7 Mart 2012 Çarşamba

ILGINC - Sona Hazırlanan Tedarikçi Amerikalılar

Sona Hazırlanan Tedarikçi Amerikalılar

Tedarikçi Amerikalılar kimdir?

Sabah evden çıkmak üzereyken gözüm bir TV programına takıldı. Programda tedarikçi Amerikalıların her geçen gün büyüdüğünü anlatıyorlardı.

Programda kendisini tedarikçi olarak tanıtan Amber isminde 3 çocuklu genç bir kadın vardı.  Olası bir felakete karşı nasıl hazırlanılması gerektiğini anlatıyordu. Texas'ta iyi bir semtte, büyük ve komforlu bir evde yaşayan Amber hayatından memnun görünüyordu. Görünüşe bakılırsa içinde bulunduğu rahat onun olası bir kaosa hazırlanmasını engellemiyor.

Amber gibi felakete hazırlananlara prepper deniyor. Bu kelime henüz Türkçe'ye girmemiş ve ben prepper kelimesini tedarikçi olarak adlandırdım.

Tedarikçilerin yaptığı şey en kötü ihtimale karşı hazırlık yaparak beklemek. Bu kötü ihtimal tsunami de olabilir medeniyetin sonu da!

Kısaca bir felaket ya da beklenmedik tehlike anında hayatta kalabilmek için gerekli donanımı bugünden hazırlayan insanlara tedarikçi (prepper) deniyor.

Amber yalnız değil! Onun gibi yüzbinlerce Amerikalı,  dünyanın sonuna hazırlandıklarını söylüyor. Bunları duydukça dudak büküp gülsem de, kendisini bu düşünceye adamış, gece gündüz "son" geldiğinde nasıl hayatta kalırım diye fikir üreten, hazırlanıp depolayan binlerce hırslı insana gıpta etmediğimi söyleyemem.

Tedarikçiler bir ağ oluşturmuş durumda. Bu ağ ile sürekli birbirlerini haberdar ediyorlar; örneğin konserve yapmak, mevsimlik sebze yetiştirmek, avlanmak ve meşru müdafa gibi konularda sürekli bilgi alışverişinde bulunuyorlar. Tedarikçilere destek için özel radyo konuşmaları, online satışlar, kitaplar, bloglar, web siteleri, kurslar, dersler ve konferanslar var.  Sözü edilen destek programlarına herkes katılabilir. Tedarikçiler bahçelerine kuyu kazıp su çıkarmasını, bahçelerinin her karışından ürün elde edebilmeyi, elektrik ve gaz bulunmadığı zamanlarda yemek pişirebilmeyi, avlanmayı ve ısınmayı öğrenyorlar. Tek amaçları bir felaket sırasında hayatta kalabilmek ve bunun için şimdiden bilgi, yiyecek ve malzeme stoklamak.

Amber de diğerleri gibi bir tedarikçi. Her ne kadar Texas'ta lüks bir yaşam sürse de ekip biçmeyi öğrenmiş, kuru ve bozulmayacak yiyecekler depolamaya başlamış. Felaket anında ilaç bulunamazsa bitkilerden medet ummayı planlıyor ve bitiki şifası kurslarına katılıyor.

 

Amber hem kendisi hem de ailesi için bu hazırlıkların gerekli olduğunu, doğal veya insan yapması felaketlere karşı hazırlanmanın şart olduğunu düşünüyor.

Tedarikçiler büyük boyutta bir felaket sırasında herhangi bir marketin 3 saatte tamamen yağmalanacağını, bu marketi yiyecek ve içecekle tekrar doldurmak için gereken zamanınsa 3 haftadan uzun olacağını düşünüyorlar.

11 Eylülden sonra Amerikalılar terorist saldırılara karşı alarmda yaşamayı öğrendiler. Bu paranoyanın üzerine bir de küresel kriz oturdu. Amerikalılar, işsizler ordusuna her evden birer ikişer kurban vermeyi de kanıksadılar. Bütün bunlar Amerikalılara "hiç birşeyin garanti olmadığını, şimdiye kadar yaşanan rahatın yavaş yavaş sonlanmakta olduğunu" suratta patlayan tokat misali belletti. Sonuçta tedarikçi Amerikalılar türedi ve bunlar dünyanın sona doğru hızla ilerlediğine bütün varlıklarıyla inanıyorlar.

Tedarikçiler pek de haksız sayılmaz. Amerikan hükümet yetkilileri de küresel krizin sosyal düzene bir tehdit olduğunun farkında. Kısa bir süre önce toplanan Amerikan kongre üyeleri finans sisteminin çökmesi halinde asayiş ve güvenliğin nasıl sağlanacağına dair yüksek düzey görüşmeler yaptıklarını saklamamışlardı. Bu durumda tedarikçiler yiyecek ve malzeme stoklamakta, yeni maharetler öğrenmekte pek de haksız değiller sanki..

Amerikalı tedarikçilerin sayısı günbegün artıyor, hep birlikte kötü bir sona hazırlanıyorlar ama bunun tam olarak ne olduğunu bilen yok!

Kötü bir son için senaryo örnekleri:

  • Etrafı kırıp geçiren bir virüs var ama çare yok.
  • Teröristler kimyasal ya da nükleer saldırı gerçekleştirmiş; ne hükümetin ne de askerin elinden birşey gelmiyor.
  • Kasırga, tufan, deprem, volkan patlamsı ya da tsunami gibi felaketlerden biri ya da daha fazlası olmuş ve her yer yıkım yaşıyor.
  • Internet, TV, radyo ve telefon çalışmıyor.
  • Evinizin kapısına dayanan insanlar elinizde tutuğunuz desteyle paraya ya da çil çil altınlara değil, sürahideki suya saldırıyor. Bir sürahi su için katil bile olabilirler.
  • Ne doğal gaz var ne de elektrik.
  • Medeniyet bin yıl geriye gitmiş, dışarıda her türlü bela kol geziyor, içeride açlık ve susuzluk var.

Bu şartlarda kim hayatta kalabilir? Tedarikçiler böyle gaddar ve acımasız şartlarda hayatta kalabilmeyi umuyorlar ve şimdiden bunun için çalışıyorlar. Tedarik ederken bir yandan da hayatta kalabilmek için birçoğumuzun yoksun olduğu yaşam becerileri öğreniyorlar. Tedarikçilere göre o gün geldiğinde, güçlü olan hayatta kalacak, zayıflar telef olacak.

Öğrenilmesi gereken yetenekler:

  • Bahçecilik
  • Yiyecek hazırlama
  • Yiyecek saklama
  • Konservecilik
  • Meşru müdafa
  • İçilebilir su bulma
  • Yaşanan ortamı ısıtabilme

Bütün bunlara ek olarak zihinsel bakımdan güçlenmeyi, fiziksel yönden kuvvetlenmeyi ve atalarının çalıştığı gibi çok ve uzun saatler boyunca fiziksel olarak çalışma yeteneklerini öğreniyorlar.

Bence tedarikçiler son derece anlamlı maharetler kazanarak üstünlük elde ediyorlar. Zalim bir son gelse de gelmese de becerikli olmak artı değerdir. Eğer düşündükleri gibi geri dönüşü olmayan bir sona gidilmekteyse ne kadar uzun yaşayabilirse yaşasınlar sonuçta gidilecek yer hep aynı! Bence tedarikçiler yeteneklerine ibadet etmeyi ve duanın gücünü de eklemeliler.



http://www.fuzyonblog.com/2012/03/06/sona-hazirlanan-tedarikci-amerikalilar/

--   . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .    Minimum minimorum En kucuklerin en kucugu  Latin Atasozu   . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .   Kurmus oldugum guruba uye olun Moderasyonsuz, sansursuz ve ozgur bir guruptur.  Ozgur_Gundem-subscribe@yahoogroups.com   . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .    Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz.  http://orajpoyraz.blogspot.com/

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder