinir ve ona göre:

Hristiyanlar yeni kilise inşa etmeyecekler silah taşımayacaklar ve atla dolaşmayacaklardır. Hristiyanlar Müslümanlara cizye vergisi vereceklerdir. Buna karşılık Hristiyanlar barış içinde yaşayacaklar ve istedikleri gibi ibadet edebileceklerdir.

Ömer Antlaşmasının tarihsel otantikliği şüphelidir. Bu antlaşma ilk defa 923 yılında (yaklaşik 300 yıl sonra) ölen Tabari trafından dile getirilmiştir.

Tabari'ye göre Ömer yeni fethedilen Kudüs hakkında özetle Hristiyanların kişisel yaşamlarını mal ve mülklerini kiliselerini ve haçlarını dinlerini ibadet ederken yapmaları gereken ritüelleri garanti altına aldığını yazmıştır. Ayrıca kiliseleri Müslümanlar tarafından işgal edilmeyecek ve zarar görmeyecektir. Hristiyanlardan zorla İslam'a geçmeleri istenmeyecektir. Yahudiler Kudüs'de onlarla birlikte yaşamayacaklardır. Diğer şehirlerde olduğu gibi onlar da Müslümanlara cizye vergisi vereceklerdir. Ayrıca Bizanslılar ve hırsızlar Kudüs'den atılacaklardır. Şehri terketmek zorunda olanlar hedeflerine ulaşıncaya kadar rahatsız edilmeyeceklerdir. Bizanslılarla birlikte Kudüs'ü terketmek isteyen diğer Hristiyanlara da aynı kolaylıklar gösterilecektir.

Görüldüğü üzere Sophronius'un yazıları ile Ömer antlaşması birbirleri ile çelismektedir. Sophronius bir peygamberden İslam'dan ve Allah'dan bahsetmemektedir. Sophronius'a göre Araplar dinsiz kitapsız Allahsız barbarlardır.

Tabari aynı olayları 300 yıl sonra hayal gücünü kullanıp olanlara değil kendine göre olması gerekenlere önem vererek İslam bakış açısından yeniden yazmıştır. Tarihsel olgular İslam bakış açısından değiştirilmişler ve yeniden yazılmışlardır. İslam'ın bu geleneği günümüzde de devam etmektedir.

676 yılına ait Nestorian meclisi kayıtlarına göre Araplar pagandır. Putlara taparlar ve birden fazla kadınla evlenirler.

Nestorian meclisi kayıtlarına göre Araplar iki kadınla evlenirler. Onların dört kadınla ve sayısız cariye ile evlendiklerinden bahsetmezler.

Hayvanları boğarak kurban ederler ve kanını içerler. Her hayvanın etini yerler. Ölülerini altın ve gümüş işlemeli kıymetli elbiselerle gömerler ve cenaze töreninde gürültülü ve şamatalı ağıtlarla matem tutarlar. Bu kayıtlarda İslam'dan Kur'an'dan Muhammed'den Müslümanlar'dan bahsedilmemektedir.

639 yılında Monofisit Hristiyan piskoposu Antakya'li Birinci John Arap komutanı Emir İbni El As ile bir diyalog yapar ve bunu kaydeder. Bu belgede Birinci John Araplardan Müslüman olarak değil de Hagarian'lar olarak bahseder. Bu diyaloglarda Araplar İsa'nın kutsallığını reddederler ama Müslüman olduklarına dair en ufak bir belirti vermezler. Kur'an'dan İslam'dan ve Muhammed'den bahsetmezler.

647 yılında Silifke piskoposu olan Üçüncü İshoyhb Arap Hagarian'lar ve Tayyaye hakkında bir mektup yazar. O mektupta Arapların İsa'nın kutsallığını reddettiğinden bahsedilir. Bu mektupta da Müslümanlardan İslam'dan Kur'an'dan ve Muhammed'den bahsedilmemektedir.

Ermeni Piskoposu Sebeos 660'lı veya 670'li yıllarda Mahmet adında bir tüccar ve vaizden bahseder ama o da İslam'ın Muhammed'i değildir. O da İslam'dan Kur'an'dan ve Muhammed'den bahsetmez.

Müslüman deyiminin ilk kullanıldığı tarih kesin olarak bilinmiyor ve bilinmesi de pek mümkün görünmüyor.

Çünkü 690'lı yıllarda yazılan Koptik Hristiyan piskopos olan Nikiou'lu John'a ait bir belgenin çevirisinin değiştirildiği sanılıyor.

Nikiou'lu John'ın İsmailit Muhacirin Hagarian veya Saracen deyimlerinden birini kullandığı biliniyor.

700'lü yıllarda gelindiği halde İslam Kur'an ve Muhammed'den bahseden belgelerin olmaması açıkça İslam dininin henüz pratik edilmediğini gösteriyor.

Bu durumda İslam'ın yazdığı tarihin doğru olması mümkün değil.

İslam dini henüz ortalıklarda yoktur. Kur'an'dan bahsedilmiyor ve Muhammed İsa ile ilgili ve övülen kişi anlamına gelen bir ünvandır.

Araplar Muhammed ismi ile kendilerine bilinen sevilen ve kolaylıkla kabul edilen bir kahraman yaratmış olabilirler mi?

O kahramana bazı mucizler atfetmek onu daha az gerçek yapacaktır.

O kahramanın tartışmalı olmaması gerekmektedir.

Ayrıca bazı mucizeler de ona atfedilmelidir. Örneğin Kur'an'ın okuma yazması olmayan bir cahil tarafından yazdırılması bir mucizedir.

Ancak Kur'an'ın uzun bir süre içinde yazılmış olduğunun anlaşılması onun biri tarafından yazılmış olması ile bağdaşmamaktadır.

Bu süre bir insan ömründen çok uzundur. Kur'an muhtemelen 200 yıllık bir zaman diliminde yazılmıştır. Orijinalinin Aramice olduğu ve Mezapotomya'da yazıldığı sanılmaktadır.

Kur'an'ın neden şöyle veya böyle yazıldığı konusunda yorum yapmak çok zordur? Çünkü şöyle veya böyle yazılmasının mantıklı bir açıklaması yoktur. Ayrıca bu yazılım somut kanıtlardan yoksundur.

Bu bağlamda İslam'ın bu konuda verdiği bilgiler delilden yoksun olmalarına rağmen doğru oldukları izlenimi uyandırmaktadırlar.

Gerçekten İslam'ın açıklamaları cük oturmaktadır.

Ama biliyoruz ki o açıklamalar tarihsel olgularla ne eşzamanlıdırlar ne de bazı artrfaktlarla desteklenmektedirler. Onlar aradaki boşlukları dolduran cük oturmaları için uydurulmuş mitlerdir.

Arap edebiyatının henüz emeklediği bir zamanda yazılmış olduğu için Kur'an'ın Arap'lardan başka bir kaynak tarafından yazılmış olması mantıklıdır.

İslam bu konuda da bütün dünyayı uyutmada çok başarılı olmuştur.

1400 yıl dünya yalnız İslam'ın dikte ettiği tarihi bilgilere güvenmiştir.

Onların yalan ve yanlış olabileceğini şimdiye kadar kimse dikkate almamıştır.

http://haci-haci.typepad.com/islambir_ateistin_kalemin/43-muhammed-var-midir/

--
Insanlar once para kazanmak icin sagliklarini, sonrada sagliklarini korumak icin paralarini verirler.

V.Goethe

--

Resulullah sav buyurdular ki:
Su resimleri yapanlar var ya,
-bir rivayette:
Su resimlerin sahipleri var ya!
Kiyamet gunu azab olunacaklar.
Onlara: Su yaptiklarmizi diriltin denir.

Kutubu Sitte 2165

--

2 sey insani yikar...
Biri sabun biri su ..:)

Bilinmeyen Birisi

--

Peygamberin izniyle ihramdan cikip Mina da bulunan kadinlarimiza yoneldik.
Zekerlerimizden meni damliyordu .

Buhari, Hac/81; Muslim Hacc/141

a45UyF587661
--


Grup eposta komutlari ve adresleri :
Gruba mesaj gondermek icin : ozgur_gundem@yahoogroups.com
Gruba uye olmak icin : ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com
Gruptan ayrilmak icin : ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin : ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com
Grup Sayfamiz : http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz : http://orajpoyraz.blogspot.com/




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder