YILMAZ ÖZDİL: OSMANLI'NIN BU MİLLETE 500 MİLYAR DOLAR BORCU VAR
Sözcü yazarı Yılmaz Özdil Gezi Parkı'nın İBB'nin mülkiyetinden alınarak vakfa devredilmesiyle ilgili tartışmaları köşesine taşıdı.
24 Mart 2021 08:42 / Güncel
Sözcü yazarı Yılmaz Özdil Gezi Parkı'nın İBB'nin mülkiyetinden alınarak vakfa devredilmesiyle ilgili tartışmaları köşesine taşıdı.
Özdil'in bugünkü yazısı şöyle:
Osmanlı iflas etti.
Padişahımız efendimiz zat-ı şahane Abdülhamit'ti.
Kanun hükmünde kararname çıkardı.
Düyun-u Umumiye kuruldu.
"Genel borçlar" anlamına geliyordu.
Zamanında yenen hurmalar çerçevesinde devletin gelirlerine alacaklılar tarafından el konuldu.
Yedi kişilik yönetim kurulu vardı.
İngiliz Alman Fransız Avusturyalı İtalyan'dı.
Borçların ödenmesini takip etmek için kurulmamıştı devletin gelir kaynaklarını bizzat yönetmek için devletin gelirlerini bizzat tahsil etmek için kurulmuştu.
Bildiğin "haciz" kuruluşuydu.
Devletten bile büyük hale gelmişti.
Öyle ki devletin maliye bakanlığında beş bin memur çalışırken bu arkadaşların emrinde dokuz bin memur çalışıyordu.
"Ecnebi maaşı" dolgundu eğitimli gençlerimiz kendi devletine faydalı olmaktansa düyun-u umumiye'de işe girmek için yarışıyordu.
Prim sistemi vardı kendi milletinin gırtlağına sarılan memurumuz bu arkadaşların gözüne giriyor takdir ediliyordu kendi milletinin gırtlağını en çok kim sıkıyorsa en çok primi o alıyordu.
Kafalarına göre vergi salıyorlardı vergi oranlarını belirliyorlardı.
Gelirlere el koyup sadece dış borcu ödemekle kalmıyorlardı devletin bütçe defterini tutuyorlardı iç borç ödemelerini de bunlar yapıyordu.
Banker adı altındaki uluslararası tefecilerin oyuncağı olmuştuk.
Devletin hazinesini inek gibi sağdılar yetmedi uyuşturucu bağımlısı yapar gibi kredi bağımlısı yaptılar yeni yeni borçlar vererek yeni yeni imtiyazlar aldılar bizim topraklarımızda kendilerine demiryolları limanlar bankalar sigorta şirketleri posta şirketleri telefon şirketleri tramvay şirketleri elektrik santralları kurdular yeraltı zenginliklerimizi babalarının madeni gibi işlettiler.
Borçlarımızın katbekat üzerinde gelir elde etmeye başladılar.
Kendi ülkemizde elalemin kölesi olmuştuk.
Kapitalizmin karakolu olarak gelmişler emperyalizmin kuklası haline getirmişlerdi.
Ta ki Mustafa Kemal'e kadar!
Kurtuluş Savaşı'nı kazandık.
Duyun-u Umumiye'yi lağvettik.
Yabancı imtiyazlarını kaldırdık.
O gün itibarıyla Osmanlı'nın 145 milyon altın lira borcu vardı.
Lozan Antlaşması'na göre… Osmanlı'nın 1912 yılına kadar yaptığı borçların yüzde 62'si 1912 yılından sonra yaptığı borçlarının yüzde 77'si bizim üstümüze kaldı.
Tıkır tıkır ödemeye başladık son taksidi 1954'te tamamladık.
145 milyon altın lira o dönemin milli gelirinin yüzde 65'ine denk geliyordu.
Bugünkü değerlerle orantılarsak 500 milyar dolar ediyor.
★
Manevi olarak Osmanlı'ya saygımız sonsuz… Ama maddi olarak Osmanlı'nın bu millete 500 milyar dolar borcu var.
★
Osmanlı'nın 500 milyar dolar borcunu bu millet ödemişken millete ait Gezi Parkı'nın tapusu hangi hakla Osmanlı'nın vakfına veriliyor?
★
Cumhuriyet'in malı Osmanlı vakfı'na verilecekse bu işlemden önce Osmanlı'nın Cumhuriyet'e borcunu ödemesi gerekmiyor mu?
★
Üstelik…
★
Gezi Parkı'nın yerinde Topçu Kışlası vardı.
Topçu Kışlası bizzat Osmanlı tarafından satıldı!
Padişahımız efendimiz Vahdettin tarafından Fransız şirketine satıldı.
Fransız şirket kışlayı yıkacak yerine apartmanlar dikecekti.
"Kentsel dönüşüm" dümeninin Osmanlı versiyonuydu.
Kışlayı satın almadan önce Osmanlı yöneticilerini satın almışlar İstanbul'un ipotek kanunu'nu yani imar durumunu değiştirtmişlerdi.
Sonra gidip Topçu Kışlası'nı satın almak için Bank-ı Osmani-i Şahane'den kredi almışlardı.
Apartmanları dikecekler satacaklar elde ettikleri gelirle banka kredisini ödeyeceklerdi yani aslında ceplerinden tek kuruş çıkmayacak elin taşıyla elin kuşunu vuracaklardı.
Bank-ı Osmani-i Şahane'nin isminde Osmanlı vardı ama İngiliz-Fransız ortaklığıydı bildiğin Galata bankeriydi.
Bu banka zat-ı şahanelerimizi kafalayıp devletin para basma imtiyazını almıştı.
Bizim paramızı basıyor bizim paramızla zat-ı şahanelerine borç veriyordu şahane'liği oradan geliyordu!
Neyse Fransız şirket inşaat işini beceremedi krediyi geri ödeyemedi bunun üzerine banka kışlaya el koydu.
"Spor Alemi" ismiyle dergi çıkaran futbol meraklısı işadamı Çelebizade Said Tevfik bey talip oldu.
Kışlayı bankadan kiraladı ahşap tribünler yaptırdı sekiz bin seyirci kapasiteli stadyum haline getirdi.
Ama işletmeyi başaramadı.
Yunan işadamına devretti.
O sırada İstanbul işgal edilmişti.
Yunan işadamı uyanık adamdı alttan girdi üstten çıktı işgal kuvvetleriyle maç yapmayı boykot eden Türk kulüplerini ikna etti.
Turnuvalar tertipledi kupalar verdi hasılat rekorları kırdı.
Kurtuluş Savaşı'nın sonunda tası tarağı topladı Türkiye'den ayrıldı.
Stadyum harabe geldi.
Cumhuriyet kurulunca istimlak edildi parası Türk milletinin vergileriyle ödendi park haline getirildi.
★
E 500 milyar dolarlık borcu boşversek bile…
Bizzat Osmanlı tarafından satılan Gezi Parkı hangi mülkiyet hakkıyla Osmanlı'nın vakfına veriliyor?
★
Osmanlı elaleme sattı parasını harcadı.
Cumhuriyet parasını ödedi elalemden satın aldı.
Kimin malını kime veriyorsunuz kardeşim?
ŞENOL ÇARIK : BİTMEYEN KRİZ Kriz bir karmaşadır ve her karmaşada bazıları kaybederken bazıları kazanır… Belirli tarihsel kırılma anlarında eşiklerde hep krizler büyük buhranlar yaşandı… Savaşlar gerilimler çatışmalar kıtlıklar salgınlar felaketler afetler… Krizler daha da derinleşti… Dünyadaki ekonomik tablo Koronavirüs salgınıyla birlikte daha da ağırlaşıyor. İnsanlık kapitalizmin giderek daha da vahşileştiği emperyalizm çağında daralan makasın acımasız dişlilerin arasında can çekişmekte. Bütün insanlığa yetebilecek düzeydeki kaynaklar neden küçük bir kesimin elinde toplanmakta? Ekonomik kriz ve bunalımlar neden belli bir çevreyi etkilememekte tersine onları zengin etmektedir? Ekonomik krizin nedenleri nelerdir? Krizlerle yaşamak kaderimiz mi? Koronavirüs salgını ortamında giderek derinleşen ekonomik buhranın ortasında hazırlanan bu çalışmada; Prof. Dr. Korkut Boratav Prof. Dr. Bilsay Kuruç Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu Prof. Dr. Duran Bülbül Doç. Dr. Bilin Neyaptı Doç. Dr. Kaan Öğüt Dr. Haydar Lütfü Ejder Ersin Dedekoca Şenol Çarık ve Çetin Ünsalan'ın makaleleri yer alıyor. Sadece mevcut tabloyu yorumlamakla kalmayıp aynı zamanda konunun tarihsel arka plânı ve yapısal sorunlarıyla birlikte anlaşılmasına yardımcı oluyor. |
TİMUR SOYKAN : BARONLAR SAVAŞI 'ZİNDAŞTİ OLAYI'NIN PERDE ARKASI Bu kitap bir roman ya da kurtlar vadisinde geçen bir dizi senaryosu değil. Her sayfası resmî belgelerdeki iddialara dayanıyor ve yeraltı dünyasının gerçeklerini ortaya koyuyor. 'Narcos Türkiye' ile tanışın: Uyuşturucu baronları… Devasa malikanelere sığmayan servetler… Milyarlarca dolarlık zehir piyasası… Eroin dolu gemiler… Profesyonel tetikçiler… Kanlı bir savaş… İstanbul'dan Dubai'ye İran'dan Kanada'ya uzanan suikastlar zinciri... Diplomat görünümlü ajanlar… Kirli polisler… Siyasi bağlantılar… Büyük rüşvetler… Ve devlet içinde derin bataklık… Ve skandallar… Hiç duyulmamış skandallar… |
Melih Gökçek başbakan olabilmek için neler yaptı? AKP kurulmadan önce ABD ziyaretinde neler yaşandı? 30 yıl boyunca nasıl "örgüt" gibi hareket etti? A Takımında kimler vardı? Fenerbahçe'ye neden başkan olmak istedi? Genelev patronları Ankara'da neler yaptı? Gözaltına alındığında kim kurtardı? Trafik kavgasında neden silah kullanıldı? Turgut Özal kime ve neden "dangalak" dedi? İlk "parsel parsel" satış ne zaman gerçekleşti? ANKAPARK ihalesinin ucu hangi mafya liderine uzandı? Osman Gökçek ölen çete lideriyle ne konuştu? Zekeriya Öz'ü Dubai'de ağırlayan kişinin Melih Gökçek ile ne ilişkisi vardı? FETÖ firarisini kim nasıl korudu? 17-25 Aralık'tan sonra FETÖ'ye imar rantı sağlandı mı? 15 Temmuz'dan sonra FETÖ'cü isme parsel verildi mi? Parsel Parsel bunlar ve daha onlarca sorunun yanıtını veriyor… |
Her 28 Şubat geldiğinde tartışılıyor üzerine çok şey söyleniyor. Fakat bu söylenenlerin ne kadarı doğru ne kadarı yanlış. Yazarımız Alican Türk tamamıyla belgelere sadık kalarak 28 Şubat Milli Güvenlik Kurulu kararları öncesi siyasi ortamı 28 Şubat günü yaşananları ve 28 Şubat sonrasını detaylarıyla ele alıyor birçok gerçek olarak sunulanın ve söylenenin doğru olmadığını ve bir grup siyasi tarafından istismar konusu olarak kullanıldığını titizlikle ispatlıyor. 28 Şubat kararları ile ilgili aklınıza gelen her türlü soruya bu kitap ile cevap bulacaksınız. Hiç bir şüphe kalmayacak. Kitap içerisinde; Türkiye'de mevcut cumhuriyet rejimini yıkarak yerine dinî hukuka dayalı bir devlet kurma çabaları (irtica) var mıydı bunlar gerçek bir tehdit miydi yoksa askerlerin "toplum mühendisliği" adına uydurduğu "hayalî" bir düşman mıydı? 28 Şubat gerçekten bir askerî darbe miydi? Batı Çalışma Grubu (BÇG) bir "cunta yapılanması" mıydı? Bunlar kimdi ve ne iş yaparlardı? Aczmendiler Fadime Şahin - Ali Kalkancı olayları askerlerin bir "tezgâhı" mıydı? 28 Şubat'ta MGK'da ne oldu? Kararlar Erbakan'a zorla mı imzalatıldı? Erbakan Bakanlar Kurulu'nda MGK Kararları hakkında ne dedi? Kamuda ya da üniversitelerde türban yasağı 28 Şubat'ta mı getirildi? 28 Şubat'ta TSK'dan kaç personel ihraç edildi? Bunlar "dindar" oldukları için mi TSK'dan atıldılar? 28 Şubat'ta imam hatipler ve Kur'an kursları kapatıldımı? 8 Yıllık Kesintisiz Eğitim Yasası askerlerin zorlamasıyla mı çıkarıldı? O süreçte bir kısım milletvekilinin partilerinden istifa nedeni asker korkusu muydu? Sincan'da tanklar neden yürüdü? Erbakan tanklar nedeniyle mi istifa etti? Genelkurmay'da CB Demirel'e ve ayrıca yargı ve medya mensuplarına verilen brifinglerde askerler neler söyledi? Silah kullanmaktan söz ettiler mi? Çevik BİR ABD'ye darbe icazeti almaya mı gitmişti? "Balans ayarı" sözü nereden çıkmıştır? İflas eden bankaların içini askerler mi boşaltmıştır? 28 Şubat'ta FETÖ korunup kollanmış mıdır? Refah Partisi askerlerin baskısıyla mı kapatılmıştır? AKP'nin doğuşu ile 28 Şubat arasında bir ilişki var mıdır? 28 Şubat Davası'nda neler oldu? Bu dava ile FETÖ kumpası diğer davalar arasındaki benzerlikler nelerdir? Ve daha onlarca soru... İddia Ediyoruz: Bu ve benzeri daha pek çok soruya İlk kez bu kitapta verilen yanıtlarla bütün Ezberleriniz Bozulacak! Okurken şaşıracak ve "puzzle"ın bütün parçalarını bir araya getirerek büyük resmi - Türkiye'nin bugününü - göreceksiniz. Bu kitaptan herkesin ama özellikle de o günleri bilmeyen "Z kuşağı"nın öğreneceği çok şey var. İyi Okumalar… https://www.kirmizikedi.com/kitap/urun/0ba40502ff6f4a9f87792a6b7863ccb3 |
Türkiye'nin AB üyelik sürecini anlatan son kitabım Sharp and Sharp [London -İstanbul] Türkiye tarafından basıldı. Faydalı olmasını diliyorum... 'AB'nin Türkiye Üyeliği (sorunlu ama vazgeçilemeyen ilişki) [III. Baskı]' 'Turkey's Accession to the EU (tainted but irrevocable affinity) [Third Edition]' Renkli ve İki Dilli Kitap [(Bilingual) İngilizce-Türkçe] 276 sayfa Türkiye'nin AB üyelik sürecini anlatan bu kitaplar diğerlerinden farklı. Konular hem İngilizce hem de Türkçe olarak iki dilde kaleme alındı. İngilizce bölümleri kolay anlaşılması için oldukça yalın biçimde tercüme edildi. İçeriği desteklemek için çok sayıda renkli grafik tablo ve fotoğraf kullanıldı. Türkiye AB ilişkileri oldukça dinamik sürekli değişiyor. Kitap AB Komisyonun Türkiye için en son hazırladığı 2020 ülke (ilerleme) raporu Geri Kabul Anlaşması Vize Serbestisi Göç gibi güncel konuları da kapsıyor. Ayrıca ekinde ders izlencesi de bulunuyor. Not: Kitapı 'n11' 'Trendyol' vb sitelerinden sipariş edebilirsiniz. |
Kıbrıs tarihinde bugünlerde yaşananları "Geçmişten Günümüze Kıbrıs Gerçeği" kitabımda paylaşırken Şehitlerimizi rahmetle Gazilerimizi şükranla anıyorum. "...Yunanistan Kıbrıs'a gizlice asker silah mühimmat ve araç yollamaya başlamıştı. Yunan askerleri gece olduğunda gemilerden çıkıyor garnizonlarına gidiyordu..... 15 Şubat 1964 günü Magosa Limanı'na yanaşan bir Yunan gemisi yükünü boşaltıyordu. Yükün üzerinde "Matbaa malzemesi Maki (Nikos Sampson'un) gazetesi / Magosa" yazılıydı. Bir kasa yere düşerek açıldı ve makineli tüfekler tabanca ve el bombaları v. b rıhtıma yayıldı . Mısır üzerinden de Kıbrıs'a Rus silahları gönderildiği haberleri vardı. 20 Şubat 1964'de 3 Rus gemisi Magosa Limanı'na yüklerini boşalttılar. Kasaların üzerinde Kıbrıs Hükümeti yazıyordu! Gemiler Mısır'ın Port Sait Limanı'ndan gelmişti. Kasalarda Rus silahları bulunuyordu. Sovyetler Birliği'nden tank ağır silah ve Çekoslovakya'dan da hafif silah alacaklardı. (1973 senesine gelindiğinde Kıbrıs Türk Alayı'nın değiştirme birliğinin güvenliğiyle görevli olarak bölüğümle Magosa Limanı'na yanaştığımızda çok sayıda Rus hafif ve orta tankı bulunduğunu görecektim...) " Detaylar kitabımdadır. |
"Ben namussuz bir ateist görmedim, namussuz dinci gördüm. Türkiye'nin en büyük açığı namuslu adam açığıdır." -Yaşar Nuri Öztürk / Allah İle Aldatmak- Aramızdan ayrılışının 5. Yılında saygı ve özlemle🙏🌹 |
FETÖ'nün TSK'deki yapılanmasını tek tek isimlerle anlatan efsane kitap 30'ncu baskıda kalmış ve tükenmişti. Mustafa Önsel'in "Ağacın Kurdu TSK'de Şakirtlerin İşgali Fetullahın Askerleri" 31'nci yeni baskısı ile fakat bu sefer genişletilmiş güncellenmiş gözden geçirilmiş olarak ve gizlisiz saklısız açık isimlerle okuyucu ile tekrar buluşuyor. İlk 30 baskı okuyucuyu da şok etkisi yaratmıştı yeni 31'inci baskıyla hayret katlanacak ağızlar açık kalacak… 15 Temmuz sonrası ortaya çıkan yeni bağlantılar olaylar ve isimler "Yok artık!" dedirtecek… Neler var kitap da… Kimlermiş bakalım "Zındık Komitesi"nin üç reisi? Kitabının Harp Akademisinde zorunlu okutulduğu Fetullahçı Örgütün Aksiyon Dergisinin yazar kadrosundaki Başbakan… Fetullah Gülen'in otomobilinde yakalanan Doktor Üsteğmen 12 Mart 1971 muhtırasının güçlü isimlerinden Orgeneral Faruk Gürler'in nesi oluyor? 12 Eylül öncesi Harbiye'de yaşanan "Devrimci" "Ülkücü" ayrışması… Zaman Gazetesi yazarına Balyoz Davası ile ilgili "Dik durun!" diyen yüksek rütbeli subay… Bektaşi olduğu bilinen/sanılan askerlerin fişlendiği flash belleğe ne yapıldı? Şakirt kime denir? "Artık şakirt olmayan askeri okullara giremez" diyen yüksek rütbeli subay… Harbiye'de korkunç yıllar (2008-2014) işkenceler ölümler intiharlar… Reina saldırısını gerçekleştiren teröristin telefon rehberindeki yüzbaşı… İstihareye yatan kalkışmacı generalin gördüğü rüya… Hava Kuvvetleri İstihbarat Başkanlığı sorgu odasından çıkıp intihar eden subay… "Gay Tayfa" iftiralarıyla başlayan süreç ve Deniz Kuvvetlerine yapılan saldırılar… GATA'da ve Askeri Yargıda Fetullahçı yapılanmanın boyutları… Beyin Cerrahından veteriner olur mu? SAT komando Birliğini lağv etmeye kalkan doktor… Fetullahçı örgüt için Askeri Yargı ve Askeri Tıbbiyenin önemi… Genelkurmay Erdoğan'a darbe yapar mı? Necdet Özel casusluktan yargılanır mı?
Ve daha birçok can alıcı konu… Gerçeklerle yüzleşmeye hazır mısınız? |
Metastaz 2: Cendere Barış Pehlivan Barış Terkoğlu KIRMIZI KEDİ YAYINEVİ "Okuduğumuz kitap bir yumruk gibi tepemize inip bizi uyandırmadıktan sonra neye yarar?" Franz Kafka ○ CHP'li Belediye Başkanları İmamoğlu ve Çerçioğlu için yapılan ahlaksız teklifin arkasında hangi AKP'li Bakan vardı? ○ Pelikancılar AKP içinde hangi operasyonları yaptı ve kimleri fişledi? ○ Yargının arka odalarında hangi ses kayıtları dolaşıyor? ○ Holding patronu cinayetinin üstü hangi yollarla kapatılmak istendi? ○ Hakimler ve savcılar gizlenen skandalları ilk kez nasıl anlattı? ○ Adliyeye getirilen ve içinde 260 bin dolar olan çantanın sırrı neydi? ○ Nurcular devlet içinde nasıl bir ağ kurdu? ○ Yargıdaki Pelikan-Hakyol mücadelesinin perde arkasında ne vardı? ○ FETÖ borsasının belgesinde neler yazıyordu? ○ AKP'li bakanlar arasındaki kavganın bilinmeyen nedeni ne? ○ Diyanet'in gizli tarikatlar raporu nasıl sızdı? ○ Öldürülen AKP yöneticisinin eşi sessizliğini bozup neler anlattı? ○ 15 Temmuz raporu aslında neden basılmadı? ○ Kartal İmam Hatip mezunu olmak devlette hangi kapıları açıyor? ○ Erdoğan'ın yakınını hayata döndüren ismin başına neler geldi? Barış Terkoğlu ve Barış Pehlivan devlette yaratılan çürümeyi ve herkesin hissettiği cendereyi belgeliyor. "Metastaz 2: CENDERE" çarpıcı bir gazetecilik araştırması olarak tarihe geçecek. |
a45UyF587661
- - - - - - - - - - - - -
Ben icap ettigi zaman en buyuk hediyem olmak uzere Turk Milletine canimi verecegim.
Gazi Mustafa Kemal ATATURK
- - - - - - - - - - - - -
JEAN MESLIER : SAGDUYU TANRISIZLIGIN ILMIHALI
71. YASAKLAMAYA MUKTEDIR OLDUGU HATALARI SUCLAYAN VE CEZALANDIRAN BIR ALLAH, BENLIGINDE BUDALALIKLA ZULMU BIRLESTIRMIS BIR DELIDIR
Zayif ve korumasiz cocuklarini kolladigi bize surekli olarak temin olunan ve bununla birlikte bu cocuklari kayalar, ucurumlar, sular arasinda basibos dolasmakta serbest birakan; yanlis ve zararli arzularina ender olarak engel olan; ihtiyatsiz, tehlikeli silahlarla oynamalarina ve yaralanma tehlikesine maruz kalmalarina izin veren bir baba hakkinda ne deriz? Zavalli cocuklarina olacak kotulukten kendi kendisini sorumlu tutmasi gerekirken, yanlislarindan dolayi cocuklara en zalimce ceza veren bu ayni baba hakkinda ne dusunuruz? Hakli olarak; bu baba, benliginde zulum ve alikligi toplamis bir delidir deriz.
Olusmasini yasaklayabilecegi kabahatleri suclayan bir Allah, insafi, iyiligi ve dogrulugu olmayan bir varliktir. Ongorulu bir Allah, kabahatin onune gecer ve boylece kendisini kabahati suclama sikintisindan da uzak tutar. Kerim bir Allah insan tabiatinin geregi oldugunu bildigi zayifliklari, gunahlari cezalandirmaz. Adil bir Allah, eger insani yaratmissa, gelip gecici isteklerine direnecek derecede metin olarak yaratmamis oldugu icin, yarattigini cezalandirmaz. Zayifliklari suc saymak, zorba yonetimlerin en zalim olanidir. Yasadigimiz dunyada bile insanlari kusurlarindan dolayi cezalandiriyor demek, adil bir Allah'a iftira etmek degil midir? Iyilestirilmeleri ozellikle kendisine ait olan ve inayeti ulasmadikca baska turlu hareket edemeyen yaratiklari, "adil" bir Allah nasil cezalandirir?
Bizzat ilahiyatcilarin ilkelerine gore, insan simdiki bozuk ahlakiyla kotulukten baska bir sey yapamaz; cunku tanrisal lutuf olmaksizin iyilik yapmak icin asla bir kuvvete sahip olamaz. Oysa kendi haline terk edilen ya da tanrisal yardimlardan yoksun birakilan insani, insan yaratilisi ister istemez kotuluk yapmaya yoneltir, ya da iyilik yapmaya yeteneksiz kilarsa, insanin kendi iradesi nerede kalir? Bu ilkelere gore, insan ne hakli ne haksiz olur; yaptigi guzelliklerden dolayi bir insani odullendiren Allah, "kendi kendisine" odul vermis olur. Yaptigi hatadan, isledigi gunahtan dolayi bir insani cezalandirmakla, Allah, bu guce eristirmedigi icin daha iyisini yapmasi olanaksiz olan insani cezalandirmis olur.
- - - - - - - - - - - - -
Biz dusmanlarimizi yok etmek icin ugrasmayiz, onlari degistiririz.
Bilmem, anlatabiliyor muyum ?
George Orwell1984
- - - - - - - - - - - - -
Suphe icinde olmak hos bir durum degildir, ama kesinlik de cok sacmadir.
VOLTAIRE (Francois-Marie Arouet) (1694-1778) Fransiz yazar ve filozof.
Ateistin Kutsal Kitabi - Aforizmalar - Derleyen Joan Konner
- - - - - - - - - - - - -
TCK Madde 137 Nitelikli haller
1) Yukaridaki maddelerde tanimlanan suclarin
a Kamu gorevlisi tarafindan ve gorevinin verdigi yetki kotuye kullanilmak suretiyle
b Belli bir meslek ve sanatin sagladigi kolayliktan yararlanmak suretiyle
Islenmesi halinde verilecek ceza yari oraninda artirilir.
- - - - - - - - - - - - -
Grup eposta komutlari ve adresleri | : | |
Gruba mesaj gondermek icin | : | ozgur-gundem@googlegroups.com |
Gruba uye olmak icin | : | ozgur-gundem+subscribe@googlegroups.com |
Grup kurucusuna yazmak icin | : | 0raj.p0yraz@neomailbox.net / oraj.poyraz@openmail.cc |
Grup Sayfamiz | : | https://groups.google.com/g/ozgur-gundem/ |
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz | : | http://orajpoyraz.blogspot.com/ |
Özgürlük adam, henüz yeni kurdum. Siyasi iktidarın sürekli yasakladığı, polisiye önlemler ile gizlemeye çalıştığı şeyleri burada biriktireceğim. Videolar, resimler, makaleler falan. | : | http://insulaelibertatis.com/ |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder