6 Mayıs 2011 Cuma

POLİTİK - Valla ben böyle anladım....

Sabah işe gelirken radyoda TRT kanallarından birini dinliyorum.

Konu gündemdeki olaylar.
Ve en önemli olay da Kastamonu'daki polis ekibine yapılan saldırı.
Spiker hemen bütün Taraf gazetesi yazarlarını bir bir karşısına alıyor.
Tıpkı Alman futbolu gibi güzel şekilde paslaşıyorlar.
Tabii ki baş rol polis mi, yazar mı, yoksa ABD istihbaratçısı mı  olduğu tartışmalı Emre USLU.

Şimdi ben bu yayını dinleyince ne anladım onu yazayım:

Bir PKK yokmuş, birden çok PKK varmış, içinde güvercinler(iyiler) şahinler(kötüler) varmış.
Kandil'de de, ülke sathında dağlara yayılmış olan PKK örgütü de bu şekilde yeknesak bir yapı değilmiş.
Özetle iyiler ve kötülerden oluşan iki takım ülkede mücadele içindeymiş.

İyiler: Aydınlık tarafta olan, ışığın gücüne inanmış olanlar, yani NURCULAR(?) ve onun işortağı Hristiyan ve Yahudi AYDINLANMIŞLAR (ALUMNI).
İyi PKK'lılar (güvercin PKK'lılar), İmralı ve Kandil'deki Sayınlar, AKP (Ak yani beyaz parti), hükümet ve hükümet kontrolündeki devlet kuruluşları. Bir de ben ekleyeyim ABD.

Kötüler:
Karanlık güce boyun eğenler, şeytani oldukları için her türlü cezayı hak edenler.
Laf söz dinlemeyen, kafasına göre eylem yapan, kötü PKK'lılar (şahin PKK'lılar), derin devlet .
Konuşmalar içinde geçen MIT ve TSK anlaştı lafından MIT içinde bir bölüm kötünün, ve TSK'nın tamamının kötü olduğunu ve ülkenin mahvolması konusunda el sıkıştıklarını anlıyoruz.
Yine konuşmalardan Yüksek Seçim Kurulunun ve Yüksek Yargının da aldığı kararlardan dolayı derin devletin ana unsurları içinde yer aldığını ve kötüler takımında yer aldığını anladık.
Artık ülkede her türlü melanetin beklenebileceğini anlıyor, ve buradan da derin devletin bir bölüm kötü olan MIT mensubu, Yüksek Yargının henüz el atılmamış olan kalan kötü bir bölümü ve tamamı kötü, siyonist  ve gavur olan TSK dan oluştuğunu anlıyoruz.

Evet TSK'nın bütünüyle,  Yüksek Yargının kısmen, MIT'in kısmen, derin devlet olduğunu ve kötüler safında yer aldığını da öğrenmiş olduk.

İyiler barış, kardeşlik ve dostluk istiyormuş. Ülkede herkesin kucak kucağa sarılmasını, herkesin kardeş olmasını istiyormuş, dünyaya sonsuz bir huzur ve barış ortamının hakim olmasını, aydınlığın her yeri kaplamasını istiyorlarmış.
Bu nedenle kardeşlik projeleri geliştiriyor, açılımlar yapıyor, Kandil, İmralı, 864 rakımlı tepe ve AKP elele, gönül gönüle mücadele veriyormuş.

Kötüler ise kötü oldukları için, herkesin kahrolmasını, kardeşin kardeşi kırmasını, kendi güçlerinin devamını, karanlığın ülkede hakim olmasını, kan akmasını, anaların ağlamasını vb istiyormuş.
Kötüler ülkede iyilerin yaptığı her türlü iyi girişimi baltalamak için kah BDP'lilerin seçime girmesini engelliyormuş, kah iyi PKK'lıların sivil uzantılarına adli takibat yapıyor, dağda masum masum ateşkesmiş şekilde bekleyen iyi PKK'lılara uykusunda operasyon düzenleyip ortamı geriyor, kardeş kavgasını körüklüyormuş.

Tıpkı StarWars filminde olduğu gibi kötüler ve iyiler bir kristal berraklığında netleştiğine göre ne yapmak lazım. El cevap:
Tıpkı StarWars filminde olduğu gibi karanlık güce hizmet edenlerin her ne pahasına olursa olsun defteri dürülmeli, kalemi kırılmalı, ipliği pazara çıkartılmalı, kırk katır ve kırk satır arasında bir seçim yapması sağlanmalıdır.


Ve işte bu nedenle TSK'ya yönelik olarak, Ergenekon, Balyoz, vb soruşturmaları yapılmakta, yargıya yönelik olarak, Cihaner vb kişiler ayıklanmakta, HSYK ele geçirilmeye çalışılmakta, uyumsuz, kötü ruhlu hakimler ve savcılar çeşitli şekilerde cezalandırılmakta, iş alemide ayrık otu olan iş adamları ağır vergi cezaları ve adli takibatla cezalandılmaktadır.
Halk anlayacağı şekliyle konu budur.
Oraz POYRAZ



--  BİR DÜŞÜN İÇİNDE BİR DÜŞ   Alnına konsun bu öpüş! Ve, şimdi senden ayrılırken, İtiraf edeyim ki- Günlerimi bir düş Sayarken yanılmıyorsun; Ama, umut gitmişse uzaklara Bir gece ya da bir gün Bir görüntüde ya da bir şeyde olmaksızın Fark eder mi bu yüzden? Bütün gördüğümüz ve göründüğümüz Yalnızca bir düş içinde bir düş. Kırılan dalgaların dövdüğü bir kıyının Haykırışları içinde duruyorum: Ve altın kum taneleri Tutuyorum avucumda- Ne kadar az! Ama nasıl da Süzülüyorlar parmaklarımın arasından derinlerine Ben ağlarken - ben ağlarken! Ah Tanrım! Daha sıkı Tutamaz mıyım onları? Ah Tanrım! Tekini bile kurtaramaz mıyım acımasız dalgadan? Bir düşün içinde bir düş mü bütün gördüğümüz ve göründüğümüz?   Edgar Allan Poe oO-------------------------------------------------------------------Oo  http://orajpoyraz.blogspot.com/

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder