Olcay Uyar: İşte Milli Savunma Projelerimiz artmış.
Bunun nedeni de iktidar sahibi AKP imiş.
İnceleyelim:
1.Milli Savunma Projelerimizin artmasının asıl nedeni, TSK'yi Güçlendirme Vakfı Kuruluşları;
Aselsan (1975) TUSAŞ/TAI/TEI (1984), Roketsan, Havelsan, İşbir, Aspilsan Enerji'dir.
Bunlar kurulduğunda daha AKP, ılımlı İslam projesi olarak kurucu babası ABD'nin yumurtalarında portakal çiçeği idi.
2.Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı, her biri savunma sanayimizde önemli alanlarda faaliyet gösteren 6 Bağlı Ortaklığı ile 9 İştiraki olmak üzere toplam 15 şirkette doğrudan pay sahibidir.
VBO'nun yurtiçi ve yurtdışında gerçekleştirdiği şirket kuruluşları, satın alımları ve ortaklıklar yoluyla dolaylı olarak pay sahipliği bulunan şirket sayısı her geçen gün artmaktadır.
3.Buralarda çalışanlar ve milli projelerimizi gerçekleştirenler genelde Ankara Çankaya bölgesinde oturmaktadır.
Çankaya bölgesinden AKP hiç bir zaman oy başarısı elde edememiştir.
Yani bunları yapan Mühendis Çocuklar genel olarak AKP'li vs.
değildir.
4.İlk İHA/SİHA/Dron gibi ilk insansız hava vasıtalarını TAI üretmiştir.
Elinde hazırı olmasına ve TSKGV kuruluşu olmasına rağmen İHA projesine başına atadıkları siyasi genel müdür sayesinde, TAI'nin İHA/SİHA Genel Müdür Yardımcılığı sokulmamış, Devlet destekli ihale tek firma dünürün/damadın ÖZEL şirketi Bayraktar'a Savunma Sanayi İcra Komitesi'nce verilmiştir.
SSİK'in başında da AKP Başkanı vardır.
Devlet kuruluşunda hazırı ve altyapısı varken verilmeme, buna mukabil tek firma olarak Özel Şirkete verilme Kararı ısmarlama siyasidir.
Bu karara rağmen söz konusu Genel Müdür Yardımcılığı, desteksiz olarak ANKA, AKSUNGUR, Elektronik Harp'e de uygun Süper Şimşek üretim ve geliştirilmesine devam etmiştir.
5.Bir dönem FETÖ ile iş birliği yapan AKP, bu milli projeleri esas yazan ve realize eden bir askeri nesli ve kazanımları Fetö Kumpas davalarında yok etmiştir.
6.Milli Gemi (MİLGEM) Projesinin öz babası dönemin Kuvvet Komutanı Oramiral Özden ÖRNEK bile PKK gizli tanıklığında Genelkurmay Başkanı ile birlikte içeri atılmıştır.
7.Diğer milli projelerimiz gibi TCG ANADOLU Havuzlu Çıkarma Gemisini yazarak Genel Kurmay'da onaylatan benim.
Sadece milliyim.
Hiç bir partiye üyeliğim de yok.
Şimdi ben AKP'li miyim?
Onaylayan Orgeneral Ergin SAYGUN, tıpkı Özden Amiral gibi kumpas davalarında hapse atılanlardandır.
Şimdi çıkmışlar yandaş basın ile bunu biz yaptık demezler mi?
Biz milli proje derken, sırf Koç'lar yapmasın diye Altay tankı gibi bu projede firma değişikliği yapılmış ve İspanya/Navantia Tersanesi ile ortak üretim haline dönüştürülmüştür.
İspanya'nın kendi gemisinde motor tahrik sorunları vardır.
8.Bunun üzerine helikopterler düşünülerek yazılan projede, F35'te de dikey kalkanlar istemediklerinden, aaaa bu büyük, hadi Uçak Gemisi diye seçim için liman liman dolandıralım olarak kullanılmıştır.
Uçak da olmayınca, hadi üzerine İHA koyalım ve buna İHA Uçak Gemisi diyelim dediler.
Bu ülkenin İHA/SİHA'ları yurdun her havalimanından kalkar.
Deprem olmuşken İskenderun'larda olacağına Sirkeci, İzmir vs.
Seçim Gemisi yapılmıştır.
Sanki AKP'liler yazdı, yaptı.
Bu böyle gidiyor.
TSK Milletin olup, bir partinin değildir.
Vergiler ise Yüce Türk Milletinden sağlanmaktadır, bazı siyasilerin cebinden hiç değil.
Uyursan ölürsün, memleket ölür…
--
- - - - - - - - - - - - - - - -
Hayat oyununda seyir koltuklarinda oturmaya heves etme, sahneye cikmaya calis, hayat bir tiyatro oyununa benzer, uzunlulugu degil iyi oynanip oynanmadigi onemlidir.
~SENECA~
- - - - - - - - - - - - - - - -
Atı suya götürmek iş değildir.
Marifet atı suda sırtüstü yüzmeye razı etmektir.
~MURPHY KANUNLARINDAN
Murphy kanunları ilk olarak 1949 yılında Captain Ed Murphy tarafından Anything that can go wrong will go wrong yanlış gitme olasılığı bulunan bir şey, yanlış gider olarak emrindeki proje yöneticisi George Nicholsun yarattığı bazı durum ve tersliklerden mülhem olarak vazedilmiştir.
Zaman içinde pek çok kişi benzer terslikleri Murphy kanunu adı altında listeye eklemiş, kurallar anonim bir hal almıştır.
1917 doğumlu Edward A.Murphy Jr.ABD Hava Kuvvetlerinde 1949da roketler üzerine deney yapan mühendislerden biriydi.
İnsan üzerine ivmelenmenin etkilerini inceliyordu (USAF proje MX981).
Deneylerden biri pilot üzerinde 16 değişik noktaya akselometre takılması gerekiyordu.
Sensör bir yapıştırıcı ile ancak iki türlü takılabiliyordu ve birisi 16 sensörün tamamını da yanlış takmayı becerdi.
Bunun üzerine Murphy, daha sonra kanun olarak nitelendirilecek ilk söylemlerini bir basın toplantısında açıkladı.
Bir kaç ay içinde Murphynin Kanunları mühendislik sahasında çalışanlar arasında yayıldı ve 1958de de nihayet Websterin sözlüğüne girdi.~
- - - - - - - - - - - - - - - -
Yarin hep aynidir. Sorun da burada.
~Charles Bukowski~
- - - - - - - - - - - - - - - -
Öyle Bi
Temiz gömlegimi giydim talimden sonra
Ayaklarını yıkıyor çeşme başında erler
İşte sen öyle bir serindin
Tuzladan kaptılarla inerken şehre
Ne güzel şey sivil denmesi çıplağa
Ve gün-açık penceresinden meselerin
Yamacın kuytusuna sokulmuş mavi
Ufacık bi parça deniz gibiydin
Şipka biberleriyle konmuş okulun camlarına
Arnavut Köyünün o muhacir güneşi
İste sen öyle bi cumartesiydin
Sahanlıkta saçlarını tarıyor kızlar
Raylar ondan böyle kıvılcımlanıyor
Köşeleri dönerken, önlükleri altından
Dünyaya başlar gibi aybaşlarının kokusu
Kalkan al tıramvaydın ergenlik durağımdan
Meyvahoşun orda bir sabahcı kahvesi
Gün ağarmıştı ama ben günaydın demedim
İşte sen öyle ışıklı bir yerdin.
Bilmiyordum hiç burda bir fırın olduğunu
Diz çöktüm asfalta, baktım aşağı, üüüü'üh..
İşçiler ateşler ay çörekleri
Ve kılıc gibi taze ekmek kokusu…
Dağıttık evvel-allah yalnızlıkları
Yaşamak düğünse, sen orda gelindin
Seni soydum, Güler, dünyayı giyindim
~Can Yücel~
- - - - - - - - - - - - - - - -
Gazetesiz Bir Hükümet İdaresine, Hükümetsiz Bir Gazete İdaresini Tercih Ederim.
~JEFFERSON~
- - - - - - - - - - - - - - - -
DİNE MARUZ BIRAKILAN ÇOCUKLAR GERÇEK İLE KURGUYU AYIRT ETMEKTE ZORLANIYOR…
Çağrı Mert Bakırcı Yazar Çağrı Mert Bakırcı 21 Temmuz 2014
Cognitive Science dergisinde yayımlanan bir makale, dini hikayelere maruz bırakılmayan çocukların, FANTASTİK HİKAYELER içerisindeki karakterlerin kurgu olduğunu, dini hikayelere maruz bırakanlara göre daha kolay ayırt ettiğini ve hatta dindar çevrelerde yetiştirilen çocukların TANIDIK OLMAYAN, FANTASTİK HİKAYELERE ESNEK ŞEKİLDE YAKLAŞTIĞINI ortaya koydu.
Kathleen Corriveau, Eva Chen ve Paul Harris tarafından yazılan DİNDAR OLAN VE OLMAYAN ÇEVRELERDEKİ ÇOCUKLARIN GERÇEK VE KURGU YARGILARI (Judgments About Fact and Fiction by Children From Religious and Nonreligious Backgrounds) başlıklı makalede çocukların tipik olarak BİR ANLATIM İÇERİSİNDE MANTIKSIZ OLAN VEYA BÜYÜLÜ İÇERİĞE SAHİP OLAN KONULARA HASSASLIKLARI OLDUĞU belirtiliyor.
Çocuklar, normalde, anlatım içerisindeki GÖRÜNMEZ YELKENLİLER veya SİZİ HER TEHLİKEDEN HER ZAMAN KORUYAN BİR KILIÇ gibi fantastik içeriklere bağlı olarak anlatıdaki karakterler ve yapıların gerçek ya da kurgu olduğuna karar verebiliyorlar.
Fakat dindar hikayelere sıklıkla yer verilen ailelerde büyütülen çocuklar, konuya aynı şüphecilikle yaklaşamıyor. Yazarlar dini hikayeleri de PERİ MASALLARININ BİR BENZERİ olarak düşüneceklerini ve BU ANLATILARDAKİ BÜYÜ İÇERİKLİ VEYA MANTIKSIZ OLAN OLAYLARA DAYANARAK BU HİKAYELERDEKİ BAŞ KARAKTERLERİN HAYALİ OLDUKLARI YARGISINA VARABİLECEKLERİNİ düşünüyorlardı.
Buna rağmen BU TAHMİN MUHTEMELEN YANLIŞ. Çünkü YETİŞKİNLERDEN ALINAN UYGUN İFADELERE DAYANARAK dindar olduğu belirlenen evlerde yetiştirilen çocuklar, BU ANLATILARDAKİ BAŞ KARAKTERLERİ GERÇEK KİŞİLER OLARAK ALGILIYORLAR; ANLATIM İÇERİSİNDE İMKANSIZ OLAYLAR YER ALSA BİLE
Araştırmacılar 5-6 yaş arası 66 çocuk üzerinde yaptıkları araştırmada onlara bazıları peri masallarından kesitler olan, bazılarıysa Eski Ahit'ten alınan hikayelerle ilgili sorular sordular. Bu sayede çocukların bu hikayelerdeki karakterlerin gerçek mi, kurgusal mı olduğunu ayırt edip edemeyeceklerini tespit etmeyi hedeflediler. Araştırmacılar şöyle yazıyor:
Kiliseye gitmek, dindar okullara yazılmak veya her ikisini bir arada yapmak suretiyle dine maruz bırakılan çocuklar, dini hikayeler içerisindeki karakterlerin gerçek olduğu yargısına vardılar. Buna zıt olarak, herhangi bir şekilde dine maruz bırakılmayan çocuklar bunların, tıpkı peri masallarındaki gibi, hayali olduğunu sonucuna vardılar.
Ancak dine maruz bırakılan çocuklar, fantastik olan ama dini olmak zorunda olmayan hikayelerdeki karakterlerin de gerçek olduğunu düşündüler. Yani Mark Twain'in Tom Sawyer karakteri ile George Washington'ın hayatından bir kesidi ayırt etme yetisinden yoksundular.
Bu sonuç, daha önceden yapılan ve çocukların DOĞUŞTAN İNANMAYA MEYİLLİ veya DOĞUŞTAN İNANÇLI olduğunu ileri süren araştırmalarla çelişiyor. Bu araştırmalarda çocukların İNSAN ÜSTÜ GÜÇLERE SAHİP OLAĞANÜSTÜ VARLIKLARIN GEÇERLİLİĞİNE YÖNELİK DOĞAL BİR İNANMA EĞİLİMİ olduğu iddia ediliyordu. Buna rağmen, seküler (laik) çocuklar dini hikayelere, tıpkı peri masallarına verdikleri gibi tepki verdiler: BAŞ KARAKTERLERİN HAYALİ OLDUĞU YARGISINA VARDILAR. Araştırmacılar ayrıca şöyle yazıyorlar:
Dindar öğreti, özellikle de mucize hikayelerine maruz bırakılmak, çocukların imkansız olana daha temelden açık olmalarına neden oluyor. Yani bu çocuklar, sıradan neden-sonuç ilişkilerinden yoksun olan imkansız olayları daha yaygın olarak kabul ediyorlar.
KAYNAKLAR VE İLERİ OKUMA
K. H. Corriveau, et al. (2014). Judgments About Fact And Fiction By Children From Religious And Nonreligious Backgrounds. Cognitive Science, sf: 353-382. | Arşiv Bağlantısı
https://evrimagaci.org/dine-maruz-birakilan-cocuklar-gercek-ile-kurguyu-ayirt-etmekte-zorlaniyor-2499
~Evrim Ağacı~
- - - - - - - - - - - - - - - -
SAFSATA ÇEŞİTLERİ
Kaynak sitelerde sistematik olarak safsata (Fallacy) yada yanlış mantık yürütme çeşitlerini aşağıdaki gibi çevirdim, herkes aydınlansın diye :) nede olsa çok sık yaptığımız şeyler …. aşağıda ki gibi 50 küsur safsata çeşiti var, bazıları biraz birbirinin versiyonu yada tekrarı olsada, hepsine değinmek istedim… daha fazla bilgi için yukarıda ki kaynak linklerini inceliyebilirsiniz. Bu yazı ayrıca inanç doğrulamaları adlı yazımla da beraber ele alınabilir.
Ad Hominem (kişiliğe saldırı): yani konuya değil, kişiye karşı olmak. başka bir değişle, kişinin iddiasına değil de kişiliğiyle alakalı olmak yada saldırmak. en çok yapılan hatalı mantık yürütmelerdendir.
örnek: Ayşe vergilendirme sistemiyle ilgili bir öneride bulunduğu zaman, Ali, Ayşe gibi bekar ve özgür yaşayan bir kadına inanmanın saçmalık olduğunu ima eder.
Ad hominem tu quoque (ateşe ateş): ad hominem'in başka bir versiyonudur; rakibin iddiasını çürütmek yerine, eleştirisine eleştiri yada soruya soru ile karşılık vermektir.
örnek: Ali: sigara içmek sağlığa zararlıdır, ömründen kısaltır. Veli: Sanki sigara içmeyen ölmüyor mu ?
Poisoning the well (kaynağı zehirleme): ad hominem gibidir; tek fark sadece rakip yerine gözlemciye/kaynağa karşı saldırı olur. (sözde) Güvenilmez olduğu varsayılan kişilerin tanıklığına ve/veya kaynağa güvenilmeyeceğini iddia eder.
örnek: Yarın ki derbiyi Galatasarayın kazanacağını söyleyen gazeteci zaten cimbomlu. Yani onu yorumları yanlıdır. (gazetecinin cimbomlu olması, maç öngörüsünü mutlaka yanlı yaptığı anlamına gelmez)
StrawMan (çöp adam, korkuluk): kişinin iddiasını, farklı bir şekilde sunup öyle saldırmak.
örnek: Ahmet, sağlığa ve eğitime daha çok bütçe ayrılması gerektiğini söyleyince, Mehmet askeri harcamadan kesilmesini istediği için Ahmet'i ülkesini sevmemekle suçladı.
Burden of Proof (Kanıtlama Zorluğu): Aksinin kanıtlanması zor yada mümkün olmayan iddialarda kullanılır.
örnek: Haluk, güneş sisteminin uzak bir yörüngesinde bir çaydanlık olduğunu iddia eder, ve iddiasının aksini kanıtlayacak bir kanıt olmadığı için, ona göre iddiası kesinlikle doğrudur.
Appeal to Motive (Kasıta yönelik): iddianın kendisine değil de, iddia sahibinin sözde kastına göre tartışmak.
örnek: Meriç'e göre Batman Superman'i yenebilir, zira Batman'i Superman'den daha çok seviyordur. ayrıca superman'e de gıcıktır.
Circular Reasoning (dairesel sonuç çıkarma): Sonuç öncülünün içine gömüldüğü zaman olur.
örnek: Ali, Ahmet'ten daha iyi yüzer, zira İzmirliler, Ankaralılardan daha iyi yüzücüdür.
Non-Sequitur (ilgisiz sonuç): sonuç, öncül ile alakalı olmadığı zaman olur.
örnek: Tarkan iyi yemek yapar, o zaman iyi bulaşık da yıkar.
Red Herring (dikkat dağıtma): benzer şekilde, alakasız bir şeyden alakasız bir iddiada bulunmak.
örnek: Sevim daktiloda çok hızlı olsa bile, iyi bir araba sürücüsü sayılmaz.
Association Fallacy (İlişki safsatası): sırf bir ilişkiye yada bağlantıya göre bir iddiada bulunmak.
örnek: Bizim millet asker millettir, yani herkes silah kullanmasını bilir.
Argument from ignorance (bilgisizlikten gelen): yetersiz kanıttan dolayı bir iddiada bulunmak.
örnek: Yozgat mutfağı ile ilgili hiç bir şey duymadım, demek ki Yozgat mutfağı iyi değil.
Argument from incredulity (kuşkuculukdan gelen): bilgisizlik gibi, ama daha inanç yada kanıya bağlı olan iddialardır.
örnek: Ziya çok hızlı koşar, ondan daha hızlısı olduğuna zor inanınırım.
Argument from belief (inançtan gelen): hiç bir somut kanıt sunmadan, kişisel olarak doğru kabul edilen bir şeye inanmak.
örnek: Bence Güneyliler Kuzeylilerden daha sıcak kanlıdır, öyledir.
Appeal to emotion (Duygulara yönelik): kişinin duygularına yönelip, iddiasını kabullendirmek.
örnek: sen akıllı kızsın, haklı olduğumu anlarsın !
Appeal to tradition (geleneklere yönelik): Geçmişe atıfta bulunarak bir iddiada bulunmak.
örnek: görülmüş bir şey değil; böyle bir şey olabilir mi ?
Equivocation (kelime oyunu): bir kelimenin ses benzerliğinden dolayı, doğru olmayabilecek bir iddiada bulunmak.
örnek: kanunlar varsa kanun koyucular da vardır. doğa kanunları olduğuna göre, demek ki kozmik bir kanun koyucu vardır. (dünyevi kanunlarla, doğa kanunlarının temeli tamamen farklıdır)
No Limit Fallacy (limit yok safsatası): bir şeyin yada kişinin limitlerine henüz ulaşmamış olması, onun limitsiz olduğu anlamına gelmez.
örnek: Faruk abiye göre kendisini en iyi boksördür, zira şimdiye kadar kimse onu yenememiştir.
Undistributed middle (dağılımsız ara): A kümesinin içeriğinde B kümesi olması ve C'nin B kümesi içinde olması nedeniyle, C'nin otomatikman A kümesinde olacağı inanışıdır. Fakat A kümesinin içeriğinde B kümesinin sadece bir kısmının olması, tüm B elemanlarının A'nın içinde olacağı anlamına gelmez.
örnek: Gözlük takanlar zekidir, abim de gözlük takar, yani o bir dahi olmalı.
The Fallacy Fallacy (Safsata Safsatası): rakibin mantıksal bir safsata yapmasından dolayı, tüm iddiasını yanlış kabul etmek.
örnek: Dünyanın düz olduğunu düşündüğüm için aptal olduğum söyleniyorsa, demek ki iddiamda kesinlikle haklıyım, yoksa bana aptal demek yerine karşı kanıtlar sunulurdu.
Argument from anecdotal evidence (Anekdot kanıtlardan argüman): kendisinin yada başka birisinin (güya) başından geçmiş ama teyit edilemez bir hikaye üzerinden bir iddiada bulunmak.
örnek: bir keresinde bir kedinin bir köpeği kovaladığını gördüm, demek ki kedi köpeği dövebilir … hikaye doğru olsa bile, münferit bir olay genelleştirilerek iddiada bulunamaz..
Proof by example (örnek olarak kanıt): yine benzer şekilde, bir genel kuralın kanıtı olarak münferit (her zaman doğru olmayacak) bir örnek sunmak.
örnek: Bizim Osman abi yumurta kırmayı bile beceremez, yani erkeklerin yeri mutfak değildir.
Affirming the consequence (sonucu teyit etme): buna göre, bir öncülden akan bir sonucu sunarak, sonuç doğru ise öncülünde doğru olacağını iddia etmektir.
örnek: Bir şey ses hızından hızlı hareket ediyorsa, onu görmek zorlaşır. O zaman bir şey gözden kayboluyorsa, demek ki sesten hızlı gidiyordur.
Denying the antecedent (Öncülü redetme): bir öncekinin zıttı gibidir; bir öncülden akan bir sonuç sunulur, ve öncülü yanlış sayarak sonucuda yanlışlamaya çalışır.
örnek: bizim oğlan üniversiteyi kazanamadı, yani akıllı değilmiş. (bu iddianın hatası; üniversite sınavlarının aklın/zekanın belli bir alanını ölçtüğü gerçeğini yok sayarak, tek bir sınavdan başarısız olduğu için kişiyi yekten aptal varsaymaktır.)
Biased sample (ön yargılı örnek): sübjektif bir istatistiksel bir bilgiyi kesin sonuçmuş gibi sunmak şeklinde olabiliyor. genellikle popüler olan kişisel görüşler üzerinden uygulanır.
örnek: herkes android telefonun, iphone'dan daha iyi olduğunu bilir (yada tersi).
Half – truth (yarı-doğru): gerçeğin bir kısmını (daha çok işine gelen kısmını) sunup, işine gelmeyen kısımları yok saymak yada gizlemek şeklinde gelişir.
örnek: Rusların, 1980'lerdeki Afganistan savaşı hezimet oldu. Yani Afganistan kuvvetindeki her hangi bir ülke kolaylıkla Rusları savaşta yenebilir. (Halbuki Rusların o savaşta başarılı olamamasının sebebi, bahsedilmeyen diğer dinamikler yüzündendir.)
Hasty generalization (üstünkörü genelleştirme): sunulan kanıtlar arasındaki çelişkileri veya çok sayıda istisnayı görmezden gelerek, genel bir sonuca ulaşmak.
örnek: Tüm kadınlar kötü sürücüdür, veya, tüm erkekler agresif sürücüdür.
Misleading vividness (yanıltıcı parlaklık): bir örneği (yada kanıtı) gereğinden fazla ayrıntılı sunarak, bir iddiada bulunmak. bir bakıma, gereksiz ayrıntılarla dikkat dağıtmak denebilir.
örnek: Amerika o kadar da gelişmiş bir ülke sayılmaz, geçenlerde New York'a gitmiştik, her yer çöp, ve kokuyordu, umumi parklar pislik içinde, üstelik sokakta yatan bir çok evsiz insan vardı da vardı…
Package deal (torbalama): eğer A doğru ise ve A (her zaman olmasa da) genellikle B ile ilişkili ise, o zaman B de doğrudur, diye iddia etmek.
örnek: Katarlı turistler çok zengindir, yani hesabı kabartabiliriz. (birinin zengin olması, onun her zaman parasını umursamazca harcayacağı anlamına gelmez.)
False dichotomy (yanlış kutuplaşma): belli (kısıtlı) sayıdaki seçenekler içinde, biri hariç hepsi yanlış ise, o zaman yanlış olmayan seçeneğin mutlaka doğru olacağını varsaymak şeklinde olur. Bu durumda, olası diğer seçenekler yok sayılıyordur.
örnek: Bu bitki çok yaprak döküyor, ya yeterli ışık almıyor yada çok fazla su veriliyor. Toprak ıslak olduğunu göre, sebep bu olmalı. (halbuki toprağın besini azalmılşsa da yaprak dökümü olabilir.)
Correlation implies causation (bağıntının sebebi ima etmesi): A ile B ilişkili ise, B'nin nedini A demektir, diye iddia etmek şeklinde gelişir.
örnek: Zengin insanlar daha iyi yaşıyorlar, demek ki daha rahat ve mutlu yaşamak için daha çok para kazanmak gerek. (çok para hayatı iyileştirse de, mutluluğun kesin garantisi değildir)
Post hoc ergo prompter hoc (bundan sonra bu nedenle): 2 olay sıralı bir şekilde oluyorsa, ilk olay ikinci olayın mutlaka sebebidir, diye iddia etmektir.
örnek: mesai bitiminde trafik sıkışıklığı hep artıyor. Yani trafik sıkıştığında mesai bitmiş demektir. :P
Fallacy of accident (Rastlantısal Safsata): genel bir kuralı istisna olaylara uygulamak.
örnek: Öldürmek kötüdür. Ötenazi de bir çeşit öldürmektir. Yani ötenazi kötüdür.
Reverse fallacy of accident (Ters Rastlantısal Safsata): bir öncekine benzer ama zıt bir şekilde işler; bir istisna örnek sunarak genel bir kuralı yanlışlamaya çalışır.
örnek: İnsanlar acı çekiyorsa, işkence çekmemeleri için hayatlarına son verilebilir. Yani öldürmek kötü değildir.
Loaded question (çanak soru): cevabı sözde belli bir soru sorarak, sorunun cevabı ne olursa olsun, olayı kendine göre yontmak şeklinde gelişir.
örnek: hala bu aptalca iddianda ısrar mı ediyorsun ?
Fallacy of composition (derleme yanlışlığı): Eğer A için olan belli bir durum doğru ise, A'nın dahil olduğu kümeden daha büyük kümelerde de doğru olduğunu iddia etmektir.
örnek: Almanya'dan gelen Helga çok rahat kadınmış, demek ki tüm Alman kadınlarla kolay arkadaş olunabilir !!!
Fallacy of division (Bölünme yanlışlığı): bir öncekinin zıttı; bir sistem yada kümenin belli bir özelliğinin olması, o sistemin tüm bileşenlerinin o özellikte olması gerektiğini iddia etmek.
örnek: Almanlar çok dakik insanlar, demek ki Hans da randevusuna tam vaktinde gelecektir. (gelmedi)
Argumentum ad verbosium (laf kalabalığı): bir şeyi kanıtlamak yada ispatlamak için çok çok uzun , ve gereksiz tekrarlı açıklamalarda bulunmak.
örnek: …… …… anladınız siz….
Argument from repetition (tekrarlı iddia): doğru düzgün somut bir kanıt sunmadan, bir iddiayı defalarca tekrarlamak. genellikle rakibi bıktırmak için kullanılır.
örnek: …. bir üsttekinin başka bir versiyonu …
Figure of speech (lafın gelişi); bir şeyin anlamını, gerçek anlamından farklı kullanarak bir şey iddia etmek.
örnek: Parasını kaptırdığı için Dayım deliye döndü. Deliler tımarhaneye kapatılmalı, yani dayım tımarhanelik olmuş.
Golden Mean fallacy (Altın oran yanılgısı): bu durumda, eğer 2 zıt görüş var ise, (görüşlerin gerçekten doğruluğunu sorgulamadan) doğrunun mutlaka bu 2 farklı görüşün arasında bir yerde olduğunu iddia etmektir.
örnek: Bazıları çocukları aşılamanın otizme neden olduğunu, bazıları ise bunun geçersiz bir iddia olduğunu ileri sürüyor. O zaman aşılar bazı çocuklarda otizme neden oluyor olabilir.
Style over substance fallacy (sunumun içeriği ezmesi yanlışlığı): görüş yada iddiaların sunuş şekillerinini, iddia içeriklerinden üstün tutmak şeklinde olur.
örnek: Restoran zincirleri, butik/esnaf yada bireysel lokantalardan daha iyi reklam yapıyor, demek ki yemekleri daha iyi.
False analogy (Yanlış Kıyas): bir iddiayı kanıtlamak için alakasız/ geçersiz bir benzetim yapmak.
örnek: kendine gelmek için her sabah mutlaka kahve içen insanların, rahatlamak için alkol alan alkoliklerden bir farkı yok !
False Dilemma (Yanlış ikilem): diğer olası seçenekleri yok sayarak, hatalı bir karşıtlık yaratmak.
örnek: Ya sev ya terk et !
False premise (Yanlış Öncül); yanlış bir öncülden sonuç çıkarmak, yada iddiada bulunmak şeklinde gelişir.
örnek: ergenler sorumsuz olarak bilinirler, sen de bir ergen olduğuna göre, sorumsuz biri olmalısın.
Genetic fallacy (kökensel yanlışlama): buna göre, iddianın kanıtlarını yada içeriğini değilde, iddianın kökenine yada kaynağına göre iddiaya karşı olmaktır.
örnek: kendin yazmak yerine, başka web sitelerinden kopyala-yapıştır yapıyorsun. kendi görüşünü sunmayacaksan, seni kaale bile almayacağım !!!
Incomplete comparison (belirsiz karşılaştırmak): kanıtlanması çok müphem, belirsiz ve/veya kanıtlanamaz bir iddia da bulunmaz…
örnek: Faruk abi gerçekten çok iyi adamdır (neye göre kime göre)
Inconsistent comparison (tutarsız karşılaştırma): biri, birçok şeyle birşeyi karşılaştıracağı zaman, tutarsız özellikler üzerinden karşılaştırma yapması.
örnek: Dünyayı Kurtaran Adam (Cüneyt Arkın), Amerikan çizgi roman kahramanlarını kolayca yenebilir; Hulk'dan daha hızlıdır, Örümcek adamdan daha güçlüdür, Thor'dan daha akıllıdır ! (Karşılaştırma yapılan bu özellikle süper kahramanların asıl süper özellikleri değildir: keza Hulk hızı ile değil gücü ile öne çıkar, örümcek-adamın özelliği güçlü olması değil atik ve kurnaz olmasıdır, ve thor akıllı olmasından çok dobra ve atılgan olmasıyla belirgindir …vb)
Invalid proof (Geçersiz kanıt): bir iddiayı kanıtlamak için sunulan kanıtın yada hesabın yanlış olması.
örnek: Bu bombanın atom bombasından milyar kere daha güçlü olduğu söyleniyor. Yani Hiroshima 'ya atılan atom bombası 15 kiloton ise, bu bomba 15 petatondur ! (yanlış hesap, 15 teratondur aslında )
Affirming a disjunct (karşıtlığın teyiti): bu durumda, 2 zıt iddia varken ve birinin doğru olduğu biliniyorken, ikisininde doğru olabileceği olasılığını yok sayıp diğer iddianın yanlış olduğunu varsaymaktır.
örnek: Hakan abinin solcu olduğunu herkes biliyor, yani bu ramazanda oruç tutacağını sanmam. (Bir insan hem solcu hemde dindar olabilir)
Existential fallacy (varoluşsal yanlışlık): var olmayacak bir sistemin varlığına dayanarak bir iddia da bulunmak.
örnek: Eğer ışık hızından daha hızlı gidilebilinirse, zamanda da geri gidilebilinir. (güncel bilimsel bilgiye göre , ışık hızı aşılamaz.)
Fallacy of exclusive premises (özel öncüllerin yanlışlığı): 2 olumsuz öncül üzerinden bir iddiada bulunmak.
örnek: hiçbir kedi köpek değildir, ve bazı köpekler de ev-hayvanı değildir: yani bazı ev-hayvanları kedi değildir. (doğru gibi gözükse de, önceki 2 öncül sonuçla doğrudan alakalı değildir. zira bi de şöyle düşünelim) hiçbir gezegen köpek değildir, ve bazı köpekler de ev-hayvanı değildir: yani bazı ev-hayvanları gezegen değildir. (değişkenleri değiştirince saçma bir alaka olduğu ortaya çıkıyor)
https://renklisheyler.wordpress.com/2019/03/20/safsata-cesitleri/
~Renkli Şeyler~
- - - - - - - - - - - - - - - -
Reis suresi 8.Ayet
Hz.Soylu, Reisin her dediğini Türk halkına iletmek için görevlendirildi.
Çoğu kişi Hz.Soylu'nun arkasından gitti, çoğu kişi ise onu yalanladı.
Onu yalanlayanların başında Ebu Sedat geliyordu.
Ey Soylu, sen sadece bizi kandırıyorsun.
Reis hiç bir zaman ekonomiyi düzeltmeyecek. dedi.
https://www.reddit.com/r/MineIslam/comments/qwsnsr/reis_suresi_ilk_10_ayet/
~u/YazilimciGenc~
- - - - - - - - - - - - - - - -
KADINA ŞİDDET
https://www.youtube.com/watch?v=Ofuk4ouXQCQ
- - - - - - - - - - - - - - - -
Humanius est deridere vitam quam deplorare.
* * *
Hayata gulmek hayat icin aglamaktan daha uygar bir davranistir.
~Latin Atasozu - (Seneca)~
- - - - - - -
- - - - - - -
Pis_Morugun_Notlari-Charles_Bukowski.epub
Alper_Caniguz-Ogullar_ve_Rencide_Ruhlar.epub
Dictionary_of_Modern_Colloquial_French.pdf
Kucuk_Aga-Tarik_BUGRA.epub
Jules_Verne-Cenup_Yildizi.epub
Ismet_Ozel-Tahrir_Vazifeleri_3.pdf
Emrullah_Isler-Turkcede_Anlam_Kaymasina_Ugrayan_Arapca_Kelime_ve_Kelime_Gruplari.pdf
Moliere-Cimri.doc
Cocuklari_Tanima_Teknikleri.pdf
Yasar_Kemal-Agacin_Curugu.epub
Moskof.epub
Mukavemet_2_Ders_Notu-Gerilme_Transformasyonu-Cozumlu_Problemler_.pdf
Babil_Kitapligi_15_Leon_Bloy-Sevimsiz_Hikayeler_CS_.pdf
ney_metodu_2.pdf
Jean_Paul_Sartre-Ozgurluk_Yollari_3_Yikilis.pdf
Benim_Huzunlu_Orospularim-Gabriel_Garcia_Marquez.epub
Wilbur_Smith-Muson_Yagmurlari.epub
Arthur_Conan_Doyle-Kizil_Sorusturma.epub
Od-Iskender_Pala.epub
Arthur_Conan_Doyle-Mavi_Yakut.epub
Tahsin_Yucel-Yalan.epub
Nazim_Hikmet-01_835_Satir_Adam_Yayinlari.pdf
Federico_Garcia_Lorca-Kanli_Dugun.pdf
Sezai_Karakoc-_Edebiyat_Yazilari_I_Medeniyetin_Ruyasi_Ruyanin_Medeniyeti_Siir.pdf
Aziz_Nesin-Memleketin_Birinde.epub
Rasit_Celikezer-Hicbir_Sey.pdf
Edgar_Allan_Poe-Annabel_Lee.pdf
Georg_Buchner-Woyzeck.pdf
Arthur_Conan_Doyle-Avrupa_Yakasi_Yayinlari-Korku_Vadisi_Sherlock_Holmes.epub
Vladimir_Ilyic_Lenin-Evrensel_Basim_Yayin-Ne_Yapmali.epub
- - - - - - -
"> "> "> "> "> "> "> ">
- - - - - - -
OrajKalip
- - - - - - - - - - - - -
a45UyF587661
- - - - - - - - - - - - -
- - - - - - - - - - - - - - - -
Hayat oyununda seyir koltuklarinda oturmaya heves etme, sahneye cikmaya calis, hayat bir tiyatro oyununa benzer, uzunlulugu degil iyi oynanip oynanmadigi onemlidir.
~SENECA~
- - - - - - - - - - - - - - - -
Atı suya götürmek iş değildir.
Marifet atı suda sırtüstü yüzmeye razı etmektir.
~MURPHY KANUNLARINDAN
Murphy kanunları ilk olarak 1949 yılında Captain Ed Murphy tarafından Anything that can go wrong will go wrong yanlış gitme olasılığı bulunan bir şey, yanlış gider olarak emrindeki proje yöneticisi George Nicholsun yarattığı bazı durum ve tersliklerden mülhem olarak vazedilmiştir.
Zaman içinde pek çok kişi benzer terslikleri Murphy kanunu adı altında listeye eklemiş, kurallar anonim bir hal almıştır.
1917 doğumlu Edward A.Murphy Jr.ABD Hava Kuvvetlerinde 1949da roketler üzerine deney yapan mühendislerden biriydi.
İnsan üzerine ivmelenmenin etkilerini inceliyordu (USAF proje MX981).
Deneylerden biri pilot üzerinde 16 değişik noktaya akselometre takılması gerekiyordu.
Sensör bir yapıştırıcı ile ancak iki türlü takılabiliyordu ve birisi 16 sensörün tamamını da yanlış takmayı becerdi.
Bunun üzerine Murphy, daha sonra kanun olarak nitelendirilecek ilk söylemlerini bir basın toplantısında açıkladı.
Bir kaç ay içinde Murphynin Kanunları mühendislik sahasında çalışanlar arasında yayıldı ve 1958de de nihayet Websterin sözlüğüne girdi.~
- - - - - - - - - - - - - - - -
Yarin hep aynidir. Sorun da burada.
~Charles Bukowski~
- - - - - - - - - - - - - - - -
Öyle Bi
Temiz gömlegimi giydim talimden sonra
Ayaklarını yıkıyor çeşme başında erler
İşte sen öyle bir serindin
Tuzladan kaptılarla inerken şehre
Ne güzel şey sivil denmesi çıplağa
Ve gün-açık penceresinden meselerin
Yamacın kuytusuna sokulmuş mavi
Ufacık bi parça deniz gibiydin
Şipka biberleriyle konmuş okulun camlarına
Arnavut Köyünün o muhacir güneşi
İste sen öyle bi cumartesiydin
Sahanlıkta saçlarını tarıyor kızlar
Raylar ondan böyle kıvılcımlanıyor
Köşeleri dönerken, önlükleri altından
Dünyaya başlar gibi aybaşlarının kokusu
Kalkan al tıramvaydın ergenlik durağımdan
Meyvahoşun orda bir sabahcı kahvesi
Gün ağarmıştı ama ben günaydın demedim
İşte sen öyle ışıklı bir yerdin.
Bilmiyordum hiç burda bir fırın olduğunu
Diz çöktüm asfalta, baktım aşağı, üüüü'üh..
İşçiler ateşler ay çörekleri
Ve kılıc gibi taze ekmek kokusu…
Dağıttık evvel-allah yalnızlıkları
Yaşamak düğünse, sen orda gelindin
Seni soydum, Güler, dünyayı giyindim
~Can Yücel~
- - - - - - - - - - - - - - - -
Gazetesiz Bir Hükümet İdaresine, Hükümetsiz Bir Gazete İdaresini Tercih Ederim.
~JEFFERSON~
- - - - - - - - - - - - - - - -
DİNE MARUZ BIRAKILAN ÇOCUKLAR GERÇEK İLE KURGUYU AYIRT ETMEKTE ZORLANIYOR…
Çağrı Mert Bakırcı Yazar Çağrı Mert Bakırcı 21 Temmuz 2014
Cognitive Science dergisinde yayımlanan bir makale, dini hikayelere maruz bırakılmayan çocukların, FANTASTİK HİKAYELER içerisindeki karakterlerin kurgu olduğunu, dini hikayelere maruz bırakanlara göre daha kolay ayırt ettiğini ve hatta dindar çevrelerde yetiştirilen çocukların TANIDIK OLMAYAN, FANTASTİK HİKAYELERE ESNEK ŞEKİLDE YAKLAŞTIĞINI ortaya koydu.
Kathleen Corriveau, Eva Chen ve Paul Harris tarafından yazılan DİNDAR OLAN VE OLMAYAN ÇEVRELERDEKİ ÇOCUKLARIN GERÇEK VE KURGU YARGILARI (Judgments About Fact and Fiction by Children From Religious and Nonreligious Backgrounds) başlıklı makalede çocukların tipik olarak BİR ANLATIM İÇERİSİNDE MANTIKSIZ OLAN VEYA BÜYÜLÜ İÇERİĞE SAHİP OLAN KONULARA HASSASLIKLARI OLDUĞU belirtiliyor.
Çocuklar, normalde, anlatım içerisindeki GÖRÜNMEZ YELKENLİLER veya SİZİ HER TEHLİKEDEN HER ZAMAN KORUYAN BİR KILIÇ gibi fantastik içeriklere bağlı olarak anlatıdaki karakterler ve yapıların gerçek ya da kurgu olduğuna karar verebiliyorlar.
Fakat dindar hikayelere sıklıkla yer verilen ailelerde büyütülen çocuklar, konuya aynı şüphecilikle yaklaşamıyor. Yazarlar dini hikayeleri de PERİ MASALLARININ BİR BENZERİ olarak düşüneceklerini ve BU ANLATILARDAKİ BÜYÜ İÇERİKLİ VEYA MANTIKSIZ OLAN OLAYLARA DAYANARAK BU HİKAYELERDEKİ BAŞ KARAKTERLERİN HAYALİ OLDUKLARI YARGISINA VARABİLECEKLERİNİ düşünüyorlardı.
Buna rağmen BU TAHMİN MUHTEMELEN YANLIŞ. Çünkü YETİŞKİNLERDEN ALINAN UYGUN İFADELERE DAYANARAK dindar olduğu belirlenen evlerde yetiştirilen çocuklar, BU ANLATILARDAKİ BAŞ KARAKTERLERİ GERÇEK KİŞİLER OLARAK ALGILIYORLAR; ANLATIM İÇERİSİNDE İMKANSIZ OLAYLAR YER ALSA BİLE
Araştırmacılar 5-6 yaş arası 66 çocuk üzerinde yaptıkları araştırmada onlara bazıları peri masallarından kesitler olan, bazılarıysa Eski Ahit'ten alınan hikayelerle ilgili sorular sordular. Bu sayede çocukların bu hikayelerdeki karakterlerin gerçek mi, kurgusal mı olduğunu ayırt edip edemeyeceklerini tespit etmeyi hedeflediler. Araştırmacılar şöyle yazıyor:
Kiliseye gitmek, dindar okullara yazılmak veya her ikisini bir arada yapmak suretiyle dine maruz bırakılan çocuklar, dini hikayeler içerisindeki karakterlerin gerçek olduğu yargısına vardılar. Buna zıt olarak, herhangi bir şekilde dine maruz bırakılmayan çocuklar bunların, tıpkı peri masallarındaki gibi, hayali olduğunu sonucuna vardılar.
Ancak dine maruz bırakılan çocuklar, fantastik olan ama dini olmak zorunda olmayan hikayelerdeki karakterlerin de gerçek olduğunu düşündüler. Yani Mark Twain'in Tom Sawyer karakteri ile George Washington'ın hayatından bir kesidi ayırt etme yetisinden yoksundular.
Bu sonuç, daha önceden yapılan ve çocukların DOĞUŞTAN İNANMAYA MEYİLLİ veya DOĞUŞTAN İNANÇLI olduğunu ileri süren araştırmalarla çelişiyor. Bu araştırmalarda çocukların İNSAN ÜSTÜ GÜÇLERE SAHİP OLAĞANÜSTÜ VARLIKLARIN GEÇERLİLİĞİNE YÖNELİK DOĞAL BİR İNANMA EĞİLİMİ olduğu iddia ediliyordu. Buna rağmen, seküler (laik) çocuklar dini hikayelere, tıpkı peri masallarına verdikleri gibi tepki verdiler: BAŞ KARAKTERLERİN HAYALİ OLDUĞU YARGISINA VARDILAR. Araştırmacılar ayrıca şöyle yazıyorlar:
Dindar öğreti, özellikle de mucize hikayelerine maruz bırakılmak, çocukların imkansız olana daha temelden açık olmalarına neden oluyor. Yani bu çocuklar, sıradan neden-sonuç ilişkilerinden yoksun olan imkansız olayları daha yaygın olarak kabul ediyorlar.
KAYNAKLAR VE İLERİ OKUMA
K. H. Corriveau, et al. (2014). Judgments About Fact And Fiction By Children From Religious And Nonreligious Backgrounds. Cognitive Science, sf: 353-382. | Arşiv Bağlantısı
https://evrimagaci.org/dine-maruz-birakilan-cocuklar-gercek-ile-kurguyu-ayirt-etmekte-zorlaniyor-2499
~Evrim Ağacı~
- - - - - - - - - - - - - - - -
SAFSATA ÇEŞİTLERİ
Kaynak sitelerde sistematik olarak safsata (Fallacy) yada yanlış mantık yürütme çeşitlerini aşağıdaki gibi çevirdim, herkes aydınlansın diye :) nede olsa çok sık yaptığımız şeyler …. aşağıda ki gibi 50 küsur safsata çeşiti var, bazıları biraz birbirinin versiyonu yada tekrarı olsada, hepsine değinmek istedim… daha fazla bilgi için yukarıda ki kaynak linklerini inceliyebilirsiniz. Bu yazı ayrıca inanç doğrulamaları adlı yazımla da beraber ele alınabilir.
Ad Hominem (kişiliğe saldırı): yani konuya değil, kişiye karşı olmak. başka bir değişle, kişinin iddiasına değil de kişiliğiyle alakalı olmak yada saldırmak. en çok yapılan hatalı mantık yürütmelerdendir.
örnek: Ayşe vergilendirme sistemiyle ilgili bir öneride bulunduğu zaman, Ali, Ayşe gibi bekar ve özgür yaşayan bir kadına inanmanın saçmalık olduğunu ima eder.
Ad hominem tu quoque (ateşe ateş): ad hominem'in başka bir versiyonudur; rakibin iddiasını çürütmek yerine, eleştirisine eleştiri yada soruya soru ile karşılık vermektir.
örnek: Ali: sigara içmek sağlığa zararlıdır, ömründen kısaltır. Veli: Sanki sigara içmeyen ölmüyor mu ?
Poisoning the well (kaynağı zehirleme): ad hominem gibidir; tek fark sadece rakip yerine gözlemciye/kaynağa karşı saldırı olur. (sözde) Güvenilmez olduğu varsayılan kişilerin tanıklığına ve/veya kaynağa güvenilmeyeceğini iddia eder.
örnek: Yarın ki derbiyi Galatasarayın kazanacağını söyleyen gazeteci zaten cimbomlu. Yani onu yorumları yanlıdır. (gazetecinin cimbomlu olması, maç öngörüsünü mutlaka yanlı yaptığı anlamına gelmez)
StrawMan (çöp adam, korkuluk): kişinin iddiasını, farklı bir şekilde sunup öyle saldırmak.
örnek: Ahmet, sağlığa ve eğitime daha çok bütçe ayrılması gerektiğini söyleyince, Mehmet askeri harcamadan kesilmesini istediği için Ahmet'i ülkesini sevmemekle suçladı.
Burden of Proof (Kanıtlama Zorluğu): Aksinin kanıtlanması zor yada mümkün olmayan iddialarda kullanılır.
örnek: Haluk, güneş sisteminin uzak bir yörüngesinde bir çaydanlık olduğunu iddia eder, ve iddiasının aksini kanıtlayacak bir kanıt olmadığı için, ona göre iddiası kesinlikle doğrudur.
Appeal to Motive (Kasıta yönelik): iddianın kendisine değil de, iddia sahibinin sözde kastına göre tartışmak.
örnek: Meriç'e göre Batman Superman'i yenebilir, zira Batman'i Superman'den daha çok seviyordur. ayrıca superman'e de gıcıktır.
Circular Reasoning (dairesel sonuç çıkarma): Sonuç öncülünün içine gömüldüğü zaman olur.
örnek: Ali, Ahmet'ten daha iyi yüzer, zira İzmirliler, Ankaralılardan daha iyi yüzücüdür.
Non-Sequitur (ilgisiz sonuç): sonuç, öncül ile alakalı olmadığı zaman olur.
örnek: Tarkan iyi yemek yapar, o zaman iyi bulaşık da yıkar.
Red Herring (dikkat dağıtma): benzer şekilde, alakasız bir şeyden alakasız bir iddiada bulunmak.
örnek: Sevim daktiloda çok hızlı olsa bile, iyi bir araba sürücüsü sayılmaz.
Association Fallacy (İlişki safsatası): sırf bir ilişkiye yada bağlantıya göre bir iddiada bulunmak.
örnek: Bizim millet asker millettir, yani herkes silah kullanmasını bilir.
Argument from ignorance (bilgisizlikten gelen): yetersiz kanıttan dolayı bir iddiada bulunmak.
örnek: Yozgat mutfağı ile ilgili hiç bir şey duymadım, demek ki Yozgat mutfağı iyi değil.
Argument from incredulity (kuşkuculukdan gelen): bilgisizlik gibi, ama daha inanç yada kanıya bağlı olan iddialardır.
örnek: Ziya çok hızlı koşar, ondan daha hızlısı olduğuna zor inanınırım.
Argument from belief (inançtan gelen): hiç bir somut kanıt sunmadan, kişisel olarak doğru kabul edilen bir şeye inanmak.
örnek: Bence Güneyliler Kuzeylilerden daha sıcak kanlıdır, öyledir.
Appeal to emotion (Duygulara yönelik): kişinin duygularına yönelip, iddiasını kabullendirmek.
örnek: sen akıllı kızsın, haklı olduğumu anlarsın !
Appeal to tradition (geleneklere yönelik): Geçmişe atıfta bulunarak bir iddiada bulunmak.
örnek: görülmüş bir şey değil; böyle bir şey olabilir mi ?
Equivocation (kelime oyunu): bir kelimenin ses benzerliğinden dolayı, doğru olmayabilecek bir iddiada bulunmak.
örnek: kanunlar varsa kanun koyucular da vardır. doğa kanunları olduğuna göre, demek ki kozmik bir kanun koyucu vardır. (dünyevi kanunlarla, doğa kanunlarının temeli tamamen farklıdır)
No Limit Fallacy (limit yok safsatası): bir şeyin yada kişinin limitlerine henüz ulaşmamış olması, onun limitsiz olduğu anlamına gelmez.
örnek: Faruk abiye göre kendisini en iyi boksördür, zira şimdiye kadar kimse onu yenememiştir.
Undistributed middle (dağılımsız ara): A kümesinin içeriğinde B kümesi olması ve C'nin B kümesi içinde olması nedeniyle, C'nin otomatikman A kümesinde olacağı inanışıdır. Fakat A kümesinin içeriğinde B kümesinin sadece bir kısmının olması, tüm B elemanlarının A'nın içinde olacağı anlamına gelmez.
örnek: Gözlük takanlar zekidir, abim de gözlük takar, yani o bir dahi olmalı.
The Fallacy Fallacy (Safsata Safsatası): rakibin mantıksal bir safsata yapmasından dolayı, tüm iddiasını yanlış kabul etmek.
örnek: Dünyanın düz olduğunu düşündüğüm için aptal olduğum söyleniyorsa, demek ki iddiamda kesinlikle haklıyım, yoksa bana aptal demek yerine karşı kanıtlar sunulurdu.
Argument from anecdotal evidence (Anekdot kanıtlardan argüman): kendisinin yada başka birisinin (güya) başından geçmiş ama teyit edilemez bir hikaye üzerinden bir iddiada bulunmak.
örnek: bir keresinde bir kedinin bir köpeği kovaladığını gördüm, demek ki kedi köpeği dövebilir … hikaye doğru olsa bile, münferit bir olay genelleştirilerek iddiada bulunamaz..
Proof by example (örnek olarak kanıt): yine benzer şekilde, bir genel kuralın kanıtı olarak münferit (her zaman doğru olmayacak) bir örnek sunmak.
örnek: Bizim Osman abi yumurta kırmayı bile beceremez, yani erkeklerin yeri mutfak değildir.
Affirming the consequence (sonucu teyit etme): buna göre, bir öncülden akan bir sonucu sunarak, sonuç doğru ise öncülünde doğru olacağını iddia etmektir.
örnek: Bir şey ses hızından hızlı hareket ediyorsa, onu görmek zorlaşır. O zaman bir şey gözden kayboluyorsa, demek ki sesten hızlı gidiyordur.
Denying the antecedent (Öncülü redetme): bir öncekinin zıttı gibidir; bir öncülden akan bir sonuç sunulur, ve öncülü yanlış sayarak sonucuda yanlışlamaya çalışır.
örnek: bizim oğlan üniversiteyi kazanamadı, yani akıllı değilmiş. (bu iddianın hatası; üniversite sınavlarının aklın/zekanın belli bir alanını ölçtüğü gerçeğini yok sayarak, tek bir sınavdan başarısız olduğu için kişiyi yekten aptal varsaymaktır.)
Biased sample (ön yargılı örnek): sübjektif bir istatistiksel bir bilgiyi kesin sonuçmuş gibi sunmak şeklinde olabiliyor. genellikle popüler olan kişisel görüşler üzerinden uygulanır.
örnek: herkes android telefonun, iphone'dan daha iyi olduğunu bilir (yada tersi).
Half – truth (yarı-doğru): gerçeğin bir kısmını (daha çok işine gelen kısmını) sunup, işine gelmeyen kısımları yok saymak yada gizlemek şeklinde gelişir.
örnek: Rusların, 1980'lerdeki Afganistan savaşı hezimet oldu. Yani Afganistan kuvvetindeki her hangi bir ülke kolaylıkla Rusları savaşta yenebilir. (Halbuki Rusların o savaşta başarılı olamamasının sebebi, bahsedilmeyen diğer dinamikler yüzündendir.)
Hasty generalization (üstünkörü genelleştirme): sunulan kanıtlar arasındaki çelişkileri veya çok sayıda istisnayı görmezden gelerek, genel bir sonuca ulaşmak.
örnek: Tüm kadınlar kötü sürücüdür, veya, tüm erkekler agresif sürücüdür.
Misleading vividness (yanıltıcı parlaklık): bir örneği (yada kanıtı) gereğinden fazla ayrıntılı sunarak, bir iddiada bulunmak. bir bakıma, gereksiz ayrıntılarla dikkat dağıtmak denebilir.
örnek: Amerika o kadar da gelişmiş bir ülke sayılmaz, geçenlerde New York'a gitmiştik, her yer çöp, ve kokuyordu, umumi parklar pislik içinde, üstelik sokakta yatan bir çok evsiz insan vardı da vardı…
Package deal (torbalama): eğer A doğru ise ve A (her zaman olmasa da) genellikle B ile ilişkili ise, o zaman B de doğrudur, diye iddia etmek.
örnek: Katarlı turistler çok zengindir, yani hesabı kabartabiliriz. (birinin zengin olması, onun her zaman parasını umursamazca harcayacağı anlamına gelmez.)
False dichotomy (yanlış kutuplaşma): belli (kısıtlı) sayıdaki seçenekler içinde, biri hariç hepsi yanlış ise, o zaman yanlış olmayan seçeneğin mutlaka doğru olacağını varsaymak şeklinde olur. Bu durumda, olası diğer seçenekler yok sayılıyordur.
örnek: Bu bitki çok yaprak döküyor, ya yeterli ışık almıyor yada çok fazla su veriliyor. Toprak ıslak olduğunu göre, sebep bu olmalı. (halbuki toprağın besini azalmılşsa da yaprak dökümü olabilir.)
Correlation implies causation (bağıntının sebebi ima etmesi): A ile B ilişkili ise, B'nin nedini A demektir, diye iddia etmek şeklinde gelişir.
örnek: Zengin insanlar daha iyi yaşıyorlar, demek ki daha rahat ve mutlu yaşamak için daha çok para kazanmak gerek. (çok para hayatı iyileştirse de, mutluluğun kesin garantisi değildir)
Post hoc ergo prompter hoc (bundan sonra bu nedenle): 2 olay sıralı bir şekilde oluyorsa, ilk olay ikinci olayın mutlaka sebebidir, diye iddia etmektir.
örnek: mesai bitiminde trafik sıkışıklığı hep artıyor. Yani trafik sıkıştığında mesai bitmiş demektir. :P
Fallacy of accident (Rastlantısal Safsata): genel bir kuralı istisna olaylara uygulamak.
örnek: Öldürmek kötüdür. Ötenazi de bir çeşit öldürmektir. Yani ötenazi kötüdür.
Reverse fallacy of accident (Ters Rastlantısal Safsata): bir öncekine benzer ama zıt bir şekilde işler; bir istisna örnek sunarak genel bir kuralı yanlışlamaya çalışır.
örnek: İnsanlar acı çekiyorsa, işkence çekmemeleri için hayatlarına son verilebilir. Yani öldürmek kötü değildir.
Loaded question (çanak soru): cevabı sözde belli bir soru sorarak, sorunun cevabı ne olursa olsun, olayı kendine göre yontmak şeklinde gelişir.
örnek: hala bu aptalca iddianda ısrar mı ediyorsun ?
Fallacy of composition (derleme yanlışlığı): Eğer A için olan belli bir durum doğru ise, A'nın dahil olduğu kümeden daha büyük kümelerde de doğru olduğunu iddia etmektir.
örnek: Almanya'dan gelen Helga çok rahat kadınmış, demek ki tüm Alman kadınlarla kolay arkadaş olunabilir !!!
Fallacy of division (Bölünme yanlışlığı): bir öncekinin zıttı; bir sistem yada kümenin belli bir özelliğinin olması, o sistemin tüm bileşenlerinin o özellikte olması gerektiğini iddia etmek.
örnek: Almanlar çok dakik insanlar, demek ki Hans da randevusuna tam vaktinde gelecektir. (gelmedi)
Argumentum ad verbosium (laf kalabalığı): bir şeyi kanıtlamak yada ispatlamak için çok çok uzun , ve gereksiz tekrarlı açıklamalarda bulunmak.
örnek: …… …… anladınız siz….
Argument from repetition (tekrarlı iddia): doğru düzgün somut bir kanıt sunmadan, bir iddiayı defalarca tekrarlamak. genellikle rakibi bıktırmak için kullanılır.
örnek: …. bir üsttekinin başka bir versiyonu …
Figure of speech (lafın gelişi); bir şeyin anlamını, gerçek anlamından farklı kullanarak bir şey iddia etmek.
örnek: Parasını kaptırdığı için Dayım deliye döndü. Deliler tımarhaneye kapatılmalı, yani dayım tımarhanelik olmuş.
Golden Mean fallacy (Altın oran yanılgısı): bu durumda, eğer 2 zıt görüş var ise, (görüşlerin gerçekten doğruluğunu sorgulamadan) doğrunun mutlaka bu 2 farklı görüşün arasında bir yerde olduğunu iddia etmektir.
örnek: Bazıları çocukları aşılamanın otizme neden olduğunu, bazıları ise bunun geçersiz bir iddia olduğunu ileri sürüyor. O zaman aşılar bazı çocuklarda otizme neden oluyor olabilir.
Style over substance fallacy (sunumun içeriği ezmesi yanlışlığı): görüş yada iddiaların sunuş şekillerinini, iddia içeriklerinden üstün tutmak şeklinde olur.
örnek: Restoran zincirleri, butik/esnaf yada bireysel lokantalardan daha iyi reklam yapıyor, demek ki yemekleri daha iyi.
False analogy (Yanlış Kıyas): bir iddiayı kanıtlamak için alakasız/ geçersiz bir benzetim yapmak.
örnek: kendine gelmek için her sabah mutlaka kahve içen insanların, rahatlamak için alkol alan alkoliklerden bir farkı yok !
False Dilemma (Yanlış ikilem): diğer olası seçenekleri yok sayarak, hatalı bir karşıtlık yaratmak.
örnek: Ya sev ya terk et !
False premise (Yanlış Öncül); yanlış bir öncülden sonuç çıkarmak, yada iddiada bulunmak şeklinde gelişir.
örnek: ergenler sorumsuz olarak bilinirler, sen de bir ergen olduğuna göre, sorumsuz biri olmalısın.
Genetic fallacy (kökensel yanlışlama): buna göre, iddianın kanıtlarını yada içeriğini değilde, iddianın kökenine yada kaynağına göre iddiaya karşı olmaktır.
örnek: kendin yazmak yerine, başka web sitelerinden kopyala-yapıştır yapıyorsun. kendi görüşünü sunmayacaksan, seni kaale bile almayacağım !!!
Incomplete comparison (belirsiz karşılaştırmak): kanıtlanması çok müphem, belirsiz ve/veya kanıtlanamaz bir iddia da bulunmaz…
örnek: Faruk abi gerçekten çok iyi adamdır (neye göre kime göre)
Inconsistent comparison (tutarsız karşılaştırma): biri, birçok şeyle birşeyi karşılaştıracağı zaman, tutarsız özellikler üzerinden karşılaştırma yapması.
örnek: Dünyayı Kurtaran Adam (Cüneyt Arkın), Amerikan çizgi roman kahramanlarını kolayca yenebilir; Hulk'dan daha hızlıdır, Örümcek adamdan daha güçlüdür, Thor'dan daha akıllıdır ! (Karşılaştırma yapılan bu özellikle süper kahramanların asıl süper özellikleri değildir: keza Hulk hızı ile değil gücü ile öne çıkar, örümcek-adamın özelliği güçlü olması değil atik ve kurnaz olmasıdır, ve thor akıllı olmasından çok dobra ve atılgan olmasıyla belirgindir …vb)
Invalid proof (Geçersiz kanıt): bir iddiayı kanıtlamak için sunulan kanıtın yada hesabın yanlış olması.
örnek: Bu bombanın atom bombasından milyar kere daha güçlü olduğu söyleniyor. Yani Hiroshima 'ya atılan atom bombası 15 kiloton ise, bu bomba 15 petatondur ! (yanlış hesap, 15 teratondur aslında )
Affirming a disjunct (karşıtlığın teyiti): bu durumda, 2 zıt iddia varken ve birinin doğru olduğu biliniyorken, ikisininde doğru olabileceği olasılığını yok sayıp diğer iddianın yanlış olduğunu varsaymaktır.
örnek: Hakan abinin solcu olduğunu herkes biliyor, yani bu ramazanda oruç tutacağını sanmam. (Bir insan hem solcu hemde dindar olabilir)
Existential fallacy (varoluşsal yanlışlık): var olmayacak bir sistemin varlığına dayanarak bir iddia da bulunmak.
örnek: Eğer ışık hızından daha hızlı gidilebilinirse, zamanda da geri gidilebilinir. (güncel bilimsel bilgiye göre , ışık hızı aşılamaz.)
Fallacy of exclusive premises (özel öncüllerin yanlışlığı): 2 olumsuz öncül üzerinden bir iddiada bulunmak.
örnek: hiçbir kedi köpek değildir, ve bazı köpekler de ev-hayvanı değildir: yani bazı ev-hayvanları kedi değildir. (doğru gibi gözükse de, önceki 2 öncül sonuçla doğrudan alakalı değildir. zira bi de şöyle düşünelim) hiçbir gezegen köpek değildir, ve bazı köpekler de ev-hayvanı değildir: yani bazı ev-hayvanları gezegen değildir. (değişkenleri değiştirince saçma bir alaka olduğu ortaya çıkıyor)
https://renklisheyler.wordpress.com/2019/03/20/safsata-cesitleri/
~Renkli Şeyler~
- - - - - - - - - - - - - - - -
Reis suresi 8.Ayet
Hz.Soylu, Reisin her dediğini Türk halkına iletmek için görevlendirildi.
Çoğu kişi Hz.Soylu'nun arkasından gitti, çoğu kişi ise onu yalanladı.
Onu yalanlayanların başında Ebu Sedat geliyordu.
Ey Soylu, sen sadece bizi kandırıyorsun.
Reis hiç bir zaman ekonomiyi düzeltmeyecek. dedi.
https://www.reddit.com/r/MineIslam/comments/qwsnsr/reis_suresi_ilk_10_ayet/
~u/YazilimciGenc~
- - - - - - - - - - - - - - - -
KADINA ŞİDDET
https://www.youtube.com/watch?v=Ofuk4ouXQCQ
- - - - - - - - - - - - - - - -
Humanius est deridere vitam quam deplorare.
* * *
Hayata gulmek hayat icin aglamaktan daha uygar bir davranistir.
~Latin Atasozu - (Seneca)~
- - - - - - -
- - - - - - -
Pis_Morugun_Notlari-Charles_Bukowski.epub
Alper_Caniguz-Ogullar_ve_Rencide_Ruhlar.epub
Dictionary_of_Modern_Colloquial_French.pdf
Kucuk_Aga-Tarik_BUGRA.epub
Jules_Verne-Cenup_Yildizi.epub
Ismet_Ozel-Tahrir_Vazifeleri_3.pdf
Emrullah_Isler-Turkcede_Anlam_Kaymasina_Ugrayan_Arapca_Kelime_ve_Kelime_Gruplari.pdf
Moliere-Cimri.doc
Cocuklari_Tanima_Teknikleri.pdf
Yasar_Kemal-Agacin_Curugu.epub
Moskof.epub
Mukavemet_2_Ders_Notu-Gerilme_Transformasyonu-Cozumlu_Problemler_.pdf
Babil_Kitapligi_15_Leon_Bloy-Sevimsiz_Hikayeler_CS_.pdf
ney_metodu_2.pdf
Jean_Paul_Sartre-Ozgurluk_Yollari_3_Yikilis.pdf
Benim_Huzunlu_Orospularim-Gabriel_Garcia_Marquez.epub
Wilbur_Smith-Muson_Yagmurlari.epub
Arthur_Conan_Doyle-Kizil_Sorusturma.epub
Od-Iskender_Pala.epub
Arthur_Conan_Doyle-Mavi_Yakut.epub
Tahsin_Yucel-Yalan.epub
Nazim_Hikmet-01_835_Satir_Adam_Yayinlari.pdf
Federico_Garcia_Lorca-Kanli_Dugun.pdf
Sezai_Karakoc-_Edebiyat_Yazilari_I_Medeniyetin_Ruyasi_Ruyanin_Medeniyeti_Siir.pdf
Aziz_Nesin-Memleketin_Birinde.epub
Rasit_Celikezer-Hicbir_Sey.pdf
Edgar_Allan_Poe-Annabel_Lee.pdf
Georg_Buchner-Woyzeck.pdf
Arthur_Conan_Doyle-Avrupa_Yakasi_Yayinlari-Korku_Vadisi_Sherlock_Holmes.epub
Vladimir_Ilyic_Lenin-Evrensel_Basim_Yayin-Ne_Yapmali.epub
- - - - - - -
"> "> "> "> "> "> "> ">
- - - - - - -
- - - - - - - - - - - - -
a45UyF587661
- - - - - - - - - - - - -
| Grup eposta komutlari ve adresleri | : | |
| Gruba mesaj gondermek icin | : | ozgur-gundem@googlegroups.com |
| Gruba uye olmak icin | : | ozgur-gundem+subscribe@googlegroups.com |
| Grup kurucusuna yazmak icin | : | 0raj.p0yraz@neomailbox.net / oraj.poyraz@openmail.cc |
| Grup Sayfamiz | : | https://groups.google.com/g/ozgur-gundem/ |
| Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz | : | http://orajpoyraz.blogspot.com/ |
 Özgürlük adam, henüz yeni kurdum.Siyasi iktidarın sürekli yasakladığı, polisiye önlemler ile gizlemeye çalıştığı şeyleri burada biriktireceğim. Videolar, resimler, makaleler falan. | : | http://insulaelibertatis.com/ |
| Eposta adresleri (Derdiniz varsa buradan ulaşın.) | : | 0raj.p0yraz@neomailbox.net oraj.poyraz@openmail.cc HvLWPtIjJR8X@protonmail.com 0PjukdvspdUh@mail2tor.com |
| Tor ağı üzerindeki web siteleri Darkweb diye bilinir, TorBrowser kullancaksınız. | : | http://45m2jpfwn6ydfrqyhw5jbqszyip45pvi6m2cyo3722wyhur6yuitgbyd.onion/ http://kbq4ghhydumvhgvwkccbad5g7ae2yho6a4llxuy2z4oa6dox6gjtngad.onion/ |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder