15 Nisan 2021 Perşembe

Vatansever subaylarına eziyet eden bir siyasi iktidarın bugün verdiği resim...

================================

EMEKLİ AMİRALLERE ELEKTRONİK KELEPÇE TAKILIYOR

Adli kontrol şartıyla bırakılan emekli amirallere il dışına çıkmamaları için elektronik kelepçe takılmaya başlandı. İlk kelepçe Atilla Kezek'e takıldı.

15 Nisan 2021

Montrö Sözleşmesi ve Tuğamiral Mehmet Sarı'nın "sarık ve cübbe" giydiği fotoğraflar üzerine açıklama yapan 104 emekli amiralden 14'ü hakkında 'Suç işlemek için anlaşma'dan soruşturma başlatılmıştı. 10'u 6 gün Emniyet'te tutulduktan sonra ifadeleri alınan 14 emekli amiral adli kontrolle bırakılmıştı.

Sözcü yazarı Saygı Öztürk'ün aktardığına göre Deniz Kuvvetleri Komutanlığı eski Kurmay Başkanı emekli Koramiral Atilla Kezek'e dün Ankara'da elektronik kelepçe takıldı. Antalya'da bulunan emekli amiral Turgay Erdağ'a da kelepçe takılacağı telefonla bildirildi.

Amirallerin avukatlarından Şule Nazlıoğlu Erol şunları söyledi:

"Bu insanlar Ergenekon ve Balyoz soruşturmaları döneminde koşa koşa adliyeye gitti. Yıllarını devlet hizmetine vermiş belli yaşın üzerindeki emekli amirallerin elektronik kelepçe takılması ağırlarına gidiyor. Hepsi bu kararın şaşkınlığı ve üzüntüsünü yaşıyor. "

https://www.gunlukbakis.com/elektronik-kelepce-takiliyor/

================================

ERDOĞAN'DAN 104 EMEKLİ AMİRALİN BİLDİRİSİ HAKKINDA AÇIKLAMA

AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan Millet Kütüphanesi'nde gençlerin sorularını yanıtladı.

14 Nisan 2021

AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan Millet Kütüphanesi'nde gençlerin sorularını yanıtladı.

Erdoğan burada kendisine 104 emekli amiralin yayımladığı bildiriye ilişkin yöneltilen "104 emekli amiral tarafından gece yarısı bir bildiri yayınlandı. Bu bildiride TSK ve Kanal İstanbul projesi ile alakalı bazı vurgulamalar yapıldı. Bir ikinci açıklama olarak da amiraller biz düşüncelerimizi özgürce ifade edemeyecek miyiz denildi. Bununla ilgili neler söylemek istersiniz?" sorusuna cevap verdi.

Erdoğan ok bu işi seviyorsanız kalkarsınız siyasete soyunursunuz. Ama kalkıp da 104 tane koordine olan aynı düşünce kalıbı içinde böyle bir metnin ortaya koyulmasını bir başkomutan olarak Cumhurbaşkanı olarak ülkenin birlik beraberliğinden sorumlu olan birisi olarak kabul etmemiz mümkün değil.

Cumhurbaşkanı olarak ordunun başkomutanıyım. 104 emekli olarak böyle bir açıklamayı nasıl yapıyorsunuz? Bu özgürlüğünüzle alakalı değil" ifadelerini kullandı.

https://www.gunlukbakis.com/erdogandan-104-emekli/

================================

AKP'Lİ İSİM EMEKLİ AMİRALLERE SİLAH GÖSTERDİ

AKP Diyarbakır Gençlik Kolları Başkan Yardımcısı Vedat Demirtaş açıklama yayımlayan emekli Amirallere silah gösterdi...

15.04.2021 13:12

Montrö Sözleşmesi ve Tuğamiral Mehmet Sarı'nın "sarık ve cübbe" giydiği fotoğraflar üzerine açıklama yapan 104 emekli amiralden 14'ü hakkında 'Suç işlemek için anlaşma'dan soruşturma başlatılmıştı. 10'u 6 gün Emniyet'te tutulduktan sonra ifadeleri alınan 14 emekli amiral adli kontrolle bırakılmıştı.

Türkiye Amiralleri konuşurken AKP Diyarbakır Gençlik Kolları Başkan Yardımcısı Vedat Demirtaş'tan skandal bir paylaşım geldi.

AKP'li Demirtaş Twitter hesabından birçok silahın yer aldığı fotoğrafı paylaşarak emekli Amiralleri tehdit etti.

Demirtaş paylaşımında "Emekli amiraller bekliyoruz. Hodri meydan. Destanlar bizim işimiz" diye yazdı.

Demirtaş tepkilerin ardından paylaşımını sildi.

İşte o paylaşım:

https://odatv4.com/akpli-isim-emekli-amiralleri-boyle-tehdit-etti-15042112.html

================================

E. KORGENERAL ALTAY TOKAT YAZDI: "ORDUNUN RUHU SUBAYLARDIR"

Emekli Korgeneral Altay Tokat Türk ordusunun kuvvet çarpanlarını AYKIRI için yazdı. Tokat "Bir ordunun gücünün hesaplanmasında askerler iki kriteri kullanırlar. Birisi maddi yani fiziki güç diğeri askeri literatürde Kuvvet Çarpanları denilen manevi güçtür. Bir ordunun kuvveti bu iki gücün toplamından oluşur" dedi. İşte Altay Tokat'ın yazısı...

15 Nisan 2021

Türkiye Cumhuriyeti'nin coğrafi konumu tarihsel zenginlikleri jeopolitik özellikleri stratejik avantajları bölgesindeki devletlerin sorunları ve aralarındaki çatışmalar İslam aleminin batıya açılan kapısı olması Asya ve Avrupa arasında hava ve kara ulaşımın ana koridoru olması İstanbul ve Türk boğazlarının cazibesi gibi faktörler güçlü bir orduya sahip olmamızı kaçınılma kılar.

Aksi takdirde düşmanlarımızın sayısı artar bize dönük iştahları kabarır bekamıza yönelik tehdit ve tehlikelerin önü alınamaz.

Güçlü Ordu Güçlü Devlet sloganı bizim için doğrudur kanaatindeyim.

Uyumlu ve koordineli kalkınma ve zenginleşme temelinde ordunun gücüne önem ve öncelik verilmediği zaman zenginlikleri kazanımları ve kaynakları kollayamazsınız ve koruyamazsınız.

Bu bağlamda Atatürk'ün 31 Temmuz 1920 tarihinde Afyon'da subaylara yaptığı konuşmayı özet şekilde aşağıda sunuyorum.

"Dünyada hayat için insanca yaşamak için bağımsızlık lazımdır. Bağımsız olmak için kuvvet sahibi olmak ve mevcudiyetini ispat etmek icap eder. Kuvvet ordudur.

İngilizler milletimizi bağımsızlıktan mahrum etmek için evvela milleti ordudan yoksun kılmak çarelerine başvurdular. Ordumuzu tamamen lağvederek milleti bağımsızlığını muhafaza için muhtaç olduğu dayanak noktasından mahrum etmeye teşebbüs ettiler.

Her zaman ordu düşmanlarımızın birinci taarruz hedefi oldu. Bu hakikat karşısında ve içinde bulunduğumuz vaziyete göre subaylar heyetimize düşen vazifenin mahiyeti ehemmiyeti ve kıymeti kendiliğinden meydana çıkar.

Ordu ancak subaylar heyeti sayesinde vücut bulur. Ordunun ruhu subaylardır.

O halde subaylarımız düşmanlarımız tarafından yıkılmak istenilen ordumuzu tamir edecek ve canlandıracak ve ordu milletimizin bağımsızlığını muhafaza edecektir.

Millet bağımsızlığının muhafazasından ibaret olan hayati gayesinin teminini ordumuzun ruhunu teşkil eden subaylardan bekler. İşte subayların yüce olan vazifesi budur. Allah göstermesin milletin bağımsızlığı ihlal edilirse bunun vebali subaylara ait olacaktır.

Dolayısıyla subay için 'Ya istiklal ya ölüm vardır. "

Atatürk Afyon konuşmasında Türk subay ve generallerinin görevlerine sorumluluklarına ve niteliklerine değinmiş ve güçlü bir ordunun önemini dile getirmiştir.

Bir ordunun gücünün hesaplanmasında askerler iki kriteri kullanırlar. Birisi maddi yani fiziki güç diğeri askeri literatürde Kuvvet Çarpanları denilen manevi güçtür. Bir ordunun ya da birliğin kuvveti bu iki gücün toplamından oluşur.

Orduların ya da birliklerin birbirleriyle mukayesesi bu iki kriter dikkate alınarak yapılır ve komutanların kararlarını ve planlarını doğrudan etkiler.

Maddi güç personel sayısını envanterdeki silah ve teçhizatın miktarını ve teknolojik kapasitelerini kapsar ve hesaplaması kolay yapılır.

Kuvvet çarpanları ise komutanlık sanatı eğitim seviyesi disiplin moral ve motivasyon görev bilinci personelin inisiyatif kullanma yeteneği meslek gururu vatan ve millet sevgisi gibi değerleri ihtiva eder. Hesaplaması zordur ve komutanların performansları ile güvenilir istihbarata bağlıdır.

Askeri uzmanlar Kuvvet Çarpanlarının daha önemli olduğunu savunurlar. Örneğin Napolyon Kuvvet Çarpanlarının üç kat daha üstün olduğunu söylemiştir. Prusyalı büyük strateji ustası General Clausewitz maddi gücü bir kılıcın sapı Kuvvet Çarpanlarını o kılıcın keskin ağzı olarak tanımlamıştır.

Bizde bu hayati konu eksik anlaşılmıştır. Bu kapsamda ABD askerlerinin Mehmetçiğin başına çuval geçirerek rehin alması yine İncirlik Üssünde ABD'li askerin üs de görevli Türk binbaşısına kelepçe takması olaylarını yaşadık.

Milli onurumuzu kıran bu iki olaya hiçbir tepki gösterilmedi. Hatta dönemin Genelkurmay Başkanı olayları normal karşıladı ve sineye çekti. Üstelik istifa bile etmedi veya ettirilmedi.

Böylece Kuvvet Çarpanları ağır hasar gördü. Daha sonra FETÖ orduya sızma fırsatı yakaladı. Bu talihsiz serüven sonunda herkesin gördüğü karmaşaya girdik çabalıyoruz.

Bütün bunları niçin yazdım? Türkiye Cumhuriyeti'nin bölgesel caydırıcı ve vazgeçirici bir kuvvete kavuşması amacıyla ordumuzun yeniden yapılandırılmasının savaş gücünün hem maddi hem Kuvvet Çarpanları açısından artırılmasının kaçınılmaz olduğu kanısını taşıyorum.

Böylece bekamıza yönelik iç ve dış tehdit ve tehlikelerin üstesinden gelebiliriz ve uluslararası arenada saygınlığımız yükselir oyun kurucu rolümüz etkinleşir ve özellikle komşu devletlerin yakınlaşmak ve olumlu ilişkiler kurmak için istediğimiz bir pozisyon kazanırız.

Bu kapsamda dananın altında buzağı aramadan tecrübeli askeri uzmanların önerilerinden faydalanarak işe askeri okul ve hastanelerin açılmasıyla işe başlamalıyız. Konsepte dayalı ihtiyaçlarımızı karşılamalıyız. Üst düzey FETÖ'cü komutan ve siyasilerin üzerine gitmeliyiz.

Ordu-Millet anlayışına önem vermeliyiz. Terörle mücadeleyi tavizsiz yürütmeliyiz. Milli Savunma Bakanlığı'nın adının başında yer alan millilik ifadesine önem vermeliyiz. Aristokrat ya da ayrıcalıklı yapılara son vermeliyiz diye düşünüyorum.

ALTAY TOKAT KİMDİR?

Altay Tokat 1999'da korgeneral rütbesiyle emekli oldu. Aynı zamanda Kıbrıs Gazisi olan Tokat ve OHAL döneminde Hakkari Dağ ve Komando Tugay Komutanı ve Jandarma Asayiş Komutanı olarak görev yaptı. PKK ile mücadele etti. TSK'nın en büyük dış operasyonlarından biri olan Çekiç Harekatı'nı yönetti. Kara Kuvvetleri iç güvenlik doktrinini yazdı.

Tokat başarılarından dolayı beş madalya ile ödüllendirildi.

https://www.aykiri.com.tr/e-korgeneral-altay-tokat-yazdi-ordunun-ruhu-subaylardir/10990/

================================

FETULLAHÇILAR NASIL KAÇIYOR? MİT İMAMI 'ÜÇ YÖNTEMİ' AÇIKLADI…

FETÖ üyeliği ve casusluktan 39 yıla mahkum olan MİT imamı Yasin Ugan örgüt üyelerinin yurt dışına nasıl kaçırıldığını anlattı: İlki VIP çıkış. Örgüt üyeleri 5 bin euro karşılığında lüks yatlarla Yunanistan'a götürülüyor. İkinci yöntem 3 bin euroya kalabalık yatlarla çıkış. En popüleri ise bin 700-2 bin 500 euroya Meriç üzerinden kaçış.

15 Nisan 2021

Ankara 34. Ağır Ceza Mahkemesi'nin "silahlı terör örgütüne üye olma" ve "casusluk suçlarından 39 yıl 10 ay hapse çarptırdığı FETÖ'nün MİT imamı Yasin Ugan örgütün üyelerini yurt dışına kaçırma tarife ve yöntemini anlattı.

Mahkemenin gerekçeli kararında Ugan'ın itiraflarına yer verildi. Örgütün yasa dışı yollarla yurt dışına kaçış yöntemini anlatan Ugan kaçmak isteyen örgüt üyesinin kriptolu haberleşme programı "2048" üzerinden silsile yoluyla bir üstüne bilgi verdiğini söyledi. En son bilginin MİT mahrem yapının en tepe ismi firari Bülent Bişer'e verildiğini söyleyen Ugan "Bülent Bişer kaçakçılık konularını halleden Senih kod Mehmet Sönmez'e veya emniyet mahremden Nejdet koda ulaşır ve kaçmak isteyen örgüt üyesi bu kişilerle görüşmeye başlar. Kaçakçının ayarlanması ve hareket tarzları kaçmak isteyen örgüt üyesine onlar tarafından ayrıntılarıyla anlatılır" diye konuştu.

ÜÇ YÖNTEMLE GİDİYORLAR

Yeni Şafak'tan Abdullah Sarica'nın haberine göre yurt dışına 3 ayrı yöntemle çıkıldığını belirten Ugan şunları kaydetti:

"Bunlardan ilki VIP denilen çıkış yöntemi. Bu yöntem kişi başı 5 bin euro ödemek şartıyla Ege Denizi üzerinden lüks yatlarla çıkış yöntemidir. İkinci yöntem yine Ege Denizi üzerinden kalabalık yatlarla çıkış. Bu yöntem için 3 bin euro ödenerek çıkılıyor. En uygun yöntem de Meriç Nehri üzerinden çıkış. Bu yöntemde bin 700-2 bin 500 avro arasında ödeme yapmak şartıyla geçiliyor. "

YUNAN POLİSİ YAKALARSA SLOGAN

Yunanistan'da her mahrem yapıdan bir sorumlunun bulunduğunu ve bu sorumlunun kaçan kişiyi karşıladığını ifade eden Ugan "Sizi önce Yunan asker ya da polisi yakalarsa 'Ben Gülenist Erdoğan terörist' sloganı atıldığı takdirde sizi ülkeye kabul ediyorlar. Burada yine örgüt üyesi bir kişi kaçanları karşılayıp bir eve yerleştiriyor" dedi.

GARANTİLİ GEÇİŞ

Ugan kaçan kişinin Yunanistan'da kalmak istememesi durumunda da kişi bekarsa sahte evlilik yoluyla evliyse sahte pasaport yoluyla gitmek istenen ülkeye yine kaçakçılar vasıtasıyla gönderildiğini söyledi. Burada da "garantili geçiş" adında bir yöntem kullanıldığını kaydeden Ugan kaçakçının 4 bin avro karşılığında kişiyi istediği ülkeye götürdüğünü dile getirdi.

KANADA'YA GÜLEN ŞARTI

Ugan "Kanada'ya gitmek isterseniz Fetullah Gülen ile çekilmiş fotoğrafınız olması ve giriş sırasında bu fotoğrafın oradaki yetkililere gösterilmesi şartıyla Kanada'ya girilebiliyor" dedi.

https://www.veryansintv.com/fetullahcilar-nasil-kaciyor-mit-imami-uc-yontemi-acikladi

================================

ZENTÜRK'TEN AHMET ALTAN TAHLİYESİNE: CEM GÜRDENİZ'İ GÖZALTINA ALIRSAN...

FETÖ sanıklarının tahliyesine tepki gösteren Ardan Zentürk "Osman Kavala'yı Enver Altaylı'yı da bırakın. Ne olacak" dedi...

15 Nisan 2021

.

Geçtiğimiz hafta Montrö konusunda açıklama yapan çoğu FETÖ kumpaslarına mağruz kalan 10 emekli amiral bir haftadan uzun süre nezarette kaldıktan sonra adli kontrol hükümleri ile serbest bırakıldı.

Dün ise Yargıtay FETÖ'ye yardım suçundan ceza alan Ahmet Altan ile Nazlı Ilıcak hakkındaki kararı bozdu. Ilıcak'ın ardından Altan da cezaevinden çıktı.

Gazeteci yazar Ardan Zentürk ise yaşananlara sosyal medya hesabından tepki gösterdi... Zentürk Erdoğan ve Bahçeli'yi etiketleyerek şunları yazdı:

'VATANSEVERLERİ GÖZALTINA ALDIĞIN AN BUNA KATLANIRSIN'

Sen...

@RTErdogan

FETÖ kumpaslarıyla Silivre'ye alınmış Cem Gürdeniz gibi Mavi Vatan sevdalısı vatanseverleri gözaltına aldığın an buna da katlanmak zorunda kalırsın

@dbdevletbahceli

Emperyalizm elden ayaktan düştüğünü herkesten önce görür Böyledir

Ahmet Altan tahliye oldu Silivri Cezaevi'nden tahliye edilen Altan yaklaşık 1 5 yıl sonra evine gititi. Yargıtay Altan ve Nazlı Ilıcak'ın 'silahlı terör örgütüne yardım'dan aldığı hapis cezalarını bozdu

Bence... OSMAN KAVALA'yı da bırakın... Hatta... ENVER ALTAYLI'yı da... N'olacak fren bir kez boşalmış öyle değil mi

@nedimsener2010

Böyledir bu işler... Burada tecrübe konuşuyor

NİHAT GENÇ: BU SUÇLARI İŞLEYEN SİZ OLSANIZ...

Veryansın TV yazarı Nihat Genç de tahliyenin ardından dikkat çeken bir mesaj paylaştı:

"Bahçeli rica etti Çakıcı Türköne tahliye... Ertuğrul Özkök Nagehan Alçı vb. rica etti Ahmet Altan tahliye... Ey Anadolu'nun dayısı arkası adamı olmayan yoksul gariban çocukları bu vahim affedilmez suçları işleyen siz olsaydınız sittinsene çürütürlerdi kodeste!"

https://www.veryansintv.com/zenturkten-ahmet-altan-tahliyesine-cem-gurdenizi-gozaltina-alirsan

================================

'ARTIK AMİRALLERDEN SÖKECEĞİNİZ APOLETLERİ ALTAN'A TAKARSINIZ!'

Yazar Nihat Genç imzacı Amiraller için "rütbeleri sökülsün" ve "zevzek" diyenlere Ahmet Altan çağrısı yaptı!

15 Nisan 2021

Yargıtay 16. Ceza Dairesi FETÖ'ye ilişkin "silahlı terör örgütüne yardım" suçundan hapis cezasına çarptırılan Ahmet Altan ve Nazlı Ilıcak hakkındaki hükmü bozdu.

FETÖ'nün Ergenekon ve Balyoz kumpaslarının en önemli aracı olan Taraf gazetesinin "1 numarası" olan Ahmet Altan dün gece tahliye edildi.

Yazar Nihat Genç kararı 104 Amiral olayına atıf yaparak yorumladı.

Genç sosyal medya hesabından şu paylaşımda bulundu:

"Apolet sökümüne CIA talimatıyla Taraf gazetesinde başlandı ve amirallerimize 'zevzek' dendikten sonra dün Akşener'in 'bülbülü' Ahmet Altan tahliye edildi darısı Enver Altaylı'ya. Artık Bahçeli ile Akşener söktükleri rütbeleri CIA paşası Altan'a törenle takıverirler!"

Genç devamındaki bir başka paylaşımında Anıtkabir'den bir kare paylaşarak şu ifadeleri kullandı:

"Mermer çiçek açmış bu sabah Anıtkabir... Ne o yoksa Anıt taşlar görüş mü bildirmiş? Zehir hafiye gazeteciler uyumayın soruşturmak araştırmak bağlantı bulmak lazım uyuma bakanlık uyumayın millet bugün bir çiçek yarın olmuş bin on bin yüzbin..."

https://www.veryansintv.com/artik-amirallerden-sokeceginiz-apoletleri-altana-takarsiniz

================================

YAVUZ SELİM DEMİRAĞ : AMİRALLER...

ysd592@gmail.com

15 Nisan 2021

"Bahriyeli" olarak tabir edilen Türk Deniz Kuvvetleri personelini tanımak için onların eğitim ve hayat tarzlarına tanık olmak şarttır. Türk Ordusunda sayıları az olmakla beraber "Asker" kişilerin gıpta ettiği kişilerdir. Kuleli Askerî Lisesi öğrencisi olarak ilk kez tanıdım Bahriyelileri... Askerî okullararası spor müsabakalarında mesafeli temaslarımız olurdu. 3-4 katı fazla olmamıza rağmen bazı branşlarda biz geçmelerini hazmedemezdik. Kendi adıma beyaz üniformalarını alenen kıskanırdım. Bir de sosyallik centilmenlik konuları vardır ki bir yazıya sığmaz. Bizim ağırlıklı eğitimimiz piyadecilikti. Denizciler de piyade eğitimi yanında ağırlıklı denizciliğin her alanında eğitilirler. Biz kara tren ile Menteş kampına giderken Onlar Atatürk'ümüzün yadigarı "Savarona" ile sadece Türkiye'nin değil Akdeniz'in tüm limanlarını gezerek denizi "Mavi Vatanı" her yönü ile özümserlerdi. Harp Okulu'nda 4 yıl bizimle öğrenim gören "Deniz piyadeler" mezun olurken beyaz üniforma giyerlerdi. İlerleyen yıllarda fazla irtibatımız olmadı. Derken Silivri'de tanıştım... Uzun duruşmalar 5-6 yıl süren hapislikleri esnasında cezaevlerindeki ziyaretlerimizde olağanüstü bir gönül köprüsü kurduk. Karacı Havacı Jandarma tutuklularının yanında Denizcilerin yeri ayrıydı. Hasdal Hadımköy Şirinyer Maltepe ve Mamak askerî cezaevlerinin haftalık ziyaretlerine otobüslerle gelirlerdi. Nöbete dökmüşlerdi. Salı günü Ankara'dan Perşembe Gölcük ve çevresi. Aynı kentte olanlar zaten demirbaştı.

Ergenekon Balyoz Askerî Casusluk Amirallere Suikast gibi kumpas davaları için başlatılan ve 140 hafta süren "Sessiz Çığlık"larda fotoğrafları taşınan bazı isimlerin aileleri ortada yok iken Denizciler hep oradaydı.

Bahriyelilerin diğer özelliklerinden birisi de. Şaşaalı makam odaları olmayışıdır. Devasa savaş gemilerinde denizaltılarında minicik kamaraları uzun süren seyirlerde paylaşırlar. Emir erleri habercileri yoktur. Çoğunun makam aracı şoförü ve koruması da olmaz. "Hayatı hep beraber paylaşırlar..." Katı askerî disiplin yerine saygı ve sevgi esastır.

Kumpas davalarında "Aman bize de bulaşabilir" mantığı ile silah arkadaşlarından uzak durmaya gayret eden kulağının üzerine yatan "Bana dokunmayan yılan bin yaşasın" diyenlere inat Denizciler "Bahriyeli ruhu" ile kenetlendiler. İstikballerini hesaplamadılar. Komuta ettikleri personelin haklarını hukuklarını koruyabilme adına makamları ellerinin tersi ile itip onurlu istifalar gerçekleştirdiler. Hepsini tek tek yazmayı arzulardım. Ancak unuttuğum ihmal ettiğim kişilere haksızlık olur diye yazamıyorum. Genç gazeteciler umarım yorucu çalışmalar sonucunda kitabını yazıp tarihe olan sorumluluğumuzu da yerine getirir. Her biri uzak görüşlüdür. Yargılamaların sürdüğü esnada bireysel savunma yerine iddianamenin alçaklığını korkusuzca dile getirdiler. Söz konusu davalarda hapis yatanlar çok sayıda kitap yazdı. En çok da Denizciler yazdı. Üstelik hemen hepsi akademik seviyede.

46 gün süren "Adalet Nöbeti"nde demirbaştı Amiraller... Hiç çekinmeden üniformaları ile geldiler. "Nasıl olsa tahliye oldum. Beraat ettim kenara çekilmeliyim" demeyerek Türk Ordusu ve Türk milleti adına davaların takipçisi ve müdahili oldular.

Kimse kusura bakmasın 104 emekli Amiralin onayladığı duyuru haksız-maksatlı tartışmalara rağmen bir nevi "Sivil itaatsizlik-pasif direniş" metodudur. Karacı Havacı ve Jandarmalar kırılmasın küsmesin. Emekli generallerden 104 imza çıkmaz!. .

Amirallerin gözaltına alınması ile beraber televizyon kanallarındaki katıldığım programların hepsinde emekli 14 Amirali tek tek sayarak: "Yüzlerce yıllık geleneğe rağmen Genelkurmay Başkanı Denizcilerden olmalı" dedim. 8 gün süren gözaltı esnasında "Adalet Savaşçısı" avukatları kutluyorum. Ekranlardan tüm Türkiye izledi. Amiraller tutuklanma ihtimaline karşı çantalarını hazırlamışlardı. Amirallik de adamlık da budur. Mahpus çantasını her an hazır tutmaktır. Cezaevini göze almaktır. Bedel ödemektir!. .

İtibar infazcılarını silah arkadaşlarını satanları iletişim kazasını yazmaya devam edeceğim.

https://www.yenicaggazetesi.com.tr/amiraller-58808yy.htm

================================

CAN ÖZÇELİK : HAVA KUVVETLERİ'NDE YEŞİL TAKKELİLER

Cuma namazı sırasında camiye başlarında yeşil takke olan 10 kişilik asker grubu girdi. Grup camide bulunan diğer askerlerin olduğu bölüme değil başka bir alana giderek saf tuttu...

15.04.2021 15:07

Amiral üniformasıyla tarikat evine gitti sarık taktı cübbe giydi fotoğraf çektirdi.

Herkesin aklına gelen sorulardan biri "TSK'da FETÖ temizlenirken diğer tarikatlar mı sızıyor" oldu.

Sonrası...

Milli Savunma Bakanlığı ve Genelkurmay Başkanlığı'ndan konuya ilişkin tatmin edici açıklama yapılmadı. Olayın gündemden düşmesini bekledi. Yani soğuttu! Ardından da konunun üzerinden atlamayı tercih etti.

Türk Silahlı Kuvvetleri'ndeki (TSK) sıkıntının sadece 'Cübbeli Amiral'den ibaret olmadığı da açık…

FETÖ'nün TSK'da en çok sızma yaptığı yer: Hava Kuvvetleri Komutanlığı...

Hatta darbeciler 15 Temmuz'u Akıncı Üssü'nden yönetti. FETÖ'nün TSK imamı Adil Öksüz de orada yakalandı ve kaçtı...

Tabi konumuz bu değil…

BAZI SUBAYLARIN TARİKAT BAĞLARI

Esas mesele TSK'da bazı subayların tarikat bağları…

Şimdi anlatacağım olay geçen yıl (2020) Hava Kuvvetleri Komutanlığı'na bağlı bir birlikteki camide yaşandı.

İddiaya göre cuma namazı sırasında camiye başlarında yeşil takke olan 10 kişilik asker grubu girdi.

Grup camide bulunan diğer askerlerin olduğu bölüme değil başka bir alana giderek saf tuttu. Durumu fark eden cami imamı gruba seslenerek "Cami içerisinde cemaat ayrı ayrı saf tutmaz" dedi.

Yeşil takkeli grubun başındaki albay rütbesindeki subay ise "Biz burada namaz kılacağız" diyerek imama yanıt verdi.

Cami imamı konuşmayı daha fazla uzatmadı. O gün yeşil takkeliler cuma namazını cami içerisinde ayrı saf tutarak kıldı.

Yaşananların ardından cami imamı birliğin komutanına giderek olayı aktardı.

Yine iddiaya göre askeri birliğin komutanı yeşil takkeli askerlerin başındaki albayı çağırarak bir daha böyle bir olayın yaşanmamasını istedi. Ancak bu uyarı grup olarak yeşil takke takmalarına mı yoksa camide ayrı saf tutmalarına mı dolayı mı yapıldı orası merak konusu.

Milli Savunma Bakanlığı'nın olaya ilişkin ne söylediği ve yeşil takkelilerle ilgili idari işlem yapıp yapmadığı ise bilinmiyor...

Can Özçelik

Odatv.com



https://odatv4.com/hava-kuvvetlerinde-yesil-takkeliler-15042107.html

================================

MÜYESSER YILDIZ : MONTRÖ'YÜ KONUŞURKEN LOZAN'I ÇİĞNEDİLER

Bu tabloda herkesi rahatsız etmesi gereken ciddi bir anormallik yok mu? Müyesser Yıldız yazdı...

15.04.2021 14:50

Bugün Ankara'nın önemli bir misafiri var: Yunan Dışişleri Bakanı Dendias.

Sadece 1 hafta önce Yardımcısı Miltiadis Varviçyotis Türkiye ve Erdoğan hakkında "Türkiye bir kargaşa ve dış politikasında kimliği konusunda kafa karışıklığı içinde. Türk Cumhurbaşkanı hem yurt içinde hem de yurt dışında dengesiz hamleler yapıyor" demiş Dışişleri Bakanlığımız da sert bir kınama mesajı yayımlamıştı.

Ama öğrendik ki Dendias sadece Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile değil Erdoğan'la da görüşecekmiş!

Ankara Dendias'ı heyecanla beklerken Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu bu sabah yaptığı açıklamada görüşülecek konuları anlattı. Bu arada şunu da söyledi:

"Bu görüşme dün gerçekleşecekti ancak kendisinden bugün gelmesini bizzat rica ettim; devam eden NATO toplantıları yüzünden Brüksel'e gitmek zorunda kalmıştım. Kendisini Ankara'da ağırlayacak olmaktan mutluluk duyuyoruz. "

ANKARA ZİYARETİ ERTELENDİ

Yazımızın nirengi noktası işte bu. Daha önce Dendias'ın Salı günü önce İstanbul'a gidip Fener Patrikhanesi'ni ziyaret edeceği ertesi gün de Ankara'ya geleceği duyurulmuşken programın böyle değişmesinin sebebi neydi?

Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu "Bizzat ben rica ettim" dedi. Bir de Yunan Dışişleri Bakanlığı'nın yaptığı açıklamalara sırasıyla bakalım.

Salı günü önce Dendias ve Yardımcısı Kostas Fragogiannis'in 15 Nisan'da yani bugün Ankara'da olacağı ve saat 19.00'da Çavuşoğlu ile görüşeceği duyuruldu.

Hemen ardından Dendias ile Milli Savunma Bakanı Nikos Panagiotopoulos'un Çarşamba günü NATO Dışişleri ve Savunma Bakanları toplantısına video konferans yöntemiyle katılacağı bildirildi.

Bunların peşinden de Dendias'ın Çarşamba sabahı İstanbul'a gideceği ve "Ekümenik Patrik" Bartholomeos tarafından kabul edileceği bilgisi verildi.

Görüldüğü üzere önce Yunanistan Dışişleri Bakanlığı Dendias'ın Ankara'ya bugün geleceğini duyurdu. Dışişleri Bakanlığı'mız ise aynı gün akşam saatlerinde ziyaretin Perşembe günü olacağı açıklamasını yaptı. Ancak her iki açıklamada da ziyaretin neden bugüne kaldığına ilişkin bir bilgi yer almadı.

Bunlardan sonra konuyla ilgili bazı haberleri aktaralım.

Dün Hürriyet Gazetesi'nin "Önce Patrikhane sonra Ankara'da iftar" başlıklı haberinde şöyle denildi:

"Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Dendias'ın normalde bugün Türkiye'ye yapacağı ziyaretin NATO Dışişleri ve Savunma Bakanları toplantısı nedeniyle yarına sarktığı öğrenildi. Son anda bir değişiklik olmaz ise yarın önce İstanbul'da Fener Rum Patrikhanesi'ni ziyaret edecek olan Dendias Ankara'ya geçerek Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile görüşecek. İki bakanın birlikte iftar yemeği yemesi de planlanıyor. "

Bundan ne anlıyoruz? Dendias bugün Türkiye'ye gelip önce Patrikhane'ye gidecek ardından Ankara'ya gelecekmiş!

Reuters ise bir gün önce şöyle bir haber geçmişti:

"Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Dendias'ın çarşamba günü için planlanan Ankara ziyareti perşembeye ertelendi. Yunan Dışişleri Bakanlığı Dendias'ın rötarını NATO bakanlarıyla video konferans yoluyla toplantıdan kaynaklanan program çakışmasıyla gerekçelendirdi... Reuters'e konuşan bir Yunan hükümet yetkilisi 'Dendias Ekümenik Patrikle yarın İstanbul'da buluşacak NATO toplantısı için Atina'ya dönecek ve Türk mevkidaşıyla görüşmek üzere perşembe günü Ankara'ya gidecek. ' dedi. "

PATRİKHANE ZİYARETİ ERTELENMEDİ

Netice?

Dendias dün İstanbul'a geldi Patrikhane'yi ziyaret etti Atina'ya döndü... Ankara ziyaretini ise bugüne bıraktı...

Bunun anlam ve önemi mi?

Ankara'dan önce Patrikhane'ye gidecek olması başlı başına bir garabetken üstüne ortaya şöyle bir tablo çıktı:

Evet hem Dendias hem Çavuşoğlu'nun dün NATO toplantısı vardı. Ancak Dendias bu toplantıya rağmen Patrikhane'ye gitti. Madem müsaitti; Patrikhane yerine Ankara ziyaretine pekala öncelik verip Patrikhane'yi bugüne bırakabilirdi.

Bunu yapmayarak Patrikhane'nin "önem ve önceliğini" adeta hepimizin gözüne sokmuş olmadı mı?

Dahası; Dendias-Bartholomeos görüşmesinden sonra Yunanistan Dışişleri Bakanlığı'nın yaptığı açıklamada bolca "Ekümeniklik" ifadesi kullanılıp Dendias'ın "Ekümenik Taht"a geçişinin 30'uncu yıldönümü münasebetiyle Bartholomeos'u kutladığı" ve "Tanrı'nın [Bartholomeos'un] Ortodoksluğa liderlik etmekte gösterdiği çabayı kutsamasını" dilediği belirtildi.

Patrikhane'nin açıklamasında da bunun "resmi bir ziyaret" olduğu vurgulandı.

Buradaki mesele ne mi?

Bir kez daha altını çizelim.

Lozan Antlaşması'na göre Fener Rum Patrikhanesi bir "Türk kurumu" ve Fatih Kaymakamlığı'na bağlı. Bartholomeos ise bir Türk vatandaşı.

Yani her ne kadar AKP İktidarı göz yumsa da "Ekümenik" olamaz bu Lozan'a aykırı.

Ancak görüldüğü üzere bu defa da Yunan Dışişleri Bakanı "Ekümenikliğini" ilân ederek buraya gidiyor; yetmiyor ayrı bir "devletmiş" gibi "resmi ziyarette" bulunuyor… Ardından Atina'ya dönüp 1 gün sonra Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin Başkenti Ankara'ya geliyor.

Bu tabloda herkesi rahatsız etmesi gereken ciddi bir anormallik yok mu?

Müyesser Yıldız

Odatv.com

https://odatv4.com/montroyu-konusurken-lozan-boyle-cignendi-15042150.html

================================



- - - - - - - - - - - - -
a45UyF587661
- - - - - - - - - - - - -
Turk Milleti yeni bir iman ve kesin bir milli azim ile yeni bir devlet kurmustur bu devletin dayandigi esaslar Tam Bagimsizlik ve Kayitsiz Sartsiz Milli Egemenlikten ibarettir.
Yeni Turkiye devletinin yapisinin ruhu Milli Egemenliktir.
Milletin Kayitsiz Sartsiz Egemenligidir...

Gazi Mustafa Kemal ATATURK

- - - - - - - - - - - - -
JEAN MESLIER : SAGDUYU TANRISIZLIGIN ILMIHALI

37. INSANIN VARLIGI HICBIR SEKILDE ALLAH'IN VARLIGINI KANITLAMAZ

Insan nereden geliyor? Kaynagi, baslangici nedir? Zerrelerin gelisiguzel bir rastlanti ve birbiri arkasindan gelip birlesmesi sonucu mudur? Ilk insan yerkurenin balcigindan tumuyle, bugunku halinde olusmus olarak mi cikmistir? Bilmiyorum. Insan hep, doganin diger urunleri gibi, doganin bir urunu gorunmektedir. Ilk taslarin, ilk agaclarin, ilk aslanlarin, ilk fillerin, ilk karincalarin vb. nereden geldiklerini soylemek istersem, insanin kaynagini aciklarken dustugum olcude gucluk icinde bulunurum.

Bize ardi kesilmeksizin bagirarak diyorlar ki; "Insan makinesi gibi sasirtici bir eserde, Allah'in, sonsuz olcude zeki ve guclu bir yaraticinin elindeki kudreti onaylayiniz!" Insan makinesinin bana, akil durdurucu, saskinlik verici gorundugunu kabul ederim.

Ancak, madem insan doganin icinde mevcuttur; doganin olusumu kuvvetlerin ustundedir demekte kendimi hakli gormem. Sunu da eklerim ki, bana bunu aciklamak icin, ne gozleri, ne ayaklari, ne elleri, ne basi, ne akcigerleri, ne bir agzi ve ne bir nefesi bulunan soyut bir ruhun biraz camur alarak ve uzerine ufleyerek insani yaptigi soylendiginde, insan makinesinin bu sekilde olusumunu aklim hic almaz.

Paraguaylilar aydan geldiklerini soyler ve bundan dolayi bize budala gorunurler. Avrupa'nin ilahiyatcilari soyut bir ruhtan geldiklerini soylerler. Bu iddia daha akli basindadir.

Insan anlayisli ve olgundur; bundan, insanin suursuz, zekasiz bir doganin degil, zeki bir zatin eseri olmasi gerektigi sonucu cikarilir. Vucuduyla, pek ovundugu ve magrur gorundugu aklini kullandigi son derecede ender goruluyor ve hicbir sey bu kadar ender gorulmuyorsa da; insanin zeki oldugunu, ihtiyaclarinin bu yetiyi genislettigini ve ornek olarak diger insanlarla birlikte yasamasi ve kaynasmasi sayesinde zekasinin verimli oldugunu teslim ederim. Ancak insan makinesinde ve eristigi zekada, eseri olmasiyla bu kadar ovunmesi gereken bir yaraticinin sonsuz zekasini acik olarak gosteren hicbir sey gormuyorum. Goruyorum ki, bu cok sasilacak makine bozulmaya aciktir. Goruyorum ki, makine bozulunca, sasirtici akli da bozuluyor ve perisan oluyor, bazen tumuyle yok oluyor. Bundan su sonucu cikariyorum: insan akli, insan vucudunun maddi organlarinin bir dizi durum ve kuralina baglidir ve insanin akilli olmasindan Allah'in da akilli olmasi sonucunu cikarmak gerekmez. Nitekim, insanin maddi olmasindan Allah'in da maddi olmasi sonucu cikarilmiyor!

Insanin kotulukculugunden, yaratigi oldugu Allah'in kotulukculugu sonucunu cikarmak ne kadar olagan degilse, insanin zeki olmasi da, Allah'in zeki oldugunu kanitlamaya o kadar az elverislidir. Ilahiyatcilar, isi nasil tutarlarsa tutsunlar, Allah hep; eserleri kendisini inkar eden ya da bu eserler araciligiyla kendisi hakkinda bir hukum vermek olanaksiz olan bir etken olacaktir. Iyilik, olgunluk ve hakimiyetle dolu oldugu, rahman, rahim, alim, hakim oldugu soylenen bir etkenden, hep kotulugun, eksikliklerin, deliliklerin olustugunu gorecegiz.
- - - - - - - - - - - - -
Baglilik, dusunmemek demektir, dusunmeye gerek duymamak demektir.
Baglilik, bilincsizliktir.

George Orwell1984

- - - - - - - - - - - - -
Dinler, fosforlu kurtlara benzer; parlayabilmeleri icin karanliga ihtiyac duyarlar.

Herhangi bir dinin ortaya cikabilmesi icin belli bir cahillik seviyesinin olmasi yeterlidir; dinin, varligini surdurmesine tek basina yetebilecek ogedir bu.
SCHOPENHAUER,ARTHUR (1788-1860) Alman filozof.
Ateistin Kutsal Kitabi - Aforizmalar - Derleyen Joan Konner

- - - - - - - - - - - - -
TCK Madde 114 Siyasi haklarin kullanilmasinin engellenmesi

1) Bir kimseye karsi
a Bir siyasi partiye uye olmaya veya olmamaya siyasi partinin faaliyetlerine katilmaya veya katilmamaya siyasi partiden veya siyasi parti yonetimindeki gorevinden ayrilmaya
b Secim yoluyla gelinen bir kamu gorevine aday olmamaya veya secildigi gorevden ayrilmaya
––––––––––––––– 1 Bu madde basligi "Egitim ve ogretimin engellenmesi" iken 2 3 2014 tarihli ve 6529 sayili Kanunun 12 nci maddesiyle metne islendigi sekilde degistirilmistir.
2) Bu madde basligi "Kamu kurumu veya kamu kurumu niteligindeki meslek kuruluslarinin faaliyetlerinin engellenmesi" iken 2 3 2014 tarihli ve 6529 sayili Kanunun 13 uncu maddesiyle metne islendigi sekilde degistirilmistir.8997
Zorlamak amaciyla cebir veya tehdit kullanan kisi bir yildan uc yila kadar hapis cezasi ile cezalandirilir.
2) Cebir veya tehdit kullanilarak ya da hukuka aykiri baska bir davranisla bir siyasi partinin faaliyetlerinin engellenmesi halinde iki yildan bes yila kadar hapis cezasina hukmolunur.


- - - - - - - - - - - - -



Grup eposta komutlari ve adresleri :
Gruba mesaj gondermek icin : ozgur-gundem@googlegroups.com
Gruba uye olmak icin : ozgur-gundem+subscribe@googlegroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin : 0raj.p0yraz@neomailbox.net  /  oraj.poyraz@openmail.cc
Grup Sayfamiz : https://groups.google.com/g/ozgur-gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz : http://orajpoyraz.blogspot.com/
Özgürlük adam, henüz yeni kurdum.

Siyasi iktidarın sürekli yasakladığı, polisiye önlemler ile gizlemeye çalıştığı şeyleri burada biriktireceğim.

Videolar, resimler, makaleler falan.
:
http://insulaelibertatis.com/

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder